27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada ilgili bir kurumun da yöneticisi... Düşüncelerini her ze- minde açıklıyor. Toplumca da giderek daha fazla be- nimseniyor. Medya gücünü de elinde bulunduran ik- tidarın işine gelmeyen bir kamuoyu oluşmaya başlı- yor. İşte o an medya “basın özgürlüğü” kavramının ar- kasına sığınıp bizim uzmana dört koldan saldırıyor. Bir yandan gizli bir telefon kaydını internet pazarı üze- rinden piyasaya sürüyor... Öte yandan özel yaşamını konu ediyor... Beri yandan söylediklerini çarpıtarak yansıtıyor... Bizim uzman, kendisine yönelik saldırıların haksız olduğunu iddia edip, medyanın üzerine gitmeye kal- kıştığında da yanıtını alıyor: Şeffaf toplum düşmanı... Karanlık insan... Sonunda pes ediyor ve artık düşüncelerini ifade et- meyeceğine söz verip çekiliyor. Bunun bizde ve öteki ülkelerde pek çok örneği var! Yaşamakta olduğumuz durumun bir başka tanımı: Medya gücü, medyanın eline bırakılmayacak kadar önemli ve değerlidir! Bugün Türkiye’de 50’ye yakın ulusal, 500’e yakın böl- gesel televizyon kanalı var. Özel televizyonculuk 1990’dan beri giderek büyü- yor. Başlayalı 19 yıl olmuş. O günden bu yana tele- vizyon yayıncılığı üzerine pek çok yasa çıktı ama, şu çıkmadı: Frekans ihalesi... Hükümet, televizyon yayıncılığı yapmak isteyenle- re bir duyuru yapacak; mevcut frekans olanaklarını ilan edecek ve bunu dağıtacak. Ciddi bir para kaynağı! Ama yapmıyor! Neden? Çünkü, bu ihaleyi yapar da televizyonlar frekans- larına, deyim yerindeyse tapularına sahip olursa, on- lara kolay kolay müdahale edemez. Bunun yerine, her türlü vergiyi ve kullanım bedelini alıyor ama tapuyu ver- miyor. Bir başka deyişle, ülkemizdeki televizyon kanalla- rının tümü gecekondu. Geçmiş hükümetler de bu yolu yeğledi, AKP de. An- cak AKP çok daha acımasız ve iplerin tümüyle ken- di elinde olmasını sağlayacak yöntemlerle bu gücü- nü kullanıyor. Erdoğan medyayı kendince ikiye ayırdı: Bire bir kendisine bağlı olanlar ve olmayanlar! Bağlı olanlara her türlü destek var. Onlar da bunun karşılığını veriyorlar ve basın özgürlüğünü girişte an- lattığımız tanımlamaya uygun biçimde yaşama geçi- riyorlar. Bağlı olmayanların tarafsız kalmasına bile kat- lanamıyorlar. Erdoğan’ın bir aydır partisinin grup toplantılarında ve seçim meydanlarında dile getirdiği basın özgürlü- ğü tarifi şu: Yalan yazan yayın organlarını almayın, izlemeyin! Bunun ölçüsü ne? AKP’ye bakış... Boykot tutmayınca başka yöntemler devreye girdi. Bu tablo içinde okkanın altına gitmek istemeyen ya- yın organları da kendilerini “dengeleme” zorunluluğu hissediyorlar. Sansürlerin en kötüsü, otosansürdür. İn- sanın, yayın organlarının kendi kendilerine koydukla- rı sansürdür. Sansür zamanla teslimiyete dönüşür. Or- taya öyle bir teslimiyet çıkar ki, iktidar gücünün ken- disine ait yayın organlarından da ileri bir “yağcı yayın”, ekranı, sayfaları kaplar. Bugün bunu en etkili biçim- de görüyoruz. Yukarıda verdiğimiz bütün örnekler şu tanımda top- lanabilir: Medya faşizmi! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada liğinde gören- RTE basın özgürlüğüne yeni bir tanım getirecek. Kimi olanaklarla iktidar nimetlerinden yararlanan oğullarını, gelinlerini, aileyi eleştirmeyen bir özgür- lük anlayışı tanıyor basına. Anlayışına göre basın yandaş veya yalaka oldu- ğu sürece özgür!.. RTE’yi can evinden vuran olaylara, örneğin Müs- lüman halkı Müslümanlıkla kandırarak; siyasal amaçlar için TV’ler kuranlara veya iktidara bağlı be- leşten ceplerini dolduranlara.. cami parasıyla damada gemi alınmasına.. kimilerinin kısa sürede mal mülk edinmesine olanak sağlayan Deniz Feneri yolsuz- luğuna değindi mi medya.. bin katır mı bin satır mı hesabı, vergi cezalarından ceza beğen! Batı medyası gene insaflı. RTE’yi yalaka değil “us- lu basın” yaratmakla suçluyor. Eleştirinin hakaret diye tanımlandığı nerede, han- gi demokratik ülkede görüldü? Gerçeklerin gerçek değil gibi gösterilmesini iste- yen, eleştiriye dayanamayan Recebistan’da! Basının kendini sorgulama zamanı geldi de geç- ti diyor da; medyaya saldırgan davranışlarını sor- gulama zamanının geldiğini, hatta geçtiğini bir tür- lü algılayamıyor. İçerideki eleştirilere yükleniyor; ne ki Batı med- yasının bizim medyayı yaya bırakacak eleştirilerine kulağı da gözü de kapalı. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yayımladığı insan hakları raporunda Türkiye’ye zehir zemberek eleş- tirilere değinmiyor bile. Stratejik ortağı diye övündüğü ABD; raporda, Ada- let Bakanı’nın sözlerini yargıya müdahale olarak gö- rüyor. ABD; yargısız infazların arttığını, polislerin ceza al- madığını, Ergenekon davasında bir aylık tutuklunun (bir ay iyimser rakam altı, sekiz aydır) neyle suç- landığını bilmediğini, hükümetin yolsuzluğa karşı ya- saları işletmediğini altını çizerek ilan ediyor. Türk medyasında sürekli yer alan benzeri suçla- yıcı eleştirilere aslanlar gibi kükreyen RTE; aynı eleş- tiriler ABD’nin resmi raporunda yer alınca.. süt dökmüş kedi! Onun için yeterli olan nedir? Dış dünyada eleşti- ri konusu Çankaya’nın ve Başbakan’ın söyledikle- rini onaylayan, devlet adamlığına yakışmayan ey- lemlerini öven; Davos’ta Kasımpaşalı haliyle “dün- yada Türkiye lehine korkunç rüzgâr estirdiğini” açık- layan Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın söylemleri… Bakan’ın söylediğine göre, Başbakan’ın Da- vos’taki davranışı “İslam ülkelerini” aşmış, dünyayı sarmış. Dediği şu: “Mısır’dan Yunanistan’a, buralardan Litvanya’ya ka- dar, bütün ülkelerde sokakta yürümek zor. Kiminle konuşsanız Türkiye’ye dua ediyor”. Bakanların başbakanlarını övdüklerine tanık olduk bu ülkede ama; Babacan gibisine rastlamadık. Oysa RTE yalakalığa yeni bir ivme kazandırabilir. Nasıl mı? Davos olayını ekranlara getirecek bir bel- gesel yaptırarak! Malzeme de hazır. Başbakan itiraf ettiğine göre Davos’ta Peres’le tar- tışmasına omzuna dokunarak müdahale eden Ame- rikalı gazeteci moderatöre “az kalsın yumruk indi- recekmiş. Kendini zor tutmuş”. Gününe göre kazanç sağlayacak belgeseller ya- pan nice ustalarımız var. Davos’ta gerçekleştire- mediği için pişmanlık duyan RTE’nin bu sözünü ge- ciktirmeden ekranlara yansıtacak, dünya çapında ses getirecek bir belgesel neden yapmıyorlar? Hem Recebistan’a, hem de bu yoldan giderek ka- baran cüzdanlarına hizmet etmiş ve hem de şan ile şeref ile: Türk yalakalığına dünya çapında ün ve değer ka- zandırmış olurlar! [email protected] Kimse Artık Hiçbir Şeye İnanmıyor ama ne yapalõm işin ger- çeği böyle.. Siz fasõl din- lerken insanlar çocuklarõ- na hemen her yerde üç ku- ruşa satõlan uyuşturucu haplarõ içiriyorlar, uyu- sunlar ve açlõklarõnõ unut- sunlar diye. Aç ve işsiz insanlar, ken- tin zengin semtlerine ini- yorlar, çünkü oralardaki çöp bidonlarõnda pizza artõklarõ, kullanõmõ geçmiş süt şişeleri ve yarõsõ yenmiş pirzola artõklarõ pek bol. Bir de üstünde bir parçacõk çi- kolata artõğõ kalmõş çikolata paket kâğõtlarõ, vay canõ- na.. işte bayram! Onlar zaten fakirdi ve fa- kir kalacaklar; ya beyaz yakalõlar, kurduklarõ ya- şam bir anda ayaklarõ al- tõndan çekilenler?.. Onlardan da pek çok ta- nõdõğõm var, önce gencecik, zeki, becerikli bir sigortacõ kadõn işsiz kaldõ, üç yaşõn- da şirin mi şirin bir çocuğu var; ardõndan bugün itiba- rõyla öğrendim ki, önemli bir inşaat şirketinde çalõşan mühendis kocasõ şantiyenin kapanmasõyla işsiz kalmõş. Tazminat filan yok. Kapõnõn önüne konmuş. “Ne yapa- caksınız?” diye soruyo- rum. Yüzünde buruk bir gülümseme “Ne yapabili- riz.. annemlerin yanına yerleşeceğiz. Her yerde bu kadar çok kiralık evin bulunmasının nedeni de bu bence” diyor. “İnsan- lar yeniden anne evine dönüyorlar.” Yolda bir başka anneyle karşõlaşõyorum; yüzü sol- gun.. zaten bugünlerde her- kesin yüzü solgun ve hiç kimse gülmüyor; bu duru- mu Doğan Medya yazarla- rõ pek bilmez, benden söy- lemesi.. annenin onunla birlikte oturan oğlu bir bu- çuk yõldõr işsiz. Kadõncağõz can havliyle bana “Ne olur oğluma bir iş bulun” di- yor, “ne olursa olsun...” Çocuğun becerilerini so- ruyorum, o bir seramik us- tasõ ama işi yok. Hadi her şeyi bir yana bõrakõp bir yürüyüşe çõka- lõm, sadece bir kilometre içinde, devreden ve kapa- nan dükkânlarõ sayalõm.. rakam korkutucu, bakkal- lara, manavlara, iş yok. Çünkü çok haksõz bir re- kabetle karşõ karşõya kal- dõlar; dünyanõn her yerin- de büyük marketler vardõr ama.. bunlar kent dõşõnda- dõr ve kural gereği cumar- tesi beşten sonra çalõş- mazlar ve sõkõşan, mahal- le bakkalõndan ekmeğini, mahalle tekelcisinden iç- kisini alõr.. bizde ise küçük olan her şey ölüme mah- kûm edildi. Parasõ olmadõ- ğõ için oğlunu yaşatmayõ başaramayan bir babanõn kendini yakmasõna tanõk olduğumuz bu güzel ülke- de daha pek çok şeye tanõk olacağõz. Hiç kuşkunuz ol- masõn ama bizim büyük medyamõz fasõlla ilgili. Ve basõn özgürlüğü adõna biz fasõllarõ koruyoruz. Ger- çekten artõk hiç kimse hiç- bir şeye inanmõyor. [email protected] SAYFA 1 MART 2009 PAZARCUMHURİYET 18 HABERLERİN DEVAMI İstanbul PB 9 Edirne PB 12 Kocaeli PB 10 Çanakkale PB 12 İzmir PB 13 Manisa PB 12 Aydın PB 13 Denizli PB 10 Zonguldak Y 7 Sinop Y 9 Samsun Y 9 Trabzon Y 8 Giresun Y 7 Ankara B 6 Eskişehir B 4 Konya B 4 Sıvas K 3 Antalya B 15 Adana B 15 Mersin B 15 Diyarbakır Y 8 Şanlıurfa Y 11 Mardin Y 8 Siirt Y 7 Hakkâri K 1 Van K 2 Kars K 0 Oslo K - 2 Helsinki PB - 3 Stockholm PB - 1 Londra PB 12 Amsterdam Y 11 Brüksel B 12 Paris PB 13 Bonn PB 11 Münih Y 9 Berlin Y 11 Budapeşte PB 11 Madrid Y 15 Viyana Y 9 Belgrad Y 15 Sofya Y 13 Roma B 15 Atina PB 16 Zürih B 13 Moskova K 2 Aşkabat Y 17 Astana PB - 4 Taşkent PB 16 Bakû PB 7 Bişkek B 8 Tiflis B 12 Kahire Y 17 Şam K 13 Ülke geneli çok bulutlu, sa- bah saatlerinde olmak üzere Batı Karadeniz, Orta Kara- deniz’in iç kesimleri, İç Ana- dolu’nun kuzeydoğusu, Do- ğu ve Güneydoğu Anado- lu’nun batısı, Ankara’nın ku- zey ve doğu çevreleri, Hatay geneli ile Orta ve Doğu Ka- radeniz kıyıları, Güneydoğu Anadolu’nun doğusu yağış- lı geçecek. Hava sıcaklığı iç ve doğu bölgelerde azalacak, diğer yerlerde önemli deği- şiklik olmayacak. Baştarafı Arka Sayfada 1. KOŞU: F: Manyaslõ (7), P: Wind Of West (1), PP: Dylan (4), S: Shall We Dance (8). 2. KOŞU: F: Bulak (3), P: Gölgem (9), PP: Tuncalhan (7), S: Şi- fasultan (11). 3. KOŞU: F: Gururlu (2), P: Wait And See (5), PP: Rich And Handsome (4), S: Gold Boy (6). 4. KOŞU: F: Oğulhan (5), P: Muzmuhaycan (4), PP: Şahzade (7), S: Alsoy (9). 5. KOŞU: F: Baba- yiğit (2), P: Flavio (8), PP: Ayhan Bey (6), S: Clas- sic Avşar (11). 6. KOŞU: F: Nurhilal (2), P: Asilza- de (3), PP: İlbeyi (1), S: Mutlu (5). 7. KOŞU: F: Öz- beystar (7), P: Fatmacan (5), PP: Makay (1), S: Ha- yõrlõ (6). 8. KOŞU: F: Artem (1), P: Impre- sario (5), PP: Saga- ris (2), S: Elsa (10). ALTILI GANYAN 2 5 2 2 7 1 5 8 3 5 4 6 1 2 6 11 5 10 7 1/3 7 3 İstanbul Haber Servisi - İstanbul-Ams- terdam seferini yaparken Hollanda’nõn Schi- pol Havaalanõ’na inişi sõrasõnda düşen THY’ye ait uçakta hayatõnõ kaybeden 4 mürettebat dün gözyaşlarõ ve karanfillerle son yolculuklarõna uğurlandõ. Kazada hayatõnõ kaybeden uçuş ekibi Ha- san Tahsin Arısan, Olgay Özgür, Ulvi Mu- rat Eskin ve Murat Sezer’in cenazeleri, dün sabaha karşõ 03.00’te THY’ye ait özel bir uçak- la Atatürk Havalimanõ’na getirildi. Cenazeler, THY Yönetim Kurulu Başkanõ Candan Kar- lıtekin, THY Genel Müdürü Temel Kotil ile THY çalõşanlarõ tarafõndan karşõlandõ. İlk tö- ren ise sabah 10.00’da THY Genel Müdürlü- ğü önünde düzenlendi. Pilotlarõn Türk bay- rağõna sarõlõ cenazeleri, törene katõlan çalõşma arkadaşlarõnõ ve yakõnlarõnõ gözyaşlarõna boğ- du. Törende konuşan Ulaştõrma Bakanlõğõ Müsteşarõ Mehmet Habip Soluk, geriye dö- nüp bakõldõğõnda “şükredilecek bir mucize yaşandığını” belirterek, çalõşanlarõn yaşamõnõ yitirdiğini ama 126 kişinin kurtulduğunu ifa- de etti. Soluk, uçuş ekibini “kahraman” olarak nitelerken, “Ulaştırma camiasının başı sağ olsun” dedi. THY Yönetim Kurulu Başkanõ Candan Karlıtekin ise zaman zaman gözyaşlarõna hâkim olamadõğõ konuşmasõnda, şunlarõ kaydetti: “Olup bitenin hakikaten bir mucize olduğunu kabul etmemiz gerekir. Ancak çok buruk bir mucize. Arkadaşla- rımız 126 insanın kurtulmasına sebep ol- dular. 126 insanın ailesine ateş düşmesini engellediler ama onlar bizim yüreğimize ateş düşürdüler. Şehit arkadaşlarımızı dualarımızla yâd edeceğiz.” Acılı eş tabuta sarıldı Törenin ardõndan cenazeler, askerlerin ve THY çalõşanlarõnõn omuzlarõnda Ataköy Ca- misi’ne getirildi. Törende, hükümeti temsilen sadece Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanõ Hil- mi Güler yer aldõ. İkinci Pilot Olgay Özgür’ün eşi Ayşe Özgür eşinin tabutuna kapanarak uzun süre ağlarken naaşlar THY personeli de gözyaşlarõnõ tutamadõ. Cenaze namazõnda Ayşe Özgür’ün yanõ sõra bazõ şehit yakõnõ ka- dõnlar da erkeklerle birlikte önde saf tuttu. Aileler fenalık geçirdi Askeri törenle cenaze arabalarõna konan na- aşlar, bir yanda protokolün ve askerin diğer ya- nõnda ise şehit yakõnlarõnõn sõralandõğõ yoldan geçerek, Edirnekapõ Şehitliği’ne götürüldü. Cenazelerin camiden ayrõlõşõ sõrasõnda mü- rettebatõn yakõnlarõndan bazõlarõ fenalõk geçirdi. Kaptan Pilot Hasan Tahsin Arõsan, İkinci Pi- lot Olgay Özgür ve kabin görevlisi Ulvi Mu- rat Eskin’in cenazeleri Edirnekapõ Şehitliği’nde toprağa verildi. Kazada yaşamõnõ yitiren İkin- ci Pilot Murat Sezer ise Bursa’nõn Gemlik il- çesinde düzenlenen cenaze töreninin ardõndan toprağa verildi. Pilotlara yürek yakan uğurlama Hollanda’da düşen uçakta yaşamõnõ yitiren 4 mürettebat toprağa verildi İstanbul Haber Servisi - Ha- bertürk Gazetesi Genel Yayõn Yö- netmeni Fatih Altaylı, bugün yayõn hayatõna başlayan Habertürk’ün 100 bin satõş rakamõna ulaşmama- sõ halinde görevini bõrakacağõnõ söyledi. Gazetenin “tanrı-yazar” yaratmayacağõnõ ve habere ağõrlõk vereceğini belirten Altaylõ, gazete- nin yayõn politikasõnõ “adil, muzip ve huysuz” sözleriyle tanõmladõ. 90 sayfa olarak basõlacak olan Habertürk, 50 kuruş tanõtõm fiya- tõyla bugün yayõn hayatõna başladõ. Bir hafta sonra 75 kuruşa satõlacak olan gazetenin yazar kadrosunda ise Özay Şendir, Pakize Suda, Yaşar Nuri Öztürk, Nihal Bengisu Ka- raca, Balçiçek Pamir, Yavuz Se- merci gibi popüler isimler yer alõ- yor. Ekonomide de güçlü yazarla- rõ bünyesine katan Habertürk ga- zetesi, Ercan Kumcu, eski Merkez Bankasõ başkanlarõndan Gazi Er- çel ve Abdurrahman Yıldırım’õ okurlarõyla buluşturacak. Gazetenin genel yayõn yönetmen yardõmcõlõ- ğõnõ Doğan Satmış, yayõn danõş- manlõğõnõ Murat Bardakçı, genel koordinatörlüğünü Osman Gencer, haber koordinatörlüğü görevini de Özay Şendir yapacak. Toplum ötekileştiriliyor Türkiye’de toplumun farklõ siya- si kesimlerinin, bir diğer toplumsal kesimi “ötekileştirdiğini” belirten Altaylõ, Habertürk gazetesinin ha- berlerinin bir amacõnõn da toplumun tüm katmanlarõnõn aslõnda birbirine karşõ olmadõğõnõ göstermek oldu- ğunu söyledi. Farklõ sosyolojik ta- banlarõn birbirini düşman olarak görmesi algõsõnõn bilinçli olarak ya- ratõldõğõnõ vurgulayan Altaylõ, “As- lında Türkiye gerçeği şu. Türki- ye’de hiç kimse birbirine karşı de- ğil. Bilinçli olarak bu algı yaratıldı. Biz Habertürk olarak bu algının kalkmasını istiyoruz. Türk-Kürt, Müslüman-laik çatışması diye bir şey Türkiye’de yok. O yüzden biz bu algının değişmesi için üze- rimize düşen tüm görevleri yapa- cak bir yayın anlayışı sergileye- ceğiz” dedi. Fatih Altaylõ, bağõmsõz bir gaze- tecilik yapacaklarõnõ ve reklam ve- ren “tehdidi” altõnda kalmayacak- larõnõ belirtti. Habertürk yayõn hayatõna başladõ Altaylõ, gazetenin yayõn politikasõnõ ‘adil, muzip ve huysuz’ sözleriyle tanõmladõ Gökçek’inmakarnasõpişmiyor CHP’nin Altõndağ Belediyesi başkan adayõ Ümit Buğdaycı, dağõtõlan bu ürünlerin onur kõ- rõcõ olduğunu belirterek, “Mevcut Anakent Be- lediyesi yönetimi sağlıksız, kullanım tarihi geçmiş, bayatlamış, besin değeri düşük gıda ve ihtiyaç maddeleri dağıtıyor. Yine bu da- ğıtımlar çoğunlukla gerçek ihtiyaç sahiple- ri yerine daha çok partizan amaçlarla yan- daşlarına veriliyor” diye konuştu. Altõndağ- lõ yurttaşlar da tepkilerini şöyle dile getirdi: Selma-Süleyman Kaya (Emekli): Kalitesiz olan bu makarnalarõn, kullanõm talimatõnda, “On dakikada pişer” yazõyor ama bir saatte bile pi- şiremiyoruz. Dağõtõlan makarnalarõ tencereye koyduğumuz an lapa olmaya başlõyor. Bak- kaldan aldõğõmõz makarnalara hiç benzemiyor. Zaten çoğunun tarihi geçmiş durumda. Biz de, hayvanlarõn yemesi için sütçülere veriyoruz. Biz insan değil miyiz? Bu nasõl belediyecilik? Sa- dece makarna değil, verilen diğer ürünler de ye- necek gibi değil. Zeytin acõ, peynir küf koku- yor, helvayõ da bõçak kesemiyor. Bunlarõ Me- lih Gökçek de yemeli kendi evinde. Yoksul ol- duğumuz için gururumuzla oynuyorlar. Gümüş-Erhan Dal (İşsiz): Kaynar suya koyunca makarnalar ikiye bölünüyor. Bir kar- ton makarna gönderiyorlar ve hepsini çöpe at- mak zorunda kalõyoruz. Bu makarnalardan in- sanlar değil, hayvanlar yararlanabiliyor. Pi- şirmek için tüpümüz bile yetişmiyor. Gök- çek’in gönderdiği kuru fasulyeyi üç gün, no- hutu da bir hafta suda bekletmek zorundayõz. Çünkü onlar da pişmiyor. Mahallemizin yüz- de 97’si yeşil kartlõ. Çok zor durumdayõz. Yoksul insanlar bunlarõ yemek zorunda, bun- lara muhtaç. Yetkililer makarnalarõ analiz et- sinler, kaynatmayõ denesinler. Baştarafı 1. Sayfada Yurttaşlar yiyemedikleri makarnaları hayvanların yemesi için sütçülere verdiklerini söylüyor. HACKER EYLEMİ YÖK’ün alan adında ÖSS protestosu MAHMUT LICALI ANKARA - YÖK’ün “yok.gov.tr” adlõ internet sitesindeki alan adõ (do- main) kayõtlarõnõn kõrõlarak adres bil- gilerinin yer aldõğõ bölüme “ÖSS’yi protesto ediyoruz” notu bõrakõldõ. YÖK’ün resmi internet sitesinin “yok.edu.tr” olan alan adõ kayõtlarõ bir hacker grubu tarafõndan kõrõlarak değiştirildi. Alan adõ kayõtlarõnda ad- res bölümündeki adres bilgileri sili- nerek yerine “ÖSS’yi protesto edi- yoruz” notu bõrakõldõ. YÖK’ün alan adõ kayõtlarõndaki yönetim, teknik ve idari iletişim ad- res bilgilerine “ÖSS’yi protesto edi- yoruz” yazõldõ. Terör örgütü PKK propagandasõ yapan internet siteleri- ni hack’lemeleriyle gündeme gelen “Cyber Protest Tim” adlõ hacker grubu tarafõndan saldõrõnõn 2007 yõ- lõnda gerçekleştirildiği belirtilirken YÖK Bilgi İşlem Daire Başkanlõ- ğõ’nõn konu hakkõnda haberinin ol- madõğõ da ortaya çõktõ. Yaklaşõk 2 yõldõr alan adõ kayõtla- rõndaki “ÖSS’yi protesto ediyoruz” ifadesini görmeyen YÖK yetkilileri internet sitesinin en son 1996 yõlõnda irticai bir grup tarafõndan saldõrõya uğ- radõğõnõ ifade etti. Saldõrõyõ gerçek- leştiren hacker grubunun üyeleri çe- şitli form ve bloglarda amaçlarõnõn “YÖK’ü açıklara karşı uyarmak” olduğunu kaydetti. Türkiye Bilişim Derneği Başkanõ Turhan Menteş, YÖK’ün alan adõ kayõtlarõnõn tutulduğu veri tabanõna gi- rilip adres bilgilerinin değiştirildiği- ni belirterek “Bu sitenin çalışması- nı engelleyen bir durum değil. Ama adres bilgilerinin değiştirilerek ye- rine başka bir şeyin yazılması ka- lıcı olmuş. Alan adları alınırken alan adı kayıtlarındaki bilgilere bir daha baktıklarını sanmıyorum. Bu nedenle YÖK de durumu fark etmemiştir” diye konuştu. Fatih Altaylı. Uçağın kapısı açıldı İstanbul Haber Servisi - Varşova-İstanbul seferini yapan uçak seyir halinde iken, yolcu- lardan birinin acil çõkõş kapõsõnõ açmaya çalõş- tõğõ iddia edildi. Uçak yolcularõndan Dr. Meh- met Çam yaptõğõ açõklamada, Lot Havayolla- rõ’na ait uçakla Varşova’dan İstanbul’a gel- mek üzere hareket ettiklerini, Atatürk Havali- manõ’na inişe yaklaşõk 40 dakika kala yolcu- lardan birinin acil çõkõş kapõsõnõn kolunu indir- meye çalõştõğõnõ iddia etti. Dr. Çam, kapõnõn açõlmadõğõnõ ancak içeride hava sirkülasyonu oluştuğunu belirterek kabin görevlilerinin kapõ kolunu indirdiğini, olaya neden olan yolcunun uzak bir yere oturtulduğunu söyledi. Uçak ye- re indikten sonra yolcu tutuklanõrken olayla il- gili soruşturma başlatõldõ. Fotoğraf:NECATİSAVAŞ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle