Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
5 OCAK 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 11
CMYB
C M Y B
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Gelen ve Giden (II)
Birkaç gündür gelen, yani 2009 tarafındayız.
Gelen, ülke siyasetinde yerel seçimle öne çıkıyor.
Yargı yapısının beynini parçalayan bir süreç yaşa-
tıyor olsa da yerel seçimler kaçınılmaz bir “yeni-
lenme” yaratır. Yolsuzluk kirinden az-çok temiz-
lenmiş bir yerel yönetim dönemine kısa bir süre için
de olsa girilebilir. Yerel seçim sonuçları nasıl olur-
sa olsun, siyasetin ülkenin ana sorunlarına “çözüm
üretemeyen” özelliği değişmez. Ne anayasa ve ya-
salarda “demokratikleşme” yönünde adım atılır ne
de AB üyeliği süreci canlanır.
Ancak, ağırlaşan işsizlik ve pahalılık gibi olum-
suzluklar, hükümetin ve devletin “İslamcı inatlaşması”
ve ısrarının da katkısıyla çok daha “gerilimli” bir top-
lumsal ortama yol açabilir; özgürlük karşıtı baskı-
ları arttırabilir; özgürlük alanı cemaat kuşatmasıy-
la daha da daralabilir; bu durum aslında çok kırıl-
ganlaşan toplumsal barışı sarsar.
Ekonomide büyük değişim küresel düzlemde gö-
rülecek ve bizi de etkileyecektir.
Ülke ekonomisi, küresel gelişmelere de bağlı ola-
rak, üretim düşüşlerinde ve artan işsizlikte “taba-
na” vurur; yılın sonlarına doğru da yara sarmaya baş-
layabilir. Ancak, gelen, emeğiyle geçinenler ve kır-
sal kesimde yaşayanların gideni de arayacakları çok
zorlu bir yıl olacaktır.
Küresel ekonomide benzer gelişmeler beklenir.
Ekonomi “kuramcıları” K. Marx ile Keynes arasın-
da dolaşırken “uygulayıcıları” kaçınılmaz olarak Key-
nesçilik yapmak zorunda kalabilir. Ancak bunun biz-
de uygulanmasına IMF olanak tanımaz; bütçeyi ma-
kaslaması bunun ilk işaretidir. Gelişmiş ülkelerde ter-
sine, ulusal düzeyde devletin ekonomiye harca-
malarını arttırarak karışması, uluslararası alanda da
öncelikle para sermayenin denetim ve gözetimin-
de yeni bir kurumsal düzenlemeye gidilmesi kaçı-
nılmazdır. Bu doğrultuda, IMF ve Dünya Bankası’nın
ABD’nin mutlak egemenliğinden kurtarılarak yeni-
den yapılandırılması gündemdedir. Küresel yöne-
timde ABD’yi, yeni ortaklar bekliyor. Bunların ba-
şında, AB’nin dışında BRIC geliyor.
Tersten de CIRB olarak okunabilen BRIC, Çin,
Rusya, Hindistan ve Brezilya anlamına geliyor. Bu
dörtlünün küresel ekonomiye yön vermede etkin-
liklerini büyütecekleri kesindir. Gerçekte, ABD’nin
son küresel gelişmeler karşısında verdiği “Obama
yanıtının”, bu ülkenin dünyadaki egemenlik gücü-
nü arttırmak bir yana, yerinde tutmaya yetmeyeceği
görüşü giderek geçerlilik kazanıyor. Çünkü, işba-
şına “değişime inandığını” vurgulayarak ve “Evet,
başarabiliriz” diyerek gelen Obama’nın, ABD’nin “ku-
rulu düzeninin dışına” çıkma olasılığının azalmak-
ta olduğu saklanmıyor. Küresel güç tepesindeki ye-
ni yerleşimin ve ilişkilerin, ABD, AB, BRIC arasın-
da daha eşitlikçi olması bekleniyor.
Gelenin gerçek gücünü bilimsel gelişmeler sim-
geliyor.
Gelen, 2009, Galileo Galilei’nin gök cisimleri üze-
rindeki çalışmalarını yaptığı teleskopu tamamla-
masının ve Johannes Kepler’in “Yeni Astronomi”
yapıtının yayımının 400.; Charles Darwin’in do-
ğumunun 200. ve “Türlerin Kökeni” adlı eserinin ya-
yımının da 150. yılıdır (The Economist: The World
in 2009). Bu yıl bilim dünyası, evrimle ve uzayla yoğ-
rulacak ve yaşayacaktır.
Evrim kuramı bağlamında yeni sayılabilecek bir
görüşe göre, eğer “din” de “dil” gibi, “insan doğa-
sından kaynaklanıyorsa”, dil konusunda yapıldığı gi-
bi, biyolojik ve evrimci yaklaşımın din için uyarlan-
ması “neden olmasın”? Bilim; çevresinde gezinmek
yerine, dini evrimci bir anlayışla inceleme konusu
yapabilir.
Dil konusunda 2009’da iki çarpıcı oluşum var.
Bunlardan biri, TRT’nin Kürtçe yayına başlaması-
dır. Eğer yapıcı ve dayanışmacı bir anlayışla uygu-
lanırsa Kürtçe yayın, ülkede kardeşliğin, dayanış-
manın ve birliğin güçlenmesine katkı yapan büyük
bir adım olabilir. Dil konusunda diğer gelişme, İn-
gilizcenin, Nisan’ın 29’unun “beş gün öncesinde ya
da sonrasında” bir milyonuncu sözcüğe sahip ola-
cak olmasıdır. Darısı, Türkçenin başına!
Gelen, tıpta çok büyük gelişmelere tanıklık ede-
bilirse de asıl bilimsel parlaklık uzay bağlantılıdır. Ge-
len, uluslararası astronomi yılıdır; insanın “evrendeki
yerini öğrenmesi” yıla damgasını vuracaktır. Etkin-
likler içinde biri ilginç. ABD’nin Ulusal Uzay Ajansı
NASA, nisanda, Kepler adlı çok geliştirilmiş bir te-
leskopu uzaya gönderiyor. “Aynı anda 100 bin yıl-
dızı izleme gücü olduğu açıklanan ve uzayda 3.5 yıl
kalacak olan Kepler, gezegenlerde yaşam olup ol-
madığını” araştırmayı amaçlıyor. Kepler’in 50 tane
“dünya gibi” gezegen bulacağı sanılıyor. Bir önem-
li nokta daha var. Kepler’in saptayacağı “dünya gi-
bi” gezegenlerin içinde “çift güneşli”, yani, “iki gü-
neş çevresinde dönen” dünyaların da olacağı üze-
rinde duruluyor.
Az şey değil. Sözü edilen, günde “iki kez tan ay-
dınlığı”; gün boyu “iki güneş” ve tamı tamına “iki gün-
batımı”dır. Bunları yaşamanın güzelliğini düşünmek
de gerçekten güzel! Hem, iki güneşli olsaydı bu gü-
zel dünyamız da belki kötülüklerin karanlıklarından
daha hızlı kurtulurdu!
İki güneşli, aydınlık yarınlar için uğraş vermek ge-
rekiyor.
yakupkepenek06@hotmail.com
En çok metal ve hazõr giyim çalõşanõ etkilendi. İşsiz kalanlarõn yüzde 79’u daimi işçilerden oluştu
190binişçikrizkurbanõ
Ekonomi Servisi - Birleşik
Metal-İş Sendikasõ tarafõndan
yapõlan araştõrmaya göre, Ekim
2008’de imalat sanayiinde ka-
yõtlõ işçi istihdamõ 190 bin da-
raldõ, toplamda ise istihdam 44
bin kişi azaldõ.
AA’nõn DİSK’e bağlõ Birle-
şik Metal-İş Sendikasõ’nõn, Sos-
yal Güvenlik Kurumu (SGK)
istatistiklerini kullanarak ya-
põğõ araştõrmaya göre, “Krizi
kendileri için fırsata dönüş-
türmek isteyen bazı işveren-
lerin, işten çıkarmalarda dur
durak bilmediği” ortaya çõktõ.
Araştõrmada, inşaat ve diğer
sektörlerdeki kayõplarla birlik-
te Ekim 2008’de toplamda is-
tihdamõn 44 bin kişi azaldõğõna
dikkat çekilerek geçen yõlõn
aynõ döneminde SGK kapsa-
mõndaki zorunlu sigortalõ sayõ-
sõnõn inşaat ve turizm sektö-
ründeki mevsimsel etki ile 23
bin azaldõğõna yer verildi.
Ekimde İstanbul’da 9 bin,
İzmir’de 7 bin, Bursa’da 6 bin,
Aydõn ve Kocaeli’nde 2 bin ka-
yõtlõ işçi işsiz kaldõ. Ekim
2008’de ise işsiz kalanlarõn
yüzde 79’u daimi işçilerden
oluşuyor. Krizden en çok etki-
lenen sektörler ise metal ve
hazõr giyim sektörü olarak kar-
şõmõza çõkõyor. Araştõrmada ay-
rõca Ekim 2008’de ücretlerin re-
el olarak gerilediği ifade edildi.
Araştõrmada eylülde 36.8 TL
olan ortalama brüt günlük ka-
zancõn ekimde 35.8 TL’ye düş-
tüğü belirtildi. Araştõrmada, or-
talama brüt günlük kazancõn ge-
rilemesinin nedeni, “kriz ge-
rekçesiyle öncelikli olarak
yüksek ücretli ve kıdemli iş-
çilerin çıkarılması ve yeni iş-
çilerin ağırlıklı olarak düşük
ücretten işe başlatılması” ola-
rak gösterildi. Krizin, kimi iş-
verenler tarafõndan “Emek ma-
liyetlerini aşağı çekmek ve
sendikasızlaştırmak için bir
fırsata dönüştürülmeye çalı-
şıldığı” vurgulanan araştõrma-
da, işten çõkarmalara ve işve-
renlerin suiistimallerine karşõ
hükümetin aktif tutum almasõ-
nõn bir zorunluluk haline geldiği
ifade edildi.
KRİZ EN ÇOK SİYAHLARI VURDU
Ekonomi Servisi - ABD’de kriz en çok
siyahlar, göçmenler ve azõnlõklarõ etkiledi.
Krizin, daha çok geliri düzensiz olan ve yeni
ayaklarõ üzerinde duran aileleri vurduğunu
söyleyen Amerikan Türk Ticaret Odasõ
(ATCOM) Yönetim Kurulu Başkanõ Prof. Dr.
İhsan Işık, “ABD’de krizden en çok
etkilenen grup genellikle azınlıklar,
göçmenler ve siyahlar oldu. Amerika’da
yaşayan Türkler de krizden olumsuz
etkilendi. Krizde evlerini kaybedenlerin
arasında çok sayıda Türk var” dedi. ATCOM
olarak Amerika’da değişik alanlarda faaliyet
gösteren KOBİ’leri bir çatõ altõnda toplamayõ
hedeflediklerini ifade eden Işõk, mali krizin oda
üyelerini de etkilediğine dikkat çekti.
BAĞIMSIZ HABER-SEN:
Condoleezza Rice, 2 Aralık’ta, “Al-
dığımızdan daha iyi koşullarda bırakı-
yoruz” demişti. Beş gün sonra İsrail
uçakları Gazze’yi bombalamaya baş-
ladılar. İsrail Savunma Bakanı Barak,
“Acı sona kadar devam edeceğiz” di-
yordu, “nihai çözüm” kavramını anım-
satan ironinin ayırdına varmadan…
Bir hafta içinde Filistin tarafında ölü sa-
yısı 430’u yaralı sayısı 2000’i geçti.
Ama, hafta boyunca Hamas’ın ev ima-
latı füzeleri uçmaya devam etti. Orta-
doğu’nun ve Avrupa’nın çeşitli kent-
lerinde İsrail karşıtı gösteriler başladı.
Cumartesi gecesi haberler, İsrail tank-
larının, birliklerinin Gazze’ye girdiğini bil-
diriyordu.
Bu saldırının mantığı ne?
İsrail Genelkurmay Başkanı Yar-
dımcısı Gen. Dan Hazel “İşimizi bi-
tirdiğimizde, Gazze’de tek bir Hamas
binası kalmayacak” demişti, ama
hafta boyunca İsrail’in bu harekâttan
ne amaçladığı tartışıldı, her yorum-
cu bir şeyler söyledi.. hafta sonunda
hâlâ ortada tatmin edici bir çözüm-
leme yoktu.
Kimileri de, İsrail’de şubatta yapı-
lacak genel seçimlere işaret ediyor,
saldırının arkasında, Natenyahu,
Ehud Barak ve Olmert/Livni gibi viz-
yon yoksunu siyasetçiler arasındaki,
“kim daha büyük şahin yarışının”
yattığını ileri sürüyorlar. İsrailli yazar
ve barış kampanyası Gush Sha-
lom’un liderlerinden Uri Avinery de
aynı fikirde (Counterpunch,
03/01/09).
Bana sorun daha karmaşıkmış gi-
bi geliyor. Nitekim, Barak’ın eski
danışmanlarından, şimdilerde Oba-
ma’ya danışmanlık yapan The New
American Foundation’ın analistle-
rinden Daniel Levy, “Bu iş nasıl iyi bir
sonuç verecek bilemiyorum” diyor ve
ekliyor, “İsrail taktik olarak kazansa bi-
le, daha sonra, stratejik düzeyde
kaybedecektir” (MacClachy News-
papares, 29/12/08). Council on Fo-
reign Relations’dan Steven Cook da
“bu savaşın büyük bir olasılıkla, Filistin
halkının Hamas etrafında toplanma-
sını hızlandıracağını, Abbas’ı daha da
zayıflatacağını” düşünüyor (01/01/09).
Bu kadar ‘yanlış hesap’
olur mu?
İsrail-Filistin sorununun yakın tarihi-
ne bakınca, insan ister istemez, “bu ka-
dar yanlış hesap olur mu?” diye dü-
şünmeden edemiyor. İsrail’in şimdi
“temizlemeye” çalıştığı, Hamas’ın do-
ğuşunda, FKÖ’yü yıpratır umuduyla,
oynadığı rolü bir
kenara bırakıp,
Ağustos 2005’te
Şaron’un İsrail’i,
Gazze’den tek
taraflı olarak çek-
mesinden başla-
yalım. Bu çekil-
me İsrail’i daha
güvenli bir konu-
ma getirecekti.
Tam aksi oldu.
ABD, AB, İsrail,
Arafat’ın yerine
Başkan olan
FKÖ lideri Mah-
mud Abbas’ı ta-
nıdılar, ama hiç-
bir siyasi zafer
kazanmasına izin
vermediler. Böy-
lece, İsrail çeki-
lince Gazze’de
oluşan iktidar
boşluğunu, “iş-
birlikçi”, “yozlaş-
mış” FKÖ yöne-
timi karşısında, İsrail’i tanımamakta ıs-
rarlı, uzlaşmaz imajıyla güçlenmekte
olan Hamas doldurmaya başladı.
ABD, Ocak 2006’da desteklediği
genel seçimlerde sandıktan Hamas çı-
kınca, sonuçları kabul etmedi. İsrail ve
ABD, FKÖ ve Hamas’ın ortak hükümet
kurma çabalarını sabote ettiler, daha-
sı Abbas’ı Hamas’ı bastırmaya zorla-
dılar. Başlayan çatışmaların içinde,
Haziran 2007’de Hamas Gazze’de
FKÖ’ye karşı bir darbe yaparak yöne-
timi ele geçirdi. 2006’da Lübnan’daki
savaştan zaferle çıkamayarak Hizbul-
lah’ın daha da güçlenmesine yol açmış
olan İsrail bu kez de Gazze’de radikal
Müslüman bir yönetimle karşı karşıya
kalıyordu.
Sorular sorular…
Kısacası, Hamas’ın bu kadar güç-
lenmesine, Abbas’ın bu kadar zayıfla-
masına ABD ve İsrail’in yanlış hesap-
ları yol açmış görünüyor.
Devam edersek, 2008 başında, Mı-
sır’ın da yardımıyla Hamas ve İsrail ara-
sında sözde bir ateşkes sağlandı. Ha-
mas’ın füzeleri büyük ölçüde sustu.
Ama İsrail Gazze’ye uyguladığı ablukayı
kaldırmadı. Dahası, Avinery’nin anım-
sattığı gibi, sık sık Gazze’ye girerek
operasyon yapmaya devam etti. Ara-
lık sonunda “anlaşma” sona erince, Ha-
mas’ın füze saldırıları yeniden başladı.
İsrail bu “provokasyona sessiz kal-
mazdı”… Ama The Economist’in vur-
guladığı gibi, Hamas da ateşkese kar-
şın ablukanın kalkmamış olmasına ba-
karak kendini provoke edilmiş sayamaz
mıydı? Dahası, bugüne kadar her olay-
da hep İsrail’i haklı bulan Economist
hatta BBC, acaba, neden bu kez
“dengeli bir tutum” almaya çalışıyor-
lardı?
Saati biraz daha geriye alıp Annapolis
Antlaşması’ndan (O zaman, bu zirve-
nin, büyük çaplı bir Gazze operasyo-
nuna yol açacağını
yazmıştık, 03/12/07)
bu yana olanlara ba-
karak gelirsek… “Ne-
den İsrail yerleşimleri
durdurmaya, Abbas’la
bir anlaşmaya varıp,
FKÖ’yü siyasi olarak
güçlendirmeye çalış-
madı? Arap liderleri
neden Abbas’ı yete-
rince desteklemediler?
Neden Bush Olmert’e
baskı yapmadı?” diye
sorabilir sonra şöyle
devam edebiliriz:
“Ateşkes sırasında İs-
rail neden ambargoyu
biraz olsun hafiflet-
medi, Hamas’ı tahrik
etmeye devam etti?
Neden, ateşkesin sü-
resi dolarken kimse,
örneğin Mısır veya
ABD, ateşkesi uzat-
maya çabalamadı?
Hamas neden askeri
açıdan bir anlamı olmayan füzeleri
yeniden atmaya başlayarak İsrail’i pro-
voke etti? Niye İsrail ve Hamas sa-
vaşmaya bu kadar hevesli?”
Üç ‘fantezi’
Deneyimli Ortadoğu yorumcuların-
dan Robert Fisk’in bu sorulardan en
sonuncusuna bir cevabı var (The In-
dependent, 31/12/08). Gelin oradan
başlayalım: Hamas İsrail’i Gazze’nin dar
sokaklarına çekerek Hizbullah gibi
“ilahi” bir zafer kazanmak istiyor. İsrail,
2006 Lübnan savaşından gerekli ders-
leri çıkardığına inanarak, yıkılan yenil-
mezlik imajını tamir etmek istiyor. Ne
ki Hamas, Hizbullah kadar disiplinli, eği-
timli ve donanımlı bir örgüt değil. Hiz-
bullah bir ay süren savaşta en fazla 200
militanını kaybederken, Hamas daha bir
haftada yüzden fazla kadrosunu ve iki
liderini kaybetti. İsrail’in tamir etmeyi
amaçladığı yenilmezlik imajıysa aslın-
da tam bir “fantezi”… Gerçek şu ki,
Fisk’in de anımsattığı gibi İsrail,
1973’ten bu yana hiçbir kent içi sava-
şı kazanamadı. Bu yüzden bu iki “fan-
tezi” çarpışınca ortaya ne çıkar.. ön-
ceden bilmek zor. Ama İsrail ve Filis-
tin halklarının, çocuklarını savaş tanrı-
sına kurban vermeye devam edecek-
leri kesin.
Bu görüntüye, bu kez ABD’nin
“Yeni Ortadoğu” “fantezisinin” mer-
ceğinden bakarsak belki bu tanrının
yüzünü görebiliriz. Bu “fantezinin”
merkezinde, İran’a ve sözde bir “Şii
çemberine” karşı, İsrail’i ve Türkiye’yi
de içeren bir Sünni hattı yaratma pro-
jesi yatıyor.
ABD basını Hamas’ı da (Sünni ol-
masına bakmadan) İran maşası ilan et-
ti. Mısır ve Suudi rejimleri Hamas’ı
provokasyonla suçlayarak İsrail’i des-
teklemiş oldular. İsrailli uzmanlar, Ha-
mas’la uğraşmak yerine doğrudan
İran’ı vuralım demeye başladılar (Jaru-
salem Post, 03/01/09). Türkiye hükü-
meti, kolları sıvayıp, belki de Gaz-
ze’ye asker göndermeye kadar uza-
nacak bir arabuluculuk görevini üst-
lenmeye, Sünni hattını inşa etmeye so-
yundu.
Bu açıdan bakınca, İsrail’in zaman-
laması anlaşılabiliyor: Bush’un son
aylarında Hamas’ı imha ederek zemi-
ni, Ortadoğu’da Obama için hazırla-
mak. Ancak Arap sokakları yine hu-
zursuz; Mısır’da Müslüman Kardeşler,
Hamas’ı bahane ederek, hükümet
üzerindeki baskılarını daha da arttırdı.
İran’da radikaller yine güçlendi. Bana,
İsrail ve Filistin çocuklarına yine çok pa-
halıya patlayacak bir “hesap hatasıy-
la” karşı karşıyaymışız gibi geliyor.
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU / LONDRA erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com
Anlaması Zor Bir Savaş...
Ekonomik kriz sadece
Erdoğan’õ teğet geçti
En büyük tehdit
tarõmsal üretimde
Ekonomi Servisi -
Türkiye Ziraatçõlar Der-
neği Genel Başkanõ İb-
rahim Yetkin, ekono-
mik krizden mali yapõ-
sõ zayõf olan tarõmõn en
fazla etkilenen sektör
olacağõnõ, özellikle ban-
ka ve kredi borçlarõnõn
ödenmesinde yaşana-
cak bir tõkanõklõğõn, kü-
çük ve orta ölçekli çift-
çiyi üretimden kopma
noktasõna getirebilece-
ğini söyledi.
Yetkin, krize karşõ
çiftçi borçlarõ ve kredi
ödemelerinde düzen-
lemeler yapõlmasõ gel-
diğini belirtti.
Ekonomi Servisi -
Bağõmsõz Haber-Sen
Genel Sekreteri Yaşar
Bayın, “Ekonomik
kriz sadece Sayın Baş-
bakan’ı teğet geçmiş-
tir. Dar ve sabit gelir-
linin mutfağı yerle bir
olmuştur” dedi.
Bayõn, krize karşõ
piyasadaki talebin art-
tõrõlmasõ gerektiğini
kaydederek bunun da
yolunun dar ve sabit
gelirlilerin alõm gücü-
nün arttõrõlmasõndan
geçtiğine işaret etti.
Bayõn, dünyadaki eko-
nomik krizin sadece
iktidar mensuplarõnõ
teğet geçtiğini, me-
murlarõ ise birkaç ye-
rinden yaraladõğõnõ be-
lirterek “Ülkemizde-
ki kriz Başbakan’ın
ifade ettiği gibi psi-
kolojik kriz dahi ol-
sa bu psikolojinin bo-
zulmasında en bü-
yük pay altı yıldır
iktidarda olanların-
dır” diye konuştu.
TÜRKİYE ZİRAATÇILAR DERNEĞİ
Emekliye
1 ekmek
parası
kadar zam
MURAT GÜLDEREN
Enerji maliyetlerinin
yükselmesi nedeniyle lo-
jistik firmalarõ çareyi de-
miryoluna ağõrlõk vermek-
te buldu.
Türkiye’nin ön-
de gelen lojistik
firmalarõndan
Ekol Lojistik
Almanya-İtalya
arasõ demiryolu
taşõmacõlõğõ için
20 milyon Av-
ro’luk treyler yatõrõm
yaparken Arkas lojistik de
Anadolu Projesi kapsa-
mõnda Konya’da demir-
yolu taşõmalarõna hõz ve-
rerek vagon yüklemelerini
bir önceki yõla oranla üç
misli arttõrdõ.
Ekol Lojistik Genel Mü-
dürü Cem Kumuk iki ay-
dõr bir katarla yürüttükleri
blok tren uygulmasõ saye-
sinde maliyetleri önemli
oranda düşürdüklerini be-
lirterek “Bu taşıma şekli
sayesinde Ekol Lo-
jistik, taşıma sü-
resini mümkün
olan en az sevi-
yeye çekerek
tek seferde 56
bin litre, hafta-
da 5 sefer yapıl-
ması durumun-
daysa yılda 13 milyon
litreden fazla yakıt ta-
sarrufu hedefliyoruz.
Karbondioksit salımı an-
lamındaysa her sefer için
12 bin 800 kg, yıllık ola-
rak da 3 milyon kg faz-
ladan kazanç sağlana-
cak” dedi.
ANKARA (AA) - Türkiye İş-
çi Emeklileri Derneği (TİED) ta-
rafõndan yapõlan hesaplamaya
göre İşçi ve Bağ-Kur emeklileri-
ne yõlõn ilk 6 ayõ için yüzde 3.83
zam yapõlacak.
TİED Genel Başkanõ Kazım
Ergün, işçi ve Bağ-Kur emekli
aylõklarõna 5510 sayõlõ kanun çer-
çevesinde yõlõn ilk 6 aylõk döne-
minde yüzde 3.83 zam yapõlaca-
ğõnõ kaydederek, “Bu durumda
(vergi iadesi karşılığı olarak
yapılan ek ödeme dahil) 598.27
TL olan en düşük işçi emeklisi
aylığı, Ocak 2009 itibarıyla
621.18 TL’ye yükselmektedir.
Yapılan artışlar aylık olarak
22.91 TL olurken, günlük artış
ise 76 Krş seviyesinde kalmak-
tadır. Bu da yaklaşık 1 ekmek
parasına denk gelmektedir”
dedi.
Ergün, 5510 sayõlõ kanunla,
emekli aylõklarõna yapõlacak zam-
larõn tartõşmalõ enflasyon rakam-
larõna endekslenmesi nedeniyle,
zaten yetersiz olan aylõklarõn alõm
gücünün daha da gerileyeceğini
vurguladõ.
“32 adet treylerimiz
Almanya’nın
Mannheim-İtalya’nın
Trieste limanına
arasını trenle, Trieste-
İstanbul arasını
Ro-Ro aracılığıyla
aşacak”
Hem maliyetleri hem de karbondioksit salõmõnõ azaltan taşõmacõlõğa ilgi artõyor
Lojistikçiler raylara odaklandı
Birleşik Metal-İş’in araştõrmasõna göre
“Krizi fõrsata dönüştürmek isteyen işverenler,
işten çõkarmalarda dur durak bilmiyor.”
Krizden en çok kayõtlõ çalõşanlar etkilendi. Ekimde
İstanbul’da 9 bin, İzmir’de 7 bin, Bursa’da 6 bin,
Aydõn ve Kocaeli’nde 2 bin kayõtlõ işçi işsiz kaldõ.
Finansbank veri merkezini açtı
Ekonomi Servisi - Finansbank, farklõ
kurumlarla olan dõş bağlantõsõnõ yönettiği veri
merkezini hizmete açtõ. Finansbank’tan yapõlan
açõklamada, bankanõn, müşterilerine hõzlõ ve
güvenli hizmeti sağlamak amacõyla son
teknolojilerin kullanõldõğõ yeni veri merkezini
Ümraniye’de hizmete açtõğõ belirtildi.
Açõklamada, Finansbank’õn tüm iletişim ağõ ve
farklõ kurumlar ile olan toplam 253 dõş
bağlantõnõn yönetildiği merkezin, Avrupa ve
Ortadoğu’nun öncü veri merkezlerinden biri olma
özelliğini taşõdõğõ kaydedildi. Merkezin, hata
veya arõza daha oluşmadan tanõmlanan erken
uyarõ sistemleri sayesinde yöneticilere elektronik
ortamda veri gönderdiğini söyleyen Finansbank
Genel Müdür Yardõmcõsõ Lale Maro,
“Kesintisiz güç kaynaklarını destekleyen ve
günlerce şehir elektriğinin kesik olması
durumunda dahi tüm binanın elektrik
ihtiyacını karşılayabilecek olan jeneratörler
her an hizmete hazır durumda bekletiliyor”
ifadesini kullandõ.