18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 27 OCAK 2009 SALI 6 HABERLER SALI ORHAN BURSALI Obama ve Ulus Devlet Barack Obama’nın yemin ve başkanlığı dev- ralma töreni, bir “ulus devlet”in, bütün kurum, ku- ruluş, düşünce, ordu, kahraman, tarih ve törele- riyle birlikte, gözalıcı ve imrendiriciydi! İki milyon kişinin böyle bir töreni izlemek için alanları dol- durması, bir liderin işbaşı yapmasına ülkece ve- rilen önemin en üst düzeyde göstergesidir. Yazarım ve söylerim: Biz henüz ulus devlet sü- recini tamamlayabilmiş bir ülke değiliz! (Bir kitapçık hazırlıyorum!) Bu süreç henüz yarım kaldığı için, ulusalcılık, ulus, ulusal yararları savunanlar, ulus adı geçen ne varsa, bu kadar büyük bir saldırı al- tında! Kötüleme yarışını, bu nedenle biri alıyor biri bı- rakıyor... 8x8 bayrak yarışındalar! “Ulusalcılık”, benim terminolojimde, dışa karşı “ulus devletin, ulusun, halkın çıkarlarını, adil olarak savunma”dır. Bu kadar basit. Düşünün: ABD ulus devlet değildir sadece. Aynı zamanda “ulus devlet ötesi”dir! Yani ulus devletin çıkarlarını, aşırı ölçüde, bü- tün dünyaya mümkün olduğunca yayılarak sa- vunur; ve en önemlisi: Dünyanın bütün diğer ül- kelerinden kendi ülkesine olabilecek en çok “pa- yı”, “çıkarı” aktararak gerçekleştirir. Bu amaç için de, ekonomik ve askeri gücünü kullanır. Parası vardır, yardım eder (veya gibi yapar) ba- ğımlı kılar; malları için pazarları açtırır; üsleri ku- rar, müdahale eder, satın alır, uşak tutar... Dün- yada sayısız savunucusu vardır vb... Bunun adına hegemonya deniyor; bir Ulus Dev- let’in “sınırların ötesine azami taşması” hali... Burada demek ki bazı ayrımlar yapabiliriz: a) Dışarı taşıp (ekonomik ve askeri) iyice ya- yılan ulus devletler: Bunların sayıları azdır, baş- kaları da bu role taliptir, aralarında rekabet ve giz- li, açık savaş vardır. Hegemonya yarışı, payla- şımlarla sürer. Bazen biri yıkılır, diğeri çıkar... b) Dışarı sadece ekonomik üstünlükleriyle ta- şan, başarısız olunca geriye çekilen ulus devlet- ler... c) Dışarıyla ilişkisini, ekonomik alışverişini den- gede tutarak ayakta kalmaya çalışan ulus dev- letler... d) Pazarı, toprağı, varlığı, kültürü saldırı altın- da olan ulus (veya ulus olmaya çalışan) devlet- ler.... Belki bir iki madde daha eklenebilir. Türkiye “d şıkkı” bir ulus devlettir! Affedersiniz, yukarıdaki olguları kabul mu eder- siniz, yoksa “kanıt göster!” mi dersiniz? Fotoğraf nettir! Kimse kanıt istemez. Kanıt istenmeyen olay- lara da olgu denir! Bu kadar basit bir gerçeği, güncel konuların iş- lendiği bir gazete köşe yazısında yeniden dile ge- tirmekten utanmıyor musun, demeli birileri! (Ben utanıyorum da!) Ama ben yine de “Kader utansın!” diyorum. Etrafta çok bilmiş allameler varken, ulusun çı- karlarını savunma halinin, “ulusalcı” olarak dam- galanarak, ulusalcılıkla gizli çetelerin birbirine ço- ook kasıtlı olarak karıştırılarak üstelik, bir de “suçlu derekesine” düşürülmek istendiği bir Tür- kiye’de, ulus ve ulus devleti yeniden ve yeniden tarif etmeye kalkma durumuna düşmek, acaba ne- yin göstergesi olabilir sizce? Benim zihnim çok açık! Birinci gösterge, ülkemdeki bilgisizliğin, kül- türsüzlüğün... Evrensel değer üretememenin ve çağdaş kültür tarihinde yer alamamanın. (Bazıla- rı ise ancak “ulus devlet”e küfrederek evrensel makbullüğe ulaşabiliyor!) İkincisi, buna bağlı olarak, bütün alanlarda üre- timi “ulus devlet düzeyine” çıkaramayarak, Tür- kiye’yi gerçekten bir “ulus devlet” statüsüne ulaştıramamanın. Böyle durumlarda, “ulus devlet ötesileşmiş” ül- kelerin mekanizmaları devreye giriyor; gerekli in- sanlarını da bularak, ulus devlet için bu zamana kadar oluşabilmiş parçaları da çözmek için ça- lışmalar üst düzeye çıkıyor.. Bazıları da bilinçsiz peşlerine takılarak.. (Obama’ya devam edeceğiz..) [email protected] Sayõştay’õn yaptõğõ inceleme sonucunda belediyeden burs olarak dağõtõlan 3.6 milyon TL kuşkulu bulundu Burslarõnkimegittiğibelirsiz İLHAN TAŞCI ANKARA - Melih Gökçek yöne- timindeki Ankara Anakent Belediye Başkanlõğõ’nõn yoksul öğrencilere dağõttõğõ burslardan yararlananlarõn “yoksulluk belgesinin” olmadõğõ ve burslarõn ödendiğine ilişkin kayõtlarõn bulunamadõğõ ortaya çõktõ. Sayõştay sorgusundaki belirlemede, “Yardım yapılan ailelerin aylık gelir düzey- lerini ve söz konusu yardımın ilgi- lilere (bursiyere) ulaştırıldığını ka- nıtlayıcı belgelerin bulunmadığı tespit edilmiştir” denildi. Sayõştay’õn belediyeden açõklamasõnõ istediği 3.6 milyon TL’lik kuşkulu burs “öde- mesinde” 13 belediye yöneticisi “so- rumlu” gösterildi. Sayõştay denetçileri, Ankara Ana- kent Belediyesi’nin yoksul öğrenci- lere verdiğini belirttiği burslarõ ve burs verilen öğrencileri mercek altõna al- dõ. Yapõlan Sayõştay sorgusunda Ana- kent Belediyesi’nin farklõ tarihlerde aldõğõ burs ödeme kararlarõ kuşkuya yol açtõ. İnceleme kapsamõndaki top- lam 3 milyon 683 bin 495 TL’lik burs kuşkulu bulundu. Ulaşõlan belirle- meler, Sayõştay’õn çalõşmasõnda şöy- le anlatõldõ: “Ankara’da ikamet eden ilköğretim, lise ve üniversite- de okuyan yardıma muhtaç, fakir, dar gelirli, öksüz, kimsesiz, yetim, şehit aile çocuğu ve deprem ve do- ğal afetlere maruz kalmış öğrenci- lere burs verilmesi ile ilgili ödeme evrakları ve eki belgeleri arasında, yardım yapılan ailelerin aylık ge- lir düzeylerini ve söz konusu yar- dımın ilgilelere ulaştırıldığını ka- nıtlayacı belgelerin bulunmadığı tespit edilmiştir.” Açıklama istendi Sayõştay, yaptõğõ belirlemenin ar- dõndan Ankara Anakent Belediye- si’nden şu belgeleri ve açõklamala- rõ istedi: “Belediye meclisinin uy- gun gördüğü ailelere ilişkin bele- diye meclisi kararı ve söz konusu ailelerin fakir olduklarını kanıt- layıcı belgelerin; Deprem, sel, he- yelan vb. nedenlerle tabii afetlere maruz kalan ailelerin söz konusu doğal afetlere maruz kaldığını ka- nıtlayıcı belgelerin; okul ihtiyaçları ve giyimleri aileleri tarafından karşılanamayan dar gelirli ailele- rin dar gelirli olduklarını kanıt- layıcı belgelerin; yardımın ilgililere ulaştırıldığını kanıtlayıcı banka mutabakat yazılarının veya elden teslimlerde ilgililerin yardımı al- dıklarına dair imzaların gönde- rilmesi... Aksi takdirde yardım yönetmeliği hükümlerine aykırı olan 3 milyon 683 bin 495 YTL burs yardımı yapılması gerekçe- lerinin açıklanması...” Sayõştay kuşkulu bulunan burslar- la ilgili olarak aralarõnda eski Anakent Belediyesi Genel Sekreteri Kadir Ramazan Coşkun’un da bulunduğu 13 belediye görevlisinin sorumluluğu bulunduğuna işaret etti. Belediyenin söz konusu burslarõn gerçekten bursiyerlere ödendiğini ve bursu alanlarõn yoksul olduğunu kanõtlayamamasõ durumunda, Sa- yõştay’õn belirlediği sorumlulara zimmet olarak yazõlacak. Belirlenen 3.6 milyon TL’lik kamu zararõnõn da sorumlu kişilerden tahsili yoluna gi- dilecek. Sayõştay’õn sorgusunda, belediyenin yoksul öğrencilere burs dağõtõmõnõn da- yanağõ olan yönetmeliğin de yasaya uygun olmadõğõ vurgulandõ. Gerekçe olarak, belediyece düzenlenen yardõm yönetmeliği konusunda Sayõştay’dan görüş alõnmamasõ gösterildi. Sayõştay sorgusunda Ankara Anakent Belediyesi’nin farklõ tarihlerde aldõğõ burs ödeme kararlarõ kuşkuya yol açtõ. İnceleme kapsamõndaki toplam 3 milyon 683 bin 495 TL’lik burs kuşkulu bulundu. Sayõştay’õn sorgusunda, belediyenin yoksul öğrencilere burs dağõtõmõnõn dayanağõ olan yönetmeliğin de yasaya uygun olmadõğõ vurgulandõ. Başbakan Tayyip Erdoğan’õn Hamas yanlõsõ tutumu İsrail’in kararõnda etkili oldu İsrail ‘Heron’ vermediSERTAÇ EŞ ANKARA - Terörle mücadelede acil ihtiyaç için İsrail’den stratejik insansõz hava aracõ Heron-TP modelinden almak isteyen Türkiye’ye olumsuz yanõt geldi. Gazze saldõrõlarõndan önce yapõlan baş- vuru, İsrail makamlarõnõn “İhracat iz- ni vermemesi” nedeniyle reddedildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn Gazze saldõrõlarõ nedeniyle İsrail’e yö- nelttiği sert eleştiriler ve Hamas’õ kol- layan açõklamalarõnõn kararda etkili ol- duğu belirtiliyor. Türkiye, terörle mücadelede insansõz hava araçlarõna son dönemde yoğun olarak ihtiyaç duyuyor. Bu amaçla yer- li bir sistem üretilmesi çalõşmalarõ sü- rerken mevcut ihtiyacõ karşõlamak ama- cõyla da ortak üretim, hazõr alõm ve ki- ralama yoluna gidiyor. İnsansõz hava aracõ konusunda Tür- kiye, İsrail ile yoğun işbirliği yapõyor. Mevcut durumda Türkiye’nin elinde bir kiralõk insansõz hava aracõ, bir de test çalõşmalarõ süren sistem bulunuyor. Türkiye’nin, elindeki sistemleri ye- deklemek amacõyla stratejik insansõz ha- va aracõ Heron-TP modelinden almak için İsrail’e başvurduğu öğrenildi. Bu is- tek, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldõrõ- larõndan önce iletildi. Savunma sistem- lerinin modernizasyonu, ortak üretim ko- nularõnda yoğun işbirliği yapan İsrail, stratejik Heron istemini ilgili makamlarõn ihracata izni vermediği gerekçesiyle geri çevirdi. İsrail makamlarõnõn bu ka- rarõ, Başbakan Erdoğan’õn Gazze saldõ- rõlarõnda kendilerine yönelttiği sert eleş- tiriler ve Türk kamuoyunda oluşan tep- ki nedeniyle aldõklarõ savunuluyor. AVRUPA BİRLİĞİ Halkõn Mücahitleri listedõşõ ÇİMEN TURUNÇ BATURALP BRÜKSEL - AB dõ- şişleri bakanlarõ, İran re- jimine karşõ faaliyet gös- teren Halkõn Mücahitleri örgütünü terör örgütleri listesinden çõkardõ. AB kaynaklarõ, üye ül- kelerin geçen hafta uzlaş- ma sağladõğõ kararõn bu- gün dõşişleri bakanlarõnõn onayõyla resmiyet kazan- dõğõnõ açõkladõ. Kaynaklar, AB Yüksek Mahkemesi Avrupa Adalet Divanõ’nõn söz konusu örgütle ilgili aldõğõ kararlar nedeniyle AB’nin bu yönde adõm atmak zorunda kaldõğõnõ ve “sadece mahkeme ka- rarını uyguladığını” sa- vundu. AB ilk kez mah- keme kararõna dayanarak terör listesindeki bir örgütü liste dõşõna almõş oldu. Toplantõnõn ardõndan ya- yõmlanan bildiride, Filistin Cumhurbaşkanõ Mahmud Abbas’a destek verilerek, “Filistin’deki taraflar arasında, Abbas’ın ar- kasında olduğu uzlaş- manın barış ve istikrar için anahtar olduğu” ifa- de edildi. Toplantõda Gu- antanamo’nun kapatõlma- sõ halinde tutuklularõn AB ülkeleri tarafõndan kabul edilmeyeceğine iliş- kin görüş birliği sağlana- madõğõ için AB adalet ve içişleri bakanlarõnõn top- lantõsõnda değerlendiril- mesine karar verildi. EKONOMİK FORUM ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İsviçre’nin Davos kasabasõnda gerçekleştirilecek Dünya Ekonomik Forumu top- lantõsõna katõlacak olan Başba- kan Tayyip Erdoğan, Dünya Bankasõ Başkanõ Robert Zoel- lick ile çok sayõda ülkenin dev- let ve hükümet başkanõyla ikili görüşmeler gerçekleştirecek. l Şubat’a kadar sürecek Dün- ya Ekonomik Forumu toplantõ- sõna 96 ülkeden yaklaşõk 2 bin 500 kişinin katõlmasõ, 43 devlet ve hükümet başkanõnõn Da- vos’ta bulunmasõ bekleniyor. Toplantõlarõn bu yõlki temasõ, “Küresel Kriz Sonrasının Dünyasını Biçimlendirmek” olarak belirlendi. 28-29 Ocak tarihlerinde Davos’ta bulunacak Erdoğan, “Büyük Oyun Yeni- den” (Küresel iktisadi durgun- luğa karşõn Kafkaslar’õn ve Or- ta Asya’nõn stratejik ve ekono- mik geleceği yeniden nasõl dü- zenlenecek) ve “Gazze: Orta- doğu Barışı İçin Model” (Gaz- ze’deki kriz ve bunu çevreleyen belirsizlik ve Ortadoğu barõş sü- recinin bir kez daha elden kaç- masõnõ önlemek için ne yapõla- bilir?) konulu oturumlarda Tür- kiye’nin görüşlerini anlatacak. Erdoğan Davos’a gidiyor KİİP için İstanbul’da toplantı Türkiye,KafkasyaİşbirliğiveİstikrarPlatformu’nunkuruluşunuDavosZirvesi’nde tamamlamakisteyentaraflarRusyaileGürcistan’õntutumlarõnõdeğiştiremiyor MAHMUT GÜRER ANKARA - Türkiye, Kafkasya İş- birliği ve İstikrar Platformu’nun (KİİP) yarõn başlayacak Davos Zirvesi’nde kurulmasõnõ sağlamak için, dün tarafla- rõ İstanbul’da biraraya getirdi. Dõşişle- ri Bakanlõğõ Müsteşar Yardõmcõsõ Ünal Çeviköz’ün başkanlõğõnda gerçekleşti- rilen toplantõya, Ermenistan, Azerbay- can, Gürcistan ve Rusya’nõn dõşişleri ba- kan yardõmcõsõ düzeyinde katõldõğõ öğ- renildi. Toplantõda, Azerbaycan, Er- menistan ve Türkiye’nin Davos Zirve- si’nde hükümet başkanlarõ ya da Dõşiş- leri bakanlarõ düzeyinde bir araya gel- mesi konusunun da gündeme geldiği be- lirtiliyor. Toplantõda KİİP’nin kurulmasõ yö- nündeki girişimlerin hõzlandõrõlmasõ is- tenirken bunun için en uygun ortamõn Davos toplantõsõ olduğu belirtildi. Top- lantõda, Türkiye, Ermenistan ve Azer- baycan’õn “Rusya ile Gürcistan ara- sındaki gerginliğin Kafkaslar’daki istikrarın sağlanmasına büyük katkı sağlayacağı açık olan KİİP’nin ku- rulması yönündeki engellemeleri kal- dırmaları” istendiği belirtildi. Ancak hem Moskova hem de Tiflis yönetim- lerinin şimdiye kadarki yaklaşõmlarõn- dan geri adõm atmadõğõ vurgulandõ. Rusya, olasõ platformun içerisinde Gür- cistan’õn, Gürcistan da Rusya’nõn yer al- masõnõ istemiyor. Bu kapsamda Türki- ye’nin İstanbul’da gerçekleştirilen top- lantõda Rusya’ya ilk başta gözlemci devamõnda da, üye olarak KİİP’ye ka- tõlmasõnõ önerdiği belirtiliyor. TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ Yerel seçim öncesi AKP ile DTP’nin Gü- neydoğu’daki egemenlik mücadelesi giderek büyürken, perde arkasında PKK’nin bir ce- maatle yürüttüğü savaş giderek kızışıyor! Ekonomik gücünü örgüte karşı kullanan bir grup, “Kürt sorunu”nda söz sahibi olma ça- basını Kuzey Irak’a da taşımak istiyor. Peki, bu açılıma yönelik tepkisini giderek sertleş- tiren PKK, ısrarla hangi “tehlike”lere dikkat çe- kiyor? 1990-1995 yılları arasında Hizbullah örgü- tünün kentlerde üstünlük sağlama- sı PKK’yi ciddi biçimde çıkmaza sürüklemişti. Üçer kişiden oluşan Hizbullah timleri Takarov marka ta- bancalarla kent merkezlerinde terör estirmiş ve milis yapılanması çok za- yıf olan PKK’yi etkisizleştirmişti. Hiz- bullah’ın bu atağında, örgütü des- tekleyen güvenlik birimlerinin de ciddi katkısı olmuştu! 17 Ocak 2000’de Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu’nun İstanbul Bey- koz’da güvenlik güçlerince öldürül- mesi örgütün salt askeri gücünü değil, siyasi kanadını da çökertti. Mi- lis gruplar dağıldı ve Hizbullah “Mustazaf- Der” adlı dernek üzerinden siyasallaşmaya başla- dı. Hizbullah varlığını gizemli eylemleriyle dışa vuran bir örgüttü. Militanlar “Hizbullah” adı- nı hiç kullanmıyor, “Cemaat” tanımını tercih ediyordu. Gizliliği esas alan bu tanımlama top- lumun tepkisini azaltmayı da hedefliyordu!.. Yani örgüt o dönemde günümüzün “kravat- lı” Hizbullahçıları kadar rejime açıktan kafa tut- muyordu!.. Hizbullah’ın geri plana çekilmesi salt PKK’li- leri değil cemaatleri de sevindirdi. Özellikle 2000 yılının başlarından itibaren Fethullahçı- ların Güneydoğu’daki varlığı iyice hissedilmeye başladı. Yayın organlarında Hizbullahçıları “Hizbulkontra” ve “Hizbulvahşet” diye ta- nımlayan Fethullahçılar bir yandan tıpkı Hiz- bullah gibi Diyarbakır ve Batman gibi kentlerde “okuma evi” adı altında eğitim mer- kezleri açtı diğer yandan yine örgü- tün yaptığı gibi sosyal yardımlarla böl- ge halkını kendi saflarına katmaya ça- lıştı... ‘Cemaat...’ Ve de ‘Cemaat!..’ Güneydoğu’da dengeler bir anda altüst olmuştu! Bir “cemaat” seri operasyonların ardından yeniden yeraltına çekilmiş bir başka “cema- at” ise ideolojisini yayacağı çok önemli bir alan bulmuştu!.. Fethullah cemaati şu sıralar Hizbullah’tan esinlendiği sosyal çabalarla PKK’nin siyasal gücünü eritmeyi hedefliyor! Özellikle yerel se- çimlerin AKP ile DTP arasında geçeceği Di- yarbakır’da, cemaate bağlı işadamları ile dernek ve vakıflar varoşlarda etkin olmak için çabalıyor, gıda ve para yardımıyla bölge gençliğinin sempatisini kazanmaya çalışıyor. PKK ise ekonomik gücüyle sosyal yaşam- da etkin olmayı amaçlayan cemaatin çalış- malarından tedirginlik duyuyor. Abant Plat- formu’nun geçen yıl Diyarbakır’da yapmayı planladığı toplantıyı tehditlerle engelleyen örgüt, dinci grubun benzer bir toplantıyı Ku- zey Irak’ta düzenleyerek “Kürt sorunu”na müdahil olmaya çalışmasına tepki gösteriyor. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı ile Selahad- din Üniversitesi’nin 15-16 Şubat günlerinde düzenleyeceği konferansın açılışını Fethul- lahçılara Kuzey Irak’ta üniversite açma izni ve- ren Bölgesel Kürt Yönetimi’nin Başbakanı Ne- çirvan Barzani’nin yapacak olması da PKK’yi kızdırıyor. Örgüt, “Türkiye ile Kürdistan Böl- ge Yönetimi İlişkileri - Ortadoğu’nun Gelece- ği” başlıklı konferansa katılacak olan, arala- rında Prof. Mete Tunçay, Prof. Eser Kara- kaş, Prof. Mehmet Altan ve AKP Diyarbakır Milletvekili Abdurrahman Kurt’un da bulun- duğu gruplara yayın organları üzerinden eleş- tirel mesajlar gönderiyor! Örgüt 1994 yılından itibaren Kuzey Irak’ta 3 bin öğrencinin eğitildiği 11 okul açan ce- maatin bu gibi siyasal çalışmalarını engelle- mek istiyor. Son dönemde cemaate yönelik tepkilerin oldukça sertleşmesi de bundan kay- naklanıyor. Örgütün genellikle yönetim kad- rosunca seslendirdiği tepkilerin ilk kez aske- ri kanat yetkilisi tarafından dışa vurulması ise dikkat çekti. PKK’nin terör gruplarını barındıran HPG’nin başındaki “Dr. Bahoz Erdal” kod ad- lı Suriyeli Fehman Hüseyin, 2 Ocak’ta ANF’nin “Cemaatler eliyle yapılmak istenen ne- dir” sorusuna şu yanıtı verdi: “AKP, Kürtler üzerinde etkili olabilmek için iki alana başvuruyor: Biri dinciliktir. İkincisi ise halkı yoksullaştırarak, ekonomik destekler adı altında adeta satın almaya çalışıyor. Fethullah Gülen cemaati bir maske oluyor. Dindarlık adı altında köleliğin ve asimilasyonun adeta fet- vasını çıkarıyor. Bu anlamda Gülen’in cemaati askeri yönelimlerden çok daha tehlikelidir.” Öcalan ise 4 Ocak’ta avukatlarına yaptığı açıklamada ilginç bir karşılaştırma ya- parak, “El-Kaide ile Araplar denetim altında tutulmaya çalışılıyor. Fethul- lah Gülen’le de Türkiye’deki İslami ha- reket kontrol edilmeye çalışılıyor” dedi! Suriyeli Teröristten Tepki! Murat Karayılan ve Cemil Bayık’ın ardından son olarak örgütün üst dü- zey yöneticilerinden Duran Kalkan da sesini yükseltti. Kalkan, ANF’ye ilk kez Fethullahçılarla ilgili çok uzun bir değerlendirme yaparak şunları söyledi: “Gülen ABD’de yaşıyor. Onun Müslüman- lığı ABD siyasetine hizmettir. Şimdi Kuzey Irak’ta üniversite açıyorlar, ilkokuldan yurtla- ra kadar her şeyi yapıyorlar, burs veriyorlar. Gencecik insanları alıp kendi ideolojik siyasi eğilimleri doğrultusunda şekillendirmeye ça- lışıyorlar. Peki, nereden geliyor bu kadar pa- ra? ABD’den, küresel sermayeden geliyor. Biz geçen yıllarda Kürt bölgesinde Hamas ben- zeri örgütler yaratılacağını söylemiştik. Kürt- lerin demokratik talepleri Fethullahçı çabay- la tasfiye edilmek isteniyor. Fethullahçı dü- şüncenin tek düşmanı Kürt demokratlığıdır. Şimdi Abant toplantısı Erbil’de yapılmak is- teniyor. KDP ve KYB unutmasın ki, Güney Kür- distan’da siyasi İslam örgütlendirilmeye çalı- şılıyor.” PKK’nin yan kuruluşlarından Koma Civaken Kürdistan’ın (KCK) 21 Ocak’ta Ergenekon ope- rasyonuyla ilgili değerlendirmesinde de konu Fethullahçılara getirilerek şöyle de- nildi: “Sanki demokrasinin önü açılıyor- muş gibi bir hava yaratılmak isten- mesine rağmen, asıl amaç tam ter- sidir. Bu operasyonlarla AKP ve Fethullah çizgisinin kendi derin dev- leti oluşturulmaya çalışılmaktadır.” Yerel seçimler yaklaşırken özellikle Diyarbakır’da AKP ile DTP arasındaki gerginliğin giderek artması bekleni- yor. Ancak bu iki partinin belediye seçimleriyle ilgili mücadelesinin per- de gerisinde Güneydoğu ve Kuzey Irak’ta egemen kılınmaya çalışılan dinci bir ideolojinin PKK ile hesaplaşması da yatıyor. PKK-Cemaat arasında göz ardı edilen mü- cadele aslında Kürtçülük üzerinden yürütülen hareketlerin Doğu coğrafyasındaki siyasal ve toplumsal tabanının geleceğini de sorgu- luyor! Çünkü Güneydoğu’daki asıl “siyasal” kavga 29 Mart’taki belediye seçimleri üze- rinden değil, PKK ile Fethullahçıların giderek sertleşen gizli savaşında sürdürülüyor! Güneydoğu’daki Kavga Sandıkta mı?.. [email protected] - www.mehmetfarac.com Fethullah Gülen. Duran Kalkan.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle