Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 14 OCAK 2009 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
namikzafer@yahoo.com
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Barış Şimdi Daha Uzak
“Anlaması Zor Bir Savaş...” demiştim, bir oku-
rum itiraz etti: “Hiç de anlaşılması zor filan değil…
Ambargo altındaki bir ülkenin, emperyalizme kar-
şı direnişidir bu savaş. …İsrail’in barışmak gibi bir
niyeti hiç olmadı.”
Gerçekten de ilk bakışta durum apaçık. Geç-
mişte İsrail ordusunda savaşmış Prof. Avi Shla-
im ülkesi için “ilkesiz liderler tarafından yönetilen
gangster devlet” deyimini kullanırken, Ben Guri-
on Üniversitesi’nden Prof. Neve Gordon, İsrail’in
Gazze politikasını “kesimlik hayvan yetiştirme çift-
liğine benzetiyor”. Haaretz yazarı Gideon Levy
“Ahlakın sesi geride kaldı, artık adeta her şey mu-
bah Filistinliler söz konusu olunca” diyor tiksintiyle.
Yine de, iki sorun var: Birincisi, Gazze’de sa-
vaşan tarafların hedeflerine ulaşma şansları hiç
yok. Anlaşılması zor olan ikinci nokta da şu: Ha-
mas İsrail’in varlığını kabul etmediğine göre ye-
ni bir barış süreci hangi zeminde gerçekleşecek?
Kimse kazanamayacak
Annapolis zirvesinin mantığı gereği Hamas’ın
tasfiye edilmesi, Abbas’ın, Filistin yönetiminin Gaz-
ze’de de egemen olması gerekiyordu. FY’nin bu-
na gücü yetmeyeceğine göre iş İsrail’e düşebi-
lirdi…
Ancak, hemen herkesin kabul ettiği gibi Hamas’ı
askeri yöntemlerle tasfiye etmenin insani, ahlaki
ve diplomatik maliyeti, İsrail yönetiminin, (Na-
tenyahu, Olmert, Barak, Livni ne kadar ilkesiz
olursa olsunlar) üstlenemeyeceği kadar yüksek.
FY’nin Gazze’ye İsrail tanklarının arkasından gir-
mesi, olasılığıysa en hafif deyimiyle müstehcen.
Hamas’ın da kendisinden her açıdan çok da-
ha güçlü, İsrail karşısında, ateşkesi bu kadar ko-
laylıkla terk etmesine yol açan hesapları da ger-
çekçi değil. Hamas’ın Gazze’de “Hizbullah tarzı
bir zafer kazanıp”, Filistin halkının tek temsilcisi du-
rumuna yükselmesinin maliyeti, bunu denemenin
riski, yaşayarak görmekte olduğumuz gibi çok ama
çok yüksek.
Bu iki hesap hatası, savaş başladıktan, bu ka-
dar kan aktıktan, bu kadar nefret, hiddet biriktikten
sonra, şimdi barış sürecini düşünmeyi bile ola-
naksız hale getirdi. Taraflar ateşkese bile yanaş-
mıyorlar…
Soğukkanlı bakmakta yarar var…
Denebilir ki böyle oransız bir saldırı, çoğu sivil
hatta çocuk, 900’den fazla ölü 3 binden fazla ya-
ralı, Gazze’deki yıkımdan sonra nasıl soğukkan-
lı bakabiliriz! Ne yazık ki bakamazsak, Filistin so-
rununu ne anlayabiliriz ne de “çözümüne” bir kat-
kıda bulunabiliriz.
Önce şuradan başlayalım. Filistin sorunu, ortaya
çıkış koşulları temel alınarak çözülebilir olmaktan
çoktan çıktı; ya da “yakın bir gelecekte çözülebi-
lir olmaktan çıktı”. Diğer bir deyişle bu soruna mut-
lak bir çözüm bulunamaz.
Ancak barış sürecini her seferinde tıkayan üç
temel engel etrafında göreli, sınırlı bir çözüm söz
konusu olabilir. Birincisi, 1948’de sürgüne gi-
denlerin büyük çoğunluğunun geri dönmesini İs-
rail devleti ve halkı kabul etmez. Ama, İsrail
1967 sınırlarının gerisine çekilirse, ABD ve AB’nin
hatta Arap ülkelerinin yardımıyla, tazminat ve ye-
niden yerleşim olanakları bağlamında, geri dön-
mek isteyenlere yönelik göreli bir çözüm düşü-
nülebilir. İkincisi, Kudüs’ün Filistin halkına geri dön-
mesi de bugün için gerçekçi bir amaç değil. An-
cak Filistin yönetiminin Kudüs’ün Müslüman böl-
gesine taşınması, kutsal yerlerin yönetimini üst-
lenmesi düşünülebilir. Üçüncü sorun da yerle-
şimcilerle ilgili. Bu yerleşimlerde İsrail’in en yok-
sul, en dinci kesimleri yaşıyor. Yerleşimlerin tas-
fiyesi İsrail için hem siyasi, psikolojik bir hem de
ekonomik açılardan çok büyük bir sorun. Bu ko-
nuda ABD ve AB’nin İsrail’e bu yerleşimleri sök-
mesi için baskı yapmanın yanı sıra ekonomik ve
siyasi destek vermesi de gerekiyor.
Bu engeller aşılabilir ve bir Filistin devleti ku-
rulabilirse ilerde bir gün, İsrail ve Filistin halkları-
nın, kendilerini güvende hissetmeye başladıkla-
rı, yan yana yaşamayı, birbirlerine güvenmeyi öğ-
rendikleri bir aşamada Filistin sorununu, demo-
kratik yöntemlerle ve “mutlak” olarak çözecek ta-
sarımlar gündeme getirilebilir.
Sorun dönüp dolaşıp öncelikle Hamas liderli-
ğinin kendi ideolojilerini Filistin halkının genel çı-
karlarının, FKÖ ne kadar çürümüş olursa olsun,
birlik oluşturma dinamiğinin yerine koymadan dav-
ranmaya başlamasına, İsrail ile konuşmayı kabul
ederek, İsrail liderliğinin, bu sorunu kendi siyasi
çıkarlarına alet etmelerine olanak veren gerekçeyi
ortadan kaldırmasına geliyor.
Ne yazık ki bu son savaş, İsrail ordusunun ina-
nılmaz zorbalıktaki saldırısının uluslararası alan-
da yol açtığı tepki, Hamas’ın verdiği büyük ka-
yıplar, Tzip Livni gibi ağzından çıkanı kulağı duy-
mayan politikacıların diplomatik gafları (“Ma-
demki Hamas asker sivil ayrımı yapmıyor biz de
yapmayız…”) Hamas’ın bu adımı atma olasılığı-
nı daha da zayıflattı. Her iki tarafın bencil ve si-
nik liderlerinin siyasi ihtiraslarının maliyetini ne ya-
zık ki Filistin ve İsrail halkları kanlarıyla ödemeye
devam ediyor.
erginy@tr.net
http://erginyildizoglu.blogspot.com
Baykal, üç generalin gözaltõna alõnõp serbest bõrakõlmasõnõn davanõn inandõrõcõlõğõna darbe vurduğunu söyledi
‘Üç günde ne değişti?’ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - CHP Genel Başkanõ Deniz
Baykal, son gözaltõlarla Ergenekon
davasõnõn kendi gözünde inandõrõ-
cõlõğõnõ, hukukiliğini bir kez daha yi-
tirdiğini vurguladõ.
Baykal, grup toplantõsõnda yaptõğõ
konuşmada Ergenekon soruşturmasõ
çerçevesinde geçen hafta gerçekleşti-
rilen gözaltõlarla “Türkiye’nin de-
rinden sarsıldığını” vurguladõ. Bu sü-
reçte yürütülen temaslara dikkat çeken
Baykal, şu görüşleri dile getirdi:
“Memnuniyetle gördük ki bir
muhtıra verilmedi, konu bir krize
dönüştürülmedi. Bu temaslardan 3
gün sonra 3 general tahliye edildi,
eski YÖK Başkanı bırakıldı. Olayın
vites yükseltmeden, yeni bir aşa-
maya yükseltilmeden ciddi bir fren-
le durdurulduğunu gördük. Bu ki-
şilerin gözaltına alınması için sağ-
lam bir dosya, sağlam kanıtlar var
idiyse 3 gün sonra neden bırakıl-
dılar? Bırakılmalarından mutluluk
duyuyorum o ayrı. Ama dosyanın
icabı olarak mı bırakıldılar? Eğer
elinizde sağlam deliller varsa neden
hukuki gereklilikten vazgeçiyor-
sunuz? Hangi yüksek makam olur-
sa olsun, hukukun işlemesini kim
önleyebilir? Hukuk işliyorsa, ‘Bir
dakika, muhatap biz değiliz, yargõç-
lar gereğini yapar’ diyebildik mi?
Türkiye hukuk devleti, vatandaşlar
eşit. İster adı oda başkanı olsun, is-
ter MGK Genel Sekreteri olsun. Bu
dava benim gözümde inandırıcılı-
ğını, hukukiliğini bir kez daha kay-
betti. Kimse dokunulmaz değildir
diye nutuk atanlar, kolaysa önce
kendi dokunulmazlıklarını kaldır-
sınlar. Dokunulmazlık zırhının ar-
kasına saklanacaksın, hukuk sana
işlemeyecek, ondan sonra nutuk
atacaksın. Deniz Feneri dosyası
hâlâ Almanya’dan Türkiye’ye ge-
lemedi. Önüne geleni tutukluyor-
sun. Maşallah gücün -3 günlüğüne
de olsa- MGK genel sekreterine ye-
tiyor, Türkiye’deki Deniz Feneri sa-
nıklarına niye gücün yetmiyor?”
Baykal, Ergenokon davasõyla ilgi-
li eleştirilerini de şöyle özetledi:
?Ortada hukuki tanõmõna uygun bir
iddianame yoktur. 2 bin 500 sayfalõk
iddianame olmaz. Nürnberg’deki 2.
Dünya Savaşõ’nõn iddianamesi bile bu
kadar uzun değildi. Gözaltõlar soruş-
turmanõn gereği bir tedbir olarak de-
ğil, bir cezalandõrma yöntemi olarak
uygulanmaktadõr. Dalga dalga adalet
olmaz. Ucu açõk adalet, ucu açõk yar-
gõlama olmaz. Bu, Türkiye’yi AB’ye
almak istemeyenlerin ucu açõk mü-
zakere sözlerine benziyor. Sanõktan ka-
nõta gidilmeye çalõşõlõyor. Adamõ alõ-
yorlar, anlat hayatõnõ... Oradan bir
şey çõkmazsa gelsin Tuncay Güney.
? Bu dava hibrit bir dava. Bir bo-
yutunda suç ilişkileri olanlara yönelik;
bir boyutunda bu kişilerle ilişkisi ol-
mayan, hatta onlarla mücadele etmiş
olanlara yönelik. Canlõ yayõnda ilk so-
ruşturma, delil toplama faaliyetleri ya-
şanõyor. Tuncay Güney de savcõnõn bi-
lirkişisidir.
? Ergenekon diye bir örgütün var ol-
duğunu ortaya koyan bir kanõt ka-
muoyuna yansõtõlmamõştõr. İbrahim
Şahin de bu örgütün üyesi, Sabih Ka-
nadoğlu da. Bu örgütü görmedik ama
niteleme olarak dillerde. Örgütmüş, ne-
reden belli, o mahkemeden çõkacak.
Terör örgütüymüş, hangi terör ey-
Emekli üst düzey bürokratlara yönelik gözaltõ dalgasõnõn ardõndan bir
kriz çõkmamõş olmasõnõ memnuniyetle karşõladõğõnõ söyleyen Baykal,
‘‘Bu kişilerin gözaltõna alõnmasõ için sağlam bir dosya, sağlam kanõtlar
var idiyse 3 gün sonra neden bõrakõldõlar? Eğer elinizde sağlam deliller
varsa neden hukuki gereklilikten vazgeçiyorsunuz?’’ dedi. Baykal,
Ergenekon’da önüne geleni gözaltõna aldõran iktidarõn, Deniz Feneri
dosyasõnõ hâlâ Almanya’dan Türkiye’ye getiremediğine dikkat çekti.
lemlerini yapmõş. Silahlar bulunmuş.
O silahlar kimin, onlarõ oraya kim
koydu? Kanadoğlu’nun o silahlarla bir
ilgisi var mõ? Bu, toplumu yönlen-
dirme projesidir. Elbette suç çeteleri
vardõr. Onlara karşõ mücadele edin.
Başbakan’õn partisinin genel başka-
nõ Susurluk’a “gulu gulu dansı, fa-
so fiso” derken biz ciddi mücadele ve-
riyorduk. Derdin suç örgütleriyle
mücadele etmekse o mücadeleyi
adam gibi yap. Dürüst, namuslu in-
sanlarõ suçlamaya kalkõşma.
? Başbakan, muhalefet ve medya
panik içinde, diyor. Demek ki sen pa-
nik ortamõ yaratõyorsun. Bunlar da
suçlu, demek istiyor. CHP ile uğraş-
mamasõnõ tavsiye ediyorum. CHP’yi
suçlamak Başbakan’õn boyunu aşar.
‘11. dalgayı bekliyoruz’
? Van 100. Yõl Üniversitesi ola-
yõnda CHP büyük hizmet yaptõ, Er-
genekon’da aynõ hizmeti yapõyo-
ruz. Bizim söylediğimiz yanlõşlõklar,
kazdõk silah çõktõ, diye kapatõla-
maz. Bunun cevabõ o değil. O iş ay-
rõ. O işi de sonuna kadar soruşturun.
Kim koydu o silahlarõ bir şahõs mõ,
bir örgüt mü, o örgüt devletin için-
de mi? Aydõnlõğa çõkarõn. Bu göz-
altõlar davayõ yeni bir aşamaya çek-
me girişimi olarak ortaya çõktõ. Ora-
da duruldu. Yeni bir deneme daha
yapõlabilir. 11. dalgayõ bekliyoruz.
Erdoğan:
Bunlar daha
işin başı
Başbakan, Ergenekon soruşturmasõnda
muhalefeti eleştirdi, savcõlarõ ve polisi
kutladõ. Kurumlarõ zan altõna sokmamak
gerektiğini belirten Erdoğan, Baykal’õ yargõ
üzerinde baskõ oluşturmaya çalõşmakla
suçladõ. Erdoğan’õn, soruşturmanõn ileriki
aşamalarõnõ biliyor gibi, ‘Daha neler
gelecek’ demesi dikkat çekti.
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Başba-
kan Tayyip Erdoğan,
muhalefet partilerinin
Ergenekon soruşturma-
sõna ilişkin eleştirilerine
sert tepki gösterirken,
savcõlarõ “cesaretli adım
attıkları” için kutladõ.
Erdoğan, partisinin
grup toplantõsõnda, maf-
ya ve çetelerle mücade-
lenin asla bir intikam
hõrsõna dayalõ olmadõğõ-
nõ savundu. Erdoğan,
“İnsan burada biraz
insaf eder, sıkılır. Allah
aşkına, günlerdir çu-
kurlardan çıkarılan bu
bombalar, silahlar, ha-
ritalar neyin nesi? Bu
konuda yargı, yürüt-
meye böyle bir görevi
vermiş ve yürütme de
bunu sumen altı etme-
den meydana çıkar-
mışsa o zaman bizim
güvenlik güçlerini, al-
kışlamamız, teşekkür
etmemiz gerekir” dedi.
Hangi kurumun içinde
olursa olsun bunu ya-
panlarõn karşõlõğõnõ gör-
mesi gerektiğini kayde-
den Erdoğan, kişilerin
işlemiş olduğu suçlar
nedeniyle kimsenin ku-
rumlarõ zan altõnda bõ-
rakma yetkisine sahip
olmadõğõnõ söyledi.
Yenikent’te çõkan
bomba ve mühimmatõ
anõmsatan Erdoğan, “Yi-
ne insanı hayrete dü-
şüren lav silahlarından
tutunuz, el bombaları-
na varıncaya kadar
binlerce mermiye va-
rana kadar. Bakıyor-
sunuz, harbe mi gidi-
yoruz ya, nedir bu? Bu
ülkede neler olmuş, ne-
ler oluyor, kim bilir?
Bunlar daha işin başı.
Daha neler gelecek? İn-
sanı bu düşündürüyor.
Birilerinin bu işe gü-
venle cesaretle gitmesi
gerekiyordu” dedi.
CHP lideri Deniz
Baykal’õn hukuk süre-
cine her fõrsatta müda-
hale etmek istediğini ile-
ri süren Erdoğan, şunla-
rõ söyledi: “ Neden kor-
kuyorsunuz, neden çe-
kiniyorsunuz sayın
Baykal. Telaş etmenize
hiç gerek yok. Anado-
lu’da güzel bir laf var-
dır. ‘Aptesinden şüphe-
si olmayanõn namazõn-
dan şüphesi olmaz’. Ba-
zı isimlerle gönül bağı-
nız, iletişiminiz, ilişkiniz
olabilir. Bu ülkenin
savcısı hâkimi, soruş-
turmasını yapar kara-
rını verir. Hiç telaş et-
meyin. Mahkemeler
üzerinde siyasi baskı
oluşturmaya hiç yel-
tenmeyin. Adalete ve
hukuk sistemine güve-
nin. Mesuliyet maka-
mında biri olarak eli-
nizi ve dilinizi hukukun
üzerinden çekin.”
Üstü kapalõ olarak
YARSAV Başkanõ
Ömer Faruk Emina-
ğaoğlu’nu eleştiren Er-
doğan, hukuku koruya-
cak olanlarõn hassas dav-
ranmasõ gerektiğini be-
lirterek, “Çünkü biri-
leri söylediği zaman
‘burada yargõya müda-
hale var’ deyip de sayın
Baykal söylediği zaman
‘ne kadar da güzel söy-
lemiş’ diyenleri de kı-
nıyorum” dedi.
‘Dava süreci uzatılmamalı’
MHP lideri Devlet Bahçeli, Ergenekon operasyonunda yargõlamanõn uzamasõnõn
hukuka inancõ zedeleyeceğini söyledi, mahkeme heyetinin genişletilmesini istedi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP
Genel Başkanõ Devlet Bahçeli, Ergenekon’da
soruşturma sürecinin uzatõlmasõnõn adalete ve
hukuka inancõ zedeleyeceği uyarõsõnda bu-
lundu. Bahçeli, bu süreçte Türk Silahlõ Kuv-
vetleri’nin karalama kampanyalarõ karşõsõnda
zayõf ve korumasõz bõrakõlmasõnõn da bir “yö-
netim zafiyeti” olduğunu söyledi.
Bahçeli, grup toplantõsõnda Ergenekon’da-
ki 10. dalga operasyonuyla ilgili ilk kez ka-
muoyuna dönük açõklamalarda bulundu. Er-
genekon davasõnõn aşamalarõnõn “çok sayıda
tutuklu şahıs” ile devam ettiğine işaret eden
Bahçeli, şunlarõ söyledi: “Davayla ilgili so-
ruşturma ve kovuşturma sürecinin uzun
sürmesi toplum üzerinde tedirginlik yara-
tacak, adalet ve hukuka olan inancı zede-
leyecektir. Davanın en kısa sürede sonuç-
lanması mutlak bir zorunluluk olarak kar-
şımızdadır. Bu nedenle, davanın genişleyen
kapsamı ve derinleşen hukuki boyut ve an-
lamı dikkate alındığında, dar bir hukukçu
kadrosu ile çözülemeyecek boyutlara yük-
selmiş olması, mahkeme heyetinin ilave ted-
birlerle ve kadrolarla usulü çerçevesinde
desteklenmesini zorunlu kılmaktadır.”
Ergenekon davasõ kapsamõnda gözaltõna
alõnan ve yargõlananlar arasõnda TSK men-
suplarõnõn bulunmasõ nedeniyle TSK’nin giz-
li ve karanlõk işlerle ilintili gösterilmeye ça-
lõşõldõğõna dikkat çeken Bahçeli, şu ifadeleri
kullandõ: “Suç işleyenlerin tespiti ve ce-
zalandırılması ayrı bir konudur, bu suça
iştirak ettiği iddiası ile bütün bir kurumun
zan altında bırakılması farklı bir konu-
dur. Terör örgütü ile mücadeleyle geçen
yılların ardından binlerce şehit ve gazi
vermiş ve bugün bu mücadeleyi başarı ile
sürdürmeye çalışan Türk ordusunun ka-
ralama kampanyaları karşısında zayıf ve
korumasız bırakılması bir yönetim zafi-
yetidir.” AKP’nin bütün siyasi düşüncele-
re saygõ ile yaklaşmasõ gerektiğini kaydeden
Bahçeli, “Aksi halde, AKP’nin sayısal ço-
ğunluğu demokratik güç olmaktan çıka-
cak, tek parti diktasının ya da Baas reji-
mi arayışlarının tehlikeli darboğazlarına
sürüklenecektir” dedi.
ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet)
- Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu
(HSYK) dün Adalet Bakanõ Mehmet Ali
Şahin başkanlõğõnda toplandõ.
Şahin, kurul toplantõsõndan ayrõlõrken ga-
zetecilerin sorularõnõ yanõtladõ. Bir gaze-
tecinin, “Kurulun rutin toplantısı ama
toplantıda Ergenekon soruşturmasıyla
ilgili bazı kaygıların ele alındığı yö-
nünde iddialar var” sorusu üzerine Şahin,
“İtirazları İnceleme Kurulu’nun top-
lantısı vardı. Ayda bir yapılır. HSYK’nin
asil ve yedek üyeleriyle bir araya gele-
rek, İtirazları İnceleme Kurulu oluşur.
Gündemimizde, bahsettiğiniz konular-
la ilgili herhangi bir başlık yoktur” ya-
nõtõnõ verdi. “Kaygıların giderilmesi adı-
na özel hayata yönelik dinlemelerin kı-
sıtlanması gibi birtakım önlemler alın-
ması gündeme gelebilir mi?” sorusu
üzerine Şahin, şunlarõ kaydetti: “Türki-
ye’de iletişimin tespiti, teknik takip ya-
pılacaksa bunun kuralları vardır. Bu ku-
ralların dışında eğer bir işlem yapılı-
yorsa, tabii ki bu suçtur. Bana denme-
li ki, ‘Şurada hukuk dõşõ bir iletişim tespiti
yapõlmõş’... Ben bileyim bunu, ilgili mer-
ciler bilsin, üzerine gitmezsek, o zaman
bizi eleştirin.” Şahin, “Ergenekon so-
ruşturmasını yürüten savcılarla ilgili
herhangi bir inceleme olup olmadığı” so-
rusuna, “Hayır, benim gündemimde şu
anda böyle bir konu söz konusu değil”
karşõlõğõnõ verdi.
Yargõtay 9. Ceza Dairesi Başkanõ Mah-
mut Acar, bazõ basõn yayõn organlarõnda
yer alan kendisinin ve daire üyelerinin Er-
genekon soruşturmasõnõ yürüten İstanbul
Cumhuriyet Savcõsõ Zekeriya Öz hakkõnda
Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu’na
suç duyurusunda bulunduğu şeklindeki ha-
berlerin gerçek dõşõ olduğunu bildirdi.
Ankara’da HSYK toplanõrken İstanbul
Cumhuriyet Başsavcõsõ Aykut Cengiz
Engin de Beşiktaş’ta Ergenekon savcõla-
rõnõ ziyaret etti. Engin gazetecilerin soru-
larõnõ, “Burası benim çalışma ofisim, bu-
raya gelmem kadar doğal bir şey yok”
diye yanõtladõ. Ergenekon savcõsõ Zekeri-
ya Öz’den sonra Engin’e de tam zõrhlõ ma-
kam otomobili tahsis edildiği öne sürüldü.
Engin ise yaptõğõ açõklamada iddialarõ
yalanyarak “aracın, İstanbul’a gelen
misafirler için kullanıldığını, zırhlı ol-
madığını makam aracının Renault
Megane marka olduğunu ve uzun
süredir bunu kullandığını” belirtti.
TEŞEKKÜR
Canõm Hocam
Dikmen Gürün
Uçarer’e
tiyatromuza, kültürümüze
gazetemize, bizlere (bana) desteğinden
dolayõ yürekten
Teşekkür ederiz.
Emre Erdem
Başbakan gözdağı verdi
ADALET BAKANI ŞAHİN, HSYK TOPLANTISINDA ERGENEKON’UN GÜNDEME GELMEDİĞİNİ SÖYLEDİ
‘Savcõlara yönelik soruşturma yok’