25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 2008 PERŞEMBE 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Rus ve Amerikan İmperyası ile Ankara Kafkaslar’da suların hızla ısınması kimse için şa- şırtıcı değil. Saakaşvili’nin, Batılı müttefiklerinin uyarılarına aldırmadan başlattığı Güney Osetya sal- dırısından sonra hızla gelişen olaylar, Rus Parla- mentosu Duma’nın iki kanadının da, Osetya ve Ab- hazya’nın tek taraflı bağımsızlık ilanlarını tanıyan kararının ardından Rusya Devlet Başkanı Med- vedev, Duma’nın istişari nitelikteki bu kararını ive- dilikle onaylayarak bloklar arasındaki gerginliği iyi- ce arttırdı. Sovyetler Birliği’nin son yöneticilerinden Mihail Gorbaçov, soğuk savaş dönemini aratmayacak yeni bir küresel gerginliğin patlak verdiği yorumunu yapıyor ki, bu görüşün haklılığını yadsımak pek ko- lay görünmüyor. Rusya’nın Abhazya ve Osetya’nın tek taraflı ba- ğımsızlık ilanını kabul edip, bu devletleri tanıma- sı ne kadar tutarlıdır? Bu soruya yanıt verirken Çeçen sorununu dü- şünmek yeter bile... Kafkaslar’da etnik grupların taleplerine böyle sı- cak bakan Rusya, Çeçenler konusunda dünyaya ne diyebilecek acaba? Peki , “Abhazlar ile Osetya’nın bağımsızlık ilan- larına, Gürcistan’ın toprak bütünlüğü gerekçesiy- le karşı çıkan ABD - NATO ve Batı ne kadar tutarlı?” derseniz, onun yanıtını ararken de Kosova me- selesini düşünmek gerek herhalde... Kafkaslar’daki bunalım patlak verdiğinden be- ri aklıma hep dostum Mete Tapan’ın bir anısı ge- lir. Mete Tapan’ın, çok sevgi ve saygı duyduğu es- ki kayınpederi, rahmetli Ahmet Caferoğlu, Sov- yetler’in politikasından söz ederken hep damadını uyarırmış: - Sakın söylenenlere kanma evladım! Bu aslın- da “Rus imperyası”dır. Rus emperyalizmine dikkati çeken Caferoğlu’nun haklılığını tarih bir kez daha gösterdi. Ama şimdi Kafkaslar’da cereyan eden olayla- ra yalnız bu gözle bakarsak yine gerçeğin bir kıs- mını görüp kalanını ıskalamış oluruz. Şu anda Kafkaslar’da “Rus imperyası” ile “Ame- rikan imperyası” çekişiyor ve ilgili bütün taraflar da bu ikisi arasına sıkışmış durumda bulunuyor. Tabii Rus ve Amerikan imperyası’nın çatışma- sı arasına sıkışmış olanlar içinde Ankara da bu- lunuyor. Sorun, soğuk savaşın sona ermesiyle birlikte, taa 1. Dünya Savaşı ertesinden başlayarak herkesin dikkatini ve iştahını çeken, yeryüzünün en büyük petrol bölgelerinden Kafkasya’ya kimin egemen olacağı sorusundan çıktı. Bölgenin önemini bilen ve artık iki kutuplu dünya sona erdiği için kendisini rakipsiz gören ABD buranın egemenliğini, piyonları aracılığıyla yürür- lüğe koyduğu “renkli devrimler” ile ele geçirme- ye çalıştı. Ama Rusya, yeni çarı Putin ile çabuk toparlandığı için, bölgede Rus İmperyası’nın istemlerinden vaz- geçmeyeceğini son olayla bir kez daha cümle âle- me gösterdi. Rus imperyası, dişlerini gösterir de Amerikan imperyası göstermez mi? Washington da Karadeniz’de, Montreux’nün laf- zına uygun olsa bile, ruhuna ne kadar uygun ol- duğu tartışma götürür bir manevra ile Rusya’ya, isteklerinden vazgeçmeyeceğini gösterdi. Türkiye’nin kurucu taşlarından biri olan Boğaz- lar Sözleşmesi de böylelikle gelip anlaşmazlığın gö- beğine oturdu. Dışişleri uzun süredir, ABD’nin Ka- radeniz’de Montreux Boğazlar Sözleşmesi’nin getirdiği statüden memnun olmadığını, bu enerji bölgesindeki denizin açık deniz statüsüne ka- vuşturulmasını istediğini biliyordu. Ankara, Washington ile yakın ittifak ilişkisi için- de, Ankara’daki iktidarın en büyük dayanağının Amerikan desteği olduğu kimsenin meçhulü değil. Öte yandan Ankara aynı zamanda, başlıca enerji kaynağı doğalgazının yüzde 67’sini Rus- ya’dan temin ettiği için fena halde Rusya’ya ba- ğımlı. Bu durumda Ankara, Kafkasya konusunda ne Mustafa Kemal döneminde olduğu gibi kuzey komşunun yüzde yüz yanında durabilir, ne de so- ğuk savaş döneminde olduğu gibi, tam Amerikan tezleriyle örtüşen bir tavır izleyebilir. Burada Türkiye’nin nasıl bir yol izlemesi konu- sunu tartışmaya geçmeden önce yapılacak şey “Rus ve Amerikan imperyalarının arasına sıkışmış olan Ankara’da şu anda kendisini bu badireden se- lamete çıkarabilecek yapıda bir iktidarın bulunup bulunmadığı” sorusuna yanıt aramaktır. asirmen@cumhuriyet.com.tr İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN namikzafer@yahoo.com Köşk’teki bir yõlõnõ değerlendiren Cumhurbaşkanõ, herkese eşit mesafede durduğunu savundu Gül: Vicdanõm rahatANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, 1 yõllõk görev süresince herkesin cumhurbaşkanõ olduğunu ileri sürerek vicdanõnõn rahat olduğunu söyledi. İşadamõ Fettah Tamince’nin yatõn- da yaptõğõ tatilin kendine düşen kõs- mõnõn ücretini ödediğini belirten Gül, rektör seçimi sisteminin de değişme- si gerektiğini bildirdi. Gül, “Çuku- rambar zirvesi” ile ilgili olarak Baş- bakan Tayyip Erdoğan ile rahat ko- nuşacağõ zamanlara ihtiyaç duydu- ğunu söyledi. Gül, NTV’de katõldõğõ programda 1 yõlõnõ değerlendirdi. “Herkesin cum- hurbaşkanı olabildiniz mi?” sorusu üzerine Gül, “Vicdanım bu anlam- da rahat. Bu makam siyasi bir ma- kam değil, siyaseti bıraktım. Her- kese eşit mesafedeyim. Çankaya’yı herkese açtım. Fikri zikri ne olur- sa olsun, benim cumhurbaşkanı ol- mamam için çaba sarfedenlere de açtım” dedi. Gül, hükümetten gelen her yasayõ ve atama kararnamesini onaylamasõnõn eleştirildiği, CHP ile aralarõnda gözle görülür bir soğukluk olduğunun belirtilmesi üzerine, 10. Cumhurbaşkanõ Ahmet Necdet Se- zer’in ilk 1 yõlõnda yalnõzca 1 yasayõ, 9. Cumhurbaşkanõ Süleyman Demi- rel’in ise aynõ sürede 2 ya da 3 yasa- yõ veto ettiğini söyledi. Kendisine karşõ siyasi davranõldõğõnõ savunan Gül, “Gelen yasaların şu kadarını veto ettim diye övünmem. Arzu ederim ki hiç olmasın” dedi. Prof. Özcan’ı savundu YÖK Başkanlõğõ’na Yusuf Ziya Özcan’õ atamasõyla kendisine umut- la bakan çevreleri hayal kõrõklõğõna uğ- rattõğõ yönündeki eleştirilerin anõm- satõlmasõ üzerine Gül, Özcan’a YÖK’teki bölünmüşlüğü ortadan kal- dõrmasõ, üniversitelerde kalitenin art- tõrõlmasõ önerisinde bulunduğunu, as- la ayrõmcõ ve ideolojik bir davranõş beklemediğini belirttiğini kaydetti. Özcan’õ savunan Gül, kuruldaki bö- lünmüşlüğün giderildiğini, eski ve yeni yöneticilerin 21 rektörle ilgili ola- rak bile ortak kararlar aldõklarõnõ sa- vundu. Gül, YÖK’ün türban genelgesi nedeniyle tartõşmalarõn arttõğõnõn anõm- satõlmasõ üzerine, “Başörtüsü ile il- gili anayasa uzmanı çıkmış, kendi aralarında oturup bir şey yapmış- larsa doğru ya da yanlış, onu savu- nacak halim yok” dedi. Rektör ata- ma sisteminin değiştirilmesi gerekti- ğini belirten Gül, atamalarla ilgili eleştirilere de yanõt verdi. Gül, atadõ- ğõ bir rektörün AKP’den aday oldu- ğunu, ancak başka siyasi partilerde çok önemli görevlerde bulunmuş rektör- lerin de bulunduğunu ileri sürdü. İşadamõ Fettah Tamince’nin yatõn- da tatil yapmasõyla ilgili sorular üze- rine tatilin kendisine düşen kõsmõnõn ücretini ödediğini belirtti. “Çanka- ya’da tesettür” eleştirileriyle ilgili so- rular üzerine Gül, “Halkın arasına gi- rerseniz böyle sorunlar zaten söz ko- nusu değil. İnsanların karakteri önemli, doğru mu yanlış bir iş mi ya- pıyor bu önemli. Biz kendimize mesele çıkarmayalım. Etrafımızda savaşlar var, eğitim meseleleri var. Bunlara eğilmemiz lazım. Türban falan filan, insanlar nasıl isterse öyle hareket etsin, bana ne?” dedi. Kapatõlan RP’nin lideri Necmettin Erbakan’õn hapis cezasõnõ affetme- siyle ilgili sorular üzerine Gül, ken- disine karşõ önyargõlõ davranõldõğõnõ, istediği herkesi affedemeyeceğini, bunun bir prosedürünün olduğunu be- lirtti. Daha önceki açõklamasõnda ka- yõp trilyon davasõnõn sanõğõ olmadõ- ğõnõ ileri süren Gül, açõlan ceza da- vasõndan dokunulmazlõğõ olmasõ ne- deniyle yargõlanamadõğõnõ, ancak kendi konumundaki bütün sanõklarõn beraat ettiğini söyledi. ‘Rahat konuşma ihtiyacı’ “Çukurambar zirvesi” ile ilgili so- rular üzerine Gül, söz konusu görüş- menin gizli olmadõğõnõ, kendisinin isteği üzerine ev sahibi tarafõndan açõklandõğõnõ ileri sürdü. O görüş- mede Başbakan Tayyip Erdoğan dõ- şõnda 4. bir kişi olmadõğõnõ kaydeden Gül, “Bizim de bir araya gelip rahat konuşabileceğimiz bazı şeylere ih- tiyacımız oluyor” dedi. Ergenekon davasõyla ilgili sorular üzerine Gül, davada adõ geçen hiç kimsenin suçlu olarak ilan edileme- NTV’de katõldõğõ programda Cumhurbaşkanlõğõ makamõndaki 1 yõlõnõ değerlendiren Abdullah Gül, “Siyaseti bõraktõm. Herkese eşit mesafedeyim” dedi. Meclis’ten gelen hiçbir yasayõ veto etmemeyi arzu ettiğini söyleyen Gül, YÖK’teki tartõşmalõ atamalarõyla da bölünmüşlüğün giderildiğini savundu. Gül’ün Başbakan Erdoğan’la yaptõğõ gizli Çukurambar Zirvesi’ne ilişkin savunmasõ ise “rahat görüşmek” oldu. yeceğini, ancak önemli bir dava ol- duğunu söyledi. Aynõ konuyla ilgili bir başka soru üzerine Gül, kurumlarõn yõpratõlmamasõ gerektiğini, kişilerin yanlõş yapmõş olabileceğini belirtti. Gül, “Yanlış yapanlar ayrıdır ama kurumlar ayrıdır. Sivil hayatta yanlış yapanlar olabilir, yetkileri- ni aşanlar olabilir. Perdenin arka- sı bilinmeden çok aşırı eleştiriler ya- pılıyor. Kimse engellenmemeli. Savcı ve hâkimler gayet özgürce ha- reket etmeli” dedi. Anketi dikkate almadı Gül, Çankaya Köşkü’nün prestij kaybettiği yönündeki anket sonuçla- rõnõn anõmsatõlmasõ üzerine, kredibi- litesini bilmediği bir araştõrma oldu- ğunu, ancak bazen kasõtlõ şeyler ya- põlabildiğini söyledi. Gül, “TSK, em- niyet halkın gönlünde ne kadar yücelirse ben o kadar mutlu olu- rum” diye konuştu. Anayasa değişikliğinde uzlaşma için somut projelerinin olup olmadõ- ğõnõn sorulmasõ üzerine Gül, kendisi- nin hükümetin başõ olmadõğõnõ, ancak önerilerini ortaya koyabileceğini bil- dirdi. Gül, “Bu Meclis anayasa de- ğişikliği yapabilir mi?” sorusu üze- rine, Meclis’in yasalarõ ve anayasayõ değiştirebileceğini belirterek “Yanlış varsa Anayasa Mahkemesi düzeltir. Burada psikolojik taraf daha önem- li, herkesin iştirakini sağlamak ge- rekir” diye konuştu. GÜL’ÜN KARNESİ ‘Topluma güven veremedi’ Muhalefet partileri ve sivil toplum örgütleri, Abdullah Gül’ün bir yõllõk süreçte anayasal görevlerini yerine getiremediği ve “AKP’nin cumhurbaşkanõ’’ görüntüsü verdiği görüşünde. FIRAT KOZOK ANKARA - Muhalefet partileri, sendikalar ve meslek örgütleri, Cumhurbaşkanlõğõ’ndaki 1. yõlõnda, AKP iktidarõnõn çõkardõğõ 116 yasanõn yalnõzca 2’sini geri çeviren, atamalara ilişkin Bakanlar Kurulu kararlarõnõn tümünü onaylayan Abdullah Gül’ün, görev süresi boyunca topluma “güven veremediğine” işaret ederek “Türkiye’nin değil, AKP’nin cumhurbaşkanı olduğu” görüşünde birleştiler. CHP Genel Saymanõ Mustafa Özyürek, Gül’ün Türkiye’nin cumhurbaşkanõ olmak yerine AKP’nin cumhurbaşkanõ olmayõ tercih ettiğini söyledi. Gül’ün uluslararasõ siyasette de bekleneni veremediğine işaret eden Özyürek, “Örneğin ne yazık ki Suudi Kralı’nı Sayın Başbakan ile birlikte otelde ziyaret ettiler. Bütün dünyada soykırım nedeniyle tepki toplayan Sudan Cumhurbaşkanı, Sayın Gül’den büyük ilgi gördü” dedi. Gül’ün toplumda yaşanan gerilimler konusunda da hiçbir rol alamadõğõnõn altõnõ çizen Özyürek, “Çünkü böyle bir toparlayıcı kimliği oluşmadı. Sadece AKP’nin cumhurbaşkanı niteliğinde kaldığı için temel sorunları çözmede inisiyatif alamadı” görüşünü dile getirdi. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Gül’ün 1 yõllõk performansõna bakõldõğõnda kendisinin seyahati sevdiğinin görüldüğünü söyledi. KESK Başkanõ Sami Evren, AKP hükümeti ve içerisinden çõkardõğõ Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün sivil toplum örgütleriyle ve sendikalarla iletişim kurmakta başarõlõ olduğunu ancak bunu uygulamaya yansõtamadõklarõnõ söyledi. AKP’nin õsrarlõ tutumu sonucu Gül’ün cumhurbaşkanõ olduğunu anõmsatan Evren, “Dolayısıyla kendisinin bu parlamentonun yasalarını veto etmesi mümkün değil. Bu tabii ki kendisini seçen siyasal iktidara bir borcudur. Bu borcu ödeyecektir” diye konuştu. Türkiye Barolar Birliği Başkanõ Özdemir Özok da, Gül’ün kişiliği ile ilgili bir sorunlarõnõn olmadõğõnõ, dilediği gibi siyaset de yapabileceğini ancak devlet başkanlõğõ noktasõnda duyduklarõ endişeleri seçilmeden önce kendisine de aktardõklarõnõ söyledi. Gül’ün 1 yõllõk performansõnda ortaya çõkan rakamlarõn tesadüf olmadõğõnõ ifade eden Özok, “Biz, kendisi bizi ziyaret ettiğinde de bunları söyledik. Bizim kendisiyle hiçbir alıp veremediğimiz yok. Sadece, hepimizin güveneceği, objektif ve demokratik, laik ve sosyal hukuk devletini, Atatürk ilke ve devrimlerini yaşama geçirecek tarafsız bir yönetimin gerçekleşmesini istiyoruz” diye konuştu. İçki sattõğõ için öldüresiye dövülen Metin Şahin’in babasõ, ruhsatõ olmasõna rağmen saat 23’ten sonra işyerini kapatmasõ için baskõ yapõldõğõnõ belirtti MAHMUT LICALI ANKARA - Keçiören’de saat 23.00’ten sonra içki sattõğõ gerek- çesiyle Keçiören Belediyesi’ne bağ- lõ zabõta ekipleri tarafõndan dövül- düğü iddia edilen Metin Şahin’in ba- basõ Pirfani Şahin, zabõta baskõsõnõn hâlâ devam ettiğini söyledi. Şahin, “Zabıtalar saat 23.00’ten sonra po- lis ile birlikte gelerek dükkânı zorla kapattırıyor” dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan’õn 5 yõldõr yaşadõğõ Keçiören’de zabõtalarõn işletme sahipleri üzerin- deki baskõsõ sürüyor. İşyeri saat 01.00’e kadar açõk kalma ruhsatõna sahip olmasõna karşõn saat 23.00’ten sonra içki sattõğõ gerekçesiyle çivi- li sopalarla dövülen esnaf Metin Şa- hin’in babasõ Pirfani Şahin, 2 by- pass ameliyatõ geçirmesine ve şeker hastasõ olmasõna karşõn dükkânõ aç- maya devam ettiklerini söyledi. Za- bõtalar tarafõndan dövülen oğlunun ancak duvarlara tutunarak yürüye- bildiğini, geçirdiği şokun ardõndan konuşamadõğõnõ belirten Şahin, “Oğ- lum tam anlamıyla kendine gele- medi” dedi. İşletmeye saat 23.00’ten sonra zabõtalarõn gelmeye devam ettiğini anlatan Şahin, zabõtalarõn bu kez po- lislerle birlikte gelerek dükkânõ zor- la kapattõrdõğõnõ kaydetti. “Artık nedense polis de zabıtaların em- rine uyuyor” diyen Şahin, zabõta- larõn hâlâ baskõ yapmasõna bir anlam veremediğini söyledi. Yaşananla- rõn ardõndan zabõtalarõn dükkânõ mühürlemeye kalktõğõnõ da kaydeden Şahin, “Zorla dükkânı kapatıyor- lar. Hâlâ saat 23.00’ten sonra dükkânın açık olmasına izin ver- miyorlar. Benim saat 01.00’e ka- dar dükkânımın açık kalması yö- nünde ruhsatım var, mahkeme kararım var, her türlü belge var elimde” diye konuştu. Ankara 4. İda- re Mahkemesi’nin içki satõşõnõn sa- at 23.00’ten sonra yapõlamayacağõ yönündeki Keçiören Belediyesi En- cümen kararõnõ iptal ettiğini anlatan Şahin, “Belediyenin işine gelmediği için, bu kararı uygulamıyorlar” dedi. Yaşananlarõ Keçiören Kay- makamõ Mustafa Güler ile konuş- tuğunu belirten Şahin, Güler’in ken- disine destek verdiğini kaydetti. CHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Yılmaz Ateş, Keçiören’de yaşa- nanlarõn bir devlet terörüne döndü- ğünü belirterek “Bunu yapan yal- nızca belediye zabıtaları değil, maalesef emniyet de olan bitene göz yumuyor” dedi. Keçiören’in Türkiye’nin asayi- şinden sorumlu olan İçişleri Bakanõ Beşir Atalay’õn seçim bölgesi ol- duğuna dikkat çeken Ateş, AKP’nin orada bir çete düzenini kurmak is- tediğini söyledi. İzmir Barosu’ndan YARSAV’a destek İZMİR (Cumhuri- yet Ege Bürosu) - İzmir Barosu’ndan yapõlan açõklamada, Yargõtay Cumhuriyet Savcõsõ, YARSAV Kurucu Baş- kanõ Ömer Faruk Emi- nağaoğlu’nun Atatürk devrim ve ilkelerinden yana tutumu nedeniyle saldõrõlara uğradõğõ vur- gulandõ. İzmir Barosu Başkanõ Nevzat Erdemir imza- sõyla yapõlan açõklama- da, Türkiye’nin laik, sosyal ve hukuk devle- ti kimliğinin ciddi tehli- kelerle karşõ karşõya ol- duğu vurgulandõ. Ana- yasa Mahkemesi’nce la- iklik karşõtõ eylemlerin odağõ haline geldiği be- lirlenen iktidar partisi- nin, rejimi değiştirmeye yönelik çalõşmalarõnõ sürdürdüğüne dikkat çe- kilen açõklamada, şu gö- rüşlere yer verildi: “Eminağaoğlu’nun he- def seçilmesinde, Baş- bakan Erdoğan’ın be- lediye başkanlığı dö- nemindeki suçlarını s o r u ş t u r m a s ı , AKP’nin kurulmasın- dan bu yana Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı- lığı’ndaki sicilini ince- lemesi ve Fethullah Gülen cumhuriyetinin değil, Türkiye Cum- huriyeti’nin savcısı ol- ması etkilidir. İzmir Barosu olarak Emina- ğaoğlu ve onun gibi Atatürk devrim ve il- kelerinin savunucula- rına yönelik saldırıla- rı nefretle kınıyoruz.” ‘EMİNAĞAOĞLU HEDEF YAPILDI’ Keçiören’de zabıta terörü sürüyor BELEDİYE BAŞKANI, DÖVÜLME OLAYINI HABER YAPAN GAZETELERİ ELEŞTİRDİ Altõnok’a göre ‘dayak’ CHP komplosu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Keçiören Belediye Başkanõ Turgut Altınok, saat 23.00’ten sonra açõk ol- duğu gerekçesiyle esnaf Metin Şa- hin’in zabõtalar tarafõndan dövül- mesinin kendisine ve AKP’ye karşõ “CHP’nin komplosu” olduğunu ileri sürdü. Zabõtalarõn şiddet kul- landõğõnõ kabul eden Altõnok, “Bun- ların ikisi de 25 yıldır Keçiören’de çalışan devlet memurudur. Sabı- kalı ve terörist değiller” diyerek za- bõtalarõ savundu. Şahin’in zabõtalar tarafõndan dö- vüldüğü anõ gösteren kamera gö- rüntüleri dün yayõmlanõrken Altõnok da düzenlediği basõn toplantõsõnda dövülme olayõnõ haber yapan gaze- teleri eleştirdi. Kendisine ve mensubu olduğu AKP’ye karşõ bir tezgâh ku- rulduğunu ileri süren Altõnok, “İşin yasal boyutu tamamlanmıştır. Şu an teftiş kurulumuz gerekli çalış- mayı yapmaktadır. Mağduru da dinleyecektir, ondan sonra zabı- taların burada bir kastı varsa mutlaka cezalandırılacaktır” dedi. Dövülen Şahin’in babasõ Pirfani Şahin’in CHP yönetim kurulu üye- liği yaptõğõnõ belirten Altõnok, bunun “CHP’nin komplosu” olduğunu da ileri sürdü. Savcılığa suç duyurusu TBMM İnsan Haklarõnõ İnceleme Komisyonu Başkanõ Zafer Üskül, Şahin’in Keçiören Belediyesi zabõ- talarõ tarafõndan dövülmesi üzerine dün savcõlõğa suç duyurusunda bu- lundu. Üskül, savcõlõktan yapõlan işlemle ilgili olarak komisyona bil- gi verilmesini istedi.Turgut Altınok
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle