05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada umduklarını söyledi. Öyle anlaşılıyor ki fazlasıyla da buldu. En azından görüntü böyle. Doğuya doğru giden bir geminin güvertesinde hızla Batı’ya koşuyormuş görüntüsü veren AKP’nin bu tutumu küresel kabul görmüş durumda. Batı giderek militanlaşan bir biçimde AKP’cileşiyor. Artık denge gözetmeyi de bir kenara koydular, açık bir biçimde Türkiye=AKP denklemine geldiler. The Economist geçen günlerde şöyle bir başlık at- mıştı: Erdoğan laikleri ürkütmeden yürümeli! Çok çok affedersiniz, sanki laikler arada bir haşin- leşen vahşi bir yaratık. Onları ürkütmemek, olabildi- ğince sakin davranmak ve tatlı tatlı uyuşturmak ge- rekiyor... Batı’nın akıl hocalığına teslim olan AKP de verilen kopyaları başarılı bir şekilde temize geçiyor. AB’den ABD’ye Batı’nın bu tutumu üç temel nedene dayandırılabilir... 1- AKP istedikleri her şeyi yapıyor. Önceki hükü- metler döneminde sağından soluna ne olursa olsun Türkiye’nin temel çıkarları önde gelirdi. Örneğin AKP hükümetine dek Kıbrıs’la ilgili bütün kararlar Meclis’te oybirliğiyle çıkmıştır. İlk kez AKP döneminde böyle bir oybirliğinin olmadığını görüyoruz. Kimi temel ekono- mik kararlar da aynı şekilde ilerliyor. 2- Türkiye’yi Ortadoğu’ya model yapmak istiyorlar. Atatürk’ün koyduğu temel hedef, Türkiye’nin çağdaş uygarlık düzeyine çıkmasıydı. Batıcı olması da değildi. Çağdaş uygarlık düzeyi neyse Türkiye’nin olması ge- reken yer orasıydı. Batı ise Batı, Doğu ise Doğu... Oy- sa AKP ile birlikte Türkiye’nin Büyük Ortadoğu Pro- jesi’nin (BOP) model ülkesi yapılmaya başlandığını gö- rüyoruz. 3- AB “kendisine uzak” bir Türkiye’yi seviyor. AB Tür- kiye’yi ne tam olarak içine alma, ne de dışlama ni- yetinde. Bunun ortasında bir yol bulabilmesi için Tür- kiye’nin AB değerlerinden uzak olduğunu Türkiye’ye de kabul ettirmesi gerekiyor. AKP ile birlikte Ortado- ğu’ya model olmuş bir Türkiye’ye karşı AB’nin eli da- ha da güçlenecek. Diyecek ki; “Arkadaş görüyorsun, senin kültürün benimkinden çok farklı. Yaşam biçi- minden eğitimine, her şeyle bizim dışımızda bir yapı- ya dönüştün. Bunu biz değil sen istedin. Bu durum- da biz seni içimize alamayız.” Nedenler uzatılabilir, ama bize göre bu üç temel şık, AKP ile küresel yapıyı sarmaş dolaş yaptı. Dileriz dü- ğüm olmazlar. Yukarıda sıraladığımız şıklardan birincisinin ekonomi boyutunu biraz açalım... İçerden dışardan pek çok kuruluş Türk ekonomi- sinde iki noktaya dikkat çekiyor: 1- Üretim ekonomisinden koptunuz. 2- Cari açık başınıza iş açabilir. Buna bir ek de biz yapalım: İşsizlik olağanüstü boyutlarda artıyor. İş Kurumu ra- kamlarına göre 2 milyon 164 bin “İş arıyorum” diyen işsize karşılık, 1 milyon 703 bin “İş bulma umudumu yitirdiğim için artık aramıyorum” diyen işsiz var. Bize göre ikinci rakam birincisinden daha vahim. Ancak bu gerçekler ekonomik tabloya yansımıyor. Medya “İş ara- mıyorum” diyenleri istatistiğe katmıyor, “İşsizlik aza- lıyor” yalanını habermiş gibi sunuyor. Bu küresel yapı, AKP Türkiye’yi ekonomik krize sok- mamış gibi göstermek için her şeyi yapıyor. Tabii kar- şılığını da istiyor: Temel varlıklarının tümü bir bir benim olacak! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Ahmedinejad’dan bir şeyler koparmasına olanak sağlamadı. Diğeri de herhalde Moskova’da da Gürcis- tan’ın toprak bütünlüğünü savundu; ne ki Gürcü topraklarına ayak bastığı sırada Rusya Dışişleri Ba- kanı Lavrov’un havada bulut sen bu konuyu unut diyen açıklaması ile karşılandı. Moskova’da Gürcistan üzerinden Ceyhan’a ulaşan boru hattı için güvence arayan RTE, Med- vedev ile Putin’den bu konuda güvence aldı ise; bu, başarısızlığı örtmeye yeter de artar bile. Anladık; Türkiye bölgede coğrafi konumu ne- deniyle büyük ve güçlü devlet. Ama bu, RTE’ye herhalde Rusya’yı Mihail Saakaşvili’nin önüne koyduğu fırsattan vazgeçirme yetki ve yetisini ver- medi. -Şayet RTE ders çıkardı ise- Tiflis gezisine iki açı- dan yararlı oldu denilebilir. Dost büyük devletlerin, Batı’nın diplomatik bir dille ancak kendi yararlarını gözeten söylemlerine inanarak -Saakaşvili gibi- yola çıkmanın ne den- li zararlı sonuçlar verdiğine tanık olmasını sağla- mış olabilir. Bir diğer ders de; denize düşen adamın beni kim itti diye haykırması gibi; Saakaşvili’den Rusya’yı harekete geçiren askeri harekâta kimin kışkırttığını dinlemiş ve böylece Batı’nın esnek vaatleriyle ulu- sal davalarda oyunlara girişmenin ne denli sakın- calı olduğunu anlamış da olabilir. “Kardeşler” evvel Allah ve ya nasip diye yola çık- tılar. Barış meleğimiz Moskova’dan sıfır kere sıfır, elde var sıfır sonuçla Tiflis’e uçtu. Çankaya’daki ise İran Cumhurbaşkanı’nı öptü, sırtını sıvazladı. Ziyarete ne denli önem verdiğini halka, İstanbul’u hapishaneye çevirerek kanıtladı. Lakin Türkiye için önemli olan konulardaki anlaş- malara imza attıramadı. Çankaya’dakini destekleyen haber ve yorumlar arasında İran’ın dost ve kardeş dediği Türkiye’ye izlediği politikaların gerçek yüzünü gösteren ya- zıyı Milliyet’te Güngor Uras yazdı: “Şunu kabul edelim” diyor, “İran ile ekonomik ilişkiler başlar, so- nuçlandırılamaz”. Yarım yüzyıla yakın zaman içinde başkentte, dev- leti yönetenlerden dinlediğim, ama diplomasi ge- reği açıklanamayan söylemleri doğruluyor bu saptama. Bugün olduğu gibi; Şah döneminde de İran’la gerek doğalgazın ve gerekse akaryakıtın Türkiye’ye nakli görüşmeleri yapılır, anlaşma imzasına gelindiği sırada Tahran mutlaka yeni bir neden bulur, an- laşmanın imzası bir başka bahara kalırdı. 1965’ler- den, Şah zamanından beri kimi ortak projeler bir türlü gerçekleşemedi. Bugün olduğu gibi! Bir yanda ABD baskısı, diğer yanda isteksiz İran: Çankaya’dakinin saatlerce dil dökmesine kar- şın; “İran ve Türkmenistan doğalgazını Türkiye üze- rinden Avrupa’ya nakledecek boru hattı inşaatı” ile “Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın İran’ın Güney Pars doğalgaz yataklarına yaklaşık 3.5 milyar dolarlık yatırım yapması” için imzalanan mu- tabakat zaptının anlaşmaya dönüşmesi “İran’ın (da- ha önceleri olduğu gibi) kimi yeni talepleri nede- niyle” sağlanamadı. Uzun yıllar Dışişleri Bakanlığı yapan İhsan Sabri Çağlayangil, Şah döneminde İran’la sıcak ve yakın ilişkiler kuran bir diplomattı ama gerçekçi bir siyaset adamıydı. Bursa’daydık, teleferikle Uludağ’a çıkardı. Bir ara kıs kıs gülerek, “…Şah Pehlevi Bursa’ya geldi, te- leferiği gördü ve Tahran’a döner dönmez aynısı- nın yapılması için emir verdi” dedi ve ekledi: “Türkiye’yi kıskanırdı.” Yine Çağlayangil’den dinlemiştim; Şah Pehlevi, Topkapı Sarayı’nı gezerken Yavuz Sultan Selim’in savaşta yendiği Şah İsmail’in İstanbul’a getirdi- ği tahtına bakmadan hızla önünden geçerdi. Çankaya’daki ile Ahmedinejad görüşmesinin tek olumlu sonucu; taraflar arasında terorizm, uyuş- turucu kaçakçılığı, kütüphanecilik gibi alanlarda iş- birliği sağlayacak klasik bir anlaşma! İran’dan halen ithal etmekte olduğumuz doğal- gazda kış aylarında görülebilen kesintilerin önü- ne geçilmesi isteğimize bile İran olumlu yanıt ver- medi. Dünya; “dostları alışverişte gördü!”... [email protected] SAYFA 16 AĞUSTOS 2008 CUMARTESİCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul B 32 Edirne B 36 Kocaeli B 33 Çanakkale B 32 İzmir B 34 Manisa B 37 Aydın B 38 Denizli B 38 Zonguldak B 26 Sinop B 27 Samsun PB 28 Trabzon Y 28 Giresun Y 28 Ankara B 33 Eskişehir B 31 Konya B 32 Sıvas PB 28 Antalya B 35 Adana Y 34 Mersin Y 32 Diyarbakır PB 38 Şanlıurfa PB 38 Mardin PB 36 Siirt PB 37 Hakkâri PB 31 Van PB 30 Kars Y 27 Oslo Y 19 Helsinki Y 19 Stockholm Y 22 Londra Y 20 Amsterdam Y 21 Brüksel Y 20 Paris Y 21 Bonn Y 21 Münih PB 21 Berlin PB 21 Budapeşte PB 24 Madrid B 31 Viyana PB 18 Belgrad PB 27 Soyfa B 34 Roma PB 27 Atina PB 32 Zürih Y 22 Moskova PB 32 Aşkabat B 33 Astana B 30 Taşkent B 37 Bakû PB 30 Bişkek B 28 Tiflis PB 25 Kahire PB 36 Şam B 35 Yurdun iç ve doğu ke- simleri parçalı ve çok bulutlu, Doğu Karade- niz, Doğu Anadolu’nun kuzey ve batısı ile Do- ğu Akdeniz kısa süreli sağanak ve gökgürül- tülü sağanak yağışlı di- ğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sı- caklığı yağış alan yer- lerde 1 ile 3 derece azalacak. Her konuda bilgi sahibidirler.. Spordan si- yasete, ekonomiden kültüre... Onlar bilirler... Sapla samanı karıştırırlar, olsun!.. Onlar li- beraldir, Müslüman demokrattır, sol geldi- ğinde devrimci!.. Onların yazılarını okurken Aziz Nesin’i anımsarım... Yaşasaydı ve bugünleri görseydi neler yazardı acaba? AKP ampulünün uç uç böcekleri gibidirler... Tarikat şeyhlerinin sofralarına kurulurlar... Ye- ni Dünya Düzeni’ni savunup DİSK’e, ,TÜSİAD’a zaman zaman övgüler düzüp, zaman zaman saldırırlar... Hele içlerinde bir tanesi var ki, neredeyse 40 yıldır tanırım... Söke Ovası’nda toprak işgal- lerinden, Ayvalık’tan, Kaz Dağları’ndan, Ege’de tütün, Karadeniz’de fındık, çay mi- tinglerinden... Ben onlara “Liberal Tosuncuk”ların kı-sal- tılmışıyla seslenirim: “Liboşlar!” Bazıları tarikatçı medyada yuvalanmışlardır bazıları ise çok satışlı gazetelerde... Dayanışma içindedirler... Bazıları Bülent Ecevit, Deniz Baykal ve Er- dal İnönü’ye danışmanlık yapmış, bazıları Turgut Özal’dan başlayarak Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz’ın peşinde koşmuştu... Yıllar ne çabuk geçiyor... Şimdilerde Tayyip Bey’in kayığındalar... Geçmiş yıllarda ben onlara “zibidiler” diye seslenirdim, şimdilerde “sapı silik takımı” de- yip geçiyorum... Onlar Anayasa Mahkemesi’ni çağdışı bulurlar, laikliği tek parti döneminden kalmış baskıcı bir yönetim biçimi olarak görüp, AKP’yi “de- mokrasinin ve özgürlüğün simgesi” diye top- luma yuttururlar... Gazetelerde köşeleri, televizyonlarda prog- ramları, vakıf üniversitelerinde kürsüleri, holdinglerde danışman odaları... Her ay yurtdışına çıkarlar.. Brüksel, Berlin, Londra üçgeninde konuşmalar yapıp binlerce Avro’yu ceplerine indirirler... Lailklik olmadan demokrasi olur mu? Olmaz! Bunu onlar da bilir ama işlerine gelmediği için kıvırırlar... Şimdilerde ellerinde “Ergenekon Oyunca- ğı”, dincilerle birlikte eğleniyorlar... Susurluk Çetesi ortaya çıktığında suspus olan bizim liboşlar bugünlerde pek yaman... Demokrasi, özgürlükler... Hukuk, insan hak- ları... Faili meçhul cinayetler... Yahu siz Güneydoğu’da faili meçhul cina- yetler işlenirken neredeydiniz? Vedat Aydın, Musa Anter, Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Mehmet Sincar öldürüldüğünde neden tek sa- tır yazmadınız? Bazıları Tansu Çiller ve Necmettin Erba- kan’ın, bazıları da Mesut Yılmaz’ın danış- manlarıydılar... Bizim “liboş” takımının gittiği yolun “ABD Doları ve Avro ambarı”na ulaştığını fark eden yeniyetmeler ise ağabeylerinin izinde... Türkçeyi ne doğru dürüst yazıyorlar ne de konuşabiliyorlar... Her biri “turfanda hıyar” gibi boy boy!.. Cihangir barlarında ve kafelerinde buz- lu badem niyetine alıp yiyebilirsiniz... Hadi dedelerinin, Şahin amcalarının izle- rini sürüyorlar... Fırsat bu fırsat ya tutarsa! Yeniyetmeler, dedeleri ve amcaları gibi sap- la samanı karıştırıp onlara özendiklerinden, yazılarının sonuyla başı birbirini tutmuyor. Yirmi paragrafta ne virgül var ne nokta... Yazıda İngilizce kelime Türkçeden fazla... Medya patronları, genel yayın yönetmenle- ri bunları kulağından yakalayıp “Sen önce ya- zı yazmayı öğren, sonra gel” neden demiyor? Yeniyetmeler torpilli... Ağabeyleri, dedeleri, amcaları gibi hem üni- versitede çalışıyor, hem televizyon programı ya- pıyor, hem bir bankada kültür danışmanlığı hiz- meti veriyor, hem de yazı yazıyor... Medyamız kuşatılmış vaziyette... Liboşlar, Müslüman demokratlar, tarikat şeyhlerinin müritleri... Laiklik ne ki!.. Vur poposuna gitsin. Fethullah Gülen, ABD’den dönüp Türkiye’ye gelsin, yeni çağdaş anayasa yapılsın... İlkokul mezunları cumhurbaşkanı olsun!.. [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Dönekler... Montrö Sözleşmesi ve Türk Boğazlarõ Montrö Sözleşmesi 20 yõllõk bir süre için yapõl- mõştõr; yani sözleşme 1956 yõlõnda sona ermiş olabilirdi. Ancak, bu so- na erme için taraf dev- letlerin birinin, sözleş- meyi sona erdirme iste- ğini bildiren bir bildirim yapmõş olmasõ gereki- yordu (madde 28/4). Hiç- bir devlet, böyle bir bil- dirimde bulunmadõğõ için, sözleşme sürekli olarak yenilenmektedir. Bu durum, Montrö Söz- leşmesi’nin, gerçekçi bir temele dayandõğõnõ gös- termektedir. Türk Boğazlarõyla il- gili kazanõmlarõmõz, seç- kin diplomatlarõmõz ve onlara teknik alanlarda destek veren uzman de- nizcilerimiz ve hukuk- çularõmõzõn çabalarõyla bugüne kadar ustalõkla korunmuş ve geliştiril- miştir. Bu arada, rahmetli ağabeyim Kaptan-Avu- kat Gündüz Aybay’õn öncülük ettiği bir giri- şimle Türk Boğazları Trafik Düzeni Tüzüğü hazõrlanmõş ve Uluslar- arasõ Denizcilik Örgü- tü’nün (IMO’nun) ko- nuyla ilgili itirazlarõ da başarõyla önlenmiştir. Dõşişleri Bakanlõğõmõz kadrolarõnda, Boğazlar konusunda deneyimli ve birikimli diplomatlarõ- mõz bugün de elbette var- dõr ve dünyanõn bu çok duyarlõ bölgesinde, Tür- kiye’yi zor durumda bõ- rakacak konumlardan sa- kõnõlacaktõr. Baştarafı 2. Sayfada Prof. Dr. Rona AYBAY İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi ÖSS ve YDS sonuçlarõ açõklandõ. Tercih yapan adaylarõn yarõsõndan fazlasõ açõkta kaldõ Meslek liseleri döküldüANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ÖSS ve YDS sonuçlarõ dün açõklandõ. Tercih ya- pan 1 milyon 179 bin 944 adaydan 505 bin 83’ü önlisans ve lisans programlarõna yer- leşmeye hak hazandõ. 674 bin 861 aday ise herhangi bir programa yerleşemedi, önlisans ve lisans programlarõnda toplam 24 bin 361 kontenjan boş kaldõ. Lisans programõna yer- leşme oranlarõnda fen ve Anadolu liseleri en başarõlõ liseler oldu, meslek liseleri ise yine döküldü. ÖSYM tarafõndan dün yapõlan açõklama- ya göre, tercih yapma hakkõ bulunan 1 mil- yon 574 bin 928 adaydan 1 milyon 179 bin 944’ü tercih listesi gönderdi. Bu adaylardan 265 bin 230’u lisans programlarõna yerleş- meye hak kazandõ. Tercihte bulunan aday- lardan 505 bin 83 aday önlisans ve lisans programlarõna yerleşmiş oldu. Devlet üni- versitelerinin lisans programlarõnda 125, va- kõf üniversitelerinin lisans programlarõnda bin 151, KKTC’deki üniversitelerde 5 bin 775, diğer ülkelerdeki üniversitelerde 303 olmak üzere toplam 7 bin 354 kontenjan boş kaldõ. Önlisans programlarõnda ise devlet üniver- sitelerinde 6 bin 612, vakõf üniversitelerinde 8 bin 507, KKTC’deki üniversitelerde bin 888 kontenjan dolmadõ. Önlisans ve lisans prog- ramlarõnda toplamda 24 bin 361 kontenjan ise boş kaldõ, 674 bin 861 aday da açõkta kaldõ. Açõköğretimde ise 197 bin 614 aday lisans, 130 bin 818 aday da önlisans programlarõna yerleşti. Lise birincilerinden ÖSS ve sõnavsõz geçiş için başvuran toplam 4 bin 260 adaydan 3 bin 541’i yerleşirken 719’u açõkta kaldõ. ÖSS’de kõz adaylardan 127 bin 778’i, erkek aday- lardan ise 137 bin 452’si bir lisans programõna yerleşmeye hak kazandõ. Sonuçlara göre, fen ve Anadolu liseleri en başarõlõ liseler oldu. Fen liselerinden başvu- ran toplam 5 bin 978 adaydan 4 bin 174’ü bir yükseköğretim programõna yerleşti. Ana- dolu liselerindeki 111 bin 955 adaydan 58 bin 218’i (yüzde 52) lisans, 4 bin 199’u önlisans programlarõna, 6 bin 291’i de Açõköğretim Fa- kültesi’ne girdi. Endüstri meslek lisesi me- zunu 139 bin 620 adaydan 5 bin 945’i (yüz- de 4) lisans programlarõna yerleşirken, 42 bin 668’i sõnavsõz geçişle, 1496’sõ ÖSS ile önli- sans programlarõna, 24 bin 892’si Açõköğ- retim Fakültesi’ne girme hakkõ kazandõ. İmam hatip liselerinden sõnava başvuran 59 bin 481 adaydan 3 bin 668’i (yüzde 6’sõ) li- sans, 3 bin 64’ü önlisans programlarõna, 24 bin 929’u da Açõköğretim Fakültesi’ne yer- leşti. Sayõsal ve eşit ağõrlõklõ puan türlerinde en başarõlõ il olan Denizli’den sõnava giren 18 bin 29 adaydan 9 bin 199’u bir yükseköğre- tim programõna yerleşti. Ek yerleştirme başvurularõ geçen yõl 1-4 Ekim tarihleri arasõnda alõnmõştõ. Üniversi- telere kayõtlar 1-8 Eylül 2008 tarihleri arasõnda yapõlacak. Adaylar YURTKUR’dan sağlanan burs, öğrenim kredisi, katkõ kredisi ve yurt için dün başlayan başvurularõnõ 24 Ağustos’a ka- dar yapabilecekler. Başvurular https://yurt- kur.osym.gov.tr internet adresinden gerçek- leştirilebilecek. Harun Karadeniz anõldõ İstanbul Haber Servisi - 68 kuşağõnõn gençlik ön- derlerinden Harun Kara- deniz, ölümünün 33. yõl- dönümünde Karacaah- met’te bulunan mezarõ ba- şõnda törenle anõldõ. 68’li- ler Birliği Vakfõ tarafõndan düzenlenen törene, 68’liler Birliği Vakfõ Başkanõ Sön- mez Targan, Harun Ka- radeniz’in yakõnlarõ, dö- nem arkadaşlarõ ve vakõf temsilcileri katõldõ. Tören- de konuşan Sönmez Tar- gan, Harun Karadeniz’in mücadeleci kişiliğinin ya- nõnda aydõn kişiliğine de vurgu yaparak, “Bugün Türkiye karanlık bir dö- nemden geçiyor. Özellik- le Ergenekon adıyla sür- dürülen bir davanın si- yasal paçavraya dönmüş iddianamesiyle, ABD ve emperyalizme karşı olan tüm ilerici, yurtsever ve devrimciler kirletilmek istenmektedir. Bizler, Ha- run’lardan aldığımız mü- cadele geleneğimizle, bu kirli ve karanlık oyunla- rın üstesinden geleceğiz’’ dedi. İstanbul Haber Servisi - Hollan- da’da yaşamõnõ yitiren DHKP/C lide- ri Dursun Karataş, Gazi Mahalle- si’nde düzenlenen törenle toprağa ve- rildi. Cenaze töreni için dün sabah saatle- rinden itibaren kalabalõk bir grup, Ga- ziosmanpaşa ilçesindeki cenazenin bu- lunduğu Gazi Mahallesi Hacõ Bektaşi Veli Gazi Kültür Vakfõ Cemevi önün- de toplandõ. Cemevi önünde toplanan yaklaşõk 5 bin kişilik grup, cemevinin morgunda bulunan Karataş’õn cenaze- si önünde saygõ duruşunda bulundu. Daha sonra kortej oluşturan grup, cem- evi önünden Gazi Mahallesi eski ka- rakol binasõ önüne dek sloganlar atarak yürüdü. Kõzõl bayraklar ve Karataş’õn posterlerini taşõyan grup yürüyüş bo- yunca çeşitli sloganlar attõ. Bölge es- nafõnõn dükkânlarõnõ kapattõğõ gözle- nirken, polis helikopterleri de gün bo- yunca Gazi Mahallesi’nin üzerinde güvenlik uçuşlarõ gerçekleştirdi. Ka- rataş’õn cenazesi Yeşil Cami’de kõlõnan cenaze namazõnõn ardõndan Gazi Ma- hallesi’nde bulunan eski karakol du- rağõna getirildi. Burada toplanan kala- balõk grup, konuşmalarõn ardõndan Ka- rataş’õn cenazesi eşliğinde Gazi Me- zarlõğõ’na kadar sloganlar atarak yü- rüdü. Geniş güvenlik önlemleri aldõğõ gözlenen polisin, yürüyüş sõrasõnda gruba müdahale etmediği gözlendi. Yürüyüşün ardõndan Karataş, Gazi Mezarlõğõ’nda toprağa verildi. İstanbul 1. Ordu Komutanlõğõ 1 No’lu Sõkõyönetim Mahkemesi’nce 1981 yõlõnda açõlan 1243 sanõklõ Dev- rimci Sol Ana Davasõ kapsamõnda hakkõnda İnterpolden yakalama emri bulunan Dursun Karataş’õn “anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs” su- çundan ağõrlaştõrõlmõş müebbet hapis cezasõna çarptõrõlmasõ isteniyordu. Ka- rataş hakkõnda ayrõca İstanbul 10. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde yine eski TCK’nin 146/1. maddesi uyarõnca “anayasal düzeni silah zoruyla de- ğiştirmeye teşebbüs etmek” suçundan 1993 yõlõndan beri devam eden bir da- va daha bulunuyor. Dursun Karataş toprağa verildi İstanbul Haber Servisi - Karikatürcüler Derneği’nin düzenlediği 28. Uluslararasõ Nasreddin Hoca Karikatür Yarõşmasõ sonuçlandõ. Yarõşmada, Büyük Ödül Ende- nozyalõ Karikatür Sanatçõsõ Arif Sutristanto’ya verildi. Cumhuriyet Gazetesi Özel Ödülü ise Meksikalõ sanatçõ Angel Boligan’a layõk görüldü. Ödüller, 28 Kasõm’da Ankara Sheraton Otel’de düzenlenen törenle sahiplerine verilecek. Ana sponsorluğunu Koç Holding’in yaptõğõ, gazetemizin de sponsor kurumlar içinde yer aldõğõ 28. Uluslararasõ Nasreddin Hoca Karikatür Yarõşmasõ’na 63 ülkeden 910 karikatür sanatçõsõ 910 eserle katõldõ. Bu yõlki yarõşmanõn jüri üyeleri, Turhan Selçuk, Kadir Doğruer, Paolo Dalponte (İtalya), Gürbüz Doğan Ek- şioğlu, Nazan Erkmen, Luiz Carlos Fernandes (Bre- zilya), Muhittin Köroğlu, Cheong San Lim (Güney Kore), Leng Mu (Çin), Metin Peker, Tonguç Yaşar, Thomas Rodriguez Zayas’dan (Küba) oluştu. Karika- tür ve Mizah Müzesi’nde yapõlan toplantõdaki değerlen- dirme sonucunda Büyük Ödül’e Arif Sutristanto değer görüldü. Ödülleri ise Musa Gümüş (Ankara), Agim Sulaj (İtalya), Shahrokh Heidari (İran) ve Alessandro Gatto’ya (İtalya) verildi. Yarõşmada sponsor olan kurum ve kuruluşlarõn değer gördüğü özel ödüllerin verildiği sanatçõlar şu isimlerden oluştu: Nasreddin Hoca Özel Ödülü: Serdar Günbilen/Er- tan Sertöz, Karikatürcüler Derneği Özel Ödülü: Grzegorz Szumowski/Polonya, Jüri Özel Ödülü: Mil- do Dikov/ Bulgaristan, Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülü: İsmet Lokman, Başbakanlık Basın Ya- yın ve Enformasyon G. Md. Özel Ödülü: George Li- curici/ Romanya, Koç Holding Özel Ödülü: Feng Gui Bo/Çin, İBB Özel Ödülü: Nam Myung-Lae/Güney Ko- re, Çankaya Belediyesi Özel Ödülü: Luka Lagator/Sõrbistan-Karadağ, Şişli Belediyesi Özel Ödü- lü: Mahmood Nazari/İran, Akşam Gazetesi Özel Ödü- lü: Vladamir Kazanesky/Ukrayna, Cumhuriyet Gaze- tesi Özel Ödülü: Angel Boligan/Meksika, Sabah Ga- zetesi Özel Ödülü: Erico Junqueira/Brezilya, Milliyet Sanat Dergisi Özel Ödülü: Ali Aghaey/İran, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Özel Ödülü: Yang Xiang Yu/Çin, TRT Özel Ödülü: Goran Divac/Sirbistan-Ka- radağ, NTV Özel Ödülü: Pavel Kuczynski/Polonya, Fox Televizyonu Özel Ödülü: Zhi Dong Zeng/Çin, Serdar Çakırer Özel Ödülü: Lubomir Mihailov/ Hõr- vatistan ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DHKP/C’nin elebaşõlarõndan Aslan Tayfun Özkök’ün gözaltõna alõn- masõnõn ardõndan, Rum kesiminden Türkiye’ye iade- si için gerekli girişimlerin yapõlmakta olduğu bildirildi. Dõşişleri Bakanlõğõ kaynaklarõndan edinilen bilgiye göre, Dursun Karataş’õn ölümünden sonra örgütte “baş olma” çekişmesi içine girdiği öne sürülen Aslan Tayfun Özkök’ün iadesi için Rum kesiminin tanõn- mamasõ nedeniyle dolaylõ yollardan girişimlerde bu- lunuluyor. Yetkililer, bunun için Interpol ve terorizmle mücadele çerçevesindeki diğer kanallarõn kullanõldõ- ğõnõ belirtiyor. Dursun Karataş’õn cenazesine katõlmak üzere havayoluyla Hollanda’ya gitmek isteyen Aslan Tayfun Özkök, Kõbrõs Rum kesiminde yakalanmõştõ. Interpol nezdinde “kırmızı bültenle” aranan, DHKP/C’nin yönetici kadrosundan Aslan Tayfun Özkök’ün, Karataş’õn ölümünün ardõndan Musa Asoğlu ile örgütte “baş olma” çekişmesi içine girdi- ği öne sürülmüştü. DHKP/C’nin elebaşılarından Özkök’ün iadesi isteniyor Büyük ödül Endonezyalı Arif Sutristanto’nun
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle