25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 TEMMUZ 2008 CUMARTESİ 8 HABERLERIN DEVAMI T U R K İ Y E Istanbul B 32 Sinop Edirne B 28 Kocaeli J3 35 Samsun PB 25 B 31 Trabzon Y 25 Çanakkale B 32 Giresun Y 24 Izmir B 35 Ankara B 31 Manisa B 38 Eskişehir B 31 Aydın B 41 Konya B 29 Denizli B 39 Sıvas B 25 Zonguldak B 26 Antalya B 37 / " ^ Parçalı bulullu Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B B B B B PB 36 33 36 38 35 35 28 24 ?1 Yurdun kuzeydoğu ke- simleri parçalı bulutlu, Doğu Karadeniz kıyı- ları sağanak ve gök gü- rültülü sağanak yağış- lı, diğeryerleraz bulut- lu ve açık geçecek. Ha- va sıcaklığında önemli bir değişiklik olmaya- cak. Rüzgâr; kuzey ve kuzeydoğu yönlerden hafif, ara sıra kuvvetli esecek. MERKEZLER Oslo PB 23 Berlin B 25 Moskova PB 23 Helsinki PB Stockholm PB 22 Madrid 1Z Budapeşte A 29 A 33 Londra 25 Viyana B 27 Amsterdam PB 24 Belgrad Brüksel B 30 Paris _B 26 Soyfa PB 29 PB 29 Roma PB 30 Bonn B 31 Atina B 32 Münih B 28 Zürih Y 29 Şam Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire Y PB PB Y PB PB Y 33 27 36 26 30 31 36 PB 36 0Açık j Sisli , Bulutlu k ÇoK bulullu fc Yağmuıiu Kaılı Gök gurültülü GUNCEL CİJNEYT ARCAYIJREK I Baştarafi 1. Sayfada CHP lideri Baykal, çok bilmişlik gösterisi üzerine "Sana ne?" diye başiadı, "sen, savcılık adına açıkla- ma yapmakla yükümlü basın sözcüsü müsün" diye sordu. RTE'den yanıt yok. Baykal'ın sabah yaptığı konuşmayı, sahibinin se- si RTE ile görüştükten sonra, RTE'nin sık kullandığı sözcüklerle karşılamak istedi. Yalanlamaya çalıştıkları doğrular ne? Kapalı kapı- lar arkasında söyledikleri. Yargıya karışmadıklarını iddia ediyor ya; bir prog- rama katılan 120 kadar öğrenciye, "Ergenekon so- ruşturması sonucu ne olursa olsun sonuna kadar gi- deceklerini" söylüyor. Bir başka soruya verdiği yanıt, Ergenekon soruş- turmasında yapılanları ve yapılacak olan uygulama- ları (örneğin gözaltıları) veya soruşturmanın sonuna gelindiğini önceden öğrendiğini, "Istihbarat birimle- ri ile emniyet bana bağlı birimlerdir. Ben istihbaratı- nı alırım" diyerek itiraf ediyor... Yargıyla iç içeliği kuşkusuz olan istihbarat birimleri (herhalde MİT), emniyet (herhalde polis), örneğin, bey- efendiye savcılıktaki Ergenekon soruşturmasının ne zaman sona ereceğine, ne yapıldığına ve yapılaca- ğına dair bilgiler ulaştırmaya çalışıyor. ••• Baykal "Hiçbir dönemde hükümetle yargı bu kadar laubali olmamıştı" derken haksızlık mı ediyor AKP'ye? Hayır! Üstelik açıklamaktan çekindiği kimi bilgile- ri söylemekten sakınıyor. Iktidarın konuşması gereken, ama sustuğu konu- larda da ulusal sağduyuyu seslendiriyor. Örneğin, Avrupa Parlamentosu'nun çıkardığı ta- sarıdaki kimi ifadeler: "...Ergenekon davası mutlaka en kısa zamanda kapsamlı birşekilde incelenmeli, so- nuçlandırılmalı ve hedeflere ulaşılmalıdır..." Ortada iddianame yok ama Avrupalı, savcılara ta- limat veren bir üslup kullanıyor ve tartışmalı siyasal bir hesaplaşmayı sonuçlandırma buyruğu verebiliyor. ••• Medya ile devam edelim: Yazımı sona ermiş id- dianamenin. Ama ortada iddianame yerine olduk ol- madık biçimde yalan yanlış iddialar dolaşıyor, yazı- lıyor. Daha doğrusu ilk büyük gözaltılar sırasında yan- daş dinci basına sızdırılan saptırılmış kimi ifadeler gi- bi.. bugün de kozmik belge diye takdim edilen "dehşet verici planlar" manşetlerde. Benzer içerikte Akşam'daki haber yayımlandığı ön- ceki gün, sorgular başlamamıştı. Lakin gazete, "Is- tanbul Emniyet Müdürlüğü'nde sorguları devam eden" diye başlayan manşet haberinde şunlan yazıyor: "...orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ile Cumhuriyet Ga- zetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, ATO Baş- kanı Sinan Aygün ile yazar Erol Mütercimler'/n... (şimdi dikkat:) ...birbirleriyle olan temaslarına ilişkin iddialar içeren 'Darbe Günlüğü', Ergenekon soruş- turmasını yürüten Savcı Zekeriya öz J ün en önemli da- yanağını oluşturdu..." Emekli Oramiral Özden Ömek'in günlüğü tanık gös- terilerek Balbay'ın darbe söylentilerine adı karışan- larla temas halinde olduğu öne sürülüyor. öyle mi? öyleyse buyurun: Nokta dergisinin ya- yımladığı Darbe Günlüğü'nde 29 Mart/4Nisan 2007 tarihli 29. sayfasında 5 Aralık 2003'de yazılan notu bir- likte okuyalım: Oramiral örnek o gün aynen şunları yazıyor: "Ak- şam üstü Cumhuriyet gazetesinden Balbay (Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay-Nokta) aradı. 'Başba- kan'a zor anlar yaşatmışsınız doğru mu' dedi. Ben de 'hayır' dedim. (Balbay, Askeri Şûra'daki tartışmalara gönderme yapıyor. - Nokta)" Darbe üzerine sayfalar dolusu yazımlarda Musta- fa Balbay'ın adı bir kere, o da üç-beş satırlık bir not- ta geçiyor. O kadar! Yazılan, mesleği gereği bir olayın içyüzünü öğ- renmek isteyen bir gazetecinin doğal göreviyle ilgi- li. Balbay, kulaklara fısıldanan söylentileri masa ba- şı haberi yapan gazetecilerden değil. Işittiğini, öğrendiğini iki üç kanaldan doğrulatma- dan yazan gazetecilerden de değil. Inandığı doğru- ları yazan gazeteci. Gözaltındaki Balbay, bir haberi doğrulatmak için aradığı bir kuvvet komutanının not defterine yazdığı, içeriğini aynen yazdığımız üç-beş satırla, "darbeci gruplarla temaslarda" diye bağlantı kurulmasına, yorumlanmasına mı üzülsün, yoksa meslek adına ağ- lasın mı? Ne çare, gazeteler araştırmadan, sormadan insanlan karalayan satırlar içeren haberler yapıp yayımlaya- biliyorlar. Eğer gazetenin yazdığı gibi, savcılığın "en önemli dayanağı" Nokta'nın yayımladığı emekli Oramiral öz- den örnek'in darbe günlüğü ise... Davutpaşa'ya 700 bin YTL'lik dava • Istanbul Haber Servisi - Davutpaşa'da çalış- ma izni olmayan bir dükkânda nıeydana gelen patlama sonucu hayatını kaybeden ve yarala- nanlann yakınlan Çahşma ve Sosyal Güvenlik Bakanhğı, Istanbul Büyükşehir Belediyesi, Zeytinburnu Belediyesi ve BEDAŞ'a aile ba- şına 700 bin YTL'lik tazminat davası açtı. Avukat Murat Menner, Davutpaşa'da yaşanan patlanıada hayatını kaybeden vc yaralananla- nn yakınlan ile birlikte Istanbul ldare Mahke- mesi'ne başvurdu. Verilen sözlerin hiçbirinin yerine getirilmediğini söyleyen Mermer, yet- kililerin ilgisiz olduğunu savundu. 31 Ocak 2008'de Davutpaşa'da nıeydana gelen patla- nıada 21 kişi hayatını kaybetmiş, 100'den faz- la kişi de yaralanmıştı. Tonguç Göker topnağa verildi • tstanbul Haber Servisi - Yakalandığı hasta- lık nedeniyle 1 Temnıuz Salı günü yaşamını yiteren eski Sağlık Bakanhğı müsteşarlanndan diş hekimi Doç. Dr. Tonguç Göker (78). top- rağa verildi. Dün öğleyin Levent Canıii'nde kılınan cenaze namazının ardından bir süre omuzlarda taşman Tonguç Göker'in ccnazcsi. Yeniköy Mezarhğı'nda toprağa verildi. Tutanağa girmeyen diyalog Emekli Albay Erdal Sanzeybek, Ergenekon savcılannın kendisine 'psikolojik baskı' yaptığını belirterek askerler lehine verdiği ifadenin tutanağa geçirilmediğini ileri sürdü AYKUT KÜÇÜKKAYA Ergenekon operasyonu kapsamında ya- şanan gözalhlarla ismi yeniden basının gün- demine gelen Emekli Albay Erdal Sarı- zeybek, operasyonu yürüten cumhuriyet savcısı Zekeriya Öz'ün kendisini tanık sı- fatıyla iki saat dinlediğini ve kendisine "psi- kolojik baskı" yapıldığını açıkladığı gö- rüşmedeki diyaloğu aktardı. Sanzeybek'in anlatımına göre Savcı Zekeriya Öz, emek- li albaya, "Sizi harcamışlar albayım, bi- ze anlatın gereğini yaparız" dedi. San- zeybek, Öz'le yaptığı görüşme sırasında "odada badcnı bıyıklı" bir savcuıın da ay- nı üslubu kullandığmı açıkladı. Görüşmede, 2000'li yıllarda emekli Tuğ- general Levent Ersöz'le yaşadığı "telefon tespiti" gerginliğinin gündeme getirilerek asker aleyhine konuşmasının amaçlandığını söyleyen Sanzeybek, savcı Öz'ün beklen- tisinin aksine ifade verdiği için "tuta- nak" tutulmadığını da bildirdi. Sanzeybek, savcı Öz'ün kendisini teletbnla özel olarak tstanbul'a çağırdığını ve görüşme öncesi Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne giderek çağnnm savcıdan gelip gelmediğini onay- lattırdığını kaydetti. Sarızeybek, görüş- menin ardından savcıyla arasında geçen di- yalogu Jandarma Gcnel Komutanlığı'na ilettiğini de açıkladı. Işte o diyalog Emekli Albay Sarızeybek, savcı Öz'le arasında geçcn "o diyaloğu" aktardı. Ni- san ayıııda operasyonu yürüten savcı Ze- keriya Öz'ün kendisini telefonla lstan- bul'a "özel olarak" çağırdığını açıklayan Sarızeybek, Öz'le nisan sonunda Istanbul Levent'te adliyenin ek binasında iki saat sü- ren bir görüşme yaptığını söyledi. Sarı- zeybek'in anlatımına göre odada bulunan Operasyon kapsamında savcı Öz'ün kendisini özel telefonla lstan- bul'a çağıra- rak ifadesini aldığını açıkla- yan Sarızey- bek, açıklama- larını tutanağa geçirmeyen savcı hakkında suç duyuru- sunda buluna- cağını açıkladı. iki savcıyla bu önemli diyaloğun bir bölü- mü şöyle gelişti: Öz: Başarılı bir subaymışsınız. Çok iyi eğitinı almışsınız ve başanlı görevlerde bu- lunmuşsunuz. Sizi harcamışlar. Odadaki diğer savcı: Evet, albayım. O yıl general olacakmışsınız, yapmamışlar. Öz: Tutuklu sanıklardan birinde bir dos- ya ele geçirdik ama dosyayı silmişler, zor kurtardık. Orada sizinlc ilgili bazı şeyler var; bir telefon tespiti yapmışsınız. Bu meyda- na çıkınca Levent Paşa'yı görevden almış- lar, istihbarat kadrolarını dağıtmışlar. Ayı- şığı-Sarıkız, duymadınız mı hiç? Sonra Fevzi Paşa gelmiş, bütün tayinleri o yapmış. Sarızeybek: Hayır, savcı bey. Bu an- lattığınız olaylar hcm Gazi Paşa kitabın- da hem de Aksiyon dergisinde yayımlan- dı. Bunlar bitmiş soruşturmalar. Sonra, Le- vent Paşa'yı görevden alan Şener Paşa'dır, istihbaratı tayin eden de Şener Paşa'dır. Fevzi Paşa, genel komutanlığa atandığın- da bu tayinler yapılmıştı zaten. Fevzi Pa- şa sadece Albay Atilla Dğur'u Kocaeli Alay Komutanlığı'ndan alıp Çanakkale Eğitim Alayı'na verdi. Ayışığı-Sarıkız'ı duymadım. Şu bant kaydı demiştiniz sav- cım, onda ne var? Öz: O sizinle ilgili değil. Veli Küçük, Yalçın'ın eşini arayıp size yapılanlarla bir ilgisi olmadığmı söylüyor, bunu kayda almış. 'Sizi harcamışlar albayım' Sarızeybek: Veli Küçük'ün Yalçın Tan- fer'le doğrudan bir ilişkisi olamaz zaten, çünkü ben kendilerini arayıp olayı bildi- rince. "Yalçın naraussuzun tekidir, bir yakalasam ben hesap soracağım" demişti. Hatta genel komutanlığı arayıp bu olayla benim bir ilgim olmadığmı anlatmak iste- mişti, ama telefonla yetkililere ulaşamamış, bana kendilcri söyledi. Öz: Sizi birçok polis iyi tanıyor, sizinle görev yapanlar da var burada, sizi çok se- viyorlar. Eğer bir şey biliyorsanız anlatın albayım. Bak sizi de harcamışlar, siz anlatın biz gereğini yaparız... Odadaki diğer savcı: Sizi harcamışlar albayım!.. HSYK'ye başvuracağım Savcı Zekeriya Öz'ün kendisini "ta- nık" sıfatıyla çağırdığını, ancak ifadesini tutanağa geçirmediğinin altını çizen San- zeybek, "Bu CMK'ye göre yanhştır. Çünkü savcı, tanıktan, sanıklar hak- kındaki lehine ya da aleyhine tüm be- yanını tutanağa geçirmekle sorumlu- dur" dedi. "Şimdi kâtip eve gitmiştir, yaz- nıusak da olur" gibisinden ifadelerle tu- tanak tutulmasından vazgeçilemeyeceğini söyleyen Erdal Sanzeybek, savcı Zekeri- ya Öz'e, "Tanık psikolojik baskı altına aluımaz. 'Sizi harcamışlar albayım' ne de- mektir, neden söylenmiştir, ne uıııııl- muştur" diye sordu. 'Türkiye zor bir yoldan geçiyor' TÜRSAB Genel Başkanı Başaran Ulu- soy, Türkiye'nin siyasi ve ckonomik olarak zor bir yoldan geçtiğini belirte- rek "Bu camiayı yara almadan, sıkıntı- ya sokmadan bu süreçten geçirmeye ça- hşıyoruz" dedi. Ulusoy, TURSAB Ku- şadası Bölgesel Yürütme Kurulu Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, turizm sezonunda beklenen hedeflere ulaşıldı- ğını bildirdi. Ulusoy şöyle dedi: "Türki- ye siyasi ve ekonomik olarak zor bir yoldan geçiyor. 2009 yılı daha zor ola- cak. Ayağınızı denk alın. Aldığınız kre- dileriniz varsa, elinizdekini, avucunuz- dakini satın, ödeyin. Dünyada finans çevrelerindeki mali sıkıntılar, daralan piyasalar bizi etkileyecektir. Bu ncdenle herkes dikkatli olsun, ucuza kaçsın, nıasraftan kaçınsın." (Fotoğraf: AA) ÂB diplomatlarından yakın takip AB üyesi ülkelerin diplomatları son gözaltılarla ilgili olarak Türkiye 'nin bütünsel bir buhrana sürüklenebileceği değerlendirmesinde birleşti BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA - Avrupa Parla- mentosu'nun (AP) geçen mayıs ayında açıklanan Türkiye ra- porunda "Türk yetkililer Er- genekon hadisesinin üzerine kararlı bir şekilde gitmcli. Bu şebekenin devlet içindeki bağ- lantıları taııı anlamıyla gün yüzüne çıkarılmalı ve sorum- luları adalete teslim edihneli" yönünde ifadelerin bulunması- na karşın, son gözaltılar AB üyesi ülkelerin Ankara'daki temsilciliklerinde farklı değer- lendinnelere neden oldu. AB üyesi ülkelerin diplomatlannın büyük bölümü, son gözaltılar ve kapatma davası ile birlikte si- yasal gerginliğin artacağı, bunun toplumsal gerginliği tetikleye- ceği ve buna olası bir ekonomik krizin eklcnmesiyle Türkiye'nin bütünsel olarak bir bulırana sü- rüklenebileceği değerlendinııe- sinde birleşti. AB, geçen salı günü aralann- da gazetemiz Ankara Temsilci- si Mustafa Balbay ve iki emek- li orgeneralin de bulunduğu 23 kişinin gözaltına alınmasından sonra gelişmeleri yakın takibe aldı. Edinilen bilgilere göre bazı AB üyesi ülkelerin Ankara tem- silciliklerinde sadece AKP'nin kapatılması davası ve Ergenekon soruştunnası ile ilgilenecek dip- lomallar görevlendirildi. An- cak bu konuda AB üyesi ülke- lerin Ankara'da görev yapan diplomatları arasında farklı de- ğerlendirmelerin olması da dik- kat çckti. Bazı AB üyesi ülkelerin dip- lomatlan, gelişmelerin iki yön- lü ele alınması gerektiğini, ko- nunun "Türkiye'nin demo- kratikleşme süreci" ve "Tür- kiye'deki siyasal ortam" bağ- lanıında değerlendirilmesi ge- rektiğini savunurken, diplo- matlann büyük bölümü ise "Son gözaltılar ve Anayasa Mah- kcmcsi'ndeki kapatma dava- sı ile cepheleşme doruk nok- tasına çıktı. Bundan sonra si- yasal açıdan ortak zenıin bu- lunması güç. Siyasilerin açık- lamaları uzlaşmaya değU cep- heleşmeye yanyor. Bu da top- lumsal gerginliği tetikleyebilir. Olası bir ekonomik sıkıntı da buna eklenirse, Türkiye bü- tünsel bir buhrana sürüklenir. Bu konuda hassas olunmalı" görüşünde buluştu. Hükümete muhalif isimler dikkat çekti Ankara'dan Avnıpa'daki baş- kentlere gönderilen bazı değer- lendirmelerin ana hatlan ise şöyle: v 0 Türkiye'de ilk kez Türk Si- lahh Kuvvetleri'nin (TSK) üst düzeyinden, emekli iki komutan gözaltına alındı. TSK'nin bu konudaki tutumu dikkat çekici. TSK üst kademesi sessiz kala- rak yeni dönemin işaretlerini verdi. i^* Son gözaltılar, Türkiye'de demokratikleşmenin ve sivil ik- tidann güç kazanmasının işare- ti mi yoksa siyasal muhalifiere bir tasfiye operasyonu mu bel- li değil. j^* Gözaltına alınan isimlerin tamamının AKP hükümetine muhalif isimler olması, gözaltı- lann kapatma davası ile ilişki- lendirilmesine neden oluyor. Türk kamuoyundaki görüntü de bu yönde. Gözaltına ilişkin uy- gulamalar, muhalif sesleri sus- turma iddialannı güçlendiriyor. v0 İddianame açıklandıktan sonra suçlamalar iyi değerlen- dirilmeli. Dava süreci sonunda Avrupa tnsan Haklan Mahke- mesi'ne (AlHM) başvurularda önemli bir artış beklenebilir. *^* Türkiye'deki toplumsal ve siyasal hareketlilik açısından Ergenekon iddianamesi yeni dönemin kmlma noktasını oluş- turabilir. Siyasal zeminin de bu kınlma noktasına bağlı şekil- lenmesi önemli bir olasılık ola- rak değerlendirilmelidir. SÖZLÜ SAVUNMA AKP'nin laiklik takıyyesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP, Anayasa Mahkemesi'ne sunduğu sözlü savun- mada, esas savunmada getirdiği "modern ve demokratik laiklik" tanunının 1982 Anayasa - sı'nda tanımlanan laiklik anlayışıyla uyumlu ol- duğunu ileri sürdü. Partinin laiklik karşıtı ey- lemlerin odağı olduğu iddiasını kabul etmeyen AKP, laikliğe aykın hiçbir beyan ve eylemleri- nin olmadığmı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı- sı Abdurrahman Yalçınkaya'nın "hava bu- lutlu iken vay bana niye ördek dedin"e giden çarpık bir mantık zinciri içinde olduğunu sa- vundu. AKP'nin Anayasa Mahkemesi'ne sun- duğu sözlü savunmada şu görüşlere yer verildi: Degişime NâZim Örheğl: Siyasi paıtile- rin yaşamaları esastır; kapahlmalan istisnadır. Siyasi partileri şeklen demokratik siyasi haya- tın vazgeçilmez unsurlan kabul edip yeterince ifade özgürlüğü tanımıyorsak o sisteme anaya- sal demokrasi ve çağdaş demokrasi denemez. Toplumdaki çeşitlilik unsurlannı, kurumsal ve siyasal hayattan tasfiye etmek, böyle bir çaba içinde olmak, demokrasi için bir tuzaktır. Yine şu kısa hayatımız içerisinde çok zaman geçme- den, öyle yanm asır, bir asır veya çeyrek asır geçmeden fikirlerimizde çok köklü değişiklik- ler olduğunu gördük. Bir zamanlar Nâzım Hik- met'e kimler karşı idi, şimdi kimler şiirini oku- maktadır? Doğru olan bugünküdür. Geçmişte kimler Avrupa Birliği'ne karşı oldu? Şimdi aman Avrupa Birliği'ne girelim diyen, bunu yüksek sesle söyleyenler kimler? Öyleyse, yan- nın muhtemel doğrulannı bugün yasak ya da düşman ilan etmek, değişimin değişmez dina- miğine ters düşmektedir. Seçîm kOŞUİU: Serbest seçimler sonucun- da iktidara gelen bir parti, ülke sorunlannın çö- zümü için demokrasi ve hukulcun üstünlüğü çerçevesinde programmı uygulama yetkisine sahiptir. Demokrasilerde iktidarlann cl dcğiştir- mesi ancak seçim yoluyla mümkündür. Siyasi partiler sahip olduklan vazgeçilmez konumlan nedeniyle, demokrasilerde hukuki güvenceye kavuşturulmuştur. Kapatma biçimindeki yaptı- nm, siyasi parti özgürlüğünün özünü ortadan kaldırabileceği içindir ki, ancak zorunlu durum- larda istisnai ve en son çare olarak düşünülmek- tedir. Zira, siyasi partilerin kapatılması, kişiler açısından ölüm cezasuıa denk düşmektedir. ülkenin imajı zedelenlr: İfade ve 6r- gütlenme özgürlüğü neticede Türkiye'de de- mokrasinin ne ölçüde var olduğu hususunu hem bize hem tüm dünyaya göstermesi bakımından tesir katsayısı yüksek bir karar olacaktır. Bu nedenle bu davanın partimizi aşan bir boyutu vardır. Ülkemizin demokratik imajı, kazanımla- n, itiban, bu dava vesilesiyle içeride ve dışanda değerlendirme ve tartışma konusu yapılacaktır. Leblebiden n e m kapmak: Demokrasi bir anlamda toleranstır, çoğulculuktur. Çok farklı, çok zıt fikirlerin, çıkarlann ve bunlann taraftarlannın bir arada yaşamasına imkân ve- ren bir siyasi iklimdir. Hukuk da bunun çerçe- vesüıi çizer. Bu çcrçeve çelikten değildir. Es- nektir, degişime yatkındır. Demokratik toplum- lar alıngan da değildir. Hava bulutlu iken "vay bana niye ördek dedin"e giden çarpık bir mantık zinciri yoktur. Bir halk deyimiyle "leb- lebiden nem kapmak" da yoktur. Olaya böyle bakmaz isek her konuşmadan, her talepten, her tenkitten, rejime yönelik bir tehdit algılaması yapabiliriz. Barış İçinde hukuk değlşlkllğh Bir şeyin yasak olması başka, yasağın yasal yollarla kaldınlmasını talep etmek başka bir şeydir. tşte iddia makamı ile anlaşamadığımız konulardan bir tanesi budur. Eğer bir siyasi parti veya siya- set yapan insanlar, yasak olan ya da olmayan herhangi bir konuyu veya bir yasağı yine yasal yollardan giderek hukukun dışına çıkmadan, cebir ve şiddeti teşvik etmeden, banş içerisinde ve usulüne uygun olarak bu yönde bir hak ve özgürlük talebinde bulunuyorsa, bunun neresin- de demokrasiye aykın bir tutum var? Bu türlü bir siyaset anlayışının neresi antidemokratik, neresi laikliğe karşı bir durum? Bazı açıklamalar kişisel görüş: Kişi- sel görüşler, kapatma nedeni ve kapatma davası delili olarak kullanılamaz ve bir siyasi partiye isnat edilemez. Iddianamede yer alan konuşma- lardan, genel başkanın konuşmalan ile Mec- lis'te grup adına yapılan konuşmalar dışındaki açıklamalann tamamı, kişisel görüş açıklaması- dır. Bunlann partiyi bağlaması mümkün değil- dir. AKP, Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın "Eğer bir kadın kapanması gerektiğini düşü- nüyorsa, buna hakkı var", tstanbul Milletve- kili Egemen Bağış'ın "Benim üniversiteye gi- demeyen kardeşlerim, bacılarım, arkadaşla- rım var... Bu tamamen bir insan hakları ayı- bıdır" biçimindeki açıklamalan "kişisel gö- rüş" olarak nitelendirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle