02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 TEMMUZ 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER DSP'nin kurucu genel başkanı Rahşan Ecevit'le Genel Başkan Zeki Sezer arasında ipler koptu DSP'de istifa gerginliği ZEKİ SEZER ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP'nin kurucu genel başkanı Rahşan Ecevit, örgüte yazılı bir mesaj göndererek DSP Genel Başkanı Zeki Sezer'le yaptıklan görüşmede iplerin na- sıl koptuğıuıu anlattı. Ecevit, "DSP'nin hak et- tiği büyümeyi sağlayamadığını belirttim. DSP'nin ve kendisinin çok aına çok başarı- lı olduğunu, aşın sinirli ve yüksek bir ses to- nuyla anlattı. Tek taraflı sö/.lü saldırı biçi- ıninde geçen görüşmemizin sonunda istifa et- tiğini söyledi. Ben de ilk defa itira/da bu- lunmadım" açıklamasını yaptı. Parti genel mcr- kezinde basın toplantısı düzenleyen Sezcr, "Hiçbir şekilde istifa etmedim, bunu ima da- hi etmedim" dedi. Ecevit, dün yaptığı yazılı açıklaınada, DSP Genel Başkanı Sezer'le yaptığı görüşme hak- kında bilgi verdi. Bülent Ecevit'in hastahği ön- cesinde "sağhsollu işbirliği"nden söz ettiği- ni, hastanedeyken de onun adına bu konudaki arayışlan kendisinin yüriittüğünü aktaran Ece- vit, "Ancak sadece DSP-CHP işbirliği oluş- turulabilmiş ve hedeflenen sonuç elde edi- lememiştir" dedi. Sağlı-sollu işbirliğine olanak sağlayacak bir açılını yapılnıası gerektiğini vurgulayan Ecevit, "düşüncelerini geçen ay bir basın açıklamasıyla kamuoyuna da duyur- duğunu, ancak bu açıklamasına partinin in- ternet sayfasında yer verilmediğini" bildirdi. Ecevit, Sezer'le yaptığı son görüşmeyle il- gili olarak da şu bilgileri verdi: "Sayın Sezer, açıklamanın parti adına bir olumsuzluk yarattığını, çok sayida önemli ismin parti- ye katılmak için başvurduğunu, ancak bu açıklamadan sonra tümünün partiye katıl- maktan vazgeçtiğini söyledi. Ben de kendi- sine partiye katılınılarla ilgili iddiasını ger- çekçi bulmadığımı, 3-4 yıldır DSP'ye katı- lınılarla ilgili çok sözlcr söylendiğini, ancak hepsinin sonuçsuz kaldığını, DSP'nin hak et- tiği büyümeyi sağlayamadığını belirttim. Sa- yın Sezer, DSP'ııin ve kendisinin çok aına çok başarılı olduğunu aşırı sinirli ve yüksek bir ses tonuyla anlattı. Tek taraflı bir sözlü saldırı biçiminde geçen görüşınemizin so- nunda da istifa ettiğini, en kısa zamanda ku- rultayı toplayacağını ifade etti. " QEZER'DEN YALANLAMA Ecevit'in yazılı açıklamasının ardından Ze- ki Sezer de parti genel merkczinde basın top- lantısı düzenledi. Sezer, şöyle konuştu: "Saym Rahşan Ecevit'in o açıklamasından anlaşı- lan 'Zcki Sezer istifa etti' sözü külliyen yan- lıştır. Hiçbir şekilde istifa etmedim, bunu ima dalıi etmedim. Ancak, siyasette bir istifa me- kaniznıası olduğunu bilirim, o istifa başa- rısızlık sonueunda olmalı, cğcr Türkiye'de siyaset görevini doğru yapacaksa." RAHŞAN ECEVİT Başsavcı Yalçınkaya AKP'nin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğunu, örneklerle ortaya koydu 4 Laiklik ükesi aşmcbnhyor' AKP SÖZLÜ SAVUNMASINI SUNDU HAK-PAR davasını örnekgösterdi • AKP'nin, Anayasa Mahkemesi'ne sözlü savunmasını Başbakan Yardımcısı Çiçek ile Grup Başkanvekili Bozdağ sundu. Anayasa Mahkemesi'nin HAK-PAR ile ilgili gerekçeli kararının ömek gösterildiği savunmada, ey- lem kategorisi dışında kalan verilerin kapat- manın nedeni sayılamayacağı ileri sürüldü. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçm- kaya'nın ardından AKP dc, Anayasa Mahkeme- si'ne sözlü savunmasını sundu. Savunmayı ya- pan Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ile Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, partinin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmadığını, Başbakan Tayyip Erdoğan ve parti yöneticilerinin beyan ve açıklamalannın ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini savundular. Sa- vunmada Anayasa Malıkemesi'nin HAK-PAR ile ilgili gerekçeli kararı örnek gösterildi. AKP'nin kapatılnıası istemesiyle Anayasa Mahkemesi'ne açılan davada savunma süreci ta- mamlandı. AKP sözlü savunmada, partinin laik- lik karşıtı eylemlerin odağı olmadığı iddia edil- di. Erdoğan ve parti yöneticilerinin, laiklik kar- şıtı eylemlerin odağı olduğuna delil olarak gös- terilen beyan ve açıklamalannın ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gcrcktiğinin ilcri süriildüğü savunmada, Anayasa Mahkemesi'nin 3 gün önce Resmi Gazete'de yayımlanan HAK- PAR ile ilgili gerekçeli kararı örnek gösterildi. Anayasa Mahkemesi'nin HAK-PAR kararı ile parti kapatma davalannda yeni bir içtihat başlat- tığını, eylem kategorisi dışında kalan düşünce açıklamaları, öneriler, tüzükler, programlar, pro- jeler ve benzeri verilerin hiçbir şekilde kapatma- nın nedeni kıhnamayacağın beliıtildiği savun- mada, gerekçeli karardaki "Tüzük ve progra- mında ifade edildiği biçimde partinin, Kürt sorunu olarak ele alıp değerlendirdiği sorıı- na, kendine göre çözüm önerileri getirmesi, vatandaşlık temelinde ulus kavramımn reddi olarak nitelendirilemez.... Belli bir sorunun varlığına ve buna dair çözüm önerilerine iliş- kin ifadelerin demokratik bir rejimde düşün- ce ve ifade hürriyeti kapsamında değerlendi- rilmesi gerekir" ifadesi anımsatıldı. Savunma- da, Anayasa Mahkemesi'nin 2001'de davanın açılmasından sonraki eylemlerin ancak yeni bir dava konusu olabileceği yönünde karar verdiği ileri sürülürken, bu konuda Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun oğlıı Prof. Korkut Kanadoğlu'nun 2004'teki yazısı ömek gösterildi. QAVUNMA 6.5 SAAT SÜRDÜ 6.5 saat süren sözlü savunmanın ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Çiçek, "İddianamede, esas hakkındaki mütalaada ve sözlü mütalaada ileri sürülen hususlarm, partimiz bakımından neden varit, doğru, hukuki olmadığının çok yönlü değerlendir- melerini yaptık" diye konuştu. Zanıanlama konusunun yüksek mahkemenin takdirinde ol- duğunu belirten Çiçek, "Biz davanın uzama- ınası gerektiğini söyledik. Çünkü biz ikti- dar partisiyiz. Aına bu, bizim beklentileri- nıizdi. Takdir mahkemenin" dedi. EMİNE KAPLAN ANKARA - Yargıtay Cum- huriyet Başsavcısı Abdurrah- man Yalçınkaya, Anayasa Mah- kemesi'ne sunduğu sözlü müta- laada, AKP'nin laiklik karşıtı cylcmlcnn odağı olduğunu hü- kümetin 6 yılhk icraatından ör- nekler vererek ortaya koydu. Yalçınkaya, AKP'nin laiklik il- kesini aşındırmaya çahştığını, eğitimi dinselleştirdiğini, sürek- li olarak dini hükümlcri referans gösterdiğini, alkol kullanımında şer'i nizamı anımsatacak uygu- lamalara gittiğini vurguladı. Yal- çınkaya. "Davah siyasi partinin beyan ve eylcınleriııiıı bir kıs- mı dahi, laikliğe aykırı fıillerin odağı haline geldiğini göster- meye yeterli bulunmaktadır" dedi. Yargıtay Cumhuriyet Başsav- cısı Yalçınkaya, Anayasa Mah- kemesi'ne sunduğu sözlü müta- laasında, siyasi partilerin yasak- lanmış eylemlerin odağı haline gelebilmesi için anayasaya aykın fıillerin bir partinin üyeleıince yo- ğun bir şekilde işlenmesi ve bu durumun partinin yetkili organ- lannca benimscnmesi gerekti- ğini belirtti. Yalçınkaya, AKP'nin laiklik karşıtı eylemle- rin odağı olduğuna ilişkin şu bilgileri verdi: • AKP, iktidara gelişinden iti- baren anayasanın başlangıç kıs- mı ile 2. ve 24. maddelerinde iş- levsel bir tanımı yapılmış, yük- sek mahkeme kararlarıyla da açıklanmış olan laiklik ilkesinin anayasadaki tanımının yeterli olmadığı söylemiyle aşındırma- ya çalışmıştır. • Laik devletin bütün inançlara cşit mesafede olması, ancak dünyevi ilişkilerde devletin akıl ve bilimin ışığında ve dinden ba- ğımsız olarak düzenleme yapma yetkisi görmezden gelinerek "ulcmaya danışma, af yetkisi maktulün mirasçılarına ait- tir" gibi söylemlerle dini hü- kümler referans gösterilmiştir. • Din ve vicdan özgürlüğünün sınırsız ve kısıtlanamaz bir hak gibi topluma benimsetilmesi ve benimsctilen bu inanç üzerinden türbanın üniversitelerde serbest bırakılması ve bu serbestinin gi- derek tüm kamusal alana yay- gınlaştınlması için partili mil- lctvckillerinden, belediye baş- kanlanna kadar ortak bir söyleın kullanılmıştır. tİKİLİ BİR EĞİTİMİ İÖZENDİRDİ' • tmam hatip lisesi mezunla- rına üniversiteye girişte uygula- nan katsayı sistemi bir hak ihla- li algısıyla sürekli eleştirilerek Tevhid-i Tedrisat Yasası'na ve eşitlik ilkesine aykın olarak Cumhuriyet öncesi gibi ikili bir öğrctimin özcndirilmesi ve bu okullann meslck okulu hüviye- tindcn çıkanlmasına, ortaöğreti- min asıl unsurlan haline gctiril- mesine çalışılmıştır. • Eğitim müfredat da dahil ol- mak üzere Milli Eğitim Tcmel Yasası'na aykırı olarak dinsel- leştirilmiştir. 12 yaşın altındaki çocukların Kuran kurslarma de- vamını engelleyen düzenleme- lcrin kaldınlmasma yönelik söy- lem vc çaba gösterilmiştir. • Devlet kadrolanna siyasal 1s- lamcı bir yapının oluşturulması. özellikle üst düzcy atamalarda li- yakat ve kariyer yerinc dini inanç ve aidiyet ölçüt olarak öne çıka- rılmıştır. • Halk sağhğı ve gençliğin ko- runması bahanesiyde adeta şer'i nizam uygulanırcasına alkollü içki satış ve tüketim alanlan dar- altılmış ve giderek yasaklan- mıştır. • Yurtiçi ve yurtdışı her türlü resmi toplantı ve törcnlcrdc laik bir cumhuriyetin yöneticileri ol- duklan hiçe sayılarak dinscl kim- lik ve aidiyetlere vurgu yapılmış, tanıtımlarda dini motifier öne çıkanlmıştır. • Dini bayram ve günler, ulu- sal bayramlan gölgeleyecek bir tamtım ve göstcriş içinde kut- lanmış, her türlü siyasi faaliyet- te din ve dince kutsal sayılan şey- lcr tüm parti kademelerince is- tismar cdilmiştir. 'L ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANVEKİLİ PAKSÜT AÇIKLAD1 'AKPdavası 1.5 ayda biter' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt, AKP hakkındaki kapatma davası sürecinin kısa bir sü- re içinde biteceğini belirterek "4 ile 5 hafta gibi biter. Bu süre 3 hafta da olabilir, 6 hafta da.." dedi. Buna göre, dava en geç 1.5 ay içerisinde ya- ni ağustosun 15'ine doğnı sonuçlanacak. ABD'nin bağımsızlık yıldönümü büyükelçi- lik konutunda düzenlenen resepsiyonla kutlan- dı. Resepsiyona, Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Devlet Ba- kanı Mehmet Şimşek, CHP lideri Deniz Bay- kal, 9. Cıımhurbaşkanı Süleyman Demirel, Anayasa Malıkemesi Başkanvekili Osman Pak- süt, çok sayıda milletvekili ve yabancı misyon temsilcisi katıldı. Resepsiyonda sonılan yanıt- layan Paksüt AKP hakkındaki kapatma süreci- nc ilişkin bilgi verdi. Paksüt, "Artık kısa süre- de bitecek. 4 ile 5 hafta gibi biter. Bu süre 3 hafta da olabilir, 6 hafta da.." dedi. Gazeteci- lerin adli tatil nedeniyle davaya ara verilip ve- rilmeyeceğini somıalan üzerine "Bu iş bitme- den kimse bir yere gitmeyecek" karşıhğını ver- di. Taraflarca ek süre istcneceğini sanmadığını ifade eden Paksüt, ondan sonra Mahkeme Baş- kanı Haşim Kıbç'ın bir gün belirlcycceğini, ne- zaketen kendilerine de danışacağını söyledi. Paksüt, Anayasa Mahkemesi'nden aynhrken dc AKP hakkındaki kapatma davasına ilişkin çeşit- li açıklamalar yaptı. Paksüt, Çiçek ve Bozdağ'ın AKP adına yaptığı sözlü savunmanın tutanak ha- line getirileceğini belirtti. Sözlü savunmanın da- vada görevlendirilen raportöre verilmediğini be- lirten Paksüt, "Raportör, bıından sonra çalış- maya başlayacak ve en kısa zamanda raporu- nu sunacak. Gün vermek mümkün değil. Ra- portörümüz raporunu sunduktan sonra heyetçe incelemeye başlayacağız. Çok fazla ek ve delil var. Davayı mümkün olan kısa süre içinde so- nuçlandırma konusunda bir ııiyet var" dedi. AİKLİK İLKESİ KALDI- RILMAYA ÇALIŞILDI' • Çoğulcu demokrasinin, kuv- vetler aynlığı ve hukukun üs- tünlüğü ilkesine dayandığı göz ardı edilerek anayasanın değiş- tirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez olarak bclirlediği laik- lik ilkcsi, dolanılarak ortadan kaldırılmaya kalkışılmış, bu amaçla anayasanın 10 ve 42. maddeleri değiştirilmiş, YÖK Yasası'nın ek 17. maddesinin de- ğiştirilmesi için yasa önerisi ve- rilmiştir. • Davalı partinin, temel hak ve özgürlüklerin geçeıii olduğu la- ik ve demokratik bir hukıık dev- lctini değil, dini kurallara daya- nan, referanslannı dinden alan bir devlet ve toplum modelini ger- çekleştinncyi aınaçladığını ortaya koymaktadır. Bu eylemlerin, par- tinin genel başkanından başla- yarak genel başkan yardımcıla- n, milletvekılleri ile teşkilatla- nnda ve aynca yerel yönetim- lerde görcv alan her kademede- ki partililcrin yoğun, kararlı, ıs- rarlı ve süreklilik gösteren beyan ve fiilleri ile işlenmesi, davalı par- tinin laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldiğini kanıtla- maktadır. Davalı siyasi partinin beyan ve cylemlerinin bir kısmı dahi, laikliğe aykın fıillerin oda- ğı haline geldiğini göstenneye yeterli bulunmaktadır. • Davalı parti başkan ve üye- lcrinin beyan ve eylemleri, çok hukuklu bir sistem çerçevesi içinde şeriata dayalı bir rejim oluştumıaya yönelik uzun vade- li bir politikanın varhğını ortaya çıkarmıştır. Davalı partinin söz konusu politikasını uygularken ve öngördüğü sistemi yerleştirir- ken şiddctc başvunna olasılığını dışlamadığı açıktır. Bu projeler, demokratik toplum kavramıyla bağdaşmadığı gibi, demokrasiye yönelik tehdidi dalıa somut ve ya- kın kıldığmdan, açık ve yakm bir tehlike oluşrunnaktadır. DUZ YAZI ORHAN BtRGtT Krizi Daha da Büyümeüen Durdurmanın Yolu Belki de ilk kez Batı basını Tayyip Erdoğan ile partisinin gerçek yüzünü görmeye başladı. Bir yı- lı aşkın süredir, sorgusuz sualsiz tutukevlerinde tutulan ve sayıları ile kimlikleri hâlâ tam olarak bi- linmeyen onlarca insanın varlığı da, önceki gün- kü gözaltı olayları ile hem kendi medyamızda hem de dış dünyada yer almaya başladı. Dahası, Adalet Bakanlığı'nın internet sitesini çö- kertecek kadar büyük hacimli bir iddianamenin ni- hayet ve harıl harıl sürdürülen bir çaba ile ta- mamlanmak üzere olduğunu da, önce ne hikmet ise Yürütme Erkinin Başı kimliğini unutmuş olduğu anlaşılan Sayın Başbakan'ın ağzından; daha sonra da Istanbul Cumhuriyet Başsavcı Veki- li'nin açıklamasından öğrenebildik. AlHM'deki eski Yargıcımız Rıza Türmen, sav- cının davayı açmakta gecikmesinin sonucu tu- tukluluğun uzamasını, Sözleşmenin 5. madde- sini ihlal olarak gördüğünü yazıyordu. {Milliyet 3 Temmuz 2008) AKP'nin kapatılma davası ile ilgili olarak hemen her akşam bir televizyonda arzı en- dam eden onca hukuk allamemizden, Ergenekon tutuklularının iddianamesiz geçirdiği bu biryılla il- gili en küçük biryorum yaptığını gören, bilen var mı? Son büyük gözaltı olayında güvenlik güçleri ye- rine ilgili savcının yazılı bir çağrısının daha insancıl olacağını söyleyenlere karşı AKP medyasının yanıtını dün okuduk ve dinledik: İlgili çevreler, zanlı generallerin ve Ankara Ti- caret Odası Başkanı ile sevgili Mustafa Balbay'ın ve Tercüman Genel Yayın Müdürü Ufuk Bü- yükçelebi'nin adlarını vermeden, izlenilen yön- temi, polisin elinden kaçmayı önlemek gibi bir gerekçeye dayandırma yarışındaydılar. Bu dava öyle anlaşılıyor ki, artık kısa bir süre sonra açılacak. 2000 sayfayı bulduğu bildirilen id- dianame, ilgililere, yani Cumhuriyet Savcısı'nın sa- nık olarak belirteceği kişilerle avukatlarına tebliğ edilecek. Ama tebliğin, o 2000'i aşan sayfa ne- deniyle CD'ler ile yapılacağı söyleniyor. Küçük bir soru: Avukatların CD'leri okuyabilmesi elbette mümkün.Yatutuklu sanıklar, haklarında- ki suçlamaları ve o suçlamanın dayanağı olan bel- geleri nasıl okuyacaklar? Acaba her sanığa bir dizüstü bilgisayar da ve- rilerek dünya adalet tarihinde bir ilke imza mı atı- lacak?.. Ve havada uçuşan bilgi kirliliği Soruşturmanın bugünkü aşamasında bile sis- tematik ve kasıtlı bir bilgi kirliliğinin sürdürülmekte oluşu hazindir. Iki emekli orgeneralin gözaltına alınmasından ön- ce Başbakan'ın, Kara Kuvvetleri Komutanı ile görüşüp bir mutabakat sağlandığı haberi iktidar medyasında yer aldı. Haberin asılsız olduğunun Başbakanlıkça açık- lanmadığını gören Kara Kuvvetleri Komutanı ya- lanladı. Başbakanlığın aynı yöndeki açıklarnası ise o sert yalanlamadan daha sonra geldi. Oysa ön- celik, son buluşmanın ev sahipliğinin, Başba- kanlığın olmalıydı. Aynı bilgi kirliliği fabrikalarının, Istanbul polisi ta- rafından bilgilerine başvurulan sanıkların neler söy- lediğini yazan dünkü malum gazetelerin sayfa- larında okumayanlar; Mustafa Balbay'ın susma hakkını kullanmasında ne kadar isabetli davran- dığını görmüş olmalılar. Türkiye'yi içinden çıkılmaz bir bunalıma götür- mek isteyenlerin ayak sesleri bu son olaylarla da- ha da yakından duyuluyor. Eski Genel Kurmay Başkanı Özkök'ün dün Fikret Bila ile yaptığı söy- leşide açıkladığı kuşkuları paylaşmamak ola- naksız. özkök, "resmi bir aktörün daha geç olmadan or- taya çıkıp ortalığa çeki düzen verecek birhareketi, halkı da arkasına alarak gerçekleştirmesini" istiyor. Bence de çok haklı bir istek. Sivil güçler, ön- celikle siyasi partiler, kendilerine düşen görev için geçilmemelidirler. Rahmetli Bülent Ecevit'in 2006 yılı 14 Şubat günü yaptığımız görüşmede, bugün olacakları ta- mamı tamamına gözlemleyen, değerlendiren teşhislerini ve önlem olarak ortaya attığı çözüm yolları için DSP'ye önerilerini zaman zaman yaz- mıştım. O önerileri yürürlüğe geçirmemekte di- renen parti yönetimi, bugün sıkıntısını ulusça çek- tiğimiz muhalefet boşluğunda büyük sorumluluk taşıdığını hâlâ kabullenmek istemiyor. Ve ne yazık ki, çok sorumsuzca bir siyasi ku- marda ısrar ediyor. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] D-8'DE BABACAN TEMSİL EDECEK Erdoğan Malezya gezisini iptal etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Baş- bakan Tayyip Erdoğan D-8 zirvesine katıl- mak için gitmeyi planladığı Malezya gezisi- ni gündemin yoğunluğu nedeniyle iptal etti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün dc son anda katılmama karan aldığı zirvede Türki- ye'yi, Dışişleri Bakanı Ali Babacan ın tem- sil etmesi bekleniyor. Erdoğan'ın Kuala Lumpur'da yapılacak D- 8 zirvesine katılmak üzere 7-8 Temmuz ta- rihlerinde Malezya'da bulunacağı açıklan- mıştı. Ancak iç siyasette yaşanan gelişmeler nedeniyle Erdoğan programı iptal etti. Dip- lomatik kaynaklar Erdoğan'ın yerine Cıım- hurbaşkanı Gül'ün D-8 zirvesine gitnıe seçe- neğinin de görüşüldüğünü belirtirken, Çankaya Köşkü kaynakları dün öğle saatlerinde Gül'ün Malezya'ya gitmeycccğini açıkladı. Ortaya çı- kan tabloda son anda bir değişiklik olmazsa Er- doğan ve Gül'ün yerine Türkiye'yi Dışişleri Bakanı Babacan temsil edecek. Malczya'nın başkanlık edeceği, gclişcn 8 ülke zirvesine Tür- kiye'nin yanı sıra, Iran, Mısır, Pakistan, En- donezya, Bangladeş ve Nijeıya katılıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle