25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 TEMMUZ 2008 CUMARTESİ 20 neyiz? Emekli diplomat, yazar Daver Darende ile ayaküstü bir söyleşi: - Amerika ile Iran arasında neyiz biz şimdi? - Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi'nin eşbaşkanı olarak Amerika'nın bölgesel sözcüsüyüz... - Postacısı belki de... - "Stratejik müttefiki bilgilendirme sorumlusu" daha yerinde olacak sanırım... - Kısacası ulak konumuna geldik desenize... Adak Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs Barış Harekâtı'nın 34. yıldönümü kutlamaları için gittiği KKTC'de protokolde otururken tam karşısında açılan "AB yolunda KKTC adağınız mı?" yazılı pankartı kaldırtmış. Törende kürsüye geldiğinde de "Barış kutlamalarinı siyasete alet etmeyin" diye uyarıda bulunmuş. Biliyorsunuz, tek egemenlikçi Talat ile AKP tayfasının yürüttüğü Kıbrıs politikası tümüyle bir sportif faaliyet. Amerikan futbolu, çim hokeyi ya da Sumo güreşi gibi bir şey. Kesinlikle siyasetten sayılmıyor yani. IŞ1K KANSU Yeni Soruşturmacılar Hergün okuyor, izliyoruz.... Gazetecilik bitti, yönlendirme ağır basıyor. Haberin pabucu damda, nesnellik unutulmuş bir ezgi... Gazi Üniversitesi lletişim Fakültesi araştırma görevlilerinden Sevgi Can Yağcı, medyanın bilgilendirmekten vazgeçtiğini düşünüyor. Artık fikirlendiriliyoruz topluca: "Demokrasinin temel dayanaklarından olan medya, iletişim teknolojileri ve küreselleşme ile artan gücü sonucunda, yargı sürecine de müdahale eder oldu. Medyanın büyük bölümü, soıvşturma evrelerinde belirleyici rol oynuyor; kanıtlar, suçlular ve suçlar konusunda bilgiden çok yoruma dayalı, öfkeli, kışkırtıcı gerçeklikler kurguluyor. Bu kafa karıştırıcı enformasyon bolluğu ve bilgi kirliliği medyanın güvenilirliği konusunda artan kaygıyı pekiştiriyor. Demokrasinin dördüncü gücü, sustuklarına, seslendirdiklerine ve toplumsal kutuplaşmadaki işlevine bakılırsa sorumluluğunun pek de farkında değil. Medya, kimi soruşturma süreçlerinin başat siyasal aktörlehnden biri. Bu siyasallaşma, yargının siyasallaşması kadar sakıncalı. Ancak 'siyasallık' kavramını medyanın siyasal ve ekonomik bir sistem içinde var olduğu gerçeğinden ayrı düşünmek gerekiyor. Etik değerleri hiçe sayarak bilgiyi yalnızca belli çıkar filtrelerinden geçirerek sunmak, yakın tarihimizde birçok örneğini gördüğümüz gibi, toplumsal öfkenin ve çatışmanın oluşumuna temel birzemin sunuyor." Okur ne yapmalı? O da mı filtre koyacak okuduklarına? Inandırılmak istendiklerine inanmayarak örneğin... Sevgi Can Yağcı, bir başka şey öneriyor: "Toplumsal sistem içerisinde medya ve iktidar odaklarının bilgi ile kurduğu ilişkinin bağlantı noktalarını gözden kaçırmamak galiba ilk adım..." Yıllardır Amerika'nın nabzını tutan gazeteci Yılmaz Polat'tan bir-iki anımsatma: "ABD Adalet Bakan Michael Mukasey geçen şubat ayında Ankara'ya geldi. Mukasey, Başbakan Erdoğan ve Adalet Bakanı Şahin 7e görüştü. Bir soru: Görüşmelerde 'Ergenekon' konusu gündeme geldi mi? Ya da Fethullah konusu... Bir hatırlatma daha Birkaç anımsatma yapalım: Mukasey'den önce Adalet Bakanı olan Alberto Gonzales, Başkan Bush'un en yakın arkadaşlanndan biriydi. Ulusal Güvenlik Kurumu NSA'nın dinleme programları konusunda Amerikan Kongresi'ne verdiği ifadede siyasetçileri yanlış yönlendirmekle suçlanıyordu. Yani tele- kulakişi.. Gonzales, sekiz federal savcıyı da görevden aldığı için eleştiriliyordu. Ne mi oldu? Bush'un arkadaşı olmasına rağmen istifa etmek zorunda kaldı. Gonzales'ten önceki Adalet Bakanı John Ashcrof da, Irak'taki Ebu Gureyb Hapishanesi ve Guantanamo üssündeki kişilere kötü muameleyi onayladığı suçlamaları nedeniyle yıpranmış ve istifa etmişti..." ABD, tüketim kültürü üzerinde yükselir: Kullan, kullan, at... Biz daha o aşamaya gelmedik. Henüz "at, at, kullan" sürecindeyiz... Amerikan Konsolosluğu'na Saldım SACtT SOMEL Emekli Elçi Birkaç gün önce Istinye'de- ki Amerikan Konsolosluğu'na yapılan bir terörist saldırısı es- nasında Türk koruma görevli- leri teröristlerle silahlı çatış- maya girip üç şehit verirken, Amerikalı koruma görevlileri binadan çıkmamış, parmakla- rını kıpırdatmadan çatışmayı pencereden seyretmiştir. Üs- telik, kurşunu biten ve yarala- nan bir polisimiz Amerikan konsolosluğuna sığınmak Is- tediği zaman da kapıyı aç- mamışlar, yaralı polisimizi te- röristlerin önünde bırakmış- lar. Niçin konsolosluklarını sa- vunmak için müdahale etme- dikleri sorulduğunda, kuralla- ra göre binanın dışında silah kullanmaya yetkili olmadıkla- rını, daha sonra da silahları ol- madığını söylemişler. Yaralı polis memurumuzu içeri al- mamalarının sebebi olarak da, kapının otomatikman kilitlen- diğini öne sürmüşler. • * • Bu yanıtlar elbette tatmin edici değil. Bundan birkaç yıl önce Hamburg'daki Israil Baş- konsolosluğu'na Kürt terörist- ler tarafından bir silahlı saldırı olmuş, Israilli korumacılar dört teröristi daha konsolosluk bi- nasına girmeden, dışarıda öl- dürmüşlerdi. Olaydan sonra konsolosluğun yaptığı "Bina- nın Israil toprağı sayıldığı, ora- ya yapılacak bir saldırıyı kabul edemeyecekleri" yolundaki de- meci de Alman makamlarınca kabul edilmişti. Uluslararası kurallara göre saldırılara karşı masuniyeti ol- duğu kabul edilen binaların bu masuniyeti, binanın "müş- temilatını" da kapsar. Dolayı- siyle Amerikan konsolosluğu- nun iddia ettiği gibi, yapılan saldırının defedilmesi için mut- laka saldırganların binanın içi- ne girmelerini beklemeye ge- rek yoktur. • •• Amerikalı koruma görevli- lerinin silahları olmadığı iddia- sına gelince, buna kargalar bile güler. Binaenaleyh koso- losluklarının önünde üç Türk polisi kendilerini korumak için şehit düşerken Amerikan ko- ruma görevlilerinin olaya seyirci kalmaları ne görev anlayışı ile, ne de insanlıkla bağdaşır. Kendilerini korumak için ça- tışmaya giren ve yaralanan Türk polisinin içeriye alınma- masına gelince, eğer dışarıda bir Amerikalı olsaydı kapıyı açmayacaklar mıydı?.. 1949 tarihli Uluslararası Ce- nevre Antlaşması'na göre sa- vaş meydanında yaralanan veya hastalanan düşman as- kerlerine bile insaniyet göste- rilmesi ve dost, düşman, din, dil, ırk farkı gözetilmeksizin tedavi altına alınmaları insan- lık görevi sayılıyor. Hatta ant- laşma daha da ileri giderek, bir çatışma olduktan sonra da "Acaba çatışma alanında yaralı kimse kalmış olabilirmi?" diye bir araştırma yapılmasını em- rediyor. PekL ya kendilerini korumak için hayatını tehlikeye atan ve yaralanan bir kimseye kapı açmayanları nasıl nitelendir- meli? Ben kelime bulamıyorum. Raydan çıkış 4 yıl öncesini anımsayan var mı, Pamukova'da olanları? AKP'nin hızlandırdığı trenin raydan çıkışını, 41 kişinin ölümünü... Pamukova faciasını kitaplaştırmış olan araştırmacı-yazar Ümit Sarıaslan, "Pamukova kazası, AKP'nin geçen yıl yeniden iktidar olmasının gürültüsü altında kalmıştı. Bu yıl da, AKP hakkında açılan 'kapatma davası' ardından yaratılan gürültünün tozu dumanı altında yitti" diyor, umutsuz, üzgün... Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası Başkanı Yunus Akıl ise, kazanın nedenini "makinistin hız yapması" olarak açıklayanların, hemen arkasından yaşanan "Tavşancıl kazası, Ankara gar tren devrilmesi, Erdemir cevher treninin uçması, Pamukkale ekspresinin devrilmesi" karşısında suskun kaldıklarını söylerken bir gerçeğin de altını çiziyor: "Yenilenmeyen raylar, personel azlığı, plansız programsız yapılan projeler, partizanlık, işbilmezlik, kurum personeline düşmanca davranışlar bu iktidarın ve bu kazalann siyasi sorumlularının değişmez tavrı olmuştur." Bir 22 Temmuz'da treni raydan çıkaranlar, bir başka 22 Temmuz'da balık hafızalılar tarafından yeniden iş başına getirildiler. Erişilen hat ortada. Tren yine raydan çıktı, gidiyor... KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@yahoo. com.tr H A R B İ SEMtHPOROY \ AMAİHSAN Çületti, ve elbet ^ imi2 FFTHi ? r r. / SAGNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Karaciç'e Kesilen Bîlet Karınca ezmez "alternatif tıp gurusu" fotoğrafıyla kendisine yeni kimlik, yeni isim, yeni hayat ve şöhret edinen Dr. Dabiç/Karaciç'in Belgrad'ın göbeginde, birotobüste yakayı ele vermesi, dünya âlemi gafil av- ladı. Film gibi gerçekten. Başına 5 milyon dolarlık fidye konulmuş bir adam, plastik ameliyat filan yaptırmıyor. Birkaç kiio veriyor, saç sakal uzatıyor, yüzüne de iri bir gözlük yerleştiriyor. Tamam. Hepsi bu. Belgrad'da azılı Sırp milliyetçilerinin barı olarak ta- nınan "777e Mad/7ouse"a-Tımarhane!- düzenli biçim- de takılıyor. Kendi -Karaciç versiyonu- portresi başta olmak üze- re duvarları Miloşeviç ve "Sırp kasabı" Mladiç'in re- simleriyle bezeli olan barda, Allah'ın günü birkaç tek atıyor... Kendi fotoğrafı altında oturup -megalomaniye ba- kın!- bar müdavimleriyle koro halinde geleneksel Sırp şarkıları söylüyor. Internette siteler açıyor, makaleler yayımlıyor, konferanslar veriyor, TV programlarına çı- kıyor... "Dr. Dabiç" damgası taşıyan bu "ikinci hayat kim- liğiyle" etrafında yeni bir "aura" ve yeni bir mürit kit- lesi yaratıyor. Belli bir çevrede aranan, sevilen, sayı- lan yepyeni bir "new age" doktoru sıfatıyla, toplum- da kısacası küllerinden yeniden doğuyor ve bir yer edi- niyor. Bu kadar rahat. Bu kadar rahat olduğu için de bun- ca zaman -13 yıl!- sonra durduk yerde yakalanmasına kendi de şaşıyor: "Allah Allah!" diyor eski cani/yeni doktor: "Karaciç olduğumu bilen yoktu ki, beni kim ele verdi?" 'Yalnız gidiş bileti!' Yeni teknolojiler marifetiyle sıradan insanların ev- lerinin gözlendiği çağda, Karaciç'in besbelli çok övündüğü ve güvendiği soğukkanlı dehasıyla (!) bağdaşmayan "naif" bir soru bu. Karaciç rastgele bir suçlu gibi "kıskıvrak yakalanmadı" tabii ki. "Reel politik", fevkalade ilginç bir dizi gelişme ar- dından, kendisine bir "Lahey bileti kesildi"! "Dayton Anlaşması'nın" başaktörü Holbrooke'un ifadesiyle, tek yönlü ve geri dönüşü olmayan, "yalnızca bir gidiş bileti" bu. Belgradlı Dr. Dabiç'in Hollyvvood senaryolarına taş çıkartan, gerçek ötesi macerası üze- rine söylenecekler bundan ibaret... Italya'nın "fîepı/jbb//ca"gazetesi için Balkanlar'daki iç savaşı günü gününe izleyen Sırp yazar Biljana Sbrljanoviç de bunu ifade ediyor: "Karaciç'in yaka- lanması filan masaldır. İlk kareden son kareye dek po- litik bir karar bu. " Politik kararın temelinde, AB başkentlerinde oluşan bir "siyasi irade" var: Sırbistan'a Brüksel yolunu aç- mak... AB'nin iç çekirdeğinde bir kez böyle bir "siyasi ira- de" oluştu mu, Brüksel kapısının aralandığı ülkenin ba- şına bir sihirli değnek değiyor. Ve çözülmeyen sorun, halledilmeyen pürüz kalmıyor... Bunun örneklerini -farklı biçimlerde- geçmişte Av- rupa'nın en azılı diktatörlüklerinden çıkanlspanya, Por- tekiz ve Yunanistan'da gördük. Konumuz Sırbistan olduğuna göre bu "sihirli değ- nek" şimdi Belgrad için nasıl çalıştı, onu görelim... Srebreniça için alman 'siyasi karar' İlk etap, geçen yıl Lahey Uluslararası Adalet Diva- nı'nın "Srebreniça soykırımına" ilişkin vermiş olduğu karardı. Divan; Srebreniça'nın teknik anlamda bir "soy- kınm" olduğunu, ancak bu soykırımın "Belgrad'ın bil- gisiya da kontrolü dışına çıkan unsurlarca işlenmiş ol- duğunu" karara bağladı. Belgrad'da bu karar düğün dernekle karşılandı, ha- tırlayacaksınız! Böylelikle çünkü, "Sırp devleti" soykınm suçundan -"devlet" katında- aklanmış oldu. Nerdeyse "naklen yayınla" izlenen ve çok uzun za- man öncesinden hazırlandığı bilinen Srebreniça soy- kırımı bu kararlazira "Belgrad'ın değil", "Belgrad de- netimi dışındaki birkaç serseri mayının sorumluluğu- na" indirgenmişti. "Serseri mayınlar" da; Miloşeviç, Karaciç ve Mla- diç'ten başkası değildi Miloşeviç, 2002'de gene Lahey'de eski Yugoslav- ya için kurulan Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (YUCM) "tek yönlü bir gidiş biletiyle" teslim edilmiş, tiyatroya dönüşen bitmek tükenmek bilmeyen otu- rumlar sonunda hücresinde ölmüştü... Sırada Karaciç var. Karaciç' ten sonra da Mladiç. "Sihirli değneğin" devamı pazartesiye... nilgun@cumhuriyet.com.tr (ÇOPLUK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN T.C. KADIKÖY 3. tCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN ÖDEME EMRİNtN İLANEN TEBLİĞİDİR 2006/12973 Esas ALACAKLI: T.İŞ BANKAS1 AŞ. VEKİLİ: Av. Aytaç Şimşek, Söğütlüçeşme Cad. No:l/A, Kat:4, Kadı- köy,Tel:0216 449 1094 BORÇLU: 1-SALİH SAMİ KAYA, Atatürk Cad. Vclibaba Apt.No:35,K:I, D:2, Kozyatağı, Kadıköy, 2-KHATIRA SH1KHAL1YE, Alaliirk Cad. Velibaba Apt. No:35, Kat.l, D:2, Kozyatağı, Kadıköy. BORC MİKTAR1: 439.08l,53-YTL.'nin asıl alacağa takip tarihinden sonra işleyecek faizi, her türlü yargılama gideri ve avukatlık ücreti ile birlikte tahsili talebidir. TAKİP KONUSU: ILAMSIZ TAKİP- ÖRNEK 49 ÖDEME EMRİ Dosyamıza olan borcundan dolayı yukarıda yazılı adresinc ömek no:49 ödeme emri gönderilmiş olup, adresinizi terk ettiğinizden ödenıe crari bila tebliğ iade edilmiştir. Zabıtaca yapılan tetkik ve tahkikatta da adre- sinizin tespiti münıkün olmadığından işbu ödenıe emrinin nornıal sürc- lere 15 gün ilavesi ile ilanen tebliğine karar verilmiştir. Yukanda yazılı borcıı ve takip nıasraflannı işbu ilanen gazete neşri ta- rihinden itibaren (22) gün içinde ödemeniz, borcun tanıamına veya bir kısmına veya alacaklının takibat icrası hakkına dair bir itirazınız varsa senet altındaki itnza size ait değilse yine bu (22) gün içinde aynca ve açıkça bildirmeniz, aksi halde icra takibinde bu senedin sizdcn sadır ol- muş sayılacağı, imzayı reddettiğiniz takdirde merci önünde yapılacak duruşmada hazır bulunmanız, buna uymazsanız vaki itirazınızın mu- vakkaten kaldınlacağı, senet veya borca itirazınızı yazılı veya sözlü ola- rak icra dairesine (22) gün içinde bildirmeniz, bildimıediğiniz takdirde aynı müddet içinde 74. madde gereğince mal beyanında bulunmanız, aksi halde hapis ile tazyik olunacağınız, hiç mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunursanız, hapis ile cezalandırılacağı- nız, borç ödenmez veya itiraz edilmezse, cebri icraya devam edileceği, işbu ödeme emrinin yukanda yazılı borçluya tebliği kaim olmak üzcre ilanolıınur. 18.07.2008 (Basın: 41130) vwn.junkldz.com B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN TARlHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 26 Temmuz www.mumtaz-arlkan. com ABD-JAPONm GERGINUĞL 1941'D£ SUGÜN,ABD BASKANI FKANKUN PElA. HO RDOSEVELT, TAPONYÂ'NIN AMEKİKA'OAKİ TİCARİ ÇIKARLARfNIN DONDUBULDUğUNU AÇltiLADI. JAPONYA'MN 19ŞO'lM YIUABDA &4Ş- LAYAN DOSU A£Y4 İÇGALİ, J#PON DIŞ İpLE/it BAkAMININ, FRAAISI2 HİMPİÇM W £>E KORU- MALAKlC!) /H.T1AJA ALACAKCAglNI AÇt/OAMA- SIYlA r£Mİ BİZAÇAMA GCSTEayOEUl. ER7ESİ GÜN,ASO'DE J-APOULARA &UZŞI KISlTîAMA- LAR 8AŞCA0/. PETKOL S4T/Ç/ DA DERHAL ICESİLDİ.MİL/rA&ST•TAPONYA İÇİN,ASVA /$- GALİNİH VANIS/ieA,AMEeİKA /l£ PE ÇATIŞ- MAK BİIZ ZOKJJMLULUK AUA/E GEÜyOIZD VE ONLAZI, BİRKAÇAYSON&) PEARL PA C*Kr İSTANBUL 1. ÎFLAS MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN SIRA CETVELİİLANI DOSYANO: 2007/19 MÜFLİSİN ADI SOYADI: ROVA HOLDİNG A.Ş. SİCİLNO: 229728/177294 Müflis hakkındaki alacak ve istihkak iddialarının tahkik ve tetkik işlemi bitmiş, llK'nun 206 ve 207. maddeleri gereğince düzenle- nen alacaklılar sıra cetveli incelemeye hazır bulundurulmuşUır. Sıraya ait şikâyetlerin, ilan larihinden itibaren 7 gün içinde lstanbul 3. icra Mahkemesi Hâkimligi'nc, alacağm esasına ve miktan- na ilişkin itirazların ise ilan tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili ticaret mahkemesine, îlK'nun 235. maddesi hükıııüne göre yapıl- ması gerekir. ÎlK'nun 232, 234 ve 235. maddeleri gereğince ilanen tebliğ olunur. 24.07.2008 Basın: 41508 SOLDAN SAĞA: 1/ Acil durumlarda -| bir kol ya da baca- „ ğın ana atardaman- *• nı sıkıştırmak ve ka- 3 namaları durdur- A mak için kullanılan alet. 2/ Kuyrukso- 5 kumu kemiği... 6 Söylev. 3/Tann'nın -j birinin suçunu ba- ğışlaması... Ren- 8 yum elementinin 9 simgesi. 4/ Hint sa- natında sıkça betimlenen, timsah, yunus vefi]kan- şımı efsanevi su canavan. 5/ Nâzım Hikmet'in bir oyunu... Nuınaranın kısa yazılışı. 6/ Büyük pulluk... Tahıl, kepek ve keten to- humu kanşınıından oluşan at yemi. II Mısır'ın plaka imi.... Çingcne. 8/ Mcr- sin'in Silifke ilçesinde an- tik bir kent... Ankara'da kurulu bir haber ajansı. 9/ Baş ço- ban... Birbirinin aynı olan iki şeyden her biri... Peygam- berleri Hud'u dinlemedikleri için Tann tarafından yok edi- len kavim. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Basketbolda, topu elde tutarak üç adunda potaya yönelme kurali. 2/ Küçük bedenli bir yengeç cinsi... Bektaşi edc- biyatmda tarikatın yollannı, adap ve erkânını anlatmak için yazılmış şiirlere verilen ad. 3/ Yağmur... Bir nota. 4/ Üze- rine iplik, tel gibi şeyler sanlan silindir. 5/ Argoda çok ça- lışan öğrenciye verilen ad... Japon lirik dramı. 6/ Saka ku- şu... Bir çeşit börülce. II Bir gıda maddesi... "akşamlar bir — gibi biterdi" (Attilâ llhan). 8/ Sınır nişanı... Birmasal kuşu. 9/Kurnaz, açıkgöz... Hayat arkadaşı... Dilbilgisin- deki sözcük türlerinden biri.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle