Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 TEMMUZ 2008 CUMARTESİ
20
neyiz?
Emekli diplomat, yazar
Daver Darende ile
ayaküstü bir söyleşi:
- Amerika ile Iran
arasında neyiz biz
şimdi?
- Genişletilmiş Büyük
Ortadoğu Projesi'nin
eşbaşkanı olarak
Amerika'nın bölgesel
sözcüsüyüz...
- Postacısı belki de...
- "Stratejik müttefiki
bilgilendirme
sorumlusu" daha
yerinde olacak
sanırım...
- Kısacası ulak
konumuna geldik
desenize...
Adak
Recep Tayyip
Erdoğan, Kıbrıs Barış
Harekâtı'nın 34.
yıldönümü kutlamaları
için gittiği KKTC'de
protokolde otururken
tam karşısında açılan
"AB yolunda KKTC
adağınız mı?" yazılı
pankartı kaldırtmış.
Törende kürsüye
geldiğinde de "Barış
kutlamalarinı siyasete
alet etmeyin" diye
uyarıda bulunmuş.
Biliyorsunuz, tek
egemenlikçi Talat ile
AKP tayfasının
yürüttüğü Kıbrıs
politikası tümüyle bir
sportif faaliyet.
Amerikan futbolu, çim
hokeyi ya da Sumo
güreşi gibi bir şey.
Kesinlikle siyasetten
sayılmıyor yani.
IŞ1K KANSU
Yeni Soruşturmacılar
Hergün okuyor, izliyoruz.... Gazetecilik
bitti, yönlendirme ağır basıyor. Haberin
pabucu damda, nesnellik unutulmuş bir
ezgi...
Gazi Üniversitesi lletişim Fakültesi
araştırma görevlilerinden Sevgi Can
Yağcı, medyanın bilgilendirmekten
vazgeçtiğini düşünüyor. Artık
fikirlendiriliyoruz topluca:
"Demokrasinin temel dayanaklarından
olan medya, iletişim teknolojileri ve
küreselleşme ile artan gücü sonucunda,
yargı sürecine de müdahale eder oldu.
Medyanın büyük bölümü, soıvşturma
evrelerinde belirleyici rol oynuyor;
kanıtlar, suçlular ve suçlar konusunda
bilgiden çok yoruma dayalı, öfkeli,
kışkırtıcı gerçeklikler kurguluyor. Bu kafa
karıştırıcı enformasyon bolluğu ve bilgi
kirliliği medyanın güvenilirliği konusunda
artan kaygıyı pekiştiriyor. Demokrasinin
dördüncü gücü, sustuklarına,
seslendirdiklerine ve toplumsal
kutuplaşmadaki işlevine bakılırsa
sorumluluğunun pek de farkında değil.
Medya, kimi soruşturma süreçlerinin
başat siyasal aktörlehnden biri. Bu
siyasallaşma, yargının siyasallaşması
kadar sakıncalı. Ancak 'siyasallık'
kavramını medyanın siyasal ve ekonomik
bir sistem içinde var olduğu gerçeğinden
ayrı düşünmek gerekiyor. Etik değerleri
hiçe sayarak bilgiyi yalnızca belli çıkar
filtrelerinden geçirerek sunmak, yakın
tarihimizde birçok örneğini gördüğümüz
gibi, toplumsal öfkenin ve çatışmanın
oluşumuna temel birzemin sunuyor."
Okur ne yapmalı? O da mı filtre
koyacak okuduklarına? Inandırılmak
istendiklerine inanmayarak örneğin...
Sevgi Can Yağcı, bir başka şey
öneriyor:
"Toplumsal sistem içerisinde medya ve
iktidar odaklarının bilgi ile kurduğu
ilişkinin bağlantı noktalarını gözden
kaçırmamak galiba ilk adım..."
Yıllardır Amerika'nın
nabzını tutan gazeteci
Yılmaz Polat'tan bir-iki
anımsatma:
"ABD Adalet Bakan
Michael Mukasey geçen
şubat ayında Ankara'ya
geldi. Mukasey, Başbakan
Erdoğan ve Adalet Bakanı
Şahin 7e görüştü.
Bir soru: Görüşmelerde
'Ergenekon' konusu
gündeme geldi mi? Ya da
Fethullah konusu...
Bir hatırlatma daha
Birkaç anımsatma
yapalım:
Mukasey'den önce
Adalet Bakanı olan
Alberto Gonzales,
Başkan Bush'un en yakın
arkadaşlanndan biriydi.
Ulusal Güvenlik Kurumu
NSA'nın dinleme
programları konusunda
Amerikan Kongresi'ne
verdiği ifadede
siyasetçileri yanlış
yönlendirmekle
suçlanıyordu. Yani tele-
kulakişi..
Gonzales, sekiz federal
savcıyı da görevden aldığı
için eleştiriliyordu.
Ne mi oldu?
Bush'un arkadaşı
olmasına rağmen istifa
etmek zorunda kaldı.
Gonzales'ten önceki
Adalet Bakanı John
Ashcrof da, Irak'taki Ebu
Gureyb Hapishanesi ve
Guantanamo üssündeki
kişilere kötü muameleyi
onayladığı suçlamaları
nedeniyle yıpranmış ve
istifa etmişti..."
ABD, tüketim kültürü
üzerinde yükselir: Kullan,
kullan, at...
Biz daha o aşamaya
gelmedik. Henüz "at, at,
kullan" sürecindeyiz...
Amerikan
Konsolosluğu'na Saldım
SACtT SOMEL Emekli Elçi
Birkaç gün önce Istinye'de-
ki Amerikan Konsolosluğu'na
yapılan bir terörist saldırısı es-
nasında Türk koruma görevli-
leri teröristlerle silahlı çatış-
maya girip üç şehit verirken,
Amerikalı koruma görevlileri
binadan çıkmamış, parmakla-
rını kıpırdatmadan çatışmayı
pencereden seyretmiştir. Üs-
telik, kurşunu biten ve yarala-
nan bir polisimiz Amerikan
konsolosluğuna sığınmak Is-
tediği zaman da kapıyı aç-
mamışlar, yaralı polisimizi te-
röristlerin önünde bırakmış-
lar. Niçin konsolosluklarını sa-
vunmak için müdahale etme-
dikleri sorulduğunda, kuralla-
ra göre binanın dışında silah
kullanmaya yetkili olmadıkla-
rını, daha sonra da silahları ol-
madığını söylemişler. Yaralı
polis memurumuzu içeri al-
mamalarının sebebi olarak da,
kapının otomatikman kilitlen-
diğini öne sürmüşler.
• * •
Bu yanıtlar elbette tatmin
edici değil. Bundan birkaç yıl
önce Hamburg'daki Israil Baş-
konsolosluğu'na Kürt terörist-
ler tarafından bir silahlı saldırı
olmuş, Israilli korumacılar dört
teröristi daha konsolosluk bi-
nasına girmeden, dışarıda öl-
dürmüşlerdi. Olaydan sonra
konsolosluğun yaptığı "Bina-
nın Israil toprağı sayıldığı, ora-
ya yapılacak bir saldırıyı kabul
edemeyecekleri" yolundaki de-
meci de Alman makamlarınca
kabul edilmişti.
Uluslararası kurallara göre
saldırılara karşı masuniyeti ol-
duğu kabul edilen binaların
bu masuniyeti, binanın "müş-
temilatını" da kapsar. Dolayı-
siyle Amerikan konsolosluğu-
nun iddia ettiği gibi, yapılan
saldırının defedilmesi için mut-
laka saldırganların binanın içi-
ne girmelerini beklemeye ge-
rek yoktur.
• ••
Amerikalı koruma görevli-
lerinin silahları olmadığı iddia-
sına gelince, buna kargalar
bile güler. Binaenaleyh koso-
losluklarının önünde üç Türk
polisi kendilerini korumak için
şehit düşerken Amerikan ko-
ruma görevlilerinin olaya seyirci
kalmaları ne görev anlayışı ile,
ne de insanlıkla bağdaşır.
Kendilerini korumak için ça-
tışmaya giren ve yaralanan
Türk polisinin içeriye alınma-
masına gelince, eğer dışarıda
bir Amerikalı olsaydı kapıyı
açmayacaklar mıydı?..
1949 tarihli Uluslararası Ce-
nevre Antlaşması'na göre sa-
vaş meydanında yaralanan
veya hastalanan düşman as-
kerlerine bile insaniyet göste-
rilmesi ve dost, düşman, din,
dil, ırk farkı gözetilmeksizin
tedavi altına alınmaları insan-
lık görevi sayılıyor. Hatta ant-
laşma daha da ileri giderek, bir
çatışma olduktan sonra da
"Acaba çatışma alanında yaralı
kimse kalmış olabilirmi?" diye
bir araştırma yapılmasını em-
rediyor.
PekL ya kendilerini korumak
için hayatını tehlikeye atan ve
yaralanan bir kimseye kapı
açmayanları nasıl nitelendir-
meli?
Ben kelime bulamıyorum.
Raydan çıkış
4 yıl öncesini anımsayan
var mı, Pamukova'da
olanları? AKP'nin
hızlandırdığı trenin raydan
çıkışını, 41 kişinin
ölümünü...
Pamukova faciasını
kitaplaştırmış olan
araştırmacı-yazar Ümit
Sarıaslan, "Pamukova
kazası, AKP'nin geçen yıl
yeniden iktidar olmasının
gürültüsü altında kalmıştı. Bu
yıl da, AKP hakkında açılan
'kapatma davası' ardından
yaratılan gürültünün tozu
dumanı altında yitti" diyor,
umutsuz, üzgün...
Birleşik Taşımacılık
Çalışanları Sendikası
Başkanı Yunus Akıl ise,
kazanın nedenini "makinistin
hız yapması" olarak
açıklayanların, hemen
arkasından yaşanan
"Tavşancıl kazası, Ankara
gar tren devrilmesi, Erdemir
cevher treninin uçması,
Pamukkale ekspresinin
devrilmesi" karşısında
suskun kaldıklarını
söylerken bir gerçeğin de
altını çiziyor:
"Yenilenmeyen raylar,
personel azlığı, plansız
programsız yapılan projeler,
partizanlık, işbilmezlik,
kurum personeline
düşmanca davranışlar bu
iktidarın ve bu kazalann
siyasi sorumlularının
değişmez tavrı olmuştur."
Bir 22 Temmuz'da treni
raydan çıkaranlar, bir başka
22 Temmuz'da balık
hafızalılar tarafından
yeniden iş başına getirildiler.
Erişilen hat ortada. Tren
yine raydan çıktı, gidiyor...
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@yahoo. com.tr
H A R B İ SEMtHPOROY
\
AMAİHSAN
Çületti,
ve elbet ^
imi2 FFTHi
?
r
r. /
SAGNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
Karaciç'e Kesilen Bîlet
Karınca ezmez "alternatif tıp gurusu" fotoğrafıyla
kendisine yeni kimlik, yeni isim, yeni hayat ve şöhret
edinen Dr. Dabiç/Karaciç'in Belgrad'ın göbeginde,
birotobüste yakayı ele vermesi, dünya âlemi gafil av-
ladı.
Film gibi gerçekten. Başına 5 milyon dolarlık fidye
konulmuş bir adam, plastik ameliyat filan yaptırmıyor.
Birkaç kiio veriyor, saç sakal uzatıyor, yüzüne de iri
bir gözlük yerleştiriyor. Tamam. Hepsi bu.
Belgrad'da azılı Sırp milliyetçilerinin barı olarak ta-
nınan "777e Mad/7ouse"a-Tımarhane!- düzenli biçim-
de takılıyor.
Kendi -Karaciç versiyonu- portresi başta olmak üze-
re duvarları Miloşeviç ve "Sırp kasabı" Mladiç'in re-
simleriyle bezeli olan barda, Allah'ın günü birkaç tek
atıyor...
Kendi fotoğrafı altında oturup -megalomaniye ba-
kın!- bar müdavimleriyle koro halinde geleneksel Sırp
şarkıları söylüyor. Internette siteler açıyor, makaleler
yayımlıyor, konferanslar veriyor, TV programlarına çı-
kıyor...
"Dr. Dabiç" damgası taşıyan bu "ikinci hayat kim-
liğiyle" etrafında yeni bir "aura" ve yeni bir mürit kit-
lesi yaratıyor. Belli bir çevrede aranan, sevilen, sayı-
lan yepyeni bir "new age" doktoru sıfatıyla, toplum-
da kısacası küllerinden yeniden doğuyor ve bir yer edi-
niyor.
Bu kadar rahat. Bu kadar rahat olduğu için de bun-
ca zaman -13 yıl!- sonra durduk yerde yakalanmasına
kendi de şaşıyor: "Allah Allah!" diyor eski cani/yeni
doktor: "Karaciç olduğumu bilen yoktu ki, beni kim ele
verdi?"
'Yalnız gidiş bileti!'
Yeni teknolojiler marifetiyle sıradan insanların ev-
lerinin gözlendiği çağda, Karaciç'in besbelli çok
övündüğü ve güvendiği soğukkanlı dehasıyla (!)
bağdaşmayan "naif" bir soru bu. Karaciç rastgele bir
suçlu gibi "kıskıvrak yakalanmadı" tabii ki.
"Reel politik", fevkalade ilginç bir dizi gelişme ar-
dından, kendisine bir "Lahey bileti kesildi"!
"Dayton Anlaşması'nın" başaktörü Holbrooke'un
ifadesiyle, tek yönlü ve geri dönüşü olmayan, "yalnızca
bir gidiş bileti" bu. Belgradlı Dr. Dabiç'in Hollyvvood
senaryolarına taş çıkartan, gerçek ötesi macerası üze-
rine söylenecekler bundan ibaret...
Italya'nın "fîepı/jbb//ca"gazetesi için Balkanlar'daki
iç savaşı günü gününe izleyen Sırp yazar Biljana
Sbrljanoviç de bunu ifade ediyor: "Karaciç'in yaka-
lanması filan masaldır. İlk kareden son kareye dek po-
litik bir karar bu. "
Politik kararın temelinde, AB başkentlerinde oluşan
bir "siyasi irade" var: Sırbistan'a Brüksel yolunu aç-
mak...
AB'nin iç çekirdeğinde bir kez böyle bir "siyasi ira-
de" oluştu mu, Brüksel kapısının aralandığı ülkenin ba-
şına bir sihirli değnek değiyor. Ve çözülmeyen sorun,
halledilmeyen pürüz kalmıyor...
Bunun örneklerini -farklı biçimlerde- geçmişte Av-
rupa'nın en azılı diktatörlüklerinden çıkanlspanya, Por-
tekiz ve Yunanistan'da gördük.
Konumuz Sırbistan olduğuna göre bu "sihirli değ-
nek" şimdi Belgrad için nasıl çalıştı, onu görelim...
Srebreniça için alman 'siyasi karar'
İlk etap, geçen yıl Lahey Uluslararası Adalet Diva-
nı'nın "Srebreniça soykırımına" ilişkin vermiş olduğu
karardı. Divan; Srebreniça'nın teknik anlamda bir "soy-
kınm" olduğunu, ancak bu soykırımın "Belgrad'ın bil-
gisiya da kontrolü dışına çıkan unsurlarca işlenmiş ol-
duğunu" karara bağladı.
Belgrad'da bu karar düğün dernekle karşılandı, ha-
tırlayacaksınız!
Böylelikle çünkü, "Sırp devleti" soykınm suçundan
-"devlet" katında- aklanmış oldu.
Nerdeyse "naklen yayınla" izlenen ve çok uzun za-
man öncesinden hazırlandığı bilinen Srebreniça soy-
kırımı bu kararlazira "Belgrad'ın değil", "Belgrad de-
netimi dışındaki birkaç serseri mayının sorumluluğu-
na" indirgenmişti.
"Serseri mayınlar" da; Miloşeviç, Karaciç ve Mla-
diç'ten başkası değildi
Miloşeviç, 2002'de gene Lahey'de eski Yugoslav-
ya için kurulan Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne
(YUCM) "tek yönlü bir gidiş biletiyle" teslim edilmiş,
tiyatroya dönüşen bitmek tükenmek bilmeyen otu-
rumlar sonunda hücresinde ölmüştü...
Sırada Karaciç var.
Karaciç' ten sonra da Mladiç.
"Sihirli değneğin" devamı pazartesiye...
nilgun@cumhuriyet.com.tr
(ÇOPLUK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN
T.C.
KADIKÖY 3. tCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
ÖDEME EMRİNtN İLANEN TEBLİĞİDİR
2006/12973 Esas
ALACAKLI: T.İŞ BANKAS1 AŞ.
VEKİLİ: Av. Aytaç Şimşek, Söğütlüçeşme Cad. No:l/A, Kat:4, Kadı-
köy,Tel:0216 449 1094
BORÇLU: 1-SALİH SAMİ KAYA, Atatürk Cad. Vclibaba
Apt.No:35,K:I, D:2, Kozyatağı, Kadıköy, 2-KHATIRA SH1KHAL1YE,
Alaliirk Cad. Velibaba Apt. No:35, Kat.l, D:2, Kozyatağı, Kadıköy.
BORC MİKTAR1: 439.08l,53-YTL.'nin asıl alacağa takip tarihinden
sonra işleyecek faizi, her türlü yargılama gideri ve avukatlık ücreti ile
birlikte tahsili talebidir.
TAKİP KONUSU: ILAMSIZ TAKİP- ÖRNEK 49 ÖDEME EMRİ
Dosyamıza olan borcundan dolayı yukarıda yazılı adresinc ömek no:49
ödeme emri gönderilmiş olup, adresinizi terk ettiğinizden ödenıe crari
bila tebliğ iade edilmiştir. Zabıtaca yapılan tetkik ve tahkikatta da adre-
sinizin tespiti münıkün olmadığından işbu ödenıe emrinin nornıal sürc-
lere 15 gün ilavesi ile ilanen tebliğine karar verilmiştir.
Yukanda yazılı borcıı ve takip nıasraflannı işbu ilanen gazete neşri ta-
rihinden itibaren (22) gün içinde ödemeniz, borcun tanıamına veya bir
kısmına veya alacaklının takibat icrası hakkına dair bir itirazınız varsa
senet altındaki itnza size ait değilse yine bu (22) gün içinde aynca ve
açıkça bildirmeniz, aksi halde icra takibinde bu senedin sizdcn sadır ol-
muş sayılacağı, imzayı reddettiğiniz takdirde merci önünde yapılacak
duruşmada hazır bulunmanız, buna uymazsanız vaki itirazınızın mu-
vakkaten kaldınlacağı, senet veya borca itirazınızı yazılı veya sözlü ola-
rak icra dairesine (22) gün içinde bildirmeniz, bildimıediğiniz takdirde
aynı müddet içinde 74. madde gereğince mal beyanında bulunmanız,
aksi halde hapis ile tazyik olunacağınız, hiç mal beyanında bulunmaz
veya hakikate aykırı beyanda bulunursanız, hapis ile cezalandırılacağı-
nız, borç ödenmez veya itiraz edilmezse, cebri icraya devam edileceği,
işbu ödeme emrinin yukanda yazılı borçluya tebliği kaim olmak üzcre
ilanolıınur. 18.07.2008
(Basın: 41130)
vwn.junkldz.com B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
TARlHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 26 Temmuz www.mumtaz-arlkan. com
ABD-JAPONm GERGINUĞL
1941'D£ SUGÜN,ABD BASKANI FKANKUN PElA.
HO RDOSEVELT, TAPONYÂ'NIN AMEKİKA'OAKİ
TİCARİ ÇIKARLARfNIN DONDUBULDUğUNU
AÇltiLADI. JAPONYA'MN 19ŞO'lM YIUABDA &4Ş-
LAYAN DOSU A£Y4 İÇGALİ, J#PON DIŞ İpLE/it
BAkAMININ, FRAAISI2 HİMPİÇM W £>E KORU-
MALAKlC!) /H.T1AJA ALACAKCAglNI AÇt/OAMA-
SIYlA r£Mİ BİZAÇAMA GCSTEayOEUl. ER7ESİ
GÜN,ASO'DE J-APOULARA &UZŞI KISlTîAMA-
LAR 8AŞCA0/. PETKOL S4T/Ç/ DA DERHAL
ICESİLDİ.MİL/rA&ST•TAPONYA İÇİN,ASVA /$-
GALİNİH VANIS/ieA,AMEeİKA /l£ PE ÇATIŞ-
MAK BİIZ ZOKJJMLULUK AUA/E GEÜyOIZD
VE ONLAZI, BİRKAÇAYSON&) PEARL
PA C*Kr
İSTANBUL 1. ÎFLAS MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
SIRA CETVELİİLANI
DOSYANO: 2007/19
MÜFLİSİN ADI SOYADI: ROVA HOLDİNG A.Ş.
SİCİLNO: 229728/177294
Müflis hakkındaki alacak ve istihkak iddialarının tahkik ve tetkik işlemi bitmiş, llK'nun 206 ve 207. maddeleri gereğince düzenle-
nen alacaklılar sıra cetveli incelemeye hazır bulundurulmuşUır.
Sıraya ait şikâyetlerin, ilan larihinden itibaren 7 gün içinde lstanbul 3. icra Mahkemesi Hâkimligi'nc, alacağm esasına ve miktan-
na ilişkin itirazların ise ilan tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili ticaret mahkemesine, îlK'nun 235. maddesi hükıııüne göre yapıl-
ması gerekir.
ÎlK'nun 232, 234 ve 235. maddeleri gereğince ilanen tebliğ olunur. 24.07.2008
Basın: 41508
SOLDAN SAĞA:
1/ Acil durumlarda -|
bir kol ya da baca- „
ğın ana atardaman- *•
nı sıkıştırmak ve ka- 3
namaları durdur- A
mak için kullanılan
alet. 2/ Kuyrukso- 5
kumu kemiği... 6
Söylev. 3/Tann'nın -j
birinin suçunu ba-
ğışlaması... Ren- 8
yum elementinin 9
simgesi. 4/ Hint sa-
natında sıkça betimlenen,
timsah, yunus vefi]kan-
şımı efsanevi su canavan.
5/ Nâzım Hikmet'in bir
oyunu... Nuınaranın kısa
yazılışı. 6/ Büyük pulluk...
Tahıl, kepek ve keten to-
humu kanşınıından oluşan
at yemi. II Mısır'ın plaka
imi.... Çingcne. 8/ Mcr-
sin'in Silifke ilçesinde an-
tik bir kent... Ankara'da kurulu bir haber ajansı. 9/ Baş ço-
ban... Birbirinin aynı olan iki şeyden her biri... Peygam-
berleri Hud'u dinlemedikleri için Tann tarafından yok edi-
len kavim.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Basketbolda, topu elde tutarak üç adunda potaya yönelme
kurali. 2/ Küçük bedenli bir yengeç cinsi... Bektaşi edc-
biyatmda tarikatın yollannı, adap ve erkânını anlatmak için
yazılmış şiirlere verilen ad. 3/ Yağmur... Bir nota. 4/ Üze-
rine iplik, tel gibi şeyler sanlan silindir. 5/ Argoda çok ça-
lışan öğrenciye verilen ad... Japon lirik dramı. 6/ Saka ku-
şu... Bir çeşit börülce. II Bir gıda maddesi... "akşamlar bir
— gibi biterdi" (Attilâ llhan). 8/ Sınır nişanı... Birmasal
kuşu. 9/Kurnaz, açıkgöz... Hayat arkadaşı... Dilbilgisin-
deki sözcük türlerinden biri.