23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 4 CUMHURİYET 16TEMMUZ2008 ÇARŞAMBA HABERLER Erdoğan, grupta yaptığı konuşmada, soruşturmada siyasi yönlendirme olduğu iddialannı kabul etti 'Ergenekon'un savcısıyım'ANKARA (Cumhuriyet Bürosıı) - Başbakan Tayyip Erdoğan, CHP Genel Baş- kanı Deniz Baykal'ı illegal yapılanmalann avukath- ğına soyunmakla suçlar- ken, "Bize de savcıhk gö- rcvini sağ olsun yine on- lar veriyorlar. Bu da güzel bir şey. Niye? Savcı nıillet idına oradadır. Biz de nıillet adına hak aramanın, lıak- kı savunınanın gay- reti içerisindeyiz. Eğer bu anlam- da savcılıksa, evet savcıyım" dedi. Başbakan Er- doğan, partisi- nin gnıp top- lantısında ka- patma davası ve Ergenekon iddianamesini değerlendirdi. Erdoğan, sa- AKPGRUBU Vekillerden rozetli dava protestosu • AKP grup toplantısının basına kapalı bölümünde kapatma davasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, "Dava temmuz sonuna kadar sonuçlanırsa ağustos ayında TBMM tatil olur. Eğer dava uzarsa ağustosta da çalışırız. Karar açıklanıncaya kadar çalışınz" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosıı) - Başbakan Tayyip Erdoğan. partisiyle ilgili kapatma davasının temmuz ayı sonuna kadar sonuçlanması durumunda ağustos ayında TBMM'nin tatile gireceğini, ancak karann uzaması durumunda Meclis çalışmalannın devam edeccğini söyledi. AKP'nin grup toplantısında bazı milletvekillerinin yakalanna "bırakın çalışalınT 1 yazılı rozetler takması, kapatma davasına mesaj olarak değerlendirildi. Dün partisinin gnıp toplantısının basına kapalı bölümünde kapatma davasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, "Dava temmuz sonuna kadar sonuçlanırsa ağustos ayında TBMM tatil olur. Eğer dava uzarsa ağustosta da çalışırız. Karar açıklanıncaya kadar çalışırız" dedi. Erdoğan, milletvekillerini TBMM Genel Kurulu'ndaki çalişmalara katılmalan yönünde uyarırken, topiantı ve karar yeter sayısı konusunda sıkıntı yaşanmasını istemediğini beliıtti. AKP'nin grup toplantısı sırasmda bazı milletvekillerinin yakalanna "bırakın çalışalım" yazılı rozetler takması dikkat cekti. Söz konusu rozetler, Anayasa Malıkenıesi'nin karan öncesi mahkemeye mesaj olarak yorumlandı. Fırat'tan alaycı sözler Grup toplantısı öncesinde gazetecilerin davayla ilgili sorulannı yanıtlayan AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat, alaycı bir üslupla "Türkiye Cunıhuriyeti bir hukuk devleti. Bana göre kapaülmaması lazım. Niye kapatılsın? Yazık değil mi? Cici bir parti" dedi. Fırat, bir başka soru üzerine süreci belirleme yetkisinin Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'a ait olduğunu, anayasaya göre de karann gerekçeli olarak açıklanınası gerektiğini beliıtti. Fırat, "geçmişte karar açıklaııdıktan sonra gerekçenin yayımlandığı yönünde uygulanıalar olduğunun" belirtilmesi üzerine, "Okumam yaznıaın var. Anayasada yazanı okuına ve anlaıııa kabiliyetim var" diye konuştu. CHP'lilerin Ergenekon iddianamesiyle ilgili olarak "Dağ fare doğurdu" değerlendirmesi yaptığının anımsatılması üzerine Fırat, "Onlar avukat olduklarına göre doğru, çok iyi falan demeleri beklenemez" dedi. Eski Başbakan Mesut Yılmaz'ın merkez sağda yeni bir siyasi hareket başlatacağı yönündeki haberlerin anımsatılması üzerine de Fırat, "Ona hayırlı ıığurlu olsun, iıışallalı iyi olur" dcmeklc yetindi Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, davayla ilgili karann YAŞ sonrasına kalabileceği yönündeki değerlendirmelerin anımsatılması üzerine, "Yargı, YAŞ'a kuruya bakınaz. Önüne gelen dosyada soyut konular nedir, soıııııt duruın nedir ona bakar, karar verir. Heni yargı siyasallas, masın diyoruz lıenı de bu tür yorumlar yapıyoruz. Bunun sorulmasını bile doğru bulmuyorum" dedi. Çiçek, "Siyasallaşma olarak değil de bir devlet krizi oluşmaması açısından usul yönünden söyleniyor" denmesi üzerine, "Olur ınu öyle şey? Bu siyasallaşma anlaınına gelir. Yargı, krize nıırize bakınaz. Önündeki sonıut duruına bakar. Aksi yerindelik denetimi olur. Hep söylüyoruz yerindelik denetimi yapmasın diye, lıeııı de siyasal tavırlar bekliyoruz. Kriz olur ınu. olmaz ını o yargının işi değil. O buraıun, Meclis'in işi. Yargı kararını verir, ondan sonra Meclis ııe yapacağına bakar" dedi. • Deniz Baykal'in Ergenekon soruştunnasıyla ilgili olarak "Başbakan savcı ise Baykal da avukat olur" şeklindeki sözlerini eleştiren AKP lideri Erdoğan, "Biz kendimize hiçbir vasıf tayin etmemişken, bize de savcıhk görevini sağ olsun yine onlar veriyorlar. Bu da güzel bir şey. Niye? Savcı millet adına vardır. İddia makamı millet adına oradadır ve biz de millet adına hakkı aramanın, hakkı savunmanın gayreti içerisindeyiz. Eğer bu anlamda savcılıksa, evet savcıyım" diye konuştu. dece belli bir zümrcnin siyasi cı- karlannı düşünerek hareket eden- lerin maskeleriyle birlikte deşif- re olduklannı söyledi. Geçen hafta lstanbul'da daha önce dcfalarca sahnelenen kirli oyunun bir kez daha sahnelen- mek istendiği bclirten Erdoğan, "Ama bu menfur saldırıyı ger- çekleştiren o karanlık cller, karanlık senaryoları içinde bo- ğuldular" dedi. Türkiye'de her firsatta kurumlann yıpratılma- ması gerektiğini söyleyenlerin si- yaset kurumuna yönelik yıprat- malara karşı sessiz kalınaması gerektiğini anlatan Erdoğan, de- mokrasinin bütün kurum ve ku- rallanyla yaşatılabilmesi için si- yaset kurumuna en az diğer ku- rumsal yapılar kadar hassasiyet gösterilmesi gerektiğini belirtti. Ustü kapalı olarak kapatma da- vasını eleştiren Erdoğan, 50-60 yıl kesintisiz siyasi yaşamına devam eden partilerin bulunma- dığı bir ülkede siyasetin kurum- sallaşamayacağını söyledi. Erdoğan, "Kendi siyasi tari- himize bir bakalım, siyaset kurumsallaşmadan demokra- si nasıl kurumsallaşacak? Bu- na bir dikkat edelinı" diye ko- nuştu. Bu konuda herkesin öze- leştiri yapması gerektiğini bclir- ten Erdoğan, demokrasinin üst seviyede kurumsallaştığı ülke- lerde gelenekler üzerine oturan, kalıcı ve kuşatıcı teamüller inşa etmiş asırlık siyasi partiler ol- duğuna dikkat çekti. Erdoğan, siyasete dışandan müdahalelerin nonnalleştiği bir siyasi iklimde bu tür gelenek vc teamülleri oluşturmanın zor ol- duğuna işarct etti. Demokratik siyasetin özünün, medeni anlamda yarışma ve uz- laşma olduğunu kaydeden Er- doğan, uzlaşmanın hiçbir za- man yüzde 100 olamayacağmı, "kısmi azamisinin üzerinde mutabık kalmanın" başanl- ması gerektiğini söyledi. Geç- mişte siyasetin yıpranmasına se- yirci kalan siyasi aktörlerin na- sıl kendi sonlannı hazırladıkla- nnı, millet tarafindan nasıl taslîye edildiklcrinin hep birlikte gö- rüldüğünü kaydeden Erdoğan, bugün siyasetin yıpratılmasına sessiz kalan, yıpratma ameliye- sine destek veren siyasctçileri de aynı sonun beklediğini söyledi. Baykal'a eleştiri İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN yü#üTi)yo£uz/.. namikzafer@yahoo.com Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın Ergenekon so- ruşturmasıyla ilgili olarak "Baş- bakan savcı ise Baykal da avu- kat olur" şekJindeki sözlerini de eleştirdi. Baykal vc CHP sözcü- lerinin son günlerdeki gayret- keşliğini tarihin ve milletin kay- dettiğini savunan Erdoğan, şöy- le konuştu: "Hukuki süreç henüz işler- ken, demokratik siyasi sürcce darbe vurma iddiasıyla soruş- turulan illegal yapılanmala- nn avukatlığına soyunmak, ancak demokratik hukuk dev- leti anlayışına inancı zayıf olaıı bir siyasi anlayışın kalkışabi- leceği bir iştir. Bu tür si- yasetçilerin ve böyle bir siyaset tarzının, siyase- te verdiği zararı, de- mokrasiye verdiği za- rarı, hukuka verdiği za- rarı herhalde başka kinıse veremez. Iktida- rı yıpratmak uğruna bindiği dalı kesen, için- de bulunduğu gemiyi batırmaya çalışan siya- setçi tipi, soruyorum si- ze; bu millele ne vere- bilir? İzliyor ve değer- lendirmesini de buna göre yapıyor, çünkü kim kimlerin avukatlı- ğına soyunmuş veya kimler kimlerin avu- katlığına soyunmuş. Biz kendimize hiçbir vasıf tayin etmemişken, bize de savcıhk görevini sağ olsun yine onlar veri- yorlar. Bu da güzel bir şey. Niye? Savcı millet adına vardır. İddia ma- kamı millet adına ora- dadır ve biz de millet adına hakkı aramanın, hakkı savunmanın gay- reti içerisindeyiz. Eğer bu anlamda savcılıksa, evet savcıyım." Erdoğan, partiden hiç kimsenin bir şey kopara- mayacağıru belirtcrek, ye- ni parti kurma hazırlığı yapan Abdüllatif Şe- ner'e de mesaj verdi. 'Atatürk ve Demokrasi' mitiııgi Atatürkçü Düşünce Derneği, Ergenekon soruşturmasındaki gözaltı ve tutuklamaları protesto için 19 Temmuz 'da Kadıköy 'de miting düzenliyor İstanbul Haber Servisi - Atatürkçü Dü- şünce Demeği (ADD), Ergenekon Soruştur- ması kapsamında ADD Genel Başkanı Emek- li Orgcneral Şener Eruygur'un da aralann- da bulunduğu 48"i tutuklu 86 kişiye yönelik hukuk dışı uygulamalan protesto amacıyla 19 Temmuz Cumartesi günii "Atatürk ve De- mokrasi" mitingi düzenleyecek. ADD Ka- dıköy Şube Başkanı Coşkun Gürel, Ergene- kon soruşturması adı altında yürütülen saldı- rıların hedefinin ulusalcı, aydın ve Atatürkçü kesim olduğunu belirterek siyasi partilere, de- mokratik kitle örgütlerine ve yuıttaşlara "bir- lik" çağnsı yaptı, mitinge davet etti. Coşkun Gürel, Kadıköy lskelc Meydanı'nda saat 11.00'de başlayacak olan mitingle ilgili ADD Şişli Şubesi'nde dün basın toplantısı dü- zenledi. Gürel, Ergenekon Soruşturması'nın Türkiye'ye yönelik bir saldırı olduğunu be- lirtcrek saldınnm dış kaynaklaıca desteklenen AKP hükümeti tarafındaıı ııygulandığını söy- ledi. istanbul CumhuriyetBaşsavcılığfnca 13 aydır yürütülen Ergenekon Soruşturması adı altında yapılan aranıa, gözaltı ve sorgulama- larda evrensel hukuk ilkelerinin çiğnendiğini beliıten Gürel, hukukun temel ilkesi olan "adil yargılanma" hakkınııı ihlal edildiğini kaydetti. ADD'nin demokratik ve laik hukuk sistenıi- nc inanan, demokratik bir kitle örgütü oldıı- ğuna da vurgu yapan Gürel, soruşturmayla il- gili gizli bilgi ve belgelcrin AKP yanlısı ba- sın kuruluşlarma servis cdilmcsiyle ilgili ise "Şüphelilerin ulaşamadığı bilgi ve belgele- rin hükümet yanlısı basında yayınlanma- sı ibretle takip edilmiştir" dedi. Cumhuriyet İçin Güçbiıliği Hareketi ise 27 Temmuz Pazar günü lzmir'de Ergenekon Soruşturmasrnı protesto mitingi düzenleye- ceğini açıkladı. ÎP GENEL BAŞKAN VEKİLİ GÜLTEKÎN, PERÎNÇEK HAKKINDAKİÎDDıALARA TEPKÎ GÖSTERDİ: Operasyon medyası yalan söylüyor Mehmct Bedri Gültekin, Ergenekon iddiananıesine yönelik basın açıkla- nıası yaptı. (Fotoğraf: DİLEK DAŞCI) tstanbul Habcr Servisi - Işçi Paıtisi (tP) Ge- nel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin, Ergenekon Davası'yla ilgili iddianamenin içeriğiııin açıklannıadığı halde AKP yanlısı "operasyon medyasfnda yayımlanmasını eleştirdi. Gültekin, "Gizli olması gereken ha- zırlık soruşturması döneminde, hüküııı ve- rilmiş gibi yayın yapanlar, dava dosyasın- dan aldıklarım iddia ettikleri belgeleri ya- yımlayanlar, bile bile yalan haberleri maıı- şetlere taşıyanlar, tek bir mcrkezden servis edildiği belli olan haberi çok sayıda gazete ve televizyona aynı anda servis yapanlar, asıl çetenin nerede olduğunu vc nc yaprığını tar- rışına götürmcz kanıtlarla ortaya koynıak- tadırlar" dedi. İP İstanbul ll Başkanlığı'nda Ergenekon id- diananıesine yönelik basın açıklaması yapan Gültekin, hazırlanan iddianame ve dava ilc il- gili olarak ortalıkta dolaşan iddialann hiçbir dayanağının olmadığını anlattı. Gültekin, şöyle devam etti: "Doğu Perinçek ve diğcr ar- kadaşlarıınızı terör örgütü yöneticiliği ve üyeliği ile suçlamak bu davanın içi boş bir dava olduğunu göstermeyc fazlasıyla yeter. Perinçek ve İP, 40 yıldır terörle mücade- le ediyor. Bugüne kadar hiç kinıse bizim- le ilgili olarak 'tek bir terör olayının içinde olmak" gibi bir iddiada bulunmadı. Eıııni- yet Genel Müdürlüğü'nün İP'nin terör ey- îemleriyle ilgisinin olmadığını belirten ra- porları mevcuttur." Perinçek'in Ergenekon operasyonu kapsa- mında birlikte terör örgütü içinde yer aldığı id- dia edilen diğer isimlerle yan yana düşünül- mesinin mümkün olmadığını ifade eden Gül- tekin, "Doğu Perinçek'in 40 yılhk siyasi mü- cadele geçmişi Amerika'ıun Türkiye'deki il- legal terör yapılanmasına karşı mücadele- nin tarihidir" dedi. GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Geleceğe Döniiş - II Pazartesi günü, ABD hegemonyasını, Clinton dö- neminin "uluslararası topluluk", "insani amaçlı mü- dahale" kavramlarına dönerek, bir "emperyalist yönetişim projesi" üzerinde anlaşan blok oluştura- rak restore etme çabalarından söz etmiş, çok de- ğerli enerji ve mineral kaynaklarına sahip Afrika kı- tasının, hem bu projenin oluşması sürecinde kata- lizör hem de hedef olacağını ileri sürmüştüm. Eğer, ABD- Ingiltere ekseni, "uluslararası toplu- luğu", "kurtarma sorumluluğu" konsepti bağla- mında, bazı Afrika ülkelerine doğrudan müdahale etmeye ikna edebilirse, herrı ABD "liderliğini" yeniden kanıtlamış, hem de müdahale edenler bir taşla iki kuş vurmuş olacaklar. Birincisi, klasik emperyalist güçler Afrika'ya doğrudan müdahale etmeye baş- layabilecekler. Ikincisi, emperyalist ideolojinin, sömürge siyasetini meşrulaştıran en önemli iddia- sına geri dönülmüş olacak: Siyah adam çocuk gi- bidir, kendi kendini yönetemez. Beyaz adam bu so- rumluluğu yüklenmelidir. Bu müdahalelere hedef olabilecek iki ülke belli ol- maya başladı. Bunlardan biri Zimbabve, diğeri de pazartesi günü Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) tarafından, devlet başkanı, ülkedeki meşru muha- lefet güçlerinin itirazlarına, uluslararası gözlemcilerin ve uzmanların, "krizi daha da derinleştirir iç savaşa yol açar" itirazlarına karşın "soykırım" gerçekleştir- mekle suçlanan Sudan. ICC'nin, 10 yıl önce kurul- duğundan bu yana hep Afrika ülkelerini hedef almış olmasının olası etkilerini, petrol kaynaklarıyla ilgisini bir başka yazıya bırakıp, burada kısaca Zimbabve'ye bakmak istiyorum. Çünkü Zimbabve önce desta- bilize edildi, bir iç siyasi ekonomik krize itildi, son- ra hedef tahtasına çıkarıldı. Sürekli, sömürgecilik- ten söz eden bir liderliğe sahip olması da Batı açı- sından ayrıca can sıkıcıydı. Sömürge mirası üzerinden zorla kriz... Afrika'da sömürge sistemi çökerken, şimdiki Zimbabve'de iktidarı elden kaçırmak istemeyen beyaz azınlık (yerleşimciler) 1965'te lan Smith'in önderliğinde bağımsızlık ilan ettiler. Ingiltere sö- mürgesini kaybetmiş olmasına karşın askeri bir müdahaleyi gündemine almadı. Ancak siyah halk Zanu ve Zapu örgütleri yoluyla bir ayaklan- ma, gerçek bir bağımsızlık savaşı başlattılar. Bu örgütler bağımsızlığı 1980'de kazandı ve ülkenin yönetimi siyahların eline geçti. Ancak, yeni dev- letin kuruluşu sırasmda liderlik, nüfusun yüzdei'ini oluşturan beyazların elindeki, ticari olarak önem- li toprakların yüzde 70'ini kapsayan mülkleri ka- mulaştıramadı. Diğer bir deyişle bağımsızlık sa- vaşının en temel ekonomik talebi karşılanamadı, dahası potansiyel bir siyasi sorun kaynağı olarak hep gündemde kaldı. 1998 sonunda ülkenin ekonomik koşulları ağırlaşır, IMF de facto bir ambargo uygulamaya başlarken bu toprak reformu, bu kez iktidar partisinin muhalefet karşısında gücünü koruma çabasının bir parçası ola- rak yeniden gündeme geldi. Gelmesiyle birlikte baş- ta Ingiltere ve ABD olmak üzere Batı'nın, Zimbab- ve'ye tavrı hızla sertleşmeye başladı. Mugabe hü- kümeti 2000 yılında sömürgecilikten kalma yerle- şimci beyaz çiftçilerin ellerindeki toprakları alıp si- yah köylülere dağıtmaya başladı. Sömürgeciler geri gelmeye hazırlanıyor... Batı basını zaten otoriter eğilimlerinden, yolsuz- luklarından dolayı kolay bir hedef olan Mugabe'yi yeni-Hitler olarak sunmaya başladı. Ancak Muga- be, o sıralarda gündemde olan ikinci yeni Hitler ada- yı Saddam'ınkinden çok farklı bir rejimin üzerinde duruyordu. Örneğin 2001 'de ABD Temsilciler Mec- lisi Zimbavve Demokrasi ve Ekonomik Kurtarma Ya- sası'nı geçirdiğinde, ABD Kongre üyesi, Cynthia McKinney, "Neden genelde demokratik özellikler gösteren bir Afrika ülkesine ambargo uygulamak is- tiyorsunuz" diye soracak ve ekleyecekti, "Zim- babve Afrika'nın iki demokrasisinden biri. Çokpar- tili rejimi, parlamentosunda muhalefet grubu, yö- netimi kıyasıya eleştiren bir basını ve bağımsız yar- gıçları var"... Ancak ok yaydan çıkmıştı. Batı hükümetleri ve uluslararası kurumlar Zimbabve'ye ekonomik yap- tırımlar uyguladılar, dış kredi kaynağını kuruttular, yabancı yatınmcıları korkuttular ve ülkedeki krizi kao- sa ittiler. Geçen mart ayında yapılan parlamento ve baş- kanlık seçimlerini Mugabe kaybetti. Ancak iktidarı terk etmiyordu. Böylece yönetimin ülke içindeki meş- ruiyeti hızla aşınmaya, zaten çok yaşlı olan Muga- be'nin rejimi çöküşe doğru hızla ilerlemeye başla- dı. Işte bu noWada Batı ikinci önemli müdahaleyi ya- parak muhalefet lideri Tsvangirai'yi tabanda, ço- ğunluğu kendisini destekleyen halka dayanarak de- mokratik ve kitlesel eylem yollarıyla mücadele et- mektense, Mugabe hükümetini soykırımla suçla- yarak Batı'ya sığınmaya ikna ettiler. Böylece yukarıda değindiğim bir taşla iki kuş vurma şansı oluştu. Ba- tı, özellikle Ingiltere ve ABD, Zimbabve'ye doğru- dan müdahale edebilecek. Ikincisi, Zimbabve hal- kı devreden çıkanlarak pasifleştirilecekler, demokratik kültürlerini geliştirme şansı ellerinden alınacak, ye- niden "çocuklaştırılacaklar". Böylece geçmişte sömürgeciliğe baş kaldırmış olan bir halk daha ezil- miş olacak. De nobis fabula naratur! erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com ULUSAL BUGUN 13:00 GÜNÜN İÇİNDEN Esin Ergonç Bütün yOnleriyle Ergenekon tertlbi GÜNDEMİN ÖTESİ Rıze Zelyut ve Mustafa Dolu Ergenekon İddianamesini degerlendlriyorlar
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle