Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 HAZİRAN 2008 PAZARTESİ
14
Istanbul
HABERLERIN DEVAMI
T U R K I Y E
22 Sinop 26 Adana PB 31
Edirne 23 Samsun Y 22 Mersin PB 29
Kocaeli Y 23 Trabzon
Çanakkale Y
izmir PB
23 Giresun
21 Diyarbakır PB 34
21 Şanlıurfa PB 34
28 Ankara 20 Mardin PB 31
Manisa
Aydın
PB 30 Eskişehir Y 24 Siirt PB 31
Denizli
PB 31 Konya PB 27 Hakkâri PB 25
PB 31 Sıvas 20 Van PB 25
Zonguldak Y 21 Antalya B 31 Kars 23
Yurdun kuzey, iç ve
doğu kesimleri parçalı
ve çok bulutlu; Mar-
rnara, İç Anadolu'nun
kuzey ve doğusu, Ka-
radeniz, Doğu Anado-
lu'nun kuzeyi ile Kah-
ramanmaraş ve Malat-
ya çevreleri sağanak
ve gök gürültülü sağa-
nak yağışlı, diğer yeıler
parçalı ve az bulutlu
geçecek.
MERKEZLER
Oslo
Helsinki
B
B
Stockholm B
Londra PB
Amsterdam Pl
Brüksel
Paris
Bonn
PB
PB
B
28
14
25
21
•?'?.
20
17
20
Berlin B 28 Moskova
Budapeşte Y 23 Aşkabat
Madrid PB 24 Astana Y
Viyana Y 19 Taşkent Y
Belgrad Y 21 Bakû
Soyfa Y 21 Bişkek
Roma Y 22 Tiflis
Atina
Münih PB 28 Zürih
25 Kahire
19 Şam
PB
0Aç,k Parçalı bulutlu Slsli Bulutlu , Çok bulutlu Yağmuriu Kjılı Gök gürültülü
Tehlikeli
Gidişat...
• Baştarafı 1. Sayfada
Avrupa Insan Hakları
Mahkemesi'nin kararları da
l)iı yoldadır.
Şimdi Türkiye'de AKP ik-
tidarı, bu temel ilkeyi çiğne-
ınek siyaseti güttüğünden,
laik Türldye Cumhuriyeti'l
ni
titizlikle savunmayı benim-
sctniş toplunısal ve kurumsal
kesimlerle çatışmaya gir-
miştir; süreç, daha derin bir
hesaplaşnıanın göstergeleri-
ni içermektedir.
•
Anayasa Mahkemesi'nin
son aldığı karar, işte bu or-
tamda laik Türkiye Cumhu-
riyeti'nin var oluşunu koru-
yan bir içerik taşıyor; ge-
rekçesi açıklandığı zaman
yüksek yargıçların hukuk
nıantığı daha açık seçik or-
taya konmuş olacaktır.
Buna karşıbk AKP iktida-
n yüzde 47 oramnda oy aldığı
gerekçesiyle her şeyi yapabi-
leceğini ileri sürmckte, top-
iumıııı öteki yarısını dışla-
makta, Anayasa Mahkeme-
si'nin yetkilcrini aştığını vıır-
gulamaktadır.
Ortalık AKP'li medyanın
da çığırtkanlığıyla birbirine
girmiş; özellikle dinci ke-
sinıde Anayasa Mahkeme-
si'ne ve yüksek yargıçlara
saldınlar, küfre dönüşen söy-
lemlerle donanmıştır.
Her şey çığırından çıknıak
istidadını göstermektedir.
İktidar vc dinci kesim bu
gidişatın kendi amaçlarına
hizmet edeceğini düşünü-
yorlarsa yamlgı içindedirler.
•
AKP iktidarının yamlgısı
nerede?
Siyasal iktidar ile milli ege-
menlik kavranılannı bir tut-
nıak bilinısel bir yanlıştır;
AKP bu iki kavramı birbiri-
ne karıştırdığından her şeyi
yapabileceği sanısı içindedir.
Devletin milli egemenliği
çeşitli kurumlarıyla güvence
altına almış olduğu gerçeği-
ni iktidar partisinin algıla-
masında saymakla bitmez
yararlar var.
"Fırsat elimize geçti "llınılı
İslaııı Devleti'ni kurmanın tam
zamanıdır" diyerek ülkeyi bü-
yük bir maccraya sürükle-
mek bağışlanamaz bir hata-
yı, hatta suçu yaratmakla
eşanlamlıdır.
Cumhuriyet
HAVAOPERASYONU
Zap
Kampı
vuruldu
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türk Hava Kuvvet-
leri'ne ait savaş uçaklan önce-
ki akşam PKK'nin Kuzey
Irak'taki Zap Kampı'nı vurdu.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin
(TSK) Doğu ve Güneydoğu
Anadolu bölgelerinde PKK te-
rör örgütüne yönelik operas-
yonlan tüm hızıyla sürerkcn
savaş uçaklan da önceki ak-
şam saat 22.30 sıralannda sı-
nın geçerek Zap Kampı'nda
belirlenen hedctc bomba yağ-
dırdı. Bombardımanda hedef
alınan bölgenin etkili bir şekil-
de vurulduğu belirtildi.
Genelkurmay Başkanlı-
ğı'ndan yapılan açıklamada,
"Irak'ın kuzeyinde Zap böl-
gesinde tespit edilen
PKK/Kongra Gel terör örgü-
tüne ait bir hedef, Türk Hava
Kuvvetleri savaş uçaklarınca,
7 Haziran 2008 geccsi saat
22.30'da icra edilen hava ha-
rekâtı ile etkili olarak vıırul-
muştur. Kamuoyuna saygı ile
duyurulur" denildi.
MADENCİLER bilir: özellikle ye-
rin yüzlerce metre derinliğine, hatta
bazen denizin de altına uzanan kö-
mür damarlannda tavanın düzgün ve
güvenli biçimde kazılmasını sağla-
mak için "domuz damı" denen bir
tertipten yararlanılır. özel yontul-
muş direklerden, demiryolu tra-
versleri ve profillerden oluşan, iyi tut-
sun diye gerektikçe takoz kamalar-
la sıkıştırılan bir düzenektir bu.
Meclis Başkanı Sayın Köksal
Toptan Zonguldaklı; değerli bir hu-
kukçu olarak, hukukta ileri sürülecek
kanıtların bir domuz damı gibi sağ-
lam olması gerektiğini herhalde ka-
bul edecektir. Keşke, bir dış gezi ön-
cesine sıkıştırdığı şu son konuşma-
yı yapmamış olsaydı. Zira, görkem-
li makamına gölge düşüren bazı
noktalar uç vermiş oldu o sözlerin-
de.
Birincisi, mahkeme kararından
sonra, parti toplantısının ve Baş-
bakan'la görüşmenin ardından ko-
nuşması, ister istemez, Meclis Baş-
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Domuz Damı
kanı'ndan beklenenin aksine, onun
partice kotarılmış görüşleri yansıttı-
ğı izlenimini vermiştir.
Ikincisi, karar konusundaki yoru-
mu, mahkeme ile Meclis'i karşı kar-
şıya getirmekteydi. Çünkü, mahke-
menin haddini aştığı ve "usul" de-
netimini aşıp "esas"a taştığı, yasa-
manın yerine geçerek "yetki gaspı"
alanına girdiği görüşü, iktidar çev-
relerince ve onlara hizmet eden ba-
zı hukukçularca ileri sürülen yanlış bir
düşüncedir. Mahkeme, büyük ola-
sılıkla "usu/"den hareket ederek,
anayasada yapılmak istenen iki mad-
de değişikliğini de, gerekçelerinde
açıkça itiraf edildiği gibi "sıkmabaş
yasağı"n\ kaldırıcı bir yasaya zemin
hazırlama girişimi saymaktaydı. Yi-
ne mahkemeye göre böyle bir giri-
şim, daha önce Türkiye'deki yöne-
timsel ve anayasal, hatta devletler
üstü yargı organlarınca da laiklik il-
kesini örseleyici niteliktedir. Mah-
keme bu gerekçeyle sonuca var-
mıştır herhalde.
Dolayısıyla, sonuca bakıp hemen
"yetkigaspı" ya da "yargı darbesi" gi-
bi bir hükme sıçramak, hukuken
yanlış olduğu gibi, siyaseten de
devletin temel niteliklerini değiştir-
meye yönelik bir "siyasal darbe" ni-
yetinin belirtisi sayılacağı için parti-
njn aleyhine de dönebilir.
Uçüncüsü, ki burası Sayın Başkan
açısından daha da önemli, böy-
le bir anayasa değişikliğine kalkış-
mak, aslında "önerilmesi dahi caiz ol-
mayan" bir girişim sayılacağından
başkanlıkça gündeme bile alınma-
malıydı. Oturumların başlangıcında
böyle bir tartışma yaşandığı da an-
laşılıyor. Sayın Başkan'ın sözleri,
bu açıdan, biraz "müdafaa-i nefs" ka-
tegorisine girmiş olmuyor mu?
"Senatolu yeni anayasa" önerisine
gelince; onda da Anayasa Mahke-
mesi gibi "çıkmaz" yollar yerine "bil-
geler"den oluşmuş bir organ kurup
hukuka ve topluma egemen inanç-
lara uygunluğu öyle sağlamak yö-
nünde partice tartışılmış bir niyet se-
zileceği için, yine parti için hiç hoş ol-
mayan suçlamalara varanlar çıka-
caktır. Domuz damı ölçüsünde sağ-
lam temellere oturtulmayan düşün-
celerle oynamak, hele şu sırada, o
düşüncelerin sahiplerine yarar değil
zarar getirir.
mumtazsoysal@gmail.com
ÖDP GENEL BAŞKANI URAS:
•
Neoliberol
devletler
oluşturuluyor
Istanbul Haber Servisi - Özgürlük ve
Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Baş-
kanı ve Istanbul Milletvekili Ufuk
Uras, ulus devletlerin, uluslararası si-
yasetin baskısı ve söz konusu ülke ikti-
darlannın da desteğiyle neoliberal dev-
lctlere dönüştürüldüğünü söyledi.
Uras, dün "Ufuk Uras Seçmen
Koordinasyonu"nun Moda'daki
Oyun Atölyesi'nde düzenlediği top-
lantıda seçmenleriyle bir araya geldi.
Uras, Türkiye'de siyasetin dengcleri-
nin değiştiğini vc bu değişimin actığı
yeni siyasi kulvaıiara önemli görevler
düştüğünü söyledi. Uras, yeni siyasi
kulvarı, "temsil edilcmeyenlerin,
dışlanmışların, düzenin tüm mağ-
durlarınm sorunlarının çözülmesi"
olarak tanımladı. Bugünkü siyaset
düzcnine karşı güçlü bir muhalefet
oluşturmak zorunda olduklannı dile
getiren Uras, "Siyaseti sivilleştirme-
liyiz" dedi. Uras, uluslararası siyase-
tin, ulus devletleri neoliberal devlet-
lere dönüştürdüğünc dikkat çekti.
'Türk denıokrasisi sorunlu'
Anayasa Mahkemesi'nin türban ka-
ranna ilişkin dc değerlendirmelerde
bulunan Uras, konuya ilişkin birbirine
karşıt çeşitli yorumlar yapıldığını be-
lirterck "Anayasa Mahkemesi kararı
sonrası bazı kesimlcr AKP'yi vc iz-
lediği siyaseti eleştiriyor, bazı kesim-
ler de Anayasa Mahkemesi'ni. Biz
ikisini de eleştirmek durumundayız.
Çünkü yasama yargının gölgesine
giriyorsa, Türkiye dcnıokrasisi so-
runlu demektir" diye konuştu.
Deprcmde özellikle eski yapılar zarar gördü. Binalardan kopan
parçalar nedeniyle çok sayıda kişi yaralandı. (Fotoğraflar: AFP)
Yunanistan'da deprem: 6.5
Merkez iissîi Mora Yanmadası olan depremde ilk belirlemelere
göre 2 kişi öldü. Kızılay bölgeyeyardım malzemelerigönderdi
MURATİLEM
ATÎNA - Yunanistan merkez
üssü Mora Yanmadası'ndaki An-
dravida kcnti olan Richter ölçeğine
göre 6.5 büyüklüğündeki dep-
remle sarsıldı. Yerleşinı birimle-
rindeki binalarda maddi hasara yol
açan depremde 2 kişinin öldüğü,
126 kişinin yaralandığı bildirildi.
Yunan basm-yayın organlan,
tüm Yunanistan'da hissedilen,
ancak Mora'daki Amaliada, Pir-
gos, Patra ve Bartolomio kentle-
rinde özellikle etkili olan sarsın-
tının Pirgos kentinde bir kjlisenin
yıkılmasına ve bir diğerinde cid-
di maddi hasara yol açtığını, Pat-
ras kentinde cski bir binanm çök-
tüğünü ve bölgedeki köylerde
özellikle eski yapılann ciddi hasar
gördüğünü duyıu'dular. Kato Aha-
ia bölgesinde evinin çatısırun çök-
mesi sonucu bir kişinin öldüğü, bir
kişinin de deprem sırasında kalp
krizi geçirerek yaşamım yitirdiği
bildirildi. Yunan medyası, bazı bi-
nalardan kopan parçalann ve kı-
nlan camlann yaralanmalara yol
açtığını kaydctti.
Halk sokaklara döküldü
İlk depremi takip eden ve bü-
yüklükleri 4.7'ye ulaşan artçı dep-
remlerden endişe eden halkın yol-
lara döküldügü bildirilirken olayın
ardından çok sayıda arama-kur-
tanna ekibi ve yardım malzeme-
si bölgeye sevk edildi. Türk Kı-
zılayı da depremin arduıdan ül-
keye 2 TIR insani yardım malze-
nıesi gönderdiğini açıkladı.
Deprembilimci Gerasimos Pa-
padopulos, sarsıntımn 10 kilo-
metre derinlikte meydana gelme-
si, yani yüzeye yakın olması ne-
deniyle Yunanistan'ın büyük bö-
lümünde hissedildiğini ve artçı sar-
sıntılann bölgede şiddctle hisse-
dileceğini açıkladı. Deprembi-
limci Yorgos Stavrakakis de
halka, "çok sayıda artçı deprem
meydana geleceği, endişe cdil-
memesi" çağnsında bulundu.
3 Haziran 08'de elliyi aşkın devlet ve hü-
kümet başkanları ile 4 bin 800 delegenin ka- ^ ^ ^
tılmasıyla Dünya Gıda ve Tarım örgütü (FAO)
tarafından Roma'da düzenlenen konferans,
üç gün süren yoğun çalışmalardan sonra, ne
yazık ki, bir kez daha düşkırıklığıyla sona er-
miştir. Yoksul ülkelerin çöken tarımlarını
ayağa kaldıracak, açlığın pençesinde kıvra-
nan milyonlarca insanın derdine çare olacak 'Yeşil
Devrim'e bağlanan umutlar, bugünkü başıbozuk dü-
zenden büyük rantlar sağlayan kimi büyük devletlerin
ve güçlü şirketlerinin direnci karşısında bir başka ba-
hara olmasa bile, temmuz ayında Japonya'da top-
lanacak 8 zengin ülkenin toplantısına kalmış görün-
mektedir. Ama zirvede, açlığa acil yardım için yine
de 4 milyar dolara yakın bir para sağlanmıştır. Bu-
na karşılık açlığın uzun erimde üstesinden gelinme-
si için her yıl 20 milyar dolara gereksinim vardır.
Roma konferansının; Gıda, Tanm ve buna bağlı ola-
rak da giderek tehlikeli boyutlara ulaşan açlık soru-
nuna acil çözüm üretmekte başarısız olmasına kar-
şın, en azından yakın gelecekte arz talep baskısı ya-
nı sıra gıda fiyatlarındaki spekülatif artışlarla daha da
dayanılmaz boyutlara ulaşması beklenen açlık ve pa-
halı gıda krizini tüm çıplaklığı ile gözler önüne sermesi
açısından son derecede yararlı olduğu söylenebilir.
Konunun en yetkin uzmanları tarafından zirveye su-
nulan raporlar, yukarıda sözü edilen karabasana ça-
re bulunmasının sanıldığı kadar kolay olmadığını vur-
gulamışlardır. Daha açık bir deyişle, Gıda ve Tarım-
daki karadeliğin göstermelik yamalarla kapatılması
olanaksızdır. Gezegen ölçeğinde bir 'YeşilDevrim'e
bugün her zamankinden çok ihtiyaç vardır. Roma'da
ıskalanan budur.
•••
Gıda, tarım ve açlık krizinin temel nedenleri aslın-
da kimse için sır değil. Ama önce gezegenin on yıl-
lardan bu yana çaresizlik içinde debelenip durduğu
çıkmazı ve yıkımlarını özetlemek gerekiyor. Birleşmiş
Milletler eski Gıda Hakkt Raportörü Jean Ziegler'in
(şimdi BM Insan Hakları Danışma Kurulu üyesi ve ün-
DEGİŞEN DÜNYADAN
HÜSEYİN BAŞ
Roma'da Düş Kınıklığı»
lü 'Utanç Imparatoriuğu'nun yazarı) zirve konusun-
daki görüşlerine kulak verelim: "Zirve tam birfiyas-
kodur. Inanılmazbirdüşkınklığıyaratmıştır. Bu, BM'nin
geleceği için de endişe verici bir durumdur. Elliyi aş-
kın devlet ve hükümet başkanı gıda fiyatlarındaki ar-
tışlarla daha da tehlikeli boyutlara tırmanan açlığa ça-
re üretmek için Roma'da bir araya gelmişlerdir. An-
cak sonuç tek kelimeyle skandaldır. Özel çıkarlar bir
kez daha kolektif çıkarlara galebe çalmıştır. O kadar
ki, Roma'da alınan karariar dünyadaki açlıkla savaşacak
yerde, tam tersine onu arttıracak niteliktedir. Aslın-
da ben şu üç temel konuda karar alınmasını bekler-
dim. Önce bioyakıt üretmek için gıdaların yakılması
bütünüyle yasaklanmalıdır. Ikincisi gıda ve tarım
maddelerinin fiyatlarının saptanması Borsa'dan alın-
malı, üretici ülkelerin tüketici ülkelerie anlaşmalan doğ-
rudan sağlanarak spekülatif kârlan ortadan kaldıran
bir sistem benimsenmelidir. Uçüncüsü, Bretton Wo-
ods kurumları, özellikle de Uluslararası Para Fonu
(IMF), yoksul ülkelerde gıda üretimi sağlayan aile ta-
rımlanna mutlak öncelik tanımalıdır."
Zirvenin final bildirisinde FAO üyelerinin, 2015 yı-
lına kadar açlığı yarısı kadar azaltacakları konusun-
daki kararına ise Ziegler, deneyimlerine dayanarak,
bunu pek mümkün görmüyor: "Bu yaptıkları tam bir
ikiyüzlülük. Bu sonuca sözde 2000yılında ulaşacak-
lardı. Oysa, o günden bugüne gezegendeki açların
sayılan artmıştır. FAO'ya göre bugün 854 milyon in-
san düpedüz açlık çekmekte, ya da açlık sınınnda ya-
şamaktadır. Çok yakın gelecekte gıda maddelerindeki
spekülatif artışların da katkılanyla açlara yüz milyon
insan daha eklenecektir,"
Ziegler, sözünü sakınmıyor, krizin temel nedenle-
rine de parmak basıyor: "Zirvenin başansız-
^^^ lığının ardında üç önemli öğe mevcut. Birin-
cisi Birleşik Devletler ve müttefikleri Kanada
ve Avustralya, konferansa katılmayarak zirveyi
sabote etmişlerdir. Öte yanda çokuluslu bü-
yük şirketler arasında yer alan on dev şirket,
halen dünya temel gıdalannın yüzde 80'ini de-
netlemektedir. Bunlar Kızılhaç kurumu ol-
madıkları için de toplumun çıkarlan yerine kendi çı-
karlannı gözetmektedirler. Üçüncü sorumlu ise dişe
dokunur önerileryapmaktan kaçınan BM Genel Se-
kreteri'dir."
Yazımızı gıda ve tarımı çöken, halkı açlıkla sava-
şan bir Afrikalı yöneticinin tecrübeye dayanan gö-
rüşlerini aktararak noktalamak istiyoruz. İşte, Batı Af-
rika üreticileri köylü örgütü Roppa'nın başkanı Se-
negalli Ndiogou Fall'un değertendirmeleri: "Krizin ne-
deni liberal politika sapkınlığıdır. Buna rağmen yine
de dayatılmaktadır. Kimse küçük üreticilere saygı duy-
mamaktadır. Oysa biz korunma ve adalet istiyoruz.
Ama onlar sürekli aynı şarkıyı söylüyorlar; Doha an-
laşmasını geliştirmek gerek diyorlar. Yani krizin da-
ha da ağıriaşmasını istiyoriar. Temelyanlış ticaret ko-
nusuyla ilgilidir. Pazarlanmız aşırı biçimde dışa açıl-
mış, bu ise küçük işletmelerin sonunu getirmiştir. Po-
litik nedenler de var tabii. Çünkü Afrikalı yöneticiler
safbir biçimde dışa açılmayı kabul etmişler ve gıda-
ya dönük üretim yapan küçük çiftçilerden yüz çevir-
mişlerdir. Tüm olanaklannı dış satıma yönelik üretimler
için seferber etmişlerdir. Oysa bizim önde gelen mis-
yonumuz halkın karnını doyurmaktır. Son on yılda gir-
diler, krediler, araştırma ve sübvansiyonlargibi aslında
az olan kaynaklann tümü, pamuk gibi rant kültürle-
rinin yoğun biçimde desteklenmesine hasredilmiş-
lerdir. Bunda en büyük sorumluluk ise IMF ve Dün-
ya Bankası tarafından dayatılan liberal politikalardır."
Çok şükür bizim ülkemizin gıda, tarım, kuraklık,
kıtlık, açlık gibi sorunları yok. Aksi halde yöneti-
cilerimiz Roma'nın yolunu tutmak yerine oraya bu-
raya 'iş gezileri' düzenlemeyi sanırız akıllarından
bile geçirmezlerdi!
GUNDEM MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
Isteklerinin yerine getirilmemesi halinde de rehin
aldığı devlet değerlerini bir bir ortadan kaldırma teh-
didini savuruyor.
Bu savurma, biraz ne yapacağını bilememekten,
biraz korkudan, daha çok da iktidar gücünü yitirmeme
telaşı ve densizliğinden...
AKP'nin 6 yıllık icraatına baktığımızda şu ikilem-
de olduğunu görüyoruz:
Devletin bütün olanaklannı sonuna kadar kendi-
ne yontan ve devlete şiddetle muhalefet eden bir ik-
tidar...
Bir dönem YÖK'ten istediği kararı çıkaramayınca
tümüyle yok saymaya girişmişti; şimdi de Anayasa
Mahkemesi'nden istediği kararı çıkaramayınca,
mahkemeyi sulandırma ve işlevsizleştirme arayışı içi-
ne girdi.
•••
AKP Meclis Kolları Başkanı Köksal Toptan'ın se-
nato önerisine daha çok bu gözle bakmak gereki-
yor. önerinin şu aşamada geçerlilik kazanması çok
zor. öyle anlaşılıyor ki, cuma gece yansı Toptan'a ko-
nuk giden Erdoğan şunu söyledi:
"Neyap et, Anayasa Mahkemesi'ne cephe aç. ön-
de sen görün. Biz birkaç gün daha olup bitenlere ba-
kalım, ondan sonra ne yapacağımıza karar verelim."
Toptan da kendisinden istenen işlevi yerine geti-
rirken bir de "öneri" üretti, "senato" dedi. Toptan şöy-
le düşünmüş olmalı:
"Meclis çoğunluğu bizde... Senato kurulursa o da
bizden olur. Meclis, Başbakanın istediği yasayı ya-
par. Senato denetliyormuş gibiyapar. Işleryürür. Ana-
yasa Mahkemesi'ne de gerek kalmaz."
Mahkeme, türban kararını AKP'nin işine gelen şe-
kilde verseydi ne olacaktı?
Arkadaşlar yine çılgınlar gibi demeçler vereceklerdi,
ama şu yönde:
"Kimse önümüzde duramaz Yetki bizde, mühürbiz-
de. Mahkeme de kabul etti. Türk milleti adına karar
veren mahkeme, Türk milletinden en çok oy alan par-
tinin icraatını onayladı..."
•••
AKP Türkiye'yi yönetmiyor, hükmediyor derken bu-
nu anlatmak istiyoruz... Kapatma davası dahil, artık
ne tür karar çıkarsa çıksın, AKP'nin takınacağı radi-
kal birtutum var...
AKP iktidarı Türkiye'yi susturabilir, bataklığa sü-
rükleyebilir ama, normalleştiremez. Korkarız devle-
te hükmet.me gücünü de "kan davası"na benzer bir
intikam d'uygusuyla kullanmak isteyecektir.
Siyasi iklimi normalleştirebilecek makamlar da kri-
zin tarafı oldu.
örneğin, tarafsız bir Meclis Başkanı parti liderle-
rini bir araya getirip yeni bir ufuk çizebilirdi. Toptan
"üçüncü yol" tartışmasıyla bu şansını azaltmıştı, cu-
martesi açıklamasıyla, bitirdi.
örneğin, tüm siyasi yelpazenin saygı duyduğu bir
cumhurbaşkanı gidişi yönlendirebilirdi. Gül, içinde bu-
lunduğumuz krizlerin nedenleri arasında. Krizin par-
çası olanlar, krizi çözebilir mi?
Bu durumda ne olacak?
Çok sıcak bir yaz geçireceğiz. AKP hem mazlum,
hem saldırgan rolünü sürdürecek. Erken seçim ka-
rarı alması zor. Bunun en önemli nedeni; milletve-
killerinin iki yıl bu görevi yapmadan özlük haklarına
kavuşamamış olması!
Bütün bunlara karşın AKP'nin sahte kıyamet gü-
rültüsüne de pabuç bırakmamak gerekiyor.
Bunu da aşarız...
Dağlar ne kadar yüksek olursa olsun, bir yani yol-
dur!
ankcum@cumhuriyet.com.tr
'Gökçek halk saglığı ile oynuyor'
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP An-
kara ll Başkanı Durak Karabulut, Kızılırmak
suyunun tam kapasite verilmeye başlanmasıy-
la birlikte halk sağlığı üzerindc ciddi bir tehdit
oluşturacağını bildirerek Anakent Belediyesi
Başkanı Melih Gökçek'i "Kızıhrmak suyu ko-
nusunda yanlış bilgilendirerek halkın sağlığı
ile oynamakla" suçladı. Gökçek'in Kızılırmak
suyunu şebekeye kattıktan 22 gün sonra ka-
muoyuna açıklamasınm suç teşkil ettiğini ifa-
de eden Karabulut, yayımlanan raporlann da
gerçeği yansıtmadiğını bildirdi.
VEFAT
Baromuzun 4744 sicil sayısına kayıtlı
AVUKAT
HALUK HALİT AKCÜN
vefat etmiştir.
Aziz meslektaşımızın cenazesi
09/06/2008 Pazartesi günü (bugün)
Karacaahmet Camii'nde kılınacak
öğie namazından sonra Karacaahmet
Mezarlığı'nda ebedi istirahatgâhına
defnedilecektir.
Merhuma Tanrı'dan rahmet,
kederli ailesine ve meslektaşlarımıza
başsağlığı dileriz.
İSTANBUL BAROSU BASKANLICI
Nüfus Cüzdanımı Kaybettim.
Hükümsüzdür.
Mehmet YILDIZ