22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 30 HAZİRAN 2008 PAZARTESİ^- YARIN 1 Temmuz, Denizci- lik Bayramı. Eskiden Kabotaj Bayramı de- nirdi. Kapitülasyonlar Lozan'da kalkınca 1926 Nisan'ında çı- karılan 815 sayılı yasanın aynı yılın temmuzunda yürürlüğe gi- rişi kutlanır o gün. Uzun süre bu adla anıldı bayram. "Kabotaj" sözcüğü Frenkçe diye değişti- rildi sanırsınız. Galiba öyle de- ğil. Alafranga Müslüman siya- silerimiz AB'ye tam üye olmak için "kabotaj hakkı"n\ bırakma- ya şimdiden yatkın olduklarını belirtmek amacıyla yapmışlar- dır bu değişikliği herhalde. Ispanyolca "burun" karşılığı "cafoo"dan gelen o Frenkçe sözcük, "burundan buruna", yani kıyı boyunca ülke limanları arasında ve yalnız ulusal ban- dırayla yapılan deniz ticareti demek. Bizimkiler, AB'ye tam üye olur olmaz bu hakkın bütün AB'lilerce kullanılabileceğini sandıkları için şimdiden paça- ları sıvamışlardır; hatta üye ol- madan, müzakere aşamasında AÇI MUMTAZ SOYSAL Ulusal Denizcilik da istenirse vermeye hazırdır- lar. Bilmezler ki, ticaret deniz- ciliği zaten güçlü olan Yuna- nistan, daha da güçlenip ulusal çıkarını sağlama almak için üyelikten sonra uzun süre bu hakkı korumuş ve ancak çok kârlı çıkacağına emin olunca bu hakkı paylaşmıştır. Bugün, Güney Kıbrıs Rum- larıyla birlikte dünyanın en bü- yük ticaret filosu onların. Şim- di de, limanlarımızı Rumlann petrol tankerlerine açtırma pe- şindeler. Bütün bunlann anımsanma- sı ve düşünülmesi için, bay- rama hiç değilse "ulusal deniz- cilik bayramı" demek daha doğ- ru olacaktır. Ama bizim bir başka deniz- cilik bayramımız daha var: Kap- tan-ı Deryalığa yükselen Bar- baros Hayrettin'in 1538'deki Preveze zaferinin kutlandığı 27 Eylül bayramı. Ona da "Ulusal Denizgücü Bayramı" denmeli. Bu, Deniz Kuvvetleri'nin; öbü- rü, ticaret denizciliğinin bayra- mı. Birlikte düşünülüp bir bütün oluşturması gereken iki tür de- nizcilik. Bu açıdan bakınca, aslında bütün boyutlarıyla dünya ça- pında bir denizciliğin ve deniz- ci yetiştirmenin "öncü okul"u sayılabilecek D. B. Deniz Nak- liyatı AŞ gibi bir kamusal ano- nim şirketin çarçur edilmesine ve talana uğratılmasına seyirci kalmak da bahriye açısından af- fedilecek bir hata sayılmaz. Şu sırada bir başka seyircilik, Tersane-i Âmire'ye uygu- lanan hoyratlık konusunda iş- leniyor galiba. Bahriyeliler sor- maz mı: Istanbul Belediyesi, uz- man tavsiyelerini beklemeden orada neyi, niçin, nasıl yıkıyor acaba? O Haliç kıyısı, fethin ilk yılla- rından beri Azapkapı'dan Has- köy'e kadar, "göz" denen gemi yapım yerleriyle ve "çarkçı" ta- bir edilen ilk buharlı makine za- bitlerinin yetiştirildiği Hende- sehane'siyle, her çağın Os- manlı bahriyesine ve savaş ge- misi yapımcılığına beşiklik et- miştir. Almanların Göben'i Ça- nakkale'den girip Yavuz adını alınca onların yanına verilen denizci Türk zabitleri arasında Tersane-i Âmire'den yetişme Bahriye Kolağası bir Osman Muhtar da yok muydu? Halkı denizci yapmak, denizciliğin tarihine sahip çıkmakla başlar. mumtazsoysal@gmall.com Çağdaş Yaşam ve Önemi... Meral PAZAR Çağdaş yaşam, aklın ve bilinıin ışığında insanca yaşamdır. Yol göstericimiz akıl ve bilim, oluşan değişmele- re, gelişmclere nasıl tutum takınacağımızı, tepki ve- reccğimizi bclirler. Bunun gerçekleşebil- nıesi için, insanları birey- leştirecek, kendi olnıasını, özgürce düşünebilecek iç- sel bir yapıya erişmesini sağlayacak donanıma ka- vuşması gereklidir. Bu da, küçüklüğünden baş- layarak, bu konuyu önem- seyen büyüklcrin (anne, baba, yetkin öğretmen- ler-eğitimciler) yol gös- tericiliği, aydmlatmasıyla gerçekleşebilir. Oysa çoğu insanın bu olanaklara salıip olmadı- ğını biliyoruz. Aydınlan- ma, bilimsel düşünmenin gctirdiği bir olanaklar cv- renidir. Bu bağlamda, bi- limsel düşüncenin ışığın- da yaşamın alanı, birey- lerin sahip oldukları dü- şünsel-duyarhlık düzeyi ile sınırlıdır. Eğer, eği- tim-öğrctim (okulda) sü- recinde iyi, yetkin, birik- miş eğitimcilerin eline geçmişse çocuklar, genç- ler; içinde yaşayageldik- leri olanaklann sııtulılığını aşarak, aydınlanma ola- nağının ufkuna açılırlar. Böylccc aydınlanmanın ürünü çağcıl yaşamın ola- naklanmn bilincinc eren, insanın insanca yaşadığı bir evrene kucak açarlar. • Arkası 8. Sayfada Dünyanın kendinden surround sistemli ilktelevizyonu. BekoSoundArtLCDTV BEKO SOUNDART LCD TV Kendi içinde gizli 16 hoparlörü sesi ayrı yönlere yollayarak size gerçek surround deneyimi yaşatıyor. Beko SoundArt LCD TV alınca, surround sistem almanıza gerek kalmıyor. CUMHURİYETTEN OKURLARA tBRAHİM YILDIZ Madımak Katliamı s 2 Temmuz yakın tarihimize bir utanç günü ola- * rak geçmiştir. 15 yıl önce Sıvas'ta Madımak Oteli'nde 37 in- san yakılarak öldürülmüştür. Daha da acısı 37 insanın yakıldığı bu yer şim- di, alay edilircesine kebap lokantası olarak işlevini sürdürmektedir. Bugüne değin verilen mücadele, 37 insanın ya- kıldığı yeri bir anıta dönüştürememiş, sivil toplum örgütleri bu konuda gücünü kullanamamıştır. Sıvas'ta yaşamını yitiren genç ozanlardan bi- ri de Hasret Gültekin'di. Gültekin'in eşi Yeter Gültekin, "Madımak yangını bizim yüreklerimiz- deyanmaya devam ediyor..." diyerek kayıtsızlı- ğın acılarını daha da büyüttüğünü söylüyor.. Tıpkı Hasret Gültekin gibi, 19 yaşındaki tiyat- ro sanatçısı Serkan Doğan da Madımak'ta ya- kılanlardan biriydi... Gültekin ile Doğan'ın öykülerini Hatice Tuncer arkadaşımız dün ve bugün yaptığı söyleşilerle okurlarımıza aktardı. Yarın başlayacağımız yazı dizisinde Sıvas kat- liamını bir kez daha anımsayacağız. ÂB'de işler karıştı Söyleşi: KENAN MOKTAN TÎÎRKAN SAYLAN 100 SORIIDA SİVİL TOPLIIM TUrkiye'de 40 yılı aşkın siiredir sivil topluma yön veren Tiirkan Saylan edlndlğl deneylmleri sivil toplum çalışmalarına gönül veren yurttaşlarla paylaşıyor ve Kenan MOI fanııı 100 sorusunu yanıtlarken yeni "çılgın proleler" için esin kaynağı oluşturuyor. Cumhuriyel Kitapları M«rh«: Prof NuKîttin Mazlıaı Öktel Sükak No 2 Şişll Tul: 0 212 343 72 74 Ankara Şuba: Ahmet Rasım Sokak No 14 Çankaya Tel: 0 312 442 30 50 lanlrfube: H Zlya Bolvarı 135? Sokak No 2/3 Pasapoıl THI: 0 232 441 12 20 Va»ııTlıli! İKİ A ' M 2005 yılında hazırlanan AB Anayasası, Fransız ve Hollandalı seçmenlerce kabul görmeyince ye- ni bir metin hazırlandı. 2007 Aralık ayında Liz- bon'da son şeklini alan ve liderler tarafından im- zalanan anlaşmanın 2009'da yürürlüğe girmesi ön- görüldü. Ancak 27 üyeden biri bile bu anlaşma- yı onaylamazsa, anlaşmanın yürürlüğe girmesi mümkün olmuyor. 27 üllkeden birteklrlanda re- ferandum yolunu seçti. Irlanda halkının "hayır" oyu yeni tartışmaları da beraberinde getirdi. Türkiye'yi de yakından ilgi- lendiren yeni durum, Avrupa basınında tartışılı- yor. Osman Çutsay'ın çevirdiği iki ayrı yazıyı bu- günkü Cumhuriyet'in Dış Basın sayfasında oku- yabilirsiniz. Okuyor muyuz? Okuma alışkanlığı azalıyor mu, artıyor mu? Bu sorunun yanıtını bulmak olası. Gazete ve ki- tap satışlarından bir sonuç çıkarmak çok da zor değil diye düşünebiliriz. Konuyla ilgili Eray Can- berk, Birgün gazetesinde genişçe bir yazı kale- me almış. Cumhuriyet'in yayınlarından yola çıkan Can- berk'in kendi saptamalarını bir kenara bırakarak, Kitap Eki yazarımız Metin Celal'in (12 Haziran 2008) yazısındaki bilgilerden de yararlandık. Bağımsız Eğitimciler Sendikası "Türkiye'de Okuma Alışkanlığı" başlığı altında bir rapor ya- yımladı. Bu rapor gazetemizde haberleştirildi. Araştırmaya göre; "ülkemizde okuma ve kitap alma alışkanlığının durumu hiç de iç açıcı değil- di. Raporda Türkiye'de on binde 1 kişinin kitap okuduğu, Türkiye'de 1 kişinin kitabayılda 0.45 do- larayırdığı, Birleşmiş Milletler Insani Gelişim Ra- poru'na göre dünya ölçeğinde okuma sırasına gö- re ülkemizin 86. sırada yer aldığı belirtiliyor. Ayrıca ülkemizde yılda 7 bin (çeşit ya da baş- lık) kitap basıldığı, günde 5 saat televizyon sey- reden halkımızın okumaya yılda 6 saat ayırdığı da yer alıyor." Türkiye Yayıncılar Birliği Yönetim Kurulu üye- si de olan yazarımız Metin Celal ise bu raporun gerilerde kaldığını öne sürerek farklı rakamlarla okuma alışkanlığının arrtığını yazdı. Celal'in ya- zısındaki rakamlar şöyle: "Türkiye'de 2007yılında yayımlanan kitap baş- lığı (çeşidi) sayısı 32.750'dir. Kültür ve Tuhzm Ba- kanlığı Telif Hakları ve Sinema Müdürlüğü'nün 2007yılında yayımlanan kitaplar için verdiği ban- drol sayısı 145.413.080 adet. Ayrıca ve saptanabildiği kadarıyla 112.283.261 adet de 'korsan' kitap yayımlandığına göre top- lam 257.696.341 kitap ediyor. (Bu duruma göre ülkemizde kişi başına 4.6 kitap düşüyor)" Türkiye'deki yayıncılığın yıllık cirosu yaklaşık 810 milyon dolarmış. Yine Metin Celal'in yaptığı he- saba göre kişi başına 11.47 dolar düşüyor. Bu da yaklaşık 15 YTL demektir. Yayıncılık sektörünün büyüdüğünü kabul etsek bile gerçek okur sayısı artıyor mu? İyi haftalar...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle