29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 HAZİRAN 2008 PAZARTESİ HABERLER Prof. Dr. Yarsuvat, yasadışı yöntemlerle toplanan delilin otoriter toplumlarda geçerli olabileceğini söyledi Dinleme AİHM'eaykınİstanbul Haber servisi - Türk Ceza Hukuku Denieği'nin "Ceza Muhakemesi KanumTnun üç yılı- nı değerlendinnek üzere düzenledi- ği sempozyumda, modern ceza hu- kukunda delillerin yasalara aykın toplanması halinde, kanıt olarak su- nulamayacağı vurgulandı. Prof. Duy- gun Yarsuvat, "Yasalara aykın dinleme ve arama yöntemleriyle toplanan delilin kabul edilmesinin, demokratik hukuk devleti ülkele- rinde değil, ancak otoriter top- lunılarm ceza hukuklannda geçerli sayılabileceğiııe" dikkat çekti. Prof. Dr. Duygun Yarsuvat, Türk Ceza Hukuku Demeği (TCHD) ta- rafından Galatasaray Üniversite- si'nde düzenlenen "Ceza Muhake- mesi Kanunu'nun (CMK) Üç Yı- h" başhklı sempozyumun ikinci ve son gününde, "Kanıtlar, kanıtlann değerlendirilmesi, hukuka aykın kanıtlara dayanma yasağı" konu- lu bir tebliğ sundu. Yasalann, delillerin kabul edil- mesinde hukuka aykınlık olnıadan toplanması gerektiği hükmünü koy- duğunu ifade eden Prof. Dr. Yarsu- vat, bunun nedenlerini de şu sözler- AÇIK LİSE SINAVI Türbana geçit vermeyene inceleme GÜRSU KUNT ANTALYA - Antalya'run Gazi- paşa ilçesinde açık lise sınavına tür- banla giren öğrenciler hakkmda tu- tanak tutan öğretnıenler için incele- me başlatıldı. Geçen ay yapılan açık öğretim li- se sınavında Gazipaşa Lisesi'nde sı- nava türbanla giren öğrenciler hak- kmda tutanak tutuldu. Bina Sınav Ko- misyonu Başkanı N. Ş. de tutanağı imzalayarak Gazipaşa Ilçe Milli Eği- tim Müdürlüğü'ne gönderdi. Ancak öğrencilerin türbanla sınava girdiği- nin basında yer almasının ardından, Gazipaşa Ilçe Milli Eğitim Müdüı- lüğü tutanak tutan öğretmenler hak- kında "olayı basına sızdırdıkları" iddiasıyla inceleme başlattı. Konuy- la ilgili öğrctmenlerin itadclcri alın- maya başlandı. Sınava türbanla giren öğrenciler hakkmda işlem yapılmanıasına kar- şın tutanak hazırlayan öğretmenler hakkmda işlem başlatılması ise eği- timcilerin tepkisini çekti. Eğitim- Sen Antalya Şube Başkanı Nurettin Sönmez, bina smav komisyonu baş- kanı, tutanağı hazırlayan öğretmen- ler ve sendika temsilcilerinin tck tek ifade verdiğini belirterek Milli Eği- tim Müdürlüğü'nün Danıştay karar- lannı hiçe sayarak türbanla smava gi- rişe izin verdiğini vurguladı. Sönmez, "Biz, laik, demokratik eğitimi savunuyoruz. Hükümetin bu ve benzeri uygulanıalarını bun- dan sonra da şiddetle teşhir ede- ceğiz. Milli Eğitim Bakanlığı'nın türbanla sınava girenler hakkmda değil de tutanak hazırlayan ve bu- na imza atanlar hakkında soruş- turma başlatması, konuya dirençle baktıklarının bir göstergesi. Da- nıştay kararlarına rağmen hale direniyorlar" diyc konuştu. A V R U P A İ N S A N H A K L A R I M A H K E M E S İ ' N İ N K A R A R L A R I Prof. Dr. Yarsuvat, delillerin yasalara uygun toplanmasının ge- rcğine örnek olarak Avrupa Jnsan Hakları Mahkemesi'nin (AlHM) 17 Temmuz 2006 tarihli karannı gösterdi. AİHM'nin baktığı davada gü- venlik güçlerinin, yakaladıklan bir uyuşrurucu satıcısını kustu- rarak yuttuğu uyuşturucuyu çı- karttırdıklannı anlatan Yar- suvat, "AHİM kararında olay, Tedavi maksatlı de- ğil, delil eldc edilmek üzere bir insanın vü- cudu üzerinde oy- nanmıştır' olarak değerlendiriliyor vc üçüncü maddeye aykın olarak adil yargılanma hakkııım kötü muamele ile ilı- lal edildiğine karar veriyor" diye olayı açıkladı. Hukukta insan hakkına saygı Anayasanın 38. maddesinin son fikrasında kişiler "Hukuka aykın olarak elde edil- miş delillerle suçlanamaz" denildiğini anımsatan Yarsuvat, "Ceza Muhakameleri Kanunu'nun 206. maddesinde delille- rin kanuna aykın olarak elde edileme- yeceği, aksi halde bunlann delil olarak ka- bul edilemeyeceği öngörülmüştür. 217. madde de olay ve iddia hukuka uygun şe- kilde edilmiş her türlü delille ispat edilir hükmü yer alır. Bütün bunlara bakınca hukukta insan hakkına saygıyı görüyo- ruz" diye konuştu. AlHM kararlannda, yasaya uygun ol- mayan arama emrine dayanılarak yapılan dinlemeler sonunda elde edilen delillerin ge- çersiz olduğu ve yapılanın insan hakkı ih- lali olarak görüldüğünü anlatan Yarsuvat, ln- gilter'ye karşı açılmış "Örs" davası örne- ğini şöyle aktardı: "Polis karakolda, ellerinde delil ol- madığı için gözaltına aldığı kişilerin ka- rakoldaki konuşmalannı banda alıyor. Ve bu kayıtlara göre de mahkûm edilmele- rini sağlıyor. Mahkemece bu davada, 'özel hayatın gizliliğine dokunulmuştur' de- niliyor. Çünkü dinlerken haber vermen gerekirdi deniyor." le açıkladı: "Delil yasaklarının iki konuluş aıııacı var. Birincisi ülke- de insan haklanm garanti altına al- mak; ikinci amaç, polisi, bu konu- da çalışanları disipline etmek. Çün- kü, bu yöntcmle, polis yasaya ay- kın elde ettiği delilin yargılamada kullanılmadığını anlaınah." Delillerin kanuna aykın olarak el- de edilemeyeceği hükmünün "Ara- ma yapılırken, oraya başka delil- lerin arama yapanlar tarafından konulmasın" diye getirildiğini an- latan Yarsuvat, "Kendimle ilgili ya- pılan bazı işlemlerde gördüm ki de- lil ekiliyor. Aramalarda yasada belirtilenlere uygun delil bulun- madığmda delil ekiliyor" dedi. Kolcuoğlu'ndan anekdot Yarsuvat, îstanbul Barosu Başka- Temel atma törenine, Cem Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. Izzettin Doğan ile Malte- pe Belediye Başkanı Fikri Köse de katıldı. Maltepe'ye yeni cemevi Gülsuyu 'ndayaptırılan cemevinin temel atma töreninde konuşan Izzettin Doğan, Alevilerin ikinciplana atılmak istendiğini söyledi İstanbul Haber Servisi - diye konuşan Doğan şöyle de- lerim" sözleriyle tamamladı. Maltepe Cem Vakfı tarafından vam etti: "Alevilerin dışlandı- Maltepe Belediye Başkanı Gülsuyu'nda yaptınlan Maltepe ğını gördük. Bütçeden maddi Fikri Köse de, "Bugün burada Cem ve Kültür Evi'nin temeli paylarımızı ne yazık ki ala- temelini atacağımız cem ve dün törenle atıldı. madık, siyasetten gerekli des- kültür evi, gerek kendi adıma Cem Vakfı Gencl Başkanı teği görmedik. Milli Eğitim gerek belediyemiz adına yap- Prof. Dr. Izzcttin Doğan, ko- Bakanlığı'na 2 bin, Başba- tığımız gurur verici yatırım- nuşmasında Cem ve Kültür kanlığa da 2 bin olmak üzere lardan biridir. Burası sadece Evi'nin, Alevi ve Sünni biılik- toplam 4 bin dava açılmıştır. Alevi kardeşlerimize değil, teliğinin sembolleşmesi açısın- Bugün değişik bir siyasi dü- tüm Maltepelilere ve İstanbul dan büyük önemi bulduğunu şüııçeyi temsil eden siyasi akmı halkımıza açıktır" dedi. vurguladı. Doğan Atatürk'ün iktidardadır." İstanbul Büyük- Cem Vakfı Yönetim Kurulu farklı inanca bağlı topluluklan bir şehir Belediye Başkanı Kadir üyesi Hüseyin Koca, "Tüm araya getirdiğini ancak 1950'den Topbaş'm cemevi sözü verdiğini Maltepelilere ve İstanbullu- sonraki iktidarlar döneminde anlatan Doğan konuşmasını, lara hayırlı, uğurlu olsun di- Alcvi-Sünni ayrımı olduğunu "Hz. Ali'nin dediği gibi 'nerde leğiyle" açılış kurdelesini kes- dile gctirdi. "Sünniler devletin barış ben ordayım, ncrdc savaş tiktcn sonra ilk beton attılar. Tö- her türlü hizmetlerinden ya- ben orda yokum' ilkesiyle barış ren, Türk Halk Müziği sanatçı- rarlanabilirken Alevi kardeş- içinde laik cumhuriyctin ge- ları ve halk ozanlarınm verdik- lerimiz ikinci plana atılmıştır" reklerine bağlı yaşamanızı di- leri konserle sona erdi. nı Kâzım Kolcuoğlu'ndan dinledi- ği bir olayı ise şöyle anlattı: "İstanbul Barosıf ııu kayıtlı bir avukatın yazıhanesinde arama ya- pılacakmış. Özel yetkili savcı, Kol- cuoğlu'na 4 Saat sabah 06.00'da ora- da olun' diye telefon etmiş. Kolcu- oğlu da başka bir arkadaşına te- lefon ederek arkadaşımn orada ol- masını istemiş. Savcı gitmiş, bilgi- sayarını, her şeyini polis topla- mış. O sırada avukata biri telefon etmiş ve 'Ne haber, seni alıp götü- recekler şimdi. Seni de Ergenekon'a soktular' demiş. Arayan kişinin amacının bir boşanma davasında, kocasından boşanan bir kadının avukattan intikam almak olduğu ortaya çıkmış. Herhangi biri sav- cıya telefon açıyor, 'Bu adam Er- genekon'un parçasıdır' diye ve sav- cı gidip bu araştırmayı yapıyor. Şimdi orada baronun temsilcisi ol- nıasavdı. bu aramada kim bilir ne- ler olacaktı." 1 Mayıs örneği Polisin kanuna aykın bir şekilde el- de ettiği delilin, yargılama sırasında işe yaraınayacağını gördüğünde o yo- la başvurmayacağını belirten Yar- suvat, "Nitekim biz de 'cezalandı- rılır' diyoruz, ama polis aleyhinde açılan davalar hep hüsrana uğra- maktadır. Bunun bir örneğini 1 Mayıs'ta yaşadık" diye konuştu. Modern ceza hukukunun, hâki- min önüne gelen delillerin kabul edilebilir nitelikte olması gerekti- ğini öngördüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Yarsuvat, "Eğer bir de- lil kanuna uygun olarak elde edilmemiş ise, iki sorumluluk hali kaı şınıı/a çıkar. İlk sorum- luluk hali, bunun toplayan kişi- lerin sorumluluğudur. İkincisi ise bu delillerin geçersiz olması ha- lidir" diye konuştu. 'Siyasi sistemin aynası' Modern ceza kanunlannda, ceza usul kanunlannda bu şekilde elde edilen delillerin geçersiz olduğunu öngören hükümler bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Yarsuvat şöyle de- vam etti: "Ceza hukuku, devlet- te hüküm süren siyasi sistemin bir aynasıdır. Siyasi sistemin otoriter ya da liberal olmasına göre ceza hukuk sistemi de de- ğişir. Eğer kişi hak ve özgürlük- lerini ön plana almışsa bir ülke, kanuna aykın olarak elde edilen deliller geçersiz sayılır. Buna karşıhk otoriter bir sistemi kabul etmiş ise, delilin nasıl toplandığı önenıli değil, delil delildir." DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ AB, Utanç Yasası' ile Göçmen Avında! Avrupa Birliği'nin başı şu sıralarfena halde dertte. Bir- liğin kuruluş felsefesi sosyal dayanışma amacından sap- tırılarak içte ve dışta piyasa ekonomisine ve ABD'ye muh- kemce bağlanmasını hedefleyen, ne var ki, 2005'te ya- pılan halkoylamalannda Fransa ve Hollanda'da kabul gör- meyerek suya düşen 'anayasasının' bu kez neredeyse tıp- kısının aynısı 'Lizbon Anlaşması'nn en azından Fransa'da aynı akıbete uğraması korkusuyla halkoyundan kaçırıla- rak parlamentoda onaylanmasıyla sorun çözüme ulaşmış görünüyordu. Ancak beklenen olmadı ve 4 milyon nüfuslu ve 800 bin seçmenli küçük Irlanda, Mayıs 08 ortalarında yapılan referandumda Lizbon Anlaşması'na 'Hayır' diyerek beklentileri boşa çıkardı. Temmuzda birliğin başkanlığını üstlenecek Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin bu yeni krizi nasıl çözeceği, kuşkusuz merak konusu. Ancak sorun salt bu değil. Sırada Çek Cumhuriyeti var. Orada referandum yok. Ama Lizbon Anlaşması'nın kabulü için Anayasa Mahke- mesi'nin onayı şart. Bu ise Avrupa bütünleşmesine kuş- kuyla baktığı bilinen Çeklerin çantada keklikolmadığının göstergelerinden sadece biri. özetle, AB başkanlığı ya- nı sıra birliğin liderliğine de soyunacağı anlaşılan Sar- kozy'nin işi kolay değil. ••• Krizden nasıl çıkılacağı konusundarivayetmuhtelif. Bun- lar Sarkozy'nin üyeleri etkilemeyi hedefleyen "Genişleme durur" tehdidinden 'hayırcı' Irlanda'ya bazı tavizler veril- mesine kadar uzanıyor. öte yandan Irlanda'nın 'Hayır'\ ne- densiz değil. örneğin Sosyalist Parti lideri eski milletve- kili Joe Higgins'in, Irish Times'da yayımlanan söyleşisinde dile getirdiği gibi önde gelen siyasal partiler, büyük şir- ketler, medya, Katolik kilisesinin istemlerinin aksine hal- kın çoğunluğu 'Hayır' demiştir. Sola göre bu karşı çıkışın kaynağında Avrupa Birliği'nin liberal ekonomi politikala- rı mevcut bulunmaktadır. Dünya Ticaret örgütü'nün (OMC), hizmetlerin serbestleştirilmesinin, özel sektöre ve kâr peşinde koşan şirketlerin sağlık, eğitim gibi kamu sek- törüne girme hakkı tanınması için daha fazla özelleştir- me dayatmasının önlenmesinin önündeki üye ülkelere ait Veto' engelinin kaldırılması ile ilgili önerisi yer almakta- dır. Ayrıca Lizbon Anlaşması, Irlanda'nın tarafsızlığı ve ba- ğımsızlığı için de tehlike arz etmektedir. Zira AB, tıpkı Af- ganistan ve Irak türünden saldırılara hazır olmak gerek- tiği görüşündedir. Bu ise üye ülkelerin bağımsız dış po- litika olanaklarının önünü kesmektedir. Bizîrlandalılar Av- rupa'nın militarize olmasına, silah sanayiinin geliştirilme- sine, hammadde pazarlarına yönelik emperyal güce dönüştürülmesine karşıyız. Reddedilen Lizbon Anlaşması bir yandan sermayenin serbest dolanımını kutsarken öbür yandan sosyal politikaları kilitlemekte, göçmen işçilere ol- madık haksızlıkları reva görmektedir. O kadar ki, 18 Ha- ziran'da, AB Parlamentosu'nda, BM İnsan Hakları Yük- sek Komiseri Louise Arbour'un göçmenleri hedef alan ve sivil toplum kuruluşları tarafından 'Utanç Yasası' ola- rak nitelenen 'Dönüş Kriterleri' yasasının oylanması ön- cesinde yaptığı uyanlara karşın yasa 206 hayır oyuna kar- şı, muhafazakârlar, liberaller ve ne yazık ki bazı sosya- listlerin katılımıyla 367 oyla yasalaşmıştır. Sözü edilen 'Utanç Vasas/'nın tam da BM'nin 20 Haziran'ı Dünya Göç- men Günü ilan ettiği bir sırada kabul edilmesi, Avrupa Bir- liği'nin kuruluş felsefesinden ne denli uzaklaştığının şaş- maz kanıtı olarak görünmektedir. ••• BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Antonio Guterres'e göre, göçmenlerin sayısı artarak son derece tehlikeli bo- yutlara ulaşmıştır. Araştırmalara bakılırsa dünya göçmen sayısı 11.4 milyon, iç göçmenlerin sayısı ise 26 milyon- dur. Dünyadaki göçmenlerin hemen yarısı Afganlı ve Irak- lıdır. Bunları yarım milyonla Kolombiyalı, Sudanlı ve So- malililer izlemektedir. Yine araştırmalara göre, Avru- pa'da yasadışı 8 milyon göçmen yaşamaktadır. Bunlar- dan 200 bini 2007'nin ilkyarısında tutuklanmış ve 90 bi- ni sınır dışı edilmiştir. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Louise Arbour, söz konusu yasanın oylanması öncesinde yaptığı uyarılarda "bu yasayı onaylamakyerine BM'nin göçmen işçileıin hak- larıyla ilgili konvansiyonu onaylamaları gerektiğini" yine- lemiştir. Ancak sonuç alamamış ve AB Parlamentosu çı- kardığı 'Utanç Yasası 'yla göçmen işçilerin haklanm gasp etmiştir. Söz konusu konvansiyon, göçmen işçilere siyasal nedenler, aşın yoksulluk yüzünden yaşamlan tehdit altında olmaları durumunda, açlık, salgın hastalıklardan kurtul- mak amacıyla göç etmeleri hakkı tanımaktadır. Yazımızı sonlandırmadan önce Bolivya Devlet Başka- nı Evo Morales'in şu ilginç görüşlerine de yer verelim: "Göçmen işçilehmiz Avrupalılann esirgedikleri kalkınma- mıziçin gerekli yardımlan karşılamaktadıhar. Göçmen iş- çiler Latin Amerika'ya 2006 yılında 68 milyar dolar sağ- lamışlardır. Bu rakam dünyanın tümü için 300 milyar do- lardır. 'Dönüş kriterleri yasası' 7948 İnsan Haklan Evren- sel Beyannamesi'nin 2, 3, 5, 6, 7, 8 ve 9. maddelerini açık- ça ihlal etmektedir. Özellikle de 13. maddesini. 1. Her insan ikamet etmek istediği ülkede özgürce do- laşabilmek ve ikamet edeceği ülkeyi seçmek hakkına sa- hiptir. 2. Her insan kendi ülkesi de dahil her ülkeyi terk etmek ve kendi ülkesine yeniden dönmek hakkına sahiptir. Oysa dönüş kriterleri yasası gerekli belgelere sahip ol- mayan göçmenlerin 18 aya kadar tutuklanmasına ve son- rasında ülke dışına sürülmesine cevaz vermektedir. Davasız, adaletsiz!" ACI KAYBIMIZ Sevgili annemiz KAMİLE DOGAN'ı kaybettik. Nurlar içinde yatsın. ULKU ve YAVUZ DOGAN ACI KAYBIMIZ Emekli Hâkim Hüseyin Erdoğdu ve Ayşe Erdoğdu'nun kızları; merhum Kazım Erdoğdu'nun kızkardeşi, Naciye Şenkan'ın ablası; merhum Şükrü Doğan'ın eşi, Yavuz, Oğuz ve Gülnihal'in anneleri; Bozkurt, Cem, Deniz, Nilüfer, Şehnaz, Barbaros ve Babür'ün büyükanneleri; Yavuz ve Defne'nin büyük nineleri KÂMİLE DOĞAN Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 23 Haziran 2008 Pazartesi günü (bugün) Emirgân Camii'nde kılınacak öğle namazımn ardından Emirgân Mezarhğı'na defnedilecektir. AİLESİ Not: Çelenk gönderilmemesi, arzu edenlerin T.E.V.'ye bağışta bulunmaları rica olunur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle