05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13HAZİRAN2008CUMA CUMHÜRİYET SAYFÂ 3 17 Kayıkçı Istemi Sel: "Haliç 8 kayıkçısından Kaptan-ı Derya yaratmaya kalkışırsanız olacağı budur: Koca gemiyi lök gibi karaya oturtur!" D E N İ Z S O M Elektronik posta: [email protected] www.denizsom.com Tel: 0.212.343 72 74 Faks: 0.212.343 72 60 - AKP'li Çırakoğlu: "Ismet Inönü millet düşmanı." "Adam illet olunca!" Melih Gökçek'e Q öneri: Her eve ayrıca g arsenik dağıtsanız, B herkes istediği kadar suya koysa! Yönetir Necati Cebe: "Yargı bağımsız olmasa ülkeyi çok iyi ^İ.yönetirim, diyen ^ b a ş b a k a n ı da ' gördük." ÇAĞDAŞ Türkiye'nin çağdaş kadınlarından Sümerolog Muazzez llmiye Çığ, şu sıralar çok mutlu. Mutluluğunu bizimle paylaşıyor: "Birkaç gün içinde iki bayanın, eski Istanbul Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna'nın eşi Reyhan Gürtuna ile Kanal 7 televizyonunun eski spikerlerinden Serpil Öcalan Ulfaz'ın başlarındaki birtür kölelik işareti olan bohçayı atmalarını büyük bir sevinçle karşıladım. Kendilerini bu medeni cesaretleri dolayı candan kutlarım. Kölelik işareti demekte hiç de haksız değilim. Çünkü 1923'ten itibaren çarşafı atıp başı açık okula gitmeye başlayan kızlarımızın torunları olan bugünlerin kızları kendi isteği ile o kılığa girmek istemez. llk kez 12 Eylül döneminde Kurucu Meclis üyesi Mehmet Yamak 'imam hatip kızlarının başları örttürülsün' diye demeç vermesiyle erkekler Bohçalılartarafından başlattırıldı bu işler. Ben o zaman hemen kendisine, bizde bir rahibe sınıfı olmadığını, laik devletin kurumlarında din kıyafeti ile okunamayacağını bildiren bir mektup gönderdim. Ama dinleyen olmadı. Ondan sonra liselerde üniversitelerde fakir ve çalışkan kızlar bulundu. Onlar başlarını örtmek koşulu ile aylığa bağlandı. Bugün hâlâ bu uygulamanın sürdüğünü, bu defa para ile çarşaf giydirildiğini duyuyoruz. Aslında bu kadınlarımızı alçaltan, onların para ile her şeyi yapabileceklerini kanıtlayan bir uygulama olduğunun, her iki taraf da farkında değil. Tamamıyla erkeklerin kendi çıkarları için kadınlar üzerinde oynadıkları bir oyun. Ne yazık ki bazı kadınlarımız bunları anlamayacak kadar gözü kapalı, cahil. Cahil cesareti olmasa, kendilerini birinci Dünya Savaşı zenginlerinin karıları gibi en pahalı kumaşlardan acayip giyimler içinde, son moda ayakkabılar ve bütün albenisini ortaya koyan makyajlarıyla modern giyimli erkeklerinin yanında, özellikle dış ülkelerde, kendilerinin ne kadar gülünç göründüklerini fark ederlerdi. Bir gün onların da, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşlarında vatanımızın düşman ayağından kurtulması için, kalınlığı bile devlet tarafından belirlenen peçelerini atarak askerlerimize her türlü yardımı yapan ninelerimiz gibi, vatanımızın selameti, insanlarımızın huzuru, kadınlarımızın yeniden köle olmamaları için eşleri gibi hak ettikleri çağdaş kıyafete gireceklerini umut ediyorum." Küp Suavi özyiğit: "Iktidar sayesinde küplerini dolduranlar, yargı karşısında küplere biniyor!" Tarih A Merih Ulus: "Bir I tarih tayyip oluyor; •F bir tayyip tarih oluyor! Meraklısına; tayyip veya tayyib Arapça sıfat olup, güzel demektir." SESSİZ SEDASIZ (!) Levent'teki vakıf arsası gitti gider ISTANBUL Göztepe'de Meteoroloji'ye ait arsa Islamcı AKP ile yıldızı parlayan inşaat şirketlerinden Taşyapı'ya lüks konut yapsın diye verilmişti; ortalığı kazmaya başlamışlardı ki mahkeme inşaatı durdurdu. Şu sıra Levent'te Istanbul Trafik Vakfı'nın otopark olarak kullandığı Vakıflar'a ait bir arsa da ihalesiz mihalesiz Taşyapı'ya verilmiş diyorlar. Yine diyorlar ki arsanın imar durumu katlı otopark ve iş merkezi olarak düzenlenmiş fakat adamlar buraya son yılların moda yatırımlarından olan lüks bir hastane inşa etmek istiyormuş. Milletin ağzı torba değil ki büzesiniz; "allem edip kallem edip imar durumunu değiştirmeye çalışıyorlar" diye N konuşuyorlarmış. Â | Taşyapı'nın sahipleri, iktidar W sahiplerinin yakınları, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün çalışanları, konuyla ilgili kim varsa o kişiler Levent'teki şu arsa işinin doğrusunu açıklasınlar da millet gerçeği öğrensin. Velev ki AKP kapatıldıktan sonra "foya"lar ortaya çıkarsa hiç de hoş olmaz değil mi! Yüksek Yerilim Hattı [email protected] Babacan: "AB'ye bizi almayacaklar." Vatanı satarsan alırlar, alırlar! Bayrağı Ters Asmak! MERİÇ VELİDEDEOĞLU Şubat ayında sinemalarda çok izlenen filmlerden biriydi "Tanrı Vadisi". Filmde Irak'a gönderilen Ame- rikan gençlerinin, adeta evrimi geriye döndüren bir yaratığa in- dirgenmelerinirı, "acı" ama "ger- çek" bir öyküsü anlatılıyordu. Çoluk çocuk, hasta deme- den, doğal bir gereksinimlerini gideriyormuş gibi, insanları öl- düren bu gençlerden bir grup, ül- kelerine dönerler. Ama çok keyifsizdirler; adeta Irak günlerini ararlar. Bir gün, iç- lerinden birini öldürürler. Ne ki, bu ölüm onlan doyurmaz; cesedi bir el testeresiyle parçalara ayı- rıp doğrarlar... Oldürülen gencin emekli bir asker olan babası, olayı baştan sona tüm boyutlarıyla algılayın- ca, yalnız oğlu için değil, Ame- rikan gençliği ve halkı adına da "dehşef'e kapılır. Yapabileceği tek şey vardır; düştüğü durumdan kendi ola- naklarıyla kurtulamayan askeri birliklerin yaptığını yapmak. Bay- rağı direğe ters çekmek. Bu, "Kendi kendimi kurtaramıyorum, beni kurtarın!" çığlığının işareti- dir. Acılı baba da öyle yapar. Di- reğe ABD bayrağını çeker; yıl- dızlar aşağıdadır. Ters asılan bayrak, bu kez bir askeri birliğin çığlığı değil, Amerika'nın çığlığı- dır. ABD'ye "sığınan", "Bizi kur- tar!", "Yol göster", "uydu"r\ ol- mamıza "izin ver" diyen, yani bayraklarını "fers"asan ülkeler- den, aslında kendi yardım iste- mek durumunda olduğunun açıkça dünyaya duyurulması- dır bu. Kuşkusuz ulusların "bayrağı ters açma"n\n içerdiği "onur" kırıcılığın "utancı"y\a birlikte... Tarihte "bayrağını ters asan" ülkeler eksik olmamıştı; günü- müzde de olmayacaktır. Çünkü sistemin işleyişi bir bakıma buna dayanmaktadır. Dahası kimi ülkeler zorlanarak bu duruma düşürülmektedir. Ya- şaması bayrağını ters asmasına bağlıdır. Kuşkusuz "dayatılan" koşullarda. Pek ayrıntılara girmeden, pek uzaklara gitmeden kendimize şöyle bir bakalım kısaca. Yaklaşık yedi yüzyıllık Os- manlı Devleti, son iki yüzyılda ol- dukça zorlanmasına karşın, tam belirgin bir biçimde bayrağı ters asmadan yirminci yüzyıla gele- bilmiştir, denebilir. Bu asış, 37. Osmanlı Padişa- hı Vahdettin'e "nasip"(!) ol- muştur. Işgalcilerin sarayına çevrilmiş topları karşısında, Bo- ğaz'ın güzelliklerine dalarak ra- hat rahat kahvesini yudumlayan Vahdettin, Anadolu'da bu "top- lara" karşı oluşan hareketin da- ha ilk soluğunda Osmanlı bay- rağını tersine çevirip astıracak- tır. Anımsanacağı gibi sığındığı kurtarıcı Ingiltere'dir. Ne var ki, Anadolu hareketinin içinde de bayrağı ters asmak is- teyenler vardır. Vahdettin'den ayrımları kurtarıcının ABD ol- masını istemeleridir. Halide Edip'ler, Bekir Sa- mi'ler, Kara Vasıf'lar, I. Hami Danişmend'leı, Refet Paşa'lar, Rauf Bey'ler, v.ö.'ler böyle ol- masını isteyip direnmektedirler. Bütün bunlara karşın, kısa bir süre sonra, Atatürk ters asılı bayrağı doğrulttu, "ay yıldız"\ yerine oturtup, Ankara'ya dikti. Istanbul'da sarayın bayrağı hâlâ tersti; ama bu son dalga- lanışıydı ters olarak. Çünkü Vah- dettin, kendini Ingilizlerin kuca- ğına bırakıvermek üzere sarayı- nı gizlice terk etmişti. Burada günümüzde yaşanan çok taze bir örneği anmak ge- rekir: Nepal Kralı Gyamendra'yı. Nepal'in 240 yıllık monarşisinin yerine cumhuriyet ilan etmek isteyen güçler, başkent Kat- mandu'ya girip halk tarafından sevgiyle karşılandıklarında "kral" hâlâ sarayındaydı. Bayrağı ters asmadığı gibi, terk etmesi için yapılan sert uyanlara, "tehditlere karşı durup, yerinden kıpırda- mamıştı. Tutumu saygı uyan- dırmış ki, Katmandu'da yaşa- masına izin verildi. Bize dönelim. Atatürk yaşar- ken bayrak ters asılamazdı kuş- kusuz. Ondan sonra da uzun sü- re asılmadı. 1950'de Demokrat Parti (DP) çoğunluk iktidanyla ko- nu gündeme girdi. Ne ki, DP ik- tidarının yaşattıkları, günümüz AKP'ninkileriyle boy ölçüşemez. 2002'den bu yana, AKP ikti- darı "bayrağı ters asma" yönte- mini "hafıf bulup, işi "yalvarma" boyutuna taşımıştır. Başbakan'ın danışmanı Zap- su'nun, ABD'ye gidip, "Erdoğan'ı süpürüp atmayın!", "Onu kulla- nın!" diye çırpınması, bu yönte- min tam olgunlaşmış bir örne- ğiydi. Son ömek de Dışişleri Baba- can'dan geldi. Toy Babacan, ters bayrak görünümünü, "yal- varma" boyutunu da bırakarak, "amuda" kalkıp, ülkesini AB'ye "şikâyet" etti; bu yolla "sığınma" kapısına dayandı. Kuşkusuz bunlar çok "onur" kırıcı, "utanç" verici tutumlar. Bize bunları yaşatanların bir ke- recik olsun yüzleri "kızanr" mı acaba? [email protected] KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@yahoo. com. tr ÇtZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraciigMynet.com HAYAT EPİK TtYATROSU MUSTAFA BtLGtN [email protected] BELEÖIYE BAŞKANIMIZIN İKRAMIYMIS EFENOÎM, KIZILIRMAK'TAN ÖZEL OLARAK SİZİN İCİN TAŞIMIŞ.. OTOBÜSTEKİLER KEMAL VRGENÇ k urgenc@yahoo. com Htrkes ycıS<\m<\ ve yatyırufi, kuvv&ikr «yn/tj'ın, İqyİ,ş,yt>K Fek; ben n'o TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 13 Haziran www.mumtaz-arikan. com SAHİBİNDEN Marmaris, Turunç, Dereözü mevkii 2364 m 2 Kat karşılığı veya Satılık %20 imarlı arsa Tel:0532.215 0243 UCAN BOMBA V-1 1$44'TE SUGÜN, [L- OÜNYA £Ai//*şı günj/v çtooE- Ş Ş . SÜDÜMLÜ İLtC Ö/ÇAJEKLSR/NPEAJ OO4M V—f 'LEfi., ALIP TEy A/E üsrü- V-1 DAL/Ç YAPt*Af<ZT?İYDt S/LGM I/OA/ 8&4UN'UA/ BULUŞ'U OtsiA/ BU BAKIŞ AÇISI GURBUZ ÇAPAN Lö Profesör Şerif Mardin 1yi, doğru, güzel' Cumhuriyette yokmuş, Islamda var- mış! Bu sözler Cumhuriyetin yetiştirmesi bir sosyoloji pro- fesörü olan Şerif Mardin'e ait. Şerif Mardin Bey bu- yuruyor. Bunun profesörce olduğunu söylüyor! Ne talihsiz durum. Bu Cumhuriyet tekdüze kendine düşman yetiştirdi. Hem de düzeysiz, her boyutta, her ebatta! Şerif Mardin'in ve 'o gillerin' bilmediği ya da unut- turmaya çalıştığı, gri hafızalarına sakladığı bir şey var: Cumhuriyet, Fransız Devrimi'ni ve onun birikimi olan pozitivizmi ömek aldı. Doğrudur. Bizde, felsefi değerlerin tartışması eksik ve yenidir. Niye mi? Şerif Mardin benden küçük olmadı- ğı için bu dediklerimi gayet iyi hatırlayacaktır. Bir za manlar lise müfredatında mantık, sosyoloji ve felsefe- dersleri vardı. Şerif Mardin de benim gibi lisede sosyoloji, felsefe ve mantık dersi almıştır. Hatta hatırlarsa 197Ş üniversite sınavlannda dört soru vardı bu üçlüden. Son- ra mı? Iktidarlar, eğitimi 'parmaklaya parmaklaya' bu dersler ve öğretmenleri kovdular okullarımızdan. 11 Hatta ve hatta bazı hödük hocaların "Felsefe ağırdırf; anlaşılmaz" önyargısının özdeyiş haline getirildiğini bfl liyorum. ^ Haz duygusu, damak tadı, sevgi, seçme, iyilik, doğ'- ruluk, kötülük, cennet-cehennem gibi deyimler tartışıl- madı, öğretilmedi. Üstüne üstlük, bütün bu değerler ma- halle mütegalibesi ve onun muhterem imamının eline terk edildi! Öğretmen, Köy Enstitülerindeyetişiyordu. Kusursuz ve tamdı. Eğitmen, önder, modernitenin çoban ateşi! Neyi, nasıl, niye, ne zaman ve kiminle yapacağını bilir; sorgucu, idealist insanlardı. Korkudan Köy Enstitülerini kapattılar önce, sonra eği| timden korktuklan pozitivist değerler adına ne varsa hep,T sini kovdular. Köy Enstitüsünden soru soramayan öğretmene... Kendilerine göre düzmece tarih tezi, dil tezi. Hatta ül- ke coğrafyasından önce dünyanın tepeleri ve ırmakla- rı öğretildi de kendimize dair hiçbir şey öğretilmeme- ye özen gösterildi. Bilmez oldu öğretmen... Kalbinin, da- lağının, akciğerinin, karaciğerinin neyeyaradığını... Ve yine bilmez oldu, böbreğin, üreme organlarının nasıl ça- lıştığını... Sadece kaç para maaş alacağını ve ay başını nasıl getireceğini bilir hale getirildi. Bilir, az odun yakmayı ve herkesle iyi geçinmeyi... Ve bilir, soru sormadan ya- şamayı... Büyükşehirlerde geçim sıkıntısını, varsıl öğ- rencilere yıkmayı... Ya da pazara çıkmayı, pazar maf- yasıyla baş edemezse kaldınmda dondurma satmayı bi- lir öğretmen... A, hoca!.. Eğitmen, saygın öğretmenin uyduruk 'ule- ma öğretmen'e karşı yenilgisi burada başladı. Yani bey- nini boşalttılar. A, Mardin!.. Niye onları konuşmuyorsun da bizi imamla karşılaştırıyorsun? Felsefe, mantık, sosyoloji öğretmediğin adamdan, hangi yeni fikre ulaşmasını bekliyorsun? Azıcık bilimsel namusun varsa konuları doğru düzlemde tartışalım. Felsefeden bihaber birine sadece sofistik Islam fel- sefesi dayarsan oradan ne çıkar? Bunu bilmeyecek ka- dar cahil olmadığına göre, öğrendiğini, bildiğini uygun pazarlama gayretinde olan Şark kurnazından başka bi- risi değilsin. Sadece monogami (tekeşlilik) senin bütün felsefeni ona katlar. Araplaşan türkler ve Araplaştırılan Islam Senin "mahalle baskısı" diye yumurtladığın şey, ye- ni mevzu değildir. Bizdeki kutsal mahalle, yukandaki mer- kezi iktidara uygun ses çıkarmaktan öteye gitmez. Kenan Evren'i alkışlayan mahalleden senin gibi profesör çıkar ancak! Samsatlı Lukianos'lar vardı da yedik mi? Ya da senin gibi paçasından tümüyle iyilik, doğruluk, güzellik akan profesörler vardı da un mu eyledik? 1938 sonrasını Mustafa Kemal'e yüklemek haksızlığı, sizi Ord. Prof. yapabilir belki... 1950 sonrasının Kemalizmle ne alakası var Allah aşkına? 1950'den sonra adım adım Islam bayrağı çekilmeye çalışıldı ve sonuç da alınmıştır. Şimdi de Türkler Arap- laştırılıyor. Islam da... Ya da garip biryola itilmekteyiz. Çıkıp şu Islamda doğruluk ve güzellik adına Kuranı- kerim'i 33 fasikül halinde tercüme edip her eve dağı- talım. Bu ahali, birdinini öğrensin, dersen amenna! Dinimizi öğretmek yerine aklınızdakini öğretmekten vazgeçin! Dini kurallarla devleti yönetemeyeceksiniz! Bir doğ- ruya beş yanlış giydirme huyundan vazgeçin. Aksi halde, artan gerilimin faturasını ödeyen şaşkın ördekler durumuna düşersiniz. [email protected]/Faks: 02126727171 B ULMACA SEDAT YAŞA YAN SOLDANSAĞA: 1/ Müziktc geceden A esinlenen ya da ge- ceyi çağnştıran bes- ^ te. 2/Malik,sahip... 3 Osmanlı devletinin A Müslüman olmayan uyruklanna verilcn 5 ad. 3/ Gmey Ameri- 6 ka'da bozkırlara ve- -, rilen ad... "Pcncere- den kar geliyor / 8 Gurbet bana — geli- 9 yor" (Türkü) . 4/ Gaetano Donizetti'nin bir operası... Numaranın kısa yazılışı. 5/ Yumurtalık... Bir noktanın seçilcn bir karşılaştımıa yüzeyine gö- re yükseltisi. 6/ Olıımsuzluk belirten bir önek... "Bir uzak işçiyim yurdumdan ayn / Geçme bulut, gcçme — şöyle dur" (F. H. Dağ- larca). II lçyağı... Çembe- u s K u D A R •N y u •M A K A R A K •P T K A M T T U M T T •B T 0 T Ü A R • r E •A V A K A B E •A L T H A M T •A S % 7 • 1 c A L •0 M N A T T V T z M İrin çevresiniıı çapına oranını göstcrcn sayı. 8/ Marlene Di- etrich'i üne kavuştııran ilk sesli Alman fılmi. 9/ Yapma, etme... Elçilik uzraanı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Japonya'nın rcsmi adı... Bir soru cki. 2/ Ince dantel... Kür- kü değerli yırtıcı bir hayvan. 5/ Gübre, tezek... " — Gard- j ner": ABD'li aktris. 4/ Bir çcşit haınur yenıcği. 5/ Ürik asi- din tuzu ya da esteri... Halat ucu. 6/ Bir nota... Başansız- lık, sonuçsuzluk. II Şımanklık... Yön göstemıek için bcl- li yerlere konulan işaret... Bir nota. 8/ Başıboş hayvan... Ki-' mi gıysilerin bol olması için yanlanna eklenen kumaş par- çası. 9/ lskambildeki dört rerikten bıri... Uçağm çok büyük bir açıyla yaptığı hızlı iniş.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle