Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13HAZİRAN2008CUMA CUMHÜRİYET SAYFÂ
3
17
Kayıkçı
Istemi Sel: "Haliç 8
kayıkçısından
Kaptan-ı Derya
yaratmaya
kalkışırsanız olacağı
budur: Koca gemiyi
lök gibi karaya
oturtur!"
D E N İ Z S O M
Elektronik posta: denizsom@cumhuriyet.com.tr www.denizsom.com Tel: 0.212.343 72 74 Faks: 0.212.343 72 60
- AKP'li Çırakoğlu:
"Ismet Inönü millet
düşmanı."
"Adam illet olunca!"
Melih Gökçek'e
Q öneri: Her eve ayrıca
g arsenik dağıtsanız,
B herkes istediği kadar
suya koysa!
Yönetir
Necati Cebe: "Yargı
bağımsız olmasa
ülkeyi çok iyi
^İ.yönetirim, diyen
^ b a ş b a k a n ı da
' gördük."
ÇAĞDAŞ Türkiye'nin çağdaş kadınlarından
Sümerolog Muazzez llmiye Çığ, şu sıralar çok
mutlu. Mutluluğunu bizimle paylaşıyor:
"Birkaç gün içinde iki bayanın, eski Istanbul
Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna'nın eşi
Reyhan Gürtuna ile Kanal 7 televizyonunun
eski spikerlerinden Serpil Öcalan Ulfaz'ın
başlarındaki birtür kölelik işareti olan bohçayı
atmalarını büyük bir sevinçle karşıladım.
Kendilerini bu medeni cesaretleri dolayı candan
kutlarım. Kölelik işareti demekte hiç de haksız
değilim. Çünkü 1923'ten itibaren çarşafı atıp
başı açık okula gitmeye başlayan kızlarımızın
torunları olan bugünlerin kızları kendi isteği ile o
kılığa girmek istemez. llk kez 12 Eylül
döneminde Kurucu Meclis üyesi Mehmet
Yamak 'imam hatip kızlarının başları
örttürülsün' diye demeç vermesiyle erkekler
Bohçalılartarafından başlattırıldı bu işler. Ben o zaman
hemen kendisine, bizde bir rahibe sınıfı
olmadığını, laik devletin kurumlarında din
kıyafeti ile okunamayacağını bildiren bir mektup
gönderdim. Ama dinleyen olmadı. Ondan sonra
liselerde üniversitelerde fakir ve çalışkan kızlar
bulundu. Onlar başlarını örtmek koşulu ile
aylığa bağlandı. Bugün hâlâ bu uygulamanın
sürdüğünü, bu defa para ile çarşaf giydirildiğini
duyuyoruz. Aslında bu kadınlarımızı alçaltan,
onların para ile her şeyi yapabileceklerini
kanıtlayan bir uygulama olduğunun, her iki taraf
da farkında değil. Tamamıyla erkeklerin kendi
çıkarları için kadınlar üzerinde oynadıkları bir
oyun. Ne yazık ki bazı kadınlarımız bunları
anlamayacak kadar gözü kapalı, cahil. Cahil
cesareti olmasa, kendilerini birinci Dünya
Savaşı zenginlerinin karıları gibi en pahalı
kumaşlardan acayip giyimler içinde, son moda
ayakkabılar ve bütün albenisini ortaya koyan
makyajlarıyla modern giyimli erkeklerinin
yanında, özellikle dış ülkelerde, kendilerinin ne
kadar gülünç göründüklerini fark ederlerdi. Bir
gün onların da, Çanakkale ve Kurtuluş
Savaşlarında vatanımızın düşman ayağından
kurtulması için, kalınlığı bile devlet tarafından
belirlenen peçelerini atarak askerlerimize her
türlü yardımı yapan ninelerimiz gibi, vatanımızın
selameti, insanlarımızın huzuru, kadınlarımızın
yeniden köle olmamaları için eşleri gibi hak
ettikleri çağdaş kıyafete gireceklerini umut
ediyorum."
Küp
Suavi özyiğit:
"Iktidar sayesinde
küplerini dolduranlar,
yargı karşısında
küplere biniyor!"
Tarih
A Merih Ulus: "Bir
I tarih tayyip oluyor;
•F bir tayyip tarih
oluyor!
Meraklısına; tayyip
veya tayyib Arapça
sıfat olup, güzel
demektir."
SESSİZ SEDASIZ (!) Levent'teki vakıf arsası gitti gider
ISTANBUL Göztepe'de
Meteoroloji'ye ait arsa Islamcı AKP
ile yıldızı parlayan inşaat
şirketlerinden Taşyapı'ya lüks
konut yapsın diye verilmişti; ortalığı
kazmaya başlamışlardı ki mahkeme
inşaatı durdurdu.
Şu sıra Levent'te Istanbul Trafik
Vakfı'nın otopark olarak kullandığı
Vakıflar'a ait bir arsa da ihalesiz
mihalesiz Taşyapı'ya verilmiş
diyorlar. Yine diyorlar ki arsanın
imar durumu katlı otopark ve iş
merkezi olarak düzenlenmiş fakat
adamlar buraya son yılların moda
yatırımlarından olan lüks bir
hastane inşa etmek istiyormuş.
Milletin ağzı torba değil ki
büzesiniz; "allem edip kallem edip
imar durumunu değiştirmeye
çalışıyorlar" diye N
konuşuyorlarmış. Â |
Taşyapı'nın sahipleri, iktidar W
sahiplerinin yakınları, Vakıflar
Genel Müdürlüğü'nün çalışanları,
konuyla ilgili kim varsa o kişiler
Levent'teki şu arsa işinin
doğrusunu açıklasınlar da millet
gerçeği öğrensin.
Velev ki AKP kapatıldıktan sonra
"foya"lar ortaya çıkarsa hiç de hoş
olmaz değil mi!
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku@yahoo.com
Babacan: "AB'ye bizi almayacaklar."
Vatanı satarsan alırlar, alırlar!
Bayrağı Ters Asmak!
MERİÇ VELİDEDEOĞLU
Şubat ayında sinemalarda
çok izlenen filmlerden biriydi
"Tanrı Vadisi".
Filmde Irak'a gönderilen Ame-
rikan gençlerinin, adeta evrimi
geriye döndüren bir yaratığa in-
dirgenmelerinirı, "acı" ama "ger-
çek" bir öyküsü anlatılıyordu.
Çoluk çocuk, hasta deme-
den, doğal bir gereksinimlerini
gideriyormuş gibi, insanları öl-
düren bu gençlerden bir grup, ül-
kelerine dönerler.
Ama çok keyifsizdirler; adeta
Irak günlerini ararlar. Bir gün, iç-
lerinden birini öldürürler. Ne ki,
bu ölüm onlan doyurmaz; cesedi
bir el testeresiyle parçalara ayı-
rıp doğrarlar...
Oldürülen gencin emekli bir
asker olan babası, olayı baştan
sona tüm boyutlarıyla algılayın-
ca, yalnız oğlu için değil, Ame-
rikan gençliği ve halkı adına da
"dehşef'e kapılır.
Yapabileceği tek şey vardır;
düştüğü durumdan kendi ola-
naklarıyla kurtulamayan askeri
birliklerin yaptığını yapmak. Bay-
rağı direğe ters çekmek. Bu,
"Kendi kendimi kurtaramıyorum,
beni kurtarın!" çığlığının işareti-
dir.
Acılı baba da öyle yapar. Di-
reğe ABD bayrağını çeker; yıl-
dızlar aşağıdadır. Ters asılan
bayrak, bu kez bir askeri birliğin
çığlığı değil, Amerika'nın çığlığı-
dır.
ABD'ye "sığınan", "Bizi kur-
tar!", "Yol göster", "uydu"r\ ol-
mamıza "izin ver" diyen, yani
bayraklarını "fers"asan ülkeler-
den, aslında kendi yardım iste-
mek durumunda olduğunun
açıkça dünyaya duyurulması-
dır bu.
Kuşkusuz ulusların "bayrağı
ters açma"n\n içerdiği "onur"
kırıcılığın "utancı"y\a birlikte...
Tarihte "bayrağını ters asan"
ülkeler eksik olmamıştı; günü-
müzde de olmayacaktır.
Çünkü sistemin işleyişi bir
bakıma buna dayanmaktadır.
Dahası kimi ülkeler zorlanarak bu
duruma düşürülmektedir. Ya-
şaması bayrağını ters asmasına
bağlıdır. Kuşkusuz "dayatılan"
koşullarda.
Pek ayrıntılara girmeden, pek
uzaklara gitmeden kendimize
şöyle bir bakalım kısaca.
Yaklaşık yedi yüzyıllık Os-
manlı Devleti, son iki yüzyılda ol-
dukça zorlanmasına karşın, tam
belirgin bir biçimde bayrağı ters
asmadan yirminci yüzyıla gele-
bilmiştir, denebilir.
Bu asış, 37. Osmanlı Padişa-
hı Vahdettin'e "nasip"(!) ol-
muştur. Işgalcilerin sarayına
çevrilmiş topları karşısında, Bo-
ğaz'ın güzelliklerine dalarak ra-
hat rahat kahvesini yudumlayan
Vahdettin, Anadolu'da bu "top-
lara" karşı oluşan hareketin da-
ha ilk soluğunda Osmanlı bay-
rağını tersine çevirip astıracak-
tır.
Anımsanacağı gibi sığındığı
kurtarıcı Ingiltere'dir.
Ne var ki, Anadolu hareketinin
içinde de bayrağı ters asmak is-
teyenler vardır. Vahdettin'den
ayrımları kurtarıcının ABD ol-
masını istemeleridir.
Halide Edip'ler, Bekir Sa-
mi'ler, Kara Vasıf'lar, I. Hami
Danişmend'leı, Refet Paşa'lar,
Rauf Bey'ler, v.ö.'ler böyle ol-
masını isteyip direnmektedirler.
Bütün bunlara karşın, kısa bir
süre sonra, Atatürk ters asılı
bayrağı doğrulttu, "ay yıldız"\
yerine oturtup, Ankara'ya dikti.
Istanbul'da sarayın bayrağı
hâlâ tersti; ama bu son dalga-
lanışıydı ters olarak. Çünkü Vah-
dettin, kendini Ingilizlerin kuca-
ğına bırakıvermek üzere sarayı-
nı gizlice terk etmişti.
Burada günümüzde yaşanan
çok taze bir örneği anmak ge-
rekir: Nepal Kralı Gyamendra'yı.
Nepal'in 240 yıllık monarşisinin
yerine cumhuriyet ilan etmek
isteyen güçler, başkent Kat-
mandu'ya girip halk tarafından
sevgiyle karşılandıklarında "kral"
hâlâ sarayındaydı. Bayrağı ters
asmadığı gibi, terk etmesi için
yapılan sert uyanlara, "tehditlere
karşı durup, yerinden kıpırda-
mamıştı. Tutumu saygı uyan-
dırmış ki, Katmandu'da yaşa-
masına izin verildi.
Bize dönelim. Atatürk yaşar-
ken bayrak ters asılamazdı kuş-
kusuz. Ondan sonra da uzun sü-
re asılmadı. 1950'de Demokrat
Parti (DP) çoğunluk iktidanyla ko-
nu gündeme girdi. Ne ki, DP ik-
tidarının yaşattıkları, günümüz
AKP'ninkileriyle boy ölçüşemez.
2002'den bu yana, AKP ikti-
darı "bayrağı ters asma" yönte-
mini "hafıf bulup, işi "yalvarma"
boyutuna taşımıştır.
Başbakan'ın danışmanı Zap-
su'nun, ABD'ye gidip, "Erdoğan'ı
süpürüp atmayın!", "Onu kulla-
nın!" diye çırpınması, bu yönte-
min tam olgunlaşmış bir örne-
ğiydi.
Son ömek de Dışişleri Baba-
can'dan geldi. Toy Babacan,
ters bayrak görünümünü, "yal-
varma" boyutunu da bırakarak,
"amuda" kalkıp, ülkesini AB'ye
"şikâyet" etti; bu yolla "sığınma"
kapısına dayandı.
Kuşkusuz bunlar çok "onur"
kırıcı, "utanç" verici tutumlar.
Bize bunları yaşatanların bir ke-
recik olsun yüzleri "kızanr" mı
acaba?
m.velidedeoglu@hotmail.com
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@yahoo. com. tr
ÇtZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraciigMynet.com
HAYAT EPİK TtYATROSU MUSTAFA BtLGtN hetiyatrosu@mynet.com
BELEÖIYE BAŞKANIMIZIN
İKRAMIYMIS EFENOÎM,
KIZILIRMAK'TAN
ÖZEL OLARAK
SİZİN İCİN
TAŞIMIŞ..
OTOBÜSTEKİLER KEMAL VRGENÇ k urgenc@yahoo. com
Htrkes ycıS<\m<\ ve
yatyırufi, kuvv&ikr «yn/tj'ın, İqyİ,ş,yt>K Fek; ben n'o
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 13 Haziran www.mumtaz-arikan. com
SAHİBİNDEN
Marmaris, Turunç, Dereözü mevkii 2364 m
2
Kat karşılığı veya Satılık
%20 imarlı arsa
Tel:0532.215 0243
UCAN BOMBA V-1
1$44'TE SUGÜN, [L- OÜNYA £Ai//*şı günj/v çtooE-
Ş Ş . SÜDÜMLÜ
İLtC Ö/ÇAJEKLSR/NPEAJ OO4M V—f 'LEfi.,
ALIP
TEy
A/E
üsrü-
V-1
DAL/Ç YAPt*Af<ZT?İYDt
S/LGM I/OA/ 8&4UN'UA/ BULUŞ'U OtsiA/ BU
BAKIŞ AÇISI
GURBUZ ÇAPAN
Lö Profesör Şerif Mardin
1yi, doğru, güzel' Cumhuriyette yokmuş, Islamda var-
mış!
Bu sözler Cumhuriyetin yetiştirmesi bir sosyoloji pro-
fesörü olan Şerif Mardin'e ait. Şerif Mardin Bey bu-
yuruyor. Bunun profesörce olduğunu söylüyor!
Ne talihsiz durum. Bu Cumhuriyet tekdüze kendine
düşman yetiştirdi. Hem de düzeysiz, her boyutta, her
ebatta!
Şerif Mardin'in ve 'o gillerin' bilmediği ya da unut-
turmaya çalıştığı, gri hafızalarına sakladığı bir şey var:
Cumhuriyet, Fransız Devrimi'ni ve onun birikimi olan
pozitivizmi ömek aldı.
Doğrudur. Bizde, felsefi değerlerin tartışması eksik ve
yenidir. Niye mi? Şerif Mardin benden küçük olmadı-
ğı için bu dediklerimi gayet iyi hatırlayacaktır. Bir za
manlar lise müfredatında mantık, sosyoloji ve felsefe-
dersleri vardı. Şerif Mardin de benim gibi lisede sosyoloji,
felsefe ve mantık dersi almıştır. Hatta hatırlarsa 197Ş
üniversite sınavlannda dört soru vardı bu üçlüden. Son-
ra mı? Iktidarlar, eğitimi 'parmaklaya parmaklaya' bu
dersler ve öğretmenleri kovdular okullarımızdan. 11
Hatta ve hatta bazı hödük hocaların "Felsefe ağırdırf;
anlaşılmaz" önyargısının özdeyiş haline getirildiğini bfl
liyorum. ^
Haz duygusu, damak tadı, sevgi, seçme, iyilik, doğ'-
ruluk, kötülük, cennet-cehennem gibi deyimler tartışıl-
madı, öğretilmedi. Üstüne üstlük, bütün bu değerler ma-
halle mütegalibesi ve onun muhterem imamının eline terk
edildi!
Öğretmen, Köy Enstitülerindeyetişiyordu. Kusursuz
ve tamdı. Eğitmen, önder, modernitenin çoban ateşi!
Neyi, nasıl, niye, ne zaman ve kiminle yapacağını bilir;
sorgucu, idealist insanlardı.
Korkudan Köy Enstitülerini kapattılar önce, sonra eği|
timden korktuklan pozitivist değerler adına ne varsa hep,T
sini kovdular.
Köy Enstitüsünden
soru soramayan öğretmene...
Kendilerine göre düzmece tarih tezi, dil tezi. Hatta ül-
ke coğrafyasından önce dünyanın tepeleri ve ırmakla-
rı öğretildi de kendimize dair hiçbir şey öğretilmeme-
ye özen gösterildi. Bilmez oldu öğretmen... Kalbinin, da-
lağının, akciğerinin, karaciğerinin neyeyaradığını... Ve
yine bilmez oldu, böbreğin, üreme organlarının nasıl ça-
lıştığını...
Sadece kaç para maaş alacağını ve ay başını nasıl
getireceğini bilir hale getirildi. Bilir, az odun yakmayı ve
herkesle iyi geçinmeyi... Ve bilir, soru sormadan ya-
şamayı... Büyükşehirlerde geçim sıkıntısını, varsıl öğ-
rencilere yıkmayı... Ya da pazara çıkmayı, pazar maf-
yasıyla baş edemezse kaldınmda dondurma satmayı bi-
lir öğretmen...
A, hoca!.. Eğitmen, saygın öğretmenin uyduruk 'ule-
ma öğretmen'e karşı yenilgisi burada başladı. Yani bey-
nini boşalttılar. A, Mardin!.. Niye onları konuşmuyorsun
da bizi imamla karşılaştırıyorsun?
Felsefe, mantık, sosyoloji öğretmediğin adamdan,
hangi yeni fikre ulaşmasını bekliyorsun? Azıcık bilimsel
namusun varsa konuları doğru düzlemde tartışalım.
Felsefeden bihaber birine sadece sofistik Islam fel-
sefesi dayarsan oradan ne çıkar? Bunu bilmeyecek ka-
dar cahil olmadığına göre, öğrendiğini, bildiğini uygun
pazarlama gayretinde olan Şark kurnazından başka bi-
risi değilsin.
Sadece monogami (tekeşlilik) senin bütün felsefeni
ona katlar.
Araplaşan türkler ve Araplaştırılan Islam
Senin "mahalle baskısı" diye yumurtladığın şey, ye-
ni mevzu değildir. Bizdeki kutsal mahalle, yukandaki mer-
kezi iktidara uygun ses çıkarmaktan öteye gitmez.
Kenan Evren'i alkışlayan mahalleden senin gibi
profesör çıkar ancak!
Samsatlı Lukianos'lar vardı da yedik mi?
Ya da senin gibi paçasından tümüyle iyilik, doğruluk,
güzellik akan profesörler vardı da un mu eyledik? 1938
sonrasını Mustafa Kemal'e yüklemek haksızlığı, sizi Ord.
Prof. yapabilir belki... 1950 sonrasının Kemalizmle ne
alakası var Allah aşkına?
1950'den sonra adım adım Islam bayrağı çekilmeye
çalışıldı ve sonuç da alınmıştır. Şimdi de Türkler Arap-
laştırılıyor. Islam da... Ya da garip biryola itilmekteyiz.
Çıkıp şu Islamda doğruluk ve güzellik adına Kuranı-
kerim'i 33 fasikül halinde tercüme edip her eve dağı-
talım. Bu ahali, birdinini öğrensin, dersen amenna!
Dinimizi öğretmek yerine aklınızdakini öğretmekten
vazgeçin!
Dini kurallarla devleti yönetemeyeceksiniz! Bir doğ-
ruya beş yanlış giydirme huyundan vazgeçin.
Aksi halde, artan gerilimin faturasını ödeyen şaşkın
ördekler durumuna düşersiniz.
gurbuzcapan@eksev.org.tr/Faks: 02126727171
B ULMACA SEDAT YAŞA YAN
SOLDANSAĞA:
1/ Müziktc geceden A
esinlenen ya da ge-
ceyi çağnştıran bes- ^
te. 2/Malik,sahip... 3
Osmanlı devletinin A
Müslüman olmayan
uyruklanna verilcn 5
ad. 3/ Gmey Ameri- 6
ka'da bozkırlara ve- -,
rilen ad... "Pcncere-
den kar geliyor / 8
Gurbet bana — geli- 9
yor" (Türkü) . 4/
Gaetano Donizetti'nin bir
operası... Numaranın kısa
yazılışı. 5/ Yumurtalık...
Bir noktanın seçilcn bir
karşılaştımıa yüzeyine gö-
re yükseltisi. 6/ Olıımsuzluk
belirten bir önek... "Bir
uzak işçiyim yurdumdan
ayn / Geçme bulut, gcçme
— şöyle dur" (F. H. Dağ-
larca). II lçyağı... Çembe-
u
s
K
u
D
A
R
•N
y
u
•M
A
K
A
R
A
K
•P
T
K
A
M
T
T
U
M
T
T
•B
T
0
T
Ü
A
R
•
r
E
•A
V
A
K
A
B
E
•A
L
T
H
A
M
T
•A
S
%
7
•
1
c
A
L
•0
M
N
A
T
T
V
T
z
M
İrin çevresiniıı çapına oranını göstcrcn sayı. 8/ Marlene Di-
etrich'i üne kavuştııran ilk sesli Alman fılmi. 9/ Yapma,
etme... Elçilik uzraanı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Japonya'nın rcsmi adı... Bir soru cki. 2/ Ince dantel... Kür-
kü değerli yırtıcı bir hayvan. 5/ Gübre, tezek... " — Gard- j
ner": ABD'li aktris. 4/ Bir çcşit haınur yenıcği. 5/ Ürik asi-
din tuzu ya da esteri... Halat ucu. 6/ Bir nota... Başansız-
lık, sonuçsuzluk. II Şımanklık... Yön göstemıek için bcl-
li yerlere konulan işaret... Bir nota. 8/ Başıboş hayvan... Ki-'
mi gıysilerin bol olması için yanlanna eklenen kumaş par-
çası. 9/ lskambildeki dört rerikten bıri... Uçağm çok büyük
bir açıyla yaptığı hızlı iniş.