Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 HAZİRAN 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
EMEK ekonoml@cumhuriyet.com.tr
SESAksaray Şubesi 'ndenprotesto
lstanbul Haber Servisi - Sağhk ve Sosyal Hiz-
met Emekçileri Sendikası (SES) Aksaray Şubesi
üyeleri, yemeklerin yüzde 50 parah hale geti-
rilmesini Haseki Eğitim ve Araştırma Hasta-
nesi'nin bahçesindeprotesto ettiler. Hastane-
nin yemekhanesinden dün yemek yemedikleri-
ni belirten SES üyeleri, AKP hükümeü ve Ma-
liye Bakanlığı 'm uyardıklarını vurgulayarak
"Maliye Bakanlığı, yataklı tedavi kurumlann-
da çahşanlardan yemek ücreü almması ile il-
giliyazısını geri çeksin " dediler. Açıklama ya-
pan Hüseyin Fidanboy, Maliye Bakanlığı 'mn
yataklı tedavi kıırumlarında çahşanlardan ye-
mek ücretinin ahnmasını istemesi ile ilgili
olarak, "Enflasyon hedefleri yüzde 4 diyerek
maaşımıza yüzde 4 zanı yapılırken, enflasyon
yüzde 10 'u aştı. Elektrikten suya, ulasımdan do-
ğalgaza kadarzonmlu tüketim maddelerine her
gün zam yağıyor. Tüm bunlar yetmezmis gibi
bir de isyerlerinde çahşırken yediğinnz yeme-
ğin parasının ödenmesi istenivor" dedi.
(Fotoğraf: SİBEL BAHÇETEPE)
Belediye-îş greve hazırlanıyor
İstanbui Haber Servisi - Türk-lş 'e bağlı Tür-
kiye Belediyeler ve Genel Hizmetler îşçileri Sen-
dikası (Belediye-Iş) üyesi yaklaşık 1000 kişi, îs-
tanbul Büyük§ehir Belediyesi (İBB) ile Gazios-
manpaşa, Bayrampasa, Zeytinburnu, Ümrani-
ye, Üsküdar ve Adalar Belediyeleri 'yle beş ay-
dıryürütülen toplu iş sözleşme-
si görüşmelerinin tıkanmasını
protesto etti. Belediye-lş Sendi-
kası lstanbul 1 No 'lu Şube Baş-
kanı Mehmet Aşkın, beledivele-
rin 2008-2010 dönemi için yüz-
de 8 'lik zam öngöriisünü kabul
etmediklerini belirterek "Anlaş-
ma sağlanamazsa, 10 bin üve-
mizle greve çıkabiliriz " dedi.
Türk-fş Bölge Başkanı Faruk Bünikkucak, Linı-
ter-lş Sendikası Genel Sekreteri Kamber Say-
gıh 'mn yam sıra Deri-Jş, Tez-Koop-Iş, Tüm-Bel
Sen ve Sağlık-îş Sendikası 'ndan çok sayıda tem-
silci kitlesel protesto gösterisine destek verdi.
Tuzla'daki iş kazalarma dikkat çekmek isteyen yazar, aydın ve demokratik kitle örgütleri: Sözün bittiği yerdeyiz
Son söz 16 Haziran'da söylenecek
• 16 Haziran'da Tuzla'da yapılacak greve
katılacaklarmı belirten aydın ve demokratik
kitle örgütü temsilcileri, son sözün
meydanlarda söyleneceğini ifade ettiler.
İstanbui Haber Servisi
- Tuzla'da yaşanan iş ka-
zalanna dikkat çekmek için
dün Taksim Hill Otel'de
basın açıklaması gerçek-
leştirildi. Çok sayıda aydın,
yazar, gazeteci, sanatçı vc
demokratik kitle örgütü
temsilcilcrinin kaüldığı top-
lantıda, grup adma açıkla-
mayı okuyan oyuncu Meh-
met Ali Alabora, Tuz-
la'nın insanlann adlan, ha-
yalleri, yaşamlan yerine
ölüm sayılarıyla gündeme
geldiğini ifede ederek,
"Bizler AKP iktidarın-
dan tersane patronluğu
yapan değil, ölümlerin
olmayacağına ikna ede-
EMEK DÜNYASI
cek sözler duymak is-
tiyoruz. Anaların, ba-
balann, eşlerin feryadını
duyun! Limter-lş ve işçi-
lerin sesini duyun!" dedi.
DİSK Genel Başkanı
Süleynıan Çelebi de
DlSK'in ve Limter-lş'in
yıllardır yasadışı çalışma
koşullanna karşı ve iş gü-
venliğine yönelik müca-
dele yürüttüğünü belirtti.
CHP PM üyesi Berhan
Şinışek de Türkiye'de faa-
liyet göstcrcn şirkctlcre
yönelik verdiği istatistiki
bilgilere göre 44 tersanede
20 binden fazla işçinin ça-
lıştığını, 350 iş kazası ol-
duğunu belirtti.
OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA
olc
Tuzla Tersaneler Bölgesi'nde faaliyet gösteren Astaş Aslan Tersanecilik Denizcilik Şirketi 5 gün süreyle kapatıldı. İstanbui Va-
liliği'nden yapılan açıklamada, "Tersanede yüksekten düşme, elektrik kaçağı, LPG ve basınçlı tüplerin patlama riski tespit edi-
lerek ilgili komisyonca 4857 sayılı İş Kanunu ve buna bağlı İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetıneliği'nin ilgili hükümlerine göre eksik-
liklerin giderilmesi çahşması yapmak üzere 5 günlük süre ile kapatılmasına karar verilmiştir" dcnildi. (Fotoğraf: ALİ AÇAR)
GÖRÜŞ
DR. NOYAN UMRUK
İşsizlik Sigortası
Fonu ve Sendikalar
Birçok ülkede, sosyal güvenlik sistem-
leri kapsamında, işini kaybeden işçiye ge-
lir sağlamak amacıyla işsizlik sigortası oluş-
turulmuştur. Ülkemizde de 1999 yılında ya-
sayla yürürlüğe giren işsizlik sigortası, zo-
runlu bir sigorta olup katılım işçinin ira-
desine bağlı değildir. Işveren de işçiyi bu
sigorta kapsamına alıp almama gibi bir hak
ve yetkiye sahip değildir. Herhangi bir kast
ve kusuru olmaksızın işini kaybeden işçi-
ye, yasada belirtilen şartları taşıması ha-
linde işsizlik ödeneği sağlanır. İşsizlik si-
gortasının amacı işsizliği önlemek veya
azaltmak değildir. Amaç, işsiz kalınan
sürede, geçici olarak işçinin gelir kaybını
telafi etmektir. Işçi ücretlerinden yapılan
kesintiler, işveren ve devlet tarafından öde-
nen katkı payları bir fonda biriktirilir ve iş-
sizlik ödeneği almaya hak kazanan işçi-
ye buradan ödemede bulunulur.
Bazı Avrupa ülkelerinde ise işsizlik si-
gortası gönüllü bir uygulamadır. Gönüllü
bir işsizlik sigortası olan Ghent Sistemi,
Belçika, Isveç, Danimarka ve Finlandiya'da
uygulanmaktadır. Devletçe desteklenen bu
sistem, sigorta fonlarına dayanmasına
rağmen sendikaların yönetim ve deneti-
mi altındadır. Burada işsizlik sigortasından
yararlanmak için sendikaya üye olma
şartı aranmasa da, Ghent sistemi sendi-
ka üyeliğini teşvik unsuru olmaktadır. Bu
durumda, sendikalar sadece çalışan ke-
simin haklannı koruyan ve savunan bir ör-
gütlenme biçimi olmaktan çıkıp çalışma
yaşamı içinde işsiz kalan kesimi de çatı-
ları altına alırlar. Doğal olarak, işsizlik si-
gorta ve fonlarının sendikaların yöneti-
minde olması sendikalar arası rekabeti de
arttınr. Bu süreç, sendikaların, 'sosyal part-
ner' olarak kurumsal, işlevsel vedetop-
lumsal anlamda güç kazanmasına yol
açar.
Türkiye'de, Mart 2008 itibarıyla işsiz-
lik fonu 32.7 milyar YTL'dir. Işverenler, bu
fonun kendi inisiyatiflerine bırakılması
durumunda, yapacakları yatırımlarla yeni
istihdam alanları yaratarak işsizliği azalt-
mada etkin rol oynayacaklarını ileri sürü-
yorlar. GAP'a kaynak aktaramayan hü-
kümetse, fonda biriken meblağ ile GAP su-
lama sistemini tamamlayarak, bölgede 3.8
milyon kişiye istihdam olanağı yarataca-
ğı söylemini kullanıyor. Sendikalar, fondan
GAP'a kaynak aktarılmasına razı olma-
yacaklarını belirtmekle yetiniyorlar. Avru-
pa ülkelerinde işsizlik fonu, işsizlerin ha-
yatlarını idame ettirmelerini sağlarken
Türkiye'de fonun ne şekilde kullanılaca-
ğı konusunda, siyasal iktidarla sosyal ta-
raflar arasında çatışma yaşanıyor. Siyasi
iktidar ve işverenler, işsizliği azaltma söy-
lemini kullanarak pastaya el koyma yarı-
şında. Siyasi iktidar, çıkardığı yasayla bu
yanşta ön almış durumda. Yasa, fonun 7.8
milyar YTL'lik bölümünün GAP sulama sis-
temi yatırımlarında kullanılmasını öngö-
rüyor. "Yağma Hasan'ın böreğine", ya sen-
dikalar...
OLEYİS
grevi
164.
gününde
Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) bün-
yesindeki otel, restoran ve kantinler-
de çalışan Türkiye Otel Lokanta ve Eğ-
lence Yerleri îşçileri Sendikası (OLE-
YİS) üyesi işçilerin başlattığı grevde
164. güne girildi.
Üç yıldır nıaaşlarda iyileştirme yapıl-
madığı ve 1.5 yıldır fazla mesai alama-
dıklan için greve çıkan işçilcr, her türlü
zorluğa göğüs geriyor.
Grevin çok zor koşullarda sürdürül-
düğünü anlatan OLEYİS Bölge Temsil-
cisi Barış Aşan, üniversite yönetiminin
toplusözleşme imzalamaması üzcrine
greve çıktıklarını, yönetimin sendikaya
değil kendilerine karşı olduğunu hatırla-
tarak şu bilgileri verdi:
"Valilik olaya müdahil oldıı. grevci
işçilerin durması gereken yerde dur-
malanna bile izin verilmiyor. Rektör,
yerel basına grev gözcüsü arkadaşla-
ra yemek verildiğini anlahyor, oysa ya-
sal olarak olması gereken bu uygula-
ma bile burada söz konusu değil.
Rektörlüğün yasadışı işçi çalışnrarak
grev kırıcılığı yaptığına dair açtığımız
davayı kazandık. Ayrıca 16 kişinin iş-
ten atılmasıyla ilgili olarak da açılan işe
iadc davasını kazandık. Ancak rek-
törlük yine de geri adını atımyor..."
Irgatçocuğa
tatil deyok
ENVER HAYKIR
SEYDİŞEHtR - Yaz aylarınm gelmesiyle birlik-
te yüzlerce çocuk, eğitim yılını tamamlamadan tar-
lalarda çalışmaya başladı. Konya'nın Beyşchir ilçe-
sinin köylerindc oturan ve Seydişchir'in Gökhüyük
köyündc pancar tarlasında işçi olarak çalışan Turgut
Saraç (13) bu çocuklardan biri. Saraç, "Aileme yar-
dını etmek zorundayım. Yoksa aç kalırız" dedi.
Beyşehir'e bağlı Karaali Beldesi llköğretim Oku-
lu 6. sınıfinda okuyan Turgut Saraç, okullar tatile gir-
nıeden tarlada çalışmaya başladı. Saraç, en büyük ha-
yalinin doktor olmak olduğunu söyledi. Ağabeyi Mu-
hammet (18) ve ablası Kevser'in (15) de tarlada ol-
duğunu anlatan Turgut, "Annem ve babamla bir-
likte hep burada çalışıyoruz. Ashnda ben tarıııı işi-
ni sevmiyorum ama paraya ihtiyacımız var.
Okulda derslerim iyiydi. Önümüzdcki günlerde
Seviye Belirleme Smavı'na gireceğim, hedefim dok-
tor olmak. Ailenıi bu durumlardan kurtarmak is-
tiyorum" dedi. Hiçbir sosyal gü-
venceleri olmadığını belirten
baba Enes (40) vc annc Fatma
Saraç (40) ise maddi olanak-
sızlıklar dolayısıyla çocuklarını
okutamamaktan yakındılar. Sa-
raç çifti, "Diğer iki çocuğu-
muzu okutamadık. Bu çocuğu
okutmaya çalışacağız" diye
konuştu.
YÜRÜMEDEni ÇAPA
İLE TANIŞIR...
Bir başkadır ırgat çocuğunun yaşamı. Kimi tarlada
açar dünyaya gözlerini, kimi olumsuz koşulların
kurbanı olur ayııı tarlada. Yürümeye başlarken ta-
nışır çapayla, sulamayla, pamuk toplamayla. Oku-
la zamanında başlayamaz. Okula gitse eğitimini
sürdüremez. Yaşıtlan okuluna tanı devam ederken
o yarıda bırakmak zorundadır. Çünkü ailesinc kat-
kıda bulunmak üzere onlarla birlikte çahşacağı tar-
laya gitmesi gerekir. Sabahın erken saatlerinde git-
tikleri tarlada anne, baba ve diğer büyükleriyle bir-
likte çalışan ırgat çocukları "Biz de tatil yapmak,
denize girmek, yaylaya çıkmak, oynayıp, eğlenmek
ve dinlcnmck istiyoı ıız, ama durumumuz iyi değil"
diyorlar. (Fotoğraf: YUSUF BAŞTUĞ)
Şeker-lş 'ten eleştiri
Şeker-Iş Sendikası Türkiye Sanayici ve
lşadamlan Derneği (TÜSİAD) tarafından 7
Mayıs 2008 tarihinde yayımlanan "Türki-
ye'de Tarım ve Gıda: Gelişmeler, Poli-
tikalar ve Öneriler" isimli bir raporu mer-
cck altına aldı. Şeker-lş Sendikası Başka-
nı İsa Gök imzasıyla açıklanan rapora
ilişkin görüşlerde, "Raporda Türldye'de-
ki pancar tarımı ve şeker sektörü ile di-
ğer bazı ülkelerdeki şeker sektörleri
karşılaştırmalı olarak değerlendirihniş-
tir. Ancak sektörün sınırlı ve liberal bir
bakışla değerlendirilmesi üzüntüyle kar-
şılanmıştır" görüşüne yer verildi.
Sendikanın rapora ilişkini eleştirilerini
şöyle özetlemek mümkün:
• Raporda Türkiye ve dünya şeker pi-
yasası fıyatlar açısından karşılaştınlırken
dünya şeker fiyatlarının kamış şekerine
göre belirlendiği göz ardı edilmiştir. Halbuki
Türkiye'nin pancar şekeri üreten ülkelerle
karşılaştınlması halinde, uzun zamandır
AB ortalamasına çok yakın, ortalamanın az
üstünde bir fiyat scviyesini koruduğu göz-
lenecektir.
• Öte yandan fiyatlar karşılaştınlırken
maliyet unsurlan göz ardı edilmiştir. Tür-
kiye'deki pancar çiftçisinin desteklenen
ve korunan AB ve ABD'li çiftçilere göre
3 - 5 kat yüksek girdi maliyetlerine mahkûm
bırakıldığından söz edilmemiştir.
^ Türkiye dünyada pancar şekeri sektö-
rünü desteklemeyen tek ülke durumunda
iken, sektörün bütçe üzerindeki yükünden
balısedilmiştir.
• AB ve ABD'de çiftçilere ve sektöre yö-
nelik desteklerle maliyetlerin düşük tutul-
duğu, çiftçi başma ortalama 1.670 Avro des-
tek sağlandığı, ülkemizde ise bu rakamın
142 Avro'da kaldığı unutulmuştur.
• AB'de şeker fabrikalarında koopera-
tiflerin payı yüzde 60'lara, Fransa'da yüz-
de 65'lere yükselirken, ABD'de tüm şeker
fabrikalan kooperatiflere aitken, Türki-
ye'de şeker fabrikalarımn özelleştirilmele-
ri gereği üzerinde durulmuştur.
İngiltere'de tankerşoförlerigrevegidecek
lngiltere'de akaryakıt tankeri sürücülerinin
4 günlük greve hazırlanması, otomobil sa-
hipleıinde paniğe yol açtı. Unite adlı sen-
dikanın üyesi olan ve Shell şirketi için ça-
lışan yaklaşık 500 tanker sürücüsünün üc-
ret anlaşmazlığı nedeniyle yapmaya hazır-
landığı grevin "son dakika" görüşmeleriyle
önlenmesine de çahşılıyor.
Sendika,.üyelerinin halen 32 bin sterlin olan
yılhk ücretlerinin 36 bin sterline çıkanlmasuu
istiyor. Cuma günü başlaması planlanan gre-
vin önlenememesi halinde, bu durumun ln-
giltere'deki her 10 akaryakıt istasyonundan bi-
rini etkilemesi bekleniyor. Hükümet ise oto-
mobil sürücülerinin paniğe kapılmamasını ve
panikle akaryakıt almaya yönelmemesini is-
tedi.
Başbakan Gordon Brown'ın sözcüsü, akar-
yakıt sıkıntısı çekilmemesi için bütün hazır-
lıklann yapıldığmı bildirdi.
Sendika ile Shell arasında uzlaşmaya varıla-
maması halinde cuma günü 06.00'da başla-
yacak grev, 17 Haziran Sah günü aynı saat-
te sona erecek.
GEÇMİŞTEN
GELECEGE
ORHAN ERİNÇ
Bilim Diyop ki
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kapatılması is-
temiyle açılan dava ve sıkmabaşı (türban) bir araç
olarak kullanarak laiklik ilkesini anayasa deği-
şikliğiyle delme girişimine "dur" denilmesi yeni bi-
limsel(!) önerileri de gündeme getirdi.
Bir bölümü, söylenecek sözlerin hukuksal de-
ğeri olmadığını görenlerin "We şiş yansın ne ke-
bap" deyişini yansıtan önerileriydi.
Anayasa Mahkemesi'ne kızanlar ise, sureti hak-
tan görünerek, mahkemeyi benzer yeni girişim-
lerini engellemeyecek bir konuma getirmeyi
amaçlayan önerilerini politika pazanna sürmek-
te gecikmediler.
Medya çoğunluğu da, meslek ilkelerini yok say-
mayı bile yeğleyerek koroya katılmış durumda.
Her konuda uzman olduğuna inananların var ol-
duğu bir ortamda bugün sözü bilime bırakmak en
doğru yaklaşım gibi geliyor.
Prof. Dr. Yaşar Gürbüz, gençlik yıllarımızın
genç ve seçkin asistanlarından biriydi.
Yıllar sonra yeni bir bilimsel çahşması daha ya-
yımlandı. (Siyasal Sosyoloji - Filiz Kitabevi / Mart
2008).
Geiin kitabın "Sonuç" bölümündeki bazı pa-
ragrafları birlikte okuyalım:
•••
"(...) Gerçekten de yeryüzünde yazılı olmayan
hiçbir şey yoktur. O nedenle, hangi konuda olur-
sa olsun, başanlı olunmak isteniyorsa okumak, çok
okumak gerekir. Pozitif bilimler alanında insanlar
bunun gereğini bir ölçüde anlarlar ama, sosyal bi-
limlere gelince iş değişir. Genel kanı, sosyal alan-
da olaylar ve olguların varlığı, fakat bilimin yok-
luğudur. Onun için bizim memleketimizde herkes
sosyolog, herkes politologdur. Hele politikacıla-
rımız sadece sosyolog, politolog değil fakat her
biri aynı zamanda bir anayasa hukuku uzmanıdır
da. Kamu hukuku alanında bile bilgiye gerek ol-
madığını, aklı çalışan herkesin kamu hukukçusu
sayılabileceğini düşünen zihniyetle başanlı olmaya
imkân olmadığı açıktır.
•••
örneğin bizdeki adaletsiz seçim sisteminin
sonucu olarak seçmen kitlesinden elde ettiği oy
yüzdesinden çok daha kabarık bir yüzdeyle ya-
sama organında temsil edilen partiler, özellikle ik-
tidar partileri, çoğunluklarına dayanarak istedik-
leri politikaları uygulayabilecekleri kanısındadırlar.
Çünkü akıllarındaki imaj, demokrasinin çoğunlu-
ğun yönetimi olduğudur. Parlamentoda çoğun-
luğa sahip olan, onlara göre, bütün istediklerini
gerçekleştirebilir.
Oysa siyaset bilimi, bizde olduğu gibi, aldıkla-
n oy oranlanndan daha büyük oranlarta paıiamento
çoğunluğunu ele geçiren partilerin, hele diğerle-
rinden radikal farklılık gösteren birgörüşün tem-
silcileriyseler, kendi görüşlerini biryana bırakıp sa-
dece rutin yönetsel kararlar almalan gerektiğini
söyler.
Siyaset bilimi, aksi davranışlann, yani kendi ra-
dikal görüşleri doğrultusunda yasama ve idarey-
le ilgili kararlar almaya kalkışmalarınm ülkede bü-
yük huzursuzluklara ve çalkantılara yol açacağı-
nı ve bunun ülkeyi birkaos ortamına götüreceğini
belirtir.
•••
Bugün de ABD tarafından ülkemiz için biçilen,
adını "llımlı Islam" (soft Islam) koyduklan bir
modelin laik Türkiye Cumhuriyeti'nde herhangi bir
iktidar tarafından yavaş da olsa uygulamaya ko-
nulmak istenmesi, siyaset bilimi ve siyasal sos-
yoloji açısından son derece tehlikeli bir davranıştır.
Kaldı ki böyle bir iktidar nüfusun çoğunluğunu ya-
nına alsa bile, Türkiye'nin değişmez anayasal dü-
zeninin değişmesi anlamına gelecek böyle birgi-
rişimde bulunamaz, bulunmamalıdır."
• • •
2008'in mart ayında yayımlandığına göre da-
ha önce yazıldığı belli olan kitap, Türkiye'de bi-
limsellikten uzak biryaklaşımın egemen kılınmaya
çalışıldığını da ortaya koyuyor.
oerinc@cumhuriyet.com.tr
ŞIŞII BELEDİYESİ
KİTAP ŞENLİĞİ
14 Haziran Cumartesi
Saat: 14.00 -18.00