Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 HAZİRAN 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
flskl
Mustafa Pınar:
"AKP, Anayasa
Mahkemesi'ni askıya
almak için 'Yüksek
Anayasa Mahkemesi'
kursun!"
Elektronik posta: denizsom@cumhuriyet.com.tr www.denizsom.com Tel: 0.212.343 72 74 Faks: 0.212.343 72 60
- Arap sermayesi
Istanbul'da buluşacakmış.
"Erkekler Beyoğlu'na
kadınlar Harem'e!"
Ekonomimiz
kayıt dışıymış.
Olsun,
konuşmalarımız
kayıt içi ya!
Zümre
Nami Tepe: "RTE
'Egemenlik kişiye,
zümreye veya
sınıfa bırakılamaz'
demiş. Tam olarak
Anayasa
Mahkemesi'nin
yaptığı da budur!"
HUKUK, anayasa hukuku, hukukun
üstünlüğü, demokrasi, laiklik gibi derslerden
sınıfta kalmaktan başı dönenler için AKP'Iİ Baş
Müslüman RTE'nin yaşı kadar hukukçuluğu
olan Prof. Dr. Aydın Aybay bütünleme
sınavlarına hazırlık olsun diye özel ders vermeye
devam ediyor:
"Çoğu mezun oldukları bir meslek okulunda
meslek dersleri arasında iki satır da hukuk dersi
görmüş olmanın verdiği 'cahil cesareti' ile bir
takım yaveler bir şeyler yumurtluyorlar. Ama
onları biryana bırakalım da, öğrencilikleri
sırasında Istanbul ve Ankara'da sadece iki
hukuk fakültesi varken, bunlardan birinden
mezun olanlardan bazılarının da koroya
katılmasına ne diyelim? Benim tanıdığım Cemil
Çiçek, Köksal Toptan, Ahmet lyimaya,
Ertuğrul Günay ve adlarını anımsamadığım
Laf ebeleri
diğerleri neden laf çevirip dururlar?
Sözü uzatmadan iki noktaya değinelim.
Birincisi, bir ülkenin yüksek mahkemeleri
mevcut kuralları yorumlayarak, kendi yetki
alanlarını bizzat belirlerler. Bunun en zengin
örnekleri Jefferson, Lincoln, T. Roosvelt, F.
Roossvelt gibi ABD Curnhurbaşkanları ile ters
düşen ABD Yüksek Mahkemesi kararlarıdır.
Ikinci husus şudur: 'Mahkeme nasıl olur da
yasamanın yaptığını bozar' kadar saçma bir söz
yoktur. Çünkü anayasa yargısının kuruluş
nedeni ve işlevi her demokratik ülkede budur;
anayasaya ve demokrasiye uygun bulmadığı
durumlarda yasamanın yaptığını bozmak!
Son olarak şunu da belirteyim: Türk Anayasa
Mahkemesi 1976 yılında verdiği bir kararla,
anayasada yapılan bir değişikliği 'Anayasa'nın 9.
maddesinde yer alan devlet şeklinin cumhuriyet
olduğu hakkında anayasa hükmü değiştirilemez
ve değiştirilmesi teklif edilemez yolundaki biçim
kuralına aykırı olduğu' gerekçesiyle iptal
etmiştir.
Son günlerde türban konusuyla ilgili beyanda
bulunmak için kararın gerekçesini bekleyen laf
ebelerine bir küçük not da vereyim. 12.10.1976
tarihli kararın ayrıntılı gerekçesinde anayasa
yargısı o tarihte de şekil şartlarına uygunluk
yönünden denetleyeceği hükmü varken
'cumhuriyetin temel ilkelerinden sapma
nitelikleri taşıyan bir anayasa değişikliği hem
teklif edilemez hem de yasama meclislerince
kabul olunamaz' demiştir."
Tahsil
Nail Muzaç: "Anayasa
Mahkemesi'ne salya
sümük saldıranların
cehaleti ancak tahsille
mümkündür.
Cumhuriyete ihanet
tahsili!"
Klon
Yaşar Şengel:
"Devlet Bahçeli
biraz daha 'değiş
tonton' hareketi
yaparsa AKP'yi
klonlamaya gerek
kalmayacak!"
SESSİZ SEDASIZ (!)
ÛLJdEA//kl &APGALAMU4SI
Sıkmabaşlı sömürge olmak isterken
SIKMABAŞLI iki kız öğrenci
Fatih Altaylı'ya Kanal 1'deki
televizyon programında gururla
açıklıyor: Humeyni'yi seviyoruz,
Atatürk ü sevmiyoruz.
Saygısızlık yapmadıktan
sonra kimse Âtatürk'ü sevmek
zorunda değil. Ama sıkmabaşlı
kızlardan birinin söylediği ve
diğerinin de itiraz etmediği bir
başka laf var ki inanılır gibi değil.
Kızcağız mealen "Dinimi özgürce
yaşamak için ülkemin Ingiliz
sömürgesi olmasını tercih ederim"
diyor.
Türkiye işte bu noktaya geldi,
getirildi. Bu noktaya gelişte büyük
katkıları olan Çetin Altan'ın oğlu
Mehmet Altan'ı ayrıca ve
hassaten kutlamak gerek.
Birkaç yıl öncesinden
| anımsayacaksınız, Mehmet Altan
biraderimiz okyanustaki küçük bir
ada ülkesinde bağımsızlık
isteyenler ve sömürge kalmak
isteyenler olduğunu yazmış;
sömürge kalmayı yeğleyen halkın,
bağımsızlığını kazananlara fersah
fersah fark atarak refah içinde
yaşadığını ballandıra ballandıra
anlatmıştı. Ne diyelim; Allah'ın
izniyle darısı Türkiye'nin başına!
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku©yahoo.com
Köksal Toptan iki meclisli sistem önerdi:
Erkekseniz teker teker gelin!
Gazete Gibi Gazete
VeBirMüze...
DENİZ BANOĞLU
Bir gazete nasıl olmalı? Ya da
gazetenin işlevi, görevi nedir?
Her iki sorunun yanıtları panel
ya da konferans konusu olabi-
lir. Öylesine geniş ve içeriklidir
çünkü...
Ancak kısaca yanıtlamak ge-
rekirse, Türkiye'deki yazılı ba-
sının alacağı not (meslektaşla-
rımın affına sığınarak) üye ol-
mak için yıllardır çırpındığımız
Avrupa ülkeleri basınıyla kı-
yaslandığında, on üzerinden
(bana göre) olsa olsa 4'tür.
Yani basınımız sınıfta kalır.
Hani Türkçe özdeyişlerde,
bir insanın niteliklerini tanımla-
makta kullanılan anlamlı bir
söz vardır, 'adam gibi adam'
derler..
Türkiye'de yayımlanan ga-
zeteler içinde, bana kalırsa, bir
tek gazete için 'gazete gibi ga-
zete' diyebiliriz, o da Cumhu-
riyet gazetesidir. Fazla mı abart-
tım sizce? Hayır, çünkü...
Nedenine gelince, bir basın-
yayın organının herşeyden ön-
ce, umutsuzca da olsa savun-
duğu başlıca ilke, 'basın öz-
gürlüğü'dür ya da 'basın öz-
gürlüğü olmalıdır'.
Bu kavram, tam bağımsızlık
gibi, olmazsa olmaz bir ilkedir.
Her basın-yayın organı, habe-
rinde, yorumunda, araştırma-
sında özgür olmalıdır. Elbette
bir siyasi görüşün sesidir, so-
luğudur. Ama onun esiri, köle-
si değildir, olmamalıdır. Ikti-
darla, o iktidar partisinin siya-
setçileriyle çıkar bağlantısı yok-
tur. Gazeteci belki onların sof-
rasına oturur, çağrılarına icabet
eder. Ancak ilkesinden vaz-
geçmez, gereğinde karşıt sesini
yükseltir. Basın-yayın organı
ticari çıkar peşinde, çalışanı
da tüccar değildir. Basın emek-
çisidir, kaleminin sahibidir, il-
kesinin, kamuoyunun, halkı-
nın, ulusunun sesidir. öyle ol-
malıdır. Fazla mı ülkücü (idea-
list) düşünceler bunlar? Hayır.
"Zaman değişti, tüketim ve kü-
reselleşme çağındayız, çağa
ayak uydurmak zorundayız"
benzeri savunmalar, basın öz-
gürlüğünü yok sayacak gerek-
çeler değildir. Maddi varoluş-
larını iktidar politikalarına teslim
eden basın, özgür değildir, ola-
maz da...
Basının olmazsa olmaz ger-
çeği böyleyken, bugün basın
patronlarının geçmişlerine ve
haldeki durumlarına baktığı-
mızda, bir dönemin basın
emekçilerinin yerini 'tüccarzih-
niyetli' erbabın aldığını görü-
yoruz, ki böyle bir değişim de,
ister istemez, basının, özgürlük
ilkesinden, iktidar bağımlısı bir
yola gidişini muştalıyor bizlere.
Böyle bir fotoğrafın içinde, 84
yılını idrak eden ülkemizin tek
basın organı olan Cumhuriyet
gazetesinin çok özel bir konu-
mu vardır. Çünkü Cumhuriyet;
- Adını Türkiye Cumhuriye-
ti'nin kurucusundan alan, do-
layısıyla Cumhuriyetin tek ga-
zetesidir.
- Geçmişi, başka hiçbir ga-
zetede olmayan bir ayrıcalıkla,
84 yıla dayanmaktadır.
- Patronu kalem erbabı bir
gazeteci, sahibi de okurları
olan tek gazetedir.
- 84 yıldır aynı değişmez il-
kenin, Cumhuriyetin ve Kema-
lizmin savunucusudur.
- Küreselleşme, tüketim ça-
ğı savlanna kapılmayıp ciddi ya-
yın politikasından bugüne ka-
dar ödün vermemiştir.
- Halk böyle istiyor bahane-
sine sığınıp bol renkli magazin
gazetesi olmamıştır.
- İktidar bağımlısı, iktidar po-
litikacılarıyla içli dışlı değildir.
- Siyasetiyle, ekonomisiyle,
geçmişten günümüze araştır-
malarıyla, yorumuyla Türki-
ye'nin bugününü, ödün ver-
meden yansıtmaktadır.
- Her haberi, yorumu, araş-
tırması (başka hiçbir gazetede
olmadığı kadar) arşiv değerin-
dedir.
- Sayfa tasarımları, sunumu,
içeriği ile Avrupalı bir gazetedir
(bu kıyaslamayı Avrupa'ya öze-
nen ve örnek gösteren kimi
demokrasi havarileri liberalle-
rimiz için özellikle yapıyorum).
- Çağın popülist değişim rüz-
gârlarına abartılı değil, ölçülü
yaklaşımı ile tek örnektir.
Gazetenin 84'üncü kuruluş
yılını kutladığı 7 Mayıs 2008 gü-
nü, Beşiktaş Akatlar'daki Mus-
tafa Kemal Kültür Evi'ndeki
'müze sergisi'nüe gazetenin
sahip olduğu bütün bu ayrıca-
hklara, özelliklere tanık olduk.
Sadece bu müzeyi görmek bi-
le, Cumhuriyet gazetesinin Türk
basınındaki konumunu değer-
lendirmeye yeterli.
Çünkü müzede sergilenen,
sadece Cumhuriyetin 84 yıllık
geçmişi değildir; Türkiye Cum-
huriyeti'nin dünden bugüne
gelişiminin, daha doğrusu na-
sıl, hangi olayların süzgecinden
geçerek geldiğinin aynasıdır.
Mustafa Kemal Atatürk ile
gazetenin kurucusu Yunus Na-
di'nin birlikte fotoğraf makine-
sinin objektifine yansıyan gö-
rüntüleriyle başlayan serüven,
Cumhuriyet tarihinin toplumsal,
kültürel, ekonomik haritasını, ib-
ret ve örnek alınası soluksuz
gazete nüshalarıyla bugünlere
kadar getiriyor.
Bu öyküyü, bu özgürlüğü,
bu boyun eğmez, ödün vermez
duruşu, Türk basınında bu 'tek'
olma ayrıcalığını, her Cumhuri-
yet okuru mutlaka görmeli,
gezmeli. Hatta bu müze Ana-
dolu'yu dolaşmalı, belge olarak
basılmah da...
Dileğimiz, gazetemizin dün
ve bugün olduğu gibi yarın da
bu onurlu duruşundan asla
vazgeçmemesidir. Koşullar ne
olursa olsun, küreselleşme
rüzgârı ne derse desin, Cum-
huriyet'i 'gazete gibi gazete'
yapan çalışanlarının ve CU-
MOK'ların böyle birdeğişime
izin vermeyeceği inancı ile ni-
ce 84 yıllara...
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@yahoo. com. tr
ÇtZGÎLİK KÂMİL MASARACl kamilmasaracl@mynet.com
HARBİ SEMÎHPOROY
HAYAT EPIK TIYATROSU MUSTAFA B/LG/N,
HUMEYNtyî
SEVtyORUM.
ATATÜRtCÜ ,
SEVMÎYORUML.
hetiyatrosu@mynet.com
SEVGİNEÖİR?..
SEVGİEMEKTİR.
SELVtBOYLUM
AL YAZMALIM!
J ı I
TARİHTE BUGUIN MIJMTAZARIKAN 12 Hazirtm www. mumtaz-arikan. com
ÇİFTÇİ ATATÜRK
,ATArüiett, ÇİFruKLEKİAJt OEV-
LET HAZİNESİNE SAĞ/ÇLAD/. KURTULUÇ SAt/A-
Şt'NIN ZAFSRLE SONUÇlANMAStAIDAN SONRA ,
SAZJ KEMTLER,MUSmFA KBMAL PHfA'YA,EI/
ARAZİ VB. ŞEKÜNPS A&MA&AHtAR VERMİŞ-
Tİ.ONUN MÛLK EDİAJMEYE MERAKI YOKru,
ANCAK., ÇİFTÇİÜK İÇLERÎNE İLGİNÇ £>e VPUUH-
LlGl V4ROl.tC£NDİ£İNE AİT TOPRAKIAR ÛZE-
&IA/OE ÇjFTLİKLEK KURUP, BURALARDA, ÜLKE
İÇİN ÖKAIEK mttlM ÇALIŞMALAHl YAPMAIC İS-
TEDİ. SUNLARC>AN EM ÖfJEMÜSr, AMKARA'
DAKJ GA2İ ORAAAN Ç.lFTL)§M>f. f3ZB'TE
BİR 8ATAKLIK OLAN 8U YBR, İO YIL. İÇİM-
&E YEMYE&L 8/R ÇİFTtiK HAÜNE GELMİŞ,EN
MODE&A/ TAEtM CjALfÇM/USI&t YAPrlMr?77.
DUZ ÇİZGt
ÜMİT ZİLELİ
Cihad!
Cihad bayrağı açıldı demek kiL
Yani, "küfür ülkesinde dârül-harp" başladı!.. Yani
"dinden çıkmış ülkede şeriatın kurallannı yeniden te-
sis etmekiçin" savaş başlatıldı, kılıçlar çekildi!..
- Demek ki, kaçınılmaz sonun geldiğine inanıyor-
lar!..
Demek ki, 85 yıldır hınç besledikleri, dönüştürmek
için, ortadan kaldırmak için her yolu kullanarak kuv-
vet topladıkları Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile koz-
larını paylaşacak konuma yükseldiklerini düşünü-
yorlar!..
Işaretleri çoktandır görülüyordu; "iktidar bizim,
yasama bizim, cumhurbaşkanı bizden, artık tamam"
tekerlemesi çoktan beridir neredeyse "ağızlarda sa-
kız" haline gelmişti... Ancak yargının onurlu direnişi ve
Anayasa Mahkemesi'nin planları altüst eden kararı,
"bu iş bitti" havasındaki dinci şebekenin tabanında
büyük bir şaşkınlık, tavanında ve "akıl hocaları" çev-
resinde ise akıl almaz bir öfke yarattı.
Yalnızca öfke olsa iyi, büyük bir korku da yarattı!..
Dışarıda ernperyalistlerin, içeride işbirlikçilerin desteği
ile, mutlu sona, yani "llımlı Islam CumhuriyeV' hedefine
yalnızca bir adım kaldığını düşünürken yaşadıkları şok,
tüm dengelerini bozdu. Artık tek bir çarenin kaldığı so-
nucuna vardılar: Elde ettikleri tüm güçleri kullanarak
sonuna dek savaş... Böylece en seviyesiz, en vicdansız
saldırılar için direktifler verildi, pozisyonlar alındı...
- Ve "cihad" başladı!..
• * •
llk saldırı çok doğal olarak iktidara "yapışan" ke-
simden geldi; "CüppeliDemokrasi' manşetini kulla-
nan Star gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Mus-
tafa Karaalioğlu, açılışı bakın hangi "savaş tam-
tamlannı çalarak" yaptı:
"...Anayasa ile müseccem hale gelen temel söz-
leşme artık bozulmuştur... Anayasa Mahkemesi'nin
anayasayı çiğnediği bir ülkede, artık kimsenin huku-
ka riayet etmesini bekleyemezsiniz. Hukukçular bu-
nu yapabildiğine göre, sıradan İnsanlarda hukuku ta-
nımayabilir; kim ne diyebilir ki?.. Bu ülkede bir oyun
oynanmıyor, aksine herşey çok açıktır. Açık olan, bir
savaşın başladığıdır."
Ne kadar açık değil mi? Karaalioğlu'nun aynı ya-
zıda, "Devleti ve rejimi temsil eden irade, millete ya-
sakkoydu" ifadesi bile, yukarıda belirttiği "savaşın"
hangi devlete, hangi rejime karşı başlatıldığını orta-
ya koymuyor mu?!.. Aynı gazetede, Ahmet Kekeç
isimli zat ise Anayasa Mahkemesi'ni "darbe"yapmakla
suçlayıp, TBMM'ye açıkça "Buyargıçlan tutuklayın"
çağrısında bulundu, iyi mi?!..
Aslında aynı doğrultuda örnek çok; ancak şu iki "ah-
lakyoksunu" yazı bile dinci kesimin hangi ruh hali için-
de bulunduğunu göstermeye yeter de artar bile!..
• • •
Gelelim "savaş senaryoları"na...
Ciddiye alınması gereken, "hangi senaryolann
sahneye konulmaya" çalışıldığını net bir şekilde an-
latması açısından, Taraf gazetesinde, Polis Akademisi
Öğretim Uyesi Önder Aytaç ve Ender Uslu'nun ka-
leme aldıkları köşe yazısı, son derece öğretici!.. İki ka-
fadar, önce AKP'ye "bu kafayla gldersen ölümlerden
ölüm beğen" dedikten sonra, "AKP iktidarı ve de-
mokrasiye 'Taraf olanlar (yani kendileri!) ne yapma-
//?"sorusundan hareketle önerilerini sıralıyorlar. Öne-
rilerinin özünü iki sözcükle tarif ediyorlar: "Şok teda-
vi!" Neymiş AKP'nin uygulayacağı bu şok tedavinin
temel unsurları? Sıralayalım:
- öncelikle AKP'yi yok etmeplanlan yapan "Nüfuz
Şövalyeleri'ni, yani iktidara karşı olan kadrolan tas-
fiye etmek. Bu ne demek? Ordu, yargı, üniversite vb.
kurumlarda geniş bir tasfıyeye gitmekl..
- Güçlü bir medya desteği sağlamak (pesl). Bunun
için de liberal fışbirlikçi) kesimle arayı iyice düzettmek...
- TBMM'nin acilen toplanıpAnayasa Mahkemesi'nin
aldığı karan yok sayması ve hemen erken baskın se-
çime gidip, yeni paıiamentoyla yeni anayasa hazır-
lanması.
Gerçekten çok ilginç, çünkü bu yazı, AKP'Iİ Ada-
let Komisyonu Başkanı Ahmet lyimaya'nın "Mahkeme
karan askıya alınsın" teklifinden, erken seçimin öne
çıkmasından ve Tayyip Bey'in "Bu trenden inen, tek-
rar binemez" ifadesini kullandığı konuşmasından
önce yazıldı.. Ve acilen sahneye konmaya başlandı!..
Bu önerilerin tek bir anlamı var: Savaş!.. Yobazlar bir
başka isim de kullanıyor:
- CihadL
e-posta: umitzileli@gmail.com
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA: 1 2
1/ 1 Mart 1958'dc
tzmit açıklarında
batan ve 202 yol-
cusu ölen Türk 3
yolcu gemisi. 2/ *
Kcnar süsü... Hint
sanatında sıkça be- 5
timlenen, tınısah, 6
yımus vefilkanşı- -,
mı efsanevi su ca-
navarı. 3/ Kakao 8
ve bisküviyle yapı- Q
lan bir cins pasta.
4/ 21 yaşın altındaki
oyunculardan kurulu
spor takımlan için kulla-
nılan sözcük... Adana ve
Mersın yöresine özgü, ni-
şasta ve gülsuyuyla yapı-
lan bir tatlı. 5/ Ensiz...
Telliir elementinin sim-
gesi... Tuzağa düşürülen
şey. 6/ Hastalığın ya da
bir durumun en zor anı...
Orhan Hançerlioğlu'nun bir romanı. II tstanbul'ıui bir
semti... lskambilde bir kâğıt. 8/ 1leri gelen devlet adam-
ları... Umman'ın plaka imi. 9/ Doğuştan fikirlerin var ol-
duğunu ileri süren göriiş.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Istanbul kentini oluşturan ilçelerden biri. 2/ "Seni dü-
şündükçe / Atlara — veriyorum" (Ilhan Berk)... Bir yü-
kün yukarıya kaldınlmasını sağlayan araç. 3/ Mısır fıra-
vunlarınm mezarlarına verilen ad. 4/ Afrika'nın güney
ucundaki bumun adı... Ciğer ve bulgurla yapılan bir ye-
mek. 5/ Eski dilde ev, yuva... Bir cetvel tüıii... Evcil ol-
mayan hayvanları vurnıa ya da yakalama işi. 6/ Sarp ge-
çit... Yüce, yüksek. II Lifleri dokumacılıkta kullanılan
değerli bir bitki... "Kakım" da denilen kürk hayvanı. 8/
"Erkekler" anlamında eski sözcük... Kemiklerin yuvar-
lak ucu. 9/ Yerli halkın hukuk ve çıkarlarını koruma si-
yaseti.