Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 MAYIS 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
ARKEOLOJİK KAZILARIN SONUÇLARI
7
997'de başlayan arkeolojik bulgu kazısı artık büyük ölçüde ta-
mamlandı. Şu an sahada yiteysel dolgu, kaldırma ve konservas-
yon çalışmalan sürüyor. 4. yüzyılda 1. Konstantimıs döneminde
vapmnna başlanan ve 11. yüzyıla kadar genişlemeye de\>am eden sara-
yırt, 100 bin metrekarelik alana yapıldığı Hipodrom 'dan sahile kadar
teraslar halinde uzandığı, 404-532 yıllarmda çıkan halk ayaklanmala-
n sırusında, yangmlar sonrasında değişikliğe uğ-
radığı, Latin istilası (1202-1261) sırasmda da
yıkılıp yağmalandığı biliniyordu. Saraydan
günümüze kalan kalmtılara, ek inşaat
için başlayan çalışmalar sırasında an-
cak ulaşılabildi. Kazılarda bulunan
arkeolojik kahntılar şöyle: • Bü-
yük Saray 'ın girişi olan ve üze- v *
rinde şapel bulunan bakır
Khalke Kapısı. • Bizans dö-
nemine ait olan 15. yüzyıl ve
16. yüzyıl Osmanlı eklerini içe-
ren mekân dizini ile 7. yüzyıl ve 10.
yüzyıljreskleri. • Bizans dönemi sarnı-
cı ve hamam kahntıları. • 5. ve 6. yüzyıla ait
mozaik döşeme kaplamaları. • Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait
atıksu kanalları. • Osmanlı dönemine ait sarnıç, çeşme, arnavutkal-
dırımı kaplı meydan ve yollar. * Darülfîimm temel duvarları ve sar-
nıçlar. • Taşmabilir kültür varhkları olarak da MÖ 5. yüzyıldan Cum-
huriyet dönemi aralığma ilişhn aydınlatma gereçleri, kutsal objeler,
sikke örnekleri, mühürler, Bizans çanak-çömlekleri, Osmanlı kapları.
m
Four Seasons Oteli'nin ek tesis projesi kapsamında yürütülen kazı gizli tarihi değerleri gün ışığma çıkardı
Çöplükten arkeolojik parka
ÖZLEMGÜVEMLt
Four Seasons Oteli'nin (eski Sultanahmet Ce-
zaevi) Sultanahmet'te 1997'de başladığı tartış-
malı ek tesis projesinde sona yaklaşılırken Ar-
keoloji Müzesi'nce yürütülen kazı da lstan-
bul'un altında yatan gizli tarihi değerlerinden
birini daha gün ışığına çıkardı. 17 bin metreka-
relik alanda süren kazıda 1. Konstantinus dö-
neminde inşa edilmeye başlanan Büyük Sa-
ray'ın (Palarium Magnum) girişi olan, üzerin-
de şapel bulunan Khalke Kapısı ile Bizans ve
Osmanlı dönemine ait sarnıç, temel duvarlan ve
atık su kanallan, sonbaharda otel ek tesisleri ve
Arkeolojik Park'ın açılmasıyla birlikte îstan-
bul'a kazandırılacak.
Kamuoyunda "Tarih katlediliyor" başlıkla-
n ile gündeme getirilen Fours Seasons Ek lnşa-
atı 'nın bulunduğu alanda aslında 10 yıldır dev-
let tarafından sistematik bir arkeolojik kazı sür-
dürülüyor. 1991'de 303 yataklı tesis için 5 dö-
nümlük Sultanahmet Cezaevi'ni de kapsayan top-
lam 22 dönümlük arazi, 49 yıllığına Sultanah-
met Turizm AŞ'ye devredildi.
17 BİN METREKARELİK ALAN
Cezaevini restore ederek 130 yataklı otele
dönüştüren yönetim, geri kalan hakkını kullan-
mak üzere 100 yataklı ek bir tesis daha yapmak
amacıyla 1997'de inşaat için izin başvurusu yap-
tı. Parselin cezaevi dışında kalan ve Eminönü
Belediyesi'nce çöplük-hurdahk ve otopark ola-
rak kullanılan 17 dönümlük alanda önce arke-
olojik kazı yapılması kararı çıktı. Bu tarihte ls-
tanbul Arkeoloji Müzesi tarafindan başlaülan ar-
keolojik kazıdan elde edilen veriler doğrultusun-
da bir avan proje hazırlandı. Bu proje Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nca revize
edilebileceği koşuluyla 2000'de uygun bulun-
du. 2003 yılı sonunda açığa çıkanlan kalıntıla-
nn korunması ve tanıtılması için parselin Arke-
olojik Park olmasına karar verildi. Bunun üze-
rinc "Arkeolojik Park ve Otel Ek TesislerP'ne
dönüşen proje için Kültür ve Tabiat Varlıklan-
nı Koruma Bölge Kurulu 23.01.2006'da onay
verdi. 2000'de izni aUnan inşaat arkeolojik ka-
zılar nedeniyle 2007'de başladı. 12 ayaküzeri-
ne oturtulan ve 17 bin metrekarelik alanda yal-
nızca 13.44 metrekarelik yer kaplayan ek tesis-
lcrin tarihi katlettiğinin önc sürülmcsini haksız
MlMAR DR. YALÇIN ÖZÜEKREN
'Kazılarda 5 bin
eser çıkarıldı'
S
ultanahmet Cezaevi'ni
restore eden minıar Dr.
Yalçın Özüekren, bu ek
tesislerin ve arkeolojik parkın
projesini de yürütüyor.Ek inşa-
atta çelik strüktür kullanıldığı-
nı, Alman mühendis Vieren-
del'in bulduğu kiriş sisteminin
benimsendiğini dile getiren Özü-
ekren şöyle devam etti: "Tari-
hi yarımada içinde kalmtıla-
ra ayak basan bir sürü bina
var. Ama buradaki binaların
hiçbiri kalıntıya basmaz.
Ayakların yerlerini orijinal ze-
mine gelince tespit ettik. 9-13
metrelik kuyu temeller açıldı.
Arkeoloji Müzesi aylık olarak
Anıtlar Kurulu'na rapor ve-
riyor. Konservasyon için Bi-
lim Kurulu oluşturuldu. 15
günde bir Bilinı Kurulu top-
lantısı yapıyoruz. O raporlar
da Arkeoloji Müzesi'ne, ora-
dan da Anıtlar Kurulu'na gi-
diyor. Arkeolog Fırat Düzgü-
ner bu kazı sonuçları ile ilgili
yayınlara başladı. Bugünedck
hep yabancı arkeologlar yap-
tı böyle yayınları."
GİRİŞAYASOFYA
MEYDANI'NDAN
Arkeolojik Park'ın Ayasofya
ve Topkapı Sarayı'nda daha
çok ilgi çekebileceğinı düşü-
nen Özüekren, parkla ilgili de
şu bilgileri verdi: "Buı asınııı
Büyük Saray, Magnaura gibi
çeşitli adları var. Parkın
adında bunlardan birini kul-
lanabiliriz. Arkeolojik
Park'uı girişi Ayasofya Mey-
danı'ndan olacak. Parkta 2
büfe, tuvaletler, 6 adet
hediyelik eşya standı olacak.
Kapalı bir müze alanımız
olacak. Burada eğer güven-
liği sağlayabilirsek kazıdan
çıkan bazı eserleri ser-
gilemeyi düşünüyoruz.
Kazıdan yaklaşık 5 bin adet
arkeolojik eserin envanteri
çıkarıldı ve bunlarla iki sergi
açıldı. Altın-bakır-gümüş
sikke, buhurdanlıklar, gün-
lük kullanım gereçleri çıktı
daha çok."
bulan Four Seasons Otel Eklnşaatı yüklenıci fır-
ması Astay AŞ CEO'su Atilla Öztürk, "Bura-
sı bize bir emanettir. Değerini biliyoruz ve gö-
zümüz gibi bakıyoruz" dedi.
KAZIYA 20 MİLYON DOLAR
HARCANACAK
Ek tesisler için 15 milyon dolar civannda büt-
çe ayırdıklannı, arkeolojik kazı ve park alanı için
ise 20 milyon dolarlık harcama yapılacağını
vurgulayan Öztürk şöyle konuştu: "Toplam 35
milyon dolara mal olacak ek inşaat bizim
için. Herkes kazıyı biz finanse ettiğimiz için
arkeolojik parkın özel bir tesis olacağını
sanıyor. Arkeolojik park tabii ki kamuya açık
olacak. Diğer müzeler nasıl ziyaret ediliyor-
sa bu park alanı da öyle ziyaret edilecek."
Kuban: Rüyalarında
bile göremezlen
Mimarlık dünyasının duayen isim-
lerinden Prof. Dr. Doğan Ku-
ban'ın arkeolojik alanda yürütülen
çalışma ile ilgili düşünceleri özetlc
şöyle: "tnşaatı kaldırıp çelik
köprü üzerine oturtmuşlar. Altta
17 bin metrekarelik kazı alanı
var. Bugüne kadar hiç bilinme-
yen birçok şey orada açıkta du-
ruyor. Arkeoloji Müzesi çalışma
yapıyor. Hiçbir şey tahrip edil-
mcnıiş. Oradaki Bizans Sara-
yı'ııın onda birini kimse rüyasın-
da bile görmedi. Orada çıkan
gürültü palavra. Tertemiz, araş-
tırmaya hazır 17 bin metrekare-
lik bir arkeolojik alan var. Tesa-
düfen önümüze bir hazine çıktı,
onu korumak lu/.ım."
M İ M A R Y A L Ç I N Ö Z Ü E K R E N ' İ N S O R U L A R I
Ö
züekren, bizim sorularımızı yamtladıktan sonra da
"Şimdi sıra bende" diyerek kendi sorularma geçti.
Özüekren 'in medyada çıkan yonımlarla ilgili kafası-
na takılan sondarve verdiği yanıtlar şövle:
-Zeminde 60 metre derinliğe inildi, dediler. Biz ayaklariçin
12-14 metre kadar kuyu temeller açtık yalnızca.
- Bir oda başkanı çıhp "Arkeolojikpark böyle olmaz. Ka-
muya açık olmalı" diyor. Bupark kamuya kapalı değil ki?
- Bir öğretim üyesi müze müdürü "Burada kazı yapılmadı
ki, temellerinin altımn boş olduğunu nerden biliyorlar" diyor.
Sonra aynı kişi "Kazı yapıldı, ama sistematik bir kazı yapıl-
madı " diyor. Sonra sistematik bir kazı yapıldığını öğreniyor.
Bunlan söyleyen kişiçokyakmdaki bir müzenin müdürü. Ka-
fasını uzatsa buradaki çalışmayı görecek.
-Arkeolojik kazı, devlet tarafindan vapılmalıvdı, dediler. Bu-
radaki kazıyı, 1997 den buyana devletyapıyor zaten.
- Her taraftahta perde ile çevrelendi, içeri girmek mümkün
değil dediler. Doğru. Biz bile buraya izin ile giriyoruz. Çünkü
burası arkeolojiksaha. Hertarafi açık arkeolojik kazı mı olur?
- Kaztk çakılmış, kazığın altında kalıntıfark edilince çıka-
rılmış dediler. Yeryüzünde, çakma kazığı çıkarmak mümkün
değil. Yanlıs çakıldıysa kazık orada kulıı; çıkarılamaz.
- En iyi ihtimalle Darülfönun, en kötü ihtimalle eski jandar-
ma binasına aitsu deposunun üst kısmının kmlmasınınfotoğ-
rafını çekip "katliam "diye manşet attılar. Bunun arkasında ne
yatıyordiye bu işi bilenlerde, dostlarımız da düşünmedi. Kurul-
larıyıpratmakisteyen bazı çe\relervar. Herkes olaym oyanmın
üstüne yayın yapma peşine düştü.
ENTERNET/ MEHMET SUCU mehmet@cumhuriyet.com.tr
1 Mayıs'ın üzerinden neredeyse bir
hafta geçti. AKP'nin polis eliyle yarat-
tığı devlet terörünün izlerini Istanbul hâ-
lâ silemedi. Hükümet yanlısı gazete-
ler bile ciddi eleştirilerde bulunmak
zorunda kaldılar. Ozgürlükçü AKP'nin
gerçekyüzünü görmekten kaçamadılar.
Bu ülkede 1950'li yıllardan bu yana
sistemli olarak yerleştirilen antikomü-
nist, antisosyalist düşüncenin nerele-
re kadar işlediğini hep birlikte gördük.
Derin devlet diye anılan mekanizma-
nın tarikatçı ve ırkçı yapısının nelerya-
pabileceğini 1 Mayıs'ta hatta 30 yıl
sonra bir kez daha yaşadık. Kin ve
nefret dolu üniformalı bir grup Anka-
ra'dan aldıklan emirle hastanelere, me-
zarlıklara bile saldırdı.
Tüm bu yaşananları o gün Türki-
ye'nin iki büyük TV kanalı CNN TÜRK
ve NTV nedense hep çatışma başlığı
altında yayımladılar. Gerçi ertesi gün gü-
nah çıkarmak için çok çabaladılar ama
geçmiş olsun. lletişim biliminde dezen-
formasyon diye bir terim var. Karşılığı
ise yanıltıcı bilgi oluyor. Sizin sesiniz
AKP'nin Devlet Terörünün İzleri
diğeryayın organlarından güçlü çıkıyor-
sa, yani sesiniz daha gürse ve daha çok
tekrarediyorsanızkitleler sizin verdiği-
niz yanıltıcı bilgiye inanıyor. Tıpkı ABD
basınının Irak işgali öncesi Saddam'ın
elinde kitle imha silahları var yalanını sık
sık kullanması gibi.
Çatışma konusuna geri dönelim.
Bahsi geçen çatışma ve fotoğraflar
Dolapdere civannda yaşanan 15-20 da-
kikalık bir olay. Bir grubun polisi taş-
laması ve polisin müdahalesi sonrası
dağıtılması. Peki sabahın 6.00'sında
DİSK'İ basan polis ve öğleden sonra
saat 15.00-16.00'ya kadar süren biber
gazlı, coplu polis terörü nerede? Bu
olaylara çatışma deme gayreti neden?
Bu sorunun altını doldurmak kolay,
hele Cumhuriyet okuruysanız benim si-
ze anlatmama gerek yok. Neyse ki
SKYtürk, Habertürk, Kanaltürk gibi di-
ğer haber kanalları bu iki kanala göre
daha namuslu yayın yaptı. Bu kanal-
lara teşekkür etmeli.
Şimdi gelelim gazetelere... Hükümet
yanlısı gazetelerden magazin gazete-
lerine kadar hemen hepsi hükümeti
veya vali ve emniyet müdürünü eleş-
tiren başlık ve yazılarla çıktı. Bir iki ta-
nesi DİSK ve işçilere yüklenmeye ça-
lıştı ama onlar bile kendi yazdıklarına
inanmamıştı sanki. Bunların dışında-
ki gazetelerin manşetleri ve yazıları
belki de 7 yıllık AKP iktidarını en çok
eleştiren ve hatta yer yer eleştiriyi bi-
le aşacak ifadeler içeren yazı ve baş-
lıklardı.
Anımsayacaksınız, AKP kendi yaz-
dığı Türk Ceza Yasası'nın 301'inci
maddesini AB'den gelen baskılar üze-
rine değiştirdi. Görece daha demok-
rat yaptı(!)
Nasıl değişti 301. madde?..
(1) Türk Milletini, Türkiye Cumhuri-
yeti Devletini, Türkiye Büyük Millet
Meclisi'ni, Türkiye Cumhuriyeti Hükü-
metini ve devletin yargı organlarını ale-
nen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Devletin askerî veya emniyet teş-
kilatını alenen aşağılayan kişi, birinci
fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
(3) Eleştiri amacıyla yapılan düşün-
ce açıklamaları suç oluşturmaz.
(4) Bu suçtan dolayı soruşturma ya-
pılması, Adalet bakanının iznine bağ-
lıdır.
Hükümet, Istanbul Valisi ve Istan-
bul Emniyet Müdürü hâlâ yaptıkları-
nın ardında olduğunu söyleyip duru-
yor. Hadi bakalım o zaman görev Ada-
let Bakanı Mehmet Ali Şahin'e dü-
şüyor. Yeni 301. maddeniz elinizde, is-
tediğiniz gibi değiştirdiğiniz bu mad-
deyi bize yani gazetecilere karşı kul-
lansanıza. Pek çok köşe yazısı ve
başlık için sizin gözlüğünüzden bakın-
ca hükümetinize ve emniyet güçleri-
ne karşı işlenmiş suç bulmak çok ko-
lay, yeter ki gözlüğünüzü çıkarmayın
ve içinizden gelen kin ve nefretin se-
sine kulak verin.
• * •
Bu arada Avrupa Birliği'nin çok öz-
gürlükçü isimlerinin ise neden suskun
kaldığını anlayamadım. Türkiye'nin iç
hukukundan başlayarak pek çok şe-
ye karışan ota yoka demeç veren Sa-
yın Lagendijk, Sayın Olli Rehn, Sa-
yın Barroso'dan ben birricada bulun-
sam nasıl olur.
Ben ve birçok insan bu sene oldu-
ğu gibi 2009'da da 1 Mayıs günü 1977
yılındaşehitverdiğimizarkadaşlarımı-
zı anmak için, 1 Mayıs Emek Bayra-
mı'nı kutlamak için Taksim'e çıkmaya
çalışacağız, ancak bu sene gördüğü-
nüz gibi çok dayak yedik. Acaba siz-
ler seneye bu kadar destek verdiğiniz
AKP'yi bir yana bırakıp bir gün bizim-
le yürüyebilir misiniz? Hani belki sizin
yüzü suyu hürmetinize daha az dayak
yeriz. Siz de bir turistik gezi yapar
demokrat AKP iktidarının icraatlarını
yerinde ve canlı olarak izlersiniz.
DUZYAZI
ORHAN BÎRGİT
Gençay Gürsoy'dan
Ünsuz 530'lara...
Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Gençay
Gürsoy'un, cumartesi günü sabaha karşı gözaltına
alınmasının üstünden dört gün geçti.
Pazar ve pazartesi günlerinin gazeteleri, 8 saatlik
bir özgürlük kısıtlamasından sonra serbest bırakı-
lan Prof. Dr. Gürsoy'a yönelik bu incitici işleme karşı
özellikle iktidar kanadından gelen tepki haberlerini
veriyorlar.
Olayı Makedonya gezisinde öğrenen Cumhur-
başkanı'nın, ayrıntılı bilgi istediği Içişleri Bakanı'nın
gözaltı nedeniyle canının fena halde sıkıldığını, Sağ-
lık Bakanı'nın da üstelik bir meslektaşına yöneltilen
bu operasyona karşı çıktığını da okuyoruz.
Gençay Hoca'ya yönelik bu operasyonu örtbas et-
mek amacıyla adeta bir "kim vurdu" oyunu oynanı-
yor.
Birliğin Ankara şubesinin kongresi için geldiği baş-
kentte kaldığı otelde yatağından kaldınlarak "derdest"
edilen Gürsoy'a yönelik operasyon için emri verdiği
anlaşılan Ankara Polis Müdürü, "Ben saat 07.00'de
alın demiştim, memurlar 03.30'da gitmişler" diyor.
Ama bu uyku tutmaz gece yatmaz ekibine, sö-
zünü dinlemeyişleri nedeniyle nasıl bir ceza uygula-
dığını da söyleyemiyor. Çünkü öyle bir ceza verme
alışkanlığı yok bürokrasimizin.
Öylece, 1 Mayıs günü Istanbul'da kalabalık kitle-
lere ve hatta hastanelerin acil servislerine atılan biber
gazının öldürücü etkilerini gündeme getiren Türk Ta-
bipleri Birliği'nin başkanına reva görülen bu incitici ope-
rasyonu hazırlayanlar da, işleme koyanlar da bizim ço-
cukluk yıllarımızda oynadığımız o "kim vurdu" oyu-
nundaki elebaşıları gibi suyun üstüne çıkmayı alışkan-
lık haline getirdikleri için; yok yere yatağından kaldı-
rılarak, özgürlüğü sınırlandırılan ve kişiliğiyle hoyrat-
ça oynanılan insanlarımız, devletin darbesiyle incitil-
miş olmakla kalıyorlar.
Gençay Gürsoy, saygın ve ünlü bir bilim adamı-
hekim, üstelik büyük bir meslek örgütünün seçilmiş
başkanı olduğu için kendisine karşı hazırlanan ope-
rasyona bir dizi üst düzey politikacı ile yöneticinin
"biz yaptırtmadık; kim yapmış olabilir acaba" ge-
rekçesi ile sorumluluktan sıyrılma girişimleri ardı ar-
dına, medyamıza yansıyor.
Tek satır kanıt olmayınca...
Ya sıradan 530 vatandaşımız? Şu 1 Mayıs günü Is-
tanbul polisinin copla dövmekle yetinmeyerek sopa
attığı, boyalı su sıktığı ve solunum yollarına böcek ga-
zı doldurmaktan çekinmediği o "ayaktakımı"nın ün-
süz, isimsiz bireyleri?
Polis, onları tekertekertoplayıp gözaltına aldı. Ay-
rıca, aralarında Cumhuriyet muhabiri Ali Deniz Us-
lu'nun da bulunduğu 114 kişiyi de bu coplanma, gaz-
lanma operasyonundan ötürü hastanelik etti. Ali'nin
kolunu da kırmaktan çekinmedi.
Adalet Bakanı MehmetAli Şahin'in anayasaya baş-
kaldırmakla suçladığı bu kişilerin, otobüslerle götü-
rüldükleri emniyet müdürlüğünde, sadece kimliktes-
piti yapıldı. Ve o 530 yurttaştan sadece 5'inin başka
bazı adli olaylarla ilişkisi olduğu anlaşıldığı için öteki
525 kişiye bir günlük gözaltından sonra "serbestsi-
niz" denildi.
Cumhuriyet savcısının önüne bile usulen de ol-
sa, götürülme gereği duyulmadan. Hele yargıyla yüz
yüze getirilmeden.
Çünkü, onca esip gürlemeye karşın hiçbirisi hak-
kında tek satırlık işlem yapılabilecek bir kanıtı yoktu
devletin. Onlar sadece baş olmaya kalkmış ayakların
temsilcileriydiler.
Suçları 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Bayramı'nı iz-
lemek olan bu masum insanlar, ıslanmış, boyanmış,
yırtılmış giysileri, cop darbelerinden yaralanmış bir
halde evlerinin yolunu tuttular.
Ne kendilerini ite kaka gözaltına alan polislerden,
ne o operasyon için polise emir veren emniyet mü-
düründen, ne de Istanbul Valisi'nden bir tek özür sö-
zü duydular.
Erdoğan tenezzül etmiyor
Hele, 1 Mayıs önlemlerini Bakanlar Kurulu'na ge-
tirip ayakların baş olduğu yerde düzenin bozulacağı-
nı devlet kayıtlarına geçirten Başbakan Erdoğan,
gönül alıcı genel bir söz söylemeyi bile zül saydı.
Ben bu yazıyı yazarken, "Olur böyle vakalar. Türk
polisi yakalar" tekerlemesine uygun hareket ettiği-
ne inanmış olduğu anlaşılan AKP iktidarının Dışişle-
ri Bakanı Babacan'ın bugün Ankara'da başlayacak
olan Türkiye- Avrupa Birliği Troyka Toplantısı'nda-
ki konuşmasında "Atılan ve atılacak adımlan anla-
tıp Türkiye'nin AB hedefinde sapma yok" mesajı
vereceğini, yeni Vakıflar Yasası ileTCK'nin 301. mad-
desinde yapılan değişikliği de örnek göstereceğini
bildiriyordu haber TV'leri dün.
Türkiye'nin AB hedefinde sapma yok dedikten son-
ra, güvenlik güçlerine böcek gazı atın, cop yeterli
değil, sopa da vurun, kol kınn emrini veren iktidar
partisinin AB'ye girmek için kaz adımlarıyla yürüdü-
ğünü de görmek sürpriz sayılmamalı.
"Özgürlük elbette. Ama sadece AKP ye" diye bir
de marş söyleyerek...
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
SULTANAHMET'TEKİ ÎNŞAAT
Mahkeme durdurdu
ama inşaat sürüyor
Haber Merkezi - Istanbul'da tarihi yarımada üze-
rindeki inşaat projelerinin yürütmesi Danıştay
tarafindan durduruldu. Sultanahmet'teki Four
Seasons Oteli'nin ek bina inşaatı da bu kapsa-
ma giriyor. Ancak otelin işlctmecisi olan şir-
ket tarihi kalıntılar üzerindeki inşaatı sürdürü-
yor. Otelin işletmecisi Atilla Öztürk, Danış-
tay'ın verdiği kararın kendi inşaatlarıyla ilgili
olmadığmı belirterek, "Karar bize ulaştığın-
da hukuki gereklerini yerine getireceğiz"
dedi. Yürütmeyi durdurma kararı uygulanırsa
yalnızca ek bina inşaatı değil, yani başındaki
arkeolojik kazıların da durması gerekecek.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ise
kararla ilgili olarak "Istanbul Büyükşehir ve
Eminönü beledıyelerine talımat verdik. Gere-
ği yapılacak" acıklamasını yaptı.