02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6MAYIS2008SALI 16 Gübre Erol Barutçugil: "Ülkesini babalar gibi satan adamın oğlu, olsa olsa b.k kralı olurdu." Elektronik posta: [email protected] Tel: 0.212.343 72 74 Faks: 0.212.343 72 60 - AKP pusuya yatmış. "Sırtına da kuzu postu geçirmiş!" Eskiden: Irak'ta Kimyasal Ali. Şimdi: Türkiye'de kimyasal vali! Kanıt Vahdi Bingöl: "Bütün kurum ve kuruluşların ahtapot gibi sarılması, ayakların baş olmasının kanıtı degil mi?" ESKİLERİN kullandığı bir sözcük vardır; çekinmeden, önemsemeden davranana "fütursuz" derler. Fütursuz davranış bazen cahillikten kaynaklanır bazen de karşısındakini ciddiye almamaktan. Bu herifler cahil olmadığına göre, fütursuzlukları Türk halkını önemsememekten, ciddiye almamaktan kaynaklanıyor. Bu herifler kim? Bunlar, Avrupa Birliği'nin orasındaki burasındaki koltuklarda oturup Türkiye üzerine ahkâm kesenler. Hemen birkaçını sayalım: Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, Avrupa Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk ve saire tipler. Bunlar şimdikiler; yarın Joost'un yerine "Höst", Olli'nin yerine "Oha" ve Manuel'in yerine Fütursuz"Emanuel" gelebilir! Bunlar fütursuz oldukları kadar arsız, yüzsüz, utanmaz, arlanmaz tipler olarak da karşımıza çıkıyor ve bu doğrultuda "görev" yapıyor. Görevleri, Türk halkını ciddiye almamak! Yaşananlara baktığınız zaman Türk halkını Islamcı iktidar da önemsemiyor ve ciddiye almıyor. Avrupalı heriflerin, Araplara özenen Islamcı iktidarla pek güzel anlaşmasının nedeni kendiliğinden ortaya çıkıyor. Işte 1 Mayıs! Istanbul'da halkın üzerine gaz bombası yağdıran ve hastane bahçelerini bile bombalamaktan kendini alamayan iktidarın silahlı kuvveti yani polis, insanların suratını tekmelemekten turistleri coplamaya kadar tam bir "faşist terörü" yaratıyor fakat Avrupa'daki heriflerden tık yok. Ama öte yandan Türkiye'de yargı, bir dava açtığı zaman etmedikleri laf kalmıyor, "demokrasi" maskesi altında yargının bağımsızlığına bile dil uzatabiliyorlar. O zaman akla şu soru geliyor: Yoksa bu herifler Adolf Hitler'in torunları mı? Islamcı iktidarın demokrasiyi ayaklar altına alarak faşizme özendiği bir ortamda Türk halkının, bu heriflerin ve bunlar gibilerin korumasına tabii ki gereksinimi yok; gölge etmesinler başka ihsan istemez. Ne var ki bu heriflerin fütursuzluğu, Islamcıları daha da fütursuzlaştırıyor. Bu fütursuzluğun sonunda bir de Türk halkı fütursuzlaşırsa; işte o zaman eyvah! BOPU ömer Karabey: J "Hortumlamaya son verdiklerini söyleyenlerin devlete boru hattı döşediğinin farkında mısınız?" Fetoş Erdem Gedikli: "Fetiş, cinsel coşku uyandıran karşı /> cinse ait eşyadır. Fetoş *• ise dinsel coşku uyandıran karşı devrim sapkınlığıdır.' SESSİZ SEDASIZ (!) NEİCAEHR. ZEU3//V V£ JBGfSH Içl OLUIZSA OL&U/J 3 MEBEA/J INSANUIC Cukkayı görenler 'maşallah' desin "SÖYLEMESİ ayıp" diye söze giriyor Kaya Çetin ve son zamanlarda içinde dayanılmaz bir hırsızlık isteği belirdiğini anlatıyor: "llla ki bir şeyler çalmak istiyorum. Yanlış anlaşılmasın, öyle baklava filan değil, hiç olmazsa bir banka veya bir televizyon, olmadı bir medya grubu aşırayım; gemicik filan da istemem, olursa transatlantik olsun, adımın hırsıza çıktığına değsin. Bir sürü yeteneksiz adamın çalıp çırptığını görünce onuruma dokunüyor, şöyle adam gibi, kanırta kanırta götürmek istiyorum. Hortum kesmiyor, cukkalama isteğiyle yanıp tutuşuyorum. Diyorum ki kentsel dönüşüm ayaklarından şöyle Istanbul'un yarısını götüreyim, garip gurebayı donsuz bırakayım şan olsun. Vergi ödeyen namuslu vatandaşları huzursuz edeyim, rekor bir hızla dünyanın sayılı hırsızları pardon zenginleri arasına gireyim istiyorum. öyle ki 'ihaleye ben giriyorum' deyince herkes tası tarağı toplayıp çekilsin, kredi isteyince bankalar peşimde kuyruğa girsin; krallar, şeyhler, emirler 'para vereyim' diye sıraya dizilsin istiyorum. Yumurtaydı, mısırdı, gübreydi uğraşamam. öyle büyük cukkalamak istiyorum ki, gören 'maşallah' desin, duyan 'aşk olsun' desin; büyüklerimden yardım bekliyorum." 1 Mayıs'a Darbe PKRİHAN ERGUN Bilindiği gibi; 1 Mayıs emeğin kutsallığı nedeniyle sömürüye di- reniş ve dayanışma günüdür. 16O'ı aşkın ülkede, meydanlar- da bayram şenlikleriyle kutlanır. Bizde de Osmanh'nın sonlarına doğru işçi günü olarak kutlan- mıştır. 1961 Anayasası'nın ça- lışanlara sağladığı haklarla ge- lişerek büyüyen sendikaların biıiiktelikleriyle ve halkımızın ka- tılımıyla her yıl bayram hava- sında kutlanmıştır. 1976'nın dört koldan flamalarla bayraklarla Bir Mayıs Marşı'yla Taksim Meydanı'ndaki görkemli mutlu kutlaması hafızalarda hâlâ ya- şamaktadır. Yazık ki emek düşmanlarının işbirlikçiliğiyle 1977'nin 1 Ma- yısı'nda Taksim kana bulanmış, 34 emekçimiz ve insanımız kurşunlarla, panzerlerle kat- ledilmişti. O gün ben de oradaydım. The Marmara'nın devamında- ki köşede Osmanlı bankasıy- la karşısındaki Pamuk Ecza- nesi'nin arasından Kazancı Yokuşu'na inen yolun sağ ta- rafında kırk elli işçinin arka- sında, kaldırımda coşkulu şar- kılarla bayramı izliyorduk. Önü- müzdeki emekçiler Ankara'dan gelerek şenliğe katılan gence- cik matbaa işçileriydi. Benim- le ve büyük oğlumla tatlı soh- betler kurmuşlardı. Merhum DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler'i hep beraber slogan- lar atarak, dikkatle dinliyor- duk. O sırada etrafımızda elin- deki telsiz telefonla durumu bir yerlere bildiren sivil polise, ec- zanenin üstündeki balkondan sarı saçlı bir kadının bu adama önümüzdekileri işaret ettiğini fark eden oğlum beni uyardı. Hâlâ Tariabaşı yönünden mey- dana flamalarıyla sivil toplum kuruluşlarıyla gençler akıyor- lardı. Ben heyecandan ve ayakta sıkışarak dikilmekten çok yorulmuştum. O semtteki evime dönmek zorundaydım. Eve geldiğimizde kortejin Sa- raçhane'den davullu zurnalı yürüyüşlerini de zevkle izlerken, siren sesleriyle irkilerek telaş- landık. Işte tam bu anda arka- daşlarıyla şölene katılmış olan küçük oğlum, koşturarak kan ter içinde "Faşistler meydanı bastı, yığınla ölü ve yaralı var" diye şoka girmişçesine üzün- tüsünü dile getiriyordu. O ak- şam öğrendik ki katledilenlerin büyük bir kısmı yandaki yo- kuştan aşağıya canlarını kur- tarmak için kaçmaya çalışan o pırıl pırıl yüzlü Ankaralı matbaa işçileriydi. Sevgili Şükran So- ner'le Nâzım Akman'ın tanı- ğı oldukları, otelin üst katla- rından ve meydanda seyre- derken kalabalığa kurşunlar yağdıran beyaz Renault'nun acımasızlığını da dinlemiştim. Failleri bilindiği halde hâlâ giz- lenen o günün provokatörlü- ğü de beyinlerde kazılıdır. • • • Işte böyle bir işçi kıyımını kı- nayarak olay yerinde, Tak- sim'de şehitlerini anmak, sen- dikaların en büyük hakkıyken, onları engellemenin mantığı hak gaspı değil midir? Siyasi iktidarın gerçek dışı bahane- lerle buna hakkı var mıydı? Sendikaları ve halkı hayali, korkutucu söylemlerle emir kulu olan Vali'yi kurgulaması kendilerine hangi yararı sağla- dı? Estirdikleri akıl almazterör havasıyla ve her zamanki gibi gerilimli çatışmalarıyla halkta kin ve nefret uyandırdıklarını hâlâ görmemekte ısrarlılar. He- le Başbakan'ın bütün yurtta üzüntü ve öfke yaratan uygu- lamalar nedeniyle Türk hal- kından, hatta yolda yürürken halkla beraber coplanan tu- ristlerden özür dilemesi gere- kirken, sendikaları suçlayarak, ceberrut (acımasızlık, zorbalık) uygulamaları, vicdanını yitirir- cesine onaylamasına akıl er- diremiyorum. Istanbul Valisi'nin Taksim'i engellerken öne sürdüğü sa- kıncaların başında belirttiği marjinal güçlerin provokas- yonları altı yedi kentten getiri- len -30 bini aşkın- emniyet görevlisinin yerine, onları çok iyi tanıyan uzmanlaşmış Is- tanbul'un polisi orantılı (!) bi- çimde önleyemez miydi? An- laşılan DlSK'in ve ODP'nin merkezlerine tecavüzle biber gazları, gaz bombalan atmaları, kapılarının önünde bekleyen- lere coplarla saldırmaları kent dışından getirtilenlerin isyan- cıları (!) bastırma ve hatta gaz- dan zehirlenenlerin tedaviye getirildikleri hastane avlularına, acil servislerine gaz bombala- rı atmaları, tepki gösteren hem- şireleri coplamalarında demek ki büyük hünerler varmış(!). Hele Metal-lş işçisi Şengül Çiftçi gaz zehirlenmesiyle kal- dırımda baygın yatarken, mas- keli sivil polis tarafından sura- tına tekme atılması, bir diğeri- nin de bacaklarını coplaya- rak, asayişi sağlaması büyük bir marifet olsa gerek... * • • Sonuç olarak demokrasi ve insan hakları sloganlan ve va- atleriyle iktidara gelen AKP hem de belgelenerek sınıfta kalmıştır. Iktidardan büyük ni- metler bekleyen Türkiye ger- çeğinden, yasalarından haber- siz özgürlük ve demokrasi sa- vunucusu ama 1 Mayıs faşiz- mini görmezden gelen AB söz- cüsü Lagendijk'in kendilerini pohpohlayışlarına sığınmasın- iar. Hak ve haklılık bir gün ke- sinlikle yerini bulacaktır... ÇÎZGÎLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@mynet. com H A R B İ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA [email protected] 1 i 1 I »,. t I L_J 1 1 i I l l I . i 1 1 (ÇOPLUK ÇOCUKLAR1) TAYYAR ÖZKAN www.junkldz. com BU ÇAdiDA HANGİ BİREY OLDUdUNUN HİÇ BİR ÖNEMİ YOK.. BEN KİMİM AACSELAV HEPİMİZ AYNIYIZ SONUÇTA.. OTOBÜSTEKİLER KEMAL VRGENÇ k_urgenc@yahoo. com TARİHTE BUGÜN MİMTAZARIKAM 6 Mayıs www.mumtaz-arikan. com TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ ELELE VAKFI "Gazilerimiz için ne yapsak azdır." TC Ziraat Bankası Ankara Kızılay Ş. 39025990-5002 YTL Tel: 0312 431 99 36 DORDUNCU K£Z BAŞKOMUTAN! •ta*2'ı>e BUGÜN, TBMM'NDE, GAZİMUSTTIFV) KŞ- MAL'İM BAŞKDMUTANLIK YETKİS/ OÖROÜNCÜ KEZ. UZATILDI. 1321 BAHAKrNDA BAfl.Ay»M Yu- n/AAj -mAK&uzu, MECC.İS üzeıe/ıvoe mürûK Bİ ETKİ rARATMff, BU SI/SAPA, fi İLE DÜŞAAAM İLBGL.GM£Sİ DURDU- Ş, MUST74Pİ4 KBMAL PAŞB'MtN SAŞ- kJDKAUTAKIUSl f32-f EKİMİUDŞ İKİMCİ VE 1322 ŞU&AT AY/AJCrt ÜÇÖNCÜ K£Z UZATIL- MffTT- &AZİ MUSTAPA &J&MAI. VW BAŞ- K M m isrr, MBCLÎS TT^IBA^IN- SON XT£Z, "SejYCİIC 774A1B&IJ2"O4M u2>çrayQCı4*aF r/ş CrsMHAirz 1322} .. GORUŞ BEDRI BAYKAM Ikinci Che, Deniz Gezmiş... 1 Mayıs günü yaşananlar her açıdan ibret vericiy- di. Hepsi tartışıldı, toplumun gözüne sokuldu. Ama ne kadar etki yapacak, göreceğiz. Işte yerde tek- melenen emekçiler, biber gazı ile nefesi kesilen hastalar(!),yerde başı tekmelenen kadınlar... Bu halk yine seçimlerde gidip AKP'ye mi oylarını dökecek? Mazoşizm 0 seviyelerde mi geziyor acaba? Onu be- raberce göreceğiz, ama kesin olan şu: Bu hükümet, can havliyle, biraz rüştünü, biraz erkini ve "hâlâ" ik- tidannı kanıtlamak için akıldışı işlere girişiyor... Ne de- miştik? Dünyanın hiçbir yerinde, temelden varlığı res- men hukuki olarak sorgulanan bir hükümetin, özgürlük düşmanlığını böylesine pervasızca ortaya dökmesi ya- şanamaz! Işte "68'in 40. Y///"nı, 0 gün böyle "kutladık", yani aslında mücadelenin bugün de sapına kadar ayak- ta olduğunu gördük. Kim bilir Deniz Gezmiş ve ar- kadaşlan bu korkunç ortamda, nasıl yürürlerdi faşizmin üstüne? Aynı günün gecesi "Siyaset Meydanı"nda 68 vardı. Konu yoğunlukla, kaçınılmaz şekilde dönüp do- laşıp Deniz'e geldi. O gece de vurguladığım gibi, za- mane gençliği sakın yanlış yargılara ulaşmasın. De- niz idam edildiği, ya da aradan 36 yıl geçtiği, ya da "Hatırla Sevgili" çekildiği için efsane olmadı. Deniz ya- şarken de, 20'li yaşlann en başında da yine efsaneydi! Niye mi? Onu, sosyologlara sorun. Tek bildiğim şey, bu toplum ona dün de, bugün de kendi tepkisizli- ğinden utanırcasına sahip çıktı, sevdi. Deniz hem "Ro- bin Hood", hem "Karaoğlan", hem "ÇelikBlek" hem de Deniz Gezmiş idi. Bir de tabii doğal olarak Che'den çok etkilenmişti. • • • Deniz'in bu ülkede Che ile aynı statüye yükselmiş olması, yalnız Türkiye değil, dünya 68'i adına önem- li bir evrensel tarihi gerçektir. Aynen sanatta yaptık- ları gibi, büyük Batı ülkeleri siyasi alanda da 68 ku şağından söz ederken Türkiye'yi yok sayıp olayı ken- di üçgenlerine hapsedip Daniel Cohn Bendit, Rudy Dutschke ve hippilerin hikâyeleriyle yetindi. Bu coğrafyada, gençlerin ayağa kalkışlannın kararlılığı ve yaşadıklan bedellerin boyutu, herhalde Batı'da anlatıla anlatıla bitirilemeyen kaldırım taşlarının polislere fır- latılması kadar önemliydü! • • • • - Dünya entelektüellerinin, 68'i ele alırken Istanbul'dan geçmeyi öğrenmeleri gerekecek. Türk devrimci gençlerinin aydınlanma kökeninde, Mustafa Kemal'in anti-emperyalist ve bağımsızlıkçı ruhu ve 27 Mayıs Devrimi'nin getirdiği genel özgürlükçü hava ve ileri- ci anayasa vardı. Amerikan emperyalizmiyle müca- dele, düzeni sorgulama, ödünsüz tavır, gözü pek mü- cadele... Işte Deniz ve arkadaşlannın yaşama bakışlan özetle buydu. 6. Filo'ya "dur" derken ülkenin gele- ceğinde yatan tüm tehlikeleri, hatta "Irak tezkeresi- ni" görüyorlardı. Üniversite işgalleri, boykotlar, hep- si önce silahsız, en demokratik yöntemlerle yapıldı. Ancak AP'nin 1960'larda ayağa kaldırdığı, Komü- nizmle Mücadele Dernekleri'nin yarattığı gerginlikler bir adım ötesinde çok kötü olayların habercisiydi. Iş- te Cumhuriyet kupürleri elimde duruyor: Dr. Suphi Baykam'ın sekiz sütun manşetten üst üste verilen de- meçleri, 1965 yılından: Adalet Partisi'pi Cumhur- başkanı'na şlkâyet ederken bu sağcı derneklerin ya- rattıkları ortamın "Türkiye'yi iç harbe sürükleyeceği- ni" anlatıyor. Gerçekten de birkaç yıl ötede, Taylan Özgür, Vedat Oemircioğlu, Battal Mehetoğlu gi- bi devrimciler, birer birer faşistler tarafından öldü- rüldüler. Devrimcilerin silaha dokunmaları işte bu mü- dafaaya zorlanmalarıyla oldu. Bunu tabii bir iki yıl son- ra Che modelini bu ülkeye uygulayabilecekleri inan- cı takip etti... • • • 1999'da Havana'da Küba Devrimi'nin 40. yılı ve- silesiyle açtığım sergide, Che'nin yanında Deniz'i gö- rüp şaşıran Kübalılara, onu uzun uzun anlatıp rö- portajlarda da Türkiye için ne anlama geldiğini his- settirmeye çalışmıştım. Denizlerin önü açık. Onlar mil- yonlarca insan tarafından sevildikçe, uğruna öldük- leri değerler de bu toplumda yükselerek korunacak. Bugün saat 12'de, Ankara'da Deniz, Yusuf ve Hü- seyin'in mezarları başında olacağız. Perşembe sa- at 17-19 arası UPSD Sanat Galerisi'nde, 19-22 ara- sı Taksim'de Piramid Sanat'ta 42 sanatçının katıldı- ğı ve küratörlüğünü yaptığım "196jB'in 40. Yılı: Bir Rüzgârın Arkeolojik Kazısı" sergilerine gelmeyen pişman olacak, bunu söylemekle yetineyim. Ayrıca 8 Mayıs-1 Haziran arası, Taksim'de Piramid Sanat'ta her akşamüstü 68'i her yönüyle irdeleyen paneller ve film gösterimleri olacak. 68'liler Birliği Vakfı, Piramid Sanat ve UPSD tarafından düzenlenen bu aktivite- ler dizisi, herkesi doyuracak nitelikte olacak. e-mail: [email protected] - Foks: 0212 227 34 65 BULMACA SEDATYAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Çamsakızının damıtılmasıyla oluşan, saydam ve san renkli reçinc. 2/ lnanılır, güvc- nilir... tkiyüzlülük. 3/ Evcil bir geyik cinsi... "Uydurma söz, yalan" anla- mında argo söz- cük. 4/ Açık alan- lardan ve kalabalık yerlerden aşm de- recede korkma. 5/ Kök, sap ve yaprak şeklinde farklılaşmamış birbitkinin yaşama ve büyünıe orga- nı... Alan ölcüsü hektarın kısa yazılışı... îskambilde bir kâğıt. 6/ Hıristiyan bay- ramı. II Pasifık Okyanu- su'nda küçük bir ada ül- kesi... Kadınların omuzla- rını örtmek için kullan- 1 2 3 4 5 ; 8 9 1 I 2 3 4 5 6 I U 7 8 9 m1 2 3 4 5 6 7 8 9 l A M Z A R A •P E L A •R O N D O L O N G U z • u T K •C F Z F R Y F A P A Z •T A •M R A •i P •D A K 1Y •F F T j T •A M E R T K A N U M A R • 3 •dıkları geniş atkı. 8/ Samaryum elementinin simgesi... Yük- selme, yücelnıe. 9/ Uzaklık ışaretı... Kjrgızistan'ın başkenti. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tırnak, boyııuz, kıl gibi üstderi ürünü olan yapılan oluş- turan proteinli madde 2/ Yuııan abecesinde bir harf... Yü- rürken dayanmak için kullanılan kalın sopa. 3/ Yer döşe- mesi olarak kullanılan bir tür muşamba. 4/ Bir sayı... Si- per, hendek. 5/ Koni biçiminde olan. 6/ Mekke'nin do- gusunda, hacılann arife günü toplandıklan tepc... Hayat arkadaşı. II Bir yüzeyın eğiklik derecesini anİamaya ya- rayan araç... Bir ilimiz. 8/ Bir tanm aracı... tngiltere'de çok sevilen bir cins bira 9/ Başta aspirin olmak üzere çeşitli ilaçların yapımıııda kullanılan asit.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle