23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 MAYIS 2008 ÇARŞAMBA HABERLER CHP'li Süha Okay, TRT Genel Müdürü'nün tavnnı 'Korkunç, ürkütücü, mafya yöntemi' olarak niteledi 'Şahin derhalistifa etmeli' ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - TRT Genel Müdür Yardımcılı- ğı görevinden ahnan Ümit Hatipoğ- lu'nun Genel Müdür tbrahim Şahin ve ekibinin kendisini tehdit ettiği yö- nündeki iddialan geniş yankı buldu. CHP Grup Başkanvekili Hakkı Sü- ha Okay, olayı "Korkunç ürkütü- cü, mafya yöntemi" olarak nitelerken Haber-Sen Merkez Yönetim Kurulu üyesi Osınaıı Köse, Şahin'i istifaya çağırdı. Hakkı Süha Okay, yaptığı açıkla- mada, "Eğer bunlar doğruysa ger- çekten ürkütücü, korkunç bir şey. Yani bir mafya yöntemi" dedi. Okay şöyle konuştu: "Bunlar bir hukuk devletinde insanların aklına gelmeyecek, dü- şünülmeyecek, düşünülmemesi ge- reken, hele böylesine bir kurumda düşünülmemesi gereken yöntemler. Artık Türkiye'de insanlar hukuka güveni son kapı olarak görüyorlar, amu buradaki başvuruların son- rasında da başlarına ne gelecekle- ri konusunda da endişe içinde ya- şıyorlar demektir." Haber-Sen Merkez Yönetim Ku- rulu üyesi Osman Köse, Şahin'in gö- reve yeni başladığı günlerde üst dü- zey yöneticilerle yaptığı bir toplan- BANU AVAR'IN HAZIRLADIĞI 'SINIRLAR ARASINDA' SONLANDIRILDI Sansür yetmedi programı kaldırdılar F1RAT KOZOK Banu Avar ANKARA - Gazeteci Banu Avar tara- fından hazırlanan "Sınırlar Arasında" programını dcfalarca sansürleyen, ardından da programı TRT 1 'den TRT 2'ye kaydıran TRT Genel Müdürü Ibrahim Şahin, prog- rama son darbeyi vurdu. Şahin, 2009 Ocak ayuıa kadar sözleşmesi bulunmasına karşın Avar'dan hizmet alımını kesti. TRT Haber Dairesi Başkanı Ahmet Ça- vuşoğlu imzasıyla 16.05.2008 tarihinde Istanbul Bölge Müdürlüğü'ne gönderilen "B.02.2.TRT.0.10.73.00/125/270"sayıh, "Sınırlar Arasında" konulu yazıda, "Baş- kanhğımız yayın piamnda değişikliğe gidilmesinden dolayı Banu Avar'dan 15.05.2008 tarihi itibarıyla Sınırlar Ara- sında adlı haber program hizmeti alın- mayacakür. Bilgi ve gereğini arz ederim" denildi. Çavuşoğlu'nun söz konusu yazıyı prog- ranıuı "Singapur; Uzak Asya'da İsrail Modeli" adlı bölümünün yayımlanmasın- dan 2 gün sonra göndermesi dikkat çekti. Programa nokta konulması, Avar'ıdaşaş- kına çevirdi. Avar, yaptığı açıklamada, "2007 Aralık ayında genel müdüre isti- famı sunduğum halde kabul edilmemiş 1 yıllık sözleşme yapılmıştır. Beş ay son- ra sezonun ortasında Sınırlar Arasında aniden TRT 2'ye sürülmüş ardından da programın sonlandırılması kararı ve- rilmiştir" dedi. tıda, "Ben yasa, yönetmelik tanı- mam" dediğine ilişkin haberlerin ba- sında yer aldığını aııımsattı. "Bu id- dialar gerçekse, ki yargıya taşın- ması gerçeklik boyutunu güçlen- diriyor, TRT'nin kimler tarafın- dan ve nasıl yönetildiğinin fotoğ- rafıdır" diyen Köse, olayın Şa- hin'in gerçekten "yasa tanımadı- ğının bir göstergesi" olduğunu söy- ledi. Köse, "Şahin, bugüne kadar yaptığı her icraatla kuruma zarar vermektedir. Kurumu daha fazla yıpratmadan, istifa etmelidir" de- di. Köse şunlan kaydetti: "Böyle bir tehdit ve baskıyla kar- şı karşıya kalan kişinin genel mü- dür yardımcısı olduğunu düşü- nünce, diğer TRT çalışanlarının ne tür baskılara maruz kaldığımn tahminini kamuoyunun takdirine 16 MART KATLlAMI DAVASI Avukatlardan zamanaşımı operasyonu • Avukat Cenı Alptekin 'Zamanaşımı' gerekçesiyle davanın ortadan kaldırılamayacağını yargıya anımsatmak için 21 Mayıs'taki duruşmaya katılacaklannı söyledi. Istanbul Haber Servisi - 16 Mart davası müdahil avukatlanndan Cem Alptekin, katliamın üzerinden 30 yıl geçtiği gerekçesiyle, dosyanın zamanaşımı ile ortadan kaldınlma tehlikesi bulunduğuna dikkat çekti. Alptekin, "Yargıya asıl görevini hatırlatnıak için müdahil avukatlan olarak 21 Mayıs'taki duruşmaya yeninden katılacağız" dedi. Cem Alptekin, 16 Mart Davası Müdahil Avukatlan adına yazılı bir açıklama yaptı. Bir süredir, mahkemeye ve İcendilerine yönelik baskılan protesto etmek amacıyla 'yargınm süsü' olmamak adına 16 Mart davasının oturumlanna katılmadıklannı anımsatan Alptekin, "Bizler, ölen arkadaşlarımızın anısı ve ülkenıizde bir daha benzeri katliamlar yaşamaması adına verdiğimiz hukuk mücadelesi sonucunda -devlet organlarınm büyük direncine rağmen-1995 yılında 16 Mart dosyasım yeniden açtırmayı ve bu davayı kısa zamanda 'konrrgerilla davası'na dönüştürmeyi başardık. Ancak davamız, biz duruşmalardan çekildikten sonra tamamen unutulmaya terk edilmiştir. Bu nedenle, şartlar değişmemiş olsa da 21 Mayıs'taki oturuma yeniden katılacağız" dedi. 'Zamanaşımı' gerekçesiyle davanın ortadan kaldırılamayacağını yargıya anımsatmak için 21 Mayıs'taki duruşmaya katılacaklannı söyleyen Alptekin, "Devlet içindeki suç örgütüyle hesaplaştıklarını iddia edenler ve yargı, her nedense Türkiye'nin sürmekte olan tek 'konrrgerilla davası'nı görmezden gelmektedir"dedi. Siyasi iktidarı ve 'yargı'yı yanı başlarındaki 'kontrgerilla' gerçeğiyle yüzleştirmek ve samimiyet sınavından geçirmek için bugünkü oturuma katıldıklannı vurgulayan Alptekin, emperyalist mimarlann, 'Ergenekon' adı altındaki içi kof operasyonlarla yerelleştirilerek toplumun hafızasından neredeyse silinmek üzere olduğunu vurguladı. Alptekin, "Toplumun yeni 16 Mart'lara, 12 EylüTlere her daim gebe olduğunu ve on yıüardır süren bu düzenin baş aktörünün, 'yerli işbirlikçileriyle birlikte' ABD emperyalizmi ile onun 'evsahibi' ülkelerde hiç vazgeçmediği bir koçbaşı olan 'gladio', bizdeki adıyla 'kontrgerilla' olduğunu bir kez daha anımsatmak için 21 Mayıs'taki duruşmaya katılıyoruz" dedi. bırakıyoruz. Biz TRT çahşanlanna yasa ve yönetmelikler çerçevesinde davranmaları ve yasasız emirleri yerine getirmemeleri çağrısında bulunuyoruz." 'Dağ yasaları mı uygulanıyor?' Eski TRT Genel Müdürü Yücel Ye- ner de yaptığı değerlendirmede, "Ha- beri okudum hayretler içerisinde kaldım. Eğer bu yazılanlar doğ- ruysa olacak şey değil, gayri me- deni. TRT'de herhalde dağ ka- nunlan uygulanıyor" dedi. 1969'dan bu yana TRT'nin içinde bir insan ola- rak böyle bir uygulamayla askeri darbe dönemlerinde bile karşılaşma- dığmı anlatan Yener şöyle konuştu: "TRT bir parti kanalı haline gel- di. Bundan önce de Şenol Demiröz ve Ali Güney zamanında istedikle- riııi yapamadılar. Daha bir militan genel müdür buldular. Kararna- mesi kerelerce döndü, anıa ısrar et- tiler ve getirdiler. Şimdi genel mü- dür, uygulamalanyla da AKP'nin doğru bir tercih yaptığını gösteri- yor. TRT'nin parti kanalı haline ge- tirilmesinin birinci şartı kadrolaş- ma. Kendileri de bunun için çalışı- yorlar." 11. YILDÖNÜMÜ Türk-Alman Medya Diyaloğu 8. Türkiye Avrupa Medya Diyaloğu 15-18 Mayıs tarihleri arasında Antalya'da gerçekleştirildi. "Birbirimizi Ne Kadar lyi Tanıyoruz?" logosu altında yapılan sempozyum Türkiye Araştırmalar Merkezi Vakfı, Basm Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü ve Friedrich Nauman Vakfı tarafından düzenlendi. Sempozyuma Almanya'dan, Isviçre'den ve Türkiye'den basın mensupları katıldı. lki gün süren sempozyumda 4 ayrı oturumda "Alman medyasında Türkiye imajı", "Türk medyasında Avrupa İmajı" "Haber lçeriklerini lyileştirmenin Yolları", "Medya açısmdan Türkiye'nin AB üyeliği" ele alındı. Toplantının açüış konuşmalarını Türkiye Araştırmalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen ve Friedrich Nauman Vakfı Türkiye Direktörü Jörg Dehner yaptılar. Kapamş oturumunda gazetemiz Yazıişleri Müdürü Güray Öz ve Alman Focus Dergisi Yurtdışı Redaktörü Andrea Claudia Hoffmann "Birbirimizi Ne kadar tyi Tanıyoruz" konusunda konuştular. EkmekçVyi anıyoruz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gazetemiz yazan Mustafa Ekmekçi'yi, aramızdan aynlışının 11. yıldönümünde özlemle anıyoruz. 21 Mayıs 1997 yılında yitirdiğimiz Ekmekçi için bugün ilk tören, Cebeci Asri Mezarhğı'ndaki gömütü başında, saat 12.30'da düzenlenecek. Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı'nda da (Paris Caddesi, No: 14 - Çankaya) saat 18.00'de bir anma toplantısı gerçekleştirilecek. Toplantının açılış konuşmasını, Ekmekçi'nin yazılarında sürekJi öneminden bahsettiği Köy Enstitüleri adına kurulmuş olan Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı'nın Başkanı Erdal Atıcı yapacak. Ardından, "Basın ve tktidar" konulu açık oturuma geçilecek. Gazetemiz yazan Işık Kansu'nun yöneteceği açık oturumun konuşmacılan, Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay, Haber-Sen Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Osman Köse ve Türkiye Gazeteciler Sendikası Ankara Şubesi Başkanı Turgut Dedeoğlu olacak. HSYK üyeleri tepkili Yargı kurumlanndan önce AB Komiseri Olli Rehn 'e verilen Yargı Reformu Strateji Taslağı 'nın tartışılacağı toplantıya HâMmler ve Savcılar YüksekKurulu 'ndan bazı üyelerprotesto için katılmadı GURSU KUNT ANTALYA - Adalet Bakanlığı'nca hazırlanan Yargı Reformu Strateji Taslağı, Antalya'da Adalet Bakanlığı Sosyal Tesisleri'nde düzenlenen toplantıyla tartışılmaya başlandı. Ancak taslağın, yargı kurumlanndan önce AB Komiseri Olli Rehn'e verilmesine tepki gösteren, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'ndan (HSYK) bazı üyeler toplantıya katılmadı. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, protestoyla ilgili olarak "Onları üzecek, rencide edecek beyanda bulunmam, çünkü onlar benim mesai arkadaşlarımdır. Onlarla birlikte HSYK'de Türk yargısına hizmet ediyoruz. Kendi takdirleridir. Ona da saygı duyuyorum" dedi. HSYK Başkanı Kadir Özbek'in annesinin vefatı dolayısıyla toplantıya katılamadığını, ancak diğer kurul üyelerinin davetli olduğunu ifade eden Şahin, "Ümit ediyorum ki çahşmamn devam eden günlerinde kendilerini de aramızda görürüz. Ben HSYK Başkanı ve Adalet Bakanı sıfatıyla, bir araya gelmiş olan yargı mensuplarıyla görüşmeyi, istişare etmeyi önemsiyorum. Savcı ve yargıçlarıma söyleyeceklerim var. Inanıyorum ki onların da bizimle paylaşacak düşünceleri, önerileri var. O bakımdan yargıçlarımıza, savcılarımıza söyleyeceği olan kişilerin burada olmasımn yararlı olacağını düşünüyorum" diye konuştu. Toplantının açılış konuşmasını yapan Şahin, yargı reformu strateji planını yıl sonuna kadar AB'ye sunmak zorunda olduklannı söyledi. Bunun için bir komisyon kuracaklannı açıklayan Şahin, bu komisyonda Adalet Bakanlığı'nın üst düzey yöncticileri, akademisyenler, Yargıtay ve Danıştay üyeleri ve baro temsilcilerinin bulunacağını belirtti. AB müktesebatını Türkiye'ye taşıma gereksinimi olduğunu vurgulayan Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Devlet meselesi' "Türkiye 40 küsur yıldır AB'ye gireceğim, demiş. Şimdi müzakereler başanyla yürüyor. Her şeyin standardı var. Salatalığın, affedersin kabağın, domatesin bile standardı var. Standarda uymazsan elinde kalır, çürür, satamazsın. Artık evrensel standartlara hukuku da uydurmak zorundasın. Bir başka ülkeden suçlunun iadesini isterken bile uluslararası standartlar var. O bakımdan Türkiye doğru olarak, çağdaş hukuk normlarını Türkiye'ye taşıma kararı vermiştir. Bu partiler üstü bir konu, devlet meselesidir." AVRUPA GURAY OZ Anlaşabiliyor muyuz? Hayır! Anlaşamıyoruz. Türkiye ile Batı'nın; Avrupa ve ABD'nin ilişkileri anlaşmak üzerine kurulmamıştır. Aynı şekilde, Rus- ya'nın ve tüm Doğu dünyasının Batı ile ilişkisi de öy- ledir. Kuşkusuz bu tarihsel olarak kanıtlanmış yargı- yı ülkeler, devletler arası ilişkilerin tümüne yaymak da olanaklıdır. Ülkeler, devletler, o devletlere hâkim olan egemen güçler için asıl yönlendirici olan çıkar- lardır. Şimdi "küreselleşme çağı" adı verilen "yeni" bir dönem olduğundan ısrarla söz edilen zamanımızda, "bu genel kuralın değiştiği, devletlerin, ülkelerin etkisinin azaldığı, ulus devletlerin artık kendi top- rakları üzerinde egemen olmadıkları, bu ege- menliklerini başka güçlerle, özellikle uluslarara- sı tekeller yoluyla biçimlenen yeni bir ilişkiler ağıyla paylaşmak durumunda oldukları" anlatılı- yor. Gerçekten de uluslararası ağ, geçmişe göre tek- nik olarak daha etkin, daha buyurgandır. Yaptırım- ları daha sonuç alıcıdır. Kendi ülkemizin başına ge- lenlerden biliyoruz. Programlar sunuluyor, stand- by'laryazılıyor, gizli açık istekler kimi zaman sabırta- şını çatlatacak küstahlıkla iletiliyor. Tüm bunların karşısında çaresiz, eli kolu bağlı gi- biyiz. ••• Çaresizliğimizin en önemli nedenlerinden birisi za- aflarımızın çokluğudur. "Demokrasi" konusunda sağlam bir fikre sahip olamadığımız, öngörülen şema konusunda eli kolu bağlı kaldığımız, bir türlü bu tuhaf demokrasiyi sınıf- ların gerçekçi dünyasına oturtamadığımız, var olan demokrasimiz çok güdük olduğu için, önerdikleri kurumsal olarak sınırlı demokrasiye, "öyle değil böyle" diye karşı çıkamadığımız için susup kalıyo- ruz. Zaaflarımızdan bir diğeri, kendi kültür dünyamız- daki çatışmaları nasıl savunacağımızı, nereye otur- tacağımızı bilememekten kaynaklanıyor. Batı'ya karşı kazandığımız, temel hedefini "çağ- daşlaşma", "Batılılaşma" koyduğumuz mücade- lemizin sağlam bir tahlilini hâlâ yapabilmiş değiliz. Aydınlanmayı aşma çabamız, kapitalizmin taşe- ronluğu seçmesi, kompradorlukla yetinmesi, hâlâ bunda ısrar etmesi nedeniyle yarıda kalmıştır. Demokrasiyi savunmaya yetenekli sınıfların ör- gütlenmesine, etkin olmasına ise yine aynı güdük- lük nedeniyle izin verilmemiş, onlar da baskı, zorbalık altında ezildikleri için demokrasi ile sömürü arasın- daki ilişkiyi, çelişkiyi anlamakta zorlanmış, "en iyi de- ğil, en olabilir demokrasinin" ancak kendi örgüt- lülükleriyle gerçekleşebileceğini anlatamamışlardır. ••• Avrupa, Türkiye ile ilişkilerinde "demokrasi" ko- zuna ağırlık vermiştir. Çıkarlarının gerektirdiği istek- lerini bu örtünün arkasına saklamaktadır. Ama aynı Avrupa, demokrasinin içeriğini tartışmaya yanaş- mamaktadır. Çünkü Avrupa kendi içinde de konuyu neredeyse kesin biçimde "çözmüş", "serbest pi- yasayı" ebedi düzen ilan etmiş, bunu neredeyse tüm siyasi yapıya kabul ettirmiştir. Bu nedenle Av- rupalı dostlarımızla tartışırken küçük bir azınlık dı- şında farklı bir frekanstan konuşuyoruz artık. •*• ABD ise her türlü demokrasinin çok, ama çok uza- ğındadır. Çok dar ölçülerde biçimlendirdiği iki partili palya ço demokrasisi kendisi içindir. Kendisi dışındaki dünyanın, Avrupa dahil, esas olarak boyun eğmesi, en azından uyumlu davranması gerektiği kanısında- dır. Klasik emperyalist tutum, variığını hâlâ ABD üze- rinden sürdürüyor. Bu tabiiyet ve uyum esaslı ilişkiyi Avrupalıların da büyük ölçüde içselleştirdiklerini görmek, günümü- zün küresel dünyasını anlamayı kolaylaştırıyor. ••• Geçen hafta sonu Avrupalı ve Türk gazetecileri bir araya getiren Türkiye Araştırmalar Merkezi Vak- fı, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlü- ğü ve Friedrich Nauman Vakfı tarafından Antal- ya'da düzenlenen "Türk-Avrupa Medya Diyaloğu - Birbirimizi Ne Kadar lyi Tanıyoruz?" konulu top- lantıda bunları düşündüm, bunları anlattım. Söylediklerimin pek kabul görmediğini biliyorum. Yine de birkaç dostumun "Hayır, bunlar eski laf- lar, sen nerelerde kalmışsın" dememeleri, "Durum ümitsiz görünüyor, ama susmak kesinlikle doğ- ru olmaz" diye konuşmaları beni mutlu etmeye yet- ti, diyebilirim. Çok kolay mutlu oluyorum ben. Bu iyi bir şey midir, doğrusu bilmiyorum! e-posta: guray.oz@cumhuriyet.com.tr 'KAMU BİLİŞİM PLATFORMU' Bilişim profesyonelleri buluşacak Haber Merkezi - Türkiye Bilişim Derneği (TBD) tarafından bu yıl onuncusu düzenlenen "Kaıııu Bilişim Platformu" yann Antalya'da başlıyor. Kemer Limra Otel'de yapılacak olan etkinliğe kamudan üst düzey yöneticiler, kamu ve özel sektör bilgi işlem yöneticileri, akademisyenler, sektör şirket yöneticileri ve medya mensuplan katılacak. 500'e yakın bilişim profesyonelinin katılımının beklendiği etkinlik, kamu kurumlannın bilgi işlem yöneticilerini özel sektörle bir araya getiren en önemli buluşma olma özelliğini taşıyor. Açılışını Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazını Ekren'in yapacağı etkinliğe Teradata EMEA Bölgesi Başkan Yardımcısı Jonathan Klaus konuk konuşmacı olarak katılacak. Platformun bu yılki teması "Kamu-BtB ile 10 Yıl" şeklinde belirlendi. Antalya'da 25 Mayıs'a kadar sürecek etkinlikte "Bilişim Teknolojilerinde Yönetişim" ve "Kişisel Verilerin Korunması" gruplannın çalışmalannm sonuçlan ele alınacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle