Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 MAYIS 2008 CUMA
8 HABERLERIN DEVAMI
GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştaraft 1. Sayfada
gizleyen AKP'li, Başbakan Yardımcısı Çiçek Cemil!
Günlerdir adından söz ediliyor, lakin ne patronun-
dan ne de Çiçek Cemil'den söylentileri doğrulayan
veya yalanlayan bir açıklama geliyor.
Çeşitli yakıştırmalaryapılıyor. Çiçek, Milliyet'e ko-
nuşmadan önce Fortune dergisine benzer içerikte bir
demeç vermiş... Çiçek salı günü AKP grup toplan-
tısına katılmamış. fpler kopmuş, Meclis'te RTE ile Çi-
çek yan yana gelip konuşmamışlar.
Söylentilere yanıtı Çiçek verdi önce; gruba gelme-
mişti, zira o sırada kapatma davasıyla ilgili partinin
savunmasıyla uğraşıyordu.
Söylentileri yalaniamak istercesine patronu ile Çi-
çek kameralara poz verdiler. Meclis'te baş başa ve-
rip derin bir söyleşi gerçekleştirdiler.
Sözle değil davranışlarla yapılan bu açıklamalar
kamuoyunu tatmin etmedi.
Sözcü olarak gazetecilerin karşısına çıkan Cemil
Çiçek'e demeç soruldu.
Çiçek Cemil, Bakanlar Kurulu toplantısıyla ilgili bil-
gi verirken "Konumuz o değil" dedi ve zihinleri kur-
calayan konuyu geçiştiriverdi.
Patronu da adı bilinmeyen birine ait demeç üze-
rinde konuşmayacağını söyleyerek neredeyse dev-
let sırrına dönüşecek olan konuda yan çiziverdi.
Fakat kulis durmuyor, demecin sahibi üzerinde ir-
delemeler yapıyor.
Amacın siyasal gerilimi düşürüp partide özeleşti-
ri sürecinin işlediğini göstermek olduğu ve bu neden-
le Çiçek'in Başbakan'ın bilgisi dahilinde bu demeci
verdiği söylentileri yaygın.
Çiçek'in ve patronun konuyla ilgili sorulara açık se-
çik yanıt vermekten kaçınmaları, söylentilerde ger-
çek payı olduğu izlenimini veriyor.
Oysa üç-dört parti değiştirerek siyasetin feleğin-
den geçen Çiçek Cemil, söylentileri, varsayımları bir
hamlede sona erdirebilirdi.
Çıkar basının önüne, "Hayır, o demeç bana aitde-
ğildir" diyebilirdi.
Ne ki Çiçek, demecin sahibi olduğunu yalanlamı-
yor.
Susuyor.
"Herkes eteğindeki taşlan döksün" demekle yeti-
niyor.
Düne kadarki tutumu ve susması bir itiraf değil
mi?
Iki:
•••
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın,
mahkemenin kuruluş yıldönümündeki konuşmasını
medya övdü. Kılıç'ın hem iktidara hem de muhale-
fete "mesajlar verdiğini" öne sürdü.
Konuşma dikkatle incelendiğinde gerçek, med-
yanın saptadığı gibi miydi acaba?
Kılıç'ın söylediklerine tek eleştiri, Yargıtay Onursal
Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'ndan gel-
di.
Kanadoğlu bir gerçeği anımsattı Kılıç'a. Anayasa
Mahkemesi Başkanı'nın "Hâkimler mutlaka tarafsız
olmalı, laiklik ilkesi toplumun koruması altındadır"
saptamalarına karşı Kanadoğlu, "Hâkimler, laik, de-
mokratik, sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhu-
riyeti tarafındadır" dedi.
Kanadoğlu'nun dediği gibi, laiklik ise "anayasanın,
yasalartn koruması altındadır".
Kılıç'ın davranışları ve açıklamalan dikkat çekici.
Türbanı serbest bırakan anayasa değişikliği 60 gün-
dür raportörün elinde.
Kılıç yeni bir açıklamayla gecikmeye kılıf uyduru-
yor. Elinde türban gibi duyarlı bir konu varken rapor-
töre AKP'nin kapatılmasını isteyen iddianameyi ver-
diğini söyleyerek özrü kabahatinden de büyük bir ge-
rekçe söylüyor.
Sözün özü: Haşim Kılıç demeç ve açıklamalarının
örtüsü altında gerçek kimliğini saklıyor.
•••
Üç:
Hükümet Başkanı'nın onca çabasına karşın eko-
nominin tıkırında gitmediğini söylemeyen kalmadı.
Onca uyarıdan sonra nihayet Başbakan zahmet
buyurdu ve dünya ekonomik krizinin "az çok Türk
ekonomisini de etkilediğini" kabul buyurdu.
Fakat enflasyondan, kimi gıda maddelerinde anor-
mal fiyat artışından söz etmiyor.
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ise hü-
kümetin söylemlerine karşın "enflasyonun hedefine
ulaşmadığını ve ulaşmasının ikiyıldan uzun birsüre"
alacağını söylüyor.
"Artık hedefe değil, tahmine bakılsın" diye hükü-
metin palavralarına karşı çıkıyor.
• • •
Bir bakandan Anayasa Mahkemesi'ne ve Merkez
Bankası'na uzanan bir üçgen bu.
Içine düştüğümüz aymazlığı sergileyen bir üçgen.
ADA 'DA ORTAKKUTLAMA
Kıbnsy
tan
1 Mayvs dersi
REŞATAKAR
LEFKOŞA - Kısa adı PEO olan Devrimci
Rum Işçi Sendikası'nın dün sabah saat
10.00'da Güney Lefkoşa'da gerçekleştirdiği
1 Mayıs mitingine, Kuzey Kıbns'taki Dev-
rimci Işçi Sendikalan Federasyonu DEV-
ÎŞ'ten temsilciler katıldı. Aynı şekilde
DEV-tŞ tarafindan kuzeyde gerçekleştirilen
mitinge PEO'yu temsilen Kıbnslı Rum
sendikacılar katıldı. Miting meydanlannda,
iki sendikanın 1948'de büyük maden grevi
anısına hazırladığı ortak afiş dağıtıldı. Gü-
ney ve kuzeydeki mitinglerde halka sesle-
nen Kıbnslı Türk ve Kıbnslı Rum sendika-
cılar "ortak vatan için birlikte mücadele"
çağnsı yaptı. Lefkoşa'nmTürkkesiminde 1
Mayıs Tertip Komitesi tarafindan düzenle-
nen miting, 10'uncu Yıl Parkı (Kuğulu
Park) önünden Atatürk Meydanı'na (Sara-
yönü) yürüyüşle başladı. Yürüyüşe KKTC
Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Başba-
kan Ferdi Sabit Soyer, bazı bakanlar ve
milletvekilleri de katıldı. PEO tarafindan
düzenlenen Rum kesimindeki mitinge ise,
DEV-lŞ'in yanı sıra "Kıbrıs Banş Platfor-
mu" adı altında örgütlenen, aralannda Kıb-
ns Türk Öğretmenler Sendikalan'nm da
bulunduğu 9 örgüt, Yeni Kıbns Partisi ve
Birleşik Kıbns Partisi de destek verdi.
CAHİT TANYOL, Kemalist dev-
rimciliğin felsefesi ile duyarlı yazar
olmanın öfkesini birleştirerek ge-
çen gün şöyle isyan etmişti: "AB
yöneticilerinin Türkiye Ğumhuri-
yeti Başsavcısı'na hiçbirsömürge
ülkesinde düşünmeye dahi cesa-
ret edemeyecekleriküstah ve teh-
ditkâr saldınsının nedeni, hukuk
devleti ya da adaletin üstünlüğü
gibi soylu endişeler değil, askeri
darbe yaygarası koparma fırsatı
bulamamanın düş kınklığı olsa ge-
rek..."
Her rejimin kendine özgü uyarı
sistemleri vardır. Bambaşka ko-
şullarda kurulmuş devletlerdeki
insanların Türkiye'deki uyarı me-
kanizmalarına akıl erdirmesi zor-
dur. Bu Cumhuriyetin mayasında
askerin tarihten gelen payını bil-
meyenler, cumhuriyetçi rejimin
tehlikeye girdiği dönemlerde or-
taya çıkan "mu/if/ra"ların uyarı ni-
teiiğini anlayabilir mi? Bu yola
başvuruşun gerisinde, kaba dar-
becilik yerine geçen ve saygıyla
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Uyarı Çeşitleri
karşılanması gereken cumhuriyet-
çi bir esirgeyiciliğin bulunduğunu
anlamak onların havsalasına sığ-
maz.
Kapatma davasıdolayısıylaAn-
kara'ya akın eden AB'lilere yakın-
da Isveçli parlamenterlerden olu-
şan bir başka "heyet-i nasiha" da-
ha katılacak. Hıristiyan yobazlığı-
na karşı başkaldıran Protestanlığı
bile kuzeyin karanlık günleri gibi
kasvetli bir dindarlığa dönüştür-
meyi beceren iskandinavlar, ba-
kalım Türkiye'deki düşünce ka-
osuna nasıl bir aydınlık getirecek-
ler?
Aslında böyle bir kaos yaşan-
mamalıydı. Yargıtay Cumhu-
riyet Başsavcısı'nın yerine getir-
mek istediği görevin anlamını ne
büyük medya anladı ne de siyasi-
ler. Belki de, bir düşünce tembel-
liğidir sürüp giden.
Dava, özünde, Frenklerin "pro-
ces d'intention" dedikleri bir "ni-
yet davası"d\r. Daha doğrusu, bir
kötü niyeti önleme davası. Baş-
savcı, daha önce yaptığı sözlü
uyarıyla da belirttiği gibi, AKP ik-
tidarının gidişinde Cumhuriyetin
laik niteliğini zedeleyici ve rejimi
başka bir düzene dönüştürücü
kötü niyet sezmektedir; sezdiği
"açık ve yakın" tehlikeyi önlemek
için bütün sistem içinde yalnız
kendisine tanınan bu yetkiyi kul-
lanıp böyle bir dava açmıştır.
Ceza davalarına benzemeyen,
"kendine özgü" bir davadır bu.
Anayasa Mahkemesi de böyle bir
özgünlüğü bilerek karar verecektir.
Davanın açılması başlı başına
bir uyarıydı; karar da, nasıl bir so-
nuca bağlanırsa baglansın, her-
halde yine bir uyarı niteliği taşıya-
caktır.
O
" rneğin, kapatmaya kadar gi-
dilmese bile, Cumhuriyeti ko-
ruma görevi verilmiş kurumlardan
olan Anayasa Mahkemesi, öngö-
rülen yaptırımlardan biri için öyle
bir gerekçe yazabilir ki onun anla-
mı, şimdilik kapatma sonucu do-
ğurmamış davranışların aynı nite-
likte bir olasılığın tohumunu taşı-
dığı ve tekrarlanmaları durumun-
da o akıbeti kaçınılmaz kılacağı da
belirtilmiş olur.
Bundan âlâ uyarı olabilir mi? Ne
demişler, "anlayana sivrisineksaz,
anlamayana davul zurna az". Is-
veççe'de böyle biratasözü var mı
acaba?
mumtazsoysal@gmail.com
'Orantılı güç'lü, iktidar güç şovu
Şimdiden söyleyebilirim ki, Erdoğan hükümetinin 1 Mayıs 'omntılı güç'lü siyasal güç
gösterisi geri tepen bir silah işleviyapacak. Çünkü bunu hiçbir zaman savunamayacak
ŞUKRAN SONER
1 Mayıs'ta "orantılıgüç"kul-
lanacaklannı açıkladıklarında
bunun stratcjik, sonucu işçiler
için hiç de iyi olmayan bir kav-
ram olduğunu biliyordıık. Irak
işgalcilerinin dengcsiz güç kul-
lanım boyutlarını anımsatan ha-
valarda, polisiyc taktiklerde bir
güç kullanımı anlamına geldiği-
ni, yüzlercesi yaşanan operas-
yoncuklarla iyice bir öğrenmiş
olduk.
Sabah karanlığında DİSK
önündc toplanmış 150 kadar iş-
çiyi hedef alan ilk saldın ile ls-
tanbullulaıa, işçilere ilk gözda-
ğı verilmiş oldu. 8.30 civannda
ikincisi, daha bir yakın görüntü-
lü televizyon ekranlanna yaıısı-
dı. O saatlerde işyerlerinden çık-
nıaya hazırlanan ev komşulanm
belediyc atölyesine hemen ula-
şan bilgiye göre, DİSK nıcrke-
zinin tarıımar olması, çok sayı-
da yöneticiyi de kapsayan insa-
nın hastancye kaldmlması ile
noktalamıuştı. Oyüzdcn onlar 1
Mayıs'a nasıl, hangi yoldan gi-
dcceklerini bilemedcn, haber
bcklcmek üzere çalışma yerlc-
rinde kaldilar, tabii hiçbir yere
gidcmeyip, 1 Mayıs'ı da kııtla-
yamadılar.
Coplu operasyon
Çağlayaıı-Şişli-Taksim hattın-
da birkaç saatı bulan yaya yürii-
yüşünde, birkaç yüz nıctre aralı
panzcrlı polis barikatlan ile kar-
şılaştım. Havadan uçan hclikop-
ter bir noktaya doğru alçalıyor,
dcrken o barikatın polis grubu.
panzeri harekete geçiyor, araya
sıkışmış birkaç yüzü hiç bula-
mayan grupları 1-2 dakikacık
operasyonda dağıtıveriyordu.
Tabii basınçlı su, gaz bonıbası
atışı eşliğinde coplu opeıasyon-
la...
Ben Osmanbey'e varnıadan,
iki barikat önümde olan, Agos
gazetesine de yakın CHP önüıı-
deki milletvckili donammlı grup
operasyona hedef olmuştu ki..
durağı kendime siper ederek ne
olup bittiğini görmeye çalışır-
ken, asfaltta sekcn bir gaz bonı-
bası, birkaç yüz nıetre önümde
patladı.
Kcndimı işçi çatışmalanndan
gaz bonıbalarına antrcnmanlı
bilirim. Akan gözyaşı, yannıa
umurum değildi, ncfes alamı-
yordunı. Bir apartmanın kapısı-
Olumsuz bir dunımyaşanmamış!f Sabahın erkcn saatlerinden
itibaren Şişli, Osmanbey ve
Taksim'de göstericiler ve po-
lis arasında yaşanan çatışmaların bütün medya organlarınca görüntülenmesine karşın İstan-
bul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah "Olumsuz bir durunı yaşanmadf yorumunu yaptı.
Cerrah, Taksim'de denetimlerde bulundu. Istanbul Valisi Muammer Güler, polisin "zor kul-
hınıııayı", Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu çerçevesinde uyguladığını söyledi.
Bir 'bayram' sabahı...
OKTAY EKİNCİ
"Sabah" denince önce "bay-
ram"ları anımsayanınıız çok-
tur...
Her sabah güzeldir ama bay-
ramlarınki bir başkadır, çünkü
"bayramlaşma" bir başkadır...
Yine "sabah" denince önce
Istanbul'unkilere bakmak, yaşa-
ınak gerekir... Her kentin saba-
hı da güzel mi güzel olsa bile...
Hükümet açıkça "bayram"
demeyip de "bayramımsı" bir
tanımla yetinse bile, 1 Mayıs'm
da hem sabahını, hem de Istan-
bul'daki sabahını yaşamak için,
güneş doğmadan Şişli'deydim...
Biliyorsunuz, Cumhuriyet
gazetesi de epeydir Şişli'deki
"denıokratik kuruluş"ların
arasına katıldı... Otopark bekçi-
sinin uykusuz gözlerine arabayı
teslim eder etmez Halaskârgazi
Caddesi'nden Mecidiyeköy'e
doğru kaldırımda "bayram laşa-
cak" birilerini aradım... Gazctc
bayileri belliki "1 Mayıs önlem-
leri"ne takılıp gccikmişler; dağı-
tımcının bıraktığı balyalar açıl-
mamış, yerde bekliyorlar...
Boğaz vapurlan gibi salına sa-
lına, ama keyifle... Bu "bayram
sabahı"nda ise salına salına ge-
zinenlcr sadece en çalışkan TV
ve gazete muhabirleri... 1 Ma-
yıs'ta yaşanacaklan şafakla bir-
likte beklemeye başlayan cn mc-
rakh tmsın emekçilen...
Hiç değilse onlardan birine
"iyi bayramlar" diyebildiktcn
sonra gözüm köşeye toplanmış
polislere takılmasın mı? Tabur
taburlar...
Gcnel görünümleri ne kadar
üıpertici ise tek tek yiizleri o ka-
dar ürpertmiyor. Çünkü asık su-
ratlı değiller. Sanki o toplanma
köşelerinde, sadece polislere ait
"bayranılaşma"dalar... Az son-
ra ortalık kalabahklaşınca, cop-
larına sarılıp tabana kııvvet baş-
layacaklan kovalama ve tokatla-
ma saatlerine hiç aldırmadan,
öylesine gülüşüyorlar ki inana-
mazsımz...
"Acaba neye gülüyorlar, ne
konuşuyorlar" diye merak et-
tiysem de soramadım; neme la-
zım!
Ama eminimki birbirlerine
fıkralar bile anlatıyorlardı. Hele
o yanındakinin kulağına eğile-
nin ise açık saçik ükraları seven
bir hali vardı... Gazeteye
geldiğimde düşündüm:
Yoksa onlara "1 Mayıs işçile-
rin değil polislcrin bayramı-
dır" mı dediler?
Ben hiç "kutlayan"lann dö-
vüldüp, dövenlcrin de güne bu
denli ncşcli başladıklan bir bay-
ram sabahı yaşamamıştım...
Kim bilir, 1 Mayıs'ı dayaktan
önce "emeğin günü" kabul e-
den hükümet de belki bu yüzden
"bayramımsı" sözleri yeğle-
mişti...
1 MAYISTN HABER, NOT, İZLENİM ve FOTOĞRAFLAR1: HATİCE TUNCER, KAAN
SAĞANAK, UĞUR DEMİR, VEDAT AR1K, ÖZLEM GÜVEMLİ, HİLAL KÖSE, SERKAN
YILDIZ, StBEL BAHÇETEPE, NİHAN İNAL, MEHLİKA AKGÜN, BURAK
ALİÇAVUŞOĞLU, ALİ AÇAR, HÜLYA KESKİN, DENÎZ TATARER, MELTEM YILMAZ
nı açmalan için epeyce dil dök-
tünı. Uzunca bir süre de kendi-
me gelmedim.
Kendime gelip yoluma devam
ederkcn, artık 1 Mayıs sloganı
atarak yürüme girişmindc bu-
lunmuş topluluktan eser yoktu.
Hâlâ yerde yatan biri vardı. Çev-
remdeki CHP'lilcr daha önce
kalp krizi geçirmiş olduğu uya-
nsını yapıp, hava alabilmesi için
etrafını açmaya çalışıyorlardı.
Gazeteci kimliğimle, hersefe-
rinde görcvlilerle epeyce tartı-
şarak, birinden diğerinc geçebi-
liyordunı. Onlar için ancak ara
sokaklardan yürüme şansı vardı.
Birindc TMMOB grubunu ge-
leneksel şapkalanndan tanıdım.
Birinde zaten bizimkiler, TGS,
gazeteci grubu ağırhklı odak-
lanmıştı. Saat 11 civannda onla-
rı terk ederkcn, hâlâ bir biçinıde
küçük gruplar halinde de olsa
Taksim'e ulaşmayı, Anıt'a, Ka-
zancı Yokuşu'na simgesel karan-
fil brakabilmeyi düşlüyorlardı...
Söz verdiğim üzere Taksim'de
televizyon canlı yayuıına ulaş-
nıa derdinde, Talinıhane yönün-
deki çok daha keskin kalabalık-
la TKP grubunun operasyonuna
yakından tanıklık yapamadım.
Seslerden boyutunu algılamaya
çabalarken, "Yaşasın 1 Mayıs"
ötesinde provokatif olarak kulla-
nılabilccek tek bir sloganın bile
atılmadığına şahidim. Benim
Taksim'de aralıklı televizyon ya-
ymı için kaldığım saatlerde, Ta-
limhanc, Ukyardım Hastanesi
yönündcn birkaç operasyonun
uzaktan sesleri geldi, geçti. Ga-
zeteye dönüş yolunda artık bir-
kaç kez gaz bombasına hedef ol-
nıuş insan grupçuklan, yüzleri
gözleri şiş, yerlerde dinlenme
çabasındaydılar. Hoş polisler
için de görüntüler farklı sayıl-
mazdı. Maskeli ekipler ne de ol-
sa azınlıkta kalıyor, polislerin
çoğunluğu da uzaktan bile kes-
kin gaz etkisinden paylannı al-
nıış bulunuyorlardı...
Erdoğan hükümetinin siyase-
ten, ckonomide, emek hakları
operasyonlarında, yolsuzluklar-
da üst üste almakta olduğu yara-
ların, başansızhklann travması
ile olacak, akılcıhkla, oynadığı
siyasi rolle ilişkilendirilnıeyecek
bir garip güç şovunun uç nokta-
sı, sabahtan akşama canlı yaym-
la sizlere ulaştmlan Taksim gö-
rüntüleri olabilir. Polis, polis,
polis barikatlan, araçlar, bariyer-
ler arasında Istanbul fatilıi gibi
turlayan Istanbul Valisi, insan-
sız, işçisiz Taksim, işçilcrin 1
Mayıs meydanı.
Şimdiden iddialı söyleyebili-
rim ki; Erdoğan hükümetinin 1
Mayıs "orantılı güç "lü siyasal
güç gösterisi geri tepen bir silah
işlevi yapacak. Çok güvendiği
ABD, AB güç odaklan bu konu-
da ses vereceklerse, açılan dava-
da kopardıklan yaygaranın tam
tersi içerikli olabilir. Çünkü hiç-
bir Batılı siyasi, dünyada Mark-
sizm tehdidinin kalktığı, dika-
törlükJerde bile serbestçe kutla-
nan 1 Mayıs'ı işçilere kutlatma-
yan, bir kent halkı için teröre dö-
nüştüren siyasi güç operasyonu-
nu siyaseten savunamaz. Savun-
maya kalkışsa o ülkenin sendikal
hareketine, kamuoyuna hesabını
vercmez.
Yakından göremcdiğim, arka
sokaklarda gerçekleşen lokal
operasyonlann çok daha acınısız
yaşandığını seslerden, geçmiş
deneyimlerimden biliyordum.
GUNDEM MUSTAfA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
dından bir süre değil Taksim, hiçbir yerde 1 Ma-
yıs'm kutlanmasına izin verilmedi. Gün oldu, o gün
sokağa çıkma yasağı uygulandı.
Bu dönem aşıldı, değişik meydanlarda 1 Mayıs'lar
kutlanmaya başladı; Taksim hariç...
Hükümetler 1 Mayıs'ı Işçi Bayramı olarak kabul
ederken bu günün yasasını çıkarmaya bir türlü ya-
naşmadılar. En çok DYP-SHP koalisyonu dönemin-
de buna yaklaşılmıştı, olmadı.
AKP, bu yıl nisan başında hem 1 Mayıs'm resmi
tatil günü olarak kabul edilmesi hem de Taksim'de
kutlamaya izin verilmesi için umutlu konuşmuştu. Bu
durum ister istemez beklentiyi yükseltti.
AKP'liler sendikalara, "Başbakan evet derse he-
men yasa gelecek" mesajı verdiler.
Meğer arkadaşlar "yasa"nın sonuna "k" harfini
çoktan koymuşlar!
•••
Istanbul'un dünkü görünümü tam birsavaş orta-
mıydı...
Canlı yayın ekipleri "canlı" kalabildiler ama yayın
yapamadılar. Muhabirlerin çoğu öksürmekten gör-
düklerini anlatamadı. Onların görünümü yaşanan-
ların özetiydi.
Kimi canlı yayınlarda da arkadan gaz bombası-
nın sesleri geliyordu. Yayın Istanbul'dan mı Bağ-
dat'tan mı yapılıyor ikilemine düşmemek elde değil!
Taksim ve çevresindeki polis sayısı için resmi ra-
kam veren yok. 60 bin dolayında olduğu söyleniyor.
Anadolu'nun değişik kentlerinden 15 uçak dolusu
polis getirtilmiş. Taksim çevresindeki 66 okul tatil
edildi...
1 Mayıs'm tatil edilmesinin maliyetini hesaplayan
AKP'ye soruyoruz:
Taksim'in yasak edilmesinin maliyeti ne kadar ol-
du?
Istanbul Valisi Muammer Güler, "orantısız güç
kullanmayacağız" demişti. Acaba kullandıkları gü-
cün oranını nasıl hesapladılar?
Polisin cop kullanma oranı öylesine yüksekti ki;
copa değenin kemikleri kırıldı. Acaba oranı kemik
gücüne göre mi ayarladılar?
Hastaneye gaz bombası atılmasını nasıl yorum-
layacağımızı bilemiyoruz ama şunu söylemekle ye-
tinelim:
En acımasız savaşta bile sağlık kurumlarına ilişil-
mez!
• ••
Çatışma ve Sosyal Gerginlik Bakanı Faruk Çelik,
yukarıda özetini sunduğumuz gelişmeler için "bü-
yük bir olay çıkmadı" yorumunu yaptı.
Ne pahasına olursa olsun, Taksim'in duvar hali-
ne getirilmesi "olaysız gelişme" İse diyeceğimizyok.
Aylardır çalışanların aleyhine işleyecek yasal dü-
zenlemeleri büyük reformmuş gibi sunmaya çalı-
şan hükümet aynı başarıyı Taksim'de de gösterme-
ye çalışıyor.
Taksim duvarı AKP'nin "özgürlüklerden" ne anla-
dığını bir kez daha ortaya koydu.
Kapatılma davasında özgürlük kavramının arka-
sına sığınan AKP, Taksim'i kapatıyor...
Kapatılma davasına neden olan yasaları nasıl de-
ğiştiririm sorusuna yanıt bulmak için milletvekilleriy-
le toplantı üstüne toplantı yapan Erdoğan, Taksim'i
kapatmak için mevcut yasaları sonuna kadar zor-
luyor! ^
Bu çelişkiler şunun işareti:
ıdışın...
ankcumc cumhuriyet.com.tr
MEYDAN EMEKÇİYE KAPATILDI
Taksim işgal
altmdaydı
MİYASE İLKNUR
Bu yıl 1 Mayıs'ta gazeteci olarak değil amele
olarak Taksim'e yürümek istcdik. Ancak Tak-
sim işgal altındaydı. Güvenlik güçleri Tak-
sim'i işgal etmişti. Bu manzarayı görcn bir
yabancı, bugün işçilerin değil polislerin bay-
ramı var ve onlar cylem için Taksim'e çıkmış-
lar sanır. Taksim Meydanı'na çıkan her cadde
vc sokak da altı ayn barikatla kesilmişti. Tek
barikat olsa ne yazar. Eski yıllardaki gibi cop
ve dayağı göze alarak barikatı aşmak hayal
bile edilemez. Kitlesel ve kararlı bir şekilde
yüklendiğinizde cop ve dayağa karşın barikatı
aşabilirsiniz. Ama teknolojiye karşı dirennıek
güç. Gaz bombaları insana dengesini kaybet-
tiriyor. Gözü kapalı nereyc gittiğinizi bilemi-
yorsunuz. Herkesin elinde bir parça limon,
gaza karşı ayakta kalmaya çalışıyorsunuz. Sa-
bah önce Istiklal Caddesi'nden Taksim'e doğ-
ru yürüyüşe geçen TKP'lilerin arasuıa katıl-
dık. Fransız Kültür Merkezi önüne kadar gel-
meyi başardık. Meydan'a 100 metrc kala ön-
ce kırmızı ve san boyalar sıkıldı üzerimize.
Ardından da gaz bombaları atıldı. Gaz nede-
niyle onlarca insan yerlerde kıvrann"ken, pan-
zerler eşiğinde binlerce polis, üzerimize sal-
dırdı. Ara sokaklara doğru kaçışmaya başla-
dık. Mis Sokak'ta müdavimi olduğumuz kah-
venin içine sığındık. Sokakta sesler kesilince
yeniden Istiklal'e çıktık. Istiklal Caddesi ve
ara sokaklar savaş meydanına dönmüştü. Yer-
de yatanlara bile polisler tekme, cop ve kalas-
larla girişiyordu. Taksim Ukyardım Hastane-
si'nden yana gelen üç avukatın üstüne çulla-
nan polisler coplarla "Allah yarattı" deme-
yip habire vuruyorlardı. Avukat kimliğini çı-
karnıca dayak kesiliyor, bu kez ağız dalaşı
başlıyordu. Sivil giyimli Emniyet Müdür Yar-
dımcısı, şikâyetçi olan avukatlara "Git beni
şikâyet et" diye meydan okuyordu. Avukat,
"Ameliyatlı çocuğuma bile cop vurdunuz,
sizin çocuğunuza aynı şey yapüsa ne hisse-
dersiniz" deyince gencecik resmi polisin ver-
diği yanıt, "Bizim çocuğumuz vatan haini
ve bölücü olmaz. Vatanım sever ve bugün
sokakta olmaz" oluyordu. lşte polisin nasıl
bir zihniyete sahip olduğunu ve karşısındaki
göstericiyi hangi gözle gördüğünü bu yanıt
özetliyordu. Taksim'e açılan ara sokaklarda
işçilerin huruc harekâtı akşama kadar aralık-
larla sürdü. Kişi başına elli polis düşünce, bu
huruç harekâtlan sonuçsuz kaldı.