07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 MAYIS 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIZI Bilmeyenlerin, 'Yayımlanmış hiç plağı, CD'si yok ki' dedikleri Leyla Gencer'in 100'ü aşkın plağı var! 'Korsanlar Kraliçesi' meselesi G elin de Uğur Mumcu'yu anma- yın: Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunan bu cennet ül- kede bir haftadan beri medyada, anh şanlı gazetecilerimiz, köşe yazarlanmız "Leyla Gencer'in yayımlanmış CD'si yoktur" diye yazıyor, yetmiyor bu sav- lannı televizyon kanallarında açıklıyorlar. Hele bir televizyon programuıda aynen şöyle deniyor: "Leyla Gencer öldü. Herkeste bir Ley- la Gencer hayranhğı. Cenaze- sinde çalmak üzere bir kaydı- nı arıyorlar. Bugün öğrendim Leyla Gencer'in yayımlanmış CD'si, plağı, bandı, kaydı yok. Yokmuş kardeşim. Sahneye çıkmış aına hiçbir yerde kay- dı yok. Bugün Leyla Gencer'e methiyeler düzenlerin kaydı olmadığına göre, CD'si olma- dığına göre peki bunlar nerede dinlediler de bu kadar hayran oldular. Bugünkü şokum bu benim. Peki, ortada yaygara ya- panlar, 'Ünlü sopranomuz, ne sesti kardeşim' diyenler nerede dinlemişler Leyla Gencer'i... Çoğu yalan söylüyor, palavra atıyor." (Internetten kopyala- dım, gazetecinin sözlerini. Kar- şısındaki iki tarihçi de karşı çık- madıklanna göre, herhalde bir bil- diği diye onaylyor...) Allah Allah! Yıllardır evde din- lediğim plaklar, CD'ler kimin? Hayal mı gördüm? Bendeki otuz plak başkasının da, üzerine Ley- la Gencer fotoğrafi mı koydular! Başkası söyledi Leyla Gencer söylüyor diye mi yutturdular! Neyse düzeltelim: Leyla Gen- cer'in bugün dünya plak endüs- trisinde dolaşan yüzün üzerinde CD'si var. Dünyanın hangi ken- tinde klasik müzikle ilgili doğru dürüst bir plakçıya girseniz, Ley- la Gencer'in CD'lerini bulabi- lirsiniz. Eğer o an ellerinde yok- sa, iki gün içinde sizin için ge- tirtirler... Eğer internetten kitap ve plak satın alma alışkanlığmız varsa "Amazon"a "müzik" bö- lümüne girerseniz Leyla Gen- cer'e ait 123 adet (yazıyla yüz yirmi üç) plak ve albümden di- lediğinizi seçebilir, ısmarlaya- bilir, bir hafta içinizde eve teslim alabilirsiniz... Bu CD'leri Tür- kiye'de bulmak niye mi daha zor? Güldürmeyin beni, yanıtı bi- liyorsunuzdur: Öncelikler, ter- cihler, seçim meselesi... Top- lumda yüceltilen, örnek gösteri- len, medyanın pompaladığı de- ğerlere bir bakın, yeter... BlLMEYENLERİN BİLMESİ GEREKİR Kİ Leyla Gencer'in stüdyoya gi- rip çok az kayıt yaptığı doğru. Nedenlerini "Tutkunun Ro- manı" kitabımda açıklamıştım. Meraklısı alıp baksm! 1950-80 yıllan arasında "kor- san" diye tanımlanan, sahne- den alınmış yüzlerce kayıt, 90 sonrasında "korsan" olmaktan çıktı. Bunlara her gün yenileri ek- leniyor. Nedir "korsan" kayıtlar? Sahnedeki bir temsil sırasında ce- be, kucaktaki paltonun kıvnmlan arasına ya da bir çantaya, sah- nenin bir köşesine gizlenen ah- cılarla kaydedilmiş olanlar. îz- leyicilerin öksürüğü, aksırığı ama aynı zamanda tüm coşkusu da geçmiş bunlara. Bu plaklar benzerlerinden çok daha yüksek fıyata satılır. Çün- kü uzmanlara göre bunlarm "ru- hu vardır". Çünkü bunlar artık "Collector's item", yani kolek- siyonculann, uzmanlann, aşın meraklılann peşinden koştuğu kayıtlar. Bunlar özgün ve "saf- kan" kayıtlar. Içine stüdyo hi- lelerinin, teknik yöntemlerin, elektronik "temizlik"lerin, am- plifıkatörlerin kanşmadığı, "el değmemiş" kayıtlar... Leyla Gencer'in Türklüğünü, Müslümanlığuıı sorgulayan, tar- tıya vurmaya kalkan cahilleri düzeltmeye çahşmak aklımın ucundan geçmez. Ama "aydın" bilinenlerin bu hatayı yapmala- nnı anlayamadım. Biraz yorgunum. "Korsanlar Kraliçesi" ve korsan plaklar ko- nusunu iki yabancı uzmana ha- vale ediyorum... ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART ATMAYIN DIYORUM SİZE... LEYLA GENCER'İN KÜLLERİNÎ ATMAYIN... ŞULARIMIZI * KİRLETMEYİN !.. [email protected] FransLz basınında 'Müslüman ve Türk sanatçı: Yeraltının kutsal bakiresi' L eyla Gencer 1980'de Paris'te konser verdiğinde, Fransız opera meraklılan onu zaten bu korsan plaklardan tanıyordu. Fransız basınının ona taktığı "Korsanların Nişanhsı" ve ardı ardına kraliçe rollerinden ilhamia "Korsanlar Kraliçesi" adlan, dünyanın her yerinde çok "tutacaktı". Paris resitallerinden sonra Le Point dergisinde (5 Ekim 1981) Andre Tubeuf ün "Korsanların Nişanhsı" yazısı çok belirleyici: "O, hiç Metropolitan'da söylemedi. Ama tüm Amerikah 'liriko-manikler' onu dinlemeye ttalya'ya gitti... Hemen hemen hiç plak doldurmadı. Ama bu kapkara güzel gözlü, yanm asırlık Türk, hiç tartışmasız, Callas'ı da geride bırakarak korsan plakların kraliçesi oldu. Neden, nasıl mı oldu? Önce, sanatçı dehasıyla! Belki stüdyolarda yabancılaşırdı. Oysa 'canlı' yorumları şaşırtıcı bir yoğunlukta, gerçek zaîVrlf... Sonra repertuvarlanyla: Monteverdi'den Puccini'ye, herkesten önce başkalarının söylemek istemediğini ya da söyleyemediklerini o söyledi. Otuzunu hiç kimselerin bilmediği altmış opera, gizlice elden ele dolaşıp dururken şimdilerde de uluslararası 'copyright' cambazlarının çekmecelerinden çıkıyor. Poulenc'in dünya prömiyerini Scala'da yapan, Verdi'yi Salzbourg'da, Donizetti'yi Glyndebourne'da ve Mozart'ı Scala'da söyleyen oydu. Hem yeraltı lirik dünyasının 'Best Seller'ı, hem meloromantik dünyanın Sarah Bernhardt'ıdır Leyla Gencer. Bu kültür hazinesi sanatçı, asla ötekiler gibi bir Diva değil. Hep de farklı kalacak. Paris'teki gecikmiş konserleri kutsal bir olaydı. Onu artık hiçbir şey değiştiremez. O hep, kendine karşı kendi eksiklerine karşı çarpışacak. Başkalarına karşı ya da kadere karşı değil. tyi bir Müslüman olarak sonuna dek kaderci kalacak. 'Show- biz' dünyasını, çokuluslu plak şirketlerini, önüne konan engelleri ve bunları aşmak için verdiği savaşı hep yok sayacak. Günümüzün opera tutkusu, bu Müslüman sanatçıdan kimselere benzemeyen bir tanrıça yarattı: Bir bakıma yeraltının kutsal bakiresi." Amerikan basınında: 'Show - bizveplak yolsuzluğu' 1 990 yılının mayıs ayında Amerika'da yayımlanan Classic CD dergisinde dikkat çekici bir yazı yayınlandı. Avrupa dergileri alıntı yapmakta gecikmedi. Michael Taner imzalı yazının başlığı "Plak Yolsuzluğu": "Günümüz müzik sahnelerinde insanı en rahatsız eden, en şaşırtan olay çok önemli, çok ünlü sanatçılann asla plak endüstrisine gi- rememeleridir, iki çarpıcı örnek Astrid Varnay ve Leyla Gencer'dir. (Astrid Varnay'i anlattıktan sonra...) "Plak şirketlerinin Gencer'e sırt çevirmeleri daha da şaşırtıcıdır. Evet Callas, Gencer'i gölgelemiştir, bu doğru. Ama Gencer'in repertuvan, oynadığı roller, Callas'mkinden çok daha genişti. Gencer, Callas'ın hep uzak durduğu Mozart'Iarı, modern eserleri de söyledi. Ve Gencer öyle popülerdi ki, yeryüzündeki hiçbir sanatçıya nasip olmayan sayıda korsan plağı yayımladı. Bunun bir nedeni, hiç kimsenin söylemediği operaları söylemesiyse, bir başka nedeni de sesinin dikkat çekici niteliği. Onu, özgünlüğü, kişisel yorumculuğu ve yoğunluğu açısından ancak Callas'la karşdaştırabih'rsiniz. Ancak tıpkı Varnay'e olduğu gibi, plak şirketleri ona da nedense güvenemediler. Ama ben sanırdım ki, plak şirketlerinin asıl görevi, bir operayı en iyi söyleyenlerden kaydetmektir, yoksa, stüdyoya adımını bile atmaması gerekenlerle yeniden yeniden plak çekmek değil! Bu işbirlikçiliğini, bu plak yolsuzluğunu nasıl açıklayacağız? Kimi plak şirİtetlerl bu sanatçılann 'çok güç sanatçılar' olduklarını, as- la stüdyoya zaman ayıramadıklannı, programlarına plak kaydını sokuşturamadıklannı vb. ileri sürüyor. Doğru olabilir. Ama yine de ben şunu anlıyorum: Bugün plak endüstrisinde, hangi eserleri, kimlerden dinleyeceğimizi belirleyen ve biz dinleyicilere empoze eden, müziğin, sanatçının, seslerin kalitesi değü, reklamcüarın, ajanslann, emprezaryolann etkinliğidir." Evet böyle. Onun reklamcısı, ajansı, emprezaryosu hiç olmadı. Yeryüzünün en çok korsan plağına sahip olan "Korsanlar KraliçesF'nin bu plaiklardan beş kuruş bile almamasına doğrusu ben isyan ediyorum. O, "Vazgeçtim, ödeme yapmalanndan, haber verseler, birkaç örnek bana da yollasalar, yeter" diyordu... Yarın: 'Sahnede Tanrılaşıyordum.' Artık istesek de durumu değiştiremeyiz, o hep müzik dünyasının "Korsanlar Kraliçesi" olarak kalacak. Ve ben her yurtdışına Çikışta, hangi ülkede olursam olayım, yeni bir Leyla Gencer plağı var mı diye plakçılara girip çıkacağım. Ve orada hiç kimse bana "Onun hiç plağı yok ki", "ondan geriye hiçbir şey kalmadı ki" demeyecek! Ama bu soruyu sorduğum anda plakçıdaki insanların yüzü aydınlanacak, benimle ilgilenecekler, belki de "Yoksa siz de Türk müsünüz" diye soracaklar, hiç hak etmediğim sözler söyleyecekler, Leyla Gencer sayesinde ülkemi birazcık daha sevebileceğim...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle