06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 MART 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Yöntem değişikliğiyle ekonomiye pembe rötuş yapan AKP, rakamları zorlayarak hedefleri tutturma telaşında 13 ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK TÜİK’le hedefler tutar (!) ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Daha önce düzenli olarak tarım rakamlarını yukarı doğru güncelleyen ve bu sayede gayri safi milli hasıla (GSMH) rakamlarının yüksek çıkmasını sağlayan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) uzun süredir üstünde çalıştığı milli gelir revizyonunu da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “2013’te kişi başına 10 bin dolar gelir seviyesine ulaşacağız” hedefine yaklaşacak şekilde yükseltti. TÜİK’in yaptığı revize hesaplamayla kişi başına gelir 7 bin 500 dolara yükselerek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 2013 yılı için hedeflediği ve kişi başına gelir 5 bin 480 dolarken olanaksız gözüken 10 bin dolar hedefine 2 bin dolarlık sıçrayışla İşsizliğin Derinliği Geçen yılın (2007) işgücü verileri bu ağır toplumsal yaranın daha da derinleşmekte olduğunu kanıtlıyor. Geçen yıl, toplam 21 milyon 189 bin kişi, şu ya da bu ad altında “çalışmıştır”. TÜİKTürkiye İstatistik Kurumu, yeni bir yöntem uygulamakta ve adrese dayalı bir yaklaşımla nüfus sayımı yapmaktadır. Buna göre sivil nüfus 69 milyonun altındadır. Nüfusun, 15 ve daha yukarı yaşta bulunan, yani çalışabilecek kısmı, 49 milyonun üzerindedir. Bu durumda 21,189 milyon çalışan, kendisiyle birlikte tam 3,25 kişinin geçimini sağlamak zorundadır. Çalışan sayısındaki artış bir önceki yıla göre yalnızca 235 bindir. Aynı yıl çalışma yaşına giren nüfus sayısı 730 bin arttığına göre, ülke ekonomisi, bunların da yalnızca yüzde 32’sine iş bulabilmektedir; kalan yüzde 68’e iş bulma kapıları kapalıdır. Neresinden bakılırsa bakılsın, bu olgu, toplumsal, ekonomik ve siyasal boyutları olan bir sağlıksızlık göstergesidir. İşgücü konusunda önemli sorunlardan biri, İKOişgücüne katılma oranıdır. İKO 15 ve yukarı yaş nüfusunun çalışan ve iş arayan ya da işgücüne katılabilen bölümüdür. TÜİK, hiçbir gerekçe göstermeden İKO’nun 2007’de 0.2 puan azalarak yüzde 47.8 olduğunu açıklıyor. Böyle olunca da, ortalama işsizlik oranı, yüzde 9.9 ile bir önceki yılın düzeyinde kalıyor. Yine de bir gerçek gizlenemiyor; 1524 yaş nüfusu arasında işsizlik, 2007’de, bir önceki yıla göre yaklaşık bir puan artarak yüzde 19.6’ya çıkıyor. Ekonomi, piyasada geçerli ücretle çalışmak isteyen her beş gençten birini işsiz bırakıyor; çalıştıramıyor. İKO, kadınlarda yüzde 24.8’dir ve ülke ortalamasının yaklaşık yarısıdır. Çalışma çağındaki kadınların yalnızca 5.5 milyonu çalışmakta, kalan 19 milyondan fazlası “iş aramamaktadır”. Bir not: Kentli kadınlar arasında işsizlik oranı yüzde 17.4 ile ülke ortalamasının iki katına yakındır. Bu iki veri, yani iş aramayan işsiz kadınların fazlalığı, ekonomik ve toplumsal açılardan tam bir azgelişmişlik göstergesidir. Çalışmayan kadınların 11 milyonunun “ev işleri” yaptığı, 1 milyonun çalışmaya hazır ancak iş aramayan ve iş bulma ümidi olmayanlardan oluştuğu görülüyor. Çalışan kadınların durumu da ayrı sorunlar içeriyor. Toplam 5.5 milyon çalışan kadının yarıya yakını (yüzde 47) tarım sektöründe, yüzde 38’i de hizmet sektörlerinde çalışıyor. Sanayide çalışanların oranı yüzde 13’te kalıyor. Çalışan kadınların yüzde 48’i ya da yarısından daha azı “ücret karşılığı” çalışıyor. Aldıkları ücret, çalışma saatlerinin uzunluğu ve diğer çalışma koşulları bir tarafa, çalışan kadınların ekonomik anlamda işçileşen bölümü yarıdan daha azdır. Tamamına yakını tarımda çalışanlar olmak üzere, çalışan kadınların 2 milyondan fazlası “ücretsiz” aile işçisidir. Bir başka anlatımla, ülke ekonomisi, çalıştırdığı her 5 kadından 2’sine ücret ödemiyor! Kadınların işgücüne katılamamasının önemli nedenlerinden biri, eğitimlerinin yetersiz kalmasıdır. TÜİK verilerine göre “lise altı” eğitim alan kadınların işgücüne katılma oranı yalnızca yüzde 21.3’te kalıyor. Lise ve dengi eğitim alan kadınlarda bu oran yüzde 31.7’ye, yükseköğretim gören kadınlarda da ancak yüzde 70’in üzerine çıkıyor. Kız öğrenciler için okullaşma oranının günümüzde bile çok yetersiz bırakıldığı görülüyor. Okullaşma, kızlar için, zorunlu temel eğitimde bile ülke ortalaması olarak yüzde 90’a ulaşmıyor; lise ve dengi okullarda yarıyı biraz geçiyor ve yükseköğretimde de yüzde 20’nin altında kalıyor. Ülke ortalaması olan bu oranların kimi bölgelerde çok daha az olduğu bilinmektedir. Kısaca Türkiye, kızlarını önce okutmuyor; sonra da işsiz bırakıyor. Sorun burada sona ermiyor; başlıyor. Bu ortamda Başbakan, “En az üç çocuk doğurun” diyerek kadının toplumsal işbölümündeki yerini pekiştiriyor ve hükümeti de kadını çalışma yaşamından dışlamak, çalışan kadının “kazanılmış” haklarını budamak için elinden geleni yapıyor. Uygulamada da daha çok sayıda kadın, çalışma yaşamının dışında tutuluyor. Sonuçta, kadının ekonomik bağımlılığı, siyasal ve toplumsal bağımlılıklarını da bağrında taşıyor. Geri kalmışlık kalıcılaşıyor. ??? Ülkemizde ekonomi ve sol siyasetin en önde gelen öğretmeni Prof. Dr. Sadun Aren’i, yaşamını adadığı eşitlik ve barış savaşımının anlamlı bir gününde, 8 Mart’ta yitirdik. Işıklar içinde yatsın, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum... [email protected] ? Başbakan Erdoğan’ın 10 bin dolarlık kişi başına gelir hedefine, bir gecede 2 bin 500 dolar zenginleştiren TÜİK rakamlarıyla bir adım daha yaklaşıldı. Hesaplama yönteminde yapılan değişiklikle cari açık, bütçe açığı, kamu borcu gibi Türkiye ekonomisinin en zayıf noktaları da sorun olmaktan çıktı. yaklaştı. Hesaplamalara göre yapılan değişiklikle, bütçe açığının ulusal gelire oranı yüzde 2.1’den yüzde 1.7’ye, cari açığınki yüzde 7.6’dan yüzde 5.5 seviyesine, kamu borcunun oranı ise yüzde 55’ten yüzde 45’e indirilmiş oldu. martta; hiçbir açıklama yapmadan, üç kalem daha ekledi. Böylece kalem sayısı 447 oldu. ? TÜİK’in eklediği kalemler, fiyatların yüzde 55 düştüğü şehirlerarası, yüzde 57.1 düştüğü milletlerarası ve yüzde 15.6 düştüğü sabitten cep telefonuyla konuşma ücretleri olunca, ciddi biçimde artan haberleşme rakamlarına karşın mart ayında TÜFE artışı yüzde 0.92’de kaldı. Değişiklik yapılmasa TÜFE oranı enflasyon TÜİK’in ilk vukuatı değil ? TÜİK, Ocak 2007’de enflasyon endeksinde değişiklik yaptı. Buna karşın 444 ürünle yaptığı enflasyon hesabına patikası üst limitinin üstüne çıkacaktı. ? TÜİK verilerine göre, 2006 Aralık’ta 11.5 milyar dolar olarak açıklanan toplam ithalat rakamı 2007 Temmuz’unda 13.8 milyar dolar olarak revize edildi. ? TÜİK’in 2005 için gelir dağılımında kullandığı Türkiye’nin toplam geliri 255 milyar YTL iken, 2005 GSMH rakamına göre bölüşülen gelir 409 milyar YTL olmuştu. ? TÜİK’in gelir dağılımı anketine göre, en yoksul yüzde 5’lik kesimde yer alan 336 bin kişinin aylık ortalama geliri 50 YTL iken, en zengin yüzde 5’lik nüfusta yaşayanların aylık ortalama geliri ise sadece 1063 YTL olarak hesaplanmıştı. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA ABD başkanlık seçimleriyle ilgili olarak “Bush’tan sonra ABD Devlet Başkanı kim olacak? Cevabın yarısı bence belli oldu. Cumhuriyetçi partiden biri olmayacak!” (09/01/2008) demiştim. O günden bu yana köprünün altından çok su aktı. Cumhuriyetçi Parti, McCain’in adaylığı üzerinde birleşti. Demokrat Parti’nin iç çelişkileri, Barak Obama ve Hillary Clinton arasındaki, yarışın basıncı altında giderek keskinleşmeye başladı. Şimdi aynı kesinlikle konuşamıyorum. Hillary’nin hırsı… Hillary Clinton, siyasette başarının olmazsa olmaz şartı olan inada ve hırsa sahip olduğunu üç kez kanıtladı. Demokrat Parti, başkan adayını saptayacak delegelerin seçimleri başlarken Clinton’ın adaylığına kesin gözüyle bakılıyordu. Iowa seçimlerini Obama’nın kazanması büyük bir sürpriz oldu. Tüm medya aniden bir Obama “fan club”e dönüştü, Obama’nın kampanya gelirleri hızla arttı. Ben de bu görüntüye bakarak, “ ‘establishment’ Obama’nın adaylığı üzerinde bir mutabakata varmış olabilir” diye yazmıştım. Obama siyah bir adaydı, ama ırk, azınlık sorunlarına değinmeden, ulusal sorunlarda yoğunlaşıyor olması “ırk saplantısını” aştığını düşündürüyordu. Bu saplantıyı aştıysa, diğerlerini de zaten aşmış olmalıydı (Krauthammer, Washington Post, 07/03) Obama, geçmiş siyasi bölünmüşlükleri aşmayı vaat etmiyor muydu? Dahası, çok temiz, dürüst, ilkeli bir aday imajı yansıtan Obama, yakışıklı ve çok yetenekli bir hatipti; kısacası “mükemmel” bir başkan adayıydı. Ancak emektar bir yorumcunun dediği gibi “mükemmellik üzerine kurulan bir kampanya, ufak bir lekeyle bile çökebilirdi”. Barak Obama’nın Iowa zaferinden itibaren bir momentum oluşturmasına [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com olacak çok önemli bir temeli var. Medyanın giderek dikkat çektiği, The Economist’in ayrıntılı bir biçimde aktardığı bu temel, seçmenin sınıfsal özellikleriyle ilgili. Obama’nın desteği orta ve üst sınıflardan, iyi eğitimli kesimlerden, siyahların her kesiminden geliyor. Buna karşılık Clinton’ın tabanını beyaz işçi sınıfı, Latino, göçmen, nüfus, orta yaşın üzerindeki kadınlar (68 kuşağı) ve genelde, siyahlar da dahil yoksul kesimler oluşturuyor. Önceki yazımda belirtmiştim Cumhuriyetçi ittifakı çatlarken bu seçimlerde sınıf çelişkilerinin, sınıfsal tercihlerin özellikle belirleyici olacağı görülüyor. Kamuoyu yoklamaları, seçmenin kaygısının, Obama’nın avantajlı olduğu “savaş karşıtlığı”, “siyasi ayrımları aşmak” gibi konulardan, Clinton’ın somut önerilere sahip olduğu, McCain’in ise açıkça hiç anlamadığını söylediği işsizlik, gelir dağılımı, sağlık hizmetleri eğitim gibi sınıfsal yanı ağır basan, ekonomik konulara kayıyor. Resesyon derinleştikçe bu kayma daha da hızlanacak (Krugman, New York Times, 07/03) Bu koşullarda Obama’nın köpüğü söner, Clinton ise başkan adaylığını alamaz ya da Obama Clinton çatışması partiyi birbirine küs iki kampa bölmeye başlarsa (Financial Times, 05/03), genellikle en sol oyları alan Ralp Nader’in yine seçimlere katılmaya karar verdiğini de göz önüne alınca, Cumhuriyetçilerin seçimleri bir kez daha kazanma şansının oluşmaya başladığını söyleyebiliriz. Bu olası “krizi” aşmanın yolunu yine Clinton’ın öneriyor olması da ilginç: Clinton başkan adayı, Obama yardımcısı… Böylece, hem seçimleri kazanmak hem de bir sonraki seçimlerin adayını daha şimdiden saptayarak parti için uzun dönemli bir yol haritası çizmek söz konusu olabilecek (Baker, Times 07/03). Bu “rüya formülün” gerçekleşme olasılığı ise bu aşamada henüz çok zayıf. ABD Başkanlık Seçimlerinde Büyük Belirsizlik karşın Hillary mücadeleye devam etti. New Hampshire seçimlerini kazandı, arkasından South Carolina’yı Obama’ya kaptırınca medyada “Hillary bitiyor” havası oluştu. Ama o, birçok büyük eyaletin katıldığı Süper Salı seçimlerinden başarıyla çıkarak, hâlâ pes etmediğini kanıtladı. Ne ki Obama’nın momentumu, “Süper Salı”dan sonraki 11 eyaletin seçimlerini kazanmasına yardım edecek kadar güçlüydü. Geçen hafta Ohio, Texas, Rhodes Island seçimlerine giderken Demokrat Parti “yaşlıları”, Clinton’a, partiye daha fazla zarar vermeden çekilerek adaylığı Obama’ya bırakmasını önermeye hazırlanıyorlardı (Novak, Washington Post, 06/03). Şimdi, farklı bir hava var. Medya, Obama’ya başka, daha eleştirel bir gözle bakmaya başladı; CNN bir yorumuna “Obama’nın köpüğü delindi” başlığını atıyordu. Geçen hafta seçimler Obama’nın “mükemmel aday” olmadığını ortaya koydu. Clinton kampanyası bir “güven sorunu” yaratmayı başardı. Obama kampanyası bu aniden oluşan olumsuzluklara gereken sağlıklı, soğukkanlı tepkiyi gösteremedi. Böylece Clinton’ın seçimlerle oluşan delegelerin çoğunluğunu kazanamasa bile, “doğal delegelerin” oylarıyla başkan adaylığını elde etme olasılığı belirdi. Doğal delegeler, partinin liderlerinden, üst düzey görevlilerinden oluşuyor, partiyi seçimlerde en iyi kimin temsil edeceğini düşünürlerse, adayı saptayan konferansta oylarını o yönde kullanıyorlar. Eğer, çoğunlukla Clinton’dan yana kullanırlarsa, Obama seçimle gelen delegelerin çoğunluğuna sahip olsa bile, başkan adaylığını elde edemeyebilir. ‘Güven’ sorunu Texas, Ohio seçimlerinden önce, yirmi yıllık dostu, geçmişte birlikte villa satın aldıkları, gayrimenkul milyarderi Tony Rezko’nun yolsuzluk iddialarıyla mahkemelik olması, Obama’nın “mükemmellik” imajını lekeledi. NAFTA’nın (Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması) etkisiyle büyük işsizlik sorunu yaşayan Ohio’da, Clinton’dan geri kalmarüşmeyi yarıda keserek hışımla çıkıp gidecekti. Clinton kampanyasının, çok iyi düşünülmüş bir TV klibi bu havayı perçinledi: Klipte, sabaha karşı saat 03’te Beyaz Saray’da telefon çalıyor (uluslararası kriz!) ve bir ses soruyor. “Telefona kimin cevap vermesini istersiniz?” Bir kez bu güven sorunu oluşmaya başlayınca, Obama’nın başka zaafları da dikkat çekmeye başladı. Clinton kampanyasının basıncına dayanamayan Obama, çok daha sert, acımasız bir Cumhuriyetçi Parti kampanyasına nasıl dayanacaktı? Clinton karşısında tecrübesiz, genç bir görüntü sergileyen Obama, emektar, Vietnam gazisi, McCain karşısında iyice genç ve tecrübesiz durmayacak mıydı? “Birleştiriciyim” diyordu. Clinton ve McCain iki partinin birçok, önemli ortak kararına imza atmışlardı. Obama’nın nesi vardı? En önemlisi, bugüne kadar her iki adayın seçim sonuçlarına bakınca, Obama’nın en fazla delegeyi kazanmış olmasına karşın bunların hep küçük ve genel olarak seçimlerde Cumhuriyetçilerin kalesi olan eyaletlerde yoğunlaştığı görülüyordu. Buna karşılık Clinton, başkanlık seçimlerinde belirleyici olan büyük eyaletlerde her zaman başarılı oluyordu (Weisman, Murray, Washington Post, 08/03). Obama’yla Clinton arasındaki bu son farkın seçim sonuçları üzerinde etkili mak için NAFTA’yı şiddetle eleştiren Obama’nın, Kanada hükümetine, bu eleştirilerin siyasi taktik olmaktan başka bir anlama gelmediğini anlatmak için bir temsilci göndermiş olduğu ortaya çıktı. Obama kampanyasının sonuç vermeyen inkâr çabası, Clinton’ın “söylediklerinin içeriği yok” eleştirilerini kanıtlar yöndeydi. Dahası, “büyük hatip” Obama, bir basın toplantısında medyanın yoğun soruları karşısında bocalayacak “sekiz soru yeter” diyecek, gö T.C. BEŞİRİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ/ BAŞKANLIĞI’NDAN ESAS NO: 2007/55 Esas Davacı Tevfık Besin tarafından, aleyhinize açılan Gaipliğe Karar Verilmesi davasının yapılan yargılamasında; Mahkememizce yapılan adres araştırılmasında, gaipliği talep edilen Baman ili, Beşiri ilçesi, Tepecik Köyü nüfusuna kayıtlı Şemsettin ve Şerife oğlu 05.03.1971 D’ lu Cengiz Besin’in yapılan araştırmasından da bir netice alınamadığından, dava dilekçesi ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiştir. Duruşma Günü: 20/05/2008 günü, saat: 09:00’da duruşmada bizzat hazır bulunmanız, veya kendinizi bir vekille temsil ettirmeniz, Aksi takdirde H.U.M.K.’nun 3156 sayılı yasa ile değişik 213/2 maddesi uyarınca, yargılamaya yokluğunuzda devam olunacağı ve karar verileceği, duruşma günü yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 20.05.2008 (Basın: 8381) MEHMET YÜCEER Emekli Öğretmen Bizlerden ayrılışının ikinci yılında seni özlemle anıyoruz. YÜCEER ve KAFAGİLLER AİLELERİ Kredi kartına yasa önerisi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Ticaret Odası (ATO), kredi kartlarına ilişkin hazırladığı yasa önerisini TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya’ya sundu. İki maddeden oluşan yasa önerisinde, kredi kartlarının düzenli ve güvenli kullanımı için TC kimlik numarasına bağlı kart bilgi havuzu oluşturulması, faiz hesaplamalarında bileşik faiz uygulanmaması ve kredi kartı faizlerinin devlet iç borçlanma senetlerinin yıllık ortalama basit faiz oranının yüzde elli fazlasını geçmemesi önerileri yer aldı. ATO Başkanı Sinan Aygün, “Her 23 yılda bir kredi kartı kâbusu görmemek için bir yasa teklifi hazırladık. Yasalaşırsa, 37 milyonu aşkın kredi kartını cebinde taşıyan vatandaşların hayrına olacaktır” dedi. T.C. ÇEŞME İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTTIRMA İLANI Dosya No: 2007/203 Talimat İpoteğin paraya çevrilmesi suretiyle, satılarak paraya çevrilmesine karar verilen taşınmazların cinsi, adedi, evsafı, tapu kaydı, kıymeti: TAPU KAYDI: Satışa konu taşınmaz: İzmir İli, Çeşme İlçesi, Çiftlik Mah., 6262 ada, 2 parselde kain, 10.012,00 m2 yüzölçümlü, tarla vasfındaki gayrimenkul. İMAR DURUMU: Çeşme Belediye Başkanlığı’nın 14.05.2007 tarih ve 2007479 sayı imar durumu yazılarında, Satışa konu ilgili parsel “Bakanlar Kurulu kararı ile Kültür ve Turizm Koruma ve gelişim bölgesi içindedir. Söz konusu parsel 18.02.2006/1182 sayılı kurul kararı gereği I. Derece Doğal Sit alanında kalmakta olup, 1/5000 ve 1/10000 ölçekli koruma amaçlı imar planları değişmeden uygulamaya geçilemez. TAŞINMAZIN HALİHAZIR DURUMU: Satışa konu, İzmir İli, Çeşme İlçesi, Çiftlik Mah., 6262 ada, 2 parselde kain, 10.012,00 m2 yüzölçümlü, tarla vasfındaki gayrimenkul, şehir merkezine 10 km. uzaklıktadır. Parselin doğusu yola cephelidir. İonia Otelinin 250 m. kuzeydoğusunda yer almaktadır. Deniz görünümü olan, parsel üzerinde muhtelif bitki örtüsü ile makiler yer almakta olup, engebeli arazi yapısına sahip, parsel üzerinde yapılaşma bulunmamaktadır. Altyapı çalışmalarının mevcut olmadığı parsel alanı, Belediye hizmetlerinden yararlanmamaktadır. TAŞINMAZIN KIYMETİ : Çeşme İcra Hukuk Mahkemesinin 2007/78 E ve 2007/89 K. Sayılı kararı ile kesinleşmiş bulunan, 28. Satışa konu taşınmazın tamamına 400.480,00 YTL., kıymet takdir edilmiştir. SATIŞ ŞARTLARI: 1 Taşınmazların 1. açık artırmasının, aşağıdaki tabloda yazılı gün ve saatlarde Çeşme İcra Dairesinde, açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartıyla ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak şartıyla yine aşağıdaki tabloda yazılı gün ve saatlarde, Çeşme İcra Dairesinde, 2. arttırmaya çıkarılacaktır. Bu arttırmada rüçhanlı alacaklıların alacağını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. Satışa Konu Taşınmaz: İzmir İli, Çeşme İlçesi, Çiftlik Mah., 6262 ada, 2 parselde kayıtlı tarla vasıflı taşınmaz Muhammen Değerleri: 400.480,00YTL 1.Açık Arttırma Günü: 15.04.2008 saat 11.0011.15 2.Açık Arttırma Günü: 25.04.2008 saat 11.0011.15 2 Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere süre verilebilir. Katma Değer Vergisi, Tellaliye resmi, damga vergisi tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını, özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını, dayanağı belgeler ile 15 gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 İhaleye katılıp, daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan, tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi, ayrıca hükme hacet kalmaksızın, Dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup, gideri verildiği taktirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2007/203 Tal. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur.. (İc.İf.K.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 11973) İzmir’de ekmeğe zam ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir’de ekmeğe zam yapıldı. Bugünden geçerli olmak üzere 200 gram ekmek 45 YKr’den satılacak. Aynı ağırlıktaki ekmek 40 YKr’den satılıyordu. İzmir Fırıncılar Odası Başkanı Nejdet Durmuş, yaptığı açıklamada, ekmek fiyatlarının, maliyet artışlarının yüzde 25’i aşması üzerine yeniden ayarlandığını, ekmeğe yüzde 12.5 oranında zam yaptıklarını kaydetti. Durmuş, ekmek yapımında kullanılan 31 girdi kaleme zam geldiği halde fırıncıların bugüne kadar artışları hep cebinden karşıladığını, fiyatlara yansıtmadığını savundu. DOSYA NO: 2007/3829 Esas Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkartılmış olup: Birinci arttırma 21/03/2008 günü, saat 11.0011.10 arasında, Oğulbey Mahallesi, Gazhane Deposu/TOKAT adresinde yapılacak ve o günü kıymetleri %60’ına istekli bulunmadığı takdirde 26/03/2008 günü, aynı yer ve saatte 2. arttırma yapılarak satılacağı; şu kadar ki, arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma masraflarını geçmesinin şart olduğu; mahcuzun satış bedeli üzerinden %18 oranında KDV’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasında görülebileceği; masrafı verildiği takdirde, şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla Dairemize başvurmaları ilan olunur. Takdir Edilen Değeri Lira.: 21.000 Krş.: 00 Adedi: 1 Cinsi Niteliği ve Önemli Özellikleri FORD marka 2007 model, Connect K 210 S tipli, buz beyazı renkli, 7K800085 motor numaralı, NMOGXXTTPG7K 80085 şasi numaralı, 60 AJ 286 plaka sayılı kamyonet. Basın: 11252 T.C. TOKAT 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ TAŞINIRIN AÇIK ARTTIRMA İLANI CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle