Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 8 ARALIK 2008 PAZARTESİ
8 DIŞ BASIN [email protected]
DEĞİŞEN DÜNYADAN
HÜSEYİN BAŞ
İklim Savaşları ve Poznan
BM’nin iklim değişiklikleriyle ilgili 14. Kon-
vansiyonu 1 Aralık 08’de Polonya’nın Poznan
kentinde sürüyor. Gezegen ve üzerinde yaşa-
yan tüm canlılar için büyük önem taşıyan iklim
değişikliklerine bağlı küresel ısınmanın önde ge-
len sorumlusu sera etkili gaz salıntılarının azal-
tılmasıyla ilgili girişimlerin Kyoto protokolünün
kabulünden onca yıl sonra hâlâ sürdüğü dikkate
alınırsa, bu alanda dişe dokunur pek mesafe
alınmadığı apaçık belli olmaktadır. Avrupa Bir-
liği’nin 2008’de konuyla ilgili bir dizi karar alması,
Kyoto’dan sonra en ciddi ve kapsamlı bir adım
olarak görülmüş ve bu, kısa sürede tüm ülke-
leri kapsayacak boyutlarda bir anlaşmanın ger-
çekleşmesinin habercisi sayılmıştı. Oysa Poz-
nan’dan gelen haberler, katılımcı ülkelerin baş-
ta karbondioksit olmak üzere sera etkili gaz sa-
lınımlarının azaltılmasının önündeki bilinen en-
gellerin ortadan kalkmadığını, giderek sürdü-
ğünü ortaya koymaktadır.
Biraz da bu yüzden çok sayıda yorumcunun
da altını çizdiği gibi yaşam için ciddi tehlike oluş-
turan iklim değişiklikleri ve küresel ısınmanın ön-
lenmesi konusunda Poznan Konferansı umudun
yanı sıra umutsuzluğu da yansıtmaktadır. İyi ha-
ber Birleşik Devletler’de Barack Obama’nın
başkanlığı kazanması, dolayısıyla da ülkesinin,
W. Bush yönetiminin küresel ısınmanın önlen-
mesi konusundaki uzlaşmaz tutumuna karşın,
iklim değişiklikleriyle savaşta yer alacağını
açıklamasıdır. Kötü haber ise iklim değişiklik-
leriyle ilgili savaşın, ABD’de ve dünyanın hemen
tümünde patlak veren finansal kriz ve ardından
başlayan resesyon felaketi dönemine raslamış
olmasıdır. Poznan, 2009 sonunda yapılması ön-
görülen ve Kyoto’nun devamı olacak Kopenhag
konferansının, bir bakıma, ön hazırlığı olarak gö-
rünmektedir. Ancak sorun, Avrupa Birliği’nin
kendi bünyesi içinde tartıştığı bir enerji-iklim pa-
keti konusunda anlaşmaya varıp varmayacağı
noktasında düğümlenmektedir. Avrupa Birliği
devlet ve hükümet başkanları, komisyonunun
11 ve 12 Aralık 08 toplantılarında bu konuya
açıklık getirmesi beklenmektedir. Bu konuda alı-
nacak olumlu bir karar sorunun küresel ölçek-
te çözümünün önünü
açacak, aksi durumda sorun bir başka bahara
havale edilecektir.
Avrupa Birliği’nin söz konusu enerji-iklim
paketi konusunda şu ana kadar anlaşmaya va-
ramadığı, aralarında bazı görüş ayrılıklarının sür-
düğü biliniyor. Örneğin çevre konusunda duyarlı
olmasına karşın Almanya, finansal kriz ve re-
sesyon döneminde endüstrisinin, çoğu ileri
sanayi ülkesi gibi, rekabet gücünü yitireceği en-
dişesi taşımaktadır. Fransa ve İtalya için de du-
rum farklı değildir. Sorun şu ki, Avrupa Birliği’ni
oluşturan 27 ülke eğer enerji-iklim paketi ko-
nusunda önlerindeki bu engeli aşmayı başara-
mazlarsa,192 ülkeyi küresel ölçekte bir anlaş-
maya razı edebilecekleri son derecede kuşku-
lu görünmektedir. Buna karşılık Obama’nın 18
Kasım’da ülkesinin 2050 yılına kadar sera etkili
gaz salınımını yüzde 80 oranında düşüreceği-
ni, söz konusu gaz salınımlarını 2020 yılına ka-
dar 1990 düzeyine getireceğini açıklaması ise
umut vericidir ve kuşkusuz Avrupa Birliği’nin her
şeye karşın aralarında anlaşmaya varmalarına
yol açacaktır. Ancak ABD, bu taahhüdünü Çin,
Hindistan, Brezilya gibi sera etkili gaz salınım-
larında önde gelen gelişmekte olan ülkelerin de
ellerini taşın altına sokmaları koşuluna bağlamayı
da ihmal etmemektedir. Hele, örneğin Çin’in
2008’de söz konusu gaz salınımında ABD’yi ge-
ride bıraktığı düşünülürse..
İşin bir başka kötü yanı, dünyada açlığın ön-
lemesiyle ilgili çalışmaların aksamasıdır. Fi-
nansal kriz ve resesyonun, zaten yetersiz olan
açlara yardımın daha da kötüleşmesine yol aç-
ması kaçınılmaz görünmektedir. Dünyadaki
açlık ve beslenme yetersizliğinin kaynağında bi-
lindiği gibi küresel ısınmanın büyük payı mev-
cuttur. 12 milyar insanı besleyecek olanaklara
sahip gezegende tanrının her günü yüz bin in-
san açlıktan ölmektedir. Bu anlamsızdır. Dahası
cinayettır. Baş sorumlularından biri de küre-
selleşen piyasa ekonomisi ve vahşi kapita-
lizmdir.
Fransız Le Canard Enchaine’nin, Arte TV’nin
Tema adlı programından derlediği şu rakamlar
bu konudaki açmazın boyutlarını çarpıcı bir bi-
çimde sergilemektedir. (2.12): Avrupalının yılda
80 kilo eti mideye indirmesine karşın bu rakam
ABD için 120, Hintli için 2, Somalili için 0 kilo-
dur. Böyle bir dünyanın ayakta kalması nasıl
mümkün olacaktır? Bugün dünyada üç milyar
insan (toplam nüfusun yarısı) az beslenmenin
pençesindedir. Bir milyar insan açlıktan ölme-
nin eşiğindedir. Gıda fiyatları spekülatörlerin iki
dudağı arasındadır.
Çevre uzmanlarından Hintli Sunita Narain’e
göre “Gelişmiş ülkelerin sera etkili gaz salınım-
larını 2020’ye kadar azaltmaları gerekmektedir.
Oysa zengin ülkeler, eski Sovyet bloku ülkeleri
dışında, 1990-2006 arasında söz konusu gaz sa-
lınımlarını Kyoto’da taahhütleri hiçe sayarak
yüzde 14.5 arttırmışlardır. Batı dünyası öncelikle
sera etkili gaz salınımlarını azaltmak için ne ya-
pacaklarını daha fazla gecikmeden açık seçik or-
taya koymalıdırlar. Poznan Konferansı’nın ve ar-
dından gelmesi beklenen Kopenhag Zirvesi’nin
başarısı öncelikle buna bağlıdır.”
Köktendincilerin kadın ve çocuk istismarına karşı çıkınca siyasetten kovuldu
Afganistan’da cesur bir kadõn
SAUNDRA SATTERLEE
İnsan haklarõ krizinin yaşandõğõ
Afganistan’da köktendinci güçlerin
nüfuzlarõ ve çocuk istismarõ ile toplu
tecavüz vakalarõnõn sayõsõ artõyor.
Afganistanlõ genç kadõn siyasetçi Malalay
Joya bütün bunlara karşõ çõkõnca “fahişe”
ve “komünist” gibi suçlamalarla
parlamentodan kovulmuş. Cesareti için
birçok uluslararasõ ödül kazanan Joya,
hayatõna yöneltilen sayõsõz tehdide karşõn
kadõn ve çocuk haklarõnõ savunmaya olan
bağlõlõğõnõ anlatõyor:
Dört suikast girişiminden kurtuldum ve ölüm
tehditleri halen günlük yaşamõmõn bir parçasõ.
Tecavüz, zorla evlendirme ve çocuk istismarõ
gibi insanlõk dõşõ hareketlerin sõradan sayõldõğõ
bir ülkede insan haklarõnõ ve kadõn eşitliğini
savunduğum için hedef seçiliyorum.
22 yaşõndaki bir kadõnõn köktendinci bir
partinin 15 yetkilisi tarafõndan çocuklarõnõn
önünde tecavüze uğramasõ, 18 yaşõndaki bir
gencin 60 yaşõndaki bir adama satõlmamak
için kendini asmasõ, savaş ağalarõnõn bir
köpek karşõlõğõnda küçük bir kõzõ kaçõrõp
tecavüz etmesi, ergen bir kõzõn 3 adamõn
tecavüzüne uğradõktan sonra özel
bölgelerinin sadistçe kesilmesi gibi örnekler
verebilirim.
Loya Jirga’daki konuşma
Hayatõm saklanmakla geçiyor ve bir
sõğõnaktan diğerine geçiyorum, asla aynõ
yerde bir geceden fazla kalmõyorum. Taliban
rejiminde kadõn itaatkârlõğõnõn sembolü olan
burkanõn şimdi beni saklamasõ komik. Bu
kõyafeti bana bir derece güvenlik sağlayan
canlõ bir kefen gibi görüyorum.
Ailem Batõ Afganistan’da yaşarken ben
parlamento üyesi olduğum için Kâbil’de
yaşõyordum. Ama geçen senenin 21
Mayõs’õnda ifade özgürlüğümü kullandõğõm
için parlamentodan atõldõm. Kurallarõ ihlal
etmekten ve parlamentoya hakaret etmekten
suçlu bulundum.
Hayatõma yönelik tehditler o günden sonra
artsa da beni saklanmaya iten ilk olay 2003’te
Loya Jirga’da (geleneksel büyük meclis)
dünya basõnõnõn gözleri üzerimizdeyken
yaşandõ. Her ne kadar temsilci olsam da
konuşma hakkõm yoktu. Ama yine de
Afganistan’daki “genç nesil” hakkõnda
konuşmak istediğimde -o zaman 24
yaşõndaydõm- bana 3 dakika verildi. Kuruldaki
savaş ağalarõnõn, suçlularõn ve uyuşturucu
kaçakçõlarõnõn varlõğõnõ ifşa ettiğim ilk
dakikadan sonra mikrofonum kapatõldõ. Bir
“kâfir” olarak damgalandõm ve “Çıkarın onu
dışarı, bu kadın bir fahişe, bir komünist”
diye bağõrdõklarõnõ duydum. Bazõ aşõrõ dinci
kadõnlar bana fiziksel olarak saldõrmaya
çalõşõrken bazõ demokratik kadõnlar beni
odadan çõkarmak üzere gelen askerlerden
korumak için etrafõmõ sardõlar. “Bu kadın
bizim kızımız, ya siz kimsiniz” dediler.
Sözcü özür dilememi istedi ama ben sadece
kalkõp sözlerimi tamamlamak istedim. Beni
koruyan kadõnlar, bu sefer ayağa kalkõp
konuşmamam için durdurdular çünkü aksi
halde dövülerek çõkarõlacağõmõ biliyorlardõ.
Birleşmiş Milletler kendi güvenliğim için
salonu terk etmemi önerdi ancak kurul sona
erene kadar oradan ayrõlmayacağõmõ
söyleyerek reddettim. Korktuğumu düşünmüş
olmalõlar ama ben korkmuyordum. BM
kurulun sonuna kadar bekledi ve sonra beni
koyu renk camlarõ olan bir araba ile bir
saklanma yerine götürdüler. Bütün olayõn
uluslararasõ medya tarafõndan görüntülenmesi
ve yayõmlanmasõ üzerine Loya Jirga’da var
olduğu söylenen demokrasinin bir kandõrmaca
olduğu görüldü. Savaş ağalarõ da hem bunu,
hem de dõşarõdan ne kadar destek aldõğõmõ
gördüler.
Bir savaş dönemi bebeği olduğumdan siyasi
faaliyetlerde bulunmak kanõmda var. Ruslar
1979’da Afganistan’õ işgal ettiğinde dört
günlüktüm. Babam o dönemde demokrat bir
tõp öğrencisiydi. Dört yaşõma geldiğimdeyse
babamõn başõna ödül konmuştu ve ülkeyi terk
etmek zorunda kalmõştõk. Ben 18 yaşõna
gelene kadar önce İran’da, sonra da
Pakistan’da olmak üzere fakirliğin kol gezdiği
mülteci kamplarõnda yaşadõk. Pakistan mülteci
kampõndaki ortaokulda öğleden sonralarõ
okuma-yazma eğitimi vermek üzere gönüllü
oldum. Orada birçok yetim ve kaçõrõlan baba
veya kocalarõnõn bir gün döneceği umuduyla
yaşayan kadõnlar gördüm. Bekledikleri
insanlarõn ölü mü sağ mõ olduğunu kimse
bilmiyordu. Bu deneyimin hayatõm üzerinde
büyük bir etkisi oldu ve o dönemde bir
eylemci oldum. Beni kanunlara aykõrõ olarak
parlamentodan çõkaran mevcut rejimin iktidarõ
altõnda kadõn haklarõ erimeye devam ediyor.
Aile içi şiddet, fakirlik ve zorla
evlendirmelerin yol açtõğõ intihar oranlarõ daha
önce hiç olmadõğõ kadar yüksek. 2008’in ilk
altõ ayõnda, sadece Herat’õn bir hastanesinde
47 intihar vakasõ kaydedildi.
Genç kõzlarõn maruz kaldõğõ toplu tecavüz
vakalarõ neredeyse her gün görülüyor;
özellikle de ABD yanlõsõ savaş ağalarõnõn
bütün güce ve büyük bir serbestliğe sahip
olduğu Kuzey Afganistan’da. Bu savaş
suçlarõnõ işleyenlerin mahkemelere çõkarõlmasõ
gerekiyor. Ama aksine her geçen gün daha
güçlü hale geliyorlar, çünkü ABD zorba
Taliban’la müzakere etmek ve iktidarõ onunla
paylaşmak istiyor.
Gördüğüm en rahatsõz edici vakalardan biri 4
yaşõnda bir kõzõn tecavüze uğramasõydõ.
Küçük çocuklar tecavüze uğradõğõ zaman
ciddi dahili zarar oluşabiliyor. Kõzõn birkaç
dakikada bir tuvalete gitmesi gerekiyordu.
Kõzõn durumunu duyurabildiğim kadar çok
kişiye duyurdum ve nihayet birkaç destekçiyle
birlikte bir hastane kõzõn sorumluluğunu
almaya, hatta ona bir eğitim sunmaya karar
verdi. Ancak kõzõn babasõ savaş ağalarõndan
kõzõnõ evde tutmasõ için para almayõ kabul etti.
İki gün boyunca ağladõm. Adama iyi bir baba
olmadõğõnõ, bir suçludan başka bir şey
olmadõğõnõ söyledim. Daha rahatsõz edici
başka bir vaka ise, biri parlamento
üyelerinden birinin oğlu olan 3 kişinin 12
yaşõndaki bir öğrenciye tecavüz etmesiydi.
Babasõ gücünü kullanarak oğlunun yaşõnõ
23’ten 16’ya düşürmek ve böylece oğlunu
davadan muaf tutmakla suçlanõyor. Böyle
milletvekilleri kanun koyucu değil, adeta
kanun yõkõcõ; kanunlarõ uygulamayõ
istemiyorlar. Polis de olaya çok az ilgi
gösterdi, olayõ araştõran bir polis memuru da
işini kaybetti.
Taliban gitti, savaş ağaları geldi
Bu konularõ parlamentoda birçok kez dile
getirdim ama siyasetçilerimiz sessiz kaldõ.
Demokrat birkaç kadõn ve erkek milletvekili
bile bu konularõ gündeme getirmiyor, özellikle
de kadõnlarla ilgiliyse. Bense onlara karşõ
çõkõyorum ve bunun tehlikeli olduğunu
biliyorum, ancak bu önemli. Bu yüzden beni
uzaklaştõrdõlar. Savaş ağalarõ 12 yaşõndaki
kõzõn babasõna davadan çekilmesi için rüşvet
önerdiler ama baba bunu reddetti. Oldukça
fakir olmasõna rağmen toprağõnõn bir parçasõnõ
satarak davayõ sürdürecek parayõ buldu. Savaş
ağalarõ birkaç kez adamõ öldürmeye çalõştõlar
ama başaramadõlar. O iyi bir baba ve
Afganistan’da onun gibi birçok iyi baba var.
Sadece adalet istiyorlar ancak Afganistan’da
adalet yok.
Sorun da bu. Afgan TV’ye yaptõğõ açõklamada
adalet sağlanmadõğõ takdirde bir intihar
bombacõsõ olup intikam alacağõnõ söyledi.
Maalesef ABD de bu suçlu savaş ağalarõna
yardõm ediyor gibi gözüküyor. 2001’de ABD
hükümeti Afganistan’õ demokrasi adõna işgal
etmişti ancak eli kanlõ düşmanlarõmõzõ
güçlendirerek halkõmõza ihanet etti. Taliban’õn
korkunç rejimi sadece yoldan çõkmõş zorba
savaş ağalarõ ve eski Rus kuklalarõ ile
değiştirilmiş oldu. Kötü durumdaki
kurbanlarõn yaşadõklarõ bana güç veriyor.
Adalet mücadelemden asla vazgeçmeyeceğim
ve kadõnlarla çocuklar başta olmak üzere aşõrõ
dinci savaş ağalarõ ile Taliban’dan zulüm
gören milyonlarca sessiz Afgan’õ temsil
etmeye devam edeceğim.
İngilizceden çeviren: Onur Uygun
(Guardian Weekly, 2 Aralık 2008)
Not: Daha ayrõntõlõ bilgi için Malalay Joya’nõn
internet sitesini ziyaret edebilirsiniz:
www.malalaijoya.com
Zimbabve
çöküşün
eşiğinde
Robert Mugabe rejimi
Zimbabve’yi yõkõma
sürüklüyor. Kolera hõzla
yayõlõrken, hastaneler
çalõşmõyor, insanlar su
kaynaklarõna ulaşmak için
kuyular kazõyor, maaşlar
ödenmiyor.
Zimbabvelilerin yaşadõklarõ
olaylar, Devlet Başkanõ
Robert Mugabe tarafõndan
uçuruma sürüklenen bu güney
Afrika ülkesini uzaktan izleyen
dünya için belki de sonsuz bir
utancõn sebebi olacak.
Zimbabve’de artõk kriz bitti, şimdi
onun yerine cehenneme doğru bir
düşüş var. Hiçbir şey yapõlmadõğõ
takdirde bu düşüş dipsiz olacak
gibi görünüyor.
Ülkenin 10 bölgesinden 9’u kolera
ile boğuşurken, ülkenin modern
başkenti Harare’de de sular
kesilmiş durumda; insanlar
çaresizlikten bahçelerine kuyular
kazmak zorunda kalõyor. Sağlõk
Bakanõ sakin bir şekilde
ağustostan beri ülkede 11 bin 71
kolera vakasõ olduğunu ve iki
komşu ülkeye de bulaşan salgõnõn
425 kişiyi öldürdüğünü açõkladõ.
Güvenlik kargaşası
Acil durum önlemi olarak yapõlan
ise mezarlõk vergilerinin
düşürülmesi
oldu.
Harare’de bir
cenazenin
toprağa
verilmesi 30
dolar, bu da bir
aylõk öğretmen
maaşõndan
daha fazla.
Rejim sadece
güvenlik
güçleri
sayesinde
ayakta dursa
da, geçen hafta
askerler de
sokaktaki
döviz
bürolarõna
saldõrõnca polis
askerlere
müdahale etti.
Aynõ zamanda,
bankalardan
günlük nakit
para çekimi
500 bin Zimbabve dolarõ (yaklaşõk
80 Ykr) ile sõnõrlandõ. Enflasyon
ise resmi verilere göre yüzde 231
milyon. 15 Eylül’de muhalefetle
bir güç paylaşõmõ anlaşmasõ
imzalamasõna rağmen bütün
önemli bakanlõklarõ elinde tutan
bir devlet başkanõ tarafõndan
yönetilen bu ulusal intihar, kõtanõn
liderleri tarafõndan dile
getirilen“Afrika’nın sorunları
için Afrikalı çözümler” isteğinin
sõnõrlarõnõ gözler önüne seriyor.
Eski Güney Afrika Devlet Başkanõ
Thabo Mbeki, uzun yõllar
boyunca Zimbabve’deki
müzakerelerin zorunlu
arabulucusuydu. Mugabe
kendisinden hoşlanmamasõna
rağmen Mbeki, 1980’de devlet
başkanlõğõna getirilen bu otokrata
yöneltilen küstah ve sert eleştirileri
yanlõş buluyordu.
Şimdi daha fazla Zimbabveliyi
mezara sokmadan bu kibarlõğõ bir
yana bõrakmak gerekiyor.
Fransızcadan çeviren: Onur
Uygun. (Le Monde gazetesinin
başyazısı, 4 Aralık 2008)
Zimbabve’de
çocuklar da
su bulma telaşında.
Enflasyon yüzde
230 milyonu geçti
“ABD de suçlu
savaş ağlarına
yardım ediyor gibi
gözüküyor. 2001’de
ABD hükümeti
Afganistan’ı
demokrasi adına
işgal etmişti. Ancak
eli kanlı
düşmanlarımızı
güçlendirerek
halkımıza ihanet
etti.”
AYDIN l. SULH HUKUK MAHKEMESİ İZALE-İ ŞÜYU SATIŞ MEMURLUĞU TAŞINMAZ AÇIK ARTTIRMA İLANI
2008/13 Satõş
SATILMASINA KARAR VERİLEN TAŞINMAZIN CİNSİ, NİTELİĞİ, KIYMETİ, ÖNEMLİ ÖZELLİKLERİ: Aydõn Merkez Kurtuluş Mahallesi 301 ada 17 parsel sayõlõ taşõnmaz üzerinde bulunan zemin kat (1) bağõmsõz bölüm nolu mesken. Taşõnmaz konum olarak Aydõn Kurtuluş Mahalle-
si 2025 sokak No: 21 adresinde olup, Belediye altyapõ hizmetlerinden tam olarak faydalanmaktadõr. Apartman ana giriş cephesine göre sol tarafta yer alan daire, salon, 2 oda, mutfak, banyo, wc, hol bölümlerinden ibarettir. Bölümlerin duvar ve tavanlarõ sõvalõ ve badanalõ, ahşap kapõ ve pencere doğ-
ramalarõ yağlõ boyalõdõr. Bölümlerin taban kaplamalarõ salon, 1 oda, mutfak ve hol karoplak, 1 oda ahşap rabõta, banyo dökme mozaik, wc seramik kaplamalõdõr. Banyo, wc ve mutfak duvarlarõ beyaz karofayans kaplamalõdõr. Zemin kat dõş cephe pencere demir profil korkuluklarõ takõlõdõr. Elektrik
ve suyu mevcut olup, õsõtma sistemi sobalõdõr. Bulunduğu apartman asansörsüzdür. İnşaat alanõ merdiven holünden daireye düşen pay dahil olmak üzere 78 m2’dir. Net inşaat alanõ ise (faydalõ alan= konut içerisinde duvarlar arasõnda kalan temiz alan) takriben 62 m2’dir. MUHAMMEN BEDELİ:
50.000.00 (Elli bin) YTL
SATIŞ ŞARTLARI:
1- Satõş 30/01/2009 Cuma günü saat: 14,00’ten 14,15’e kadar Aydõn Sulh Hukuk Mahkemesi duruşma salonunda 006 nolu odada açõk arttõrma suretiyle yapõlacaktõr. Bu artõrmada tahmin edilen değerin % 60’õnõ ve rüçhanlõ alacaklõlar varsa alacaklarõ toplamõnõ ve satõş giderlerini geçmek şartõ ile
ihale olunur. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmazsa en çok artõranõn taahhüdü saklõ kalmak şartiyle 09/02/2009 Pazartesi günü aynõ yerde aynõ saatte ikinci artõrmaya çõkarõlacaktõr. Bu artõrmada da rüçhanlõ alacaklõlarõn alacağõnõ ve satõş giderlerini geçmesi şartõyla en çok artõrana ihale olunur. Şu kadar
ki: Artõrma bedelinin malõn tahmin edilen kõymetinin % 40’õnõ bulmasõ ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan alacaklarõn toplamõndan fazla olmasõ ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştõrma masraflarõnõ geçmesi lazõmdõr. Böyle fazla bedelle alõcõ çõkmazsa satõş talebi düşecektir.
2- Artõrmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranõnda pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazõmdõr. Satõş peşin para iledir, alõcõ istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. KDV, damga vergisi, alõcõ adõna tahakkuk edecek %0 15 tapu
alõm harç ve masraflarõ ihale alõcõsõna aittir. Birikmiş vergiler, tellaliye ücreti ve satõcõ adõna isabet eden %o 15 tapu satõm harcõ ihale bedelinden ödenir.
3- İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarõnõ özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarõnõ dayanağõ belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazõmdõr; aksi takdirde haklarõ tapu sicil ile sabit olmadõkça paylaşmadan hariç bõrakõlacaktõr.
4- İhaleye katõlõp daha sonra ihale bedelini yatõrmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alõcõlar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale arasõndaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrõca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardõr. İhale farkõ ve temerrüt faizi ayrõca hükme ha-
cet kalmaksõzõn Dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alõnacaktõr.
5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açõk olup gideri verildiği takdirde isteyen alõcõya bir örneği gönderilebilir.
6- Satõşa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderacatmõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2008/13 sayõlõ dosya numarasõyla müdürlüğümüze başvurmalarõ ilan olunur. 02/12/2008 (*) İlgililer tabirine irtifak hakkõ sahipleri de dahildir.
(Basõn: 66847)