07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 24 KASIM 2008 PAZARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL İç Savaş Ürpertisi HİÇBİR olay, bir iç savaş düşüncesinin yarattığı ürpertiyi Bitlis’te yaşanan şu dram kadar anla- tamaz: Ekrem Güngör’le eşi Melike Hanım’ın kü- çük oğulları 21 yaşındaki jandarma komando er Fevzi, Diyarbakır’ın Lice’sindeki bir çatışmada şehit düşmüş; büyük oğul 26 yaşındaki Ferdi Güngör ise geçen yıl dağa çıktığı için bugünlerde PKK saflarındaymış. Düşünebiliyor musunuz? “Şehit” kardeş Kürt- çe ağıtlarla toprağa verilip aile perişan olur- ken “terörist” ağabey yukarılarda bir yerde bi- linmez birilerinin kardeşlerine ateş edip şimdi de başka aileleri yasa boğmak üzeredir. Bundan daha acı bir dram, bundan daha çe- lişkili ve etkili ders olur mu? Etnik kimlik diye diye ve altını üstünü çetrefil formüllerle doldura doldura, insanlık tarihinin büyük uğraşlarla bulduğu “ulus” kavramının bü- tünleştiriciliğini görmeye görmeye bu halkı şu tab- loya sürükleyenler böyle bir dersin yürek bükü- cülüğünü duyabilirler mi? Ya da tam tersine, böylesine yüce bir insan- cıllık içeren aynı ulus kavramını kör bir ırkçılığa dönüştürerek “saf kan” Türkçülük peşinde yan- lış bir ulusalcılığın çeşitli kurallarıyla anadilini ko- nuşmayı bile yasaklamış olanlar, bir bölgenin ge- ri kalmışlığını akılcı kalkınma planlarıyla gidermek yerine her kıpırdanışın panzehirini yalnızca şid- dete şiddet ilacında bulanlar böyle bir kısırlığın nerelere varabildiğini hiç değilse bu dramla an- lamış olabilirler mi? Hele o yabancılar, kendileri çağdaş ulus kav- ramının rahatlığında uygarca bütünlüğe ve in- sanca refaha kavuştuktan sonra “azgelişmişler”e etnik kimlik ve sahte özgürlük yaveleriyle öğüt ve- renler ile bu sahtecilikle halkları bölüp birbirine düşürerek istedikleri gibi sömürmeye devam et- mek isteyenler, Şekspir trajedilerinden de daha kahredici olan böyle bir olayın “künh”üne vara- bilirler mi? Onlar bu duyarsızlıklarını sürdüredursunlar, biz- ler bir kurtuluş savaşıyla bütünleşme ve aydınlanma çabamızı tarihe gömerek, böyle bir kördövüşte kardeşi kardeşe vurdurtmaya, bir- birimizi öldürmeye devam ederek bir iç savaşa sürüklenecek kadar kafasız olabilir miyiz? [email protected] T ürkiye Cumhuriyeti’ni ku- ranlar, yeni yurttaşõn öğ- retmenler eliyle yetişece- ğini bildikleri için öğret- menlik mesleğine özel bir önem vermiştir. Özellikle Mustafa Kemal Atatürk, hemen her fõrsatta eğitimin ve öğretmenliğin yaşamsal işlevi üzerinde durmuştur. 25 Ağustos 1924 tarihinde Anka- ra Muallimler Birliği Genel Kuru- lu’nda yaptõğõ konuşmada öğret- menlik mesleğinin geleceğine yö- nelik hedefi belirlemiş ve “Öğret- meler yeni kuşak sizin eseriniz ola- caktır. Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür ku- şaklar ister” demiştir. Milli eğitim bakanlarõndan Mus- tafa Necati, Saffet Arıkan ve Ha- san Âli Yücel döneminde öğret- menlerin toplumdaki saygõnlõğõ art- mõştõr. Özellikle Mustafa Necati, öğ- retmenlere tek tek mektuplar yaza- rak, onlara verdiği değeri ortaya koy- muştur. Öğretmenlerin aydõnlanma savaşõmõna, örgütlenme çabalarõna destek vermiştir. Hasan Âli Yücel de gerçekleştir- diği sayõsõz hizmetle öğretmeni ve eğitimi yüceltmiştir. 1950’den sonra işbaşõna gelen iktidarlar ise öğretmenlere, onlarõn örgütlerine hep soğuk davrandõlar. 12 Mart ve 12 Eylül gibi olağanüs- tü dönemlerde olmadõk acõlar çek- tirdiler. Sürüldüler, örgütleri kapa- tõldõ, temsilcileri haksõz yere hapse atõldõ, mallarõna, yardõmlaşma san- dõklarõna el konuldu. Öğretmenlik mesleğine asõl sis- temli darbe ise AKP iktidarlarõnda oldu: 100 binin üzerindeki öğretmen açõğõna karşõn yetersiz atama yapõl- dõ. Öğretmenlik haklarõna sahip ol- mayan, sözleşmeli öğretmenlik uy- gulamasõ getirildi. Yasal hak olmasõna karşõn sendi- kalarla bakanlõğõn imzaladõğõ kurum idare kurulu (KİK) kararlarõ uygu- lanmadõ. İlkokul Öğretmenleri Sağlõk ve Sosyal Yardõm Sandõğõ (İLKSAN) Ana Sözleşmesi demokratikleşti- rilmedi, bakanlõğõn sandõk üzerin- deki etkileri sürdü. Öğretmenler boş sözlerden çok so- runlarõna çözüm istiyorlar. İleri, çağdaş ülkelerde olduğu gibi doğal haklarõnõ istiyorlar. İşte bu istekler- den bazõlarõ: Ne ad altõnda çalõşõrsa çalõşsõn en az öğretmen aylõğõ yoksulluk sõnõ- rõnõn üzerine çõkarõlsõn. Sözleşmeli öğretmenliğe son ve- rilsin, görevdekilere kadro veril- sin. Ders ücretleri günün koşullarõna göre yeniden belirlensin. Öğretmen açõğõ giderilsin. Hazine elinde olan Tüm Öğret- menler Birleşme ve Dayanõşma Derneği’nin (TÖB-DER) mallarõ aynen partiler ve sendikalar gibi öğ- retmenlere geri verilsin. İlkokul Öğretmenleri Sağlõk ve Sosyal Yardõm Sandõğõ’nõn (İLK- SAN) tüzüğü demokratikleştirilsin, sandõk bütün öğretmenleri kapsasõn. Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi ilkeleri zaman geçirilmeden uygu- lansõn. Grevli toplusözleşme hakkõ ta- nõnsõn. Üst düzey bürokratlar dõşõnda, öğ- retmenler yöneticilerini seçebilsin. Kadrolaşma dursun. Eğitim programlarõnda, ders ki- taplarõnda öğretmenler de söz sahi- bi olsun. Öğretmenlerin kendilerini geliş- tirmesi için her ay ödenek verilsin. Öğretmenler en az 5 yõlda bir hizmet içi eğitimden geçirilsin. Bu isteklerin yaşama geçirilme- si, dibe vurmuş eğitimin niteliğini yükseltecektir. Üstelik, bu istekler- den bazõlarõnõ gerçekleştirmek para pul da gerektirmiyor. Demokrat, çağdaş kafalarõn yönetimde olmasõ yeterli. Bunun için de öğretmenin se- sine kulak vermek gerekir. Öğret- mene dayanmadan, onun gücünü al- madan, eğitimde kalõcõ bir ilerleme sağlanamaz. Öğretmenlerin Saygõnlõğõ... Mustafa GAZALCI Eski CHP Denizli Milletvekili
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle