07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] 24 KASIM 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 11 CMYB C M Y B ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Çarşaflamak! CHP Genel Başkanı Baykal’ın İstanbul’da “kara çarşaflı bayanlara törenle CHP rozeti takmasını” ge- çen hafta bu köşede çıkan yazımla eleştirdim. Eleştirilen, kara çarşafın, altı ok takılarak “simge- leştirilmesidir”; ne eksik ne de fazla! Konu, saptırılmamalı! Arkadaşlarımla birlikte bizim karşı olduğumuz, par- timizin Baykal tarafından “kara çarşafı simgeleştiren” bir sürece sokulmasıdır. Anadolu’da, yazma ve tülbent gibi geleneksel ba- şörtülerinin içinde büyüdük. Rahmetli annemin yazması harikaydı. Sorun, başın örtülmesi değil. So- run, türbandan sonra “kara çarşafın” da “simgeleş- tirilmesi” ve buna milyonlarca insanımızla birlikte yıl- lardır emek verdiğimiz CHP’nin alet edilmesidir. CHP, elbette, başı örtülü kadınların da oyunu al- malıdır. Bunun için yapılması gereken, öncelikle, on- ların, “eğitim, iş ve aş” gibi sorunlarına çözümler üret- mektir. Yıllarca SHP ve CHP’de yöneticilik yaptım, başı örtülü diye kadınlar hiç dışlanmadı; 1989 yerel seçimleri kara çarşafa sarılarak kazanılmadı. CHP, temel eğitimin 12 yıla çıkarılmasını ve bütün kızla- rın en azından bu eğitimi almasını; işsizlik sorunu- nu somut programlar uygulayarak çözmeyi ve özellikle kadının iş bulmasını sağlamayı asıl görevi saymalıdır. Kadının, eğitim alarak çalışma yaşamı- na daha çok katılması için uğraş verilerek; onların ekonomik özgürlüğünün sağlanması amaçlanarak ve bunlar için somut programlar yapılarak çalışılır- sa, kadınların oyları alınır. Bu konularda hazırlanan projeleri sahiplenmeyen Baykal’ın anlamadığı, tam da budur! Kara çarşafı ve türbanı “özgürlükçü” geçinerek sa- vunan ve Baykal’ı sahiplenerek bizleri “kılık kıyafet zaptiyesi” olmakla suçlayan bazı sağcı yazar ve yo- rumcular, iyice çarşaflıyor. Ömürlerini, ırkçı ve dinci faşizme karşı savaşarak geçiren bizleri, yani, solcu oldukları için ve yalnız- ca düşünceleri nedeniyle, kendileri, yakınları ve CHP’li arkadaşları faşist kurşunlarına hedef olan; işkenceden geçirilen; işinden, ekmeğinden edilen; can kardeş- lerini Sıvas’ta, Maraş’ta, Çorum’da ve benzeri sal- dırılarda kaybeden bizleri, özgürlük ve demokrasi kar- şıtı göstermeye çalışmak ve böyle suçlamak, önce, çok boş bir çabadır; sonra da, en azından ayıptır. Hele bunu, gazete köşelerinin ve TV kanallarının olağanüstü olanaklarını eşitsiz bir biçimde kullana- rak yapmak da, ayrıca hakça sayılmaz. Türbanı ve kara çarşafı “özgürlük” etiketi giydirerek savunanlar, yanlış yapıyor. Konuya, “18 üzerinden”, kesit bakıyor; bunlar, ka- panan kadının 18 yaş “öncesinde” nasıl yaşadığıy- la hiç ilgilenmiyor. Ayrıca kara çarşaflı ve türbanlıların, çocukluğun- da, oyun oynama, sinemaya gitme ve eğitim ola- nakları; çocukluktan gençliğe geçiş süreçlerinde ya- şadıkları ya da yaşayamadıkları; evlenme yaşları; na- sıl evlendikleri; çalışma, spor yapma, sanat etkin- liklerine katılma ve bunları tek başlarına kararlaştır- ma gibi konularda ne kadar özgür oldukları, açıklık kazanmalıdır. “O konulara karışmam” anlayışıyla, ka- ra çarşafı ve türbanı özgürlük simgesi olarak sa- vunmak, tam bir aldatmacadır. Kara çarşaf ve türbanın “neden ve nasıl” giyildi- ğini incelemeden bunları kişi özgürlüğü adına sa- vunmak ve buna bir de “bilimsellik kisvesi” giydir- mek, her gün dağıtılan “yalancı doktora” cüppele- rini giymeye benziyor! Sorun, giyim-kuşam işi değildir; kadının özgür- leşmesidir. Türbanın ve kara çarşafın kadını özgürleştirdiği gö- rüşünde değilim. Tam tersine, bunların, kadının ruh- sal ve bedensel gelişimini engellediğini düşünüyo- rum! Unutulmasın, kara çarşaf ve türban savunuculu- ğu yapılarak özgürlükçü ve demokrat olunamaz. Bunun tarihsel ve toplumsal çok sayıda kanıtı var. Son kanıt, birkaç ay önce yapılan Pekin Olimpiyat- ları’dır. Türbanı ve kara çarşafı “özgürlük” adına sa- vunarak, bizi eleştiren sağcılar, olimpiyatlarda, kaç tane kara çarşaflı ve türbanlı sporcu bayan gördü- ler? Şimdi, bu kara çarşafçı ve türbancılar takımı, ka- dının özgürleşmesini bizlerden daha fazla mı sa- vunmuş oluyor? Geçiniz! Ülkede bir “kara çarşaflı demokrasi gülmecesi” sah- neleniyor. Değişmez Genel Başkan Baykal CHP’yi kara çarşafa sarıyor; MHP, Alevi toplumuna yakın- laşmak istiyor. Bütün bunlar siyasetin sapmalarıdır. Çünkü siyaset, toplumun ekonomik gelişme ve de- mokratikleşme gibi ana sorunlarına çözüm ürete- miyor. Hiç kuşku yok, Cumhuriyet’in aydınlık mayasıy- la yoğrulan toplumsal evrimin gücü, bu çok maskeli oyunu, bu aldatmacayı, bu yalan-dolanı mutlaka bo- zacaktır. “Çarşafsız” durum budur! AKP’nin krize karşõ önlem paketini bekleyen sektörler üretim devam etsin çağrõsõnda bulundu Yeter ki çarklar durmasõn OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA ŞEHRİBAN KIRAÇ Türkiye’de krizin faturasõ gün geçtikçe kabarõyor. Sanayi üretimi düşerken, fabrika- lar kapõlarõna kilit vuruyor, işsiz kalanlarõn sa- yõsõ her gün katlanarak büyüyor. Birçok ülke krizle baş edebilmek için aylar öncesinden pa- ket açõklarken Türkiye’de hâlâ önlem alõn- mamasõ özellikle üretim yapan, istihdam sağlayan reel sektörün tepkisini çekiyor. Her sektör kendi çözüm reçetesini sunarken üretimin devam ettirilmesi, işsizliğin önüne ge- çilmesi ve bozulan güven ortamõnõn yeniden sağlanmasõ gerektiğine işaret ediyor. Banka- lar ve reel sektör arasõnda güven arttõrõcõ ön- lemler alõnmalõ, vadesi gelmemiş kredilerin çağrõlmasõ gibi uygulamalara kesinlikle izin verilmemelidir. Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, hükümetin iddiasõnõn aksine krizin, Türkiye’ye teğet geçmediğini söyledi. Türkiye’nin şu andaki küresel krizden daha az etkilenmesi için 2001’de uygulanan politi- kalarõn kesinlikle uygulanmamasõ gerektiğine işaret ederek “Çünkü o dönemde sorun dış ülkelere açılmakla çözümlenebilmişti. O dönemde en büyük ihracat kapısı olan Al- manya zaten bu krizden en çok etkilenen ül- kelerden biri. Türkiye için yine önemli bir ülke olan Rusya, gerek petrol fiyatlarının ya- rıdan fazla düşmesi, gerekse mali piyasala- rındaki çıkışlar nedeniyle etkilenmiş du- rumda. Bir de her şeyin fiyatı düştüğü için yabancı sermayenin satın alma yoluyla ül- keye para getirmesi olabilirdi. Ama bu krizde bu da mümkün değil; çünkü pek çok ülkede her şey kelepir hale geldi” dedi. İç piyasada talep canlanmasõ yaratõlmasõ, en yoksul kesimlere kaynak aktarõlmasõ ge- rektiğini dile getiren Kozanoğlu, şu değer- lendirmelerde bulundu; “Bu gibi durum- larda orta kesim seyahat etmek, plazma TV almak yerine o parayı bir köşeye ko- yarken, yoksul kesimlerin ‘markete git- meyeyim, bu kõşõ õsõnmadan geçireyim’ gi- bi bir seçeneği yoktur. Sosyal gerilimi en aza indirmek için örneğin Çin’deki gibi alt- yapı yatırımları, gerek eğitim ve sağlık, ge- rek köprü, demiryolu yapımları için kay- nak aktarılarak bu alanlar üzerinden can- lanma sağlanabilir. İşten çıkarmalara iş- çi ve sendikaların direnmeleri de bu kri- zin en az hasarla atlatılması için atılacak adımlardan bir diğeri.” Her ne koşulda olursa olsun temel hedefin üretim olduğuna dikkat çeken reel sektör, hükümete seslendi: İşsizliğin önüne geçilmeli. Sarsõlan güven ortamõnõ yeniden inşa edecek tedbirler bir an önce alõnmalõ.  Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, Türkiye’de krizin çözümünün iç piyasayõ canlandõrmak olduğunu belirterek “Türkiye, sorunu, 2001’deki gibi ihracat ve inşaatla dõş ülkelere yönelerek çözemeyecek” dedi.  Krizin etkileriyle sarsõlan reel sektör, önlem alõnõrken de sektör ayrõmõ gözetmeksizin paket hazõrlanmasõ, finans ve reel sektörün birbirinden asla ayrõ düşünülmemesi konusunda birleşti.  YABANCI SERMAYE Alper: Güven ortamõ sağlanmalõ Uluslararasõ Yatõrõmcõlar Derneği (YASED) Genel Sekreteri Mustafa Alper: 2008 yõlõnõn genelinde ya- bancõ sermaye girişinde bir gerileme olduğunu kay- dederek, asõl büyük düşüşün 2009’da yaşanacağõnõ kay- detti. Alper: “Türkiye’ye 2007’de 22 milyar dolar, 2008’de 15 milyar dolar yabancı sermaye gelirken 2009’da bunun 10 milyar dolarda kalmasını ön- görüyoruz” dedi. YASED krizden daha az etkilenmek için şu çözüm önerilerinde bulundu: * Hükümetin güven ortamõnõ sağlayacak teminatõ ver- mesi gerekiyor. * Piyasadaki likidite ihti- yacõ giderilmeli. Döviz pi- yasasõnda bir rahatlama sağ- lanmalõ. * AB çõpasõna sõkõ sõkõya bağlõ kalõnmalõ. * IMF ile bir anlaşma ya- põlacaksa bunun için za- man kaybedilmemeli. * Mali disiplinin sürdü- rüleceğinin gösterilmesi ge- rekiyor. * Krizin sadece bir kesi- min hatasõ ya da sevabõyla olmadõğõnõ görmek gereki- yor. Önlem alõrken de sek- tör ayrõmõ gözetmeksizin paket hazõrlanmalõ. Finans ve reel sektör birbirinden as- la ayrõ düşünülmemeli. * Olağanüstü durumlarda alõnan bazõ vergiler bu dö- nemde kaldõrõlmalõ. İNŞAAT VE GAYRİMENKUL Akõn: Sõra dõşõ önlemler gerekiyor Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanõ Hamdi Akın: Krizle birlikte bütün şirketlerin zaman için- de öz kaynaklarõnõ yitirdiğini belirtti. Akõn, “Her ül- ke kendine göre önlemler alıyor. Önlem alırken dünyada diğer ülkelerin geliştirdiği çözüm pa- ketleri yakından takip edilmeli. O paketleri de ka- rarlılıkla uygulamak gerekiyor. Umuyoruz ki bi- zim hükümetin de aldığı önlemler dünyadaki ön- lemlerin bir muadili olur. Şu anda sıra dışı bir kriz yaşıyoruz. Bu krizden birçok insanın canının ya- nacağı kesin. Alışılagelmiş tedbirler bu krizin çö- zümünü getirmez. Krize karşı sunulacak önlemler de sıra dışı olmalı” dedi. Türkiye Çimento, Sera- mik, Toprak ve Cam Sa- nayii İşçileri Sendikasõ (Çimse-İş) Genel Başkanõ Ramazan Şafak, örgütlü olduklarõ işyerlerinden şu ana kadar 45’inin kapan- dõğõnõ, 9 bin 200 kişinin işi- ni kaybettiğini, 3 bin kişi- nin de ücretsiz izinde ol- duğunu açõkladõ. Şafak, işletmelerin rahatlatõlmasõ için bazõ vergi yüklerinin kaldõrõlabileceğini ya da elektrik ve doğalgaz be- delleri de dahil olmak üze- re, kriz dönemini atlatmak için 1 yõl sonra tahsil edil- mek üzere ertelenebilece- ği önerisinde bulundu. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş, İTO tarafın- dan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin desteği ile 22 Kasım’da “Alışveriş İçin Gün Bugün” sloganıyla başlatılan alışverişi teşvik kampanyasına ilgi- nin giderek büyüdüğünü belirterek, alışverişe devam ederek Türkiye eko- nomisine destek olunmasını istedi. Kampanya ile mağazaların vitrinlerine kampanya afişlerini asmaya başladığını söyleyen Yalçıntaş, kampanyalar- da indirim oranlarının yüzde 10 ile 70 arasında yer aldığını belirtti. Yalçıntaş, kampanyaya katılan dernek sayısının 32’ye, katılım gösteren firmaların 16 bine ulaştığını, satış noktası sayısının ise 75 bini aştığını söyledi. Tekstil: Üretim desteklenmeli Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanõ Ab- dülkadir Konukoğlu: Tekstil ve hazõr giyim sektöründe dolar kuru nedeniyle ihracatçõlarõn artõk sipariş almaktan çekindiğini söyledi. Ko- nukoğlu, sektörün ihracatõn lokomotifi olma özelliğini devam ettirebilmesi için hükümetin acilen döviz kuru için bir taban fiyatõ açõklamasõ gerektiğini anlattõ. Konukoğlu, ayrõca tüketim tarafõnõ da rahatlatmanõn da önemine işaret ede- rek, “İnsanların çok yüksek kredi kartı bor- cu bulunuyor. Hükümetin kredi kartı borç- larını 1-2 yıla yayarak, belli bir taksite bağ- layarak yeniden yapılandırması gerekiyor” dedi. Tekstil ve hazõr giyim sektörü krizden çõkmak için hütümetten istediklerini ise şöyle sõralõyor: * Tüm olumsuzluklara karşõ alõn- masõ gereken en temel önlem, her ne şart altõnda olursa olsun üretimin desteklenmesi olmalõdõr. * Finansal krizden etkilenecek olan firmalarõn kullanabilecekleri finansal kaynaklar iyileşti- rilmelidir. * Bankalar ve reel sektör arasõnda güven arttõ- rõcõ önlemler alõnmalõ, vadesi gelmemiş kredi- lerin çağrõlmasõ gibi uygulamalara kesinlikle izin verilmemelidir. * SSK priminin yüzde 50’si kamu tarafõn- dan karşõlanmalõ. * İhracatõn yüzde 0.29’u olan devlet destek miktarõ yüzde 1 düzeylerine getirilmeli. * Zorunlu istihdam ko- şullarõndan yüzde 100 muafiyet sağlanmalõ. Gıda: Hammade ithalatı önlenmeli * Banka mevduatlarõna verilen güvence arttõ- rõlarak, kredi kaynağõ oluşturulmalõ. * Bankalarõn döviz kredisi vermesi düzenlen- meli. * İthalatta, hammaddede Kaynak Kullanõmõnõ Destekleme Fonu (KKDF) kaldõrõlmalõ. * Elektrik faturalarõndaki TRT payõ kaldõrõlmalõ. * Petrol fiyatlarõndaki değişiklik hemen yan- sõtõlmalõ. * Tarõmsal destekler arttõrõlarak hammadde ithalatõ asgariye indirilmeli. * Fõndõk gibi yüzde 90’õ Avrupa Birliği’ne satõlan tarõm ürünlerinin al- ternatif pazarlara açõlabilmesi için ihracat ek po- litika ve teşvik önlemleri ile desteklenmeli. * Gõda sanayinde, 2007 ve 2008’in ilk yarõsõnda aşõrõ yükselen işlenmemiş gõda maddeleri fi- yatlarõndaki artõşlar bir miktar geri gelmiş ise de başlangõç yerinden çok uzaktõr. * Hammadde girişlerindeki yüksek fiyatlar ya- nõnda diğer girdilerin maliyetlerinin yüksek- liği, işlenmiş gõda maddelerinin fiyatlarõnõ ar- tõş yönünde zorlamaktadõr. İç talebin yetersiz- liği fiyat artõşõna müsaade etmemekte, ya kâr- dan vazgeçilmekte veya güçlü sermaye ile faa- liyet devam ettirilebilmektedir. * Kredi bulma güçlüğü kadar pahalõ krediler ile iş döndürmeye çalõşan şirketlerin uykuya dal- ma veya iflas süreçleri başlayabile- cektir. * İhracat pazarlarõmõzdaki kriz kaynaklõ daralmalar ihracat ya- pan şirketlerimizin çoğunu olum- suz etkileyecektir. Metal: Yeni teknolojiler şart * İhracata teşvikle- rin arttõrõlmasõ, sek- tör ithalatõna karşõlõk belirli bir oranda ihra- cat zorunluluğu getire- cek bir gümrük tarifesi uygulanmasõ düşünülebi- lir. * Yeni teknoloji- ler üretecek, üretim ve istihdam arttõrõcõ yatõrõm projeleri değerlendirilip, ha- yata geçirilebilir. Teşviklerin ve devlet güvencesinin artmasõ, sa- nayiye ve piyasalara hareket getirecektir. Böylece kriz esnasõnda işyerle- ri, üretimlerine devam edebilecek ve bekle- nildiği gibi küçülmeye gitmeyerek istihdam oranõna katkõ sağlayabilecek. * İşyerlerinde modernizasyon ve inovasyon projelerine daha fazla destek verilmesi gere- kiyor. Son teknolojik gelişmeler uygulanarak üretilecek katma değeri yüksek ürünler, eko- nomiye son derece olumlu yönde etki edebi- lecek. * Reel sektörün uluslararasõ rekabet gücünü arttõrabilmesi için enerji fiyatlarõ konusunda yeni düzenlemeler yapõlmasõ gerekiyor. * İşyerlerinin dõş ve iç borçlarõ- nõn ve faizlerin kõsa bir süre de olsa konsolide edilmesi, sanayide üretimin kõsõlmasõnõn, küçül- menin ve stoklarõ elden çõkarma operasyonlarõnõn minimize edil- mesini sağlayacak ve ihracata olumlu yönde etki edecek. * Değişimlere uyum göstermek işletme için olmazsa olmaz bir koşuldur. Böylesi bir kriz döneminde ise işletmelerin bununla baş ede- bilmesi ve ayakta kalabilmesinin yolu, esnek düzenlemelerin uygulanmasõ ve yaygõnlaştõ- rõlmasõndan geçiyor. Cam: Enerji ucuzlatılmalı * Enerji piyasasõ liberalleştirilmeli. Doğalgaz ve elektrikte dağõtõm bölgelerinde özelleştir- me tamamlanarak bu piyasalar serbest reka- bete açõlmalõ. * Enerji fiyatlarõ ucuzlatõlmalõ. * Elektrik üretimi yatõrõmlarõ yapõlmalõ. * Ülke çapõnda kayõt dõşõnõn kayõt içine alõn- masõ için denetimler ve yaptõ- rõmlar yoluyla caydõrõcõlõk sağ- lanmalõ. * Cam sektörünün doğrudan ilişkide olduğu madencilik sek- törüne uygulanan ağõr vergi- lendirmeler ve altyapõ sorunu nedeniyle hammadde maliyet- leri yüksek miktarlara ulaşõyor. Bu da cam sek- töründeki üretim maliyetlerini olumsuz yön- de etkiliyor. Madencilik sektörü üzerindeki vergiler azaltõlmalõ. * İstihdam üzerindeki vergi yükü, sosyal güvenlik primleri ve zorunlu istihdam gibi yükler kaldõrõl- malõ. * Kriz sebebiyle ekonomik daralma- nõn istihdamõ etkile- memesi için gerekli ön- lemler alõnmalõ, en azõndan krizin etkileri bertaraf edilince- ye kadar sosyal gü- venlik işveren primlerinde indirime gidilmeli. * İç piyasada tüketim alõşkan- lõklarõnõn korunabilmesi bakõ- mõndan cam ve cam ürünle- rinde KDV indirimi yapõlmalõ. * Ülke çapõnda kayõt dõşõnõn kayõt içine alõn- masõ için denetimler ve yaptõrõmlar yoluyla caydõrõcõlõk sağlanmalõdõr. * Bürokrasinin verimliliği ve etkinliği art- tõrõlmalõdõr. Krize rağmen alışveriş Kriz ruh sağlığını da tehdit ediyor Ekonomik kriz ortamında tüm kesimleri olumsuz etkileyen stres, toplumun büyük kısmının ruh sağlığını “tükenmişlik sendromu” ile tehdit ediyor. Uzun, yoğun ve stresli çalışma saatleri... Tüm toplumu ya da birçok insanın geleceğini ilgilendiren konularda alınması gereken kararlar... İşten atılma korkusu veya işçi çıkaracağım stresi... Yükselen döviz ve inen borsa... Ankara Üniversitesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdülkadir Çevik, ekonomi ile psikoloji arasında yakın ilişki olduğunu, ekonomideki bozulmaların işverenlerde ve çalışanlarda ruhsal ve bedensel problemlere yol açabileceğini belirtirken son dönemde özellikle karar verme makamında bulunan insanların psikiyatrları daha çok ziyaret etmeye başladığını belirtti. (AA) Mustafa Alper Hamdi Akın Ekonomi Servisi - Giderek artan küresel mali kri- zin reel ekonomiye yansõmaya başladõğõ bu yõ- lõn ilk on ayõnda, Maliye’nin KDV, ÖTV gi- bi dolaylõ vergi gelirlerindeki performans kaybõ tüketim ve ekonomik aktivitede yavaş- lama sinyali verdi. Küresel ekonomideki teh- ditler ve bunun da etkisiyle Türkiye ekono- misine ilişkin belirsizliklerin tüketici güveninde yol açtõğõ düşüşün, yurttaşlarõn dolaylõ vergi doğuran harcamalarõnõ kõsma eğiliminde etkili olduğu görüldü. Özellikle dahilde alõnan KDV’de geçen yõlõn ay- nõ dönemine göre yaşanan reel bazda yüzde 7.5’lik düşüş tüketimdeki yavaşlamanõn gös- tergesi olarak yorumlandõ. Dayanõklõ tüketim malõ satõşlarõndan elde edilen ÖTV’de yüz- de 12.2, motorlu taşõtlardan sağlanan ÖTV’de yüzde 5.6, alkollü içkilerden ÖTV tahsilatõnda yüzde 3.3, özel iletişim vergisinde yüzde 0.4’lük “reel” düşüşler yaşandõ. Devletin en büyük gelir kalemi olan ve bütçe giderlerinin büyük bölümünü karşõlayan dolaylõ vergile- rin toplam vergi geliri içindeki payõ, geçen yõ- lõn aynõ dönemine göre 1 puan düşerek yüz- de 65.7’ye geriledi. Tüketim kõsõldõ, vergi pastasõ küçüldü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle