05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada dığında AKP’nin genel başkanı itiraz etmiş, şöyle de- mişti: “Eğer bunları Meclis’ten atarsanız, dağa çıkarlar...” Aynı genel başkan bugün Hakkâri’ye gidiyor, tam tersini savunuyor: “Bunlar terör örgütünün çizgisinde hareket ediyor... Hakkâri’yi bu kişilerden temizleyeceğiz!” CHP’nin çarşaf açılımı partinin geleneksel politi- kalarına ters bir durum. Türbanın üniversitelerde ser- best bırakılması için yapılan anayasa değişikliğini Ana- yasa Mahkemesi’ne götüren CHP, kara çarşafla par- tiye katılım töreni düzenliyor. CHP bir kitle partisi mi- dir? Evet... Toplumun her kesiminden oy istemeye hakkı var mıdır? Evet... Ancak her kesime açılayım derken, çekirdek tabanda çatlama olursa; bu, Dim- yat’a pirince giderken, deyimine benzer... MHP, AKP’nin neresinde duracağını nihayet net- leştirmiş görünüyor. Alevilerle ilgili açılım arayışı da, partiye yönelik kimi önyargıları ikincilleştirmeyi amaç- lasa gerek. DTP de tabanındaki AKP erozyonunu azaltmanın yolunu sertleşmede buldu. Bu gidişle, yerel seçim ön- cesi Güneydoğu ayrıca kaynayacak. Partiler neden klasik çizgilerinin dışında arayışa gir- di? Sorunun yanıtını vermeden önce Türkiye’nin yakın siyasi tarihinde seçmenin yarıya yakın bölümünü ku- caklamayı başarmış partilerle bütünleşen “siyasal slo- ganlara” bakalım... DP, 1950’lerde “Yeter söz milletin” dedi. O döne- min gereksinimine karşılık gelen bu çıkış sandıkta yan- kı buldu. AP, 1960’larda “Büyük Türkiye” dedi. Dünyaya açı- lım arayışındaki Türkiye’nin ortak gereksinimlerinden biriydi büyüme; sandık da bunu doğruladı. CHP, 1970’lerde “Toprak işleyenin su kullananın” dedi, “Ak günlere” dedi. Göç olgusunun başladığı, in- sanların yeni umutlar peşinde koştuğu bir ortama ya- nıt veren sloganlardı bunlar. CHP çok partili yaşam- da tarihin en yüksek oyunu aldı. ANAP, 1980’lerde “Çağ atlayacağız” dedi, “Tüm eği- limleri birleştireceğiz” dedi. 12 Eylül’ün ardından top- lum bu sloganlara sarıldı. ANAP’tan sonra AKP’ye dek yüzde 40’ı geçen ol- madı. AKP ne dedi? “Mevcutlarla olmaz” dedi. Toplum 2002’de son 20 yılın iktidarlarını sandığa gömdü. Girişte aktardığımız partilerin yeni arayışlarıyla yukarıdaki 10 yıllık dilimlerdeki çıkış sloganları ara- sında ne fark var? Bugünkü açılımlarda kaygı şu: Partiler, daha önce ittiklerini düşündükleri kesim- leri içlerine almaya çalışıyor. Oysa önceki sandık patlamalarında partiler, top- lumun sadece bir kesimine değil, tümüne ulaşan umutlarla, hedeflerle, sloganlarla yola çıktılar. “Söz milletin” herkese dönüktü... “Büyük Türkiye” herkese dönüktü... “Ak günlere” herkese dönüktü... “Çağ atlayacağız” herkese dönüktü... Bugün, topluma böylesi heyecanlar verecek poli- tikalar, sloganlar üreten parti yok. Bu olmayınca, han- gi kesime biraz daha açılırsak oyumuzu arttırırız, so- rusu öne çıkıyor. Dünya ekonomisinin krize girdiği, etkilerinin Tür- kiye’yi alev alev sarmaya başladığı bugünlerde özel- likle muhalefet partileri; hangi kesime göz kırpsak di- ye değil de, tüm kesimleri peşimizden nasıl sürüklesek ve Türkiye’yi düze çıkarsak, arayışına girmeli. İlk iki slogan önerisi bizden: Tek başına kurtuluş yok! Ekonomi varlıklarımız, toprağımızın parçasıdır! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada büyük değer taşıyan masayı Türkiye’ye gönderiyor; Resim Heykel Müzesi’nde yapılan bir törenle TC’ye armağan ediyor. Bu masa, tahtadan yapılmış herhangi bir ma- sa mı? Tarihe ışık tutan simgesel bir değer ifade etmiyor mu? Törendeki bir olay bugün bizi yönetenlerin ya- kın tarihimizden ne denli kopuk olduklarını gös- teriyor. Çankaya’daki AKP’li, tarihsel masayı getiren İs- viçre devlet adamına Türkiye Cumhuriyeti adına teşekkür etmeyi unutuyor. Kürsüden iniyor. Uya- rılar üzerine tekrar kürsüye gelerek teşekkür gö- revini yerine getiriyor. Lozan Antlaşması’nın imzalandığı masayı ko- yacak mekân bulunamıyor. Çankaya, yeri olmadığını öne sürüyor. TBMM’de de yer bulunamıyor. Masa eski Halkevi, bugün Resim ve Heykel Mü- zesi olan binada uzak bir köşeye, bir salona atı- lıyor. Neden Anıtkabir’deki müze akla gelmiyor? Ulusal Savaşı ayrıntılarıyla gözler önüne seren bölümlerin hemen sonuna konulabilir bu masa ve genç nesiller “bağımsızlık savaşından sonra ba- ğımsız TC’nin temellerinin bu masada atıldığını” gö- rebilirler. Diğer masa, Mustafa Kemal Atatürk’ün “sof- rasını” kurduğu masa... Softalar, gericiler, mürteciler, laik Cumhuriyet düşmanları, Mustafa Kemal’i sofrası ile haince eleş- tirdiler. Halkın gözünden düşürmeye çabaladılar. Devrimlerine karşı çıkma cesaretini bulamayanlar, yazıyla sözle saldırılarında, “sofra” sürekli bir sar- hoşun masası olarak tanıtılmaya çalışıldı. Nihayet dincilerin, gericilerin, laik Cumhuriyet düşmanlarının yıllardır söylediklerini geniş kitlelere ulaştırmaya çalışan bir film piyasaya sürüldü. İçerideki ve dışarıdaki düşmanlarına Atatürk’ü küçültmeye fırsat veren, Atatürk’ün bilinmeyen yan- ları bizden saklanıyor aldatmacasıyla hangi he- sapların peşinde olduğu -şimdilik- anlaşılmayan bir film... Gerçeği saptıran birçok maddi hatalar dışında film; devrimlerini, askeri ve siyasal dehasını sol- layarak, Atatürk’ü tembel, yalnız, kimsesiz, geceleri sofra kurup bir şişe rakı tüketen ve durmadan si- gara içen, 1930’dan sonra emekli hayatı yaşayan biri olarak tanıtıyor. Oysa Atatürk’ün, yanında yıllarca gece gündüz hizmet görenlerin veya çok yakınında bulunanla- rın anlattıklarına göre... Çankaya’da Müze Köşk’te duran masada her gece kurulan sofra akademik bir kimlik taşıyor. Yüzlerce belge niteliğindeki anı bu tanımlama- yı doğruluyor. Ölünceye kadar yıllarca yakınında bulunan Prof. Dr. Afet İnan; “Mustafa Kemal Ata- türk imzalı, Medeni Bilgiler -Türk Milletinin El Ki- tabı’nın” önsözünde bizzat görüp yaşadıklarını ya- zıyor: “Atatürk’ün çevresinde toplanmalar çok çeşit- lidir. Gündüzleri çoğunlukla özel kütüphanesinde sürekli birkaç kişi ile ya çalışır veya belirli bir ko- nu üzerinde konuşmalar yapardı.” Sonra sofrayı anlatıyor: “...Bunlar (Atatürk’ün yaptığı görüşmeler) oto- mobil veya motor gezintilerinde devam eder ve ço- ğunlukla Ankara’da çiftlik evlerinde ya davetliler ve- ya oraya toplanmış olan halk ile doğrudan doğruya yapılanları, meseleleri ve düşüncelerini sorardı... ...Atatürk’ün akşam toplantıları (sofra) vardır... Ak- şamüzeri başyaver yanına gelir ve sofraya kimle- rin davet edilmesini emrettiklerini sorardı. Atatürk bu listeyi o günkü çalıştığı ve okuduğu kitaplarla ilgili kimseler olmasını ister ve ona göre yazdırır- dı...” Ölünceye kadar yanından ayırmadığı, 12 yıl ge- ce gündüz demeden Atatürk’e hizmet eden “kü- tüphanecisi” Nuri Ulusu anılarında: “...Atatürk’ün çalışması ve okuma yeri yalnız kü- tüphanesi ve çalışma odası değildi. O meşhur ak- şam sofraları da adeta bir çalışma yerimizdi. O meş- hur dönerli kara tahtamız, çeşitli lügatler, ansik- lopediler, dergi ve broşürler, o günlerde okudu- ğu kitaplar yemek salonunda benim özel ayırdığım bir bölümde dururdu. Gerekli olduğu zamanda he- men gözü ile işaretini verir, ben de istediğini önü- ne koyuverirdim...” diye yazıyor. Bire bir yaşanan gerçekleri yansıtan saptamalar, anlatımlar, anılar yalan, yanlış... doğru olan Orhan Pamuk’a Nobel kazandıran yolda kazanmak ha! [email protected] SAYFA21 KASIM 2008 CUMA CUMHURİYET 17HABERLERİN DEVAMI İstanbul PB 17 Edirne PB 17 Kocaeli PB 18 Çanakkale PB 18 İzmir Y 19 Manisa Y 18 Aydın Y 19 Denizli Y 17 Zonguldak PB 17 Sinop PB 17 Samsun PB 20 Trabzon PB 19 Giresun PB 19 Ankara PB 13 Eskişehir PB 11 Konya PB 13 Sıvas B 11 Antalya Y 20 Adana Y 22 Mersin Y 22 Diyarbakır Y 16 Şanlıurfa Y 18 Mardin Y 13 Siirt Y 13 Hakkâri Y 9 Van Y 9 Kars Y 8 Oslo K 1 Helsinki K 2 Stockholm K 0 Londra Y 11 Amsterdam Y 8 Brüksel Y 7 Paris Y 10 Bonn Y 7 Münih Y 4 Berlin Y 5 Budapeşte B 9 Madrid B 16 Viyana Y 8 Belgrad B 14 Soyfa B 15 Roma Y 19 Atina B 21 Zürih Y 8 Moskova Y 4 Aşkabat Y 18 Astana PB 3 Taşkent PB 20 Bakû B 14 Bişkek B 15 Tiflis PB 16 Kahire B 21 Şam Y 20 Yurt geneli parçalı çok bulutlu, Kıyı Ege, Batı Akdeniz kıyıları, Doğu Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Ana- dolu yağışlı geçe- cek. Hava sıcaklığı batı bölgelerde 2-4 derece artacak, di- ğer yerlerde önemli bir değişiklik olma- yacak. CMYB C M Y B ‘Gürcistan’a destek vermeyin’ MAHMUT GÜRER ANKARA - Rusya Savunma Bakanõ Anatoli Serdyukov’un Türkiye temaslarõnda, iki ülke ilişkileri ve bölgeyi ilgilendiren ko- nularda çok net mesajlar verdiği öğrenildi. Rus Bakan’õn Türk mu- hataplarõna, Montrö Boğazlar Söz- leşmesi’nin tartõşõlmasõnõ isteme- diklerini ve Karadeniz’e NATO donanmasõnõn girmesine kesin- likle karşõ çõktõklarõnõ iletirken Ankara tarafõndan Gürcistan’a verilen desteğin, ilerleyen süreç- te bu ülke için çok vahim sonuç- lar doğurabileceğini söylediği bil- dirildi. Rusya Savunma Bakanõ Serdyukov, Ankara’nõn ardõndan İstanbul’da gerçekleştirdiği te- maslarõ da dün tamamlayarak ül- kesine döndü. Rus Bakan’õn An- kara’da gerçekleştirdiği temas- larda, Gürcistan savaşõ sõrasõnda kriz yaratan Möntrö Boğazlar Sözleşmesi konusunda Ankara’nõn Rusya’dan yana kaygõ duyma- masõ gerektiğini, Rusya ile Tür- kiye’nin Karadeniz’deki en önem- li ortaklar olduğunu ilettiği öğre- nildi. Bunun yanõ sõra Rus Ba- kan’õn Türkiye ziyaretinde şu me- sajlarõ verdiği öğrenildi: - Karadeniz: Bölgeye bir NA- TO donanmasõnõn girmesi, her iki ülke için de olumlu olmaz. Ka- radeniz’in en güçlü iki ülkesi Rusya ve Türkiye’dir. Bu neden- le, bölgede terör ve kaçakçõlõkla mücadele amacõyla sürdürülen, “Uyum Harekâtı”nõn kapsamõ mutlaka genişletilmelidir. Bu ha- rekât kapsamõnda bölgede ihbar üzerine yapõlan denetlemelerin yanõ sõra sürekli devriye sistemi getirilebilir. Böylece yabancõ do- nanmalarõn bölgeye girme iste- minin temel nedeni ortadan kalkar. - Gürcistan krizi: Gürcistan krizi sõrasõnda, Gürcistan’õn en önemli desteği Türkiye’den aldõ- ğõ görülmektedir. Bu destekler ülkemizde büyük tepki topla- maktadõr. İkili ilişkilerin sürekli- liğinin bozulmamasõ için Türkiye bu konuda daha dikkatli olmalõdõr. Gürcistan’õn NATO’ya dahil edil- mesi Rusya tarafõndan desteklen- memektedir. - AKKA: Türkiye’nin, Avrupa Konvansiyonel Silahlar Anlaş- masõ’nõn (AKKA) yeniden dev- reye sokulmasõ konusundaki ça- balarõnõ iyi niyetle karşõlõyoruz. Ancak bu anlaşma sadece Rusya tarafõndan askõya alõnmamõştõr. Avrupa ülkelerinin birçoğu bu anlaşmayõ onaylama gereği dahi duymamõştõr. - Füze kalkanı: Rusya, ABD ta- rafõndan Avrupa’daki birçok ül- keye kurulmasõ öngörülen “füze kalkanı” projesine karşõdõr. Tür- kiye’nin de bu proje içerisinde yer almayacağõnõ düşünüyoruz. - Savunma ihaleleri: Türkiye silahlõ kuvvetlerini ciddi biçimde modernize etmektedir. Bu proje- lerin içerisinde Rusya’nõn da yer almasõ ikili ilişkilerin gelişmesine yardõmcõ olmasõnõn yanõ sõra Tür- kiye-Rusya arasõndaki askeri ya- kõnlaşmanõn da başlangõcõ ola- caktõr. Aktan, son yolculuğuna uğurlandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP İstanbul Milletvekili Gündüz Aktan, An- kara’da düzenlenen törenlerin ardõndan İs- tanbul’da toprağa verildi. Bir süredir böbrek kanseri tedavisi gören ve önceki gün kalp ve karaciğer yetmezliği sonucu yaşamõnõ itiren emekli Büyükelçi, MHP İstanbul Milletvekili Gündüz Aktan için dün Ankara’da ilk tören Dõşişleri Bakanlõğõ önünde yapõldõ. Saygõ duruşuyla başlayan tö- rene, Aktan’õn ailesi, yakõnlarõ, dõşişleri Ba- kanõ Ali Babacan, Müsteşar Büyükelçi Er- tuğrul Apakan, AB Genel Sekreteri Bü- yükelçi Oğuz Demiralp, TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanõ ve eski dõşişleri bakan- larõndan Yaşar Yakış, eski Dõşişleri bakan- larõndan Hikmet Çetin, çok sayõda diplomat ve bakanlõk mensubu katõldõ. Dõşişleri Bakanõ Babacan Aktan’õn “büyükelçilik mesleğinin entelektüel, akademik vasıflarını ön pla- na çıkaran, aydın ve araştırmacı bakış açı- sını diplomasinin pratik sınamalarıyla örtüştürmesini bilen, dünyaya her zaman en geniş optikten bakabilmiş, fikir sahibi olmadan önce bilgi sahibi olmayı kendisine ilke edinmiş, düşünceleriyle iz bırakan seç- kin bir şahsiyet olduğunu” belirtti. Aktan için ikinci tören TBMM’de düzenlendi. Tö- rende, Aktan’õn eşi Ülkü, oğlu Uygar ve kõ- zõ Nazan Aktan hazõr bulunarak taziyeleri ka- bul etti. Törene, TBMM Başkanõ Köksal Toptan, 9. Cumhurbaşkanõ Süleyman De- mirel, Devlet Bakanõ ve Başbakan yardõm- cõlarõ Cemil Çiçek, Nazım Ekren, Hayati Yazıcı, CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli, DSP Genel Başkanõ Zeki Sezer, BBP Genel Baş- kanõ Muhsin Yazıcıoğlu, ANAP Genel Başkanõ Salih Uzun, DP Genel Başkanõ Sü- leyman Soylu, eski SP Genel Başkanõ Re- cai Kutan’õn yanõ sõra çok sayõda bakan, mil- letvekili, eski parlamenterler, diplomatlar ve sevenleri katõldõ. Törene DTP’li Meclis İda- re Amiri ve Muş Milletvekili Sırrı Sakık ile Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan da ka- tõldõ. Sakõk ve Kurtulan, Bahçeli’nin elini sõ- karak başsağlõğõ dileklerini ilettiler ve daha sonra camideki törene de katõldõlar. Törenin ardõndan Aktan’õn naaşõ tören kõtasõnca am- bulansa kadar taşõndõ. Uygar Aktan babasõ- nõn fotoğrafõnõ taşõrken kõzõ Nazan Aktan da kardeşinin elinden tutarak ona eşlik etti. CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, törenin ardõndan 9. Cumhurbaşkanõ Demirel’i ara- basõna kadar uğurladõ. Baykal daha sonra Baş- bakanlõk tarafõndan akreditasyon kartõ veril- meyen Star TV muhabiri Fatma Çözen’in yanõna gelerek geçmiş olsun dileklerini ilet- ti. Baykal, Çözen’e, “Sürgündeki Başba- kanlık Muhabirleri Derneği’ni kurun. Si- ze bir de başbakan bulalım. Orada çalış- malarınızı sürdürün” diyerek espri yaptõ. Aktan’õn naaşõ daha sonra cenaze namazõ kõ- lõnmak üzere Kocatepe Camisi’ne götürüldü. Buradaki törene de Toptan, Baykal, Bahçe- li’nin yanõ sõra Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan, Hava Kuvvetleri Komutanõ Orgeneral Aydoğan Babaoğlu, Kara Kuvvetleri Kurmay Başka- nõ Orgeneral Aslan Güner, TOBB Başkanõ Rifat Hisarcıklıoğlu ile çok sayõda siyaset- çi, diplomat katõldõ. Cumhurbaşkanõ Gül, Erdoğan ve diğer si- yasiler, camiye gelişlerinde Gündüz Ak- tan’õn eşi Ülkü ile çocuklarõ Nazan ve Uygar Aktan’a başsağlõğõ dileğinde bulundular. Cumhurbaşkanõ Gül, cenaze namazõnda, Nazan ve Uygar Aktan’õn arasõnda saf tuttu. Cenaze namazõnõn ardõndan Başbakan Er- doğan, Cumhurbaşkanõ Gül’ün makam ara- basõna binerek camiden ayrõldõ. Aktan’õn ce- nazesi daha sonra defnedileceği İstanbul- Büyükada’ya gönderildi. ‘Küçük sahte belge düzenledi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Ba- yõndõrlõk ve İskân Bakanlõğõ Müsteşar Yar- dõmcõsõ Mahmut Küçük’ün, laboratuvar denetçi belgesi alabilmek için sahtecilik yap- tõğõ iddiasõnõ Meclis gündemine taşõdõ. Kart, Bayõndõrlõk ve İskân Bakanõ Faruk Özak’õn yanõtlamasõ istemiyle TBMM Başkanlõğõ’na sunduğu soru önergesinde, Müsteşar Yardõmcõsõ Küçük’ün, “inşaat mühendisi Mahmut Küçük” unvanõyla, Ba- yõndõrlõk ve İskân Bakanlõğõ Yapõ Denetim Komisyonu Başkanlõğõ’na, laboratuvar de- netçi belgesi alabilmek için başvurduğunu kaydetti. Küçük’ün, yönetmelikte öngörü- len, laboratuvarda ya da benzeri bir alanda çalõşma şartõnõ taşõmadõğõ halde, dilekçe ekinde sunduğu belgeleri sahte olarak dü- zenlediğini iddia eden Kart, “Bu belgeler düzenlenirken şube müdür vekiline bas- kı yaptığı, 1996’da düzenlenmiş belge- lerde sadece laboratuvar deneyini yapan kimya mühendisinin ve Merkez Döner Sermaye İşletme Müdürü’nün kaşe ve imzası varken, 2005’te düzenlenen bel- geye ise önceki kaşelerin yanı sıra inşa- at mühendisi Mahmut Küçük kaşesi basılmış ve imzalanmıştır” dedi. Okyanus zanlõlarõ mahkemede ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Konya’da Okyanus Şirketler Gru- bu’na yönelik yapõlan son operas- yonda gözaltõna alõnan, aralarõnda Selçuk Üniversitesi (SÜ) Rektörü Süleyman Okudan’õn da bulun- duğu 30 kişi Adana Adliyesi’ne getirildi. Çuvallar dolusu belge ve dosyalarla birlikte sabah erken sa- atlerde getirilen zanlõlarõn, cumhu- riyet savcõlõğõndaki sorgularõnõn ar- dõndan Özel Yetkili Ağõr Ceza Mah- kemesi’ne sevk edilmesi bekleniyor. Konya Emniyet Müdürlüğü Ka- çakçõlõk ve Organize Suçlar ile Te- rörle Mücadele Şubeleri’nde sor- gularõ tamamlanan zanlõlar sağlõk kontrollerinin ardõndan sabah erken saatlerde Adana’ya getirildi. SÜ Rektörü Prof. Dr. Okudan, Tõp Fa- kültesi Hastanesi Baş Müdürü Atil- la Çalışkan, Kültür Spor Daire Başkanõ Üzeyir Durmuş, Konya Numune Hastanesi Başhekim Yar- dõmcõsõ Ahmet Sahar, Konya Va- kõflar Bölge Müdürü İbrahim Genç, Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Avcı’nõn da ara- larõnda bulunduğu 30 kişi geniş gü- venlik önlemleri altõnda Adana Ad- liyesi’ne getirildi. İki polis otobüsüyle getirilen zan- lõlarla birlikte polisler operasyonda ele geçirilen çuvallar dolusu belge- yi ve dosyalarõ savcõlõğa teslim et- ti. Polisler eşliğinde adliyeye geti- rilen Okudan, gazetecilerin sorula- rõnõ yanõtsõz bõrakõrken bazõ zanlõlar ceketleri ve kollarõyla yüzlerini giz- lemeye çalõştõ. Çevrecilerin maden zaferi ÖMER ŞAN RİZE - Artvin’in Cerattepe mevkisinde bakõr madeni açma çalõşmasõ yapan Artvin Bakõr ve Maden İşletmesi, çevrecilerin açtõğõ davalar sonucu ruhsatõ- nõn iptal edilmesi üzerine bölgeyi terk etti. Halita Milli Parkõ içerisinde bulunan Cerattepe mevkisindeki maden arama çalõşmalarõyla ilgi- li Artvin Barosu ve Yeşil Artvin Derneği’nin Rize Bölge İdare Mahkemesi’ne açtõğõ davalar çev- recilerin lehine sonuçlandõ. 15 yõllõk mücadelenin ardõndan iş- letmenin maden arama ruhsatõ iptal edildi. Bölgedeki tüm çalõşmalarõnõ durduran işletme, iş makineleri- ni, konteynerleri, portatif bina ve malzemelerini kamyonlara yükledi. Mühendislik ve inşaat sözleşmelerini de fesheden maden yetkilileri, bakõr medeni için böl- gede açõlan galeriyi de betonla- yarak kapatacaklarõnõ söylediler. Artvin Bakõr ve Maden İşlet- mesi Genel Müdür Yardõmcõsõ Sabri Altınoluk, mahkeme ka- rarõyla projeyi çalõşõr hale dö nüştürme olasõlõğõnõn çok düşük olduğunu belirterek “Belirsizlik ve ardından gelen küresel ma- li kriz, bu projeye fon ayırarak yatırım yapmamızı gittikçe zor- laştırmıştır. Projeyi sonlandır- mak zorunda olduğumuz için çok üzgünüm” dedi. İstanbul Haber Servisi - Hü- seyin Üzmez’in “Çocuğun cinsel istismarı” suçundan yargõlandõğõ davanõn ilk duruşmasõna mağdur çocuk B.Ç’nin avukatõ olarak ka- tõlan Alperen Akdemir’in, İstan- bul Barosu’ndaki kaydõnõn haziran ayõnda silindiği, bu nedenle avu- katlõk yapmasõnõn mümkün olma- dõğõ bildirildi. İstanbul Barosu Başkanõ Mu- ammer Aydın yaptõğõ açõklamada, Akdemir’in daha önce baroya ka- yõtlõ olduğunu ancak konut ve bü- ro adresini değiştirdiği halde de- ğişikliğin baroya bildirilmemesi nedeniyle 26 Haziran 2008 tarihi itibarõyla kaydõnõn silindiğini be- lirtti. Aydõn, şunlarõ söyledi: “Bu kişi avukat, ama adresleri ko- nusunda sorun var. Bu yüzden barodan kaydı silindi. Uzun sü- redir bu kişinin adreslerine ula- şılamamış, verdiği telefonlar baş- kalarına ait çıkmış. Bu nedenle baromuzca alınan karar resen iş- leme alınmış ve Tebliğ Kanu- nu’na göre de bilinen adreslerin kapılarına ilanen asılmış. Yani bu kişi hakkında kesinleşmiş bir silme kararı var.” Aydõn, Akdemir’in başka bir baroya kayõt yaptõrmasõ için de ken- dilerinden sicil dosyasõnõn isten- mesi gerektiğini belirterek bu ki- şelerin avukatlõk yapmamasõ ge- rektiğini ifade ederek “Vekâlet alarak davaya katılmış olabilir, ama o dönemde baro kaydı ol- madığı için yaptığı şey yasal de- ğildir. Bu nedenle dosyasını iş- leme aldık, birtakım araştırma- lar yapıyoruz. Bilgilerin bize ulaşmasından sonra gerekli suç duyurusunda bulunacağız” dedi. BÇ’nin avukatı barodan değil
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle