03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 OCAK 2008 PAZARTESİ 4 ANKARA, İSTANBUL GENEL MERKEZİN HABERLER CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Karacaahmet Cemevi’nde aşure gününe katıldı 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Baykal rahat muhalifler ise tepkili ? Muhalif PM üyelerinden Öymen, “İstanbul kongresinde bizi konuşturmadılar. Parti içi demokrasi ayaklar altında” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP’nin kurultayda büyük ağırlığı olan Ankara ve İstanbul’da tek listeli, yarışsız il kongrelerinde genel merkeze yakınlığı bilinen adaylar seçimi kazanırken henüz İzmir il kongresinin tarihi saptanmadı. Muhalif PM üyelerinden Örsan Öymen, “İstanbul kongresinde bizi konuşturmadılar. Parti içi demokrasi ayaklar altında” dedi. Muhalifler, merkez ilçe ve büyük ilçelerde başarılı oldukları bazı illerde kongrelerin yapılmamasına da dikkat çekti. CHP’de kongre süreci birçok ilde yargı gölgesinde sürerken genel başkan adaylığını açıklayan Samsun milletvekili Haluk Koç’a destek veren muhalifler ciddi bir varlık gösteremedi. Ankara ve İstanbul il kongrelerinde muhalifler aday çıkaramadı, tek listeyle seçime gidildi. CHP genel merkezinde yapılan Ankara il kongresinde, görevdeki il başkanı Yaşar Çıtak, İstanbul’da da Gürsel Tekin yeniden il başkanı seçildi. Muhaliflerden İstanbul Milletvekili Ali Topuz, “Figüran olmak istemediğim için kongreye katılmadım. Her şeyi ayarlamışlar. Büyük şehirler ve kesip budadıkları yerler dışında iyi gidiyoruz. Yozgat, Çorum, Kocaeli, Denizli gibi illerde muhalifler etkili oldu. Bizim kazanacağımız yerlerde il kongrelerini erteliyorlar. Edirne, Çanakkale, Denizli il kongreleri ertelendi” dedi. Muhalif Parti Meclisi (PM) üyelerinden Örsan Öymen de, “İstanbul il kongresinde muhalefeti konuşturmadılar. Ben bir PM üyesi olarak söz istedim, ancak yeterlilik önergesi vererek konuşmamızı engellediler. Böyle parti içi demokrasi olmaz” diye konuştu. ‘Devlet inanç üstüdür’ ? Baykal, Alevi toplumunun ayrım yapmadan inançlara saygı duymayı bilen yüce şahsiyetlerin yolundan yürüdüğünü söyledi. İstanbul Haber Servisi Karacaahmet Cemevi’nden Aşure Günü’ne katılan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “Devlet belli bir kimliğin devleti olursa, o zaman tehlikeli. Devlet inançlar üstüdür. Hepimizin devletidir ve öyle kalmalıdır” dedi. CHP Genel Başkanı Baykal, dün Karacaahmet Cemevi’ni ziyaret ederek geleneksel aşure gününe katıldı. CHP lideri Baykal’a, milletvekilleri Mehmet Sevigen, İlhan Kesici, Nur Serter, Mehmet Ali Özpolat, Bihlun Tamaylıgil ve önceki gün gerçekleştirilen kongrede İstanbul İl Başkanı seçilen Gürsel Tekin eşlik etti. CHP Genel Başkanı Baykal, Alevi toplumunun ayrım yapmadan inançlara saygı duymayı bilen yüce şahsiyetlerin yolundan yürüdüğünü, tarihleri boyunca çektikleri acılara karşın hiçbir zaman boyun eğmeyerek bu inançlarını korumayı başardıklarını söyledi. Baykal, kendisini dinlemeye gelenlere “Siz acıyı yüreğinde taşımayı bilenler, Anadolu kültürümüzün özüsünüz. Sizi azaltmak değil, çoFotoğraf: UĞUR DEMİR Türkiye 70 Milyon... Yedi kişilik bir aileniz olsa... Düşünürsünüz. Nasıl büyüyecekler? Nasıl okuyacaklar? Nasıl meslek sahibi olacaklar? Nasıl evlenip mutlu olacaklar? Hepsi de her aşamada para isteyecek, emek isteyecek, zorlukları aşmak için güç isteyecek. Ailenin erkeği, kadını, beş çocuğu. Kızlar, erkekler. Erbakan iktidarının bir söylemi vardı: Çoğalalım, güçlü olalım. AKP iktidarı da doğum kontrolüne karşı. Çok çocuklu ailelere daha çok yardım yaparak çoğalmayı teşvik ediyor. Çoğalalım, güçlü oluruz. Yan yana saf tutup, yumruklarımızı sıkıp yürürsek güçlü görünürüz elbette. Sonra mola verip oturunca nasıl görünürüz? Eğitim mi? Aman, imam olsunlar, hatip olsunlar. Aman, kızların başı örtülü olsun. Sonra? Sonra ne isterlerse onu olsunlar. İmam olup, hatip olup sonra da kaymakam olsunlar, vali olsunlar, büyükelçi olsunlar, maliyeci olsunlar, doktor olsunlar, yargıç olsunlar, öğretmen olsunlar, emniyet müdürü olsunlar. Kızlar da başlarını örttükten sonra ne isterlerse olsunlar. Ama kızlar, daha iyisi evde otursunlar, çocuk büyütsünler, birbirlerini ziyaret etsinler, komşu olsunlar, iyi eş olsunlar, daha ne? ??? Türkiye 70 milyon. Her yıl lise öğrencilerinin üstüne üniversiteye girebilmek karabasan gibi çöküyor. Üniversiteye girmek artık bir kimlik savaşı olmuş. Ama girenler nerelere giriyor? Önemi yok, bilen de yok. Girenlerin kaçta kaçı bitiriyor? Önemi çok da merak eden yok. Bitirenler iş buluyor mu? Önemi pek çok da yanıt veren yok. İş bulanlar kaç para alıyor? Bu parayla insan geçiniyor mu? Üniversiteyi bitirenler ana baba desteği olmadan yaşayabiliyor mu? Kim nasıl evleniyor? Bir evlilik kaça mal oluyor? Önemi çok, merak eden yok, yanıt veren hiç yok. ??? ‘Çoğalın, çoğalın, güçlü olalım’ öyle mi? Eğitemediğiniz, iş sahibi yapamadığınız milyonlarca genç. Ne olacak bu gençler? Ne yapacak bu gençler? Nüfusun yarısı 28 yaşın altında. Sonra? Kimisi namazında niyazında Rabbine dua edecek. Kimisi internet kafelerde sanal âlemde gezinecek. Düşünmesi gerekenler nerede? Çocukları genç yaşlarında dolar milyoneri olanlar? Genç tüccarlar. Amerika eğitimliler. ‘Yürü Ya Kulum’ sözlerini duyacak yerlerde olanlar. Çoğaldık, güçlü müyüz? Yoksa sorunlarımız katlanıyor mu? Görüyoruz. Daha da göreceğiz... email:[email protected] [email protected] www.erdalatabek.com Gazalcı kınadı Eski Denizli milletvekili Mustafa Gazalcı da, Denizli il kongresinin MYK kararıyla hiçbir gerekçe gösterilmeden belirsiz bir tarihe ertelenmesini kınadı. Mustafa Gazalcı, “İl kongresinin kurultay hesaplarına kurban edilmesi yanlıştır. Her türlü hazırlığı tamamlanan il kongresinin kurultaya yetişecek bir biçimde ya eski tarihinde ya da ona yakın bir tarihte yapılacağı hemen açıklanmalıdır. Acaba bu ertelemede ilçe kongrelerinin hemen tümünde CHP’de ‘yenilik ve değişim’ isteyenlerin kazanması mı rol oynamıştır?” görüşünü dile getirdi. Baykal, aşure gününde Alevilere, “Sizi azaltmak değil, çoğaltmak, kucaklamak lazım” dedi. ğaltmak, kucaklamak lazım. inançlarının hâkim olmasını devleti niteliğinin korunması geHerkesin inancına, kimliğine istiyorlar mı, hayır. Bizim iste rektiğini vurgulayarak şunları saygılıyız, başımızın üstünde ğimiz, yeniden Kerbela’lar, Sı söyledi. “Bizler yıllarca horlanyeriniz var. Devlet bir inancın, vas’lar, Gaziosmanpaşa’lar ya dık, dışlandık, Maraş’ta, Sıkültürün, mezhebin değil, her şanmamasıdır” diye konuştu. vas’ta, Çorum’da. İncindik ama kesin devletidir” dedi. Aşurenin az olanların toplamın hiçbir zaman incitmedik kimdan, farklılıkların birleşmesin seyi. Hep barış ve kardeşlikten ‘Hepimizin devleti’ den yapıldığını belirten Baykal, yana olduk, çünkü Alevilerin olTürbanın siyasi simge olarak “Simge diyorsanız alın size bir mazsa olmazıdır barış. Bizlerin kullanılmasına da göndermede arada olmanın simgesi” dedi. dilekleri çok değil. Türkiye bulunarak, devlete yeni bir “kı Baykal, aşure günü yurttaş olan Cumhuriyeti’nin laik yapısının lık kıyafet” giydirilmesinin teh Antalyalı Deniz Baykal olarak korunması, Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerinin uygulanlikeli olduğunu belirten Baykal, katıldığını belirtti. ması, cemevlerine yasal statü ta“Devlet belli bir kimliğin devnınması, zorunlu din derslerileti olursa, o zaman tehlikeli. “Laik devlet korunmalı” Karacaahmet Sultan Dergâhı nin kaldırılması, devletin tüm Devlet inançlar üstüdür. Hepimizin devletidir ve öyle kalma Dedesi Muharrem Ercan da, mezheplere aynı hizmeti verlıdır. Aleviler sadece kendi Türkiye’nin laik, sosyal hukuk mesidir.” ‘Her konuda değişiklik olur’ TBMM Başkanı Toptan, Anayasa Mahkemesi’nin karar verdiği konularda değişiklik yapılamayacağı yönündeki iddiaların anayasa hukukuna aykırı olduğunu söyledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Köksal Toptan, “Anayasa Mahkemesi’nin karar verdiği bir konuda, anayasa değişikliği yapılamaz” görüşünün “anayasa yapım hukukuna aykırı bir iddia” olduğunu söyledi. TBMM Başkanı Toptan, dün Kanal 7’de “Başkent Kulisi’’ programına katıldı. Toptan, “Başörtüsü tartışmalarının ardından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Danıştay tarafından yapılan açıklamaların Meclis’e karşı mı yapıldığını düşünüyorsunuz?’’ sorusu üzerine, “Doğrudan Meclis’e karşı böyle bir şey düşünemeyeceğini” söyledi. Toptan, “Kuvvetlerden biri, kendini diğerinin yerine ikame edemez. Ancak burada kritik nokta, bu yetkiler, olağanüstü sınırsız da değil” dedi. ken Meclis bu konuda bir şey yapamaz” yorumları anımsatılarak yöneltilen bir soruya “Anayasa ve içtüzüğün öngördüğü şartları taşıyan bir anayasa değişikliği önerisi TBMM’ye geldiği zaman teknik düzeyde incelenir, sonra da Anayasa Komisyonu’na gönderilir. Anayasa Komisyonu, bu tartışmaların hepsini yapar” yanıtını verdi. “Anayasanın 2. maddesine atıf olduğu için bir şey yapılamaz” yorumları anımsatıldığında da Toptan, “Anayasa Mahkemesi’nin karar verdiği bir konuda, Anayasa değişikliği yapılamaz, denilemez. Bu, anayasa yapım hukukuna aykırı bir iddia olur. 1982 Anayasası’nın pek çok hükmü, geçen sürede değişikliğe uğramıştır. Değiştirilmeden önce, Anayasa Mahkemesi’nin bunlarla ilgili kararları vardır. Anayasa Mahkemesi, değişen o şartlara göre hüküm vermeye başlamıştır” görüşünü dile getirdi. BAKAN ÜYELERLE GÖRÜŞTÜ RTÜK’te gizli randevu tartışması FIRAT KOZOK ANKARA Tartışmalı yasa tasarısıyla gündeme gelen Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nda, AKP ve CHP kontenjanından seçilen üyeler arasında da gerilim yaşanıyor. Zahit Akman başkanlığındaki AKP’li üyelerin yeni taslağı anlatmak üzere CHP kontenjanından seçilenlerden habersiz olarak Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’la görüşmesi, kurulda gerilimi tırmandırdı. Gizli görüşmeyi ortaya çıkaran Mehmet Dadak, “Gizli bir gündem ve özel hususların tartışıldığı ortaya çıkmıştır” dedi. Edinilen bilgilere göre, RTÜK üyeleri, Zahit Akman başkanlığında, üzerinde çalıştıkları yeni RTÜK Yasası’nı görüşmek üzere Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’la görüşmeye karar verdi. Gerekli randevu, 10 Ocak Perşembe gününe alındı. Ancak daha sonra üyeler, RTÜK Özel Kalemi tarafından aranarak önce “Randevunuz saat 11.00’e alındı” bilgisi verildi ardından da üyeler bu kez yine Özel Kalem tarafından “Sayın Bakan’ın çok acil işi çıkmış, randevu iptal” diye arandı. Olayı araştıran CHP’li üyeler, randevunun iptal edilmediğini “sadece AKP’li üyelerin randevuya katıldığını” ortaya çıkardı. Gizli randevuyu ortaya çıkaran RTÜK’ün CHP’li üyesi Mehmet Dadak, RTÜK Başkanı Zahit Akman’a mektup yazdı. Dadak mektubunda olayı anlatıp “Gizli bir gündem ve özel hususların tartışıldığı ortaya çıkmıştır” iddiasında bulundu. ‘Ekonomi tartışılmalı’ Küresel krizin Avrupa’ya gelmesi durumunda, Türkiye’nin birtakım ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya kalacağını vurgulayan Toptan, “Bizim bunu tartışmamız lazım. Biz bunları yapmıyoruz. 15 senedir türban aşağı, türban yukarı bunu tartışıyoruz’’ dedi. Toptan, “Anayasa Mahkemesi’nin kararı var ‘Saygı göstermek lazım’ CHP lideri Deniz Baykal’ın sert tepkisi anımsatılarak yöneltilen bir soru üzerine de Toptan, “Bunlar hassasiyetlerdir, toplumsal reflekslerdir. Bunların hepsine saygı göstermek lazım. Cumhuriyet mitingleri yapıldığı zaman da aynı şeyi söylemişimdir. Bir toplumda değişik frekanslı bu tür reflekslerin olmasından endişe duymamak lazım’’ açıklamasını yaptı. Toptan, Türkiye’de derin devletin olup olmadığının sorulması üzerine şunları kaydetti: “Genel olarak derin devlet her yerde vardır. Hatıramı anlatayım; 17 Aralık 2005’te Brüksel’e gitmiştik, AB bize müzakere tarihi verecekti. Herkes biraz gergin; müzakere tarihi verilecek mi verilmeyecek mi? Uzun yıllar Avrupa’da yaşamış bir arkadaşımız, ‘Hiç endişe etmeyin beyler, bu Avrupa bizi AB’ye alacak’ dedi. Ben de ‘Niye alacak’ dedim. Dedi ki ‘Avrupa derin devleti böyle istiyor’. Ben de ‘Bu derin devlet Avrupa’da da mı var?’ dedim, ‘Dünyanın her yerinde var’ dedi.” TSK’NİN OPERASYONLARI Operasyona tepki Emek Partisi (EMEP), Demokratik Toplum Partisi (DTP), Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP), Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) ve Ezilenlerin Sosyalist Platformu’nun da (ESP) aralarında bulunduğu çok sayıda demokratik toplum örgütü, AKP İstanbul il teşkilatı önünde gösteri yaparak sınır ötesi operasyonların durdurulmasını ve zamların geri alınmasını istedi. (Fotoğraf: MEHLİKA AKGÜN) Kaçan PKK’lilere ‘peşmerge kimliği’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) operasyonlarından kaçan terör örgütü PKK mensuplarına Irak Kürdistan Demokratik Partisi’ne (IKDP) bağlı peşmerge gücünün kimlikleri ve seyahat belgelerinin verildiği öğrenildi. PKK ve IKDP arasında varılan gizli mutabakata göre terör örgütünün Irak’ın kuzeyindeki silahlı unsurları TSK’nin olası bir kara harekâtından korunmak ve gizlenmek için Barzani’nin peşmerge gücünün şemsiyesi altında kalacaklar. Türk uçaklarının başlattığı operasyonunun ardından Türk askerinin kapsamlı bir kara harekâtı yapacağı beklentisi içine giren terör örgütü, özellikle kırsaldaki terörist grubunun korunması için Barzani ile gizli bir mutabakata vardı. Erbil, Duhok ve Süleymaniye kırsalında bulunan, terör örgütünün Kandil Dağı ile Mahmur Kampı arasındaki ikmalini yürüten, büyük merkezlerde siyasal faaliyet gösteren terör örgütü üyelerine IKDP peşmergesi olduklarına ilişkin kimlik ve seyahat belgeleri dağıtılmaya başlandı. Başkaları ülkemiz üzerine bir şey söylediği zaman kızıyoruz. Tepki gösteriyoruz. Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesinin hedeflerinden birisi de yerliyabancı ayırmadan susturmaktı. Siz bir Batılı olarak Türkiye’yi yakından izleseniz ne düşünürsünüz? Son 50 yılında 3 askeri darbeyle yüz yüze gelmiş, bir postmodern darbe yaşamış ülkemizde, bu gelenek bir türlü sona ermiyor. Darbe öykülerinin ardı arkası kesilmiyor. Unutmayalım! Nokta dergisi bir askeri darbe belgesi iddiası içeren “günlükler”i yayımladığı için askeri savcılık emriyle basıldı ve susturuldu. Unutmayalım! Bu ülkedeki emekli generallerden birisi “ortalığı karıştırmak amacıyla oraya buraya bombalar attığını” göğsünü gere gere anlatmaktan çekinmedi. Unutmayalım! Şemdinli sanıkları serbest bırakıldı… Tabii askeri darbeler bir günde hazırlanmıyor. Onun için toplumun psikolojik olarak hazırlanması, seçilmiş kurumların bu ülkeyi yönetemeyece Neden Sürekli Darbeci Çeteler Ürüyor? ği inancının halk içinde kabul edilir hale getirilmesi gerekiyor. ??? Yaşı elverenler 12 Eylül 1980 askeri darbesi öncesi günleri bir hatırlasınlar. Sağ ve sol gruplar köşe başlarını tutmuşlar insan avı yapıyorlardı. Önce sağcıların solcuları öldürmesiyle başlayan süreç, solcuların onlara karşılık vermesiyle devam etti ve daha sonra cinayetler ülkenin gazetecisine, sendikacısına, milletvekiline, eski başbakanına yöneldi. “Siviller yönetemiyorlar” fikri toplum içinde yaygınlık kazandı. 12 Eylül darbesinin ertesi günü eylemler kesildi. Darbeciler hedeflerine ulaşmışlardı. ??? Darbecilerin yöntemleri belli. Kargaşalık yaratmak amacıyla çarpıcı suikastlar düzenlemek, büyük patlamalarla çok sayıda insanı öldürmek, toplum içindeki farklı grupları çatıştırmak. Bu kez de aynı yolu izledikleri bir gerçek. Ancak bu kez hesaplamadıkları bir darbe aldıklarını söyleyebiliriz. Tabii henüz hesaplaşmanın bittiği söylenemez. Perde arkasında kimlerin olduğunu bilmiyoruz. Bu nedenle “tehdit” ortadan kalkmış değildir. Burada belki de geçmişten farklı olarak darbecilerin aleyhine bazı olgulardan söz edebiliriz. 12 Eylül askeri darbesi, büyük toplumsal grupların devreye sokulmasıyla gerçekleştirildi. Kahramanmaraş’ta Aleviler kitle olarak hedef alındı. Sağ ve sol gruplar ciddi bir çatışma ortamı içine sokuldu. Polis bile bu kamplaşmaya göre bölündü. Şimdi böyle bir durum söz konusu değil. Sağ sol çatışması yer yer gerçekleşse bile yaygın değil. AleviSünni gerginliği giderek azalıyor. Türkiye’de askeri darbenin uluslararası arenada ciddi bir desteği olduğunu da söyleyemeyiz. Bütün bu verileri üst üste koyduğumuz zaman darbecilerin işi eskisine göre çok zor. Bu nedenle asıl hedeflerine ulaşacak gücü gösteremiyorlar. ??? Üzerinde düşünmemiz gereken nokta, ülkemizdeki darbe ruh halinin bir türlü sona ermemesi. Neden Türkiye sürekli darbeci çete üreten bir ülke özelliğini korumaya devam ediyor? Türkiye, sürekli darbeyle yüz yüze gelen bir Pakistan değil, ama artık darbe sorununu geride bırakabilmiş bir Yunanistan da değil. Türkiye, darbeyle köküne kadar hesaplaşamamış bir ülke. Türkiye’de darbeciler meşruiyetlerini koruyorlar. 12 Eylül darbecilerini yargılayacak bir hukuk sistemi bile gerçekleştirilemedi. Hâlâ bir dar be anayasasıyla yönetiliyoruz. Hâlâ toplumun bir kesiminde iktidarların demokratik yollarla değiştirilmesine ciddi bir inançsızlık varlığını koruyor. Ortada bir kurumsal yapı söz konusu olduğu gibi bir de zihniyet sorunu var. Evet, Türkiye Gladio’sunu temizlemedi, temizleyecek bir hesaplaşma yaşamadı. Ama sorun yalnızca bu değil. “Demokratik meşruiyet”, sorunların toplumun iradesine başvurarak çözülmesi konusunda yeterince olgunlaştığımız da söylenemez. “Gelsinler bizi kurtarsınlar” anlayışı azalmış olsa bile kökten yok olmadı. Gücü elinden kaçıran, meşru zemini hemen terk edecek bir anlayış içine giriveriyor… ??? Kırılgan bir demokrasi köprüsünden geçiyoruz. Sallana sallana, korka korka… Bakalım karşı kıyıya sağ selamet ulaşacak mıyız? Bugün dünden daha mümkün görünüyor… Resmi belge olarak kabul ediliyor Peşmerge görüntüsü altında Irak’ın kuzeyindeki yerleşim birimlerine dağılan terör örgütü mensuplarının Kandil Dağı’ndan gelecek ikinci bir talimata kadar bu konumlarını korumaları istendi. Peşmerge kimlikleri, Bağdat hükümeti tarafından da “resmi belge” olarak kabul edildiği için, PKK’li teröristler “Irak’ın resmi güvenlik gücü” statüsüne getirilmiş oldular. Böylece Barzani, PKK’lilerin Türkiye tarafından tamamen ortadan kaldırılmasının da önüne geçmiş oldu. Söz konusu PKK’li teröristlerin özellikle peşmergelerin görev yaptığı sınır karakollarında da görevlendirilmekte olduğu bilgisi Ankara’ya ulaştı. Barzani daha önce PKK’den kaçanları resmi peşmerge gücü içinde görevlendiriyordu. Hatta önde gelen PKK’lilere rütbe bile veren Barzani, bu militanların Bağdat’taki ABD askeri kurslarından yararlanmalarını sağlıyordu. CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle