23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 TEMMUZ 2007 SALI 2 “Yarın farklıdır bugünden Adı değişir hiç olmazsa Kara bir suyu Geçiyoruz şimdilerde Basarak yosunlu taşlara.” Metin Altıok, “Kanadı Kırık Bir Yaşam” adlı şiirinde sanki yakın bir geleceği yaşamış... Önsezi midir, bir anlığına duymak mıdır, nedir! İnsan, bir Sıvas gününü önceden “kara bir su” gibi görür, yazar sonra da: “Sen bugünden yarına Birazcık umut sakla.” Sevdiğine mi, kendine mi bu sesleniş?.. ??? On dört yıl önceydi. Sıvas’ta bir gerici sürüsü otuz dört insanı diri diri yaktı. Hem de gözler önünde, devletin, hükümetin, bakanların, başbakanların, askerlerin, komutanların... Filmler duruyor. Ama göstermiyorlar artık! Bir utanç mı önlüyor? Böyle şeyler saklanabilir mi? Tarih bağışlar mı? İşte yine karşımızda, içimizde, otuz dört insanımızın silinmez acısı... Nice dostlar da var. Asım Bezirci en başta... Yaşasa şimdi seksenindeydi. Bu elinden koparılan on dört yılda OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL ‘Sen Bugünden Yarına Birazcık Umut Sakla...’ daha neler yazacak, neler yaratacaktı, nice araştırmalar, sanatımıza, edebiyatımıza yepyeni katkılar... ??? Ya şairler, Metin Altıok, Behçet Aysan, Nesimi Çimen, Uğur Kaynar... Her biri ayrı bir evrendir yitip gidenlerin... Hepsi sanata, kültüre, insanlığa, barışa adanmış varlıklardı. Çoğu daha gençliğin içinde... Pir Sultan’ı anmak için koşup gelmişler! Nerden bilsinler Sıvas’ın Pir Sultan’ın asıldığı Kara Sıvas’a döneceğini... Sıvas kıyımının on dördüncü yılındayız. Kimse ders almadı mı? Yönetim başındakiler, yönetimin başına gelecekler kimse ders almadı mı? Yeni Sıvas’lar yaşayacak mıyız? Edebiyatçılar Derneği 1994 yılındaki bildi risinde bizlere, sizlere ne diyordu? ??? “Önce ezanı Arapçaya çevirdiler. Dinlediniz. Sonra ‘siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz’ dendi. Demokrasi sandınız. Sonra bir çığ gibi Kuran kursları, imam hatip okulları açıldı. Din dersleri anayasal zorunluluk oldu. Kabullendiniz. Tesettür arttı, cami sayısı okulları geçti. Giyim kuşama müdahale ettiler. Oruç tutmayanı öldürdüler. Şaşırdınız. Daha sonra bilim adamı ve yazarları vurdular. Milletvekili ve gazetecileri parçaladılar. Şairleri ve dansçıları yaktılar. Kimin yaptığını düşünüp durdunuz. En sonunda çalacaklar kapınızı çalacaklar Size kendinizden başka yardım edecek kimse KALMAYACAK!..” Kimse Kimseyi Duymuyor PENCERE Sevgi ÖZEL umhuriyet’te çıkan “Seçim Dili” başlıklı yazım nedeniyle ileti gönderen, “seçilenlerin dili”ne ilişkin yargılarımı beğenen beğenmeyen, konuya “tek yanlı” baktığımı söyleyen herkes sağ olsun. Yıllardır yazıyoruz; “dilden kaynaklanan” bir anlaşma sorunu yaşadığımız o denli açık ki annebaba çocuklarını, öğretmen öğrencisini, okuyan yazanı, doğallıkla seçilen seçeni, seçen de seçtiğini anlamakta zorlanıyor. Seçilen, “Halkın dilini kullanıyorum” derken aldatıyor, seçen de seçtikleriyle aynı dili kullandığını sanıyor. Kanıtı evlerde, okullarda, sokaklarda ve her “seçim” döneminde yükselen seslerdir. Özellikle seçenlerle seçilenlerin birbirini anladığını söylemek olanaksızdır. Bir başka deyişle, çoğunluğun ağzından çıkanı kulağı duymuyor. Toplutaşım araçlarında, çarşı pazarda konuşanlara kulak verdiğimizde şaşırıyoruz. Öyle TV izlenceleri var ki, keşke 22 Temmuz’da iktidar olmak isteyenler, hiç değilse önderlerin danışmanları, bunları iz C lese. Evden kaçan kızlaroğlanlar, evladını arayan annebabalar, karısını ya da ailesini, kocasını yerin dibine sokanlar ve bunlara akıl verip yol gösterirken ağzına geleni söyleyen ünlüler… Stüdyodan kovulan, kendisine “hasta” ya da “dayak delisi” olduğu söylenen, hemen “psikolojik” destek alması önerilen, azarlanan konuklar… Argo, sövgü ve senli benli konuşma dilinin sözcükleri gırla… İşin ilginç yanı, ekranlar aracılığıyla evden kaçanı arayanlardan çoğunun “tutucu” aileler olması… Binbir güçlükle biriktirilen parayı ya da takılarını alıp kaçanlardan çoğunun da bu işi birkaç kez denemesi… Telefon konukları arasında küfürleşmeler… Dolmuşta, otobüste yumruklaşan, pazarda birbirine domates, patlıcan fırlatan ve ağız dolusu sövenler… Keşke önderler ya da yakın çevreleri, koruma orduları olmadan sokaklarda gezebilse… Gerçekten kimse ağzından çıkanı duymuyor. ? Arkası 8. Sayfada Faizcilik Folluğu Türkiye... Kuranı Kerim faizi kesinlikle yasaklar... Bakara Suresi... Âli İmran Suresi.. Nisâ Suresi.. Rum Suresi.. Bu sürelerde yer alan 275, 276, 278, 130, 161, 39’uncu ayetlerde faiz öylesine kesinkes ve şiddetli ahkâmla yasaklanır ki... Faiz yiyen.. Faizden çıkar sağlayan.. Parasını bankada faize yatıran.. Faizcilik yapanlar cehennemliktir. ? Bakara Suresi, ayet 275: “Faiz yiyenler mahşerde ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar...” “Allah alışverişi helal, faizi, haram kıldı.” “Kim faizciliğe dönerse cehennemliktir.” “Onlar orada (cehennemde) temelli kalacaklardır.” “Ey müminler! Allah’tan sakının! İnanıyorsanız, faizden artakalmış hesaptan vazgeçin!” “Böyle yapmazsanız, bunun Allah’a ve Peygamberine karşı açılmış bir savaş olduğunu bilin!..” ? Âli İmran Suresi, ayet 130132: “Ey müminler.. Yemeyin faizi.. Kat kat (faiz) alarak Allah’a karşı gelmekten korkup sakının! Kâfirler için hazırlanmış olan ateşten de sakının! Ve Allah’a, Peygambere boyun eğin!..” ? Recep Tayyip.. Abdullah Gül.. Bülent Arınç.. Bu üçlü siyasette kutsal İslamı kullanmayı şiar edinmişlerdir; en son marifetleri ne: “Dindar bir Cumhurbaşkanı” istiyorlar değil mi!.. Ama, bu üçlü faizcilikte şampiyon bir ‘müselles’ oluşturuyorlar... Türkiye’yi dünyada bir “faiz cennetine”ne dönüştürdüler... Frenki, gâvuru, dincisi, dindarı, Allahsızı, yerlisi, yabancısı parasını Türkiye’ye yatırdı mı, dünyanın en yüksek faizini alıp keyfi istedi mi istediği yere götürmekte serbest mi serbest... Türkiye tam bir faiz folluğuna dönüştü; bunun kuluçkasına yatan kim?.. Takıyyeci, İslamcı, dinci, sözde Müslüman iktidar!.. ? Takıyyeci iktidarın başını çekenler hem faizcilik yaparak koltuklarında oturmak için Kuranı Kerim’in buyruklarına zıt çıkar yaşamını sürdürürler, hem eşlerine, hanımlarına, cariyelerine, kızlarına türban taktırarak Müslümanlık taslarlar... Halk uyanıncaya kadar bu ikiyüzlü politika komedyası sürüp gidecek... TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ ELELE VAKFI “Gazilerimiz için ne yapsak azdır” Vakıfbank Ankara Merkez Ş. 205 0000 YTL Tel: 0312 431 99 36 www.elele.org.tr CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle