19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 TEMMUZ 2007 ÇARŞAMBA 4 HABERLER Anayasada herkesin görevinin belli olduğunu belirten Şahin’den yargı ve askere örtülü eleştiri GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Yazarımız yıllık izninin bir bölümünü kullanacağından yazılarına bir süre ara vermiştir. ‘Siyaseti siyatçiler yapmalı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) cusu Sadık Ahmet’in ölüm yıldönü çimlerinde siyasetin sadece siyaset Devlet Bakanı ve Başbakan Yardım mü nedeniyle düzenlenecek törenlere aktörleri tarafından yapılması gecısı Mehmet Ali Şahin, seçim sonuç katılmak üzere Batı Trakya’ya gitti. rektiğini ortaya koymuştur” dedi. larını değerlendirirken ad vermeden Toplantı sonrasında açıklamalarda bu Mehmet Ali Şahin, gazetecilerin bu Anayasa Mahkemesi’ne ve Genelkur lunan Mehmet Ali Şahin, toplantıda 22 sözlerini daha da açması isteği üzerimay’a çattı. Şahin, “Halkımız, 22 Temmuz seçimlerinin değerlendirildi ne de şöyle konuştu: “Cümlenin içerisinde neyi ifade Temmuz seçiminde siyasetin sadece ğini anlattı. Seçimlerin Türkiye deettiğimiz çok açık şekilde siyaset aktörleri tarafından bellidir. Anayasada her kiyapılması gerektiğini orta? Bakanlar Kurulu toplantısından sonra bir şi ve kurumun görevleri ve ya koymuştur” dedi. açıkama yapan Devlet Bakanı Şahin, Bakanlar Kurulu dün Başsorumlulukları bellidir. “Anayasada her kişi ve kurumun görevleri ile bakan Recep Tayyip ErdoTürkiye’de siyaseti siyasetsorumlulukları bellidir” dedi. ğan’ın başkanlığında Başçiler yapar, yapmalıdır. Sibakanlık Merkez Bina’da topyasete müdahale gibi algılandı. Toplantıya, 22 Temmuz seçim mokrasisini daha da güçlendirdiğini lanabilecek her türlü tavra halkımılerinde yeniden milletvekili adayı ol söyleyen Bakan Mehmet Ali Şahin, zın her zaman tepkisi olmuştur. Bu mayan Devlet Bakanı ve Başbakan isim vermeden Anayasa Mahkeme seçimlerde de bu tepki bir şekilde orYardımcısı Abdüllatif Şener ile Sana si’ne ve Genelkurmay’a çattı. taya çıkmıştır. Seçim sonuçlarını, sayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun kanıyorum siyaset yorumcuları değertılmadı. İki bakan, Batı Trakya Dost ‘Cümle çok açık’ lendirirken bu hususların altını onluk Eşitlik ve Barış Partisi’nin kuruŞahin, “Halkımız, 22 Temmuz se lar da aynı şekilde çizeceklerdir.” Kürtler ve Rumlar sevindi AKP’ye dış baskı sinyali ? Yeni hükümete en önemli baskının, Kıbrıs konusunda gelmesi beklenirken Irak Başbakanı El Maliki’nin de Ankara’yı ziyaret etmek istediği öğrenildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Seçimlerin hemen ardından, AKP’ye kutlama mesajları ile birlikte yeni dönemde Türkiye’ye dış politikada baskı sinyalleri de gelmeye başladı. AKP’nin seçimi kazanmasına en çok sevinen Kürtler ve Rumlar, zaman yitirmeksizin, yeni hükümetten beklentilerini dile getirdiler. Yeni hükümete ilk ve en önemli baskının, Kıbrıs konusunda gelmesi beklenirken, AKP’nin seçimi kazanmasından sonra Irak Başbakanı Nuri el Maliki’nin de yeni hükümetin kurulmasını bile beklemeden Ankara’yı ziyaret etmek istediği öğrenildi. Ancak Ankara’dan El Maliki’ye Türkiye’ye ne zaman gelmesi gerektiği konusunda henüz bir yanıt gitmedi. El Maliki’nin geçen haziran ayının sonunda Ankara’ya gelmesi bekleniyordu. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin ise Türkiye’den davet almak için Cumhurbaşkanlığı seçimini beklediği belirtildi. Talabani’nin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a gönderdiği mesajında, “Halkınızın size vermiş olduğu bu güvene layık biri olduğunuzdan kuşkumuz yoktur. Ekonomik, siyasi ve demokratik konularda Türkiye’nin örnek bir ülke olabilmesi açısından size verilen bu görev ve emaneti demokrasi kervanında en iyi şekilde yerine getireceğinize inanıyoruz” dediği öğrenildi. Türkiye’nin seçimlerin ardından özellikle Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Atina yönetimi ve AB’nin Kıbrıs konusunda Türkiye’nin geri adım atmasına ilişkin beklentileri de seçimlerin hemen ardından gündeme geldi. Almanya Başbakanı Angelika Merkel ve AB’nin genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn’in kutlama ile birlikte, “Kıbrıs sorununu çözün” mesajı göndermesi, Ankara’nın ilk aşamada önemli bir Kıbrıs baskısı ile karşı karşıya kalacağını gösterdi. Öte yandan ABD Başkanı George Bush, Başbakan Erdoğan’ı telefonla arayarak kutladı. Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklama yapan Şahin, “Siyasete müdahale gibi algılanabilecek her türlü tavra halkımızın her zaman tepkisi olmuştur. Bu seçimlerde de bu tepki bir şekilde ortaya çıkmıştır” diye konuştu. (Fotoğraf: AA) Deniz Baykal’ı yakından tanıyan bir siyasetçi arkadaşım seçim gecesi yorumunu yaptı: Hiçbir koşul altında Deniz Baykal istifa etmez. Dediği çıktı. Baykal istifa etmeyeceğini açıkladı ve gerekçesini anlatırken, ne kadar başarılı olduğunu da değişik rakamlarla dile getirdi. Deniz Baykal’ın basın toplantısının ardından bir kısım muhalif adına konuşan Hikmet Çetin ise Baykal’ın ve çevresinin siyaseti tamamen terk etmesini istedi. Dört kez üst üste başarısızlığa uğrayıp da partinin başında kalan bir lider örneği görmediğini söyledi. Baykal çekilmeyecek. Parti delegelerine büyük ölçüde hâkim olduğuna göre, onu ve ekibini parti içi muhalefetin yerinden etmesi de pek mümkün görünmüyor. ??? Bu durumda ne olacak? Baykal’ın basın toplantısındaki görüntüsü parlak değildi. Söylediğine göre seçimlerde başarılı olmuşlardı ama yüzünden öyle bir ifade çıkmıyordu. Yani kendi söylediklerini inandırıcı bir havayla dile getirmiyordu. Benim anladığım kadarıyla, Bay CHP’den Ne Olur, Ne Olmaz… kal ve arkadaşları seçim sonrası esen “istifa” rüzgârının bir süre sonra durulacağını ve işlerine devam edeceklerini düşünüyorlar. Nasıl olsa örgüte de hâkim olduklarına göre, durumu idare edeceklerine inanıyorlar. ??? Baykal ve arkadaşları, parti içi iktidarlarını rahatlıkla sürdürebilirler mi? Bu defa zorlanacakları bir gerçek. Çünkü, geçmişte CHP yönetiminde bulunmuş değişik çevrelerden muhalifler Baykal ve arkadaşlarını zorlamak için ellerinden geleni yapacaklar. Toplum içinde ve CHP’ye oy veren çevreler içinde Baykal ve ekibinden memnun olmayanların sayısının yüksek olduğunu görmemek mümkün değil. Bu memnuniyetsizlik Baykal ve ekibini zorlayacak en önemli etken. Muhalifler bu memnuniyetsizliği örgütlü bir hale dönüştürüp, baskıyı artırabilirlerse netice alabilirler? ??? Deniz Baykal ve arkadaşlarına tepki gösteren sosyal demokrat çevrelerdeki bir başka eğilim ise çözümü başka yerde aramaktan yana. CHP etrafında toplanan örgütlenmenin gerçek sosyal demokrat bir eğilim olmadığını söyleyen ikinci eğilim, yeni örgütlenme modellerini denemeyi sürdürecek gibi görünüyor. ??? Bugüne kadar CHP’ye oy veren ve kendisini solda tanımlayan seçmen de değişim geçiriyor. CHP’li seçmenin bu seçimde önemli bir ağırlığının sol vurgulardan çok milliyetçi vurgulara kaydığı söylenebilir. 1970’lerin CHP’li seçmeninin temel sloganı “düzen değişmelidir” şeklinde özetlenebilirdi. Bugünkü CHP’li seçmenin temel sloganı ise “Cumhuriyeti koruyacağız”a dönüştü. Arada çok ciddi bir hedef farkı olduğunu görmek gerekiyor. Birisi değişim istiyordu, diğeri değişimden uzak “korumacı” bir korkuyu ve hedefi işaret ediyor. Deniz Baykal da siyasetini bu korkular üzerinden kurdu. Bir karşılık da buldu. ??? Türkiye’nin son yıllarda olumlu ya da olumsuz yanlarını bir yana bırakarak ciddi bir değişim geçirdiğini söyleyebiliriz. Bu değişim, devletin örgütlenme anlayışını, yönetim biçimlerini, toplumun yaşam alışkanlıklarını da yerinden oynatıyor. Tabii değişim yalnızca Türkiye’de olmuyor, dünya da büyük bir değişim geçiriyor. Bu yeni değişim, ister istemez Türkiye’yi de etkiliyor. Dünya da 25 yıl öncesinden çok farklı. Bu dünyanın değişmesi gereken, insanlığın geleceğini olumsuz yönde etkileyecek birçok yanı olduğu gibi, insanlar arasındaki iletişimi artıran, sorunları çözme konusunda yeni imkânlar kazandıran yönleri olduğu da ayrı bir gerçek. ??? Bu değişim süreci dünyadaki siyasi güçleri etkileyip dönüştürdüğü gibi Türkiye’deki siyasi güçleri de etkiliyor. Eski siyasi ölçüler, eski siyasi kutuplaşmalar yerini yenilerine bı rakıyor. 25 yıl önce Türkiye’de Kürt kimlikli bir siyasi akımın Meclis’te bir grupla temsil edileceğini, kadın milletvekillerinin sayısının 51’e ulaşacağını düşünmek bile mümkün değildi! 25 yıl önce İslamcı kökten gelen bir siyasi partinin AB’ye en yakın siyasetleri temsil edeceğinden söz edilebilir miydi? Taşlar yerinden oynadı. Siyaset yeniden düzene giriyor. Böyle bir ortam içinde 1970’lerin, 1960’ların söylemiyle bugün siyaset yapmak çok kolay değil. ??? Baykal önderliğindeki CHP’nin de bugün toplumumuzda bir karşılığı olduğunu görüyoruz. Ancak bu karşılık, geçmişte olduğu gibi değişim, yenileşme ve demokrasiden daha çok “Cumhuriyeti korumayı” ön planda tutuyor. Türkiye’nin değişimci, demokratik, eşitlikçi bir muhalefet akımına ihtiyacı yok mu? Varsa bunun CHP içinde olması mümkün mü? CHP’nin içinden böyle bir ağırlık çıkar mı, çıkabilir mi? CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle