19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 TEMMUZ 2007 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Seçim öncesi il il dolaşıp gıda paketleri dağıtan AKP hükümetinin kömür yardımı da 340 bin tonu aştı 13 ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Al kömürü ver oyu Ekonomi Servisi Seçim bölgelerinde il teşkilatları aracılığıyla gıda ve temizlik maddelerinden oluşan yardım paketleri dağıtan AKP, kömür dağıtımına hız verdi. Seçim yatırımı olduğu gerekçisiyle tartışma yaratan kömür yardımında 340 bin ton aşıldı. Hükümet, dört aylık dönemde 340 bin 825 ton kömür yardımında bulundu. Enerji Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ) ve Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) tarafından, Bakanlar Kurulu’nun, fakir ailelere ücretsiz kömür yardımı beşinci kampanyası yapılmasına ilişkin, 2 Mart 2007 tarihli kararı gereğince yapılan yardımda, 13 Temmuz iti Geleceğe Eskiyle Gitmek Öyle görülüyor ki, bir hafta sonra bugün alınacak seçim sonuçları, siyasette de ekonomide de, esas olarak, geçmişin kötü bir devamı özelliği taşıyacaktır. Derinlikten çok uzak ekonomi politikası tartışmaları, serbest piyasacılığın, gerçekten ilkel ya da azgelişmiş biçiminin, seçimden sonra da sürdürüleceğini kanıtlıyor. Ne işsizliğe çözüm için özel programların uygulanması gündeme geliyor ne de çok gelirlilerden nasıl daha çok vergi alınacağı, yani “vergi adaleti” tartışılıyor. Dedimdedi kişiselliği, kaşla göz arasında Petkim’in alacakaranlık özelleştirilmesinin neredeyse tartışmasız bir biçimde geçiştirilmesini sağlıyor. Türkiye, kamu ve özel ayrımı yapmaksızın, en büyük ekonomik girişimlerini yabancı sermayeye teslim ediyor. Ve çok ilginçtir, bu konu, seçimlerin “asıl” ekonomik tartışma konusu olamıyor. Döviz kuru ve devletin borçlanma faizi arasındaki gelgitlere dayalı bir serbest piyasacılık kalıcılaşıyor. Ekonominin küresel yarışa bilim ve teknolojiye dayalı yenilik yapan en büyüklerle katılabileceği gerçeği bir yana bırakılarak, yalnızca KOBİ’lere dayalı bir ekonomik yapılanmaya dua ediliyor! Devletin ekonomiden elini çekmesi, “denetimsiz ve sorumsuz” bir sermaye yapılanmasına yol açmış bulunuyor. Oysa, en gelişmiş ülkelerde, piyasa ekonomisi, demokratik süreçler işletilerek kamu adına denetlenir. Girişimcinin “toplumsal sorumluluğu” özellikle seçim döneminde halkın bilinciyle buluşur. Bizde bunların adı geçmiyor. Yarısı kayıt dışı olan ekonominin bundan sonra da kaçakları oynayacağı belli oluyor. Kıyıları yağmalayarak halkın kullanımına kapatan; ormanı yakan ve çevreyi kirleten özellikleriyle sermaye birikimi süreci, seçimlerden sonraya olduğu gibi taşınıyor. Devletin mal ve hizmet alımlarında ve ihalelerinde “açıklık ve rekabetin” nasıl sağlanacağı; belediyelerin parasal işlemlerinin denetimi ve rantçılıkla savaşım ve vurgunların nasıl önleneceği ayrıntılı olarak tartışılmıyor. Kısaca, kontrolsüz ve denetimsiz piyasa ekonomisi oyunu, bundan sonra da kurallarına göre oynanacaktır. ??? 12 Eylül’ün baskıcı gölgesinden bir türlü kurtulamayan siyasette de ufukta bir yenilik görülmüyor. Tersine, çözümsüzlüğü içeren eski biçimler, ekonomi gibi, siyasette de giderek kalıcılaşıyor. Demokratikleşme yönünde yaprak kımıldamıyor. Örneğin, siyasi partiler, seçim ve sendikal haklarla ilgili yasaların, demokratikleşmeye ivme kazandırmak üzere değiştirilmesi gündeme getirilmiyor. Toplum vicdanında adalet duygusunu yerle bir eden “faili meçhul” cinayetlerin açıklık kazanması gerektiği, konuşulmuyor. Kapsamlı bir “demokratikleşme gereği” iyice unutuluyor; unutturuluyor. Cumhuriyetin temel değerleri üzerinde tam bir anlaşma sağlanmamasının oluşturduğu ikili bir yapı siyasete damgasını vuruyor. Bir yanda, halkın, mitingleriyle öncülük ettiği ve muhalefetin siyasallaştırdığı bu değerlerin daha geriye gitmesini “durdurmaya” dayalı bir anlayış diğer yanda da böyle bir tehlikeden söz edilmesinden sinirlenen bir hükümet neredeyse boğaz boğaza geliyor. Meclis’e girecek parti sayısının artması ve bağımsızların varlığı; giderek cumhurbaşkanı seçiminin içeriği değilse de biçimi, siyaseti göreli olarak renklendirebilir. Ancak, bu renklilik, demokratik süreçlere ivme kazandırabilir mi? Seçimlere gidiş sürecinde bu noktalar hemen hiç gündeme gelmediğine göre, bundan sonra da siyasetin, sorunlara çözüm üretemeyen o eski nitelikleriyle işleyeceği söylenebilir. ??? AKP, ekonomide, kural tanımazlığa dayalı, çok sakıncalı bir üretimsizlik sürecine “ebelik” ediyor; siyasette ise, tutucu niteliğinin bir sonucu olarak demokratikleşmeyi gündem dışı tutuyor. Ekonomide ve demokraside ilerici açılımların sahibi olması gereken CHP ise her iki konuda da çok daha kötüye gidişi “durdurmaya” uğraşıyor. Kuşkusuz daha kötüye gidişin durdurulması da çok büyük bir önem taşıyor. CHP’nin bu uğraşısının sonuna kadar desteklenmesi gerekiyor. [email protected] bir haftadan kısa bir süre kala 4 ayda dağıtılan 340 bin tonluk ? Seçime ? Son işçiden çiftçiye, sözleşmeli personelden kömürün toplam piyasa değeri 100 memura kadar her kesimin gönlünü almaya çalışan AKP hükümeti, gıdanın yanı sıra kömür dağıtımına da hız verdi. barıyla şu veriler ortaya çıktı: ? 1 milyon 884 bin 539 ailenin yararlanacağı kampanya çerçevesinde 1 milyon 522 bin 415 ton talepte bulunuldu. ? 341 bin 557 ton kömür sevk edilirken toplam teslimat miktarı 340 bin 825 ton oldu. ? Kampanya çerçevesinde kalan miktar ise 1 milyon 180 bin 858 ton olarak hesaplandı. ? Kömürün ton fiyatı, cinsine milyon YTL ’yi aştı. AKP’nin kömüre harcadığı para şimdiden YSK’nin genel seçimler için toplam harcamasını geçti. ma ve Dayanışma Vakfı, sadece yoksul kesime değil, ekonomik durumları iyi olanların da evlerinin önüne yardım için kömür poşetleri bırakıyor. Kömür yardımı için hazırlanan listelerdeki kişi sayısının da arttığı belirtiliyor. Yüksek Seçim Kurulu’nun Türkiye genelinde yapılacak seçimler için toplam harcamasınınsa 100 milyon YTL civarında olması bekleniyor. Böylece AKP, sadece kö ve satıldığı ile göre değişmekle birlikte ortalama 300 YTL ’nin altına düşmüyor. ? AKP hükümetinin son 4 ayda dağıttığı 340 bin tonluk kömür dikkate alındığında harcanan para da 100 milyon YTL ’yi aştı. YSK’nin harcamalarını geçti Seçim öncesi Türkiye genelinde kömür yardımları artarken Başbakanlık’a bağlı Sosyal Yardımlaş müre harcadığı parayla YSK’nin oy pusulalarından sandık maliyetine, mühürden baslı evraka kadar yaptığı tüm harcamaları aştı. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirler başta olmak üzere Türkiye genelinde yapılan gıda ve temizlik malzemesi dağıtımına da devam ediliyor. AKP’nin ilçe teşkilatları aracılığıyla dağıtılan, yaklaşık 300 YTL tutarındaki yardım paketlerinde “15 paket makarna, 2 çeşit reçel, 3 büyük paket çay, 1 teneke peynir, 5 kiloluk sıvı yağ, 2 kutu salça, 6 kilogram şeker, 5’er kilo pirinç, nohut, fasulye, mercimek, zeytin, çamaşır ve bulaşık deterjanı, banyo ve el sabunları” bulunuyor. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA “Avrupa Birliği, enerji ve gaz sektörünü, özel varlık şirketlerinin, ihtiyat fonlarının satın alma girişimlerine karşı koruyacak” The Guardian,10/07/07 İlginç bir tartışma yaşıyoruz. Bir yaklaşıma göre, sermaye çeşit çeşit: Mali, sanayi, entelektüel, yeşil, ulusal, uluslararası, yerli vb… Bir başka yaklaşıma göre, “sermayenin vatanı, dini, imanı, rengi olmaz”... “sermaye, sermaye olarak yola çıkıp kâr ve birikim sağlama amacıyla harekete geçtiğinde onun OYAK mı olduğu, Koç mu olduğu artık fark etmez…” Evet, sermaye bir “şey” olduğu kadar, bir ilişkidir de, ama bir “birey” değildir. Bu anlamda, sermaye harekete geçmeye, geçince nereye gideceğine karar veremez! Kararı sermayeden aldığı sinyallerle, sermayeyi yöneten, onun üzerinde mülkiyet sahibi olan bireyler verirler. [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com yapmaya, bunu gerçekleştirmek için de kendilerine yabancı ortaklar bulmaya başlamışlarsa, karşımızda bir öncekinden farklı bir sermaye sınıfı şekilleniyor demektir. Bu sınıfın üyeleri, eğer kendi sermayelerinin yeniden üretim kapasitelerini (gerektiğinde daralarak da olsa), dış ilişkilerini kestikleri anda bile sürdürmeye devam edebilecek durumda iseler, kendi varlıklarını, içinde bulundukları toplumun ideolojik siyasi alanlarında karar verebilme kapasitelerini koruyabilecekler, hatta iktidar ilişkilerini kullanarak kendilerini savunabilecekler demektir. Bu sermayedar grubu denetimindeki sermaye, uluslararası sermayeden, uluslararası sermayeye tümüyle bağlı hale gelmiş sermayedar gruplarından farklı bir yeniden üretim dinamiğine, kültürel ideolojik siyasi karar verme kapasitelerine, tam bağımlı olanlardan farklı ve daha geniş bir olasılıklar yelpazesine sahip olacaktır. 4 Artık günümüzde çok daha az rastlanan, daha doğrusu büyük çaplı olarak rastlanamayan, tümüyle yerel ilişkilere dayalı, içerden kaynaklanan, içeride üreten, yalnızca iç pazara satan sermaye grupları da söz konusu olabilir. Tabii bunların karşılarında tüketici talebinin, uluslararası sermayenin değerlenme süreçlerine bağlı bir kredi mekanizmasıyla karşılanıyor olması bağımsızlıklarını belli ölçülerde sınırlayacaktır. Bu anlamda mali sistemin uluslararası sermaye karşısında korunması 3. ve 4. kategorilerin var olmaya devam, edebilmesi için büyük öneme sahiptir. Bu ayrımları yaparsak, bir taraftan, gelişmiş/emperyalist ülkelerin hükümetlerinin, sermaye birikimi, yeniden üretim süreçlerini, mülkiyet ve güç ilişkilerini, siyasi kararlarla korumaya çalışmalarının nedenlerini daha kolay anlayabiliriz. Diğer taraftan, kimi sermayedarları (bireyler olarak) kendilerini üreten, yaşatan topluma/uygarlığa/insanlığa karşı sorumlu tutar, hatta yargılayarak cezalandırabiliriz. Sermayenin Ulusal Olan, Olmayan Halleri Üzerine Bir Not için, üzerinde var oldukları sermayenin yapısal özelliklerini (yayılma alanlarını, bağlantılarını, yeniden üretim ilişkilerini) değiştirmeye kalkmaları, diğer bir deyişle, sermayedar olmaktan vazgeçmeden, bağımsız/belirleyici tavır göstermeleri bize o kadar uzak bir olasılık olarak gözükmemeye başlayacaktır. Diğer bir deyişle, sermayedarların büyük çoğunluğunun “yapıya ait” uyumlu “bireyler” olduğunu varsaysak bile, içlerinden kimileri, “yapıya uymayan” “özneler” olabilirler. Uyumlu bireylerin varoluş koşullarını tehdit eden, toplumsal “travmalar” da, “bireylerin” (uyumlu) konumlarından “özne” (uyumsuz) konuma geçişlerini hızlandırabilir. Sermaye için “ulusalcı” kavramı, bu kavram “yapıya” değil, bireyin tutumuna ilişkin olduğundan kullanılamaz, ama, “ulusal” kavramı belli koşullarda kullanılabilir. Sermaye için ulusal kavramı, ulusun hangi ekonomik coğrafyayı kapsadığı belirtildikten sonra, sermayenin yeniden üretimi için gerekli yapısal “iç uyumun” (kurumlar, politikalar, siyasi şekillenme) ve “duyarlılıkların” (değerler, beğeniler, arzu nesneleri) bu ulusal coğrafyaya, bu coğrafyada yaşayan insanların duyarlılıklarına bağımlılık düzeyiyle ilgili olarak düşünülebilir. birçok ulusal ekonomik alandan geçerek, yerel uyumlar denemekle birlikte global bir ortak payda üzerinde değerlenmeye çalışan bir sermaye söz konusu olabilir. Bu tanıma uygun bir sermaye bulmak çok zor. Hemen her örnekte karşımıza çıkan, aslında, belli bir ulusal ekonomiden kaynaklanan, onun yapısal özelliklerini gittiği yerde üretmeye, genişletmeye, böylece kendine var oluş (değerlenme) alanı oluşturmaya çalışan, rada, bu “yapısal uyuma” eklemlenerek kendi sermaye birikim süreçlerini güçlendirmeye, sürdürmeye çalışan yerel sermaye kesimleri (bu tercihi yapan kapitalistler!) söz konusu olabilir. Burada yerel sermaye artık genişleme ve yeniden üretim açısından “uluslararasılaşmış” sermayeye bağlanmıştır; ülkede ürettiği artıdeğeri ya da pay aldığı artıdeğeri bu “uluslararasılaşmış” sermaye ile bölüşür, hem ona pay verir, hem de onun sayesinde kendi artıdeğer üretme ve emme, biriktirme kapasitesini güçlendirir. Burada yeniden üretim açısından bence kritik bir sınır var. Eğer yerel sermaye, artık uluslararası bağlantısı olmadan kendini yeniden üretemez hale geldiyse, bu sermaye üzerinde var olan sermaye sınıfının üyelerinin, bu ulusal ekonomiyi çevreleyen toplumsal ilişkileri içinde ve bunlara ilişkin, bağımsız ekonomik, siyasi karar alma kapasiteleri de ortadan kalkmış olacaktır. Burada “işbirlikçi”, “komprador” vb.. sıfatları kolaylıkla kullanılabilir. 3 Sermaye birikimi için gerekli “yapısal iç uyumu” ve “duyarlılık yapıları” (tarihsel, kültürel siyasi olarak) ulusal ekonomiye temellenmiş, ondan kaynaklanan sermaye kesimlerini yöneten bireyler, eğer sermaye birikimlerini genişletmek için, dışarıya (dünya pazarına/ekonomisine) açılmaya, mal, sermaye ihracı vb.. Sermaye ve sermayedar Sermayeyle, onu taşıyan, yöneten, sermaye sınıfını, bu sınıfı da sınıfın bireyleriyle birbirine karıştırmamak gerekir. Sınıf ideolojik kültürel nedenlerle, bireyler de ek olarak etik, varoluşçu, hatta “yüce/aşkın” (din, ulus, insanlık) nedenlerle, sermayenin salt ekonomik devinimlerine indirgenemeyen, davranışlar sergileyebilirler. Sermaye ilişkisi üzerinde, bir sosyal sınıfın yaşadığını düşündüğümüzde, sermaye ilişkisinin aslında salt bir ekonomik ilişki değil, bir “siyasi iktidar”, kültürel hegemonya, güç ilişkisi olduğunu da görebiliriz. Sermaye biriktiren, güç biriktirir. Elinde güç olan, bu güce dayanarak gücünü daha da artırmak için, daha fazla sermaye biriktirme şansına sahip olur (aristokrasinin kapitalistleşmesi, devlet eliyle sermayedar yaratma süreçleri vb… Bürokratların, askerlerin güç ilişkilerini kullanarak sermaye ilişkisine atlamaları, birikim yaratmaya başlamaları vb…). Bu açıdan bakınca, sermaye üzerinde var olan sosyal sınıfın genel olarak, bu sınıfın üyelerinin de tek tek, kendi varlıklarını (canlarını, mülkiyetlerini), ellerindeki güç ilişkilerini koruyabilmek Ulusal ulusalcı Bu bağlamda çok kabaca (bazı çabalar dışında teorisi henüz yapılmamış bir alandır) şöyle bir sınıflandırmayı deneyebiliriz. 1 “Yapısal iç uyumu” ve “duyarlılık yapıları” açısından küresel çapta, mülkiyeti ve siyasi iktidarı kaynaklandığı ulusal ekonomide yoğunlaşmış bir sermaye sınıfı tarafından yönetilen sermaye kesimlerine rastlıyoruz. “Emperyalist” ülkelerden kaynaklanıyor bu tür sermayelerin büyük çoğunluğu. Ancak “yükselen güçler” denen ülkelerde de bunların yeni örneklerinin şekillendiğini görmek olanaklı 2 Bu “uluslararasılaşmış/global” vb… sermayenin, bir ulusal ekonomik alandan geçerken, kendine “yapısal uyum” oluşturmaya çalıştığı sı DOSYA NO: 2006/104 TALİMAT Satılmasına karar verilen taşınmazın tapu kaydı, cinsi, kıymeti, evsafı: TAPU KAYDI: İzmir İli, Çeşme İlçesi, Ilıca Mahallesi, Punta Mevkii, 24 MI Pafta, 5982 Ada, 2 Parsel’de kayıtlı, 1/2 arsa paylı, Zemin+Üst Katlı, bağımsız bölüm numarası 2 olan dubleks mesken. İMAR DURUMU: Çeşme Belediye Başkanlığı İmar Müdürlügü’nün 18/04/2006 tarih ve 2006/193 sayılı yazısına göre söz konusu parsel imar planında konut alanında kalmakta olup, iki bağımsız birimden fazlası yapılamaz. İnşaat nizamı ve nispeti ayrık 0,15/0,30, kat adedi iki, bina yüksekliği 6,80.mt. Ön bahçe mesafesi 7,00 mt. Komşu mesafeler 4,00 mt. Arka bahçe mesafesi 5,00 mt.dir. TAŞINMAZIN ADRESİ: İzmir ili, Çeşme İlçesi, Ilıca mahallesi, 5491 Sokak ile 5492 sokakların kesim köşe noktasında kalan dubleks mesken villa. ÖNEMLİ ÖZELLİKLERİ: Mevcut bina betonarme kolonlu, yığma tuğla duvarlı, çatısı marsilya tipi kiremit kaplı, zemin+1 kat olmak üzere toplam iki katlıdır. Meskenin zemin katında salon, açık mutfak, oda, wc, lavabo, üst katında 3 oda, wcbanyo yer almakta olup, iç kapı ve pencereleri ahşap, dış kapı ve pencereleri pimapen doğramadır. Dış kapı ve pencereleri demir parmaklıklı, zemin kat ve ıslak hacimleri seramik kaplı, odaları ahşap parke kaplı, iç ve dış duvarları boya ve badanalıdır. Elektrik ve su tesisatı bulunan yapının, ön ve yan cephesinde tabanı seramik kaplı, üzeri marsilya tipi kiremit kaplı pergolası mevcuttur. Yaklaşık 65 m2 alanlı olan mesken, toplamda 130 m2’dir. Mesken site içinde yer almakta olup, sitenin etrafı dekoratif taş duvarla çevrili ve iç duvarları ve tabanı seramik kaplıdır. Site içinde ortak kullanıma açık arıtma tesisine havi yüzme havuzu mevcut olup, site bahçe tanzimi ve çevre düzenlemesi bakımından düzgün ve bakımlıdır. TAŞINMAZIN HALİHAZIR DURUMU: Ulaşım ve taşıma imkanları olup, her türlü Belediye hizmetlerinden iyi derecede istifade etmektedir. MUHAMMEN BEDELİ: Satışa konu Taşınmazın halihazır durumu, ulaşım ve taşıma imkanları, her türlü Belediye hizmetlerinden iyi derecede istifade edişi, manzara durumunun iyi oluşu, denize yakın konumda yer almakta oluşu, taşınmazın inşa tarzı, inşaatta kullanılan malzemelerin teknik özellikleri ve kullanılış şekli, yıpranma payı ve alanıazara alındığında arsa payı dahil olmak üzere toplam 350.000,00 YTL değer takdir edilmiş olup, takdir edilen bu muhammen bedel üzerinden satışa çıkarılmıştır. SATIŞ ŞARTLARI: 1.) Gayrimenkulun birinci satışı, 10.09.2007 günü olup, satışı saat:14.00 ile 14.15 arasında Çeşme Adliyesi l. Kat İhale Odası’nda, açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarım geçmek şartı ile en çok arttırana ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla, 20.09.2007 günü aynı yer ve saatlerde, İkinci Arttırmaya çıkarılacaktır. İkinci arttırmada ise rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve tahmin edilen kıymetin %40’ını ve satış masraflarını geçmesi şartı ile en çok arttırana ihale olunur. 2.) Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Resmi ihale pulu, tapu alım harcı ve masrafları, taşınmaz teslim masrafları ile tahakkuk edecek KDV alıcıya aittir. Tapu satım harcı, taşınmazın aynından doğan birikmiş vergiler ile dellaliye resmi satış bedelinden ödenir. 3.) İpotek sahibi alacaklılar ile diğer ilgililerin ve irtifak hakkı sahiplerinin gemi sicil ve taşınmaz üzerindeki haklarını, hususiyle faiz ve masrafa dair iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi taktirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4.) Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve iflas Kanununun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve temerrüt faizinden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5.) Şartnameler, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairemizde açık olup, masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6.) Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2006/104 Talimat sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 09/07/2007 (Basın: 38493) ÇEŞME İCRA TC MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA SURETİYLE SATIŞ İLANI T.C. ANTALYA 3. SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞU’NDAN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTIRMA İLANI VE İLANEN TEBLİĞ DOSYA NO: 2007/18SATIŞ Antalya merkez, Muratpaşa mah., 1296 ada, 2 parselde kayıtlı, zemin kat. 5 nolu bağımsız bölüm (daire) Antalya 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/1937 E. 2007/673 K. sayılı kararı gereğince satılacaktır. Satışa konu taşınmaz, Antalya Sanayi mah., 620 sk., Pehlivan ap., No. 4 ‘dedir. Betonarme karkas tarzda inşa edilmiş, giriş kat üzeri 3 katlı ve her katta 3 daireli binada, kuzeydoğu, kuzeybatı cepheli olup, Antalya Orman Bölge Müdürlüğüne 4550 mt., güneydoğusunda, Antalya Sigorta Hastanesine 150200 mt. mesafededir. Satışa konu 5 nolu bağımsız bölüm zemin kat, brüt 130 m2. alanlıdır. Salon, 3 oda, mutfak, antre, banyo, WC ve balkon bölümlerinden oluşmaktadır. Islak hacimlerin zemini seramik kaplamalı, balkon zemini yerinde dökme mozaik kaplamalı, salon ve odalar marley kaplamalı, kapı ve pencere doğramaları ahşap üzeri yağlıboyalı, duvarları ince sıva üzeri badanalıdır. Daire girişi çelik kapılıdır. 4/56 arsa paylıdır. Satışı yapılacak taşınmazın muhammen bedeli: 75.000.00.YTL.dir. TAŞINMAZIN 1. SATIŞ GÜNÜ: 16/10/2007 SALI GÜNÜ, SAAT: 16.30, 16.40 arasında Antalya Adliye Sarayı l. kat No: 67, 2. Sulh Hukuk Mahkemesi duruşma salonunda, açık artırma ile yapılacaktır. Bu satışta muhammen bedelin %60’nı, satış masrafını ve rüçhanlı alacaklıların alacağını geçmediği takdirde; 2. SATIŞ GÜNÜ: 26/10/2007 CUMA GÜNÜ, AYNI YER VE SAATLERDE AÇIK ARTIRMA İLE YAPILACAKTIR. İkinci satışta muhammen bedelin %40’nı, satış masraflarını ve rüçhanlı alacaklıların alacağını geçmesi halinde, üzerindeki yükümlülükler ile birlikte en çok artırana ihale edilecektir. Satış peşin para ile olup, ancak isteyen alıcıya 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Satışa iştirak eden değerinin %20’si nispetinde teminat yatırması şarttır. Teminat YTL veya banka teminat mektubu olabilir. Döviz kabul edilmeyecektir. Damga resmi, KDV , Tapu alım harcı, tahliye ve teslim masrafları alıcı tarafından, birikmiş vergi borçları satış bedelinden ödenir. İpotek sahibi alacaklılarla, diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını, hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını, dayanağı belgeler ile onbeş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi halde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç tutulacaklardır. İhaleye katılıp, daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebeb olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca bir hükme hacet kalmaksızın, Dairemizce tahsil olunacak, bu fark varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. İhaleye iştirak eden alıcıların, şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin memurluğumuzun 2007/18satış sayılı dosyasına başvurmaları, ilgililere ve diğer hissedar ABDÜLLATİF NURİ BERAT GÜLONAR’a İLANEN TEBLİĞ OLUNUR. 09/07/2007 (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 38521) BÜYÜKÇEKMECE TC 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTIRMA İLANI Dosya No: 2007/1439 Satılmasına karar verilen Taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adeti, önemli özellikleri: Büyükçekmece İlçesi, Tabakali mevkii, tapunun sayfa: 8026, cilt 81, ada 125 ve parsel 2 noda kayıtlı, 3568.52 m2 yüzölçümlü gayrimenkul üzerinde kurulu bulunan, kat irtifaklı 15/600 arsa paylı C 1 blok 3 nolu bağımsız bölüm. Gayrimenkul Parmaksız caddesi, devamında Hilal 86 caddesine bağlantılı, Defne sokak üzerinde, Ceyliz sitesinde yer almaktadır. Daire plan itibariyle girişte hol, salon, mutfak, banyo, tuvalet ve 3 oda, iki balkondan ibaret olup, 120 m2 kullanım alanına sahiptir. Doğalgaz ısıtmalıdır, salon oda zeminleri laminat döşemelidir, tavanlar kartonpiyerlidir. Giriş kapısı çelik kapıdır, oda kapıları amerikan kapıdır. Pencereler pvc. lidir. Muhammen bedeli: 120.000.00 YTL. İMAR DURUMU: Konut alanında kalmaktadır. Satış şartları: 1. Satış, 03/09/2007 gün, saat 14.30’den 14.40’a kadar Büyükçekmece 2. İcra Müdürlüğünde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla, 13/09/2007 günü aynı yerde ve aynı saatte de ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da rüçhanlı alacaklıların alacağını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale edilecektir. Su kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2. Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinden 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, damga vergisi tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. KDV alıcıya aittir. 3. İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını, dayanağı belgeler ile onbeş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın, Dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5. Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup, masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6. Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2007/1439 sayılı dosya numarasıyla Müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 11.07.2007 (İc.İf.K.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 38498) CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle