19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 TEMMUZ 2007 PAZARTESİ 10 DIŞ BASIN dishab?cumhuriyet.com.tr Almanya’ya göçle ilgili hukuki kurallar hâlâ İkinci Alman İmparatorluğu’nun kurallarına uygun DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ Göç politikası olmayan göç ülkesi HERIBERT PRANTL W. Bush’un İşi Zor! G. W. Bush iflah olacak gibi değil. Temsilciler Meclis’i Amerikan askerlerinin Irak’tan çekilmesinin dört ay içinde başlaması ve 1 Nisan 2008’e kadar tamamlanmasıyla ilgili bir yasayı daha kabul etti. Yasa büyük bir olasılıkla Senato’dan da geçecek görünmektedir. Ama tıpkı daha önce kabul edilen yasa örneğinde olduğu gibi, Başkan’ın bu yasayı da veto etmesi kimse için sürpriz olmayacaktır. Tasarı, Irak’la ilgili olarak yayımlanan resmi raporun hemen ardından kabul edilmiştir. Başkanlık Ulusal Güvenlik Raporu, Irak’taki durumu tatmin edici olarak görmemekte, sayıları 18 olarak saptanan hedeflerin sadece 8’ine ulaşılabildiğini öne sürmektedir. Söz konusu ‘dönem raporuna’ göre, Irak hükümeti milislerin silahsızlandırılmalarına yönelik programın uygulanmasında yetersiz kalmış, Irak parlamentosu ülkenin petrol endüstrisinin Şiilerle Sünni azınlık arasındaki çatışmaları ortadan kaldıracak, sonuç alıcı bir yasanın hayata geçirilmesi konusunda da başarı sağlayamamıştır. Belge aynı zamanda, Maliki hükümetinin eski Baas üyelerinin kamu görevlerine getirilmelerini kolaylaştıran yasanın çıkarılması konusunda da başarılı olamamıştır. ??? Bütün bu gelişmeler, kuşkusuz Irak’ta yaşanan ve içinden nasıl çıkılacağını kimsenin bilmediği büyük felaketin yüzde birlik bölümünü bile yansıtmaz. İşgalle birlikte Pandora’nın kutusu açılmış, etnik ve dinsel ayrımlar, katliamlar körüklenirken işbirlikçilere ülkenin petrolleri ve sözde devletin yönetimi teslim edilmiş, bölünüp parçalanarak kolay yutulur hale gelmesinin koşulları hazırlanmıştır. Ayrıca, çekip gitse de yarım düzineye varan kalıcı nitelikli üsleriyle ne petrolden olacak, ne de gözleri arkada kalacaktır. Gerçekler bunu göstermektedir. Ama işgalin baş mimarları W. Bush ve büyük şirketlerin emrindeki yeni muhafazakâr ekibi, Irak’ta her şeyin yolunda gittiği eski şarkıyla dünya nezdinde olduğu gibi bizzat kendi halkındaki desteği neredeyse sıfırlanmasına karşın herkesi uyutmanın beyhude telaşında görünmektedir. ‘“Kitle imha silahlarının varlığı” ile El Kaide bağlantısı bahanesi üzerine kurulan Irak işgali, bu iki yalanın ortaya çıkmasına karşın bu kez Irak’ta kalıcılığın bahanesi olarak kullanılmaktadır. W. Bush’a göre, Amerikan askerleri Irak’ta 11 Eylül 2001 felaketinin sorumlusu El Kaide ile savaşmaktatır. Suriye ve İran da boş durmamakta, Iraklı direnişçilere her ay 50 ila 80 canlı bomba göndermenin yanında parasal yardımlar da sağlamaktadır. W. Bush’un her şey aklına gelmektedir ama, nedense ülkesi işgal edilen bir ülkenin insanlarının müstevliye direnebileceklerini aklına getirmemektedir. Ortadoğu’ya barış ve demokrasi getirileceğiyle ilgili savlarına gelince; çevreye sadece bir göz atmak bile bunun ne mene bir demokrasi olduğunu anlamaya yetip artacaktır. ??? Irak’ın petrol için işgal edildiğini, Mısır’daki sağır sultandan sonra duymuş olsa da Avustralya Savunma Bakanı haklıdır. Kim ne derse desin işgalin ardında dünyanın ikinci büyük petrol zenginliğine el koymanın iştah kabartan etkisi yok sayılamaz. Bölgede yeni egemenlik alanlarına sahip olma, petrol yollarını güvence altına alma gibi büyük çıkarlar da işgalin başlıca nedenleri arasındadır. Nedenler sadece bunlarla sınırlı değil. Birleşik Devletler, Irak ve Afganistan için şimdiye değin 500 milyar dolar harcamıştır. Bağımsız Kongre Araştırma Örgütü’ne göre (Congressional Service) Amerikan vergi mükellefleri her ay “terorizme karşı savaş” için 12 milyar dolar ödemektedir. Le Monde gazetesinin haberine göre ise Amerika dünyanın her yanına yayılmış askeri üslerinin güvenliğinin sağlanmasına, özellikle 11 Eylül 2001 faciasından bu yana 610 milyar dolar gibi ürkünç düzeylerde para harcamaktadır. Bu hızla giderse, “terorizme karşı savaş”ın faturası 2017’de 1400 milyar dolara ulaşacaktır. Masraf konusunda Irak işgali açık ara ilk sıradadır. Şimdiye kadar Irak işgaline 450 milyar dolar harcanmıştır. 20062007 dönemindeki fatura ise 16.6 milyar dolardır. 2008 yılında toplam işgal ve saldırıların faturasının, 567 milyar doları Irak’a ait olmak üzere, 758 milyar dolar düzeylerine tırmanacağı hesaplanmıştır. Bu yüzden Amerika’nın bunca masrafı, işgali altındaki Irak’ın petrollerini talan ederek çıkarıp, üstüne muazzam kârlar da eklemeden çekip gideceğine inanmak hayaldir, çocuklar için masaldır. Kuşkusuz, dünyayı ve Amerikan halkını uyutmak için bazı asker çekme gösterileri yapılmayacak değildir. Ama sonuçta, ister “topal ördek” olmaya hazırlanan W. Bush’un son döneminde olsun, ister gelmesi olası Demokrat iktidarında olsun bunun değişmesi neredeyse imkânsız görünmektedir. Oysa herkes bilir ki terörle savaşmanın en iyi yolu, emperyal dürtülerle onun bunun ülkesinin zenginliklerini talan etmek için bazen düpedüz işgalle, çoğunca da o ülkeleri ekonomik baskılar, destek sağladıkları yerel despot yönetimler aracılığıyla soyup soğana çevirmek yerine, karşılıklı çıkarlara dayanan dürüst ve adaleti işbirliği yolunu tercih etmelerine bağlıdır. Bu yol, belki aşırı ve kolay kârlar sağlamaz. Ama çok daha güvenli olduğundan kuşku yoktur. A lman politikasının, gecikerek, göç ve uyum toplumuna yönelişi hâlâ bir macerayı andırıyor. Göç Yasası’nı ve ondaki son değişiklikleri kim okusa ve Ulusal Uyum Planı’nı da yanına koysa, aklına 50 yıl önce Batı Alman bir ailenin yurtdışına yaptığı ilk gezi için hazırladığı denk listeleri geliyor. Yani, Alman politikası, bu büyük gezide, yanına alışılmış politik iaşeden mümkün olduğu kadar çok şey aldı. Yoksa zehirleneceğini ELLEKLERİ YOK düşünüyordu. Alman Türkleri yasadaki son Yabancılar hukuku alanındaki sertleştirmelerden, özellikle de yasa koyucunun gerçekten bir evlenip Almanya’ya gelecek belleği bulunmuyor. Başka olan genç Türk kadınlarına hukuk alanlarında, hukuk yönelik olarak “Almanca ileriye doğru geliştirilir, bildiğini kanıtlaması” düzeltilir, parlamento da yolundaki yenilikten, yasalarıyla toplumsal fazlasıyla düş kırıklığına değişikliklere bir tepki uğramış bulunuyor. Elbette göstermiş olur. O nedenle Almanya’da kendi ayakları geçmiş 100 yılda medeni üzerinde bir yaşam hukuk alanında, öncelikle de sürdürebilmek için Almanca aile hukukunda, müthiş bilmek gerekiyor. Zaten bu ilerlemeler kaydedilmiştir. nedenle Göç Yasası, Yabancılar hukukunda ise bu Almanya’ya girdikten sonra olmamıştır. Göç Yasası, biraz bir dil ve uyum kursu gecikerek ama küçük bir ilk öngörüyor. Şimdilerde, genç adımdı. Ama politikanın bir kadın, biraz istese, Goethe belleği olmayınca, beyinsizce Enstitüsü olmayan Türk davranıyor. O nedenle bugün taşrasında da iki kelime laf Almanya’ya göç için edecek kadar gerek yürürlükte olan duyduğu 500 hukuki kurallar, Almanca sözcük isafir işçi daha hâlâ İkinci öğrenebilir. Ama Alman modeli Alman Türkler, Yabancılar İmparatorluğu’nun göç politikasının kurallarına Dairesi’nde görevlilerin temelini uygundur. kötücül bir Almanya, göç oluşturuyor. eğilimle politikası olmayan Yenilerin göç kendilerine bir göç ülkesidir. alan ülkedeki çıkardıkları Misafir işçi modeli, topluma eşit güçlükleri iyi en başından beri ve haklara sahip biliyorlar, o bugün de, Alman yurttaşlar olarak göç politikasının nedenle de, gelecekte aile kabul edilme temelini birleşimlerinin oluşturuyor. Yani, şansı yok. sosyal bir seçicilik uzun vadeli bir bakış açısıyla planlama yok, biçimlendirilmesinden burada kalmaya, kalıcılaşmaya kuşkulanıyorlar. Yani, bir aile yönelik bir davet yok, halinde birlikte yaşama temel yenilerin göç alan ülkedeki hakkı, gelecekte, sadece topluma eşit haklara sahip toplumun üst katmanlarından yurttaşlar olarak kabul edilme gelen ayrıcalıklılar için geçerli şansı yok. olabilir, korkuları bu. “Politika, sert ve kalın Ayrıca, Alman Türkleri (ve tahtaların iştahla ve dikkatle mevcut öfkeyi iyice kızıştıran delinmesidir.” Max Weber, Ankara hükümeti) evlilik çok sık alıntılanan “Bir yoluyla gelenler için yapılan Meslek Olarak Politika” yeni sert düzenlemeleri bir başlıklı denemesinde böyle aşağılama olarak algılıyor. yazmıştı. Fakat yabancılar Örneğin Amerikalılar ve politikasında olduğu kadar Japonlar, evlenip Almanya’ya hiçbir yerde bu tahtalar bu gelecek olanlara yönelik bu kadar kalın değil. Yine de taleplerin dışında tutuluyor. Alman politikasının Zirve’de yeni yasadaki hatalar Almanya’ya göçü ve üzerine zorla bir tartışma sorunlarını biçimlendirmede açılsaydı, daha anlamlı olurdu. karşılaştığı güçlükler sırf Yasa, gerçekten de bir dizi açık bununla açıklanamaz. Max hata barındırıyor, yani Weber’in sözünü ettiği kalın Berlin’deki büyük koalisyon tahta, yabancılar politikasının hükümeti bazı AB kafasının önünde duruyor, bir yönetmeliklerini Oturum, dar görüşlülük bu. Merkel’in Sığınma ve Vatandaşlık uyum görüşmeleri için yaptığı Yasası’nı sertleştirmek için davet, bu durumun kötüye kullandı. Kapsamlı bir değişmesine yönelik bir umut uyum politikası için önemli bir yaratıyor. Ama doğrusu yapı taşını oluşturan AlmanTürk örgütleri bu dar vatandaşlığa alma koşulları, görüşlülüğü tam da şu anda daha da güçleştirildi. Kaldı ki, bir örnek model gibi almaya Alman vatandaşlığına kalkarlarsa, işler pek sevimsiz geçenlerin sayısı da yıllardır bir hale dönüşebilir. önemli ölçüde gerilemiş Almancadan çeviren: Osman bulunuyor. Ancak bu yeni Çutsay, (Süddeutsche Zeitung yasa, engelleri daha da artırdı. gazetesi, Almanya, 12 Temmuz) Yine de AlmanTürk görevlilerin, Başbakan Angela Merkel’e, görüşmelerden çekilerek yeni yasadaki değişikliklere onay vermeme çabası akılsızlıktır. Ama şimdi AlmanTürk örgütlerinin tavrına yönelik bir saptama, elbette on yıllarca Alman politikasının ayırıcı bir özelliğidir. Almanya’ya 120 yıldır dışarıdan göçmen geliyor. Ama politikacılar, daha bugün bile hâlâ, sanki bu sorunla ilk kez kendileri yüz yüze kalmışlar gibi bir davranış sergiliyor. B Yargıçlar ve cihatçılar Müşerref yönetiminin başını ağrıtıyor M Pakistan’da karmaşa P Çinlilerin İslamcılarca kaçırılmasının, böylece rejimin İslamcılara karşı harekete geçmesinin kaçınılmaz hale akistan’da yeni bir kriz daha gelmesinin kimin parlak fikri olduğu patladı. İlk krizi, kuvvetler sorusunu ortaya atıyor. Ülkenin ulusal ayrılığı ve bağımsız yargı talep çıkarları tehdit altında iken sert bir eden yargıçlar ve avukatların başını hareket daha fazla ertelenemezdi. çektiği sivil toplum çıkarmıştı. Aynı Müşerref 1999’da iktidara gelirken günlerde, İslamabad’daki bir camide ülkeyi dönüştürecek pek çok reform vaizler şeriat kanunlarının tam olarak sözü vermişti. Bunların hiçbirini uygulanmasını istediler ve bunun için yerine getiremediği gibi, itibarını özel bir dini polis gücünün kaybetmiş politikacılarla beraber oluşturulması talebiyle şiddet içeren çalıştı ve daha sonra ABD’nin eylemlere başladılar. İslamabad’ın bölgedeki adamı olmayı kabul edince merkezinde radikal İslamcıların gücünü iyice yitirdi. Ülkede süren kontrolü altında bulunan bir cami bu çürüme, İslamcılar harekete öncülük etti. Bu tarafından doldurulmaya cami hükümet aday bir boşluk yarattı. binalarından pek uzakta Pakistan’da tüm bunlar değildi. Söz konusu cami olurken, irili ufaklı 36 ve iki katlı medreselerden muhalefet partisi sivil oluşan külliyeyi böyle yönetime dönülmesine değerli bir arazi üzerine yönelik bir strateji hükümetten hiç destek geliştirmek üzere almadan inşa etmek Londra’da bir araya mümkün müydü? Hayır. gelmişti. Toplantının Eyleme öncülük eden iki herhangi bir anlaşmaya imamın babası, Pervez varılmadan sona ermesi bu Müşerref ortaya çıkmadan önce askeri muhalif hareketin siyasi istihbarat birimi için güçsüzlüğünü gösterdi. çalışmıştı. Devlet bu Geçen hafta General İslamcı gruba parasal Müşerref’e yeni bir suikast PAKİSTAN’DA ATEŞKESE SON Pakistan’ın Kuzey Veziristan girişiminde bulunulduğu yardımda bulunmuş ve bölgesindeki Taliban yanlısı militanlar, hükümeti barış anlaşmasını yönünde haberler çıktı. desteklemiş, ama daha ihlal etmekle suçlayarak, anlaşmadan çekildiklerini açıkladılar. Ancak Müşerref saldırıdan sonra grubu yasadışı ilan ederek mali yardımları da Lal Mescidi çatışmalarının ardından ülkenin kuzeybatısında hafta kurtuldu. Kendisi gibi sonunda düzenlenen saldırılarda, aralarında asker ve polis adaylarının rejimi de şimdilik güvende. kesmişti. Daha bir yıl da bulunduğu 50 kişi öldü. (Fotoğraf: AP) öncesine kadar bu Pakistan ise tam bir kargaşa İslamcılar satın alınabilirdi içinde. Yalnızca tabandan hayatlarının korunmasını istediler. ama böyle bir girişimde bulunulmadı. gelen bir halk hareketi bu ortamı Tüm bu konu akla eski bir soruyu Artık iş işten geçmişti. Silahlı değiştirebilir ama hem siyasiler hem getiriyor: Radikal İslamcılar orduya ne generaller tarafından o kadar çok İslamcılar polis ve askerlerle derece nüfuz edebilmişlerdir? Belki de aldatıldılar ki bu olası gözükmüyor. çatışmaya başladılar. birkaç ay önce radikal İslamcıların bu Neden hayatlarını bir hiç uğruna EJİME MEYDAN eylemi planlamakta oldukları feda etsinler ki? ortadayken rejimin gösterdiği OKUDULAR fazlasıyla temkinli tavır, ordu ve ona İngilizceden çeviren: Alaz bağlı kurumlardaki ayrışmaları daha Kılıçaslan, Şirin Tabanlı Müşerref en gözde adamını bir fazla alevlendirmeme isteğine (Counterpunch anlaşmaya varması için görevlendirse bağlanabilirdi. Daha kuşkucular ise, internet sitesi, 10 Temmuz) de iki taraf da diğerinin isteklerini TARIK ALİ kabul etmeye yanaşmadı. İslamcı militanlar rejime meydan okudular ve rejimin buna cevabı çarşamba günü geldi. Burada dikkat çeken bir nokta, ne hukukçuların ne de radikal İslamcıların arkasında güçlü bir halk desteği olmasıydı. Yığınlar sessiz ve pasif kalmayı seçti, çatışmaya taraf olmayı çıkarlarına uygun bulmadılar. Pakistan’ın kuzeybatı sınır eyaletindeki İslamcı partiler ittifakı, camiyi ve ona bağlı medreseyi silahlı karargâha çeviren militanları desteklemediler, militanlardan yalnızca masum kadın ve çocukların R DOSYA NO : 2005/100 Davacı Türkiye Elektrik İletim A.Ş. Genel Müdürlüğünden yukarıdaki dosya numarası ile açılan ve Kayseri İli Yeşilhisar İlçesi Bugct köyü Döşeme Mevkiinde Cilt I, Sahİfe 66, ve Parsel 66’da tapuya Dursun KUZU adına kayıtlı taşınmazın üzerine 1768 m2 lik kısım için istenen irtifak hakkının bedelinin tespiti ve tapuya tescili davasında Dursun KUZU mirasçılarından Zehra MIĞl. Ali MIĞI, Ayşe MIĞI (KARAASL.AN) ve Emin MIĞI’nın adresi tespit edilemediğinden dava dilekçesi tebliğ edilememiştir. Bu ilanın yayımı tarihinden itibaren 10 gün içinde davalıların cevap vermemesi, delillerini bildirmemesi veya kendilerini bir vekil ile temsil ettirmemesi, Bir ay içerisinde idari yargıda kamulaştırmanın iptaline ilişkin dava açıp belgelememesi 18.7.2007 günü yapılacak duruşmaya iştirak etmemeleri halinde duruşmanın gıyaplarında devam ettirilerek karar verileceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 38880 YEŞİLHİSAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNDEN İngilizce’yi İngilizce kaynaklardan öğrenin... Westminster Univesity ve Premier College sertifikalarına sahip, London School of Business Administration’da master yapmış, ÖĞRETMENDEN, BRITISH ENGLISH Gramer, konuşma, derslere yardımcı, sınavlara hazırlık. İş İngilizcesi (Business English) ve İngilizce iş görüşmelerine (Interview) hazırlık. Acıbadem/İstanbul 0536 225 07 80 2007/12 ESAS Davacı Behçet YAŞAR vekili tarafından, davalı Bahar İnşaat Taah. Tic. Ltd. Şti.’ye açılan iflas davası nedeni ile, Zuhuratbaba Mh., Rauf Yekta Sk., N:3/5 Bakırköy İSTANBUL adresinde mukim, Bahar İnşaat Taahhüt Ticaret Limited Şirketi aleyhine açılan iflas davasında, itiraz eden alacaklıların işbu ilan tarihinden itibaren, 15 gün içinde İİK.’nın 158., 173/2. ve 166/2. maddeleri gereğince itirazda bulunabilecekleri, duruşma günü olan 25/09/2007 günü saat 15.30’da mahkememizde bizzat hazır bulunarak ya da kendilerini bir vekil ile temsil ederek, delillerini en geç duruşma gününe dek ibraz etmeleri gerektiği, aksi halde HUMK. 509/510. maddeleri gereği gıyaplarında yargılama yapılarak hüküm verileceği hususu İLAN olunur. 05/07/2007 (Basın: 38325) İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2004/112 KARAR NO: 2007/46 Mahkememize ait 2004/112 E 2007/46 K. sayılı dosyasında, davalı ÜLKER DEMİR’in Akşemsettin mh., Serhat sk., No: 83 Alibeyköy, İstanbul ve Kayışdağı mh., Uslu cad., Neriman sk., No: 41 Bostancı adreslerinde bulunamaması nedeni ile mahkeme kararının ilanen tebliğ edilmesine karar verilmiş olmakla; Aşağıda yazılı bulunan kararın hüküm kısmının ilan olunması hususu ile, El atmanın önlenmesi ve kal davasının HUMK’nun 185. maddesi uyarınca AÇILMAMIŞ SAYILMASINA, Ecrimisil davasının kısmen kabulü ile, 637,50.YTL ecrimisil bedelinin işgalin başlangıç tarihinden itibaren her dönem sonu itibariyle (01/04/199831/12/1998 tarihleri arasında 27,00.YTL, 01/01/199931/12/1999 tarihleri arasında 60,00.YTL, 01/01/200031/12/2000 tarihleri arasında 93,60,YTL, 01/01/200131/12/2001 tarihleri arasında 139,20.YTL, 01/01/200231/12/2002 tarihleri arasında 232,00.YTL, 01/01/200331/03/2003 tarihleri arasında 84,90.YTL olmak üzere) kademeli olarak işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Peşin harcın mahsubu ile bakiye 4,40.YTL karar ve ilam harcının davalıdan alınmasına, davacının peşin yatırdığı 30,00.YTL harç parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 450,00.YTL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı vakfa ödenmesine, Davacı tarafından yapılan 10,10.YTL başvurma harcı parası, 7,00.YTL davetiye posta gideri, 12,60.YTL müzekkere posta gideri, 409,84.YTL keşif gideri olmak üzere toplam 439,50.YTL yargılama giderinin, davanın kabul edilen miktarına göre 117,00.YTL sinin davalıdan alınarak, davacıya ödenmesine, geri kalan giderin davacı vakıf üzerine bırakılmasına, Dair kararın, tebliğinden itibaren 15 gün içinde temyizi kabil olmak üzere, verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda açıkta okunup usulen anlatıldı. 01.03.2007 (Basın: 38531) EYÜP 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN T.C. BEYOĞLU ASLİYE 2. HUKUK MAHKEMESİ 2006/53 Davacı İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü vekili tarafından açılan, gaipliktescil davasında, İstanbul, Beyoğlu, Keçecipiri Mah., Kadriye Sok 266/1 pafta, 220 ada, 8 parsel sayılı 96.75 m2 sahalı arsanın, 17/47 hisse maliki Davit Şalom’un mirasçılarından, halen haber alınmadığı ve davacı vekili de gaipliklerine karar verilmesini talep ettiğinden, şahısları bilenlerin, tanıyanların, hakkında malumatı olan kimselerin, mahkememizin 2006/53 esas sayılı dosyasına malumat vermeleri, hayatta ise adresinin bildirilmesi ya da duruşma günü olan 04.10.2007 saat 10:00’de BEYOĞLU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNDE bulunması ilan olunur. 03.07.2007 (Basın: 38532) CUMHURİYET 10 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle