22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 HAZİRAN 2007 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Chavez’in Medya Operasyonu Chavez’in medya operasyonu Venezüella Devrimini yeni bir aşamaya sokuyor. Kendisine karşı ABD’nin çokuluslu petrol şirketlerinin ve işbirlikçilerin kurduğu tertipleri boşa çıkartarak siyasal iktidara tam anlamıyla egemen olan Chavez, işbirlikçi medyanın karşıdevrimin elindeki en büyük silah olduğunu baştan beri tespit ederek gerekli önlemleri aldı. PENCERE Adam Müsveddesi Piyasası... ‘Müsvedde’ sözcüğü babamın kuşağı zamanında çok kullanılırdı, kulağımda yankısı kalmıştır; sevmedikleri, tutmadıkları, aşağıladıkları birisinden laf açılınca hemen tepki gösterirlerdi: “ Bırak şu adam müsveddesini!..” Müsveddeyi tam tamına karşılayan bir yeni sözcük var mı?.. Karalama?.. Taslak?.. Olmuyor... Öğrencilerin kullandıkları ‘müsvedde defteri’ şimdi var mı bilmiyorum, eskiden sarı kâğıttan yapılırdı... Yaz.. Boz.. Sil.. Çiz.. Olmadı mı?.. Ne gam!.. Aç bir başka sayfayı, yeniden karalamaya başla... ? Politika borsasında, milletvekili piyasasında birtakım adamlar türediler.. Meclis’e girmek istiyorlar.. Milletvekilliği maaşı okkalı.. Emeklilik geldiğinde cebe girecek miktar kıymalı pufböreği.. Ama bir de adaya bakıyorsun.. Adam müsveddesi!.. ? İnsan kişiliği toplum yaşamında siyasal hayatın defterine yazılırken bireyin işi sanıldığından da güçtür... Sağcı mısın?.. Solcu musun?.. Toplumcu musun?.. Bireyci misin?.. Nesin?.. Keyfin istedi ya da çıkarın gerektirdi diye bir oraya bir buraya, bir o partiye bir bu partiye, bir o görüşe bir bu görüşe fırtarak piyasada kendini satabileceğini sandığın tezgâha yamanmakla adam olmak arasında hiçbir münasebet yoktur... Döneklikle adam olunmaz... Adam müsveddesi olunur!.. ? Kişi yaşamında sınavlardan geçerek biçimlenen insan karakteri yazbozun karatahtası değildir... Müsvedde defteri de değildir... Kişinin yaşamında uzun yılların çilesi, emeği, çabası, muhasebesiyle gerçekleşen olumlu kimlik değişimine şapka çıkarılır... Ama, fırıldaklık politikasında milletvekilliği koltuğu kapmak için öne atılıp birdenbire yeni nutuklar irat etmeye başlamak, kişinin kişiliğindeki zavallılık çıkarsamasını gözler önüne sermekten gayrı bir işe yaramaz... ? Seçim.. Sandık.. Parti.. Milletvekilliği.. Maaş.. Koltuk.. Hepsinin bir araya geldiği ‘22 Temmuz’a şartlanarak ve iktidar tutkusuna çıkar güdüsüyle pazarlanarak, kendine göre sağda solda, ötede beride birdenbire hidayete erdiğini medyada ilan eden döneklerin tümü de adam müsveddesidirler... Peki, insan içine hangi yüzle çıkacaklar?.. Adam müsveddesinde yüz yoktur ki... Yüksek Seçim Kurulu, Göreve!.. Cumhurbaşkanını halk seçsin diyorlar, ama milletvekillerini halka seçtirmiyorlar!.. Parti genel başkanları evlerinde oturup, bir iki gün içinde milletvekillerini bir bir saptıyor, yani tepeden tayin ediyor!.. Sonra “demokrasi” diye bağırıp çağrılıyor! Milletin değil, bir tek adamın, yani partinin başındaki kişinin keyfine, zevkine, çıkarına uygun olanlar TBMM’de toplanacak. Bizler de böylece demokrasi düzeninde yaşadığımızı düşüneceğiz?.. ??? 1987 seçimlerinde yaşanan bir olayı anımsatmak isterim. SHP Parti Meclisi Kızılcahamam’da toplanıp milletvekili adaylarını bir bir saptamış, sıralamıştı... Böyle bir atama yoluyla oluşturulan aday listesi Yüksek Seçim Kurulu’nca bozulmuştu. Kurul SHP’ye “Siz önseçim yapmak zorundasınız, hazırladığınız aday sıralamasını iptal ediyorum” demişti... SHP bu uyarıdan sonra önseçimle adaylarını saptamıştı... ??? CHP, DP, AKP, MHP, Genç Parti, ANAVATAN, daha ne kadar parti varsa, hiçbiri önseçim yapmadı! Parti üyeleri, partinin çeşitli kurullarının üyeleri adayların seçilmesinden, sıralanmasından uzak tutuldu. Örneğin bir Baykal çevresinde yıllardır koruduğu yakınlarını listelerin başköşelerine oturttu! Tayyip Bey de öyle, ötekiler de... Bu nasıl şey? Cumhurbaşkanını halk seçebilir, ama millet, kendi vekillerini seçemez, bu işi ille de parti başkanları yapar! Böyle bir şey, hangi uygar ülkede var? ??? Sonra halkımıza sesleniyoruz: “Aman koşun sandıklara, yurttaş olarak oylarınızı verin, milletvekillerinizi seçin...” Ama karşımıza çıkarılanlar halkın, parti örgütlerinin, parti üyelerinin sevdiği, beğendiği, değer verdiği insanlar değil... Liderlerin adamları, yağcıları, övgücüleri!.. Buna, en hafif deyimle “demokrasi” diye kendinizi aldatmak denmez mi? ??? Yüksek Seçim Kurulu’nu göreve çağırmak istiyorum. Kamuoyunun önüne çıkarılan aday listelerinin iptal edilmesi, partilerin önseçim yoluyla adaylarını yeni baştan saptamalarının, sıralanmalarının vazgeçilmez bir gereklilik olduğu açıklanmalıdır... “Yeter söz milletindir” diye milleti aldatanlar akıllarını başlarına alsınlar, kendi parti örgütlerine, kendi üyelerinin isteklerine güvenmeyen “diktatör” liderlerin saltanatına artık son verilmelidir... ??? Yüksek Seçim Kurulu’nu tarihsel bir görev bekliyor. Cüneyt AKALIN evlet Başkanı Chavez’in muhalefetin başını çeken RCTV adındaki TV’nin sözleşmesini uzatmayarak yayınını durdurması, Venezüella Devrimini yeni bir aşamaya taşıdı. Chavez’in, önde gelen muhalif medya organını susturması, muhalefeti tertiplere itti. Muhalefet özellikle gençleri ve aydınları kışkırtarak sokak gösterilerini başlattı. Chavez’i protesto eden öğrencilerin gösterisine polis kauçuk mermiler kullanarak müdahale etti. Öğrenciler ve polislerden yaralananlar oldu. Başsavcılık soruşturma açtı. Venezüella Kültür Bakanı, CIA denetimindeki İnteramerikan Basın Derneği’nden ve CIA’nın L. Amerika masasından önde gelen kişilerin Chavez karşıtı gösterilere katıldığını açıkladı. Bakanlık ayrıca Chavez’in şiddete başvurduğu haberlerini yayarak halkı kışkırtan CNN hakkında dava açtı. Haberi “Chavez darbeci pembe dizi kanalını kapatıyor” başlığı ile veren bir Türk gazetesi Chavez yanlılarının RCTV’nin kapatılmasına karşı çıktıklarını, RCTV’ye desteğin yüzde 70’i bulduğunu iddia etti. Halkın ancak yüzde 15’inin kapat D mayı desteklediğini öne sürdü. Ancak aynı gazete Chavez yanlılarının başkanın kararını destekledikleri gösterinin fotoğrafını basarak kendisi ile çelişti. Chavez/Devrim Medya/Karşıdevrim Günümüzde Venezüella Devriminde dost düşmanı medyaya karşı tavır birbirinden ayırıyor. Chavez iktidara egemen olduğu ve Amerikancı darbeyi boşa çıkardığı Nisan 2003’ten beri işbirlikçi medya ile mücadele ediyor. Küreselleşmiş Venezüella medyası büyük ölçüde ABD’nin denetimi altındadır. Özel girişimcilerin elindeki medya organları baştan beri Chavez’e karşı çıktılar, işbirlikçi Chavez karşıtlarının sözcülüğünü yaptılar. O kadar ki Devlet Başkanı Chavez’in TV ekranlarına çıkmasına bile izin vermediler. Bunun üzerine Chavez, yurttaşlarla iletişimini sürdürmek için devlet TV’sinde “Bay Başkan” adlı bir program yarattı. Program büyük ilgi gördü. Chavez iktidara hâkim olur olmaz özel medyanın oynadığı yıkıcı rolü dengelemek için yeni bir medya yasası hazırladı. Yeni yasal düzenlemenin amacı, halkı ve özellikle çocuk ları şiddete ve cinsel içerikli programlara karşı korumak olarak ilan edildi. Yeni yasa medyaya kimi kısıtlamalar getiriyor, hükümete kurallara uymayanları cezalandırma ya da istasyonları geçici süreyle kapatma yetkileri veriyordu. Chavez karşıtları, bunu basın özgürlüğüne yönelik bir kısıtlama olarak değerlendirdi. Yerel ve uluslararası baskılara karşın yasa 2004 Aralık’ında yürürlüğe girdi. Chavez yeni yasa nedeniyle TV’de yaptığı konuşmada, “İşte şimdi Venezüella halkının kendini özel medyanın diktatörlüğünden kurtardığını söyleyebiliriz” dedi. Yöntem İktidara egemen olmak için ekonomi, dış ilişkiler, eğitim, sağlık vb. alanlarda kapsamlı mücadelelere giren Chavez, medya konusunda kararlı bir politika izledi. İşbirlikçi karşıtlarına meydanı boş bırakmadı ancak sert önlemler almaktan kaçındı. Adımları tek tek ve zamanı gelince attı. RCTV’nin sözleşmesinin yenilenmemesi ve yalan haber yayan CNN hakkında dava açılması bu cümledendir. Sonuç Chavez’in medya operasyonu Venezüella Devrimini yeni bir aşamaya sokuyor. Kendisine karşı ABD’nin çokuluslu petrol şirketlerinin ve işbirlikçilerin kurduğu tertipleri boşa çıkartarak siyasal iktidara tam anlamıyla egemen olan Chavez, işbirlikçi medyanın karşıdevrimin elindeki en büyük silah olduğunu baştan beri tespit ederek gerekli önlemleri aldı. İşte şimdi, Chavez iktidarını pekiştirdikten, içte ve dışta saygınlığını üst düzeye taşıdıktan sonra medyaya karşı harekete geçti. Kılıcını 1990’lı yılların liberal söyleminin beynine sapladı. Bu liberal söylemin özü ve can alıcı maddesi her yerde olduğu gibi Venezüella’da da “sınırsız düşünce ve ifade özgürlüğü” idi. Liberal yıkıcılık bu anlayışın arkasına gizlenenek “Sorosçuluk” yaptı, “Turuncu devrimleri” örgütledi. Türkiye’de 301 tartışması bu nedenle yürütüldü. 21. yüzyılın başında o liberal söylemi bir yana iterek petrolü millileştiren, piyasa ekonomisine sırt çevirerek özellikle eğitimde ve sağlıkta halkçı adımlar atan, uluslararası düzlemde ABD karşıtlığına önderlik eden Chavez, bir kez daha liberallerin çanına ot tıkıyor. Venezüella’da muhalefet kaldırdığı taşı ayağına düşürmek üzeredir. Chavez hepimizin ufkunu açmaya devam ediyor. CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle