15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 HAZİRAN 2007 PAZARTESİ 4 HABERLER Konfederasyona bağlı sendikalar üye sayılarını katlarken muhalifler eridi 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK AKP , MemurSen’e yaradı ZEYNEP ŞAHİN Eşekle seçim turu Seçim yaklaştıkça milletvekili adayları da seçmenlerin desteğini alabilmek için ilginç yöntemlere başvuruyor. Adaylığını duyurmak için “temiz siyasete soyunuyorum” diyerek tarihi Mestan Hamamı’nda basın toplantısı düzenleyen ve “temiz siyasetçi, temiz siyaset” diyen bağımsız milletvekili adayı Abdurrahman Boztaş, eşekle tur atarak oy istedi. Yandaşlarıyla birlikte geldiği 5 Ocak Meydanı’nda taktığı kasket ve giydiği şalvarla traktör üzerinde kısa bir konuşma yaptıktan sonra getirilen eşeğe binen Boztaş, “Çiftçilerin yüzü bizimle gülecek” diyerek propaganda yaptı. ANKARA AKP’nin iktidarı, kendisine yakınlığıyla bilinen MemurSen’e yaradı. Konfederasyon üyesi sendikalar, her geçen yıl üye sayılarını katlarken, hükümetin icraatına muhalefet eden sendikaların üye sayısı da azaldı. AKP hükümetinin, çalışanların çeşitli hak kayıpları yaşadığı icraatına “ses çıkarmayan”, toplu görüşmelerdeki tavrından eğitimdeki gidişata, sağlık, tarım gibi alanlarda tepki yükseltmeyişi nedeniyle eleştirilen MemurSen, AKP iktidarı ile birlikte “büyüdü”. İktidara yakınlığıyla bili ? AKP hükümetinin, icraatlarına “ses çıkarmayan”, toplu görüşmelerdeki tavrından eğitimdeki gidişata, sağlık, tarım gibi alanlarda tepki yükseltmeyişi nedeniyle eleştirilen MemurSen, AKP iktidarı ile birlikte “büyüdü”. nen konfederasyona bağlı sendikalar üye sayılarını giderek artırırken hükümeti eleştiren konfederasyonlardan Türkiye KamuSen ve KESK’in üye sayılarının düştüğü görüldü. MemurSen üyelerinin en fazla yayıldığı alanlar, eğitim, belediye hizmetleri ve tarımorman olurken, konfederasyonun 2004’te 137 bin 937 olan üye sayısı, geçen yıl itibarıyla 203 bin 851’e yükseldi. Aynı dönemde KESK’in üye sayısı 297 bin 114’ten 234 bin 336’ya, Türkiye KamuSen’in üye sayısı ise 343 bin 921’den 327 bin 329’a geriledi. ‘Çalışana baskı’ iddiası Söz konusu hareketliliğin, toplam sendikalılaşma oranında büyük değikliklerin yaşanmadığı bir dönemde meydana gelmesi dikkat çekerken, yerel yönetimler, eğitim ve tarımorman işkollarında çalışanlar başta ol mak üzere pek çok kesim MemurSen’e üye olma baskısıyla karşılaştıklarını savunuyor. Çalışanlar, bağlı bulundukları konfederasyonlar bünyesinden istifa etmeleri için olumlu ya da olumsuz kimi yaptırımlarla karşılaştıklarını belirtirken çalışanların birçoğunun “işlerinin halledilmesi” için MemurSen bünyesine katıldığını öne sürüyor. Sendikaların üye sayılarının ve yetkili sendikaların belirlenme tarihi 15 Temmuz olduğu için, 2007’deki oranlar henüz açıklanmadı. Ancak MemurSen’deki ciddi üye artışının yine görüleceğine işaret ediliyor. Akıl Oyları... Tepki Oyları... Öfke Oyları... Ekrandaki kadın öfke içinde konuşuyordu: Hayır. Seçimlerde hiçbir partiye oy vermeyeceğim. Oyumu kullanmayacağım. “Neden?” diye soran TV habercisine yanıtı şu oluyordu: Hiçbirinden hayır yok. Birbirlerinden farkları yok. İki genç, biri kız biri erkek, bağımsız aday için seçim afişi dağıtıyorlardı. Bağımsız aday sosyalistti, bu gençler de yandaşı oldukları aday için oy istiyorlardı. Bu tutumlar her zaman görülebilen tutumlardır ve insanların bu davranışları göstermeye elbette hakları vardır. Demokrasi bu tutum ve davranışların gösterilebilmesi için vardır. Ancak ben, ekrandaki kadını da afiş dağıtan gençleri de ‘doğru bir tutum’ içinde görmüyorum. Nedenlerini de açıklamak istiyorum. 1. 22 Temmuz seçimlerinin doğru hedefi AKP’nin siyasal iktidarının sonlandırılmasıdır. Eğer bu iktidar sonlandırılamazsa,Türkiye ABD’nin doğrudan ‘her istediğini yaptığı ve yaptırdığı’ bir ülke olacaktır. Bu durum da Türkiye’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nde (BOP) kendine verilen rolü uygulamak zorunda kalması, bağımsız bir Kürdistan’ı tanımaya zorlanması ve kendi sınırlarının parçalanması demek olacaktır. İşlerin buraya kadar varmayacağını düşünenler yanıldıkları zaman çok büyük bir felaketle karşılaşmış olacağız. 2. AKP iktidarı daha şimdiden ‘din eksenli sosyal yaşam’ için bütün girişimleri yapmıştır. Tesettürün kamu kurumlarında kabul edilmesi, tesettürlü tatil otelleri, çocukların kapanıp ilahiler okuması, okullarda toplu namazların kılınması, bu uygulamalara karşı çıkanların açık ve kapalı ‘dinsizlik’ ile suçlanması giderek ‘olağan tutumlar’ haline sokulmuştur. İkinci bir AKP iktidarında bu tutumların yasal yolları zorlanacaktır. Laikliğin savunulması daha da açık olarak ‘dinsizlik’ olarak kabul edilmeye çalışılacaktır. 3. Partilerin arasında hiçbir farkın olmadığı savı temelden yanlıştır. CHP ile AKP birbirinden temel felsefeleri açısından tam anlamında farklıdır. CHP, laikliği savunan, çağdaş yaklaşımlı, sorunlara çözümlerini hazırlamış bir partidir. Beğenirsiniz beğenmezsiniz ama bunu görmezden gelemezsiniz. CHP’yi programları bakımından yetersiz bulabilirsiniz, bu doğru da olabilir. Başkanını beğenmeyebilirsiniz, kimi çalışmalarını yeterli etkinlikte bulmayabilirsiniz ama CHP’yi bu yaklaşımla değerlendiremezsiniz. CHP, şu anda siyasal iktidara en yakın partidir. Onun dışında MHP vardır, DP’nin barajı geçip geçemeyeceği belirsizdir. Bu üç nedenden ötürü, (daha başka nedenler de vardır ama bunlar kanımca yeterlidir) seçimlerde ‘kullanılmayan her oy’, ‘kazanma şansı olmayan bağımsız adaylara verilen her oy’ AKP’ye verilmiş olacaktır. Bu seçimlerde ‘tepki oyları’ da, ‘öfke oyları’ da AKP’nin siyasal iktidarına hizmet edecektir. Bu seçimlerde Türkiye’yi kurtaracak olan, ‘akıl oyları’dır. Bu nedenlerle DSP ile güçlenmiş CHP’ye oy verilmelidir. Türkiye kaynaklı propagandalarla Amerika ve Avrupa kamuoylarında yaygınlaştırılan ‘kasıtlı kavram kargaşası’nı daha önce yazmıştım. Bu konuya yeniden döneceğim. ‘Ulusal bağımsızlık’, ‘laiklik’, ‘aklın ve bilimin çağdaş öncülüğü’ nasıl oluyor da uygarlık yoluna gidişin engelleri sayılıyor? Uluslararası şirketlerin ekonomik çıkarlarıyla yaratılan küreselleşme adına ABD ve AB hangi yollarla Türkiye’yi AKP eliyle bu çıkarlara alet ediyor? Bu gidişe karşı çıkanlar nasıl oluyor da ‘dar ulusal görüşçüler’, ‘laikçiler’, ‘demokrat olmayan darbe yanlıları’ olarak karalanmaya çalışılıyor. Bunları da göreceğiz ve göstereceğiz. Türkiye’nin geleceği bütün bunları görmeye ve göstermeye bağlıdır. Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu döneminden beri üzerinde oynanan oyunları gören ve gösteren Atatürk’ün bu oyunları bozduğu yolla kendi yazgısına egemen olacaktır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın... [email protected] [email protected] www.erdalatabek.com İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN İstanbul 1. Bölge’de 88 santimetre OY VERME BUGÜN BAŞLIYOR Gümrüklerde seçim heyecanı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milletvekili genel seçimi için gümrük kapılarında oy verme işlemi, bugün başlayacak. Yurtdışındaki Türk vatandaşları, Atatürk, Sabiha Gökçen, Esenboğa, Adnan Menderes, Antalya, Şakirpaşa ve Erkilet havalimanları ile Kapıkule, İpsala, Cilvegözü, Sarp, Habur karayolları, İzmir Çeşme Deniz Limanı ve Taşucu Deniz Limanı Gümrük kapılarında oy kullanılabilecek. Gümrük kapılarında oy verme işlemleri, 22 Temmuz Pazar günü seçimin bitiş saatine kadar devam edecek. Gümrük kapılarında oy kullananlar, bağımsız adaylar için oy kullanamayacak. Oy pusulaları baskıya girdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yüksek Seçim Kurulu (YSK) 22 Temmuz’da yapılacak milletvekili genel seçimi için 85 seçim çevresi için oy pusulalarını bastırıyor. Şu ana kadar 6 seçim çevresinin oy pusulasının basımı tamamlandı ve bölgelere gönderildi. En büyük pusula 88x20 santimetre ile 11 siyasi parti ve 54 bağımsız adayın bulunduğu İstanbul 1. Bölge oldu. YSK’nin seçim takvimine göre, 19 Haziran’da birleşik oy pusulasının basımına başlandı. Oy pusulalarının basımının yapıldığı özel matbaada, 14 siyasi parti ile bağımsız adayların yer aldığı pusulaların basımı devam ediyor. Bağımsız adayların da oy pusulasında yer alması ve bazı siyasi partilerin bazı seçim çevrelerinde seçime girmemesi nedeniyle 85 seçim çevresi için farklı oy pusulası hazırlanıyor. Türkiye genelindeki oy pusulalarının basımı 10 Temmuz’da tamamlanacak. ‘Verilmeyecek hesabımız yok’ YSK Başkanı Muammer Aydın, oy pusulalarının basımı için yapılan ihaleyle ilgili iddiaların kendilerini üzdüğünü söyledi. Aydın, ihalenin yasaya uygun yapıldığını belirterek “İhaleyle ilgili verilmeyecek bir hesabımız yok” dedi. Aydın, bağımsız aday sayısı fazla olan iller için büyük zarfların kullanılacağını, diğer illere normal zarfların gönderileceğini söyledi. Çöplükte seçmen bilgi kağıdı bulundu Öte yandan Zeytinburnu’ndaki bir çöp konteynırında 83 adet “seçmen bilgi kâğıdı” bulundu. Belgeleri bulan yurttaş, mahalledeki bir kahvehanede toplantı halinde olan MHP İstanbul milletvekili adayı Ahmet Mailoğlu’na teslim etti. Mailoğlu, teslim edilen “seçmen bilgi kâğıdı”na ilişkin kahvede bulunan kişilerden imza aldıklarını kaydetti. Mailoğlu, “Kâğıtların sadece bir sokağa ait olması dikkat çekici” diye konuştu. [email protected] Diyarbakır sokaklarında gezerken dikkatimi erkeklerin mor poşuları çekti. Bu yeni bir durumdu. Geçmişte siyah beyaz ağırlıklı erkek poşularının yerini mor poşular almıştı. Diyarbakırlı tanıdıklarıma bunu söylediğimde önce inanmadılar, fark etmemişlerdi. Sonra, dediğimin doğru olduğunu gördüler. Aynı manzaraya Mardin’de de tanık oldum. Bizim Mehmet Faraç Urfalı, ona sorduğumda “Urfalılar takmaz” dedi. Tabii ki Urfa yoluna girdiğimizde manzara farklı değildi, bölgenin erkeklerinin bu yılki poşu modası mor renkliydi. Urfanın kapalı çarşısında tezgâhları kaplayan poşuların çoğu mor renkliydi. Dubai menşeli poşular, çok ucuz fiyattan satılıyordu. Belki de farkında olunmadan pazarı saran bu renk, ucuzluğu nedeniyle egemen olmuştu. ??? Poşu, Güneydoğu Anadolu’nun simgesi. Çevrede büyük askeri harekâtlar olurken kentler sessiz ve sakindi. Bombalar dağ yollarında patlarken mor poşulu erkekler tarlalarına, dükkânlarına çalış Mor Poşulu Erkekler... maya gidiyorlardı. Güneydoğu henüz seçim havasına girmemişti, ancak milletvekili adayları harekete geçmişlerdi. Mardin’de AKP İl Merkezi’ne Hürriyet’ten Ferai Tınç’la birlikte gittik. Bizi İl Kadın Kolları Başkanı Zeynep Alkış karşıladı. Ona bazı gazeteciler gelecek demişlerdi, o da mahalli gazeteciler sanmıştı. Bizi karşısında görünce şaşırdı. Dağınık bürosunu özür dileyerek toplamaya girişti. Yanına 47 yaşları civarındaki iki çocuğunu da alıp gelmişti. Kadın siyasete girse de çocuklar ona kalıyor, bürosunu toplama kaygısı onun oluyordu. ??? Zeynep Alkış türbanlıydı. Bu nedenle siyasette fazla yükselemeyeceğinin de bilincindeydi. Ferai, “Kızının örtünmesini istiyor musun” diye sordu. “Hayır, böyle bir talebim olmaz. Kendisi nasıl isterse ve neye karar verirse öyle yapar. Ben karışılmasından yana değilim” dedi. Kadınların siyasette zaten ikinci planda olduğunu, bir de türbanlı olunca daha da geriye itileceklerini söyledikten sonra şunları ekledi: “Partiler kadınları karanfil dağıtıcısı olarak kullanmaktan hoşlanıyorlar. Ben AKP’de ayrı kadın kolları kurulmasını doğru bulmuyorum. Bu da ayrımcılığa neden oluyor.” “Kadınlar karanfil dağıtıcısı” sözü belleğime yer etti. Durumu çok güzel özetliyordu. Dolaştığım iki kentte, seçilebilecek yerde DTP’nin desteklediği bağımsız adaylar dışında pek bir kadın göze çarpmıyordu. DTP Diyarbakır’dan iki kadını, Mardin’den de bir kadını destekleyeceğini açıklamıştı. Onların seçilmesi kesin gibi gözüküyor. AKP’nin dördüncü sırasında da Mardin’de bir kadın aday yer alıyordu. ??? Gezimizin benim açımdan son durağı Urfa’ydı. Bu kentin 2002 seçimlerinde 11 milletvekilinin 8’ini AKP, 2’sini CHP, 1’ini de bağımsızlar kazanmıştı. AKP’nin oyu yüzde 23, DEHAP yüzde 20, DYP yüzde 16.5, ANAP yüzde 10.2, CHP yüzde 10, MHP yüzde 8’di. Bağımsız aday yüzde 4.38 oyla seçilirken barajı aşamayan partilerin yüzde 60’lık oyu boşa gitmişti. Bu seçim ne olurdu? DTP iki bağımsız adayı destekleyeceğini ilan etmişti. Onların seçileceği düşünülüyordu. Bundan sonrası kaç partinin barajı aşacağına bağlıydı. MHP barajı aşarsa, geçen seçimlerdeki tabloyla kalan 9 milletvekilliğinin 4’ü AKP’ye, 2’si CHP’ye, 2’si MHP’ye, biri de DTP’li olmayan üçüncü bağımsız adaya gidebilirdi. DP barajı aşarsa tabii ki tablo tamamen değişebilirdi. ??? Urfa’da işsizlik had safhadaydı. Ekonomi iyi sinyaller vermiyordu. GAP hâlâ tamamlanamamıştı. Bütün bunlar AKP’nin aleyhine işliyordu. Urfa’da aşiretler hâlâ si yasi hayatın ana unsurlarındandı. Geçmişte aşiret reisleri aday olurken bugün durum biraz değişmişti. Artık aşiretlerden değişik adaylar çıkabiliyordu. Urfa Barosu Başkanı dostum Müslüm Akalın, Urfa’nın topraklarının İsrail’e satıldığı iddialarını bütün devlet kurumlarının temsilcileri önünde TV’de tekrar yalanladı. Böyle bir satışın neden olamayacağını yasal dayanaklarıyla açıkladı. ??? Diyarbakır, Mardin, Urfa gezisinin sonuna geldim. Güneydoğu’nun bu üç önemli ilinde ortaya çıkan tabloya göre AKP aynı oyları alsa bile 10 milletvekili eksik çıkaracak gibi görünüyor. Bunun asıl nedeni de DTP’nin bağımsız adayları. İşte bu nedenle Tayyip Erdoğan, “Bağımsızları seçmeyin” çağrısını tekrarlayıp duruyor. Ancak, yüzde 10’luk baraja dayanarak başka partilerin oylarıyla Meclis çoğunluğunu elde etme günleri bu seçimde o kadar kolay görünmüyor... Mor poşular, seçime rengini verecek, öyle anlaşılıyor... CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle