16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 HAZİRAN 2007 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Paranın rotası Çin ve Hindistan’dan kayıyor. Daha çok kazanmak isteyen Türkiye gibi ülkelere yöneliyor 17 ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Ucuz ülkelere hücum! Ekonomi Servisi Dünya ekonomisinde Çin ve Hindistan gibi piyasaların tüm dikkatleri üzerlerine çekmelerine karşın “akıllı para”nın Türkiye ve Vietnam gibi “yükselen yıldızlar”a doğru kaydığı bildirildi. İngiliz The Sunday Times gazetesi, “Yükselenler, Çin’e Meydan Okuyor” derken ABD’li yatırım bankası Goldman Sachs’ın, “Gelecek 11’ler” listesini hazırladığı, bunların arasında Türkiye’nin de bulunduğunu yazdı. The Sunday Times gazetesinde Philip Scott imzasıyla yayımlanan haberde, “Yatırımcılar daha yüksek kazançlar sağlamak için Mısır, Bilişim İyi de... Bilişim, bilgi işleme anlamına geliyor. Sözcük, yabancı teknik sözcüklerin yerine, 1970’lerde özenle Türkçe sözcük öneren bilim insanlarının buluşudur. Sonraki yıllarda Türkçe karşılık bulma süreci yazık ki sürdürülemedi. Geçtiğimiz günlerde, TÜBİSABBilişim Sanayicileri Derneği, bilişim sektörünün güçlendirilmesi için, siyasetçilere bir “Açık Çağrı” yaptı. Kimi gazetelerde tam sayfa yer alan bu çağrının değerlendirilmesi gerekiyor. On bir madde olarak yapılan Çağrı’nın ilk maddesi, “geniş bant ağlarıyla örün yurdu dört baştan” diyerek 1930’ların demiryolu anlayışını çağrıştırıyor ve ekliyor: “1980’lerin haberleşme atılımını gelin yine tekrarlayalım.” İyi de, o yıllarda başlayan özelleştirmenin ilk kurbanı olarak TELETAŞ’ın seçildiği, böylelikle iletişim altyapısının oluşmasında yerli teknoloji üretiminin yok edildiği, ülke ekonomisinin bu nedenle büyük kayıplar verdiği unutuluyor. Çağrının diğer altbaşlıkları şöyle: 2. Beş yılda bir milyon bilişimci eğitin, bir milyon kişiye istihdam sağlayalım; 3. DPT’nin hazırladığı bilgi toplumu stratejisine ve eylem planına sahip çıkın; 4. Türkiye’yi Avrupa’nın bilişim üssü yapın; 5. ArGe’ye önem verin, yenilikçi bir ekonomi yaratın; 6. Bilişim teknoparkları kurun; 7. Yenilikçi girişimciliği destekleyin; 8. Kitleleri bilgisayar sahibi yapacak projeler geliştirin; 9. Fikri haklar yasasını kararlılıkla uygulayın; 10. eözgürlükleri kısıtlamayın ve son olarak da 11. Bilişim sektörüne özel yasa ve düzenlemeler getirin. Çağrı, tüm bu hedeflerin gerçekleşmesi için sektörün “işbirliğine hazır” olduğu vurgusuyla sona eriyor. Öncelikle belirtilmelidir ki, böyle bir istemde bulunulması, doğrudur; yerindedir. Ancak, çağrı ile doğrudan ilişkili üç önemli nokta var. Birincisi, bilişim, bir ekonominin bilim ve teknoloji yeterliliğinin temeli; daha doğrusu altyapısıdır; ancak, bu yeterliliğin tamamı değildir. Türkiye’nin bilim ve teknoloji alanında atılım yapması için, bilişimi de içine alan bütüncül ya da ulusal bir sistem oluşturulması ve bunun uygulanması gerekiyor. Ulusal yenilik sistemi, eğitimden finansmana, kamu ve özel kurumsal yapılardan ve bunlar arasındaki eşgüdümden pazar olanaklarına kadar kapsamlı bir düzene yerleştirildiğinde, bilişim altyapısı da etkinlik kazanabilir. Özetle, teknolojik yenilik için bilişim gereklidir, ancak yeterli değildir. İkincisi, Türkiye’nin bilgi üretimi ile ilgili kurumları, en hafif deyimle, eksiklidir ve sorunludur. Bilgi, araştırmageliştirme ile üretilir. Araştırma Geliştirme (ArGe) kurumları, mal ve hizmet üreten firmalar, üniversiteler ve kamu araştırma birimleridir. Bu kurumlar arasında değil eşgüdüm, iletişim bile yok denecek düzeydedir. Ülkemizde, firmaların kendi ArGe yapma geleneği ya hiç yoktur ya da çok sınırlı oranda gelişmiştir. İstatistiki verilere göre toplam ArGe çalışmalarının üçte ikisini üniversiteler gerçekleştiriyor. Üniversitelerin pek çoğunun ArGe açısından durumu pek de parlak değildir; çoğunda gerçekten yürekler acısıdır. Ne yeterli sayıda nitelikli araştırmacı yetiştiriliyor ne de çoğunun yönetim yapıları, ArGe’ye olanak tanıyacak esneklik ve beceriye sahip bulunuyor. Kamu ArGe birimleri ise siyasi kadrolaşmanın kurbanıdır. Üçüncüsü, başta, merkezi ve yerel kamu yönetim birimleri olmak üzere, yönetimlerin uygulamalarının bilimsellikten çok uzak olduğu biliniyor. Yeterli ön hazırlık ve yapılabilirlik çalışmaları yapılmadan girişilen yatırımlar, maliyetleri yükseltiyor; kalıcı kayıplara yol açıyor. Örneğin, TMMOB Makine Mühendisleri Odası’nın açıkladığı “IV: Ulusal Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisliği Kurultayı Sonuç Bildirgesi”nde belirtildiği gibi, toplam 62 havaalanından yalnızca 38’i kullanılmaktadır. Ayrıca, kamu yönetim birimleri, tıpkı özel firmalar gibi, çoğu kez yerlisi de olsa, teknolojiyi “dışardan” satın alıyor. Sonuçta, ArGe ile ilgili birimlerde bile “teknolojik yenilik” bir türlü içselleştirilemiyor. Böyle bir ortamda yalnızca “bilişim” önceliği politikası, aşırı dengesiz bir gelişmeye yol açabilir. Bu “kurumsal yapının eksiklerinin giderilmesi” ve bir “bütün” olarak, esnek, etkin ve eşgüdüm içinde çalışması ve kendi kendini yenilemesi sağlanmadıkça bilişim alanında yapılabilecek olanlar çok sınırlı kalacaktır. ??? Doğruluğun, dürüstlüğün, çalışkanlığın ve parti emeğinin simgesi eski CHP İstanbul İl Başkanı Mehmet Bölük yaşamını yitirdi. Sevenlerine başsağlığı diliyorum. ? İngiliz The Sunday Times gazetesi, Çin ve Hindistan’ın piyasaların tüm ilgisini kendi üzerlerinde topladıklarını, ancak “akıllı para”nın, Türkiye gibi ülkelere yöneldiğine dikkat çekti. Türkiye ve Meksika gibi açıkgöz ülkelere kayıyor” yorumu yapıldı. Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in İngilizce isimlerinin ilk harflerinden oluşan “Bric” ülkeleri gruplandırmasının yaratıcısı olan ABD’li yatırım bankası Goldman Sachs’ın, “Gelecek 11’ler” listesini oluşturduğuna dikkat çe ? Yatırımcıların, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu “Gelecek 11’ler” listesine hücum ettiğini yazan gazete, “Yabancılar Türkiye’deki ucuz varlıkları kapıyor” yorumunu yaptı. daha düşük bir derecede Türkiye ve Vietnam’ın, önümüzdeki 30 yılda, şu anda Çin ve Hindistan kadar önemli olma potansiyelleri olduğunu düşünüyor. Örneğin, Meksika ekonomisi, 2035 yılına kadar Fransa’yı geride bırakabilir.” İngiltere’nin en büyük fon yönetim şirketi Fidelity’nin, Mısır ve ken gazete, söz konusu listedeki ülkelerin Bangladeş, Mısır, Endonezya, İran, Güney Kore, Meksika, Nijerya, Pakistan, Filipinler, Türkiye ve Vietnam olduğunu yazdı. Bu ülkelerdeki ekonomik büyümenin son üç yıldaki ortalamasının yüzde 5.9’u bulduğuna dikkat çeken gazete şöyle devam etti: “Yatırım bankası, Meksika, Kore ve Türkiye’de yatırım yapan bir fon kurduğuna dikkat çeken gazete, Türkiye’nin günlük bazda iş yapan yerel yatırımcıların hâkimiyetinde olduğu için “en uçucu” yükselen piyasalardan biri olduğunun altını çizdi. Türkiye’nin gelecek 5 yılda ortalama olarak yüzde 4.6 büyümesinin beklendiğini kaydeden gazete, “Çokuluslu şirketler, ucuz varlıkları kapıyorlar” dedi. Gazete, bunun örneği olarak ABD’li GE Capital’ın, Garanti Bankası’nın yüzde 25’ini satın alması ve İngiliz sigorta şirketi Aviva’nın da Sabancı ile kurduğu ortaklığı gösterdi. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA Geçen hafta bir taraftan “Batı’nın Türkiye’de siyasal İslamı desteklediğini” saptayan ya da gösteren yorumları; diğer taraftan, Hamas ile Filistin Kurtuluş Örgütü arasındaki çatışmalara, aslında “iç savaşa” ilişkin haberleri okuyorum. Medya, Lübnan ordusuyla Filistin kampındaki radikal İslamcı grup arasındaki kanlı çatışmaları, ABD’nin Irak’ta El Kaide’ye karşı Sünni direnişçilerle anlaşarak silah dağıttığını, İran’daki gizli operasyonlarını da aktarıyordu. Ortadoğu her gün biraz daha karışıyordu… [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com rekli olduğuna dikkat çekiyor. Batı’nın siyasal İslamla ilgili oyunlarından biri de Mısır’da oynanıyor. The Economist, sürekli Mısır’daki belediye seçimlerinde Mübarek hükümetinin baskıcı taktiklerinden yakınıyor. Şeriatçı Müslüman Kardeşler Örgütü’nün başarılarını, demokratik gelişmeler olarak sunuyor, böylece otoriter Mübarek ile Müslüman Kardeşler arasına sıkışan, tuhaf bir demokrasi anlayışı sergiliyordu, Batı’nın bölgedeki kısa dönemli çıkarlarını koruma amacıyla… Anahtar sözcük bence “kısa dönem”.. uzak gelişmeleri göz önüne almadan günü kurtarma taktiği. Bu öyküye, Afganistan’da SSCB’ye karşı Taliban rejiminin desteklenmesiyle başlayabiliriz. Bu desteğin içinden El Kaide “canavarı” çıktı. Şimdi Ortadoğu’da ABD, etnik ve mezhep farklılıklarını kullanıyor; demokrasiyi kullanan, ama aslında kökten karşı siyasal İslamı, çeşitli terörist örgütleri, paramiliter etnik yapılanmaları destekleyerek bu bölünmüşlükleri daha da derinleştirmeye çabalıyor. Bu koşullarda, ikisi de son tahlilde aynı kapıya çıkan iki senaryo söz konusu: Ya, ABD bölgede, İsrail dışındaki tüm devletleri yıkarak, kendisine bağlı rejimlere, tehdit oluşturmayacak kadar küçük devletçiklere dönüştürmeye çalışıyor, bir anlamda sınırları, can ve mal kaybını, uzun dönemli etkileri göz önüne almadan yeniden çizmeyi amaçlıyor... Ya da, ABD bölgede harekete geçirdiği süreçleri artık denetleyemiyor, bu nedenle günü kurtarma çabası içinde kimi bulursa onu destekleyerek zaman kazanmaya, ayakta kalmaya çabalıyor... Her iki durumda da, silahlı radikal akımlar güçlendikçe birbirlerine, ya da bölge devletlerine çarpıyor; herkesin herkesle savaştığı bir kaos oluşuyor, olan da Ortadoğu halklarına oluyor. Böl, Yönet, Hatta Yık… açısından, bir tehdit oluşturmaktan çıkıyor, maniple edilecek bir iç savaşa dönüşüyordu. Anlaşılan, İsrail’in 25 yıl önce yaptığı riskli bir hamle şimdi sonuç veriyordu. Pek bilinmez ama, bugün, Filistin topraklarında bir iç savaş çıkmasında belirleyici etken olan Hamas 1960’ların sonunda ilk kez Gazze’de ortaya çıkarken, İsrail tarafından, seküler, ulusalcı FKÖ’yü dengelemek amacıyla desteklenmişti. Bu, uzun süredir istihbarat çevrelerinin malumu olan olayın (Örneğin, Stephen C. Pelletiere, “A Theory of Fundementalism…” , Strategic Studies Institute, Army War College, 28/07/1995) “resmi bilgi” düzeyine çıkmasında, United Press International’ın terorizm uzmanı Richard Sale’in 18 Haziran 2001 tarihli makalesi önemli bir rol oynadı. Sale, İsrail’deki Terorizmle Mücadele Enstitüsü’nden elde ettiği belgelere, ABD istihbarat çevrelerine, Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Ortadoğu Direktörü Anthony Cordesman’ın verdiği bilgilere dayanarak, İsrail’in 1970’lerde Hamas’ı maddi olarak desteklediğini, güçlenmesine yardımcı olduğunu, geniş çaplı olarak içine sızdığını gösteriyordu. Hamas daha sonra güçlenerek denetimden çıkmış, İsrail ajanlarını büyük ölçüde tasfiye etmişti. Daha sonra Ray Hanania, Hamas İsrail ilişkisinin/çelişkisinin hikâyesini, Hamas ve Likud tarafından uygulanan karşılıklı şiddetin barış sürecini nasıl sürekli sabote ettiğini ayrıntılı bir biçimde gözler önüne serdi (Counterpunch, 19/01/2003). Bir taraftan “maksimalist” programıyla Hamas, diğer taraftan “büyük İsrail projesiyle” Likud güçlendikçe, barış, dolayısıyla bir Filistin devleti olasılığı giderek zayıfladı. Şimdi Filistin yönetimi dağılarak, birbiriyle savaşan, biri şeriatçı, diğeri ABDİsrail himayesine girmeye başlayan iki devletçiğe dönüşüyor. İsrail açısından, “sürgündekilerin dönüşü”, 1967 sınırlarına Lübnan’da ABD ve İsrail’in en önemli düşmanı Şii Hizbullah. Gözlemcilere, örneğin, mart ayında CNN’den Hala Gorani’ye konuşan Seymur Hersh’e göre ABD, Hizbullah’ın etkisine karşı, Suudi Arabistan aracılığıyla, radikal, El Kaide türü örgütleri, örneğin halen Lübnan ordusuyla çatışmakta olan Fetih El İslam’ı desteklemiş, kamplara girmesine olanak sağlamış. Prof. Chossudovky de, Global Research’deki yorumunda (31/05/07), ABD’nin benzer bir stratejiyi İran’a karşı da uygulamaya koyduğuna ilişkin verileri aktarıyor. ABC News’in 2 Nisan 2007’de aktardığı, bir düzineden fazla Devrim Muhafızı’nın ölümüne yol açan saldırıyı düzenleyen, Pakistan’ın Belücistan eyaleti kaynaklı Cundallah (Allahın Askerleri) örgütü de, lideri Abdal Malik Regi’nin de kabul ettiği gibi ABD ile yakın ilişkileri olan radikal İslamcı bir grup. ABD, Irak’ta da benzer bir taktik uygulamaya çalışıyor. The New York Times ve Washington Post’un geçen hafta aktardıklarına göre ABD ordusu, Anbar bölgesinde bazı Sünni aşiretlere, El Kaide’ye karşı kullanılmak kaydıyla silah dağıtmaya başmış, NYT bu uygulama başladığından bu yana ABD’nin can kaybında bir azalma olduğunu yazıyor. Ancak Washington Post, Anbar bölgesinde, ABD’yle anlaşan Sünni aşiretler blokunun dağılmaya başladığını da not ediyordu. Slate’den Kaplan da bu tür ittifakların, çok riskli, ancak zaman zaman ge Filistin sorunu kendi kendine çözülüyor… Oslo barış süreci, “iki devletli çözüme” yönelikti. Arap devletleri Arafat’a, İsrail ile uzlaşması için gereken desteği vermediler. Sharon ve neoconlar, zaten başından beri karşı oldukları süreci sistemli bir biçimde sabote ederek çökerttiler. Arafat öldükten, İsrail’i tanımamakta kararlı Hamas seçimleri kazanarak hükümet kurma noktasına geldikten sonra iki devletli çözüm giderek ulaşılamaz olmaya başladı. İlk anda şaka gibi gelebilir ama, geçen hafta “iki devletli çözüm” yine gündemdeydi: Gazze’de Hamas’ın şeriata dayalı, Batı Yakasında da El Fetih’in seküler devletçikleri... Bush yönetiminin Gazze’yi Hamas’a bırakma, buna karşılık Batı Yakasında Abbas/FKÖ yönetimini konsolide etme eğiliminde olduğu söyleniyor (New York Times, 15/06). Kimi İsrailli analistler, “üç devletli çözüm” olasılığından söz etmeye başladılar (The Independent, 15/06). Bu sırada İsrail’in de, Hamas’ın Gazze’deki iktidarına karışmaya niyetli olmadığına.. ABD ve İsrail’in FKÖ yönetimine, Abbas’a maliaskeri destek verdiklerine ilişkin haberler geliyordu (Haaretz, 16/06). Özetle Filistin sorunu, İsrail çekilmek, Kudüs’ün yönetimini paylaşmak gibi konularda taviz verme gereksinimi de ortadan kalkıyor. Şii Hizbullah’a karşı, Sünni Fetih El İslam Hamas, bu böl yönet taktiğinin tek ürünü değil. Diğer örneklerini de, yaratılmaya çalışılan SünniŞii, Laikılımlı İslam çatışması senaryoları bağlamında, Lübnan’da, Irak’ta ve İran’da hatta Mısır’da ve Türkiye’de görüyoruz. [email protected] MARMARA EREĞLİSİ İZALEYİ ŞÜYU SATIŞ MEMURLUĞU MARMARA EREĞLİSİ SULH HUKUK MAHKEMESİ DOSYA NO: 2007/4 İZ. ŞÜYU İZALEYİ ŞÜYU SATIŞ MEMURLUĞUNDAN TAŞINMAZ SATIŞ İLANI TAŞINMAZIN CİNSİ KIYMETİADEDİEVSAFI: l.TAŞINMAZ: TAPU KAYDI: Tekirdağ, Marmara Ereğlisi,Türkmenli köyü,Tospatepe mevkii, 12 pafta, 471 kütük, 471 parselde kayıtlı, 40300 m2 miktarlı tarla vasfındaki taşınmaz. TAHMİN EDİLEN KIYMETİ: 120.900.00.YTL. l.TAŞINMAZ SATIŞ GÜN VE SAATLERİ: Birinci Satış günü ve saati: 30.07.2007 tarihinde; Saat: 15.0015.10 arasında; İkinci satış günü ve saati: 09.08.2007 tarihinde; Saat: 15.0015.10 arasında; 2. TAŞINMAZ; TAPU KAYDI: Tekirdağ, Marmara Ereğlisi, Türkmenli köyü, Köyüstü Arpalık mevkii, 12 pafta, 774 kütük, 774 parsel sayılı, 7900 m2. miktarlı, tarla vasfındaki taşınmaz. TAHMİN EDİLEN KIYMETİ: 23.700.00.YTL. 2.TAŞINMAZ SATIŞ GÜN VE SAATLERİ: Birinci satış günü ve saati: 30.07.2007 tarihinde; Saat: 15.2015.30 arasında; İkinci satış günü ve saati: 09.08.2007 tarihinde; Saat: 15.2015.30 arasında; 3.TAŞINMAZ; TAPU KAYDI: Tekirdağ ili, Marmara Ereğlisi, Türkmenli köyü, Köyüstü Arpalık mevkii, 14 pafta, 821 kütük, 821 parsel sayılı 1400 m2. miktarlı, tarla vasfındaki taşınmaz. TAHMİN EDİLEN KIYMETİ: 4.200.00.YTL. 3.TAŞINMAZ SATIŞ GÜN VE SAATLERİ; Birinci Satış günü ve saati: 30.07.2007 tarihinde; Saat: 15.4015.50 arasında; İkinci satış günü ve saati: 09.08.2007 tarihinde; Saat: 15.4015.50 arasında; TAŞINMAZLARIN HALİ HAZIR DURUMU (471774821 PARSELLER İÇİN) Taşınmazlar, killitınlı toprak yapısına sahip, su tutma kapasitesi iyi drenaj sorunu olmayan, makinalı tarıma elverişli kuru tarım arazisi olup, tarımsal amaçla kullanılmaktadır. Her üç taşınmazın da imarı yoktur. Satış şartları: 1 Satış: yukarıda tayin edilen gün ve saatlerde, MARMARA EREĞLİSİ İCRA MÜDÜRLÜĞÜNDE; açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen değerin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak şartıyla YUKARIDA TAYİN EDİLEN AYNI YER VE AYNI SAATLERDE ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilememişse, taşınmaz en çok artıranın taahüdü saklı kalmak kaydıyla, artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyen alacaklının alacağına rüçhanlı alacaklıların alacağını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla, en çok artırana ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa satış düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin %20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar, banka teminat mektubu vermeleri lâzımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Birikmiş vergiler, TELLALİYE, TAPU SATIŞ HARCI VE BİRİKMİŞ VERGİLER SATIŞ BEDELİNDEN ÖDENİR.. DAMGA VERGİSİ, TAPU ALIM HARCI VE YASADA BELİRTİLEN ORANDA KDV VE TAŞINMAZIN TAHLİYE VE TESLİM MASRAFLARI ALICIYA AİTTİR. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını, dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli, hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse, İcra ve İflas Kanununun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve %10 faizden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5 Şartname, ilân tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup, gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2004/259 TAL sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilân olunur. 08.06.2007 (İİK m.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. *: Bu örnek, bu yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Ömek 64’e karşılık gelmektedir. (Basın: 32797) İSTANBUL İKİNCİ İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAVZİH İLANI DOSYA NO: 2007/14 İstanbul Asliye 5. Ticret Mahkemesi’nce iflasına karar verilen müflis FREECARD TANITIM VE REKLAM HİZMETLERİ LİMİTED ŞİRKETİ’ne ait iflas açılma ilanında iflas saatinin yazılmadığından, iflas saatinin 15.20’de olduğu tevzihen ilan olunur. 13/6/2007 Basın: 33042 KASTAMONU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN İLAN Esas No: 2006/130 Esas Davacı Mustafa ÇANKAROĞLU tarafından, davalı Nüfus müdürlüğü, dahili davalı Melahat ÇANKAROĞLU aleyhine açılan Nüfus kayıtlarının tashihi davasının yargılamaları sonunda; Kastamonu ili, Merkez ilçesi, Hoca köyü, cilt no 136, hane no 33’te nüfusa kayıtlı Mustafa ve Hüsniye kızı 28/07/1965 d.lu Melahat ÇANKAROĞLU’nun nüfus kaydının İPTALİNE karar verilmiştir. İlan olunur. 23.05.2007 (Basın: 32472) KIRŞEHİR SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ İZALEİ ŞÜYU SATIŞ MEMURLUĞUNDAN AÇIK ARTIRMA İLANI 2007/23 Aşağıda cinsi, mevkii, miktarı yazılı taşınmazların İİK. hükümleri uyarınca açık artırma sureti ile umum arasında Kırşehir Sulh Hukuk Mahkemesi kaleminde 23.07.2007 tarihinde belirtilen gün ve saatlerde 1. satışı yapılacaktır. Aynı gün alıcısı çıkmaz veya teklif edilen fiyat muhammen bedelin % 60’ını karşılamaz ise aynı yer ve saatlerde 02.08.2007 tarihinde 2. satışı yapılacaktır. Bu satışta muhammen bedelin % 40’ını karşılamak sureti ile en çok artırana ihale yapılacaktır. Taşınmazın Yeri: Kırşehir Yenice Mah. Cinsi: ArsaEv AdaParsel: 1022/2 Miktarı: 380 M2. Muhammen Bedeli: 32.280,00 YTL Satış Saati: 14.3014.40 1 Satış, peşin para ile olup, talep halinde alıcıya 10 güne kadar yasal süre verilir. 2 Satışa iştirak etmek isteyenlerden % 20 teminat almacaktır. Paydaşların paylarının bu bedeli karşılamaması halinde onlardan da ilave teminat alınarak % 20’ye ulaştırılacaktır. 3Taşınmaz belediye sınırları ve imar planı içerisinde blok 6 kata müsaadeli konut alanında kalmakta olup, inşaat alanı ise arsa metrekaresinin en fazla % 40’ıdır. Taşınmaz üzerinde 280,00 YTL değerinde ağaç, 800,00 YTL değerinde mescit olarak kullanılan camii ve 800,00 YTL değerinde kerpiç ev vardır. 4 Satışta damga vergisi, tellaliye ücreti, tapu masrafları ve % 18 KDV alıcıya aittir. 5 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililere (*) taşınmazlar üzerindeki her türlü hak iddialarını belgeleri ile birlikte 15 gün içerisinde satış memurluğuna bildirmezlerse, hakları tapu siciliyle sabit olmadığı takdirde satış bedelinin paylaştırılmasından hariç kalacaklardır. 6 Şartnamesi ilan tarihinden itibaren açık olup, masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir, satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve kabul etmiş sayılacakları, daha fazla bilgi almak isteyenlerin memurluğumuzun 2007/23 satış sayılı dosyasına müracaatları, kendilerine tebligat yapılamayan SÜLEYMAN DOĞAN, İSMAİL ANASIZ, PERİHAN BAKTIR, ANURSEL BAKTIR GÜRDİLEK ile umuma ve sair tüm ilgililere ilanen tebliğ olunur. 31.05.2007 (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 32236) AKŞEHİR SULH HUKUK MAHKEMESİ SAYI DOSYA NO: 1999/12452000/2456 EK AKŞEHİR SULH HUKUK HAKİMLİĞİ’NDEN Davacı Hazine vekili tarafından davalı aleyhine açılan Tapu İptali ve Terkin davasında; Aşağıda ismi yazılı davalıya karar tebliği yapılamamış olup, ekli mahkeme kararımız gereğince Görevsizlik kararı verilmiş olup, görevsizlik kararı kendisine tebliğ edilemediğinden, karar tebliği yerine geçerli olmak üzere ilanan tebliğ olunur. 18/05/2007 TEBLİGAT YAPILAMAYAN DAVALI 1 RAHİME ÇELİK Hamza kızı, Ortaköy Kasabası Akşehir/Konya (Basın: 32504) AYDIN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN İLAN ESAS NO: 2003/1301 KARAR NO: 2007/163 Davacı Aydın Belediye Başkanlığı tarafından Mahkememizde açılan, Kamulaştırma Bedelinin Tesbiti ve Tescil davasının yapılan açık yargılaması sonunda yukarıda numaralan yazılı 03/05/2007 tarihli ilamla; DAVANIN KABULÜNE, Aydın, Merkez Kemer Mahallesi, 720 Ada, 164 PARSEL sayılı taşınmazın davalıların murisi adına olan TAPU KAYDININ İPTALİYLE davacı Aydın Belediye Başkanlığı adına TAPUYA KAYIT VE TESCİLİNE, Bilirkişi raporunda belirlenip davacı vekili tarafından T.C. Ziraat Bankası Aydın Şubesine yatırılan kamulaştırma bedelinin davalıların hisseleri oranında; Davalılar Sadık SEVENER ve Şerife Dudu BEYHAN’a ayrı ayrı 9.774.48’er YTL, davalı Kübra SEVEN’e 2.443,62 YTL, davalılar Ayşe BALAY, Emine TURAN, Zehra ATALAY’a ayrı ayrı 1.832.71’er YTL, davalı Ulviye SEVENER’e 458.17 YTL, davalılar Ulkiye SEVENER ve Emin SEVENER’e ayrı ayrı 487.26 ‘er YTL ’nin ÖDENMESİNE, Karara esas bilirkişi raporu, krokisi ve karardan bir örneğin Aydın Merkez Birinci Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü’ ne gönderilmesine, Peşin harcın mahsubu ile 10,44 YTL BAKİYE HARCIN davacıdan TAHSİLİNE, Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, Tarifesine göre belirlenen 450,00 YTL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Tescil hükmünün KESİN olduğuna, bedel yönünden Yargıtay yolu açık olmak üzere, karar verilmiş olup, adreslerinde bulunamayan davalılar Sadık SEVENER, Şerife Dudu BEYHAN ve Kübra SEVENER’e tebligat yapılamadığından 7201 sayılı teb. kan. 28 ve müteakip maddeleri gereğince davalılara ilanen tebliğine, ilan tarihinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz talebinde bulunulmadığı takdirde, kararın kesinleşmiş sayılacağı hususu ilanen tebliğ olunur. (Basın: 32592) CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle