27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 MAYIS 2007 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER KIŞKIRTMACILIK ENGELLENMELİ LEYLA TAVŞANOĞLU 17 bundan aciz kalması son derece rahatsız edicidir.” Toplantı sırasında telaffuz edilen çarpıcı ve ilginç bir görüş de şöyle: “Pek çok ülkede devlet kendine düşman gördüğü oluşumlara karşı örgütler yarattı. Örneğin Mısır’ın öldürülen Devlet Başkanı Enver Sedat Müslüman Kardeşler Örgütü’nü kullandı. ABD, Pakistan, Afganistan’da Sovyetler Birliği’ne karşı bildiğimiz bir takımı kullandı. Sonuçta başımıza El Kaide diye bir örgüt çıktı. Bunun gibi örnekler pek çok. Batı, gerçekleri saptırıyor. 2001 öncesi, yani 11 Eylül öncesi terorizmin biçimi ve kaynaklarıyla 2001 sonrası terorizm birbirinden çok farklıdır.” Kuzey Afrikalı gazetecilerden gelen şu cümleler de Kuzey Avrupa ve Akdeniz Havzası arasındaki derin uçurumu anlatmaya yetiyor: “Kuzey ülkeleriyle güney arasında terorizmin kavramı farklı algılanıyor. Kuzey’de, devlet, kullanılan medya, terörist ve halk bunun unsurları. Ama Güney’de sadece devletin kurduğu terörist oluşumlar ve devlet var. Halkın ise hiçbir şeyden haberi olmuyor. Bir de kimi Kuzey Afrika ülkeleri, Batı’nın terörist olarak algıladığı örgütlerle gönül bağı içinde olabiliyorlar. Dolayısıyla burada bilgi akışının kontrolü çok önem kazanıyor.” Ortaya atılan bir başka görüş de şu: “Terorizmi tartışmak biraz da ona meşruiyet kazandırmak demektir.” Bu noktada Akdeniz Havzası’ndan şu ses yükseliyor: “ABD’de yeni muhafazakârlar (neocon) terorizmi teşvik etmedi mi? Yeni muhafazakârlarla El Kaide bir paranın iki yüzü. Kuzey Avrupa medyasında Akdeniz ülkeleriyle ilgili ciddi bir cehalet var. Oysa Akdeniz medyası onların kültürlerini çok iyi biliyor. Ortada şu gerçek var: Kuzey Avrupa medyası son yıllarda özgürleşen Akdeniz Havzası medyasından ciddi rahatsızlık duyuyor. Kuzey medyası bize terorizmle nasıl mücadele edilmesi gerektiğini Akdeniz Havzası’na artık öğretmeye kalkmasın. Biz çok daha iyisini öğrendik. Birileri kalkmış terorizmle mücadele için yeni ceza maddeleri getirilmesi gerektiğini söylüyor. Bizim ülkelerde zaten yeterince ceza maddesi var.” Yine Akdeniz Havzası’ndan şu ses yükseliyor: “Burada medyanın terorizmi nasıl engelleyebileceği toplantısı yapıyoruz. Bir kere toplantının bu başlığı bile insanı rahatsız etmeye yetiyor. Zaten devletin birtakım örgütleri terorizmle mücadele ediyor. Gazetecinin görevi, meydana gelen olayları izleyip doğru biçimde kamuoyuna aktarmaktır. Gazetecinin terörü engelleme gibi bir görevi yoktur.” Konu, işgal altındaki ülkelerdeki terör olayları ve bu olaylarda masum sivillerin hayatlarını kaybetmelerine geliyor. Burada da şu görüş ağırlık kazanıyor: “İşgale karşı mücadele tabii ki meşru davranışlardır. Ama bunlar kesinlikle sivil, masum halkı hedef almamalıdır. Halka karşı terorizm kabul edilemez bir insanlık suçudur.” Toplantıda terör örgütlerinin internet siteleri ve bunun yarattığı tehlikeler de ele alınıyor. Bu konuda epeyce tartışılan şu görüş beliriyor: “Terör amacıyla internetin kullanılmasının yasaklanması için yasa çıkarılmalıdır.” Bunun hemen ardından da televizyonlardaki tartışma programları ele alınıyor ve deniyor ki: “Bu programlara rating artırma uğruna kışkırtıcı konuşmacılar çağrılmamalıdır. Mutlaka barış gazeteciliğine ağırlık verilmeli, bunun önemi her fırsatta vurgulanmalıdır.” ‘Barış gazeteciliğine ağırlık verin’ DUBLİN “Terorizmin tarifi konusunda uluslararası çapta bir görüş birliği oluşmasını beklersek daha çok zaman kaybederiz. Her kafadan terorizmle ilgili sesler çıkıyor. Ama kimsenin net olarak terorizmden ne anladığını söylediğini şimdiye kadar duymadık. Fakat terorizmi çok iyi tarif edebilecek yaşanmış olaylar vardır. Örneğin Hiroşima’ya atılan atom bombası terorizmdir. Bu saldırı Japonları terörize etmeyi amaçlıyordu.” ? Konumuz: “Terorizm ve Radikalleşmeyi Engellemede Medyanın Rolü”. Bir katılımcı, BM’nin uzun zamandır terorizmin tarifini yapmaktan aciz kalmasını şu sözlerle eleştiriyor: “BM’nin onlarca yıldır terorizmin tarifini doğru dürüst yapamaması, bundan aciz kalması son derece rahatsız edicidir.” İrlanda’nın başkenti Dublin’de AvrupaAkdeniz Medya Toplantıları (EuroMed and the Media) dizisinin bir yenisindeyiz. Avrupa Komisyonu’nun düzenlediği bu toplantıların sonuncusu Dublin’in ünlü Croke Park Stadı’nın arka bölümündeki kongre merkezinde yapılıyor. Kuzey Afrika, Türkiye, İsrail, Ürdün, Lübnan, Suriye, AB dönem başkanı Almanya, Hollanda, Danimarka, Fransa, İspanya’dan pek çok gazeteci ve Avrupa bürokratı katılımcıları oluşturuyor. Konumuz: “Terorizm ve Radikalleşmeyi Engellemede Medyanın Rolü.” ABD’nin Hiroşima’ya İkinci Dünya Savaşı’nda yaptığı atom bombası saldırısı terorizm olarak nitelendirilirken bir katılımcı, BM’nin uzun zamandır terorizmin tarifini yapmaktan aciz kalmasını şu sözlerle eleştiriyor: “BM’nin onlarca yıldır terorizmin tarifini doğru dürüst yapamaması, CUMHURİYET 17 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle