18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 NİSAN 2007 CUMARTESİ 4 ALİ SİRMEN HABERLER DÜNYADA BUGÜN Genelkurmay: TSK taraftır, laikliğin kesin savunucusudur. Gerektiğinde tavrını açık ortaya koyacaktır E. Teziç’e Saldırı Galatasaray’da ağabeyimdi. Bizden kaç sınıf büyük olduğunu şimdi tam olarak anımsamıyorum. Çalışkanlığının yanı sıra okulun ve kulübün, yenilmez voleybol takımının, milli olmuş, yakışıklı kaptanıydı. Okulu bitirip gittiğinden birkaç yıl sonra, onunla İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi birinci sınıfında karşılaştık. O asistan olarak kürsüdeydi, ben de öğrenci olarak sırada... Akademik kariyere, önce Roma Hukuku kürsüsünde başlamıştı.1961 Haziran’ında, beni kopya verirken sınıftan atması o döneme rastlıyor... Daha sonraki yıllarda ben gazeteci, o genç bir akademisyen olarak dostluk ettik. Siyasal sorunlarla ilgili, hukuk kurallarına saygılı, dostlarına karşı dikkatliydi. İçinden yetiştiği Galatasaray Lisesi’ne üniversiteden alınan özel izinle müdür olarak atandıktan sonra, bu kurumun gelişmesine büyük katkılarda bulundu. Okulun tarihini yazanlar, onun hizmetlerini mutlaka anacaklardır. Sonra, temelleri İnan Kıraç, Coşkun Kırca ve Yiğit Okur tarafından atılmış olan, medarı iftiharımız Galatasaray Üniversitesi’ne, görev süresini tamamlamış olan Prof. Dr. Yıldızhan Yayla’nın yerine rektör oldu. Onun döneminde, o kurumda öğretim görevlisi olarak yıllarca çalıştım. Kısacası, Erdoğan Teziç ile lise yıllarından başlayan tanışıklığımız, uzun bir geçmişe dayanan dostluğumuz var. ??? Tabii bu durumda Erdoğan Teziç’e saldırı haberini aldığım zaman iki yönlü bir tedirginlik ve üzüntü duydum. Biri bir dost için, ikincisi de Türkiye’de üniversitelerin medreseleşmesini engellemek, orada kalabilen laik eğitim odaklarını savunmak için elinden geleni esirgemeyen bir vatandaş için telaşlandım. Sonra, Nurullah İlgün gibi bir insanın nasıl özel güvenlik görevlisi olabildiğini düşündüm uzun uzun... Önümüzdeki günlerde can ve mal güvenliğimizin, onları korumakla yükümlü olanların tehdidi altına girip girmeyeceklerini sordum kendi kendime... Nurullah İlgün yakalandı. Ama onu azmettirenler, emin olun ki, yakalanmayacak, yakalanamayacaklar, çünkü o kadar çoklar, o kadar çeşitliler, o kadar değişik yerlere kadar tırmanıyor ki azmettirenlerin izi... YÖK’ü topluma düşman gibi sunanların kimler olduğunu düşününce, söylemek istediğim daha kolay anlaşılacaktır... Toplumsal hezeyan, birtakım meczuplar çıkarıyor ortaya, biz de onlara odaklanıyor, ne hezeyanın gerçek nedenlerine eğiliyor ne de esas azmettirenlerin, onların fikir babalarının kimler olduğuna uzanmaya zahmet ediyoruz. ??? Erdoğan Teziç Ağabeyime geçmiş olsun derken bir yandan da düşünüyorum, bu onun karşı karşıya bulunduğu son saldırı olmayacaktır. Büyük olasılıkla, bir daha silahlı bir saldırıya uğramayacak. İktidarın hesapları böyle bir şeye gerek kalmaması üzerine kurulmuş. Ama Teziç’in şahsında laik üniversiteyi hedef alan ne ilk saldırıdır bu ne de sonuncusu olacaktır. Hele şu 864 rakımlı tepe bir düşürülsün, hele sosyal demokratların dağınıklık ve bölünmüşlüğü sayesinde genel seçim için laiklik karşıtlarının yaptığı hesaplar bir yaşama geçsin, o zaman görün siz saldırıların, baskıların boyutlarını! Üniversiteyi medreseleştirmek, bağımsız yargıyı şeriye mahkemelerine çevirmek, TSK’yi kapıkulu haline getirmek, medya içinde bağımsız, özgür ve laik Türkiye’nin sayıları gittikçe azalan savunucularını etkisiz kılmak için her şey yapılacaktır. Üstelik bu saldırıların, kansız, silahsız, devlet erkini kullanıp kılıfına uydurulmuş şekilde gerçekleşmesi için her şey yapılacaktır. Silah ve eylemli kalkışma, insanları sindirmek, iktidarı ele geçirmek için yapılır, zaten ele geçirilmiş bir iktidar ile demokrasinin niteliğini değiştirmek için bunların hiçbirine gerek yoktur. Artık o aşamaya geldik. Tehlikenin farkında mısınız? Askerden açıklama ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin laikliğin tartışılmasına odaklanmış durumda olduğuna işaret ederek “Bu durum, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. Unutulmamalıdır ki, Türk Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. Bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir. Özetle, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün, ‘Ne mutlu Türk’üm diyene!’ anlayışına karşı çıkan herkes, Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır” açıklamasını yaptı. Genelkurmay, “Türk Silahlı Kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir” görüşünü kaydetti. Cumhurbaşkanlığı seçimi dün yapılan ilk turun ardından Anayasa Mahkemesi’ne taşınırken Genelkurmay Başkanlığı’ndan da gece saat 23.10 sıralarında sert bir açıklama geldi. ? Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorunun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumda olduğu belirtilerek “Bu durum, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. Unutulmamalıdır ki, Türk Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. Bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir’’ denildi. Açıklamanın tam metni şöyle: DEĞERLER AŞINDIRILIYOR “Türkiye Cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerini aşındırmak için bitmez tükenmez bir çaba içinde olan bir kısım çevrelerin, bu gayretlerini son dönemde artırdıkları müşahede edilmektedir. Uygun ortamlarda ilgili makamların, sürekli dikkatine sunulmakta olan bu faaliyetler; temel değerlerin sorgulanarak yeniden tanımlanması isteklerinden, devletimizin bağımsızlığı ile ulusumuzun birlik ve beraberliğinin simgesi olan milli bayramlarımıza alternatif kutlamalar tertip etmeye kadar değişen geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. ŞAŞIRTICI BENZERLİK Bu faaliyetlere girişenler, halkımızın kutsal dini duygularını istismar etmekten çekinmemekte, devlete açık bir meydan okumaya dö nüşen bu çabaları din kisvesi arkasına saklayarak asıl amaçlarını gizlemeye çalışmaktadırlar. Özellikle kadınların ve küçük çocukların bu tür faaliyetlerde ön plana çıkarılması, ülkemizin birlik ve bütünlüğüne karşı yürütülen yıkıcı ve bölücü eylemlerle şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır. Bu bağlamda; Ankara’da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları ile aynı günde Kuran okuma yarışması tertiplenmiş, ancak duyarlı medya ve kamuoyu baskıları sonucu bu faaliyet iptal edilmiştir. OKULDA KADINLARA VAAZ 22 Nisan 2007 tarihinde Şanlıurfa’da; Mardin, Gaziantep ve Diyarbakır illerinden gelen bazı grupların da katılımı ile, o saatte yataklarında olması gereken ve yaşları ile uygun olmayan çağdışı kıyafetler giydirilmiş küçük kız çocuklarından oluşan bir koroya ilahiler okutulmuş, bu sırada Atatürk resimle ri ve Türk bayraklarının indirilmesine teşebbüs edilerek geceyi tertipleyenlerin gerçek amaç ve niyetleri açıkça ortaya konulmuştur. Ayrıca, Ankara’nın Altındağ ilçesinde ‘Kutlu Doğum Şöleni’ için ilçede bulunan tüm okul müdürlerine katılım emri verildiği, Denizli’de İl Müftülüğü ile bir siyasi partinin ortaklaşa düzenlediği etkinlikte ilköğretim okulu öğrencilerinin başları kapalı olarak ilahiler söylediği, Denizli’nin Tavas ilçesine bağlı Nikfer beldesinde dört cami bulunmasına rağmen, Atatürk İlköğretim Okulu’nda kadınlara yönelik vaaz ve dini söyleşi yapıldığı yolunda haberler de kaygıyla izlenmiştir. kanlığı’nca yetkili kurumlar bilgilendirilmesine rağmen herhangi bir önleyici tedbir alınmadığı gözlenmiştir. Anılan faaliyetlerin önemli bir kısmının bu tür olaylara müdahale etmesi ve engel olması gereken mülki makamların müsaadesi ile ve bilgisi dahilinde yapılmış olması, meseleyi daha da vahim hale getirmektedir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Cumhuriyet karşıtı olan ve devletimizin temel niteliklerini aşındırmaktan başka amaç taşımayan bu irticai anlayış, son günlerdeki bazı gelişmeler ve söylemlerden de cesaret almakta ve faaliyetlerinin kapsamını genişletmektedir. MALATYA ÖRNEĞİ Bölgemizdeki gelişmeler, din ile oynamanın ve inancın siyasi bir söyleme ve amaca alet edilmesinin yol açabileceği felaketlerin ibret alınması gereken örnekleri ile doludur. Kutsal bir inancın üzerine yüklenmeye çalışılan siyasi bir söylem veya ideolojinin inancı ortadan kaldırarak başka bir şeye dönüştüğü, ülkemizde ve ülke dışında görülebilmektedir. Malatya’da ortaya çıkan olayın bunun çarpıcı bir örneği olduğu ifade edilebilir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin çağdaş bir demokrasi olarak, huzur ve istikrar içinde yaşamasının tek şartının, devletin anayasamızda belirlenmiş olan temel niteliklerine sahip çıkmaktan geçtiği şüphesizdir. Bu tür davranış ve uygulamaların, Sn. Genelkurmay Başkanı’nın 12 Nisan 2007 tarihinde yaptığı basın toplantısında ifade ettiği ‘Cumhuriyet rejimine sözde değil özde bağlı olmak ve bunu davranışlarına yansıtmak’ ilkesi ile tamamen çeliştiği ve Anayasanın temel nitelikleri ile hükümlerini ihlal ettiği açık bir gerçektir. TATÜRK’ÜN ANLAYIŞINA KARŞI ÇIKAN DÜŞMANDIR’ Son günlerde, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. Bu durum, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. Unutulmamalıdır ki, Türk Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. Bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir. Özetle, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün, ‘Ne mutlu Türk’üm diyene!’ anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır. Türk Silahlı Kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.” YIKICI EYLEMLERLE ‘CESARET ALIYORLAR’ Okullarda kutlanacak etkinlikler, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilgili yönergelerinde belirtilmiştir. Ancak, bu tür kutlamaların yönerge dışı talimatlarla yerine getirildiği tespit edilmiş ve Genelkurmay Baş Tuğcu’dan 45. yıl yemeği Anayasa Mahkemesi’nin 45. kuruluş yıldönümü dolayısıyla Dolmabahçe Sarayı’nda yemekli toplatı düzenlendi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu’nun ev sahipliği yaptığı yemeğe, TBMM Genel Kurulu’ndaki Cumhurbaşkanlığı oylamasını yöneten TBMM Başkanı Bülent Arınç, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başkanı Jean Paul Costa ve 33 ülkeden yüksek yargı temsilcileri katıldı. Basına kapalı yemek, yaklaşık 2 saat sürdü. (AA) ‘A ‘Erdoğan siyasi kumar oynadı’ MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AKP iktidarının Çankaya’yı hesaplaşma aracı yapmak istediğini ve seçimi ideolojik bir kavga haline getirdiğini belirtti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AKP iktidarının, Cumhurbaşkanlığı makamını “hesaplaşma aracı” olarak kullanmak istediğini vurguladı. MHP lideri Devlet Bahçeli yaptığı yazılı açıklamada, partisinin, Cumhurbaşkanı seçim sürecinde yaşanan gelişmelerden ve bugün gelinen noktadan “Türk demokrasisi adına büyük üzüntü ve endişe duyduğunu” belirtti. Bahçeli, şunları kaydetti: “Başbakan Erdoğan, çok tehlikeli sonuçları olacak siyasi bir kumar oynamıştır. Başbakan ve partisinin Cumhurbaşkanlığı makamını siyasi ve ideolojik misyon yeri olarak gördüğü bütün çıplaklığıyla anlaşılmıştır. Cumhurbaşkanlığı’nı zapt edilecek son kale olarak gören bu sakat zihniyetin, bu yüce makamı devletle hesaplaşma aracı olarak kullanmak istediği ortaya çıkmıştır. Bunun sonucu, cumhurbaşkanı seçimine siyasi tarihimizde ilk defa ideolojik bir içerik ve nitelik kazandırılmıştır.” AKP kontrolündeki Çankaya ve güdümlü bir cumhurbaşkanı döneminin iktidara da yarar sağlamayacağını belirten Bahçeli, “Bu şekilde atanmış adayın Meclis onayından geçirilerek Cumhurbaşkanlığı’na çıkarılması, önümüzdeki siyasi döneme devredilecek bir çıbanbaşı mirası olacaktır. Bunun Türkiye’ye vereceği zararlar da ilerde yaşanarak daha iyi anlaşılacaktır” dedi. asirmen?cumhuriyet.com.tr Can Şenliği başlıyor ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) TÜYAP 12. İzmir Kitap Fuarı kapsamında İzmir Büyükşehir Belediyesi, Konak Belediyesi, TÜYAP, Kültürlerarası İletişim Derneği ve şair Can Yücel ailesinin düzenlediği “Can Şenliği” bugün saat 11.00’de Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde bulunan Can Yücel Sokağı’na şairin büstünün dikilmesiyle başlayacak. İzmir Kitap Fuarı’nda ise bugün saat 15.30’da gazetemiz yazarı Hikmet Çetinkaya, Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ve Ege Bölge Temsilcisi Serdar Kızık Cumhuriyet Kitapları Standı’nda kitaplarını imzalayacak. Alper Görmüş’e dava ? İstanbul Haber Servisi Kapatılan Nokta dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Alper Görmüş hakkında, emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’in şikâyeti üzerine, Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’nca “yayım yoluyla hakaret” ve “iftira” suçlarından dava açıldı. Örnek hakkındaki “askeri darbe hazırlığı iddiasıyla ” yürütülen soruşturma ise yetkisizlik kararı ile Genelkurmay Askeri Savcılığı’na gönderildi. Alaattin Çakıcı’ya tahliye ? İstanbul Haber Servisi Ülkücü mafya lideri Alaattin Çakıcı’nın, “cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak’’ ve “Türkbank ihalesine fesat karıştırmak’’ suçlarından yargılandığı davada tahliyesine karar verildi. Çakıcı, hakkındaki kesinleşmiş hüküm ve başka davalarındaki tutuklamaları nedeniyle cezaevinden çıkamayacak. Zabıta müdürüne silahlı saldırı ? İstanbul Haber Servisi Eyüp Belediyesi Zabıta Müdürü Cevdet Yıldız uğradığı silahlı saldırı sonucu yaralandı. Düğmeciler Caddesi’nde Yıldız’a, arkasından yaklaşan kimliği belirsiz bir kişi tarafından 2 el ateş edildi. Bacağından yaralanan Yıldız saldırının görevi dolayısıyla yapılmış olabileceğini söyledi. Her canımızı yakan olaydan sonra, hemen şu soruyu soruyoruz: “Yine birileri düğmeye mi bastı?” Malatya’daki vahşi katliamın ve Erdoğan Teziç’e yönelik suikast girişiminin bir senaryonun parçası olduğu kuşkusunu dile getirenlerin sayısı az değil… İnsanların böyle düşünmesi paranoyak bir ruh halini mi yansıtıyor, yoksa yaşanmış deneylerin ürkekliğini mi? Erdoğan Teziç’e suikast girişiminde bulunan şahıs kimin nesidir, bunu hangi amaçla gerçekleştirmiştir biliyor muyuz? Malatya’daki alçak katliamın arkasında birtakım güçler var mıdır? Yoksa bu çocuklar bu işi “gaza” gelerek mi yapmışlardır? ??? Bütün bu gelişmelerden endişe duymamız için yüzlerce sebep olduğu bir gerçek. Türkiye bizim kuşağın aklının erdiği tarih dilimi içinde üç askeri darbeye, bir postmodern darbeye tanık oldu. İç savaş düzeyinde iç çatışmaların kurbanı ve tarafı olarak büyük acılar yaşadık. ‘Düğmeye Basmak’ ve Türkiye Aradan zaman geçti, askeri darbe ortamını hazırlayan kritik cinayetlerin devlet içindeki bazı güçlerin desteğiyle ve işbirliğiyle yapıldığını anladık, elimize ipuçları geçti, ama hiçbirinin hesabının sorulmadığını yaşayarak gördük. ??? Türkiye, bir askeri darbe ortamında değil, bunu biliyoruz. Yaşadığımız bunca deney, darbelerin bu ülkeye ne kadar büyük zararlar getirdiğini gözler önüne serdi. Geçmişte darbeleri destekleyenler bile bugün açıktan böyle bir istekte bulunmaya cesaret edemiyorlar. Gazeteci ağabeyimiz rahmetli İlhami Soysal, 12 Eylül sonrası cezaevinde yaptığımız sohbetlerde, “Darbecilik iş değil, hep altında demokratlar ve ilericiler kalıyor” diyerek samimi bir itirafta bulunmuştu. Bugün ben böyle bir derdimizin olmadığı inancındayım. İç deneyler, dış koşullar buna olanak vermiyor. Sonuç olarak sorunlar içeride demokrasi içinde çözülecek. ??? Ancak, bu ülkede askeri darbenin önünün kesilmiş olması, derin sorunların çözülmüş olduğu anlamına gelmiyor. Hızla büyüyen, aşırı borçlanan, milyarlarca doların havalarda uçuştuğu bir ülkede yaşıyoruz. İktidara egemen olmak, büyük maddi olanakları elinde tutmak anlamına geliyor. Türkiye’deki gerginliğin asıl nedeni iktidar kavgasıdır, suyun başını kimin tutacağı çatışmasıdır. Yurttaşın kaygılarıyla yönetenlerin kaygıları farklı. Ülkenin olanaklarını kimin, nasıl kullanacağı kavgasında yurttaşın yeri yok. Bir kısım yurttaş, demokratik laik bir ülkede yaşamak istiyor, geleceğine ipotek konulmasından endişe ediyor. Bu anlaşılabilir bir durum. Bu kadar karmakarışık bir siyasi ve toplumsal yapının neler üretebileceğini kestirmek kolay değil. Bundan faşizm de çıkar, şeriat da, militarizm de… ??? Ancak bir başka gerçek daha var ki, bu dinamizm, taşları yerinden oynatıyor. İktidar etme biçimleri ve iktidar olanakları da yerinden oynuyor. Unutmayalım bu ülkede ithalat ve ihracat, yani dış ticaret hacmi on sene kadar önce yaklaşık 10 milyar dolar civarındaydı. Şimdi bu rakam 200 milyar dolarlara dayandı. Yani on yıl içinde Türkiye’ye giren ve çıkan mal ve hizmetler değer olarak 20 misli arttı. Bunun yaratacağı gerginlik bile başlı başına incelenmeye değer. ??? Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de, yaklaşan genel seçimleri de bu denklem içinde okumakta yarar var. Türkiye gerginlik içinde hızlı büyüyen bir yapıya sahip. Statüko yerinden oynuyor.. Taşlar yerinden oynuyor… Bütün sorun bu gerginlik ve pat lamaları demokratik bir hukuk devleti isteğini güçlendirecek bir şekilde yönlendirebilmek. Siyaset bunun için önemli. Şu anda yaşadığımız krizin iyi yönetilmesi bunun için önem kazanıyor. İktidar kavgası yapan taraflar oyunu kuralları içinde oynamayı başarabilirlerse, bundan Türkiye kazançlı çıkacak… ??? Tabii, bu arada ülkemizi acıya boğan, hepimizi tedirgin eden cinayet ve suikastlar konusunda da bir uzlaşma sağlanması gerekiyor. Devlete egemen olan anlayış, bu cinayetlerin devlet içindeki bağlantılarının üzerine gitme kararlılığıyla, demokratikleşmenin birbirine bağlı olduğunu görmek zorunda… Demokratikleşme yalnızca Meclis’ten ve seçimden ibaret değil. Devlet içinde yasadışı çabaların hesabının sorulması ve önüne geçilmesi de demokrasinin yerleşmesinin ana koşullarından, olmazsa olmazlarından… Şeffaf ve hesap sorulabilir bir rejim dışında çıkış yolu yok… CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle