21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 MART 2007 CUMA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr 15 Töreler de değişir nayasaya aykırı bu! Anayasaya aykırı bu! Anayasaya aykırı bu! Yalnız anayasaya mı, tüm yasalara aykırı bu! Birkaç gün önce “Cumhuriyet”te Arif Faraç’ın “Urfa’da Berdel Dramı” başlıklı yazısını okuduğumdan beri, gazetelerde kan rengindeki örtülere bürünmüş iki genç kadının kurbanlık koyun gibi çaresiz hallerinin fotoğraflarını gördüğümden beri yukarıdaki sözcükleri tekrarlayıp duruyorum... Sonra hemen kendi kendime gülmeye başlıyorum! Sanki ülkede her şey yasalara, anayasaya uygun şekilde yürüyor da! Hani o değişmez maddeden başlayalım isterseniz: Hani Türkiye Cumhuriyeti, “İnsan haklarına saygılı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” diyen maddeden... Ya da hani “Herkes dil, din, ırk, renk, cinsiyet (evet, cinsiyet) farkı gözetmeksizin kanun önünde eşittir” diyenden... İki aşiret ailesi, başlık parası çıkaramayınca kızları, kız kardeşleri değiş tokuş etmişler!.. “Berdel” yani bedel. Alışveriş yani. Ver parayı bul karayı mıydı, yoksa ver parayı al karıyı mıydı, karıştırdım artık. Para yoksa kız verelim, para varsa mal alalım, kız eşittir mal. “Berdel” sözcüğüyle ben ilk kez 70’li yıllarda Esma Ocak aracılığıyla karşılaşmıştım. Hele o yıllarda hiç söylenmeyen, konuşulmayan konuları, öykülerinde dile getiren Diyarbakır tutkunu yazar Esma Ocak’ı anımsayan var mı aranızda? Ya “Berdel” adlı kitabını okumayan... Bugün kadınlara yönelik şiddettin, namus ve töre cinayetlerinin bir ucu da gelip bu berdel evliliğine dayanıyor. Adam öteki aşiretten bir kız seçmiş kendine, başlık parası yerine, kız kardeşini veriyor. Çiftlerden biri boşanırsa öteki çift de boşanmak zorunda; adam çeker karısını vurursa öteki de vurmak zorunda... Kısasa kısas... Fotoğraflarda adam iştahla gülüyor. Çevresindekiler de sırıtıyor. Birbirine sarılıp ağlaşan KEDİ GÖZÜ VECDİ SAYAR Mavi Gözlü Dev İzmir’deyiz, şair dostlarla birlikte. “21 Mart Dünya Şiir Günü” arifesinde üçüncüsü düzenlenen “İzmir Uluslararası Şiir Festivali”nde... Dün geceki açılışta yaptığım konuşmadan bir bölümü paylaşmak istiyorum sizlerle; sonra da bir şiirfilmden söz ederiz. “Günümüzde şiirin önemi azalmış gibi görünüyor; görsellik yaşamımızın tümüne egemen... Ama, sözün değerini yitirdiğini söylemek mümkün değil. Değerden, niceliği anlamıyorsak eğer... Dünyanın dört bir yanında ucuzluğun, kolaycılığın egemen olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Peki, bunlar mı temsil ediyor çağdaş kültürümüzü? Günümüzü geleceğe taşıyacak olanlar, kültür endüstrilerinin mamülleri mi olacak? Elbette ki hayır. Günümüz kültürünü geleceğe nitelikli sanat ürünlerinin yaratıcıları taşıyacak. Bu gerçek, şairin sorumluluğunu azaltmıyor, artırıyor... Şair, yaşadığı çağdan sorumludur demişti ustalar. Kültürün yozlaştırılmasına, emeğin sömürülmesine ve her türlü iktidara karşı çıkmakla yükümlüdür şair. Özgürlüğünü ve özerkliğini savunmakla yükümlüdür. Yalnızca kendi özgürlüğünü değil, dünyadaki tüm halkların özgürlüğünü savunmak da şairin görevidir. Birkaç gün sonra, Irak’ın emperyalist güçlerce işgalinin yıldönümünde, dünyanın dört bir yanında bu işgal protesto edilirken şairler en ön saflarda olacaklar. Şiir, her zaman ezilenlerin yanında saf tutmuştur çünkü. Dünyada pek az ülkeye nasip olan bir kültür mirasına sahibiz. Bu miras, somut kültürel mirasın yanı sıra, zengin bir soyut kültürel mirası da içeriyor. Bu mirasın en güçlü temsilcilerinin şairler olduğu yadsınamaz bir gerçeklik. Homeros’tan Yunus’a, Mevlana’dan Nâzım Hikmet’e uzanan görkemli bir miras... Bu mirasa sahip çıkabildiğimiz ölçüde evrensel kültürün vazgeçilmez bir parçası olacağız. Kültürün evrenselliğini yadsıyan, çoksesliliği içine sindiremeyen, kendi kültürünü öteki kültürlerden üstün gören ve şiirin gücünden korkan toplumlar geri kalmışlıktan kurtulamazlar; ekonomik gelişme düzeyleri ne olursa olsun... Şair, yalnızca yaşadığı çağdan değil, sahip olduğu tüm kültür mirasından sorumludur; kültürlerin kardeşliğine inanır. Bu yüzden savaşların karşısındadır. Şovenizme, ırkçılığa karşı duran, tüm dünya kültürlerini kucaklayan bir anlayışın sözcüleri, militanlarıdır şairler. Bu özellikleri ile de çağdaş kültürün güvenceleridir. İfade özgürlüğünü dar kalıplar içine hapsetmek isteyen zihniyete karşı dünyanın tüm şairleri ile el ele vererek mücadele etmekle yükümlüdürler. İzmir Uluslararası Şiir Festivali’nin, bize bu sorumluluklarımızı bir kez daha hatırlatacağına, kültürler arasında yeni köprüler kurulmasına öncülük edeceğine inanıyorum. Bu etkinliği düzenleyen Konak Belediyesi’nin değerli başkanı Muzaffer Tunçağ’ı, kültür müdürü Halim Yazıcı ve çalışkan ekibini ve etkinliğe katılan tüm şair dostlarımızı Uluslararası PEN Türkiye Merkezi adına sevgiyle kucaklıyorum; festivalimize uzun ömürler diliyorum.” ??? Dünya Şiir Günü’ne yaklaşırken mutlak izlemeniz gereken bir filmden söz ederek yazımı bitirmek istiyorum. Biket İlhan’ın yönettiği “Mavi Gözlü Dev”, büyük şair Nâzım Hikmet’i tüm yönleri ile anlatan bir film; yalnızca Biket İlhan’ın kariyerinin en olgun örneği değil, sinemamızda biyografik film türünün en başarılı örneği kanımca... Metin Belgin’in senaryosu, Cem İdiz’in müziği, Yetkin Dikinciler, Dolunay Soysert, Özge Özberk, Suna Keskin dörtlüsünün ve yan rollerdeki usta oyuncuların mükemmel yorumları ile bütünlenen, neredeyse kusursuz diyebileceğim bir yapım. Şairin dünyasını kavramak için tüm ipuçlarını sunuyor. Gerisini tamamlamak size kalıyor. Nâzım’ı yeterince tanımamak, yani onun tüm yapıtlarını okumamak, insan olmanın alfabesinden yoksun kalmaktır çünkü. Dünya Şiir Gününüz kutlu olsun! [email protected] Törelerin kıskacından kadını kurtarmanın bir yolu da kadınların eşit temsil edildiği meclislerin demokratik çözümler üretmesidir A ‘BERDEL’İN BEDELİ kızları saymazsak (ama onlar zaten sayılmıyor, onlar sadece mal) herkesin keyfi yerinde! Hatta o kadar yerinde ki sevinçlerini ortaya koymak için silahlara sarılıp bol bol ateş ediyorlar havaya! Yasaya göre yasak. Merak ediyorum o silahlar, o silahları kullananlar için herhangi yasal işlem yapılacak mı??? Yeteeeeer! Lanet olsun törenize! Kim demiş töreler değişmez, ilelebet kalır diye! Bal gibi değişir! Zihniyet değişimiyle, eğitimle, iradeyle, konuyu ciddiyetle ele alıp üzerine giderek değişir! Herkes kendine düşen sorumluluğun, kendine düşen payın bilincinde olursa değişir! Herkes bir bedel ödemeye hazırsa değişir! Bu bedel kimileri için yatırım yapmak, insana yatırım yapmak, aş ve iş olanakları açmak olabilir, kimine emek vermek zaman ayırmak olabilir, kimine göre de yalnızca görevini yapmak olabilir! Altına imza atıp onaylarmış gibi göründüğünüz, çağdaş değerleri savunan anlaşmalara ihanet ederek hiçbir şeyi değiştiremezsiniz! İçten içe “Yeter ki bu düzen sürsün” deyip şakşakçılık yaparak her iktidara gelene ağam diyerek değişmez! Bu benim sorunum değil, Güneydoğu’nun sorunudur ya da şu, bu etnik grubun sorunudur diyerek hiç değişmez! Toplumun yarısını yok sayarak hiç değişmez! TBMM’de kadın sorunlarına ilişkin yapılan özel oturumda Bakanlar Kurulu’na ait bomboş sandalyeler, o boşlukta bir bakanın, Nimet Çubukçu’nun yapayalnız oturuyor olması, kimin ne kadar görevini yaptığını yeterince ortaya koyuyordu! Üstelik bu, Türkiye’nin altına imza attığı Avrupa Konseyi’nin kararları gereği yapılmış bir toplantıydı! RKEK OLMAK ŞART MI? Nasıl anlatsam ki demokratikleşme sürecinde hepsi bir bütün! Urfa’da berdel düğünündeki o kahrolası fotoğrafla Meclis’teki boş koltuklar bir bütün! İşte bu nedenle KADER’in (Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği) genel seçimlere hazırlık kampanyasını çok önemsiyorum. Amaç, genel seçimlere katılacak siyasi partilerin aday listelerinin ilk sıralarında kadınlara yer vermesi ve daha çok kadının Türkiye Büyük E Millet Meclisi’ne girebilmesi.... Bugünden başlayarak TÜSİAD Başkanvekili ve Kadın Fonu YK Başkanı, işkadını Ümit Boyner, oyuncu Meltem Cumbul, oyuncu Lale Mansur ve oyun yazarıyayıncı Meral Okay’ı afişlerde, sayfalarda, ekranlarda takma bıyıkla ve kravatla görürseniz şaşırmayın. Kendileri Meclis’e girmeyi düşünmeseler bile, “Meclise girmek için erkek olmak şart mı” diye soruyorlar, sorguluyorlar! Kadınların 1935 yılından bugüne TBMM’de temsil oranı ortalama yüzde 2.2. KADER’i on yıl önce kurmuştuk. Ve o çabalar sonucu bugün zar zor yüzde 4.4’lük bir orana ulaşabildik! Türkiye, parlamentoda kadın temsilinde, kadının insan hakları, işgücüne katılımı, eğitim ve sağlık konularında en aşağılarda sürünüyor. Ama kadına yönelik şiddet, töre ve namus cinayetinde en tepelerde! Avrupa Birliği, tüm raporlarında Türkiye’de kadının sosyal, ekonomik ve siyasi hayattaki rolünün iyileştirilmesini istiyor, kadın haklarının vazgeçilmez koşul olduğunu dayatıyor, yasalarla uygulamalar arasındaki çelişkilere dikkati çekiyor! (Ah, özür dilerim, türban konusundaki gelişmelerden sonra, AB ile ilişkilerimizi askıya almıştık! Ne dedikleri hiç önemli değil!) KADER, siyasete katılım açısından, 167 ülke arasında 163. sırada olduğumuzu belirtiyor. Kadınların eksik temsil edildiği meclisler, demokratik çözümler üretilmediğini vurguluyor. (Bu gerçeği artık herkesin, özellikle parti başkanlarının kabul etmesi gerek!) Ve demokrasi için, gerçek ve eşit temsil için siyasette kadınları destekleyin diyor! Sahi anayasamızda “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür” diye bir madde vardı galiba... Yoksa ben rüyamda mı gördüm bu maddeyi... [email protected] faks: 0212 257 16 50 ‘Devlet sanatçıları genelgeyle Sanat dergisi Artist’in dışarda da rol alabiliyor’ mart sayısı yine dopdolu Kültür Servisi Artist aylık sanat dergisi, bu sayısında ülkemizden ve yurtdışından haberler, eleştiri ve değerlendirme yazılarıyla geniş bir açıdan sanat dünyasına bakıyor. İsmail Tunalı’nın ‘Yeni Sanat Üstüne’, Gülgün Başarır’ın ‘Miao Xiaochun’un Kıyamet Resimleri’, Gülseli İnal’ın ‘Frans Hals Müzesi’ dergide yer alan yazılardan bazıları. Bu sayıdaki yazılardan biri de Yavuz Tanyeli imzalı. Tanyeli, yazısında, İstanbul’un 2010’da kültür başkenti ilan edilmesinden sanat piyasasına bir sanatçı gözünden bakışa, çeşitli konularda düşüncelerini paylaşıyor ‘Turuncu Devrim’ başlıklı yazısında. Burhan Günel, Hikmet Çetinkaya’nın resimlerini anlatırken Kemal Can, ‘Çevrede Lif Sanatı’ başlıklı yazısıyla katılıyor bu sayıya. Sevgisunar, 2002’de yürürlükte olan yönergeyi Acar’ın kendi çıkarı doğrultusunda değiştirdiğini ileri sürüyor düzenleyen ve teknik kadrolarda ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kültür SanatSen Genel Baş imam hatiplerin önünü açan söz kanı Kemal Sevgisunar, Danıştay konusu yönergenin iptalinin isabetli bir karar olduğunu söyledi. tarafından yürütmesi durdurulan Devlet Tiyatroları Görev ve Çalış Eski Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Bozkurt Kuruç, Acar’ın ma Yönergisi’nin, imam hatip açıklamalarına tepki gösterdi. Gemezunlarının teknik kadrolara yerleştirilmesine olanak tanıdığını nel müdürün inisiyatifi altında sanatçıların işlerini aksatmama kosöyledi. Genel Müdür Vekili Mişuluyla yasaya göre dışarda çalışane Acar’ın, yönergeyi kendi çıbileceklerini belirten Kuruç, “Sakarları doğrultusunda değiştirdinatkârlar zor durumda gibi söyğine işaret eden Sevgisunar, “Sırf lemlerle ortaya çıkıyor. Biz de titepki toplamak için dizi hikâyeyatrocularımızın popüler olmasi uydurularak, sanatçılar canlı sını isteriz, ancak yalnızca madkalkan yapıldı” dedi. di çıkarlar da öne sürülmesin” Kültür SanatSen’in açtığı dava sonucunda, Devlet Tiyatroları Gö diye konuştu. rev ve Çalışma Yönergisi’nin Danıştay tarafından iptal edilmesi, OBAV DA YARGI “sanatçıların mağduriyeti” yoKARARINI DESTEKLEDİ rumlarına neden oldu. Aynı yönerTOBAV Yönetim Kurulu da Danıştay kararını destekleyen bir geyle rejisör kadrosuna geçmeye hak kazanan DT açıklama yaptı. TOGenel Müdür Vekili BAV’dan yapılan açıkenel Müdür Mine Acar’ın, Dalamada şunlar kaydedilVekili Mine nıştay’ın bu kararı Acar’ın, yönergeyi di: sonucunda sanatçı“DT yönergesini kikendi çıkarları ların dizilerde rol şiselleştiren anlayışa doğrultusunda alamayacağını açıkkarşı dava açıldı ve değiştirdiğine laması, Kültür Sabağımsız yargı, dava işaret eden natSen’in de tepkisahiplerini haklı bulSevgisunar, “Sırf sini çekti. Sendikadu. Bağımsız yargı, bu nın Genel Başkanı tepki toplamak için yönergenin yürütmesiKemal Sevgisunar, ni durdurma kararı dizi hikâyesi açtıkları davanın verdi. Yönerge durduuydurularak, sanatçıların dizilerruldu. Şimdi tüzük yasanatçılar canlı pılması gerekiyor. Kude rol almasıyla ilkalkan yapıldı” gili olmadığını vurrumu ve çalışmalarını dedi. gulayarak, Devlet tanımlayan, DT’nin ve Tiyatroları hakkıntiyatroculuk mesleğinin özelliklerini anlatan, mesledaki yasayla sanatçıların genelgeyle dışarıda da rol alabildiğine ğin bağımsızlığını tanımlayan tüdikkat çekti. 2002’de yürürlükte zük. Mesleğin diğer memurlarla olan yönergeyi Acar’ın kendi çıbir tutulamayacağını, özel hak ve hukuku olduğunu, mesleki yekarı doğrultusunda değiştirdiğini belirten Sevgisunar, “Bu yönerge terlilik ölçülerini, 5846 sayılı Fibaşta Mine Acar olmak üzere kir ve Sanat Eserleri Kanunu ile birçok yöneticiye pozisyon sağilişkisi nedeniyle bağımsızlığını tanımlayan bir tüzük. 37 yıldır layan bir yönergeydi. Acar, 2002’de yürürlükte olan bir yö5441 sayılı kuruluş kanunu yanergeye maddeler ekleyerek nında, hazırlanması gereken özel Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yasaya zemin hazırlayacak, 37 yıldır yapılmamış bir tüzük olaonaylattı. Acar, kendi durumunu örtmek için, toz duman yara cak bu. Artık zamanı geldi. Her tıyor” diye konuştu. Sendikanın aklına esenin, estiğini yapmasıAvukatı Yılmaz İçöz, Acar’ın kana, her canı isteyenin genel müdür olmasına, ama mesleki tararın sonuçlarını kamuoyuna yanlış aktarmasını eleştirirken, Devlet nımlar yapmadan, birikmiş soTiyatroları Sanatçıları Derneği runlara çözüm aramadan so(DETİS) Başkanı Mehmet Ege, rumluluk alınamayacağının anusulsüz atanan Acar’ın kadrosunu laşılmasına... Bu ciddi bir iştir.’’ Festival biletleri yarın satışta ? Kültür Servisi Festival sponsorluğunu Akbank’ın üstlendiği 26. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin biletleri yarın satışa çıkıyor. 1730 Mart tarihleri arasındaki indirimli ön satış döneminde, 30 adetin üzerinde bilet alan sinemaseverler için yüzde 15 indirim uygulanacak. İstanbul Film Festivali bilet fiyatları tam 12 YTL; Akbank Galaları hariç tüm seanslarda öğrenci ile 65 yaş ve üstü sinemaseverler için 8 YTL, gala filmlerinin biletleri ise 15 YTL ’den satışa sunulacak. Ayrıca festivalde hafta içi gündüz seansları (11.00 – 13.30 ve 16.00) ve festivaldeki tüm Türk filmleri seansları da 2.50 YTL’ye izlenebilecek. T G CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle