20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 MART 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER SÖZ ÇİZGİNİN Turhan Selçuk 3 MEDYA NOTU EMRE KONGAR Gazeteci Fişlemek Geçen hafta gazeteleri ve gazetecileri değerlendiren iki çalışma belgesi medyaya yansıdı: Birincisi Nokta dergisinin verdiği bir haberdi: Buna göre Genelkurmay Başkanlığı, gazeteleri ve gazetecileri Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bakışlarına göre değerlendirmiş ve sınıflandırmıştı. “Andıç” sözcüğü ile tanımlanan bu çalışma, bütün büyük medyada manşetlerden verildi ve eleştirildi. İkincisi Cumhuriyet gazetesinin verdiği bir atlatma haberdi: Bu habere göre de Başbakanlık, gazeteleri ve gazetecileri iktidara bakışına göre değerlendirmiş ve sınıflandırmıştı. Cumhuriyet’in haberi büyük medya tarafından geç, küçük ve arka sayfalarda kullanıldı. ??? Türk Silahlı Kuvvetleri’nin siyasal dilimize soktuğu “andıç” sözcüğünün iki farklı anlamı var: Birinci olarak “memorandum”, “not”, “muhtıra” anlamına geliyor. İkinci olarak da içine not yazılan “ajanda” anlamını taşıyor. Türk Dil Kurumu’nun ürettiği sözcüklerden olan “andıç”, zamanla “ajanda” anlamını yitirip sadece “memorandum”, “muhtıra”, “not” anlamında kullanılmaya başlandı. ??? Aslında Genelkurmay’ın andıcı haberinde bir tuhaflık vardı: Sabah gazetesinin de fark edip birinci sayfadan, manşet üstünden verdiği habere göre dinci diye tanımlanan gazeteler ve gazeteciler bu haberin içinde yoktu. Nokta dergisinin de bu tür medyaya yakınlığı bilindiğinden haberin kaynağı konusunda bazı kuşkular oluştu. Nitekim, haberin yayımlanmasıyla birlikte, Genelkurmay da haberi yalanlamadı; sadece bu bilgilerin nasıl dışarı sızdırıldığının araştırıldığını bildiren bir yorum yaptı. Medyada yapılan yorumlara göre Genelkurmay’ın bu değerlendirmesi eski Başkan Özkök zamanında yapılmıştı ve gerçekten de içinden dinci basın bölümü çıkartılarak sızdırılmıştı. ??? Hükümet gibi, Genelkurmay gibi, doğrudan haber kaynağı olan çevrelerin kendileri hakkında neler yazıldığını çözümleyen çalışmalar yaptırmaları ne yeni ne de ilginç. Her dönemde her kurum böyle çalışmalar yapıyor ya da yaptırıyor. İlginç olan, Genelkurmay’ın ve Başbakanlığın bilgilendirme toplantılarına ve seyahatlere davet ettikleri medya mensuplarının bu değerlendirmelere göre belirlenmesi. Tabii Genelkurmay Başkanlığı’nın bu duyarlılığı, sahip olduğu işlev, yani ülke güvenliği sorunları açısından (kabul edilmese de) bir dereceye kadar anlaşılabilir. Oysa özellikle Başbakan’ın, seyahatlerine kendine yakın olan medya organlarının mensuplarını, kimi zaman da isim belirleyerek davet etmesi, bir siyasal iktidarın sahip olması gereken tarafsızlık ilkesiyle bağdaşmıyor. ??? Değerli okurlarım, Başbakan’ın sürekli olarak seyahatlerine davet ettiği Vakit gazetesinin bir mensubu hakkında Ahmet Hakan’ın yazdığı, benim de bu sütuna aldığım ağır eleştirileri derhal anımsayacaklardır. ??? Burada bana çok ilginç gelen bir noktayı okurlarımla paylaşmak istiyorum: Aynı işi Genelkurmay yapınca “Büyük haber” ve “Sert eleştiri”, ama Başbakanlık yapınca “Küçük haber” ve “Anlayışla karşılama”! Medya gerçekten Türkiye’de hiç bu kadar ilkesizleşmemişti. Babylon’da türküler ? İstanbul Haber Servisi Metin Kahraman önceki akşam Babylon’daki konserinde kardeşi Kemal Kahraman’la birlikte çıkardıkları son albümleri Binler KapısıÇevrere Hazaru albümünden semah, dua ve ağıtları sundu. Kardeşiyle Tunceli ve çevresinde yaptıkları sözlü kültür araştırmalarını modern tarzlarda sunan Metin Kahraman, eski albümlerinden sevilen şarkılarını da seslendirdi. Munzur için eylem ? İstanbul Haber Servisi Tunceli Dernekleri Federasyonu Munzur Kurulu üyesi bir grup, “Munzur Barajlar Projesi” adı altında ATA Holding’in Munzur’u ve çevresini tahrip ettiğini savunarak, holdingi protesto etti. Beşiktaş’taki ATA İş Merkezi önünde toplanan “Tarihi, Kültürel ve Doğal Mirasımızın Korunması İçin Ata Holding Munzur’dan Çekil” yazılı bez afişle gelen grup, kısa bir süre oturma eylemi yaptı. “SİGARA İÇMEK ÖLDÜRÜR” Ölmüş bir adama 31 yıl sonra arsa sattırıldı. Konuyu mahkemeye taşıyan torun davayı yitirdi MEB’in planı tutmadı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Milli Eğitim Bakanlığı’nın, yurtdışına lisansüstü öğrenim görmek üzere öğrenci göndermesine olanak sağlayan işlemin yürütmesini durdurdu. YÖK, yürütmenin durdurulması için Danıştay’da dava açmıştı. ‘Nesin’lik bir tapu öyküsü SAV AŞ KÜRKLÜ ADANA Sıvas’ın Altınyayla ilçesinde “ölüyü diriltecek” cinsten bir arsa satışı yapıldı. 1939’da ölen Mustafa Arslan’ın tapulu arsalarını 1949 doğumlu bir kadına 1970’te sattığının ortaya çıkması üzerine dava açan torunu Ali Karahan, aralarında muhtar, tapu kadastro memurları, bilirkişiler ve arsa aldıkları görünenlerin yakınlarının da yargılandığı davayı, 9 yıl süren uğraştan sonra yitirdi. Karahan, “Ortada suç var, suçlular var. 1939 yılında ölen bir adamın 1970 yılında yaptığı görünen bir satış işlemi var. Ama davayı kaybediyoruz” dedi. Şaşkınlığı üzerlerinden hâlâ atamadıklarını belirten Ali Karahan, gerekirse AİHM’ye başvuracaklarını söyledi. Karahan, dava dosyasında bunun ölmüş bir adama satış yaptırıldığını doğrulayan birçok belge ve ifade olduğunu, bu arada Paris’te Türk otobüsü ? PARİS (AA) Türkiye’nin Paris Kültür ve Tanıtma Müşavirliği, bugünden itibaren üç gün sürecek iki turizm fuarına iddialı projelerle katılıyor. Ziyaretçilere “Türkiye görselleriyle giydirilmiş’’ bir otobüsle taşıma hizmeti verilecek. Otobüsteki hostesler Türk mutfağından ikramlarda bulunacak. HER ŞEY DOSYADA... davada adı geçen ve imzaları bulunan Aydın Mahallesi Muhtarı Recep Çetin, bilirkişi olarak görünen Ali Bağlama (arsa sahibi olduğunu da iddia ediyor), Ahmet Taşdelen (satış yapıldı gösterilen kadının akrabası) ve Kemal Şahin, teknisyenler Süleyman Ünal, Osman Dumrul ve Mustafa Çakır (tanık eski komşu) hakkında da “Görevi kötüye kullanmak” suçunu işledikleri yolunda ilgili yerlerin yazıları bulunduğunu kaydetti. Ali Karahan mahkeme sürecindeki gelişmeleri şöyle anlattı: “Alıcı görünen Hamida Taşdemlen’in Almanya’da olduğu için bir kez bile duruşmalara katılmadığı davada, olay sanki işin içinde bir suç çetesi varmış gibi aleyhimize döndü. Çıkan kararda ise ‘Açılan davanın ispat edilemediğinden reddine ve kayıtlı tapuların Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline’ denildi. Bu bile aslında dedemin tapusunun nasıl bir dolandırıcılıkla başkasına satış gösterildiğinin kanıtıdır.” [email protected]; www.kongar.org CUMHURİYET 03 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle