Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 ŞUBAT 2007 CUMA CUMHURİYET SAYFA SAĞLIK Tüberküloz hastalarını tedavi eden Hepbeliada Sanatoryumu’nun yeniden açılması için kampanya başlatıldı 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Yurttaş hastanesini istiyor ŞULE KÖKTÜRK Bir İç Kalkışma Tehdidi mi? Milli Güvenlik Kurulu’nun bugün yapacağı olağan toplantının ağırlığının ne olacağı yolundaki bir soruyu, tek kelime ile özetlemeniz istenilirse; vereceğiniz yanıt “Irak”tır. Öylece Başbakan Erdoğan’ın kısa bir süre önce, Türkiye’nin bundan sonraki gündeminde güney komşusu ile olan sorunlarının, AB ile olanların önüne geçeceği yolundaki gözlemi de doğrulanmaktadır. Dahası, doğrulanmakla kalmayan ve ne yazık ki giderek büyüyen ve kangrenleşen bir “ciddi hastalık” haline de gelmektedir. ABD’nin, Irak’ın bölünerek yeniden oluşmasını içeren planının, sadece bu ülkenin üstünde yaşayanları değil; Türkiye, Suriye ve İran’ı da çok yakından ilgilendireceğini ısrarla söyleyenleri her gün daha da haklı çıkaran gelişmeler, son haftalarda adeta kördüğüm haline döndü. Başbakan’ın, önemli bir ABD’liden aldığı tüyo ile Talabani ve Barzani ile doğrudan ilişki kurularak onlar aracılığı ile terör örgütünün yola getirilebileceği yönündeki açıklaması, o demecin verildiği sırada Washington’da bulunan Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın basın toplantısındaki söylediklerinden sonra, bu konuda hükümet ile askerler arasındaki görüş farkını ortaya koymakla kalmadı.. ABD’den gelen her telkini değerlendirmeden gündem malzemesi yapmayı âdet haline getirmiş olan AKP Genel Başkanı’nın, çaresiz geri adım atmasına yol açtı. Genç çiftten örnek davranış ? NİĞDE (AA) Niğde’de bir süre önce evlenen MahirÖzlem Ecemiş çifti, “Organlarımız toprak altında çürümesin, başka bedenlere hayat versin’’ diyerek organlarını bağışladı. Bir gıda firmasının distribütörü olan Mahir Ecemiş (26) ve eşi Özlem Ecemiş (20), Dr. Doğan Baran Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’ne giderek organlarını bağışladılar. Mahir Ecemiş, Türkiye’de yüzlerce kişinin hayata tutunabilmek için organ beklediğini söyledi. Tüberküloz hastalarının tedavi merkezlerinden biri olan ve yaklaşık 2 yıl önce hasta sayısının azaldığı gerekçesiyle kapatılan Heybeliada Sanatoryumu’nun akıbeti hâlâ belli değil. Ada halkı, tüberküloz hastalarının yanı sıra kendilerine acil durumlarda sağlık kaynağı olan hastanenin tekrar açılmasını istiyor. “Heybeliada Sanatoryumu’nu ve Sağlığımızı Geri İstiyoruz!” adlı bir kampanya başlatan Adalar Postası üyeleri, Dünya Tüberküloz Günü olan 24 Mart’ta Heybeliada Sanatoryumu önünde buluşarak hastanelerini geri isteyecekler. ‘HASTALAR CANLI BOMBA’ Dünya Sağlık Örgütü’nün verem açısından Türkiye’yi kırmızı bölge ilan etmesine karşın 1925 yılında Atatürk’ün katkısıyla hizmete açılan hastane kapatılıyor. Tüberküloz Danışma ve Dayanışma Derneği Başkanı Mehmet Cenk Deliküçük , “Heybeliada Sanatoryumu’nu hasta yok diye kapattılar, oysaki yatak yetmiyordu. Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Hastanesi’nde tedavi gören bir hasta var. R.S. isimli bu hasta, verem mikrobunu iki yıl önce almış ve hiç te davi görmemiş, yani R.S. her yıl 1420 kişiye hastalığı bulaştırmış. Hastaların tedavi edilmeden toplum içersinde dolaşmaları cinayettir ve bu hastalar canlı bomba gibidir” dedi. Tıp Kurumu Genel Sekreteri Dr. Ali Rıza Üçer de Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre Türkiye’deki dirençli verem hastası sayısının 191 olduğunu belirterek “Hazırladığımız rapora göre bu rakam 1500’ün üzerinde. Bu hastalara etkili biçimde tanı konması ve izolasyonu sağlanarak tedavi edilmesi zorunludur” diye konuştu. Adalarda yaşayanlar, hastanenin tekrar açılması için 10 Şubat’ta bir imza kampanyası başlattı. Kampanyaya destek vermek isteyenlerin “operad@ekolay.net” adresine mesaj göndermesi yeterli. Ayrıntılı bilgi “www.heybeliadasanatoryumu.com” adresinden alınabilir. GÖZ HASTALIKLARININ TEDAVİSİ İÇİN YURTDIŞINDAN YOĞUN İLGİ SİBEL BAHÇETEPE Türkiye, son yıllarda göz hastalıklarının tetkik ve tedavisi konusunda Amerika ve Avrupa’dan gelen hastaların yoğun ilgi gördüğü ülkelerin başına yerleşti. Uzmanlar, hastaların Türkiye’yi tercih etmesinin nedeninin, dünyadaki teknolojik yenilikleri yakından takip etme, hekimlerin tecrübeli ve diğer ülkelere göre tedavinin daha ucuz olması olduğunu söylediler. Dünya Göz Hastanesi’nden Operatör Dünyanın ‘gözü’ Türkiye’de Dr. Baha Toygar, Türkiye’ye daha çok Almanya, Fransa, İngiltere ve İskandinav ülkelerinden gelen hastaların olduğunu vurgulayarak bilimsel yenilikleri de dünya ile aynı anda kullandığımızı söyledi. Son yıllarda özellikle lazer ameliyatlarına olan ilginin arttığına değinen Dr. Toygar, Türkiye’de lazerli bir göz ameliyatının ortalama 275 Avro ile 1500 Avro arasında değiştiğini, kullanılan ameliyat tekniğine göre fiyatların belirlendiğini kaydetti. Casey’in tanıklığı ‘Şıracı’dan yana.. Bazıları, seçimle gelmiş iktidarın politika belirlemesinde her türlü sorumluluğu taşıması ilkesi göz ardı edilmeyeceği için, Kuzey Iraklı Kürt liderler ile Irak devletinin tüzelkişiliği dışında doğrudan ilişkiler kurulması istemine asker ya da sivil bürokrasinin, üstelik medya aracılığı ile karşı çıkmasını, demokratik görüntümüzü gölgeleyecek bir eylem olarak gösterdiler. Oysa Orgeneral Büyükanıt, o basın toplantısında sözü edilen Kürt liderlerin PKK’ye bomba malzemesi, silah ve gelişmiş araçlar verdiğini, TSK’nin elinde görüntülü kanıtlar bulunduğunu söyleyerek açıklamıştı. Kuzey Irak’taki yeni “stratejik müttefikleri”nin üstüne toz kondurmamakta ısrarlı olan ABD’nin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Tom Casey’in aynı zamanda NATO’nun ikinci büyük silahlı gücüne komuta eden sorumlu bir Türk generalinin söylediklerinin “inandırıcı” olmadığını çağrıştıran yanıtı, bugünkü MGK toplantısında hak ettiği yanıtı almalıdır. Casey bir adım daha atmakta sakınca görmeyerek Ankara’dan, Kuzey Iraklı Kürt liderlerle, tıpkı kendileri gibi ve bir an önce işbirliği yapmalarını da istemektedir. Bu önerinin, zamanlama açısından Talabani ile Barzani’nin 23 Mart Nevruz Bayramı törenleri için Büyükşehir Belediye Başkanı Baydemir tarafından Diyarbakır’a davet edilerek güçlendirilmek istenmiş olması da elbette bir stratejinin sonucudur. PROGRAMLAR DOKTOR KONTROLÜNDE YAPILMALI Zayıflamak isterken sağlığınızdan olmayın EMEL DOLUKAR Bir günde 8 organ nakli ? ANKARA(ANKA) Başkent Üniversitesi Hastanesi’nde bir gün içinde 8 organ nakli gerçekleşti. Adana’da, soba zehirlenmesi nedeniyle yaşamını yitiren 20 yaşındaki bir gencin organlarının bağışlanması sonucunda Başkent Üniversitesi Hastanesi’nde 6 kişiye karaciğer, böbrek, kalp ve kornea nakli yapıldı. Aynı gün içinde 2 kişiye daha canlıdan nakil gerçekleştirilen hastanede böylece bir gün içinde toplam 8 organ nakli yapılmış oldu. HER YIL 30 BİN ADET İmplant uygulaması artıyor SİBEL BAHÇETEPE Bağırsaktan vajina ? İZMİR (AA) Doğuştan üreme organlarında sorun olan kız çocuklarında, kalınbağırsaktan alınan 10 santimetrelik bölüm genişletilerek vajina haline getiriliyor. İzmir Özel Kent Hastanesi Çocuk Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Emel Avcuoğulları, kadınların azımsanmayacak bölümünde üreme organı bozukluğu gözlendiğini söyledi. Avcuoğulları, küçük yaştaki kız çocuklarının doğuştan 3 santimetreden küçük olan vajenlerinin ileride sorun oluşturduğunu belirtti. Nöbet genelgesi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sağlık Bakanlığı, başhekim yardımcılarının gerek idari gerekse tıbbi nöbet hizmetlerine dahil edilerek nöbet hizmetlerinin aksatılmadan yürütülmesini istedi. Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Necdet Ünüvar tarafından yayımlanan genelgede, “Baştabip yardımcılarının gerek idari, gerek tıbbi (acil, branş nöbetleri) nöbet hizmetlerine dahil edilmesi ve nöbet hizmetlerinin aksatılmadan yürütülmesi hususunda ilgililere emirlerinizi önemle rica ederim’’ denildi. Diş eksikliğinde, diş kökü yerine kullanılan implant uygulamaları son yıllarda giderek artıyor. Türkiye’de daha çok gençlere uygulanan implant uygulamaları ile ilgili olarak diş hekimleri, “Düzenli diş hekimine gidilmesi ve kontrollerin yapılması implant uygulamalarını daha azaltır” dediler. İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Oral İmplantoloji Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Zihni Cüneyt Karabuda, son yıllarda Türkiye’de implant uygulamasının arttığına dikkat çekerek Türkiye’de ortalama 30 bin adet implantın uygulandığını söyledi. İmplantın diş eksikliğinde diş kökleri yerine kullanılan titanyum vidalar olduğunu belirten Karabuda, tek diş eksikliği ya da çoklu diş eksikliklerinde implantın kullanıldığını ifade etti. Karabuda implant denilen malzemenin 1316 mm. boyutunda olduğunu ve normal diş çekimindeki gibi lokal anestezi ile yapıldığını anımsatarak, “İmplant yerleştirilecek bölgede çene kemiğinin implantı kabul edecek yükseklik ve genişliğe sahip olmalıdır. Mevcut kemiğin kalitesi implantın başarısını etkileyen faktörlerden biridir” dedi. İmplant uygulamasının kontrol altındaki diyabet hastalarında da uygulanabileceğini ifade eden Karabuda, ağzında hiç dişi olmayan kişiye de implant uygulaması yapıldığını söyledi. Karabuda, gelişim çağında olan çocuklara implant yapılmadığını, 1618 yaş üstü gruba uygulandığını vurguladı. Zayıflama çayları, diyetler, spor ve güzellik merkezlerinde bulunan zayıflama programlarının sağlık problemlerine neden olduğu belirtiliyor. Sağlıklı zayıflama vücudun yağ yakmasıyla gerçekleşirken, doktor kontrolü dışında yapılan uygulamalar vücuttaki yağ oranının artmasına ve kasların yakılmasına neden olabiliyor. Uzmanlar, bünyesinde uzman hekim ve diyetisyen bulundurması zorunlu olan ancak uzman hekim ve diyetisyen bulundurmadan kaçak hizmet veren güzellik merkezlerinin zayıflama programlarının ke sinlikle uygulanmaması gerektiğini vurguluyor. Ayurveda uzmanı Dr. Ender Saraç, güzellik merkezleri kapsamında uzman hekim kontrolünde uygulanan zayıflama programlarının olumlu sonuçlar verdiğini, ancak düzenli sağlık kontrollerinin yapılmaması durumunda vücutta önemli sorunlar meydana geldiğini söyledi. Dr. Saraç, “Zayıflamanın sağlıklı olabilmesi için kaliteli dokudan kaybetmeden vücudun yağ yakması gerekiyor. Bazen bize gelen hastalarda daha önce uygulanan zayıflama programlarından dolayı vücuttaki yağ oranının arttığını ancak çok zararlı olan kas erimesi meydana geldiğini görüyoruz. Bu da insan sağlığı için çok büyük bir tehlike” dedi. DTP İl Başkanı’nın tehditleri Aynı stratejinin içinde mi değerlendirileceğini doğrusu tam bilmiyorum. Ancak, yine Diyarbakır DTP İl Başkanı’nın önce Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin internet sitesinde yer alan ve dün bizim medyamıza da yansıyan ve “Kerkük’e yapılan saldırıları Diyarbakır’a yapılmış sayarız” başlığı altında özetlenecek sözleri, belki de ilk kez Irak vatandaşı Kürtler ile Türk vatandaşı olan Kürtler arasında doğrudan bir kader birliği kurulmasını amaçlıyor. Türkiye’nin, Kerkük referandumundan önce tapu kayıtlarının yok edilerek, kente çevreden insanlar kaydırılarak; hepsinin üstünde bir oylama öncesinde ABD’yi de arkasına alarak terör estirmeyi amaçlayan girişimlerden duyduğu kaygıları, hem Irak hem de ABD’ye taşıdığı bir sırada, bir siyasi partimizin il başkanlığını yapan Hilmi Aydoğdu adındaki Türk vatandaşı, Kerkük referandumunun Kürtler açısından bir milat olacağını ve Kürdistan federal bölgesindeki kazanımları bütün Kürt halkının kazanımları olarak değerlendirdiklerini söyleyebiliyor. Yani hangi ülkelerin vatandaşı olurlarsa olsunlar, bütün Kürtleri “kaderde, tasada, kıvançta” ortak kimseler olmaya çağırmaktadır DTP’li başkan. Bir başka Türk vatandaşı politikacı, benzer bir sözü mesela Çin Türkistan’ı için dile getirmiş olsa, kendisine ırkçı, şoven, milliyetçi ve Turancı gibi yakıştırmalar ile karşı çıkılması beklenmez mi? Ama aynı DTP Başkanı, dün bu kez gözdağı önerisini iç kamuoyumuza taşımak istercesine, Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin internet sitesinde yayımlanan sözlerinin arkasında olduğunu yineleyerek Kerkük’e Türk ordusu tarafından yapılacak bir müdahalenin Türkiye’de yaşayan 20 milyon Kürt için kendilerine yapılmış bir saldırı olarak görüleceğini söyleyebiliyor. Hiç istenmez ama, Kerkük’teki Türklere yönelik bir soykırım girişimi olsa ve Türkiye bunu önlemek amacıyla askeri güç kullansa, Aydoğan’a göre, “Diyarbakır’daki, Van’daki ve İstanbul’daki Kürtler” harekete geçecek ve “bu Türkiye’de çok ciddi olayların ve gelişmelerin yaşanmasına sebep olacaktır”. Öncelikle Türkiye’deki 20 milyon Kürt kökenli vatandaşımızın tümünün, DTP Başkanı gibi düşünmediğini, bu görüşümün altını kalın çizgilerle çizerek söylemeliyim. Ama daha sonra bu iç savaş tehdidi habercisinin sözlerinin bugünkü MGK’nin gündeminde bazı konularda hâlâ görüşleri berraklaşmamış kimseler varsa, onlar için yeterli uyarı olmasını beklediğimi de ekleyerek... Uzmanlar, bebeğin sağlığında yoğun bakımın önemli olduğunu söylediler Erken doğum ‘sancısı’ İstanbul Haber Servisi Dünyanın en güzel varlıkları, daha yaşama merhaba derken erken doğum ve solunum sorunları başta olmak üzere çeşitli sorunlarla karşılaşabiliyorlar. Çocuk hastalıkları uzmanı Dr. Afşin Ünver, günümüzde, yardımcı üreme tekniklerinin kullanımı sonucu çoğul gebeliklerin artması, kadınların geç yaşlarda bebek sahibi olmayı tercih etmesi gibi faktörler nedeniyle, erken veya sorunlu doğumlarda artış yaşandığını ifade ederek bu nedenle yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin öneminin de arttığını söyledi. Ünver, şöyle devam etti: “Erken doğan bebekler, büyük oranda yoğun bakıma ihtiyaç duyarlar. Çünkü, bu bebekler doğduğunda akciğerlerin gelişimi için gerekli sürfaktan adlı protein yapımı eksiktir. Bu tür solunum sıkıntısı yaratan hastalıklarda, doğuştan kalp hastalığı olan veya anne karnında veya doğduktan sonra mikrobik nedenlere bağlı hastalanan bebekler, yenidoğan yoğun bakım ihtiyacı duyar. Bu birimlerde hastalara gerekli solunum desteği tedavisi, antibiyotik tedavileri ve gerekli yenidoğan bakımı verilebilmektedir.” Bebeğinizin ilk üç ayına dikkat İstanbul Haber Servisi Yeni doğan her bin bebekten yüzde 1.56’sı işitme sorunu yaşıyor. Anadolu Sağlık Merkezi’nden Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Murat Şirin, konuşma ve dilin gelişmesi için ilk 6 ayın çok önemli olduğunu belirterek bu nedenle bebekteki işitme kaybının ilk 3 ayda belirlenmesi gerektiğini söyledi. Bebekteki işitme kayıplarını doğumsal ve sonradan olanlar diye ikiye ayıran Şirin, şöyle devam etti: “Doğumsal işitme kayıplarının yüzde 60’tan fazlasını kalıtımsal rahatsızlıklar oluşturur. Doğumsal olup da kalıtımsal olmayanlar ise gebelik esnasında anne karnında geçirilen enfeksiyonlar toksik veya metabolik rahatsızlıklar ve travmalardır.” Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR Y ıllardır sürekli kaygılar içinde yaşıyoruz. Eğer yurdunuzu seviyorsanız, halkınızın insanca, uygarca yaşamasını özlüyor, bunu önemsiyorsanız bu ülkede asla huzura kavuşamaz, rahat bir uyku uyuyamazsınız. Hiç kuşku yok, bunun önde gelen nedeni en az yarım yüz yıldan beri süregelen kötü yönetimlerdir. Akıldan, bilimden, halktan uzak düşmüş; büyük çoğunluğu sağcı ve muhafazakâr; Atatürk’ü, cumhuriyet devrimlerini algılayamamış iktidarlardır. Sol kolu kesik uydurma demokrasidir. Ne demektir ithal doktor, söyler misiniz? 105 bin doktorun sağlık hizmetleri için yetersiz olduğunun kanıtı nedir? İlk basamak hekimliğini gerektiği gibi bir türlü gerçekleştiremeyen beceriksiz, ufuksuz yönetimler bunu nasıl ileri sürer? Bugüne kadar Hollanda’dan, İs İthal Doktor veç’ten,Almanya’dan sağlık sorunları için Türkiye’ye gelen yurttaşlarımızı tanıdım. O gelişmiş ülkelerdeki iyi merkezlere ulaşamıyor, kendi dillerini konuşan yurtlarındaki doktorlara koşuyorlardı. Hangi yabancı doktorlar gelecek ve benim halkım ile anlaşacaktır? O insanlar ki anlattıkları hastalık hikâyesini sökmekte çok zorluk çekersiniz. Hangi akla hizmettir ithal doktor? Nerede ve nasıl çalışacaklardır, bunlar bilinmiyor. Kim karar veriyor anestezi teknisyenlerinin anesteziyolog yerine kullanılabileceğine? Nerededir bu yüksek koltuklarda oturanların üst düzey danışmanları, hastaneleri birer işletme haline getirmeye çalışan, sağlık hizmetlerini giderek özelleştiren hükümetin Sağlık Bakanı? Üniversitedeki öğretim üyelerinin özel hasta bakmalarına takılıyor. Tıp fakültelerini daha çok hasta bakmadıkları için eleştiriyor. Fakültelerin önde gelen görevi, araştırmadan hiç söz etmiyor. Performans uygulaması yüzünden hastalara bazı yerlerde sadece birkaç dakika ayrılabilmesi gerçeğini unutuyor. ASTALARIN ÇİLESİ H İstanbul Tıp Fakültesi’nde bazı binalarda asansörler aylardır çalışmıyor. Hastalar 7 katı nefes nefese tırmanırken şaşılası bir şekilde buna isyan etmiyorlar. Mestinon isimli bir grup hasta için yaşamsal önemde ilaç aylardır piyasada yok. Hastalar ilaç firmasına ya da basına başvurup dertlerini anlatıp şikâyetçi olamıyorlar. İstanbul Büyük Şehir Belediyesi önce destek verdiği ve bizim Kas Hastalıkları Derneği’nin gerçekleş tirdiği güzelim bir halk hizmetini hiç sebepsiz engelliyor. Valilik yönetiminde derneğe denetime gelenler burada en zor, en elverişsiz koşullarda nasıl bir özveri ile hizmet verildiğini göz ardı edip sudan sebeplerle dernek başkanı Prof. Dr. Coşkun Özdemir’e para cezası kesiyorlar. Yola çıkacağım bir sırada ceza tebliği için acele karakola çağrılıyorum. Ben bu yönetime ne diyeyim bilmem ki? Ama kimse bana demokrasiden söz etmesin lütfen. Halkın bu kadar kolaylıkla aldatılabildiği, küçümsenemeyecek sayıda entel ve medya mensubunun teslim alındığı, vatandaşın oyunun rüşvetle, sadaka ile satın alınıp, tehditle sindirildiği, ülkenin en namuslu, en iyi beyinlerine eziyet edilen bir düzen demokrasi filan olamaz. Tiksindirici ortamda demokrasiden söz edilemez. coskunoz@superonline.com Faks: 0 212 677 08 21 obirgit?ekolay.net ‘Kümes hayvancılığı açık alanda yapılmasın’ İstanbul Haber Servisi Bilimsel Tavukçuluk Derneği (WPSA Türkiye Şubesi), Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda “Uluslararası Kuş Gribi Sempozyumu” düzenledi. Sempozyumda konuşan Sağlıklı Tavuk Bilgi Platformu Başkanı ve Pakpiliç Yönetim Kurulu Birliği Başkanı Zuhal Daştan, “Açıkta yetiştirilen kümes hayvanlarının kapalı alanlara alınması ve yaban hayatla temaslarının kesilmesi gerektiğini her fırsatta söylüyoruz” dedi. Sempozyuma, Almanya’dan katılan Dünya Veteriner Tavukçuluk Derneği Dünya Başkanı Prof. Dr. H. M. Mohammed Hafez, “2007 yılında tekrar kuş gribi vakalarıyla karşılaşacağımızı düşünmüyorduk. Gereken önlemleri aldık, bu hastalıkla mücadelemizi sürdürüyoruz” dedi. CUMHURİYET 07 K