18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 KASIM 2007 CUMA 8 HABERLER ABD Kongre üyesi, ABD’nin Kürt yönetimiyle ‘askeri’ anlaşma imzalamasını önermiş BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Shays’in kafası karışık ‘Demirtaş dönecek’ ? ANKARA (ANKA) DTP Genel Başkanı Nurettin Demirtaş’ın avukatı Faruk Duran, müvekkilinin Avrupa’daki temaslarını tamamlamasının ardından Türkiye’ye geleceğini söyledi. Demirtaş’ın Türkiye’ye dönmemesinin savcılığın yürüttüğü soruşturma ile ilgisinin olmadığını belirten Duran, “Bize yakalama emriyle ilgili herhangi bir resmi tebligatta da gelmedi. Şu an Demirtaş’ın Belçika, Almanya gibi ülkelerde önceden belirlenmiş programı çerçevesinde temasları var. Bizzat bizden bilgi alarak soruşturma sürecini takip ediyor” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson ile beraber çoğu Kürt kökenli milletvekiliyle bir araya gelen ve Diyarbakır’da, öldürülen bir PKK’linin annesi ile görüşen, ABD Kongresi’nin Cumhuriyetçi üyesi Chris Shays’ın “Kürt sorununa” ilgisinin yeni olmadığı ortaya çıktı. Edinilen bilgilere göre Shays, Irak’ı da kapsayan Ortadoğu ziyaretinin ardından gözlemlerini ve önerilerini içeren “Güçlerin Statüsü Anlaşması ve İran ile Diyaloğun Geliştirilmesi” başlıklı 24 Ağustos 2007 tarihli raporunda, PKK’nin yasadışı olarak görülmesine devam edilmesi, Kuzey Irak’taki üslerinin kapatılmasını isterken, Irak’ın kuzeyinde konuşlanacak ABD askerlerinin statüsünün belirleneceği “Status of Bülent Tanör’ü Hatırlarken... Bülent Tanör’ün ayrılışının 5. yılındayız. Nasıl da hızla geçip gitmiş zaman! Ölüm, unutuluşu da beraberinde getiriyor. Ama bakıyoruz, dün gitmiş gibi! Onun belleklerde taptaze kalışı, kuşkusuz derslerinden, yazdıklarından, kitaplarından, kısaca arkaya bıraktığı fikri mirasından. Saygın birkaç büyük anayasa hukukçumuzdan biriydi. Bugün de öyle: 1961 Anayasası’nın ortaya çıktığı ortamda, Tanör de yetişiyordu. Laik Cumhuriyet’in sağlam temellerine dayanan bir siyaset felsefesine köklerini salıyordu; ölünceye kadar da buna sadık kaldı. Çoğumuz gibi, o da 12 Eylül’e ve onun 1982 Anayasası’na karşı çıktı ve bu tavrını hep sürdürdü. Bu reddiye ile beraber, yeni bir anayasanın örgörüsünü de işledi. Özellikle TÜSİAD’a hazırladığı açıklamalı metin budur. 1990’larda iktidara geçen güçler, özellikle sosyal demokratların katıldığı koalisyonlar, bu birikimden yararlanıp 1982 Anayasası’ndan kurtularak yeni bir anayasayı hayata geçirebilirlerdi. Olmadı ve bir fırsat yazık ki kaçırıldı. Daha da korkunç olanı, yeni bir fırsatı, AKP’nin eline geçirmesidir. Sahnede olan, laik Cumhuriyete düşman bir “dinci oligarşi”dir. Anayasa adına ortaya koyacağı, bellidir. Gözü kara bir halde, bir sonuç elde etmek için çırpınıyor ve yanlışlar içinde yürüyor. Konu, yurdumuz için yaşamsaldır ve şunlara dikkat edilmelidir. ? Anayasada bir değişiklik yapmak, bizzat anayasanın koymuş olduğu bir usule uyularak gerçekleştirilir. Nitekim, şimdi yürürlükte olan anayasa, sıradan yasalardan farklı bir usul belirlemiştir. Anayasanın “gözden geçirilmesi” ya da kısaca “değiştirilmesi” de denir buna. Bir de toplumda büyük siyasal olayların sonucu, yeni bir anayasa yapmak gerekir: Bu halde, yeni anayasayı, apayrı bir “kurucu meclis” ortaya koyar. Bizde, 1961 ve 1982 anayasaları böyle elde edilmiştir ve bir gelenek kurulmuştur. Günümüzde, söz konusu olan da, var olan anayasanın gözden geçirilmesi değil, baştan sona yeni bir anayasanın yapılmasıdır. Yapılması gereken de, bir kurucu meclisi yaratmak için harekete geçmektir; geleneğimiz de bunu gerektiriyor. Gördüğümüz ise ne? AKP, birkaç ay önce, bir grup akademisyene hazırlattığı bir anayasaya yapışmış, orasından burasından çıkarıp tartışmalara sunuyor. Yakın günlerde metin de yayımlandığında göreceklerimiz, başta şunlar olacak: Yeni taslakta, AKP’nin başta dinci istemleri geliyordur ve laikliği çiğneyecektir: Türbana üniversitenin kapıları açılıyordur; okullarda din dersleri devam ediyordur. İmam hatip okullarından çıkanlara yeni görevler peşkeş edilirken, Kuran kursları da “din özgürlüğü” adı altında daha da açılıp serpilecektir. Şu günlerde üstüne yürüren “yargı bağımsızlığı” daha da budanmış olacaktır. “Liberal anayasa” aşkıyla, “piyasa güçleri”nin önü daha açılmış, “sosyal devlet” bir kez daha çökertilmiş olacaktır... ? 1961 Anayasası’ndan başlayarak, yeni bir anayasa yapmak, tekrarlamış olalım, anayasa hukukumuzda bir kurucu meclisin eseri. Yeni bir anayasa için, AKP, niçin bu fikre uzak sularda yüzüyor?.. Yüzüyor, çünkü AKP, üstelik bir seçimden çıkmış, yeni Meclis’te bir tekel kurmuştur; o tekel, bir de liderin sultası altındadır. Böyle bir ortamda, yeni anayasaya damgasını vuracak olan budur. Hele hele “zorunlu din dersi” ve “türban” gibi dikenli sorunlarda, Erdoğan işareti verecektir. Tartışmalar bunları da aşıp “laiklik”in asıl ilke maddesine geldiğinde, Erdoğan fütur etmeden kararını belli edecektir. İşte, AKP’yi birden yeni bir anayasaya götüren bu ortam, bu iklimdir! Özetle, yapılması gereken, yeni anayasanın hazırlanmasını, bugünkü Meclis’ten beklenmeyerek konuyu, ayrı bir ortama, ayrı bir kurucu meclis seçip, ona havale etmektir. Çağdaş nitelikte ve yurdumuzun ihtiyaçlarına yanıt verecek bir anayasaya böyle kavuşabiliriz; bu olmadığında, ortaya AKP’ye uygun bir “helal anayasa” çıkacak ve onunla da olsa olsa, aziz Cumhuriyetimize “rahmet” okuyacağız. Dikkat, işte böyle tehlikeli bir noktadayız! ? Ermeni Komitesi tarafından ABD yönetimine yazılan ve Shays’ın da imzaladığı mektupta Türkiye’de 20 milyon Kürt’ün eğitim, sosyal ve siyasi haklardan yararlanamadığı, Türkiye’de doğan herkesin “Türk” kabul edilmesinden dolayı Kürtlerin cezalandırıldığı ileri sürülüyordu. Forces Agreement” (SOFA) anlaşması için Kürt yönetimi ile resmi müzarekelere başlanmasını da önerdi. Oysa, Irak Anayasası göre bölgesel Kürt yönetiminin üçüncü ülkelerle uluslararası nitelik taşıyan anlaşma yapmasına olanak tanımıyor. Irak Anayasası’na göre bu hak, Bağdat’taki merkezi yönetimde bulunuyor. Aynı raporda Shasy, Kürtlerin ağırlıklı olarak Kuzeydoğu Irak’ta yaşadıklarını belirtip “Kürtler ABD’nin en önemli müttefikidir. Eğer koalisyon güçlerinin miktarı aşağı çekilirse, Irak’ın Kürdistan bölgesinin önemi daha da artacaktır” tespitini yaptı ve “ABD, Irak hükümetine danışarak, Kürt bölgesel yönetimi ile kuvvetlerin statüsüne ilişkin anlaşma yapmalıdır” önerisine getirdi. Shays, raporunda bunun güvenli bölgeler oluşturacağını, bu bölgelerin malzeme yığınağına olanak sağlayacaktı ve çeşitli operasyonlar için üs teşkil edeceğini belirtti. Zana’ya destek... Shays’ın bunun yanı sıra Ermeni Komitesi tarafından Kürtlere verilen destek bağlamında Leyla Zana için ABD yönetimine yazılan bir mektuba da imza atmış olduğu ortaya çıktı. Mektupta, cezaevinde bulunan “Kürt parlamenterler” Leyla Zana, Hatip Dicle, Orhan Doğan ve Selim Sadak’ın acilen serbest bırakılması isteniyordu. Mektupta aynı zamanda, Türkiye’de 20 milyon Kürt’ün eğitim, sosyal ve siyasi haklardan yararlanamadığı, Türkiye’de doğan herkesin “Türk” kabul edilmesinden dolayı, Kürtlerin cezalandırıldığı ileri sürülüyordu. Shays, daha önce yaptığı bir basın toplantısında ise Türkiye’nin Irak’ın kuzeyine yönelik olası bir operasyonunu değerlendirirken “Türkiye, sınır ötesi operasyon yaparsa, benim bununla bir sorunum olmaz” demişti. Bu sözleri diğer Cumhuriyetçi üyelerin tepkisine neden olmuştu. Hakkâri Zana davasına devam edildi ? DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Bu yılki Nevruz kutlamaları sırasında yaptığı konuşmada, terör örgütü lideri Abdullah Öcalan, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ve Bölgesel Kürt Yönetimi lideri Mesud Barzani’den “Kürtlerin üç lideri” olarak söz eden Leyla Zana hakkında açılan davada savcı dosya hakkındaki görüşünü açıkladı. Savcı, Zana’nın sözlerinin örgüt propagandası olduğunu belirterek 5 yıla kadar hapis cezası istemini yineledi. Savcı mütalaasında sanığın bilinçli olarak lider ifadesini kullandığını belirtti. ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson’la beraber çoğu Kürt kökenli milletvekilleriyle bir araya gelen ABD Kongre üyesi Chris Shays ve beraberindekiler önceki gün Güneydoğu’da çeşitli temaslarda bulunmuştu. (AA) 2 asker şehit oldu Yurt Haberleri Servisi Hakkâri’nin Yüksekova ve Şemdinli ilçelerinde 2 asker kaza sonucu şehit oldu. Yüksekova 21’inci Jandarma Sınır Tugay Komutanlığı’nda gece çevre nöbeti tutan Komando Er Fehim Yavaş’ın, telsiz anonslarına yanıt vermemesi üzerine yapılan incelemede göğsünden vurulduğu belirlendi. Hemen Yüksekova Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Komando Er Fehim Yavaş’ın göğsüne aldığı mermi ile şehit olduğu anlaşıldı. Komando Er Fehim Yavaş’ın ölüm nedeninin belirlenmesi için soruşturma başlatıldı. Şemdinli ilçesinde ise Komando Er Musa Güdük, görev yaptığı karakolda elektrik çarpması sonucu şehit oldu. İki asker için dün sabah Yüksekova 21’inci Jandarma Sınır Tugay Komutanlığı’nda askeri tören düzenlendi. Askeri erkânın katıldığı törenden sonra Komando Er Fehim Yavaş’ın cenazesi toprağa verilmek üzere Bilecik’in Osmaneli ilçesine, Komando Er Musa Güdük’ün cenazesi de ambulansla Mersin’e gönderildi. Wilson yemeği erteledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD Büyükelçisi Ross Wilson, ÖDP lideri Ufuk Uras ve AKP’li milletvekillerinin davetli olduğu öğle yemeğini erteledi. AKP’lilerin, partinin sıcak bakmaması üzerine yemeğe gitmeme kararı aldığı yemeğin ABD Büyükelçiliği tarafından polemik ve tartışma yarattığı kaygısıyla ertelendiği belirtildi. ABD Büyükelçiliği’nin özellikle AKP’li milletvekilleri ve Kürt kökenli siyasetçilerle “Kürt sorunu, İran ve Irak’ın geleceği ve sınır ötesi operasyon” konularında başlattığı nabız turu yarım kaldı. ABD Büyükelçisi Wilson’un dün ÖDP lideri Uras ve 4 AKP’li milletvekili ile planladığı öğle yemeği iptal edildi. AKP’li bölge milletvekilleri Veli Seyda, Gülşen Orhan, Mehmet Ekmen ve Yılmaz Helvacıoğlu, mazeret bildirerek yemeğe katılmama kararı vermişlerdi. AKP yönetiminin, bir önceki toplantının tartışma yaratması nedeniyle ikinci tur yemeğe sıcak bakmadığı, bunun da milletvekillerine hissettirildiği öğrenildi. Uras ise büyükelçilikten kendisine “Basında çıkan polemik ve tartışmalar nedeniyle yemeği ileri bir tarihe almamız uygun olur mu” talebinin geldiğini, kendisinin de buna olumlu bakması üzerine yemeğin iptal edildiğini söyledi. CHP’den anayasa uyarısı ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) CHP Gençlik Kolları, AKP’nin anayasa değişikliği girişimlerinin yurttaşlara neler getirdiğini sade bir dille anlatmak için hazırladığı kitapçıkları, İzmir’de yurttaşlara dağıtıyor. Kitapçıkta, 1982 Anayasası’nda değiştirilmesi planlanan maddeler, yenileriyle kıyaslanıyor. Yeni taslakta, “insan haklarına saygılı devlet” ifadesinin, “insan haklarına dayalı devlet” olarak, değiştirildiği anımsatılarken anayasanın ilk üç maddesinin de 134. maddeye taşınarak “cumhuriyet rejiminin kaldırılmasına zemin hazırlandığı” vurgusu yapılıyor. Schalow: Hayal kırıklığına uğradık ABD’nin Ankara Büyükelçiliği Sözcüsü Kathryn Schalow davetin siyasileştirilmesinin kendilerini hayal kırıklığına uğrattığını kaydetti. Elçiliğin, çeşitli kesimlerden Türklerle kimi zaman davetlerle, kimi zaman yemek vererek temaslarda bulunduğunu ifade eden Schalow, bu temaslarla Türklerin güncel konulara ilişkin görüşlerini öğrenmeyi ve ülkede neler olduğunu anlamayı amaçladıklarını kaydetti. Elçilik sözcüsü, davet için henüz kesin tarih belirlenmediğini sözlerine ekledi. ABD Büyükelçisi Wilson, geçen salı günü ABD Kongre üyesi Chris Shays ile birlikte AKP Diyarbakır milletvekilleri Abdurrahman Kurt ve İhsan Arslan ve Siirt Milletvekili Afif Demirkıran ile eski CHP milletvekili Mesut Değer, KADEP Genel Başkanı Şerafettin Elçi, HakPar Genel Başkanı Sertaç Bucak ve eski milletvekili Haşim Haşimi’yi kahvaltıya çağırmıştı. Kahvaltıda, Kürt sorununun nasıl çözülebileceği, Irak ve İran’ın geleceği, olası bir operasyon konusunda milletvekillerinin görüşü sorulmuştu. DTP ve MHP’liler, bu toplantılara tepki göstermişti. kırmızı bültenle aranan İltaş’ın, 19 Eylül 2007’de, da, 27 Kasım 1991’de bir polis memurunun öldürülmesi suçundan kırmızı bültenle aranırken, 13 Mart 2007’de Siegen’de yakalanan Kızılay’ın da 23 Kasım 2007 tarihinde Türkiye’ye getirildiği belirtildi. Almanya 2 PKK’liyi iade etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanlığı, kırmızı bültenle aranan terör örgütü PKK üyeleri Mehmet İltaş ve Mehmet Eşref Kızılay’ın Almanya’da yakalandıklarını, Türkiye’ye iade edilerek cezaevine konulduklarını bildirdi. Adalet Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Genç İlçesi Jandarma Bölük Komutanlığı’nın 1991 yılında silahla taranması ve köy minibüsüne silahlı saldırı sonucu 8 kişinin ölmesi, 4 kişinin yaralanması suçlarından dolayı uluslararası düzeyde ABD’nin Ankara Büyükelçisi Wilson, Washington yönetiminin Türkiye’nin laik, demokratik yapısını desteklediğini söyledi ‘Ilımlı İslam devleti yaratma projemiz yok’ LEYLA TAVŞANOĞLU Hikmet Fidan’ın öldürülmesi ? DİYARBAKIR (AA) Kapatılan HADEP’in eski Genel Başkan Yardımcısı Hikmet Fidan’ın öldürülmesiyle ilgili davaya devam edildi. Mahkeme heyeti, sanık Fırat Karahan’ın akli dengesinin yerinde olup olmadığının belirlenmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan istenilen yazının beklenmesi için duruşmayı erteledi. İddianamede, sanık Karahan hakkında, ağırlaştırılmış müebbet, diğer sanık Veysi Akgönül hakkında da 10 yıl hapis isteniyor. ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, Washington yönetiminin Türkiye’nin laik, demokratik Cumhuriyetine saygılı olduğunu ve bunun böyle kalmasını istediğini söyledi. Türkiye’de ılımlı İslam devleti yaratma gibi bir projelerinin kesinlikle olmadığını belirten Wilson, PKK’yle mücadelede de Irak ve Türkiye’yle üçlü işbirliği içinde olmayı hedeflediklerinin altını çizdi. Türkiye’nin bölünmüşlüğünü gösteren haritalarla ABD’nin resmi siyasetinin uzaktan yakından ilgili olmadığını vurgulayan Wilson, Büyük Ortadoğu Projesi’nin hedefinin de Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da mevcut sınırlarla oynamak değil, o sınırlar içinde demokratik değerlerin güçlenerek yerleşmesine yardımcı olmak olduğunu ifade etti. Wilson’ın gazeteden telefonla beni arayarak yaptığı açıklamaları aynen aktarıyorum: Kürt milletvekillerine vereceğiniz öğle yemeğini neden ertelediniz? WILSON Bakın, biz bir ülkede diplomatlar olarak bütün toplum kesimleriyle bir araya geliriz. O ülkede neler olduğunu, insanların hissiyatlarını anlamaya çalışırız. Bunun için de çeşitli kesimlerden kişilerle bir araya gelir, konuşuruz. Bu sefer de öyle oldu. Bu toplantıların başka amacı yok tur. Ama öyle bir hava oluştu ki bu toplantı ileriki bir tarihe ertelendi. ABD’nin Türkiye’de ılımlı bir İslam devleti kurdurma projesi olduğu söyleniyor. Ilımlı İslam devleti projesi ılımlı mı kalacak yoksa ne olacak? Böyle bir proje yok. Bu tür spekülasyonlar beni üzüyor. ABD olarak Türkiye’nin laik, demokratik Cumhuriyet sistemini destekliyoruz. Aynı zamanda seçilmiş hükümeti de destekliyoruz. Biz Türkiye’yle çok yakın çalışıyoruz. Bizim gizli bir gündemimiz olmadığından da emin olabilirsiniz. Başbakan Erdoğan’ın Başkan Bush’la Oval Ofis’teki görüşmesinin kayıtları açıklanmadı. Neden? Siz bunu Türk yetkililere sorsanız daha iyi olurdu. Ama ben size şunu söyleyeyim: Başkan Bush’un o görüşmeden sonra söyledikleri çok açık ve netti. Bu da iki ülke arasındaki işbirliğinin nasıl olacağı yönünde kesin bilgiler içeriyordu. “PKK’yi Türkiye’nin, Irak’ın ve ABD’nin düşmanı olarak kabul ediyoruz. Biz Türk müttefiklerimiz ve Iraklı ortaklarımızla bu düşmana karşı birlikte çalışacağız.” Bu demektir ki hep birlikte terorizmle savaşacağız. Ben size dürüstlükle şunu söylemek istiyorum: ABD’nin PKK’ye karşı ne yapacağı ve Türkiye’ye nasıl destek vere ceği konusunda bir sorun olmuştu. Yaşanacak gerçekler zaten kendi kendilerini izah edecektir. Fazla söze gerek yoktur. Nelerin olacağını hep birlikte göreceğiz. Başkan Bush açıkça bir taahhüt vermiştir. Türkiye hükümeti ABD’nin vereceği desteğe karşılık nasıl bir strateji izleyeceğine karar verecektir. Bu kararı hükümet vermelidir. Kendi payımıza K. Irak’ta PKK’nin peşinden gitmesi için Türkiye’ye her türlü yardımı yapmaya hazır olduğumuzu açıkça beyan ettik. ABD’nin bir BOP projesi olduğu uzun zamandır konuşuluyor. Bunu hiç kimse açıkça da izah edemedi. Bu ne demek? Bu fikir G8’lerin ekonomik zirvelerinden birisinde yanılmıyorsam üç yıl önce şekillendi. Bu proje Ortadoğu’yu ve Kuzey Afrika ülkelerini kapsıyor. Bunun amacı bu ülkelerde demokratik gelişimi sağlamak, demokratik değerlerin yerleşmesine yardımcı olmak. Türkiye G8’lerle birlikte bu bölgedeki kimi ülkelerde demokratik değerlerin yerleştirilmesi ve demokrasinin güçlendirilmesi çalışmalarına yardımcı olmayı önerdi. Daha açık söylemek gerekirse Türkiye bu projenin hedefi değil, yardımcılarından birisidir. Hiçbir şekilde sınırlarla ilgili değildir. O sınırların içindeki demokratik gelişimlerle ilgilidir. Yani Mısır, Suriye, Suudi Arabistan ya da Afganistan’da ki demokratik gelişimi sağlamayı hedefliyor. Biz mevcut sınırların korunmasını istiyoruz ve bunlara saygılıyız. Ayrıca da Türkiye’nin mevcut sınırlarının korunması ve savunulmasıyla ilgili de taahhütlerimiz vardır. Gazetenizin bugünkü birinci sayfasından yayımladığınız haritanın yer aldığı derginin ABD’nin resmi siyasetiyle sıfır ilişkisi vardır. Hiçbir şekilde de dünyanın bu bölgesinde yaptıklarımızla uzaktan yakından ilintili değildir. Ama altı ay kadar önce Dışişleri Bakanı Rice, Birinci Dünya Savaşı sırasında bu bölgede sınırların yapay olarak çizilmesi nedeniyle bu sınırların yeniden düzenlenmesi gerektiğini dile getirmişti. Bu da çok ciddi kaygılara ve kuşkulara yol açmıştı. Dışişleri Bakanı böyle bir şey söylemedi. Bu sözlerin yayımlandığı bir yayın organı bulursanız bana da gösterin. Ben onun böyle bir şey söylediğini düşünmüyorum. Ama bu sınırların da yapay olarak çizildikleri somut bir gerçek. Suriye, Ürdün sınırlarına bakın. Ama tekrar ediyorum. Bugünkü mevcut sınırlara saygımız var. Böyle kalmalarını da umuyor ve diliyoruz. Bizim hedefimiz kesinlikle sınırları değiştirmek değildir. Biz bu var olan sınırlar içinde demokrasi eksikliğini gidermeye çalışıyoruz. Demokrasi eksikliğinin olduğu yerde istik rarsızlıklar başgösteriyor. Türkiye’de gelişkin bir demokrasi var. Biz bunun gibi gelişmiş demokrasilerin yerleştirilmesine yardımcı olmayı hedefliyoruz. Washington neden Türkiye’nin İran ve Suriye’ye mesafeli durmasını istiyor? İran’ın nükleer programından çok endişeliyiz. Buna ek olarak İran hükümeti yıllar boyu terörist hareketlere destek vermiştir. Türkiye bu konuda deneyimlidir. Ayrıca İran’da çok ciddi insan hakları ihlalleri olmaktadır. Gerçek demokratik kurumlarından yoksundur. Suriye de terorizmi destekledi. Lübnan’daki faili meçhul suikastların ardında Suriye olduğuna inanıyoruz. Bunlar uluslararası hukuk kurallarına sığmaz. Türkiye’nin bu ülkelerle olan ilişkilerini saygıyla karşılıyoruz. Bir de tabii ki Türkiye bu iki ülkeyle sınır komşusu. Dolayısıyla onlarla komşu olmayan ülkelere kıyasla Türkiye’nin ilişkilerinin daha başka biçimde olacağı da açıktır. Bunu anlayışla karşılıyoruz. İran’ın nükleer programıyla ilgili olarak hükümetiniz bizim kaygılarımızı paylaşıyor. Türkiye’nin İran’a uluslararası toplumun kaygılarını giderecek biçimde davranması ve Uluslararası Atom Enerjisi Komisyonu’yla işbirliği yapmasını telkin ettiğini de biliyoruz. Bunlar iyi mesajlardır. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle