Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 OCAK 2007 PAZARTESİ 16 Enerjine sahip çık Elektrik Mühendisleri Odası’nın (EMO) başlattığı “Enerjine Sahip Çık, Geleceğini Karartma” kampanyası giderek yaygınlaşıyor. Hazine’nin alım garantili sözleşmeler ve doğalgaz alım garantileri nedeniyle kamunun 20032019 yılları arasında 79 milyar dolar zarara uğrayacağı hesabından yola çıkan EMO, kampanyasını üç ayak üzerine oturtuyor: 1 Dağıtım başta olmak üzere elektrik hizmetinin özelleştirilmesine yönelik uygulamaların iptal edilmesi. 2 Yeniden kamulaştırma, ithal bağımlılığın azaltılması ve özkaynakların değerlendirilmesi. 3 Elektrik Piyasası Kanunu’nun kaldırılması. EMO’nun kampanyası sürerken Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’ndan dikkat çekici bir açıklama geldi. TİSK de bir “ulusal enerji stratejisi” oluşturulmasından yanaydı: “Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığının hızla arttığı ve 2007, 2008 yıllarından sonra ülkemizin enerji ihtiyacını karşılayamayacağı yönündeki görüşlerin ağırlık kazandığı şu günlerde, sektör kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve devletimizin ilgili kurumlarının acilen toplanarak yaşanan ve yaşanması muhtemel sorunların çözümüne yönelik, enerji üretiminde ulusal kaynakları ön plana çıkaracak strateji belirlemeleri zorunluluk haline gelmiştir. Türkiye, 2004’te 14.4 milyar dolar, 2005’te 21.3 milyar dolar olan petrol, petrol ürünleri, doğalgaz, LPG ve kömürden oluşan enerji ithalatına, ocakkasım döneminde 26.1 milyar dolar ödemiştir. Buna göre enerji ithalatının toplam ithalat içerisindeki payı yüzde 21 olarak gerçekleşmiştir. Ortalama bir santral maliyetinin 5 milyar dolar olduğu dikkate alındığında, Türkiye’nin 11 ayda enerji ithalatına ödediği 26.1 milyar dolarla yılda 5 santral inşa ettirmesi mümkündür.” Maliye Bakanı Kemal Unakıtan geçen hafta bir toplantıda kendisini dinleyenlere “Yamuk yapmayın” diye sesleniyordu. Enerjideki işler de o dediğinden: “Enerjine Sahip Çık, Yamuk Yapma.” SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Utanıyorum Ankara’da geçitten geçilmiyor. Altgeçit, üstgeçit; çift taraflı, hatta dört taraflı geçit; yan geçit, yandan çarklı geçit... Meclis’in önü geçit, parkın üstü geçit, caddenin orta yeri geçit... Toz, toprak, briket, kepçe, vinç, kamyon, çimento, demir, beton, hem de tonlarca beton. Ne o? Geçit... Bulvara geçit... Alttan mı, üstten mi? Kimse bilmiyor, bilen söylemiyor, söyleyen inanmıyor. Kent planlamacılarına soruyorsunuz, “Olmaz” diyorlar. Mimarlara danışıyorsunuz, “Olamaz” diyorlar. Ama oluyor. Kazmayı vurmuşlar, kazıyorlar. Ha babam de babam kazıyorlar. Kent dokusunu da, tarihi de, çocukluk anılarını da kazıyorlar. Kazınırken belleğiniz, bir kişi dönüp de “Ne yapıyorsun kardeş sen?” demiyor, diyemiyor. O eski, tanıdık Atatürk’ün bulvarını ararken şaşkın, bir arkadaş fısıldıyor kulağımıza: Utanıyorum! Okullar yıkılmasın CHP’li Mustafa Gazalcı, Denizli’deki 1931 yapımı Gazi İlköğretim Okulu’nu “biblo gibi” diye tanımlıyor. Biblo gibi okul kapanacakmış. Denen o ki “müze” olacakmış. İnansak mı? Gazi İlkokulu’nun karşısındaki Kız Meslek Lisesi ile yanındaki Endüstri Meslek Lisesi de yıkılacakmış. Alışveriş merkezi dikerler yerine, üretmeden tüketmeyi simgelesin diye... Gazalcı, okullara sahip çıkalım istiyor: “Her okul bir kimlik ve tarihtir. Yıkılmasınlar, satılmasınlar.” Makarna Cinayeti “Başım ağrıyordu ve üst kattaki çocuk çok ağlıyordu!” Böyle bir neden dört kişinin katlinin gerekçesi olabilir mi? Oluyor. İtalya günlerdir “Erba katliamı” adıyla anılan bu katliamı konuşuyor. Kocasının yardımıyla komşularını boğazlayan kadın Rosa Bazzi 43 yaşında bir “hizmetçi”. Kocası Olindo Bazzi de belediyede çalışan bir “temizlik işçisi”. Hani o Orta Avrupa’nın balkonları, pencereleri çiçeklerden geçilmeyen; masal dünyası gibi görünen kasabaları var ya! Bazzi’ler Como gölü yakınlarında, böyle sessiz mükemmel bir kasabada Erba’da yaşıyor. Burada minik bir daire edinmişler. “Temizlik manyağı” çocuksuz karı koca için bu daire; yaşamlarını taçlandıran, özenle korudukları bir “mabet” değerinde. Bakıcılık ve ev işlerine giden Rosa, “mabedi” uğruna komşularıyla sık sık takışıyor. “Penceremden içeri toz giriyor” diye, üst kattan silkelenen bir kumaş parçasına dahi tahammülü yok... Üst katta da “Castagna’lar” oturuyor. Çekirdekten yetişme bir işadamının kızı olan 30 yaşındaki Raffaella Castagna; “Bazzi’ler”den varlıklı. Düzenli kiliseye giden muhafazakâr babası ve erkek kardeşlerinin direncine rağmen, “Tunuslu” Aziz Marzuk’la evlenmiş. Müslüman olmuş. Yusuf adında nurtopu gibi bir de erkek çocuk dünyaya getirmiş. Tarikat, siyaset, ticaret 14. Adalet ve Demokrasi Haftası, 24 Ocak’ta başlayacak. Başta Uğur Mumcu ve Muammer Aksoy olmak üzere katledilen insanlarımızı anacak, daraltılan demokrasimizi, kemirilen Cumhuriyetimizi toplantılar, gösteriler, etkinliklerle geri isteyeceğiz. Haftanın ana teması bu yıl “tarikat, siyaset, ticaret” olarak belirlendi. Yani, bugün neyse o... Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (um:ag) Başkanı Güldal Mumcu, “tarikat, siyaset, ticaret” başlığının Uğur Mumcu’nun 1 Mart 1987 yılında yazdığı “İmambayıldı” yazısına ve aynı yıl yayımladığı Rabıta adlı kitabına dayandığını belirtip bugün ile köprü kuruyor: “Uğur Mumcu, Rabıta araştırmasında; Türkiye’deki İslami örgütlenmenin uluslararası bağlantılarını ve bu örgütlenmelere resmi olarak nasıl izin verildiğini belgeleriyle ortaya koymuştu. Anımsarsınız, 12 Eylül darbesinin yönetimi, bir Bakanlar Kurulu kararıyla, yurtdışında görevli imamların ücretlerinin, şeriat düzeninden yana ilkeleri olan ve Rabıta adıyla bilinen Muslim World League tarafından ödenmesini sağlamıştı. Bu, İslami yapılanmanın siyasi ayağı idi. Tabii bir de olayın tarikatlar ve şirketler bağlantılarıyla uluslararası ve Türkiye bağlamında din sömürüsü ile parasal kaynak elde etme boyutu vardı. Bütün bu iç içe geçmiş ilişkiler Rabıta kitabında gün yüzüne çıkarılmıştı. Uğur Mumcu, tarikat, siyaset, ticaret yapılanması içinde olanların, adım adım iktidarı ele geçirme yolunda yürüdüklerini gözler önüne sermiş ve bizleri olacaklar konusunda uyarmıştı. Bugün bakıyoruz, yazdığı kişiler iktidardalar. El Kadı olayı, YİMPAŞ olayı, eğitimde dinci kadrolaşma ve benzeri yaşadığımız tüm olaylar; tarikatsiyasetticaret üçgeninin, Bermuda şeytan üçgeni gibi çalıştığını, Cumhuriyetin temel ilkelerini, toplumumuzun değerlerini nasıl sahteleştirdiğini, göz göre göre yok edişe, ABD’nin Türkiye için uygun gördüğünü ilan ettiği ‘ılımlı İslam’ modeline doğru sürüklediğini gösteriyor. Hepimizin gözü önünde gerçekleşmekte bütün bu olaylar. Bu nedenlerle, tarikatsiyasetticaret üçgeninin işleyiş mekanizması hafta boyunca tartışılırsa, belki artık hepimiz olayın vardığı boyutları anlar ve idrakimizi açarız diye 14. Adalet ve Demokrasi Haftası’nın konusu oldu tarikat, siyaset, ticaret.” Cumhuriyetçiler, demokratlar, aydınlanmacılar 14. Adalet ve Demokrasi Haftası’nı çok iyi değerlendirmeliler... Yoksa... Tarikat, siyaset, ticaret; ha bir gayret, Çankaya’ya çıktı çıkıyor hazret! Ve ‘nihai çözüm’... Alt katta kendi küçük “kozasını”, bir “çocukla” tamamlamak isteyen ama bunu başaramayan Rosa; “can sıkıcı bir piç” olarak gördüğü Yusuf’a takıyor. Çocuğun tek oyuncağının yere düşmesi, ağlaması, pusetinin sesi; Rosa’nın hayatını cehenneme dönüştürmeye yetiyor. Raffaella ile incir çekirdeğini doldurmayacak nedenlerle sürekli münakaşa çıkartan Rosa; sonunda oturup kocası Olindo ile “nihai bir çözüm” planlıyor. İkili, Noel arifesinde harekete geçiyor. Ellerinde bir kol demiri ve bıçaklarla, akşam yemek vakti Raffaella’nın kapısını çalıyorlar. Neye uğradığını anlamayan Raffaella’ya Olindo, kol demiriyle saldırıyor. Ve kadını bıçaklıyor. Tesadüfen orada bulunan Raffaella’nın annesi de, aynı akıbete uğruyor. Rosa sonra eve giriyor. Bir divanın üzerinde dehşet içinde ağlayan küçük Yusuf’u yakalıyor. Çocuğun başını saçlarından tutup yukarı kaldırarak kuzu gibi boğazlıyor. Aziz’i bulamayan “Bazzi’ler” cinayet mahallini terk ederken merdivende, yükselen feryatlara çıkan başka komşularla karşılaşıyorlar. Onların işini de bitiriyorlar. Daha doğrusu bitirdiklerini düşünüyorlar... “Temizlik işçisi” Olindo, kanlı giysileri, eldivenleri ve kullandıkları cinayet aletlerini nasıl yok edeceklerini; en ufak ayrıntısına dek önceden planlamış. Planını başarıyla uyguluyor, ancak çılgın karıkocayı, komşulardan birinin hesapta olmayan bir şekilde hayatta kalması ele veriyor. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr Kıdem tazminatı tavanı: Ocak 2007 4857 sayılı yeni İş Yasası, 10 Haziran 2003 günlü Resmi Gazete’de yayımlanmış ve aynı gün yürürlüğe girmiştir. 4857 sayılı İş Yasası 1 Eylül 1971 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 1475 sayılı İş Yasası’nın “Kıdem Tazminatı” başlıklı 14. maddesi dışında diğer maddelerini de yürürlükten kaldırmıştır. Bugün Türkiye’de iki iş yasası vardır. Bu iki iş yasasından 1475 sayılı İş Yasası’na Kıdem Tazminatı Yasası demek daha doğru olur. 1475 sayılı yasa yalnızca “kıdem tazminatı” ile ilgili kural ve koşulları düzenlemektedir. 4857 sayılı İş Yasası geçici 6. maddesi uyarınca “kıdem tazminatı için bir kıdem tazminatı fonuna ilişkin” yeni bir yasanın “yürürlüğe gireceği tarihe kadar, işçilerin kıdemleri için, 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14’üncü maddesi hükümlerine göre, kıdem tazminatı hakları saklı” tutulmuştur. 1475 sayılı yasanın tek kalan “Kıdem Tazminatı” başlıklı 14. maddesinde kıdem tazminatı ödenmesini gerektiren kurallar ve koşullar belirlenmiştir. Ancak 1982 yılında 2762 sayılı yasa ile kıdem tazminatına tavan sınır getirilmiştir. 2762 sayılı yasa uyarınca, bir kıdem yılı için ödenecek kıdem tazminatı tavanı, en yüksek devlet memuru olan Başbakanlık müsteşarının bir tam yıl karşılığı alacağı “emekli ikramiyesi”ni geçemeyecektir. “Toplusözleşmelerle ve hizmet akitleriyle belirlenen kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanunu’na tabi en yüksek devlet memuruna 5434 sayılı TC Emekli Sandığı Kanunu’na göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez” denilerek kıdem tazminatı tavanı, en yüksek devlet memuru olan Başbakanlık müsteşarının bir hizmet yılı için alacağı emekli ikramiyesine eşitlenmiştir. Devlet memurlarına ödenen emekli ikramiyeleri, 5434 sayılı Emekli Sandığı Yasası’nın Ek 20. maddesine göre hesaplanmaktadır. “Emekli, adi malullük, vazife malullüğü aylığı bağlanan veyahut toptan ödeme yapılan asker, sivil tüm iştirakçilere her tam fiili hizmet yılı için” emekli aylığı bağlamaya “esas tutarların bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verilir”. 2007 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Yasası’nın 22. maddesinde kıdem tazminatı tavanını belirleyecek katsayılar açıklanmıştır. “657 sayılı kanunun 154’üncü maddesi uyarınca, 1/1/200730/6/2007 döneminde aylık gösterge tablosunda yer alan rakamlar ile ek gösterge rakamlarının aylık tutarlara çevrilmesinde uygulanacak aylık katsayısı 0,04605, memuriyet taban aylığı göstergesine uygulanacak taban aylığı katsayısı 0,5864, yan ödeme katsayısı 0,01461 olarak; 1/7/200731/12/2007 döneminde ise aylık katsayısı 0,04739, taban aylığı katsayısı 0,61417, yan ödeme katsayısı 0,01503 olarak uygulanır.” Ancak 6 Ocak 2007 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 2007/1533 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile katsayılar yeniden belirlenmiştir. “1/1/2007 tarihinden geçerli olmak üzere, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 154’üncü maddesi uyarınca, aylık gösterge tablosunda yer alan rakamlar ile ek gösterge rakamlarının aylık tutarlara çevrilmesinde uygulanacak aylık katsayısı 0,046985, memuriyet taban aylığı göstergesine uygulanacak taban aylık katsayısı 0,59812, iş güçlüğü, iş riski, temininde güçlük ve mali sorumluluk zamlarının aylık tutarlara çevrilmesinde uygulanacak yan ödeme katsayısı ise 0,0149 olarak yeniden belirlenmiştir.” Bu verilere göre Ocak 2007 kıdem tazminatı tavanı da 1.960,69 olarak saptanmıştır. Capote’nin ‘Soğukkanlıları’ gibi... Bazzi’lerin şimdi gerekçe olarak ileri sürdüğü mazeret: “Çocuk başımızı şişiriyordu!” İtalya günlerdir Truman Capote’un “Soğukkanlılıkla” romanına benzetilen bir cinayeti konuşuyor. Geçen sezon “Capote” adıyla vizyona giren filmi görenler hatırlayacaktır. Orda da böyle sakin bir Amerikan kasabasında yaşayan 4 kişilik bir aile “hiç yoktan” nedenlerle yok edilmişti... “New York Times” sütunlarında sıradan bir cinayet gibi yer alan haberin izini süren Truman Capote, kendisini uluslararası üne kavuşturan “Soğukkanlılıkla” romanıyla edebiyat tarihine geçmişti. Basın, hukukçular, sosyologlar, psikologlar... “Erba katliamının” ardındaki derin nedenleri çözmek için İtalya’da Capote gibi seferber oldular. Ve bu cinayetin bir “modern zamanlar cinayeti” olduğuna hükmettiler. Rekabet, yabancılaşma; komşuluk ilişkileriyle dayanışma duygusunun yitirilmesi, toplumsal dokunun çözülmesi, kimlik krizi, göç ve de “ırkçılık”... “Başımız şişti!” mazereti içine bunların hepsinin girdiğine ve bunun bir “toplumsal cinayet” olduğuna karar verdiler. Bizim “makarna cinayeti” de sakın böyle bir “toplumsal cinayet” olmasın? Dünkü gazetelerde gördüm: Adamın biri “Her gün makarna pişiriyordu!” diye karısını öldürmüş... Bu böyle salt “kadına karşı şiddetle” açıklanabilecek bir olay gibi durmuyor. “Makarnadan gına geldi!” gerekçesiyle bir aile ferdini öldürmek; Türkiye’yi sarsan son seri katil örneğinde olduğu gibi “zevk için” 7 kişiyi yok etmek ancak “yabancılaşmayla” açıklanabilir. “Yabancılaşma” ise geleneksel toplumlardan çok modernleşmeyle hesaplaşan toplumların sorunu. Türkiye bu iki olguyu artık atbaşı yaşıyor. Bir yanda “töre” bir yanda “makarna cinayetleri!” HARBİ SEMİH POROY OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 15 Ocak www.mumtazarikan.com 1 OCAK 2007 KIDEM TAZMİNATI TAVANI Emekli İkramiyesi ve Kıdem Tazminatı Tavanı İkramiye ve Tazminat Gösterge Katsayı Ücret Birimi 1) Genel Aylık 1.500 0.046985 2) Ek Gösterge 8.000 0.046985 3) Kıdem Göstergesi 500 0.046985 4) Taban Aylık 1.000 0.59812 5) %200 Özel Tazminat 9.500 0.046985 6) Makam Tazminatı 0 0.046985 7) Temsil Tazminatı 0 0.046985 8) Temsil Ödeneği 0 0.046985 9) Ek Ödeme (*) ..İkramiye ve Kıdem Tazminatı Tavanı (YTL YKr) 70.48 375.88 23.49 598.12 892.72 0.00 0.00 0.00 0.00 1960.69 BEYOĞLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2006/18 D.iş İhtiyati haciz isteyen Burla Makine Ticareti ve Yatırım AŞ tarafından borçlular Cemil Genç, Tümsan Elektrik (Emin Yaman) ve ElŞa Elektrik Aydınlatma (Zafer Şahin) aleyhlerine istenen ihtiyati haciz neticesinde talebin reddine dair verilen 08.02.2006 tarihli karar ihtiyati haciz isteyen vekili tarafından verilen 22.02.2006 tarihli dilekçe ile, mahkemenin 08.02.2006 günlü ihtiyati haciz talebinin reddine dair kararı usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 13.11.2006 gün 2006/1230311607 sayılı kararı ile “ihtiyati hacze karar verilmesi için gerekli koşullar İİK’nun 257’nci maddesinde düzenlenmiş olup, yasal koşullar dikkate alındığında ödemeden men talimatı bulunması ihtiyati hacze karar verilmesine engel değildir” gerekçesi ile alacaklı lehine bozulmuş olup; Yargıtay bozma kararı borçlular Cemil Genç, Tümsan Elektrik (Emin Yaman) ve ElŞa Elektrik Aydınlatma (Zafer Şahin)’e aşağıda yazılı adreslerinde tebliğ edilememiş ve zabıta araştırmasına rağmen açık adresleri de tespit edilemediğinden Yargıtay kararının ilanen tebliğ edilmesi gerekmiştir. İşbu Yargıtay bozma karan için ilan tarihinden itibaren 7 gün sonra başlayacak 10 günlük karar düzeltme talebinde bulunma süresi olup, Tebligat Kanunu’nun 28, 28, 30 ve 31 nci maddeleri gereğince ilan olunur. 20.12.2006 Cemil Genç Kayışdağı Mah. Akyazılı Cad. No.22 Kadıköy/İstanbul Emin Yaman (Tümsan Elektrik): Şair Ziya Paşa Yokuşu Ersoy İşhanı No.35 Karaköy/İstanbul Zafer Şahin (ElŞa Elektrik Aydınlatma): Emekyemez Mah. Şair Ziya Paşa Cad. No.29 Karaköy. Basın: 65054 (*) 5454 sayılı yasa gereği vergi iadesi yerine % 4 zam. (*) 5454 sayılı yasa gereği vergi iadesi yerine ek ödeme adı ile verilen % 4 zam, ikramiye hesabında göz önüne alınmaz. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Fizikte, 1 enerji, elektrik yükü, açı 2 sal momen 3 tum ya da başka niteliklere 4 ilişkin birim. 5 2/ Şaşılacak 6 kadar çirkin 7 olan şey... İçine sulu şeyler 8 konulan kap. 9 3/ Çiftçilikte 1 2 3 4 5 6 7 8 9 toprağı işleyerek ürü1 M U S A N D I R A ne ortak olan kimse... Derviş selamı. 2 E T A P O R A K A N A 4/ Grinin çeşitli ton 3 Ç A K A L A L İ M D R ları kullanılarak ya 4 A R A B İ K A pılan ve kabartma iz 5 K A S A lenimi uyandıran re 6 A V sim. 5/ İnatçı... “Çal 7 C İ M S K İ N K ma, hırsızlık” anla 8 U Z A M A M E L mında argo sözcük. 9 K E Ş İ Ş L E M E 6/ Asker... Deri, tahta gibi şeyleri kazımakta kullanılan ve iki ucunda da sapı olan eğri bıçak. 7/ Demir elementinin simgesi... Maden külçelerinin eritilip arındırılması. 8/ Divan şiirinin en ünlü adlarından biri... Tavlada “üç” sayısı. 9/ Paylama... Neden, sebep. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tuzak, hile, dalavere... Bir nota. 2/ Kuyruksokumu kemiği... Söz geçirme, yaptırabilme gücü. 3/ Konuşma ya da okuma sırasında bir hece ya da sözcüğün diğerlerinden daha baskılı söylenmesi... Sıkıntı verme, üzme. 4/ Mübalağa... Tümör. 5/ Kitap getirmemiş peygamber... Kadınların omuzlarını örtmek için kullandıkları geniş atkı. 6/ Karadeniz’in kuzeyindeki iç deniz... Duman lekesi. 7/ Telli bir çalgı... Zayıf, kuru, sıska. 8/ Camilerde iki minare arasına gerilen ipler üzerine elektrik ampulleriyle yazılan yazı ya da yapılan resim... Hatay ilinde bir ırmak. 9/ Kenar süsü... Bal, yoğurt gibi şeyler koymaya yarar tahta kova. CUMHURİYET 16 K