14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 AĞUSTOS 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Bodrum Bale Festivali’nde önceki akşam Fazıl Say’ın ‘Patara’ adlı yapıtı sahnelendi 15 GÜZELİN ARDINDA BERTAN ONARAN Bodrum’da Patara’nın gizemi Bu yıl dördüncüsü gerçekleşen Devlet Opera ve Balesi’nin düzenlediği Uluslararası Bodrum Bale Festivali halen Bodrum Kalesi’nde devam etmekte. Türk balesinin kurucusu Dame Ninette de Valois’nın anıldığı açılış etkinliği, İngiliz Kraliyet Balesi’nin başdansçısı Carlos Acosta ve Kübalı dansçılardan oluşan Tocororo grubuyla yapılmış. 3031 Ağustos’taki kapanış etkinliği ise, komik danslarıyla ünlenen Monte Carlo’nun Les Ballets Trockadero adlı grubuyla gerçekleşecek. Ayrıca dikkat çeken bir şey, Oytun Turfanda’nın (1947 2001) anısına onun koreografisini yaptığı üç yapıtın sahnelenmesi: Bebek, Yoz Döngü ve Hürrem Sultan. lerli (kudüm), Fazıl Say (piyano) ve Burcu Soysev (soprano), dansçılarla birlikte tiyatronun öğelerini oluşturuyorlar. Koreograf Elio Gervasi ne kadar anlamış Fazıl’ın imge derinliğini, ne kadar özümsemiş Patara’yı bilemiyoruz. Fazıl’ın binlerce yıl ötesinden akıtıp bir suluboya tabloya yerleştirdiği müziği kendi ‘pürist’ (arıtımcı) anlayışıyla, ışık ve kostüm efektleri kullanmaksızın, sürekli bir devingenlik içeren danslarla yorumlamış. Fazıl’ın Patara esinli bestesine özel olmayan bir koreografi çıkmış ortaya. Öyle ki sahnenin bir köşesinde bin yılların gizemi, minimalist bir kurgu içinde, ince tını işlemeleriyle anlatılırken, öte yanında iki dansçı bununla hiç ilgisi olmayan bir koşuşturmanın peşinde. Gönül ister ki Patara’yı daha iyi tanımış ve müziğin derinine inmiş bir başka koreograf bu yapıtı yeniden ele alsın ve proje yepyeni bir yüzle ortaya çıksın. Kaynağını Doğu’nun hipnotize etme gücünden alan ‘minimalist’ yineleme, yapıtı baştan sona kuşatıyor. Mozart’ın ünlü bir cümlesi önce tanınır halde piyanonun tuşlarında sergileniyor, giderek ney ve kudümün buğulu seslerinde eriyor, soprano Burcu Sevsay’ın zengin tınılı sesiyle çağların ötesine süzülüyor. Fazıl Say’ın tuşların derininden gelen piyanistliği ise yapıtın belkemiğini oluşturuyor. Danslar, dansçılar bir yana, Patara Kuvartet’i sıcak bir yaz akşamında Bodrum Kalesi’nde dinlemek çağdaşlıkla çağlar ötesi arasında hoş bir gezintiye çıkmaktı. Mustafa Yıldırım’ın Yeni Kitabı Mustafa Yıldırım’ın önceki çalışmalarını, Sivil Örümceğin Ağında’yı, 58 Gün’ü, Ulus Dağı’na Düşen Ateş’i bilmeyen, giderek okumayan kalmamıştır sanırım. Yurdunun ve bütün dünyanın başına örülen çorapları görüp yüreğine ateş düşen bu bilinçli, çalışkan insan, son olarak yine çok önemli bir konuya el atmış: İnsanların önce beyinlerini tutsak etmek üzere dinsel inançların kullanılması, bu amaçla etkili aracıların (meczupların) yaratılması, bombaların yetersiz kaldığı yerlerde bunlar aracılığıyla mavi gezegenin bütün kaynaklarına el koymaya çalışma. Bu konuyu işleyen yapıtının adı, Yüzyıllık Yanıltma Ustalığı/Meczup Yaratmak; öbür yapıtları gibi, Ulus Dağı Yayınları basmış. Bu çarpıcı yapıtı alıp okumanızı özendirmek üzere birkaç alıntı yapayım: ...‘‘Sosyalist sistemin parçalanmasıyla, ABD, özellikle Kafkasya ve Asya ülkelerine girmek istemektedir. Bunun tek yolu da oralara Türkler aracılığıyla girmektir. Bunun için Bodrum’da eski CIA elemanlarının da katıldığı bir toplantı yapılır. ‘Demokrasi Projesi’ adı altında ilişkiler kurulur. Türkiye’de oluşturulan demokrasi dernek ve vakıfları, Amerikalıların Kafkasya ve Asya ilişkilerinde rehber olurlar. ??? Fethullah Gülen ve çevresi de bu süreci iyi değerlendirir. Işık Evleriliselerticaret yapılanmasının içine günlük gazete, yazarları ve sanatçıları kapsayacak vakıflar eklenir. Okullar, Azerbaycan başta olmak üzere bağımsızlığını yeni kazanmış Asya Türk devletlerine yayılır. Saidi Nursi’nin amaçlarına bir bir ulaşılmaktadır. Daha önceleri komünizme ve dinsizlere karşı öne sürülen MüslümanHıristiyan birliği, ‘medeniyetler çatışacak’ propagasındasına koşut olarak, ‘Dinlerarası Diyalog’ adıyla yeniden senaryolaştırılır. 195060’ların Nur talebeleri artık önder olmuşlar, bu senaryonun başını çekmek istemektedirler. Fethullah Gülen, Vatikan ile ilişki kurar. İsrail’e karşı Müslüman direnişi aşılanır (bugünse tam tersi dayatılıyor) ve ‘üç dinin ortak’ mücadelesi geliştirilir. Fethullah Gülen ve çevresi ABD’de de örgütlenir. Şirketler ve bir üniversite kurulur. ABD Dışişleri’yle, devlet üniversiteleriyle ilişkiler geliştirilir. ...İlerleyen yıllarda, eski CHP Genel Başkanı, DSP Genel Başkanı, Başbakan Bülent Ecevit de Fethullah Gülen ile ilişki kurar, açıklamalarıyla onu destekler. ...Bu arada ABD, dünyaya yayılmanın en önemli aracı olarak dini kullanacağını, Uluslararası Din Özgürlüğü Yasası ve örgütlenmesiyle belli etmiştir. ABD Dışişleri’nde kurulan İnsan Hakları Bürosu Din Özgürlüğü Komitesi sorumlusu, Bakan Yardımcısı Harold Hongju Koh Türkiye’ye gelir, Leyla Zana ile görüşür. Diyarbakır’a gider, daha sonra Zaman gazetesine demeç vererek Fethullah Gülen’e sahip çıkar. Amerika’daki Nur hareketi örgütlenmeleri genişler; dernekler, vakıflar kurulur. 2002 yılı sonlarında kurulan hükümetlerde Saidi Nursi’yi sevenlerin bazıları bakan olurken, pek çoğu da kurumların üst yönetimlerinde görev alır.’’ ??? Büyük Ozan Goethe’nin sözünü biliyorsunuz: ‘‘Nedir en zor şey... Görmek gözünün önündekini.’’ Oysa, asıl zoru, gördüğünü doğru anlayabilmek ve bunu dile getirecek kadar arı duru kalabilmiş olmaktır. Van’da sevgili Yücel Aşkın’a yapılanları; Şemdinli olayından sonra kurban diye seçilen iki astsubaya ışık hızıyla verilen usdışı cezaları herkes görüyor, dinliyor; en ürkütücüsü, Atatürkçü olduğunu öne süren sivil asker bütün kesimlerin Zati Sungur tarafından uyutulmuş gibi eli kolu dili bağlı susup oturması; boynunu, gözünü kırpmadan kesecek olanlara kuzu kuzu uzatması! Çok daha acı veren başka bir olguysa, bütün insanlık adına devrim yapmaya girişenlerin, Avrupalı, Amerikalı acımasız, şımarık sömürgecilerle aynı masada yer alması; Ortadoğu’da sınırlar yeniden çizilmek istenir, Lübnan halkı göz göre göre paramparça edilirken, gülücüklerle el sıkışması. Bakalım nasıl sürecek bu kanlı oyun? sbonaran?yahoo/hotmail.com Patara Kuvartet, soldan, Celaleddin Biçer , Fazıl Say , Burcu Soysev ve Aykut Köselerli. Önceki akşam, bu festival kapsamında, Fazıl Say’ın ‘Patara’ adlı yapıtını izledim. ‘Mozart Yılı Viyana Yönetmenliği’ tarafından dans tiyatrosu için ısmarlanan projenin ilkgösterimi Şubat 2006’da Viyana’da ger çekleşmişti. Fazıl, yapıtı ‘‘Doğu ile Batı arasındaki kimlik arayışı üzerine kurulu’’ bir çalışma olarak nitelemiş. Çalgı topluluğu bir kuvartet olarak karşımıza çıkıyor: Ney, Doğu müziğinin gizemini, kudüm ritmik yapı sını duyururken, piyano Batı’nın tınısını yakalıyor, soprano ise bütün çağları, bütün coğrafyaları birleştirici bir yükümlülük üstleniyor. Sahnenin bir köşesinde yer alan Patara Kuvartet, Celaleddin Biçer (ney), Aykut Köse Side müziğe doyacak Bu yılki 6. Side Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali, 1 Eylül tarihinde başlıyor. Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Müdür Yardımcısı Numan Pekdemir’in Genel Sanat Koordinatörü olduğu bu festival, Side Belediyesi’nin diğer belediyelere örnek olacak katkılarıyla gerçekleşiyor. Side Antik Tiyatrosu’ndaki etkinlikler, yörenin turistik ortamı düşünülerek oldukça popüler programlarla donatılmış. 1 Eylül’deki açılışta Alexandru Samoila’nın yönetimindeki Antalya Devlet Operası’nın Carmina Burana’sı seslendirilecek. İstanbul tarihi Türk müziği dinletisinde Ahmet Özhan solist olacak. Türk Silahlı Kuvvetleri Armoni Mızıkası, Devlet Halk Dansları Topluluğu ve Berkant, Erol Büyükburç, Semiha Yankı gibi nostaljik sanatçıların hafif müzik konserinin yanı sıra, İzmir Balesi’nin Kuğu Gölü temsili, 11 Eylül’deki İdil Biret konseri, 7 Eylül’deki Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası’nın Alnar, Erkin ve Mozart’ı birlikte anacağı konser ilgi çekecek. Bu konserde Emin Güven Yaşlıcam yönetiminde Cihat Aşkın, Erkin’in keman konçertosunu çalacak. Güzel bir eylül akşamında Side’nin o görkemli antik tiyatrosunda bir etkinlik yakalamaya ne dersiniz? evini?boun.edu.tr Bale Festivali’nde yıldızlar geçidi ÖZCAN ÖZGÜR ‘CONTEMPORARY İSTANBUL’ DOĞDU Festival, Les balet Trockadero de Monte Carlo topluluğunun ‘Trockadero’suyla sona erecek. İstanbul’a yeni bir sanat fuarı ültür Servisi İstanbul’un kültür başkenti olması için atılan adımlara bir yenisi daha ekleniyor: ‘Contemporary İstanbul’. 2010 yılına kadar FIAC, ArtBasel, ArtCologne, LISTE gibi fuarlarla birlikte anılması ve dünyanın en seçkin on çağdaş fuarından biri haline gelmesi amaçlanan Contemporary İstanbul’da sadece ‘çağdaş ve güncel’ yapıtlara yer verilecek. Contemporary İstanbul, çağdaş Türk sanatını ve sanatçılarını yurtdışına tanıtmanın yanı sıra ulusal ve uluslararası galeriler, sanatçılar ve koleksiyonerleri bir araya getirmeyi amaçlıyor. 2024 Aralık 2006 tarihleri arasında Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenecek olan fuara, ulusal galerilerin yanı sıra ‘MAM Mario Mauroner Contemporary Art’, ‘Galerie Vonderbank’ gibi dünyaca ünlü toplam 55 uluslararası galeri katılacak. 4. Bodrum Uluslararası Bale Festivali’nde ‘Yıldızlar Gecesi’ gösterisi büyük ilgi gördü. Çeşitli ülkelerden gelen balet ve balerinlerin gösterileriyle süren festival 3031 Ağustos günlerinde, baletlerin balerin giysileriyle sahneye çıkacağı Les balet Trockadero de Monte Carlo topluluğunun ‘Trockadero’suyla sona erecek. 19 Ağustos’taki Yıldızlar Gecesi’nde çeşitli ülkelerden gelen balet ve balerinlerin gösterileri izlendi. Çin Ulusal Balesi, Antalya Devlet Balesi, Mersin Devlet Balesi, İstanbul Devlet Balesi, Ankara Devlet Balesi, Belçika Kraliyet Balesi, Berlin Operası, Portekiz Balesi, İzmir Devlet Balesi, Royal Fander Balet ve Stuttgart Balesi dansçılarının sundukları bale gösterileri izleyiciler tarafından dakikalarca alkışlandı. Bodrum Kalesi’ni tamamen dolduran sanatseverler, yıldız balerin ve baletlerin sevilen ve tanınmış yapıtlardan oluşan gösterilerini beğenerek izlediler. Çin Ulusal Balesi ‘Uyuyan Güzel’ ve ‘Lianyi’yi, Antalya Devlet Balesi ‘Carmina Burana’yı, Mersin Devlet Balesi ‘Binbir Gece Masalları’nı, İstanbul Devlet Balesi ‘Kurban’ı, Ankara Devlet Balesi ‘Burjuva’yı, ‘Kazimir’s Colour’ı ve ‘Darbuka’yı, Belçika Kraliyet ve İstanbul Devlet Balesi ‘Just One Of Those Things’i, Berlin Operası ‘La Bayadere’i, Portekiz Balesi ‘La Roseve’ ve ‘L ’embranchement’i, İzmir Devlet Balesi ‘Romeo ve Juliet’i, Ankara ve İstanbul Devlet baleleri ‘Güldestan’ı, Royal Flander Balet ve İstanbul Balesi ‘Silence’ı, Stuttgart Balesi de ‘Le Corsaire’i sundular. K C C CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle