18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 NİSAN 2006 SALI 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB Y PB Y Y Y Y Y PB 16 19 20 20 20 20 22 20 16 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB Y Y Y PB PB PB Y Y 12 12 10 10 15 16 16 8 21 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB Y Y Y Y Y Y Y 23 21 12 19 13 14 7 10 9 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Bütün bölgeler parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın güney ve doğusu, Ege, Akdeniz, Doğu Karadniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Konya, Eskişehir ve Karaman çevreleri yağışlı geçecek. Hava sıcaklığı bat kesimlerde biraz azalırken, diğer yerlerde biraz artacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo K 4 Helsinki K 4 Stockholm K 9 Londra PB 12 Amsterdam B 9 Brüksel K 11 Paris Y 13 Bonn Y 12 Münih Y 14 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y PB Y PB Y PB PB Y Y 13 17 13 15 14 15 17 18 13 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı PB PB Y A Y B K PB Y 9 26 14 26 18 17 2 27 18 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada atacağı adımları önceden saptıyor, ama halkı uyarıcı açıklamalar nedense yapılamıyor ve nedense bu bilgilere karşın kentin hemen her köşesindeki terörist yuvaları basılmıyor. PKK’ye bağlanan grupların yaşadığı yerlerde gerekli önlemlere gidilmiyor ve.. pazar günü örgüte gönülden bağlı gruplar İstanbul’un göbeğinde molotof bombalarıyla otobüse saldırıyor, üç masum insanımızın ölümüne neden oluyorlar. Washington Post, AKP hükümetinin AB dayatmalarıyla terörle mücadele yasasını değiştirmesinden sonra eli kolu bağlanan TSK’den, Diyarbakır’daki Türk askerlerinden ‘‘federal güçler’’ diye söz ediyor. Federal güç... Gerilla... Bu tanımlar sadece yabancıların mı? Bir ara RTE etnik farklılıkları giderecek eyaletler sistemini savundu. Demokratik Toplum Partisi adıyla kurulan daha öncekilerin devamı bir partinin yerel yöneticileri, hatta yöneticileri terörist demiyor, gerilla diyor. ??? Sağduyu çağrıları arasında içimizdeki ihanet, ülkeyi bölmeye heves edenlerin ekmeğine yağ sürüyor. Yakın dostumuz, ortağımız falan filan dediğimiz ABD, her zaman bir ülkede kendine uygun yöneticiler aramaya başlar. Türkiye’de siyasal alanda başarılı olmak için ABD’nin desteğini önceden sağlamak gerekir diyen bir kural da var. ABD, rol vereceği, kendine uygun gördüğü aktörleri seçmek için zaman zaman uyguladığı oyunu yine sahneye koydu. Bu oyunun örneklerinden biri, İstanbul Belediye Başkanı iken siyasal alanda bir güç olmaya ABD’nin aday gördüğü RTE’yi başkonsolosları aracılığıyla sık sık yoklaması, belki de kendine uygun gördüğü için teşvik etmesi... Son örnek, ABD’ye çağırdığı Diyarbakır Belediye Başkanı Baydemir. Merak ederim; Baydemir, ülkesine bağlı bir sorumlu kişi olarak Washington’da otel lobilerinde, odasında ABD’li yetkililerle baş başa neler konuştuğunu Dışişleri’ne yazıyla iletti mi acaba? Duymadık. AB ise Baydemir’e elindeki bütün maddi olanakları veriyor. Dışımızdaki gelişmeleri bu hükümetin zamanında önlemesinden vazgeçtik; yahu, hiç değilse Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu anımsayıp Diyarbakır ve diğer yakın illerde yasalara aykırı davranışlar sergileyen DTP’li belediye başkanlarını yargıya teslim etme cesaretini göstersin! Bir gerçek apaçık sırıtıyor: Kalkışma hareketinin öncüleri, önderleri Batılı kaynaklardan hemen her türlü desteği alıyorlar. ??? Paris’te toplanan Abant Platformu’nda Ali Bulaç, sözüm ona Batı’yı eleştirecek; ‘‘Bizi Avrupa süzgecinden geçiriyor, din adına yaşadığımız acıları hiç sormuyorsunuz. Bizim için biçtiğiniz tek model ‘Kemalist modernleşme’...’’ diye konuşunca; orada başka Türkler de var, hatta ünlü profesörler ama bir Fransız, Alexandre Adler karşı çıkıyor: ‘‘Sizde bugün Avrupalı olma isteğini oluşturan padişah veya halife değil, Mustafa Kemal’dir. Onun idealleriyle Osmanlı sonrası yeni bir devlet kurdunuz. Modern Türkiye’yi bugüne getiren Mustafa Kemal’dir.’’ Şu halimize bakın; ‘‘bizi bize karşı’’ Kemalizmin nimetlerinden yararlanarak bugünlere gelenler değil, Kemalizmi sindirmiş yabancılar savunuyor. Yargıtay’da ‘Zapsu’ krizi Erdoğan’ın danışmanı, Saidi Nursi’ye yakın olan dedesinin yazdığı Büyük İslam Tarihi kitabını bin kişiye gönderdi. Çok sayıda üye kitabın iadesini istedi İLHAN TAŞCI GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Cüneyd Zapsu’nun, dedesi Abdurrahim Zapsu’nun yazdığı ‘‘Büyük İslam Tarihi’’ adlı kitabı Yargıtay üye ve savcılarına göndermesi kriz yarattı. Çok sayıda Yargıtay üyesi üst yazıyla kitabı Yargıtay 1. Başkanlığı’na göndererek iadesinin sağlanmasını istedi. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Zapsu’nun dedesinin içinde yer aldığı ve Saidi Nursi’nin önderliğini yaptığı Nurculuğu, ‘‘laikliğe aykırı yasadışı cemi yet’’ olarak tanımlamıştı. Cüneyd Zapsu, kardeşi Aziz Zapsu ile birlikte dedelerinin ‘‘Büyük İslam Tarihi’’ kitabını ‘‘Risale Yayınları’’ndan yeniden bastırmıştı. Zapsu, kitabın yeni baskısını Yargıtay üye ve tetkik hâkimleri ile savcılarına da gönderdi. Göndericisi ‘‘Bilimevi Basım Yayım’’ olarak görünen kitap, İhlas Kargo tarafından Yargıtay’a ulaştırıldı. 453 sayfalık kitap, Cüneyd Zapsu baskılı zarfın içinde Cüneyd Zapsu ve kardeşi Aziz Zapsu imzalı sunuşuyla üyelere ulaştı. Kitapların üzerinde, üyelerin adlarının yanı sı ra görev yaptıkları dairelerin de yer alması tartışmayı alevlendirdi. Bunun nedenini ise üyeler ile görev yaptığı dairelere ilişkin protokol listesinin ‘‘içeriden’’ verildiği iddiası oluşturdu. Kitabın girişinde Abdurrahim Zapsu’nun ‘‘Saidi Nursi’nin milis kuvvetlerine katıldığı’’ ifadesi dikkat çekti. Yüksek yargıçlar, yaklaşık 1000 kitabın Yargıtay üyelerine gönderilmesini ‘‘anlamlı’’ bulurken ‘‘Yargıtay İslama mı davet ediliyor? Kuvayı Milliye, ulusal anlayışa bir misilleme gibi. Laiklikle özdeşleşmiş bir kurumun seçilmesinin nedenini araştırmak gerek’’ değerlendirmesini yaptılar. Çok sayıda Yargıtay üyesi kitapları üst yazıyla dün Yargıtay 1. Başkanlığı’na göndermeye başladı. Üst yazılara iade gerekçesi, kitabın gönderilme nedeninin ‘‘anlamakta güçlük çekme ve mesleki konulara hiçbir katkısı olmayacak nitelik’’ taşıması olarak yansıdı. Kitap, ‘‘Yüce Allah hepimizi Hazreti Muhammed’in (SAV) şefaatine mazhar kılsın ve onun yüzü suyu hürmetine bağışlayıp lütfuyla muamele buyursun’’ cümlesiyle sona eriyor. ADLİYELER Fotoğraf yasağına durdurma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara 4. İdare Mahkemesi, Ankara Adalet Sarayı’na fotoğraf makinesi sokulmamasına ilişkin işlemin yürütmesini durdurdu. Hürriyet Gazetesi Adliye Muhabiri Nurettin Kurt, avukatı Sema Aksoy Şağban aracılığıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın adliyeye fotoğraf makinesi sokulmamasına ilişkin işleminin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle dava açtı. Ankara 4. İdare Mahkemesi, söz konusu işlemin yürütmesini durdurdu. Kararda, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 183. maddesine göre, ‘‘adliye binası içinde ve duruşma başladıktan sonra duruşma salonundaki adli işlemlerin icrasında her türlü sesli ve görüntülü kayıt ve nakil olanağı sağlayan aletlerin yasaklandığı’’ belirtildi. Kararda, yasanın ilgili maddesinin gerekçesinde, söz konusu yasak kapsamına fotoğraf çekilmesinin girmediği kaydedildi. Eczacılardan iskonto isyanı İstanbul Eczacı Odası üyesi bir grup, kamuya verdikleri ilaçlarda yapılan iskontonun yüzde 3.5’ten yüzde 4.5’e çıkarılması girişimlerini SSK Sağlık İşleri Bölge Müdürlüğü önünde yapılan basın açıklaması ile protesto etti. İstanbul Eczacı Odası Başkanı Zafer Kaplan, ‘‘Kamu ilaç alım protokolü’’ üzerinden 1 yıl geçtikten sonra yeniden bir düzenleme yapılmak istendiğini belirterek bu düzenleme ile eczacıların mağdur edileceğini söyledi.Kaplan, uluslararası ilaç firmalarının ve dağıtım tekellerinin bir yana bırakılıp sadece eczacıya yük bindirildiğini belirterek serbest eczanelerin bitirilmek istendiğini savundu. (ŞULE KÖKTÜRK) Raporda, nükleer santralların en pahalı yatırım olduğuna dikkat çekildi saretini kutluyoruz. Rakamları tespih taneleri gibi ipe dizen arkadaşlar, hangi konuda nasıl bir sonuç istiyorlarsa, sonuç hanesine onu yazıyorlar. Geçen hafta 3 önemli rakam açıklandı: İşsizlik oranı, büyüme hızı ve kişi başına düşen gelir. Bu rakamlarda hem çarpıtma hem de gizleme var. İşsizlikten başlayalım. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) rakamlarına göre, 2 milyon 702 bin kişi işsiz. Oran, yüzde 11.2. AKP iktidara geldiğinde yüzde 10.2’ydi. Özellikle son dönemde bir kesim daha büyüyor: İş bulma umudunu yitirdiği için iş aramayan işsizler. Bunların sayısı da 2 milyon 12 bin. Tüm rakamlar toplandığında 4 milyon 714 bine, oran da yüzde 18.1’e çıkıyor. Çalışma yaşamına katılabilecek ama, katılmayan kişiler de eklendiğinde rakam daha da yükseliyor. Ne var ki, salt iş arayanlar öne çıkarılarak rakamın çok da yükselmediği mesajı verilmeye çalışılıyor. ??? En güzel rakam ise kalkınma üzerine. Biz Güneydoğu’dan gelen kalkışma haberleriyle uğraşırken bir de baktık ki Ankara kalkınmış. Ekonomi rakamları geleneksel olarak 3’er aylık dilimler halinde açıklanıyor. Yılın sonunda da tüm 3 aylar birleştiriliyor, toplam rakam bulunuyor. Devlet Planlama Teşkilatı’ndan Hazine Müşteşarlığı’na kadar pek çok kurum 2005 yılında yüzde 55.5 arasında büyümenin gerçekleştiği görüşündeydi. Bu rakamları olsa olsa diye değil, tüm dilimleri toplayarak bulmuşlardı. TÜİK ise kimsenin akıl edemediği bir buluşla büyümeyi yüzde 7.6’ya çıkardı. TÜİK’e göre, inşaat ve tarım sektörü çok büyümüş ve böylece bir dekora, affedersiniz rekora daha imza atılmıştı. Durumu özetleyelim: 2005’in ilk çeyreğinde tarımın büyümediği ilan edildi. Kocaman bir sıfır konuldu. Geçen hafta anlaşıldı ki, o çeyrekte tarım yüzde 4.3 büyümüş. İkinci çeyrekte tarımın sadece yüzde 0.1 büyüdüğü duyuruldu. Geçen hafta bu dilimdeki büyüme yüzde 8. 2’ye çıktı. Üçüncü çeyrekteki büyüme yüzde 6.4 açıklanmıştı. Geçen hafta 7.5’e çıktı. Bütün dilimler yeniden toplandı ve tarımın gücüyle büyüme hızı iki puan birden fırladı. Rakamlar çeyrek çeyrek yazıldı, duble duble toplandı. Biz ağaçlara bakıp meyvenin dalında kaldığını sanıyorduk. Meğer ağaçlara değil, rakamlara bakmak gerekiyormuş. Demek ki yılın başında rakamları ektiler, ilk çeyrekte haklı olarak az büyüdü. Yılın sonuna doğru iyice serpilip geliştiler, geçen hafta da hasat yapıldı. Bundan sonra ürünün bereketli olsun köylü kardeş yerine şunu söylemek gerekecek: Rakamın bereketli olsun bürokrat kardeş! ??? Son olarak kişi başına düşen ulusal gelire gelelim. Rakamlar burada da çok güzel. 2004’te 4 bin 172 dolar iken 2005’te 5 bin 8 dolara çıkmış. Rakamın gelir yanı güzel de, borç yanına bakınca insanın rakamı boğazında kalıyor. AKP iktidarı döneminde kişi başına düşen borç 2 bin dolardan 3 bin 600 dolara çıktı. 250 milyar doları aşan borç stokumuz nüfusa bölündüğünde ortaya bu rakam çıkıyor. Tüm bu rakamlardan sonra ne diyelim? Ölmüşüz ağlayanımız yok... Büyümüşüz anlayanımız yok... ankcum?cumhuriyet.com.tr Sayıştay’dan ‘nükleer’ uyarısı EMİNE KAPLAN 1800 PERSONEL GEÇİŞ YAPTI KOMİSYON ÜYESİ CHP’Lİ ERSİN Diyanet sıçrama tahtası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Devlet Bakanı Mehmet Aydın, 2002 yılından bugüne kadar Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan diğer kamu kurumlarına 1800 personelin naklen geçiş yaptığını bildirdi. Aydın, Anavatan Partisi Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir’in soru önergesine verdiği yazılı yanıtta, 1975 ile 1990 yılları arasında Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan kaç personelin diğer kurumlara geçtiği yönünde sağlıklı bir bilgi bulunmadığını kaydetti. 19902002 yılları arasında ise Diyanet’ten 4 bin 717 personelin naklen geçiş yaptığının tespit edildiğini belirten Devlet Bakanı Aydın, 2002 yılından bugüne kadar Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan diğer kamu kurum ve kuruluşlarına eğitim, sağlık, kariyer, ailevi, yargı kararları gibi nedenlerle geçen personel sayısının ise 1800 olduğunu ifade etti. ANKARA AKP hükümeti, nükleer santral kurmak için hazırlıklarını sürdürürken Sayıştay, Plan ve Bütçe Komisyonu’na sunduğu raporda, enerji üretiminde hidroelektrik santrallarının tercih edilmesi gerektiğini bildirdi. Sayıştay raporunda, marjinal maliyetler açısından nükleer santralların en pahalı enerji yatırımı olduğuna dikkat çekildi. Sayıştay’ın Plan ve Bütçe Komisyonu’na sunduğu enerji raporunda, enerji üretimi için seçilecek santral türü konusunda uyarılara yer verildi. Raporda, şu görüş ve öneriler dikkat çekti: Türkiye halihazırda hidrolik potansiyelinin yüzde 35’ini kullanmaktadır. Hidroelektrik enerji, ilk yatırım tutarı nispeten yüksek olmasına karşın sonraki yıllarda girdi için para ödenmemesi, işletme ve bakım giderlerinin düşüklüğü, uzun süreli kullanımı ve çok kısa sürede devreden çıkarılabilmesi ve ihtiyaç anında yine çok kısa sürede devreye alınabilmesi gibi üstünlükleri nedeniyle tercih edilmesi gereken bir enerji türü olarak görünmektedir. ‘Maliyet tespitleri yanlış’ Hidroelektrik santrallarından (HES) doğalgaz santralları na geçişin önemli bir nedeni olarak gösterilen HES’lerin yatırım maliyetinin yüksekliğine karşın doğalgaz santrallarının yatırım maliyetinin düşük olduğu hususu, ülkemizdeki örneklere bakıldığında doğru bir tespit olarak karşımıza çıkmamaktadır. Uygulamada doğalgazların birim kapasite maliyetleri, yani bir kilovatsaat enerji üretmek için yapılan yatırım tutarı HES’lere yaklaşmaktadır. Elektrik enerjisinde kuruluş maliyetlerinin yanı sıra marjinal maliyet olarak nitelendirilen bir birim elektrik enerjisi üretimi için gerekli girdi miktarının maliyeti de önemlidir. Sadece kuru luş aşamasındaki maliyetlere bakılarak değerlendirme yapılması doğru değildir. Marjinal maliyetler açısından en ucuz elektrik üretenler sırasıyla HES’ler, ulusal kaynaklara dayalı linyit santralları, doğalgaz santralları, rüzgâr santralları, petrole dayalı santrallar ve nükleer santrallardır. Kömürün ülkemizdeki elektrik üretimindeki payı ise 2002 yılı itibarıyla yüzde 30’lar civarındadır. Türkiye’deki kömür rezervi, mevcut kullanım miktarı ile yaklaşık 100 yıl yetecek kapasitededir. Bugünkü durumda Türkiye, linyit rezervinin üçte ikisini kullanmamaktadır. ‘Başbakan bilgi vermeli’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Şemdinli Komisyonu üyesi CHP’li Ahmet Ersin, ‘‘Komisyon’un Başbakan Erdoğan’ı dinlemesi gerektiğini’’, aksi takdirde hazırlanacak raporun ‘‘fazla inandırıcı olmayacağını’’ vurguladı. Ersin, ‘‘Olaylar birkaç kişinin üzerine yıkıldı, esas başaktörlere dokunulmadı’’ dedi. CHP’li Ersin, Hakkâri, Şemdinli ve Yüksekova’da meydana gelen olayları araştırmak üzere kurulan Meclis Araştırma Komisyonu’nun çalışmalarını tamamlamak üzere olduğunu belirtti. Olayların mağdur ve tanıklarıyla görüştüklerini anlatan Ersin, ‘‘Bölgede dinlediklerimiz ile komisyonda aldığımız bilgiler birbiriyle örtüşmüyor’’ diye konuştu. Olayların meydana geldiği sıralarda Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, ‘‘Olaylar lokal değil, uzandığı yere kadar gidilecek’’ dediğini ifade eden Ersin, komisyona verilen bilgilerden ‘‘olayların lokal’’ olduğu kanısına vardıklarını söyledi. ALBAY STINNETTE BRİFİNG İSTEMİŞ KRİPTOLARI ABD’LİLER ÇÖZECEK CHP’Lİ KOÇ UYARDI ABD’li komutanın İskenderun ilgisi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD’lilerin İskenderun Limanı’nda yaptığı incelemelerin, İzmir Çiğli’de, Adana İncirlik’te konuşlu 10. Tanker Üs Komutanlığı’na bağlı olarak görev yapan ulaştırma taburuna atanan yeni ABD’li komutan Albay Murrell Stinnette’nin, ‘‘Türkiye’den aktarma olanaklarının araştırılması için brifing talebi’’ üzerine yapıldığı ortaya çıktı. Cumhuriyet’e ulaşan bilgilere göre, Genelkurmay Başkanlığı, ABD heyetinin İskenderun Limanı’nda yaptığı inceleme konusunda dün bir kripto ile Dışişleri Bakanlığı’nı bilgilendirdi. İskenderun’daki incelemelerin Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması kapsamında olduğu değerlendirmesi yapıldı. Edinilen bilgilere göre, 1 yıl önce atanan Albay Stinnette, aktarmalar için Türkiye’deki limanların hangisinin kullanılabileceği yönünde inceleme yapmak istedi. Bu talep, ABD’nin İncirlik’teki heyetine iletildi. İncirlik’teki ABD askeri unsurları da Stinnette’ye brifing vermek üzere, Genelkurmay Başkanlığı’ndan, ‘‘araştırma yapmak için’’ izin istedi. Türkiye üssün yüzde 10’unu kullanacak AKIN BODUR ‘Tehlikenin farkında mısınız?’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, yurttaşları AKP hükümetinin zararları konusunda, Cumhuriyet’in yeni reklam sloganıyla uyardı. Koç, tırmanan terör olaylarıyla ilgili TBMM’de düzenlediği basın toplantısında AKP’nin ülke için ‘‘zararlı’’ hale geldiğini belirtti. Türkiye’nin AKP iktidarından bir an önce kurtulması gerektiğini vurgulayan Koç, ‘‘Basın toplantımı, bir günlük gazetemizin de kullandığı ve beni çok etkileyen bir çağrıyla bitirmek istiyorum; tehlikenin farkında mısınız?’’ dedi. İSKENDERUN Hatay’ın AntakyaİskenderunSamandağ üçgenindeki Amanos Dağı’nda NATO adına kurulan Kisecik radarının kriptolarını ABD’nin çözeceği öne sürüldü. ABD’lilerin çözdüğü kriptoların Türk yetkililere mesaj olarak iletileceği belirtilirken Türkiye’nin tesisin sadece yüzde 10’luk bir bölümünü kullanacağı ve korumasını sağlayacağı iddia edildi. Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre, inşaatı tamamlanan ve elektronik pa ket montaj çalışmaları devam eden Kisecik Radar Üssü, Türk firması ERYAP AŞ ve İtalyan şirketi Alenia Markoni Systems tarafından yürütüldü. ANAVATAN’lı Züheyir Amber’in önergesini yanıtlayan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, NATO ortak fonlarıyla inşa edilen tesisin Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nca işletileceğini açıkladı. Ancak Cumhuriyet’in edindiği bilgilere göre, insansız çalışacak olan radar, iki ayrı bölüm olarak inşa edildi. İddialara göre her iki bölümün bilgileri ve kriptoları da Amerikan yetkililerine iletilecek. ‘Fazla inandırıcı olmaz’ MİT, Jandarma ve Emniyet teşkilatlarının istihbarat birimlerinin Başbakanlık’a bağlı olduğuna dikkati çeken Ersin, şunları kaydetti: ‘‘Başbakan, Susurluk benzeri organizasyon olduğunu ima etti. Olayların lokal olmadığına ilişkin bilgiler almış olması lazım. Başbakan, kendisindeki bilgileri komisyonla paylaşmalı. Olaylar, eğer organizasyonun bir parçası ise ürkütücü nokta burasıdır. Organizasyon varsa bunun ortaya çıkarılmasını istiyoruz.’’ Komisyon’un, Erdoğan’ın dinlemeden hazırlayacağı raporun ‘‘fazla inandırıcı olmayacağını’’ vurgulayan Ersin, ‘‘Olaylar birkaç kişinin üzerine yıkıldı, esas baş aktörlere dokunulmadı’’ dedi. Van Savcısı’nın iddianamesinin Başbakan’ın söylediği sözlerle örtüştüğüne işaret eden Ersin, ‘‘Savcı, Başbakan’ın sözlerinden cesaret alarak tartışılan iddiayı ortaya çıkardı’’ diye konuştu. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle