18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 NİSAN 2006 SALI 18 SPOR spor?cumhuriyet.com.tr Şampiyonluk için F. Bahçe ile G. Saray yarışırken 7 ekip ise kıyasıya bir yaşam mücadelesi veriyor Ligin altı da üstü de alev alev 16 gol atan Brezilyalı Nobre, SarıLacivertli ekibin kalan maçlarında yine en büyük silahı olacak. enerbahçe’yi, rakip sahada Trabzonspor, Vestel Manisa ve Denizlispor randevuları bekliyor. F alatasaray’ın geriye kalan 3 deplasmanından ikisi Beşiktaş ve Fenerbahçe olacak. İlk sınav D.Bakır’la. G Necati Ateş, Ümit Karan’ın yokluğunda Gerets’in kozlarından biri olacak. NE DEDİLER? ?ONUR BELGE (TSYD BAŞKANI): Ligimizin üstünde, altında ve ortasında güzel bir mücadele oluyor. Heyecanın yanı sıra rengi de var. Bu renk zaman zaman istenmedik görüntülere neden olsa da yaşama sevincimizin bir parçası. Futbol kültürümüz bunun içinde oynamanın yanı sıra seyretme, eğlenceye katılma, teknik bilgi yer alır kabul edelim ki yeni yeni gelişiyor. Bu kültür geliştikçe olaylar azalacak. Gelecek yıllarda daha bilinçli olarak Avrupa’yla aramızdaki farkı kapatacağız. Ben şampiyonluk, düşme ve UEFA Kupası’na katılma yarışına bu boyutta bakıyorum. CUMHUR ÖNDER ARSLAN Zirvenin sahibi kim olacak?.. Bitime sadece 6 hafta kaldı ve belki de son yıllarda pek yaşamadığımız bir heyecanın içindeyiz. Şampiyonluk için kıyasıya bir mücadele var; liderlik cumartesi bir takımın, pazar diğer takımın oluyor. Koltuk için ise 2 aday; F.Bahçe ve G.Saray... İki ekip arasındaki ezeli rekabetin yanında kulüp yöneticilerinin demeç savaşları da ortamı iyiden iyiye germiş durumda. Puanlar eşit: 68... Kalan maçlara baktığımızda ise hem SarıLacivertlilerin hem de SarıKırmızılıların 3’er deplasmanının kaldığını görüyoruz. Ancak ortak görüş düğümün 23 Nisan’da Şükrü Saracoğlu Stadı’nda oynanacak F. Bahçe G.Saray maçında çözüleceği. Kazanan şampiyonluk yolunda büyük bir engeli aşıp ‘bayram’ yapacak. Bu sezon tüm olanaksızlıklara ve kadro sıkıntısına karşın yarıştan kopmayan G.Saray’ın 3 dep lasmanının 2’si Beşiktaş ve F. Bahçe olacak. Sarı Kırmızılıların dışarıdaki ilk sınavı ligde kalmak için son kozlarını oynayan Diyarbakırspor maçı. F.Bahçe’yi ise rakip sahada Trabzon, Vestel Manisa ve Denizlispor randevuları bekliyor. Avrupa yarışı da kızıştı Şampiyonluk yarışının yanında bir diğer mücadele de UEFA Kupası’na katılacak takım için yaşanıyor. 5 takımın gözü sahadaki mücadelede, aklı ise rakiplerinin puan kayıplarında. Şu anda 3. sırada bulunan Beşiktaş, Türkiye Kupası’nı bu sezon kazanır, ligi de aynı sırada bitirirse UEFA’ya derecedeki bir sonraki takım katılacak. Diğer adaylar arasında bu sezonun en iyi çıkış yakalayan takımı Kayserispor (45); hızlı futbolu benimseyen G.Birliği (44), dalgalanmalı performansıyla Trabzonspor (43) ve büyük takımlara karşı deplasmanda aldığı galibiyetlerle göze çarpan Konyaspor (41) yer alıyor. ? TURGAY ŞEREN (PRO FESYONEL FUTBOLCULAR DERNEĞİ BAŞKANI): Hakemlerimizin maçın sonuçlarını etkileyecek kararlar vermemeleri lazım. Hatalar son maçlarda tekrarlandı.12 puan bile çok şeyi değiştirir. Seyircilerin çok dikkat etmesi gerekiyor. Çirkin tezahüratlar olmamalı. F.BahçeG.Saray maçına kadar mücadele devam eder. Düşecek takımlar arasında son maça kadar büyük bir yarış olur. Beşiktaş UEFA’ya katılmaya hak kazanır. ?ZİYA ŞENGÜL (SPOR YORUM 7 takımın hata yapma şansı yok Puan durumu Takımlar Fenerbahçe Galatasaray Beşiktaş Kayserispor G.Birliği Trabzonspor Konyaspor V. Manisa Sıvasspor K. Erciyes Ç. Rizespor Ankaragücü Gaziantep Ankaraspor Denizlispor Diyarbakır Samsunspor Malatyaspor O 28 28 28 28 28 28 28 28 28 28 28 28 28 28 28 28 28 28 G 21 21 13 13 12 12 11 10 8 8 7 7 7 6 7 7 5 5 B 5 5 7 6 8 7 8 6 12 12 11 9 9 11 7 5 8 8 M 2 2 8 9 8 9 9 12 8 8 10 12 12 11 14 16 15 15 A 72 66 44 45 40 37 36 43 27 30 22 34 27 35 32 28 37 24 Y 24 26 31 32 29 35 34 43 31 37 30 40 43 42 42 58 56 46 P 68 68 46 45 44 43 41 36 36 36 32 30 30 29 28 26 23 23 Avj +48 +40 +13 +13 +11 +2 +2 4 7 8 6 16 7 10 30 19 22 ? CUSU): F.Bahçe ile G.Saray arasındaki şampiyonluk yarışı Saracoğlu’nda belli olur. UEFA’ya katılmak için 45 takım hatta daha fazlası yarışıyor. Kim kazanır şu anda bunu söyleyebilmek gibi bir lükse sahip olmadığımızı düşünüyorum. Trabzon, G.Birliği, Beşiktaş, Kayseri arasında Beşiktaş ve Trabzon favori. Düşme hattı ise arapsaçına döndü. Kendi aralarında yapacağı maçlar belirleyici olur. ERDOĞAN ŞENAY (SPOR YAZARI): F.Bahçe’nin bu büyük yarışta her şeyi son derece ciddiye aldığını görüyoruz. Son 5 maçını kazanması bunun ifadesi. F.Bahçe bir numaralı aday. G.Saray’ın çalkantılarına rağmen oyuncuların ve Gerets’in profesyonelce yaklaşmaları da bir G.Saray gerçeğini ortaya koyuyor. Diyarbakır ve Malatya’nın senkron tutturamamaları, Samsun’un idari anlamda yaşadığı krizlerle başlayan düşüş devam ediyor. Süper Lig’de sona yaklaşırken şampiyonluk ve Avrupa vizesi mücadelesinin yanı sıra ligde kalmak için de büyük bir savaşım yaşanıyor. Bu bölgedeki 7 takım artık çok kritik haftaların içinde. Ligin son sırasında yer alan Malatyaspor (23) ile Samsunspor (23) düşme korkusunu en yakından hisseden iki ekip. 16. sırada bulunan 26 puanlı Di yarbakırspor da kötü günlerin ardından Vestel Manisaspor’dan deplasmanda çıkardığı 3 puanla biraz olsun soluk aldı. Düşme tehlikesini hisseden Denizlispor (28), Ankaraspor (29), Gaziantepspor (30) ve Ankaragücü de (30) bu korku tünelinden bir an önce çıkabilmek için mücadelelerini son haftalara kadar sürdürücek gibi görünüyor. OSMAN TANBURACI (SPOR YORUMCUSU): Ligin tepesindeki, aşağısındaki ve UEFA için olan mücadele ligin sonuna kadar devam eder. Yukarıdakilerle aşağıdakiler aynı şartlarda. F.Bahçe ile G.Saray arasındaki yarış Şükrü Saracoğlu’nda bitmez, sonuna kadar sürer. ? GÖRÜŞ HALİT DERİNGÖR G.Saray’da Emre Aşık sahalara döndüğü için mutlu olduğunu söyledi NEYMİŞ ABDÜLKADİR YÜCELMAN Yozlaşmışlık! Dünya hızla değişiyor. Tabii ki biz de. İstersen değişme. ‘‘Tatar ağası’’ gibi yayan kalırsın yoksa. Elimiz mahkum. Değişim iyi de acaba geliştik mi? Başka başka şeyler bunlar. Siyaseti bırakalım, çünkü bir dokun bin ah işit. Sporda değiştik, ama geliştik mi? Hayır. Yönetim yöntemleri, seçimler, sahada oynanan futbol, spor ahlakı... Bunlar değişti ama gelişmedi. Eski günleri arıyoruz. Sakın ola ki beni eskici sanmayın. Ben eskiyi ders almak için örnek veririm. Tabii zaman zaman nostaljiye de ihtiyacımız var. Ne var ki değişen ülkemizde değer yargılarımız tepetaklak oldu. Eski yıllarda kulüplerimizin yönetiminde spordan gelenler de yer alırdı. Doğrusu da buydu. Gemiyi çımacılar yürütemez. Yürütse de sonunda karaya oturtur. Ancak spor kökenlilerin görev alması hayal oldu. Yönetimler artık çoğunlukla sporun ‘‘s’’sini bile bilmeyen, topa ayağı değmemiş, sahaları bir baştan bir başa dolaşmayan insanlardan oluşuyor. Futbolcu nedir, psikolojisi ne durumdadır, futbol sevgisi nedir?.. Çoğu bunlardan habersizdir. Yönetime gelenler köşe başı trilyonerleri, hayali ihracatla dört köşe olmuş ya da bunların hiçbiri olamamış, ancak paralı insanların koltuğu altında yer almış zamane adamı tipleri. Geldikleri bir şey değil, üstelik de kendilerinin bir şeyler olduğunu zannedenler. Futboldan gelenleri bir nokta gibi görenler. Peki, onlarca defa ulusal takımda oynamış, ülkemizi içeride ve dışarıda başarıyla temsil etmiş, okumuşyazmış, üniversiteyi, spor akademilerini bitirmiş, yeni dünya görüşüne sahip pırıl pırıl sporcular neden yönetici olamaz? Çünkü yapılan propagandalara göre bizim futbolculardan yönetici olmaz. Bu düşünce ne yazık ki yaygındır ülkemizde. Eski futbolcu arkadaşlarım ufak çıkarları yüzünden bu mücadeleyi kaybettiler. ??? Antrenörlük de böyledir. Ağızlarıyla kuş da tutsalar iyi antrenör olamazlar. Bu, yönetimlere giren zamane adamlarının düşüncesi. Antrenör olsalar da bir pervane böceği kadar ömürleri olmaz. En ufak bir hatada kapının önüne konulurlar. Sahip çıkılmaz kendilerine. Ama söz konusu yabancı antrenörler olduğu zaman ne kadar hata yaparlarsa yapsınlar sahip çıkılır kendilerine. Üstelik de ‘‘Arkasındayız’’ denilerek vefa duygusu gösterilir. Bu tavırlardan yerli hakemlerimiz de payını alır. Kulüpler ve kamuoyu tarafından beğenilmezler bir türlü. Ne yazık ki onlar için dürüst hakem yoktur. Hepsi taraflıdır. Bilerek hata yaparlar. Futboldan filan da anlamazlar. Ama İtalyan Collina gibi adamları hayal ederler. Oysa bu gözde büyütülen hakemin gerek dünya kupasında gerekse kendi ülkesinde davranışları pek tutulmaz. Bir de seyircimize bakalım. Değişti mi, gelişti mi? Evet çok değişti, ama gelişmedi. Eskiden tribünlerde slogan olarak ‘‘bir baba hindi’’ söylenirdi. Şimdi artık futbol rekabetinin üzerinde de dincilik ve siyaset mücadelesi oluyor. Saha içinde futbolcuların kafalarına yabancı maddeler atılıyor, sakatlananlar oluyor, hakemler tartaklanıyor, seyirci sahaya iniyor, sahalar kapatılıyor. Uzun yıllar ülkemize dünyanın en büyük takımları geldi geçti, ama bir İsviçre maçı rezaleti olmadı. Ülkemiz bugünkü gibi küçük düşürülmedi. Peki, bütün bunlar gelişmişlik midir, yoksa yozlaşmışlık mı? EPosta: hderingor?hotmail.com Faks: (212) 3437274 ‘Yeniden doğmuş gibiyim’ NEVZAT DİNDAR Dile kolay... Yeri geldi ‘istenmeyen adam’ ilan edildi, yeri geldi tek başına antrenmana çıktı. Ama o pes etmedi. 16 ay uzak kaldığı futbola dönüşü ‘muhteşem’ oldu. Gençlerbirliği maçı öncesi Song ‘isyan’ bayrağını açarken bu kriz Emre Aşık için yeni bir sayfa açmak anlamına geliyordu. Gençlerbirliği’ne karşı oynadığı futbolla beğeni toplayan Emre, gazetemize konuştu... Söz yeniden yeşil sahalarda boy gösteren tecrübeli oyuncuda... ‘‘Öncelikle tekrar forma giydiğim için çok mutluyum. Adeta yeniden doğmuş gibiyim. Galatasaray bana tekrar sahip çıktı. Özellikle Bülent Tulun ve Fatih Gökşen’e teşekkür ediyorum. Gençlerbirliği maçı benim için çok önemliydi. Aslında zor bir maçta sahalara dönmek risktir. Sonuçta ben genç ve tecrübesiz bir oyuncu değilim. Şampiyonlar Ligi’nde, Dünya Kupası’nde Spor, Sporcu ile Başlar Spor tarihinin derinliklerinden gelen bir olgu. Ancak sporun spor olarak tanımlanması için birkaç yüzyılı geride bırakmak gerekiyor. Kimi savaş alanlarında, kimi av sahalarında yaşamak için güçlü olmanın, orman yasalarına karşı durabilmenin, tek çıkar yoluydu spor. Taş devrinden başlayarak insanlık güçlülerin zayıflara üstünlüğünü binlerce yıl yaşamış, sonunda bu güç gösterisi spor alanlarına taşınmış ve sporun ilk temsilcileri, bu sporcular olmuş. O günden bugüne spor denilince her şeyin başında sporcu gelir. Sporun ikinci temsilcileri ise hakemler. Ancak hakem müessesesi de devrim yaşayıncaya dek tek kişinin başparmağını aşağıya ya da yukarıya kaldırması ile keyfi kararlarına sahne olmuş. O yüzyıllarda spor adına arenalarda karar veren hakemler de kraldan başkası değil (günümüzde de bu kural devam ediyor). Ve yine o yüzyıllarda seyirci denilen topluluk, kralların tebası olarak çoğu zaman sessiz kalmışsa da tarih sayfaları değiştikçe seyircinin de değiştiğini yine tarihten öğreniyoruz. Sporun bir başka temsilcisi ise çalıştırıcılar, yani antrenörler. Onlar da yıllar geçince bir üst rütbe istemişler, kendilerine ‘‘teknik direktör’’ unvanı vermişler. Ya yöneticiler; yani sporcuyu kulüp adı altında örgütleyen yöneticiler spor olgusunun, spor organizasyonunun son neferleri. Milenyuma yaklaştıkça neferlerin başkomutan, sporun temelindeki olmazsa olmazları sporcuların ise nefer, hatta bir emir eri (şimdi yok) durumuna getirildiğini görüyoruz. ??? İşte son 50 yılda sporun geldiği nokta budur. Sporcu olmazsa yönetici tek başına ne yapabilir ki? Ama durum öyle değil, günümüzde sporcuya söz hakkı veremeyen yöneticilerin hegemonyası her geçen gün artıyor. Peki, ama sporcular bu davranışı hak ediyorlar mı? Tartışması bile kabul edilmeyecek bu durumdan sporcuların ‘‘Ben bu işlerden anlamam, yöneticim bilir’’ diyerek kendilerini soyutlamaları aslında 2 binli yılların ortalarına doğru hızla ilerleyen çağdaş toplumların anlayışına hiç mi hiç yakışmıyor. İnsan haklarının yanı sıra çocuk hakları, hayvan hakları, özürlü hakları, hasta hakları gibi kavramlarla örgütlenen çağdaş sivil toplum örgütlerinin çalışmaları ile bizim sporcularımızın çok uzaklarda kalmasının nedeni acaba yöneticilerin baskısı altında ezilmişlik mi yoksa ekonomik bağımlılık mı? Bunu sorgulamanın zamanı gelmiş de geçiyor. Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin, futbolcuların sendika kurmasına ilişkin yeşil ışık yakmışken bakıyorum futbolcular cephesinde sessizlik sürüyor. Amatör spor federasyonlarında spor yapan binlerce sporcu, amatör spor konfederasyonu çatısı altında toplanmış olmalarına karşın birkaç yöneticinin egemenliği orada da sürüyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘‘Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim’’ deyişini analiz etmek, her sporcunun görevi olmalıdır. ‘‘Benden sonra tufan’’ demeye kimsenim hakkı olamaz!.. EPosta: ayucelman?yahoo.com Faks: (212) 3437274 Desteğe plaket G.Saray’da bağış kampanyasına en yüksek katkıyı sağlayan 15 kişiye teşekkür plaketi verildi. Ü.Aysal, T.Öztürk, S. Beyazıt, O. Yüce, N.Kalkavan, O.Çarmıklı, M. Gümüştaş, İpek Kıraç, G. Öztürk, Doğan Hasol, A.Gürsoy, A. Polat, C. Özgörkey ve T.Hazinedaroğlu Başkan Özhan Canaydın’ın elinden plaketleri aldılar. Emre Belözoğlu’nun plaketinin ise kendisine ulaştırılacağı bildirildi. (FATİH ERDOĞDU) forma giymiş biriyim. Gençlerbirliği maçının son 20 dakikasında yorulduğumu anladım. 6 aydır takımdan ayrı antrenman yapıyordum. Galatasaray’a geldikten sonra takım bir antrenman yapıyorsa ben iki yapıyordum. Elbette maç oynadıkça futbolcunun kondisyonu artıyor. Song konusunda yorum yapmak bize düşmez. Görev verildiği takdirde çıkar oynarım. Gelirken parayı konuşmadım. Bu takımın şampiyon olacağına inanıyorum. İyi bir arkadaşlık ortamı var. Ayrıca girençıkan oyuncu arasında bir fark yok.’’ Ayhan ve Volkan ile birlikte Sirkeci’de bir simit satış yerinin açılışına katılan Necati, Song’un arkasında olduklarını söylerken, ‘‘Bir sorunumuz yok’’ dedi. Bu arada Turgay Kıran AIG hisseleri için dün Başkan Özhan Canaydın’la görüştü. Yönetim ilk toplantısını bugün yapacak. G Ö R Ü Ş Dünyada milyonlarca insanı peşinden koşturan futbola, ülkemizde ilgi azalıyor. Niçin mi? İnsanlar, futbolu artık bir oyun olarak görmüyor. İşte size son 10 günde gazete manşetlerine yansıyan bazı başlıklar: Diyarbakır karıştı, provokasyon var (Cumhuriyet). Hakemlere tokmakla saldırı (Hürriyet). İmam maçta küfür ederse cemaat ne yapar (Sabah). Diyarbakırlı holiganlar Konyaspor maçında (Vatan). Galip geldiğimiz maçta benim seyircim kaptanıma küfrediyor. (Özhan Canaydın CNN Türk). Futbola politika karıştı (Milliyet). Diyarbakır dehşet diyarı (Vatan). Diyarbakır olayları provokasyon (M.Ali Şahin Hürriyet). Roma’da İtalyan İngiliz kavgası (Cumhuriyet). Futbolun çivisi çıktı (Aykut KocamanVatan). Görünüş ve gidiş, halkın sporu olarak bilinen futbolun halktan gittikçe uzaklaştığını gösteriyor. Meşin yuvarlak popülaritesini kaybet / İ S M E T A K T E K İ N 3. Kulüpler ancak gelirlerinin yüzde 60’ını oyuncu aylıkları ve transferlerine ayırmalı. 4. Real Madrid ve Barcelona’da olduğu gibi, kulüplerin yönetim kurullarına bir taraftar alarak kulüptaraftar ilişkisinin kuvvetlendirmek üzere gerekli adımın atılması. 5. Kulüplerin oyuncularla yapacakları kontratlara belirli zamanlarda maç ve antrenmanlardan sonra okulları ve sosyal kurumları, sivil toplum kuruluşlarını ziyaret ederek taraftarlarla bütünleşme şartını koymaları. 6. En önemlisi ise yaptırım gücü olan şeffaf ve güçlü bir federasyonun varlığı. Görüldüğü kadarıyla ülkemizde de futbola olan ilginin azalma nedenleri en az İngiltere’dekilerine yakın. Acaba Four Four Two’nun önerilerini dikkate alır mıyız? Ne dersiniz, Türk futbolu nereye gidecek sizce?.. Futbol Nereye Gidiyor? mese bile ruhunu ve seyirci ile özdeşliğini kaybetmek üzere. Ayrıca derbi maçlarının dışında artık tribünlerin pek dolduğu da söylenemez. Peki, statlar niçin dolmuyor? İşte bazı satırbaşları: 1. Sahalarda oynanan futbolun oldukça skorsuz, renksiz, keyifsiz ve neredeyse can sıkıcı bir itiş kakış haline dönüşmesi. 2. Saha dışı ve saha içi holiganizmin artması ve gittikçe tehlikeli boyutlara gelmesi. 3. Futbol sahalarına ulaşımın ve şehirlerdeki trafik sorununun çekilmez hale gelmesi. 4. Yüksek bilet fiyatları ve seyircinin verdiği paranın karşılığını izlediği futbolla alamaması. 5. Maçların evlerde, lokantalarda, kahve ve birahanelerde izlenme olanaklarının gittikçe artması. Futbolun anavatanı İngiltere’de de benzeri sorunlar yaşanıyor. Oldukça sıcak kulüpseyirci ilişkisi bulunan Chelsea, Rus Abramovich ve Manchester United da Amerikalı Malchom Glazer tarafından satın alınınca bu, iki büyük kulüple seyircileri arasındaki bağları olumsuz yönde etkiledi. Ama İngiltere’de başlayan ve futbolu yeniden halkın sporu ve sevgilisi haline getirme çabası da gözden kaçmıyor. İngilizlerin ünlü futbol dergisi ‘‘Four Four Two’’’nun yazarı David Conn futbolun halkla ilişkisini şöyle özetlemiş: 1. Profesyonel futbol gelirleri, yayın hakları da dahil, kulüplere eşit olarak dağıtılmalı. 2. Maç biletlerinin fiyatlarına sınır getirilmeli, öğrencilere ve düşük gelirlilere indirimli bilet temini. CUMHURİYET 18 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle