18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 NİSAN 2006 ÇARŞAMBA 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI B B PB PB B PB B PB PB 19 18 16 20 23 22 24 21 12 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y PB PB PB Y B 12 11 10 7 17 16 15 12 24 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B Y Y Y Y Y Y K 23 23 16 24 15 17 12 14 8 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun doğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, İç Anadolu’nun doğusu, Orta ve Doğu Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Kahramanmaraş çevreleri yağışlı geçecek. Hava sıcaklığı kuzey ve iç bölgelerde biraz azalacak diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih PB Y PB Y PB PB Y Y Y 12 6 10 17 18 19 19 19 20 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y PB Y Y Y Y Y Y 22 24 28 23 23 20 22 21 20 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm B Y Y Y Y Y Y B PB 12 37 23 37 16 27 10 27 20 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Yağmurlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada TBMM Başkanı hemen her şeyden, anayasadan, laiklikten, devletin önemli kurumlarından, hükümetten ama hemen her şeyden yakınıyor. Ne önlem söylüyor, ne de örneğin laikliğin yeniden tarifini isterken aklındaki laiklik anlayışına bir tanım getiriyor. Anayasal kurumlardan yakınırken tabii yüreği kaldırmadığı için TSK’ye moda olan saldırılarda bulunamıyor. Vur abalıya diyerek Anayasa Mahkemesi’ne yüklenirken, IMF ve AB dayatmalarıyla alınan kararları ulusal egemenliğe aykırı bulmuyor. Konuşmasını yaptıktan sonra kimi eleştiriler geleceğinden söz edildiğinde; ‘‘Ben söyleyeceğimi söyledim. İsteyen istediğini söyler’’ anlamına gelen karşılıklar vermesi bu konuşmanın psikolojik yapısını ifade eden yorumlarla çakışıyor. Çocuk Bayramı’nda halk deyimiyle 21 yaşında kazık kadar adamın Meclis kürsüsüne çıkmasına olanak sağlaması ve bıyığı terlemiş ‘‘çocuğun’’ imam hatiplere oldukları yerde otlamalarını emreden kurallara meydan okumasını gülümseyerek, keyifle izlemesi, savunması... hepsi bir yana. Arınç’ın konuşması AKP’nin içinde bulunduğu laik rejim karşıtı gelişmeleri (yarışı) açığa çıkardığı için faydalı oldu da denilebilir. ??? Konuşmayı hatta partisinden Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener gibi fazla önemsemeyerek eleştirenler olduğu gibi, örneğin yakın zamanların AKP’lisi, üstelik bakanı şimdilerde şu bu partiden toplayarak kurduğu devşirme grupla Arınç’ın arkasında yer alan Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu gibi destekleyenler de var. Erkan Mumcu hâlâ bir AKP’li gibi düşünmesine karşın neden ayrıldı partiden? Arınç’ın hatta RTE’nin örneğin türban ve laikliğe bakışını desteklediğini açıkladı. Ama ayrılış nedenleri hâlâ meçhul! Yıllar sonra AKP’deki yolsuzlukları, usulsüzlükleri gördüğü için mi? Yoksa baş ol da istersen soğan başı ol mantığıyla bir partiye genel başkan seçilebilmek, bir zamanlar Demirel’in yaptığı gibi grup kurarak bir saatliğine etki yaratmak uğruna Meclis’te geniş konuşma olanağı yakalayabilmek için mi? Erkan Mumcu’nun genel başkanlığı hayli ilginç öyküler içeriyor. Herkese, her şeye iz bıraksın diye saldırarak sonuç alacağını sanan bir yapısı var. ANAP’a genel başkan olduktan sonra önce partinin ANAP değil ANAVATAN diye anılmasını emretti ve parti amblemindeki simge arıya zemin olan yüzeyin rengini sarıdan partiye oy sağlayacağını sandığı renge ‘‘yeşile’’ çevirdi. Önemsediği bu değişimden sonra ön safta yer tutacağını, her yerde anılacağını sandığı kimi açıklamalara girişti. Örneğin RTE’nin belediye başkanı iken 2B’den aldığı araziyi üstüne yazdırmaktan çekindiği için Maliye Bakanı adına tescil ettirdiğini üstelik Meclis kürsüsünden açıkladı. İspat et, dediler. Hık mık, kem küm!.. İspat edemedi. Bakanlar Kurulu’nda iken yolsuzluklara karşı çıktığını söyledi. İspatla, neymiş yolsuzluklar denilince; hepsi Bakanlar Kurulu’nun tutanaklarında var, hükümet açıklasın tutanakları diyerek savının arkasında duramadı. Terör konuşulurken Başbakan’ın danışmanları ile partisindeki yöneticiler arasında Barzani yandaşı ve PKK sempatizanlarının bulunduğunu söyledi; ama bu sav ciddiye alınmadı, kimdi, kimlerdi diye sorulmadı. Mumcu da isim veremedi. ANAP mıdır ANAVATAN mıdır her neyse bu partiyi, 1983’teki oyu yüzde 45.14’ten, 2002 seçiminde yüzde 5.13’e düşen bu partiyi; Erkan Mumcu boş atıp dolu tutmaya çalışan düzgün cümleli çoğu yerde saldırgan, içi boş grup nutuklarıyla şaha kaldıracak ha! Vatan kurtaranlar vardı, hâlâ var. Şimdilerde AKP’ye muhalif ama türbandan laikliğe kadar hemen bütün konularda AKP gibi, hatta AKP’den öteye düşünen parti kurtaran kahramanlar var siyaset piyasasında... Örneğin içlerinden birinin soyadı Mumcu: Ama mumu ancak yadsıya, gelecek seçime kadar yanacak olan bir kahraman!.. ‘Devlete gölge düşer’ ? Baştarafı 1. Sayfada SEZER MESAJ GÖNDERDİ Anayasa Mahkemesi’nin 44. kuruluş yıldönümü nedeniyle Başkan Tuğcu, üyeler ve raportörler dün sabah Anıtkabir’i ziyaret etti. Kuruluş yıldönümü nedeniyle mahkeme toplantı salonunda düzenlenen törene, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, TBMM Başkanı Bülent Arınç ve hükümet kanadından yalnızca Adalet Bakanı Cemil Çiçek ile siyasi parti ve yargı organlarının temsilcileri katıldı. Güncel konuları ‘‘yumuşak’’ bir üslupla değerlendiren Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu’nun konuşmasında öne çıkan konular şöyle: Anayasanın bağlayıcılığı Yasama, yürütme ve yargı organları nitelikleri itibarıyla farklı yetkiler kullanmakla beraber devlet iktidarının farklı görünümleri ni oluşturmaktadırlar. Hukukun genel ilkeleri ve anayasa kurallarıyla bağdaşmayan işlem ve eylemler ile yasama tasarruflarının anayasa mahkemelerince çeşitli hukuksal yaptırımlara bağlanması, anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesinin zorunlu bir sonucudur. Eleştirinin sınırları Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin ve bağlayıcı olması, onların eleştirilemez olduğu anlamına gelmemektedir. Mahkeme kararlarına uyma yükümlülüğü, söz konusu kararları eleştirme hakkını ortadan kaldırmamaktadır. Bir hukuk devletinde yargı kararlarının da eleştirilebilmesi doğaldır. Bir hukuk devletinde mahkeme kararlarının gerek akademik çevrelerde gerekse uygulayıcılar tarafından ele alınıp incelenmesi ge rekli ve yararlıdır. Bu tür eleştirilerin yargıya yeni ufuklar açma olasılığı her zaman vardır. Bununla birlikte doğruyu bulmak adına yapılacak eleştirilerin belirli bir düzeyde ve nitelikte olması gerektiği de kuşkusuzdur. Gerek mahkemenin gerekse mahkeme üyelerinin kişiliğine saldırı niteliğinde bulunan eylemlerin ciddi eleştiri olarak kabulü mümkün değildir. Yargıyı etkileme Anayasanın 138. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisi’nde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz” hükmü eleştiri hakkının kullanımına sınırlama getiren bir olgudur. Düşünce ve Şehit askere hüzünlü uğurlama Şırnak’ta PKK’ye yönelik operasyon sırasında çıkan çatışmada şehit düşen Piyade Er Seyithan Yelboğa’nın (21) cenazesi dün Adana’da düzenlenen törenle toprağa verildi. Şehit Er Yelboğa için ilk tören Sabancı Merkez Camii’nde yapıldı. Buradaki törenin ardından cenaze Küçükoba Mezarlığı’na götürülerek toprağa verildi. Vali Cahit Kıraç, 6. Kolordu Komutanı Korgeneral Ayhan Taş ile Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Abdulkadir Eryılmaz’ın da katıldığı törende teröre lanet yağarken şehidin ailesi ile yakınlarının feryatları yürek burktu. (VURAL KÖSE) ifade hürriyeti ile bilim hürriyeti görüntüsü altında yargı kararlarına yapılan müdahalelerin hoş görülebilmesi de mümkün değildir. Belirtilen husus basın hürriyeti bakımından da geçerlidir. Yargısız devlet Son zamanlarda ortaya çıkan eleştiri hakkını ve maksadını aşan, bağımsız güç olan yargıyı doğrudan hedef alan yıpratıcı yaklaşımları üzüntüyle izlemekteyiz. Unutulmamalıdır ki, demokratik bir toplumda bağımsız yargı, teneffüs edilen hava gibidir; varlığında önemi anlaşılmazsa, yokluğunda devletten söz etmek de mümkün olmaz. Sarıkaya’nın ihracı Yargının işleyişinde zaman zaman ortaya çıkabilecek aksaklıkların doğal karşılanması gerekir. Önemli olan bu aksaklıkların giderilebilmesidir. Bunların giderileceği kurum ve kurullar ise yine yargı bünyesinde yer almaktadır. İdari yönden hâkim ve savcılar hakkında tasarrufta bulunabilme yetkisinin münhasıran Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na ait olduğu unutulmamalıdır. Yargının bağımsızlığı Mahkemelerin bağımsızlığına düşen her gölge, hukuk devletine düşmüş olacaktır. Yargının kuvvetler ayrılığı ilkesindeki üç erkten birini oluşturduğu gözetildiğinde yargı görevini yerine getiren hâkim ve savcıların, yürütmenin uzantısı olan idarede görev yapan kamu görevlileri kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Yargı zayıflatılıyor Son dönemlerde bir taraftan yargının yasama ve yürütmeye müdahale ettiği yakınmaları, diğer taraftan ise yargının yasama ve yürütmenin baskısı veya uygulamaları ile siyasallaştığı iddiaları yaygın olarak dile getirilmekte olup bu hususlar yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda ciddi endişeler yaratmakta ve yargı erki bu çelişkiler içerisinde zayıflamaktadır. İş yoğunluğu yargının her kesiminde ve her aşamasında adil yargılanma koşullarını zorlamakta, yargılamalar yıllarca sürmekte, bu durum vatandaşları başka çareler aramaya yöneltmektedir. ‘Hukuk devleti önündeki engeller kaldırılmalı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, kişi hak ve özgürlüklerini üstün kılan ve tam olarak yaşatılmasını sağlayan anayasanın varlığı kadar, anayasada yer alan ilkelerin yaşama geçirilerek uygulanmasının da büyük önem taşıdığını vurguladı. Sezer, demokratikleşme yönündeki atılımların sürdürülmesi, hukuk devleti ilkesinin önündeki engellerin kaldırılmasıyla Türkiye’nin dünyadaki konumunu güçlendireceğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Sezer, Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşunun 44. yıldönümü nedeniyle Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu’ya bir mesaj gönderdi. Sezer mesajında, tüm çağdaş demokrasiler gibi erkler ayrılığını kabul eden Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre, erklerin kendi alanlarında devlet yetki ve görevlerini kullanan organlar olduğunu belirtti. Hiçbir erkin diğerine üstünlüğünün kabul edilmediğini vurgulayan Sezer, ‘‘Üstünlük anayasada ve anayasaya aykırı olmamak koşuluyla yasalardadır.Yasama, yürütme ve yargı erki, öncelikle anayasal kurallarla bağlıdır’’ dedi. Sezer, anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesinin, devleti oluşturan güçleri hukukla sınırladığını, yönetimin keyfiliğe sapmasını önlediğini, rejimin kurum ve kurallarıyla sağlıklı biçimde işlemesini olanaklı kıldığını belirtti. ‘Anayasa Mahkemesi en büyük güvencelerden biridir’ Cumhurbaşkanı Sezer, mesajında şunları kaydetti: ‘‘Anayasa Mahkemesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve anayasanın temelini oluşturan Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı kalınmasının, hukuk devleti ilkesinin egemen kılınmasının, demokratik düzenin anayasal ilkeler ışığında kurum ve kurallarıyla işlemesinin, temel hak ve özgürlüklerin korunup geliştirilmesinin ve demokrasinin yaşatılmasının en büyük güvencelerindendir.Yasaların, yasa gücünde kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğü’nün anayasaya uygunluğunu denetleyen Anayasa Mahkemesi, güçler ayrılığı ilkesinin sağlıklı biçimde yürütülmesinde denge rolü üstlenmekte, kurulduğu günden bu yana görevlerini Atatürk ilke ve devrimleri ışığında yansız ve bağımsız biçimde yerine getirmektedir.’’ ‘Anayasada yer alan ilkeler yaşama geçirilmeli ve uygulanmalı’ Kızıltepe’de ölen Araç’ın ailesi, çocuklarının ölümünden Erdoğan’ı sorumlu tuttu Başbakan’a suç duyurusu DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır’da başlayıp bölgeye yayılan, günler süren olaylarda yaşamını yitirenlerin yakınları sessizliklerini bozdular. Diyarbakır ve Mardin Kızıltepe’de yakınlarını kaybeden aileler, polisler ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulundu. Muş kırsalında mart ayı sonunda düzenlenen operasyonda öldürülen 14 PKK militanından 4’ünün Diyarbakır’da düzenlenen cenaze törenlerinin ardından başlayan ve günler süren olaylarda, 11’i Diyarbakır’da olmak üzere toplam 14 kişi yaşamını yitirmişti. Günlerce yaşamını yitirenlerin ardından yas tutan aileler, suskunluklarını bozup sorumluların cezalandırılması için hukuksal girişim başlattılar. Diyarbakır’da yaşamını yitiren 17 yaşındaki Mahsuni Mızrak’ın ailesi Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Yapılan otopside Mızrak’ın başına isabet eden gaz bombası nedeniyle yaşamını yitirdiğinin belirlendiğine dikkat çeken ailesi, olaylar sırasında gaz bombası kullanan polislerin tespit edilmesini istedi. Kızıltepe’deki olaylar sırasında yaşamını yitiren 27 yaşındaki Ahmet Araç’ın ailesi de çocuklarının ölümünden Başbakan Erdoğan’ı sorumlu tuttu. Araç ailesi, Kızıltepe Cumhuriyet Savcılığı’na verdikleri dilekçede olaylara ilişkin ‘‘Çocuk da olsa kadın da olsa güvenlik güçlerimiz görevlerini yapacaktır’’ açıklaması nedeniyle Başbakan Erdoğan hakkında gereğinin yapılmasını istediler. Savcılık, suç duyurusunu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. Bu arada, Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, olaylarda yaşamını yitiren kişilerle ilgili hazırlık soruşturması yürüttüğü, görgü tanıklarını dinlediği öğrenildi. Başkentte şüpheli paket ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara’da, Kızılay Genel Müdürlüğü binası yakınında şüpheli bir paket bulunduğu ihbarını alan polis, olay yerinde çevre güvenliğini sağladı. Güvenlik şeridi çekilerek yaya trafiğine kapatılan bölgede, bomba imha uzmanlarının çalışması sonrasında ‘‘plastik bir cismin’’ görevliler tarafından alındığı görüldü. Plastik cisim emniyet müdürlüğüne götürüldü. Kişi hak ve özgürlüklerini üstün kılan ve tam olarak yaşatılmasını sağlayan anayasanın varlığı kadar, anayasada yer alan ilkelerin yaşama geçirilerek uygulanmasının da büyük önem taşıdığına işaret eden Cumhurbaşkanı Sezer, ‘‘Yargı kararlarının uygulanması, siyasal kültürün gelişmesi, demokrasinin içselleştirilerek yaşam biçimi olarak benimsenmesi ve hukuk devleti ilkesinin yerleşmesiyle, anayasal ilkelerle uygulamalar arasındaki farklılıkların azalacağından kuşku duymuyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin, demokratikleşme yönündeki atılımların sürdürülmesi, hukuk devleti ilkesinin önündeki engellerin kaldırılması ve yurttaşlarımızın demokratik değerleri üstün tutmasıyla çağdaş dünyadaki konumunu güçlendireceğine inanıyoruz’’ görüşünü dile getirdi. TÜRKİYE TAZMİNAT ÖDEYECEK PKK LİDERİ ÖCALAN’A DESTEK İDDİASI Özkök’ten Etiyopya’ya övgü ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye ile Etiyopya arasında askeri alanda işbirliğini öngören çerçeve anlaşması, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ile Etiyopya Genelkurmay Başkanı Korgeneral Samora Yonus tarafından imzalandı. Özkök, ‘‘Etiyopya’nın geliştirmeye çalıştığı demokratik parlamenter sistemi, laik ve çoğulcu devlet yapısı, pazar ekonomisi ve özel girişimciliğe açık kalkınma felsefesi, ülkemizin sahip olduğu değerlerle paralellik taşımaktadır’’ dedi. AİHM, yargısız Kampanyaya ağır ceza ABD’li diplomata tepki infaz cezası verdi DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır’da terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan için başlatılan imza kampanyasına destek verdikleri için haklarında dava açılan 2’si üniversite öğrencisi 3 kişiye 7.5’er yıl ağır hapis cezası verildi. Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, tutuklu sanıklar Süleyman Demirel Üniversitesi 4. sınıf öğrencisi Murat Demez, aynı üniversitenin Elektrik Elektronik Bölümü 1. sınıf öğrencisi Murat Ataç ve Tülay Öner hazır bulundu. Tutuklu sanıklardan Süleyman Demirel Üniversitesi öğrencisi Murat Demez, şiddet içermeyen dilekçe hakkını kullandığını belirterek dilekçelerin Cumhurbaşkanlığı ve TBMM’ye hitaben hazırlandığını söyledi. Murat Ataç da öğrenci olduğunu, resmi makamlara gönderilmek üzere hazırlanmış dilekçenin yasadışı kabul edileceğini düşünmediğini belirterek beraatını talep etti. Tülay Öner ise dilekçenin düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini savundu ve beraatını talep etti. Sanıkların istemlerini reddeden mahkeme heyeti, Murat Demez, Murat Ataç ve Tülay Öner’in 7.5’er yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, duruşmalardaki iyi halden dolayı da cezanın 6’şar yıl 3’er aya indirilmesine karar verdi. BOLU (Cumhuriyet) Abant İzzet Baysal Üniversitesi’ndeki ‘‘ABD Dış Politikası ve Türkiye’’ konulu konferansa konuşmacı olarak katılan ABD Büyükelçiliği’nde görevli David Burger, öğrenciler tarafından protesto edilince konuşamadan salonu terk etti. İzzet Baysal Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansa büyük ilgi gösteren öğrenciler salona alındıktan sonra, ABD’li diplomat David Burger da konuşmasını yapmak üzere salondaki yerini aldı. Burger’ın salona girmesinin ardından salonun arka tarafında oturan bir grup öğrenci alkışlı protestolara başladı. Bu sırada ayağa kalkan bir öğrenci, ‘‘Sizi buraya getirenleri de alarak dışarıya çıkın’’ dedi. ‘‘Katil go home’’, ‘‘Katil Amerika’’, ‘‘Kahrolsun Amerikan emparyalizmi’’ ve ‘‘Katil ABD Ortadoğu’dan def ol’’ sloganları atan öğrenciler, ‘‘Emperyalistler, işbirlikçiler, 6’ncı Filo’yu unutmayın’’ yazılı pankart açtı. Üniversite yöneticileri slogan atan öğrencileri susturmaya çalışırken protestocu öğrenciler ile karşıt görüşlü öğrenciler arasında da gerginlik çıktı. Öğrenci grupları arasındaki tartışma güvenlik görevlilerinin araya girmesiyle yatıştırılırken yaklaşık yarım saat boyunca sahnedeki masasından protestoları izleyen ABD’li diplomat Burger, daha sonra salonu terk etti. SLOGAN ATAN ÖĞRENCİLER KONUŞTURMADI Açıklama ? Gazetemizin dünkü sayısında yer alan ‘‘Atanur yardım bekliyor’’ başlıklı haberde, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nde lösemi tedavisi gören Atanur Aydın’a yardım etmek isteyenler ‘‘TC Ziraat Bankası Gaziosmanpaşa Şubesi 479344’e bağışta bulunabilirler’’ ifadesi yer almıştır. Bankanın İstanbul/Gaziosmanpaşa şubesi bazı yardımseverlerce Ankara/Gaziosmanpaşa olarak anlaşılmış ve yardımlar bu şubeye nakledilmiştir. Yatırılan paraların İstanbul’a aktarılarak Atanur Aydın’a ulaştırılacağını belirtiriz. STRASBOURG (AA) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), İstanbul’da 12 Temmuz 1991 tarihinde güvenlik güçleriyle girdikleri silahlı çatışmada öldürülen DevSol örgütünün 5 militanının yakınlarına Türkiye’nin maddi tazminat ödemesini kararlaştırdı. Silahlı çatışmada öldürülen İbrahim Erdoğan, Yücel Şimşek, İbrahim Ilcı, Cavit Özkaya ve Hasan Eliuygun’un akrabalarının açtığı davayı değerlendiren AİHM, ‘‘Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) yaşama hakkıyla ilgili 2. ve etkili başvuru hakkıyla ilgili 13. maddelerini ihlal ettiğine’’ hükmetti. Türkiye’nin iddialara ilişkin ‘‘etkili soruşturma yürütmediği’’ görüşüne varan AİHM, ölenlerin her birinin yakınlarına 33’er bin Avro maddi tazminat ödenmesini kararlaştırdı. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle