Katalog

8 OCAK 2006 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Oyun Ahmet Mete Apak: ‘‘Kuş gribinden ölen çocuklar aynı hastalıktan telef olan tavukların leşi ile oynamışlar. Ekmek bulamazsan pasta ye; oyuncak bulamazsan leşle oyna.’’ Ya ğ m u r E k i m Kuş gribi giderek yayılıyormuş... ‘‘Yok canım; bizdekiler tavuk nezlesi!’’ NOBEL Edebiyat Ödülü’nün en büyük aday adayı ve Ermeni soykırımı ile Kürt katliamının dünyadaki en meşhur sözcüsü Orhan Pamuk’un yetki alanına girmiş İstanbul Barosu Genel Sekreteri avukat Hüseyin Özbek ve ‘‘19. yüzyıldan günümüze, Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne devredilen Ermeni sorununda üçüncü aşamayı yaşıyoruz’’ diyor: Nedir bu aşamalar? ‘‘İlk dalgada 19151922 yılları arası Ermeni terör örgütü militanları Osmanlı devlet adamlarına yönelik suikastlar gerçekleştirdi. Bu suikastlar Kurtuluş Savaşı yıllarının daha büyük tehlikeleri ve tozu dumanı arasında kaynayıp gitti. Suikastçılar diasporada ve Ermenistan’da birer milli kahraman oldu ve Erivan’da heykelleri dikildi. İkinci dalga Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra başladı. 19741983 arası 40’a yakın Türk diplomatı dünyanın çeşitli ülkelerinde Ermeni teröristlerince PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Üçüncü dalga katledildi. İkinci dalgada yine suikastlar zincirinin sorumlularının ortaya çıkarılması, yargılanması, yeni suikastların engellenmesi yerine bambaşka bir yöntem izlendi. Buna göre Ermeni tezlerinin dünya kamuoyuna benimsetilmesi, Türk imajının Ermeni prizmasından sunulması stratejisi uygulandı. Katledilen Türk diplomatları cezayı fazlasıyla hak etmiş lanetli bir geçmişin fatura ödemesi gereken simgeleri olarak dünya kamuoyuna sunuldu. Şimdi üçüncü dalgayı yaşıyoruz. Bunu, dünyada şimdilik 16 devletin meclisinden geçerek Ermeni soykırımının(!) yasalaştığı son süreç olarak da niteleyebiliriz ve geçmişte yaşanan süreçlerden farklı bazı boyutları var. Türk kamuoyu bugüne kadar Ermeni savlarına ve emperyalist kaynaklı Ağar, burnundan ameliyat olmuş. Büyümüş müydü! Uyum İlhami Hakverdioğlu: ‘‘Milletvekili, örnek yurttaş edasıyla kan bağışlıyor. Kan bağışlayanlara, kitap armağan ediliyor. Kitapların arasından Thomas Moore’un Ütopya’sını seçiyor. Neden bu kitabı seçtiniz sorusuna,”Etiyopya yoksul bir ülke, biraz yardımım olsun istedim’ yanıtını veriyor. Eğer bir gün yine kan verir ve yine kitap bağışlanırsa, Şeyh Bedrettin’in Varidat’ını seçmeli. Zira yoksulluğun karşıtı varlıktır. Ne de olsa ses uyumu onu çağrıştırıyor.’’ uluslararası kampanyalara karşı tek yürek olurken üçüncü dalga, kamuoyunda gedik açmaya yöneldi. Basındaki Ermeni iddialarını destekleyen kampanyanın istikrarlı bir biçimde(!) sürmesi, bazı üniversitelerimizin Ermeni konferansı gibi bilimsel alanda göstermedikleri bir gayretin içinde olması, kerameti kendilerinden menkul aydınlarımızın aynı doğrultuda yarışmaları, Erivanİstanbul arasında gide gele ince yol etmeleri üçüncü dalganın bütünleyici parçalarıdır. Kısacası üçüncü dalga Türk milletinin bilincine yöneliktir. Milli bilinci, Ermeni savlarını ret refleksini çökertmek, toplumu bir teslimiyet psikozu içinde Ermeni tezleri dahil emperyalizmin her istemini kabule hazır, direnme gücü ve özgüveni tümüyle çökmüş bir sürüye dönüştürme kampanyası bütün hızıyla sürüyor.’’ Öyle değil mi Orhan Beyciğimiz! Kitaplar Şu sıralar art arda üç kitap okudum. İlki İzzettin Çalışlar’ın kaleme aldığı, ‘‘Engin Cezzar’ı Takdimimdir’’ adıyla Doğan Kitapçılık’tan çıkan ünlü tiyatro adamımızın anılarıydı. Engin Cezzar, Haldun Dormen, Erol Keskin, Müşfik Kenter, Yıldız Kenter, Gülriz Sururi, Mücap Ofluoğlu, Yıldırım Önal, Agâh Hün, Genco Erkal gibi bizim kuşağın hayranlıkla izlediği tiyatro starlarından biriydi. Bugün de öyle. Türkiye’de ilk kez Shakespeare’in Hamlet oyununda başrolde sahneye çıkmış. Muhsin Ertuğrul’un İstanbul Dram Tiyatrosu’nda sahneye koyduğu oyun, 1 Ekim 1959 gününden başlayarak 200 kez aralıksız sahnelenmişti. Engin Cezzar Hamlet’i oynadığında 24 yaşındaydı. Oyunu tiyatro âşığı bir arkadaşımla, daha sonra kendisi de ünlü bir tiyatro adamı olacak olan Mehmet Ulusoy’la birlikte izlemiş, izlemeye doyamadığımızdan iki kez daha gitmiştik Dram Tiyatrosu’na. ‘‘Engin Cezzar’ı Takdimimdir’’de bir serüven kitabının lezzeti var. Görece kısa, dolayısıyla kolay okunan bölümler halinde hazırlanmış kitapta Engin Cezzar’ın renkli yaşamına tanık olduğunuz gibi bu yaşamda yer alan Jane Fonda, Marlon Brando, James Baldwin, Elia Kazan, Don Chery gibi tanıdık kişilerle de buluşuyorsunuz. ??? İkincisi, Prof. Dr. Türkel Minibaş’ın Cumhuriyet Kitapları’ndan çıkan ‘‘Bu Kez Düşmanın Adı: Terör’’ adlı kitabı. Minibaş, 1990’ların ikinci yarısından günümüze kadar Cumhuriyet’teki ‘‘Gözucuyla’’ köşesinde yayımlanan yazılarından özenli bir seçki yapmış. Usta karikatürist Tan Oral’ın çizgileriyle katkıda bulunduğu 628 sayfalık kitap özellikle ‘‘küreselleşme’’ ve ‘‘yeni dünya düzeni’’nin insanlık için oluşturduğu tehdidi ‘‘iyi anlamak’’ isteyenlerin başvurabilecekleri önemli bir kaynak. Yazar, kitabı 15 ana başlıkta hazırlamış, ‘‘Haritalar Yeniden Çizilirken’’, ‘‘Yağma Düzeninin Hukuku’’, ‘‘AB: Yaklaşırken Uzaklaşan Düş’’, ‘‘Dönemeçteki Ülke: Türkiye’’, ‘‘Bağımlılığın Yol Haritası’’, ‘‘Enerji Paylaşımında 2005’in Vesayet Rotası’’, ‘‘Küreselleşirken Yoksullaşmamak’’ gibi başlıklar altında toplanmış makalelerin her biri güncel uluslararası gelişmelerin arka planlarını aydınlatmada yol gösterici bir belge. Sevgili dostumun kitabı, güncelliğini uzun bir süre yitirmeyecek bir yapıt. ??? Okuduğum üçüncü kitap ise yalnızca sözleriyle değil, edimiyle de gerçek bir hayvansever olan Bekir Coşkun’un Doğan Kitap’tan çıkan ‘‘Ben Pako’’ adlı kitabı. Kitap, yazarın Hürriyet gazetesinde artık hayatta olmayan köpeği Pako’nun ağzından yazmış olduğu 71 yazıdan oluşuyor. Her yazıda bir öykü tadı var ve her öykü insanı duygulandırıyor. ‘‘Ben Pako’’, özellikle çocuklara önerilmesi, okutulması gereken, sevgiyi, sevmeyi öğreten bir kitap. Milyonlarca hayvanın boğazlanmaya hazırlandığı şu günlerde çocuklara verilecek anlamlı bir bayram armağanı. Sevgili Bekir Coşkun, kitabının telif gelirlerini Meliha Yılmaz Vakfı Hayvan Barınağı’na bağışlamış. Kendisine bir hayvansever olarak teşekkür ediyorum. ??? Hafta sonlarıyla birlikte önümüzde uzunca bir tatil var. Bu günleri kitap okuyarak, müzik dinleyerek, doğada dolaşarak geçireceğim. Bu günleri hep yapmak isteyip de yapamadıklarımızı, ertelediklerimizi gerçekleştirerek değerlendirelim. Tüm okurlarıma mutlu bir bayram diliyorum. (eposta: dkavukcuoglu@superonline.com) SESSİZ SEDASIZ (!) Hem Köy Enstitüleri, hem Batılı eğitim HÜRRİYET gazetesinin İslamcı kalemlerinden Ahmet Hakan son günlerde fikir üretmek adına epey döktürmeye başladı. Ahmet, ‘‘Köy Enstitüleri putunu yıkalım’’ demiş ve çünkü Köy Enstitüleri ‘köylüsün sen köylü kal’ projesiymiş. Işık İşgüden merak ediyor: ‘‘Fakir Baykurt, Mustafa Ekmekçi, Tahsin Yücel, Mahmut Makal, Talip Apaydın ve daha niceleriyle en az 30 profesör niye köylü kalmadılar da ünleri ülke sınırlarını bile aştı?’’ Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Ahmet, ‘‘Hikmetyar niçin eleştiriliyor anlamıyorum. Kılığına bakıp Hikmetyar’ın tipik bir molla olduğunu zannetmeyin. Hikmetyar, Batılı bir eğitimden geçmiş değerli bir elektrik mühendisidir’’ diye yazmış. Türker Ercan soruyor: ‘‘Necmettin Erbakan, Süleyman Demirel, Turgut Özal da mühendis, üstelik ‘Batılı eğitimden geçmiş mühendis’ değiller miydi?’’ Ahmet oğlum, aklına gelenleri fikir sanıp kaleme sarılmadan önce Ertuğrul’a bir danış, sonra sen yine ne istiyorsan yazarsın! 2006’da Türkiye’yi nadasa bırakalım. 2007 daha verimli olsun! ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ‘Bayram’ı Bekleyenler... Anadolu’da ‘‘bayram’’ların güzelliği ‘‘insani ilişkiler’’indedir... En temiz giysiler, ‘‘Batılılar’’ gibi sadece ibadet için değil; ‘‘büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden’’ öpmek için giyilir... ‘‘Bayramlaşmak’’ da küskünlerin barışması; ‘‘nefret’’in yerini ‘‘sevgi’’nin almasıdır... Hele ‘‘bayram ziyareti’’nde ev yapımı ‘‘likör’’lerden bir kadeh ikram etköklerimiz’’le dertleşmiş olursunuz... Hasankeyf, 30 yıl önceki ‘‘çağdışı’’ anlayışın Ilısu Barajı projesinde ısrar edilmesi yüzünden bu bayramda da ‘‘yas’’lı... Yusufeli’nin baraja kurban edilemeyeceği ‘‘yargı kararı’’na da bağlandı. Ne var ki Çoruh Vadisi’ne kültür ve çevre mirası olarak değil; sadece ‘‘enerji kaynağı’’ olarak bakanlar, hukuku ‘‘atlatma’’ peşindeler... ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI Ya, Allianoi kaç lira? mek, ‘‘hatırlanma’’ya teşekkür değil midir?.. Ve tüm bu insani değerler ‘‘bize’’ aittir... Yine ‘‘Batılılar’’, örneğin o çılgın ‘‘karnaval’’larında bile sadece ‘‘eğlenme’’nin doruğunu yaşamakla yetinirler... Bizim bayramlarımızda ise özellikle ‘‘yas evleri’’ yalnız bırakılmaz; hatta derdi olanlarla ‘‘dertleşmek’’, eğlenceden çok daha fazla ‘‘huzur’’ verir... ??? Bu eşsiz geleneğimizi, gelin ‘‘bayram gezileri’’lerimizde de sürdürelim... Gideceğimiz yerleri belirlerken, ‘‘insan sıcaklığı’’nı özleyenleri, ‘‘bayram yapmak’’ isteyenleri yeğleyelim? Örneğin, bugünlerde Ege’de iseniz Allianoi’yi, Doğu Karadeniz’deyseniz Yusufeli’ni, Güneydoğu Anadolu’da iseniz Hasankeyf’i sevindirin... Böylece, hem ‘‘Anadolu büyükleri’’ni ziyaret etmiş; hem de bu topraklara yakışmayan ‘‘uygarlık yoksunu’’ barajların suları altında kalmaları istenen ‘‘kültür Allianoi ise en ‘‘huzursuz’’ olanı... Yortanlı Barajı 2001’deki SİT ilanına rağmen ‘‘hukuk dışı harcamalar’’la tamamlandı. Buna rağmen en geniş desteği ‘‘Paralar boşa mı gitsin?’’ diyerek yayın yapan ‘‘bölge basını’’ndan görüyor... Bu nedenle bayramda Allianoi’yi şenlendirmek, hatta ‘‘elini öpüp’’ 1800 yılın akıl ve yaratıcılık öyküsünü kuşaktan kuşağa anlatmasına duacı olmak, bu ‘‘bilge’’ kente herkesin bayram armağanı olmalı... Dilerseniz, Halim Yazıcı’nın yeni şiir kitabı ‘‘Âşıkhava Sineması’’nı da yanınıza alabilir, ‘‘anıtsal çeşme’’nin kulağına ‘‘Allianoi Venüsü’’nü okuyabilirsiniz: ‘‘bir taşı kaldırırsan eğer ait olduğu toprağından büyük bir yalnızlık düşer boşluktan boşluktaki yalınayak izler bu yüzden uyutmaz geceleri taşın geleceği ile oynayan kirli elleri. ‘’ kamilmasaraci?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hayatepik?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 8 Ocak www.mumtazarikan.com ‘Hesaplı kitaplı’ düşler... Kimi dostlar günlerdir soruyor; ‘‘Aydınların TCK’deki 301. maddeye karşı Orhan Pamuk’lu dilekçesini neden imzalamadın?..’’ Yanıtı için; ‘‘Çünkü imzam istenmedi...’’ desem de ısrarlılar: ‘‘Neden senden istenmedi?..’’ Düşünüp de bulduğum, olası ‘‘tek gerekçe’’yi özetleyeyim... Orhan Pamuk’u, ‘‘Kar’’ romanında ‘‘Kars’’a haksız ve gerçek dışı olarak ‘‘köktendinci’’leri yakıştırdığı için eleştirmiştim. Çünkü yoksul ama ‘‘kibirli’’ Kars’ın en değer verdiği özelliği ‘‘Cumhuriyet Devrimi’’ne olan bağlılığıydı... Bugün bile düğünlerinde, ünlü ‘‘Hoş gelişler ola, Mustafa Kemal Paşa’’ türküsü çalınır, söylenir, oynanır... Bunu gözardı etmeye ne Orhan Pamuk’un ne de ‘‘yandaşları’’nın hakkı vardı... İşte o yazılarıma, Cumhuriyet gazetesinden sadece Oral Çalışlar tepki göstermiş ve demişti ki: ‘‘Bir romancının düş özgürlüğü de olmasın mı?...’’ Belli ki Oral, şimdi de yazdığı bildiriye ‘‘imzacı seçme özgürlüğü’’nü kullandı... Belki de yine ‘‘Kar’’ı anımsamamdan çekinmiş olmalı ki haber bile vermedi... Ancak iyi de etti... ‘‘Özgürlükler’’i her koşulda ‘‘ödünsüz’’ savunmakla geçen yıllarıma, sadece ‘‘hesaplı kitaplı düşler’’ için zaten ihanet etmezdim... oekinci?cumhuriyet.com.tr 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Gönül ok1 şayıcı söz. 2/ Kırık kemik 2 leri bir arada 3 tutmak için 4 kullanılan, tahta gibi düz 5 nesne... Ku 6 maşla astar 7 arasına konularak giysinin 8 dik durması 9 nı sağlayan 1 2 3 4 5 6 7 8 9 kolalı bez. 3/ Leton1 D Ü Z GÜ N K A ya’nın para birimi... V A R İ S Büyük bakraç. 4/ 2 Ü R E Utanma, hayâ... Kir 3 Z E M B E R E K Z İ L li işler yapan çetenin 4 G B A Z D E R İ başı. 5/ Japonlara öz 5 Ü V E Z İ P gü çiçek düzenleme 6 N A R D E R E Z E İ K A sanatı. 6/ İri bir hıyar 7 cinsi... Bir nota. 7/ 8 K İ K İ R İ K R Kayık, mavna ve kü 9 A S L İ P A R İ çük gemilerin kalafata çekildikleri yer... Eski dilde eşek. 8/ Atılgan, gözü pek... Halat gibi örülmüş iplik çilesi. 9/ ‘‘Çobanaldatan’’ da denilen, uzun kuyruklu bir kuş. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İri ve boru biçiminde beyaz ya da sarı renkli çiçeği olan bir süsü bitkisi... Yarık, çatlak. 2/ ‘‘Denizayısı’’ da denilen bir tür fok... Kraliçe. 3/ Çelikçomak oyununa ve bu oyunda kullanılan değneğe verilen ad... Tuzlanıp kurutulmuş yiyecek. 4/ Polonya’nın plaka imi... Maharet. 5/ Doğu Karadeniz’in dağlık kesimlerinde yaşayanların giydiği, bacağı çorap gibi saran bir tür çizme. 6/ Saygınlık... Uzaklık işareti. 7/ Bataklık gazı... Saz ya da kamıştan yapılmış kulübe. 8/ Yüce, yüksek... Harman yerindeki tahılın taş ve toprakla karışık kalıntısı. 9/ Hizmet hayvanlarının ayağına çakılan demir... Kuytu ve sıcak yer. ÜMRANİYE 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN MENKULÜN AÇIK ARTIRMA İLANI Dosya No: 2005/5240 Tal. Bir borçtan dolayı rehinli ve aşağıda cins, miktar ve kıymetleri yazılı menkul mal açık artırma suretiyle satışa çıkarılmıştır. Birinci artırma 01.02.2006 tarihinde, saat 11.00’den 11.10’a kadar Vatan cad. Sevinç Sokak No: 43 A. Dudullu/Ümraniye adresinde yapılacak ve o gün kıymetlerin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış ve paylaştırma masraflarını geçmek şartı ile teklifte bulunana ihale olunur. birinci artırmada böyle bir alıcı çıkmaması halinde 06.02.2006 günü aynı yer ve saatler arasında 2. artırma yapılacak kıymetlerinin %40’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış ve paylaştırma masraflarını geçmek şartı ile teklifte bulunana satılacağı; rehnin satış bedeli üzerinden %18 KDV’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği, masrafı verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği, fazla bilgi isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla icra memurluğuna başvurmaları ilan olunur. 5 Ocak 2006 Muhammen Kıymeti: 10.000.00.YTL. Adedi: 1 Cinsi (Mahiyeti ve önemli nitelikleri):: 34 TZ 5429 plaka no’lu, Ford marka, Transit Dizel 100 tipinde, İnci Beyaz renginde, 2000 model Kapalı Kasa Kamyonet niteliğindeki araç. Basın: 1013 CUMHURİYET 17 K