25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 EYLÜL 2005 CUMARTESİ SOYLEŞI 'Türkiye dogmalaraitildi' Gazi UnfoersitesiRektörüProf.Dr. Kadri Yamaçy üniversitelerin devrimciveaydınlanmacı dünyagörüşününyanında olmadığııu söyledL Kadri Yamaç "Dinsel eğitimin önplanageçmesiyle Türkiyebugün çokfarklı noktalarda" dedi AIİEKBERATAŞ G anÜni\ersıtesı RektörüProf.Dr.Kadri Yama<ç. Cumhuri\et devrimlerine ve Atatürk'ün bızlere ilettiği düşüncelere karşıır, yaklaşık 50-55 yıldır dinsel söy- lemlerin \e dinsel efitımın 6n plana geçmesiy- le, Türtdyenınbugünçok faıkh noktalara ıtüdiğıni söyledı. 'Türldye iiniversiteteri bugün maalesef Cumhuriyet ünhçrsitderimn 1933 reformuyla başlayan devrirnci dünya göriişünün, Aydmlân- macı bir dünya gorüşünün çokistediğim, arzula- dığım şeküde yanıiMİa >er akmamaktadır' diyen Yamaç, bilginin meta dışına çekilmesi ve insan- lığın, kamunun ortak yararı haline getirilmesi gerektığinı ıfade ett. - 18. yüzyü Aydınlanma filozofü Immanuel Kant, insanın kendi aklıuı icuUanma cesaretini göstermeanin ayduüanmanııı parolasıoMuğunu söyiemişti. Aklrn ba&ımsızkuBanılması çağdaş ve evrensel kıilrür ohışturma ediniminin de ana ek- senini oluşturur. Atatürk, çağdaş, laik vç evrensel düşüncenin bagımsız aküla sağlanabileceğini gös- termiştir. Güniimiizde bu temdniteülderdenuzak- laşıldığına skça tanık ohıyoruz. Bu uzaklaşma- nın ortadan kaldmhp Atatürk düşüncesine ve la- ik cumhuriyete bağh issanlar topluluğunun ku- rulması konusunda neler sö>iersiniz? Prof. Dr. KAJ)Rİ YAMAÇ: Büimın dünyada- ki gelışunı başlangıçta din ve felsefe ilişkisi ile birlikte seyretrnistir. Antik "Yunan'danbaşlayıp dü- şünecek olursak,bilim felsefeyle ıç ıçeyürümüş- tür. Aydınlanmayla birlikte bilimin ve bilimin al- güanışının gökyüzünden yeryüzüne indirildiği- ne tanık oluyoruz. Bihmın gökyüzünden yeryü- züne indirilmesıyle birlikte insan akluıın -meta- fızik anlamda değil, deneyvegözleminönplan- PORTRE /PROF. DR. KADRİ YAMAÇ Prof. Dr. Kadri Yamaç 1958 yılında Ankara'da doğdu. 1976-1982 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fa- kültesi'nde tıp eğitimi aldı. Uzmanlık alanlan iç hastalık- lan ve hematoloji olan Prof. Dr. Yamaç, Türk Hematoloji Derneği, New York Academy of Science (NYAS), The In- ternational Society for Hematotherapy and Graft Engi- neering (ISHAGE), European Hematology Association (EHA), Kan Merkezleri ve Transfüzyon Derneği üyesidir. 2004 yılında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tara- fından Gazi Üniversitesi Rektörü olarak atandı. da olduğu- Ayduüanma hareketi başlamıştrr. Ay- dınlanma hareketinin pek çok unsuru vardır; sa- natta, edebiyatta... Cumhuriyet devrimlerine ve Atatürk'ünbize iletmiş olduğu düşüncelere kar- şın, yaklaşık 50-55 yıldır dinsel söylemlerin ve dinsel eğitimin ön plana geçmesiyle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türkiye Cumhurıyeti ulusu bugün çok farklı noktalara itilmiştir. Bu du- rum geleceğirrıiz açısmdanson derece tehdit edi- cıdir. Aslında, dinsel ınanış bakımından Islami- yet düşüncesinin ağırlıkta olduğu Ortadoğu coğ- rafyasmda yaşadığımız düşünüldügünde, bu, sa- dece bugünbaşlayan birsüreç değıldir. Gazafi'den başlayan bir süreç içerisinde maalesef Doğutop- lumlan dinsel dogmalann egemenlıği altına gir- miştir. Doğunun dogma içerisine girdiği bu sü- reç, Islamın siyasal alana çekilmesiyle birlikte iv- me kazanmış, bizim için gittikçe daha büyük bir tehlike haline gelmiştir. Bu, düşünce dünyamı- zı, bilim dünyarruzı etkilemektedir. Bunu söyle- mek gerçekten utanç verici ama, "Kutsal krtap- tayazıyorsazaten öğrenmeye degerekyoktur" gı- bıbin yıl öncesinin Gazali söylerrune, günümüz- de, bu ülkede, bu coğrafyada pek çok insan ina- nır hale gelmiştir. Bu kötü koşuüara karşuı, ül- kemızin hâlâ, çok zınde, dinâmik, aydınlanma- ya inanan bir gücü olduğuna inanıyorum. Bu bağlamda da Atatürk'ün devrimleri ve laik dün- ya görüşü bizim için kesinlikle ödün veremeye- ceğimız ükelerdir. Ülkemizin geleceğinin, hatta var olusunun temelını de burada görüyonım. - Üniversitelerin Atatürk aydınlanmasına sa- hipçdanadaüsâendUderisorumruluklar nderdir? ATATÜRK'ÜN BAŞARISI - Üniversiteler Batı'daki yapılanmalanyla ol- sun, Doğu'daki yapılanmalanyla olsun daüna toplumlarda çok önemli bir rol üstlenmışlerdir. Bu bakımdan siyaset-üniversite ilişkileri hep önemli olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti'nin ku- rulmasıyla birlikte 1933 Üniversite Reformu çok önemli bir adımdır. 1933 yılında Darülfunun'un kapatılıp Istanbul Üniversitesi'nin kurulduğu aşamada Türkiye Cumhuriyeti üniversiter alan- da yeni bir yapılanmaya gıtti. Atatürk orada, bi- zim bugün bile beceremediğimiz bir şeyi gerçek- leştirdi. 1933 yılında Atatürk, o sırada Nazi Al- manyasrndan kaçan büim insanlanna ünrversi- telerin kapısını açarak beyin göçünü tersine çe- virmiştir. Bu, 1933"ü, o dönemin Italyası'nı Al- manyasrnı hayal ettiğinizde insan aklının alama- yacağı bir öngörü. 1933'te gelen Hirsch'ten tu- tun Frank'a kadar pek çok bilim insanı sayesin- de 1950'lere kadar Türkiye Cumhuriyeti üniver- siteleri gerçektenAydınlanma yönünde çokönem- li gelişmeler sağlamışlardır. Günümüzde ümversıteler sonımluluklannıye- terince yerine getinyor mu derseniz, buna çokaçık bir şeküde şu cevabı verebüirim: Türkiye üniver- siteleri bugün maalesef Cumhuriyet üniversite- lerinin 1933 reformuyla başlayan devrimci dün- ya görüşünün, Ayduüanmacı brr dünya görüşü- nün çok istediğim, arzuladığım şeküde yanında yer alamamaktadır. Bır şeyle gurur duyanm, ya- lon zamanlarda Cumhurbaşkanımızın Türkiye Cumhunyeti'nın temel ilkeleri konusundakı ka- rarhhğı sayesinde, Türkiye'de bugün üniversite- ler, Cumhuriyetintemel ilkelerine ve laikliğe sa- hip çıkma konusunda önemli bir noktada bulun- maktadır. Fakat bütününe baktığınızda, öğretim üyelerirünyüzyülar öncesine dayanan dogmatik, tutucu görüşlerinden ne kadar uzaklaştığı aynca tartışüması gereken bir konudur. Bu konuda, ül- kemizin, coğrafyamızın getirdıği özellüder üni- versitelerimize ve öğretim elemanlanna da sin- mektedir. Bu anlamda Türkiye Aydrnlanmasın- da ben son 50 yıl içerisinde ciddi zayıflıklar doğ- duğu düşüncesinde>im. 'Bilim meta haline gelmemeli' - Sizce üniversitenedir,büinı insa- nı nasıl obnabdır? - Üniversitenin ne olduğunun tanı- mını yapmak gerçekten hem kolay hem de çok zordur. Tarihsel değişim, dönüşüm ve gelişim süreçlerine bak- tığımızda üniversitenin tanımı yapüa- büir. Üniversite, insanlan bir mesle- ğe hazırlayan, gençlerimızı hazırla- yan bir kurum olarak algılanabilir. Bunu eğer böyle algüayacak olursak, sadece hekim yetiştirilir; sadece mü- hendis yetiştirüir. Benim üniversite- ye bakışım tek yönlü degüdır. Üniver- site konusunda, benim kesin görüşüm şudur: Üniversite sadece teknisyen yetiş- tiren, yanı bir alanın uzmanını yetiş- tiren bir kurum olmamahdrr ve ola- maz. Üniversite. aynı zamanda, top- lumsal duyarlılığı olan, ülke sorunla- n üzerine kafa yoran, insanlarla üiş- ki kurmayı becerebilen, sosyalleşmiş kişilerin oluşturulduğu, entelektüel gelişirrun verildigi bir kurum olmak zorundadır. Bilim insamnın tanımı da hemen yapılacak bir şey değildır. An- cak büim insamnın olmazsa olmaz birözeüiği, dogmanındışındakalma- sıdır. Büim insanı, dinsel veya başka herhangi bır dogmaya bağlı olmayan insan demektir. Şu anda üniversite çevTelerinde yaşanan sorunlann bir kısmının temelinde, insanlanmızın bazı dogmalan kabul etmesi yatmak- tadır. Türban olayında olduğu gibi. Büim insanı biçbir şe>i dogma olarak kabul edemez. BLCİINSANLIĞIN ORTAK MALI -Yayguıağ(internet) ortamında ya- >Tmlanan "Unjversite veTophım" der- gsinde tarüşüğınız bir konu da 21. yizyüda biBrn insanmın özerkliği so- lunudur. Bu sorunlannkaynağmda ne- Itrin oldıığuau ve nasıl çözülebileceği- ri düşünüyorsunuz? -Bugün derii toplu teknolojıye dö- lük bir araştrrma yapmak ıstediğinız- ce yüz binlerce Yeni Türk Lirası'na fereksinme duyuluyor. Şımdi tüm tünyadaki gelişmelere baktığmuzda niz yıl öncesine göre bilim insanı ıraşttrmalarıı desteği bakrmından naddı kaynak sağlayıcılarma bağım- ı hale gelmeye başladı. Bu, bugün Iurkiye'de henüz çok hıssedilmiyor. \ncak Batı ûlkelerinde, Amerika gi- n kapitalizrnın beşiği olan bir ülke- ie büe, bu kcnuda ciddi eleştirel ya- olar çıkmakta. Iddia şu: Büim insan- an artüc destekleyici şirketlerin, ku- rumlann ekseni haline gelmiştir. Bir tonuda da a«;ık olanbir noktavar: pa- rayı veren düdüğü çalar deyışiyle, kim lestek veriyorsa, kendi istediği doğ- rulruda araşiırma yapılmasını talep sdiyor. Bilim insanı bu konuda sıkış- mış durumda Parabulamazsa araştır- ma yapamıyjr. Büyük bir araştırma yapmak için destekleyici bulmak zo- nında. Destddeyici diyor ki, sonuç- MEDYA SUÇLU Prof. Dr. Yamaç, "Türkiye Aydınlanması'nda son 50 yıl içerisinde ciddi zayıflıklar doğduğu düşüncesindeyim" lannı bana vereceksin. Büim insanı- na "Bunu yap, parası bu, sonuçlarun bana ver" deniyor. Oysa bılgı üretı- lir, bu insanlığın ortak malıdır. payla- şıhr. Burada bir kıskaç \'ar. Ben kısa vadede bugünkü dünyanın sosyal, si- yasal, ideolojik, ekonomik yapüan- ması içerisinde bir çıkışın zor olduğu- nu düşünüyorum. Buradan çıkış, bilimin meta haline gelmemesiyle, metalaşma sürecinin bir şeküde seçeneklerirun yaratüma- sıyla olanaklı olacaktır. Yann değişir mi? Zor. Ancak bilginin meta dışına çekilmesi ve insanlığın, kamunun or- tak yaran haline getirümesi önümüz- dekı 5-10 \ılda mutlaka olacaktır di- yorum. Üniversitelerin vartak alanlannın başuıda AR-GEgehnektedir. Bu alan- da ne gibi projeler içindesmiz? - Şu ana kadar Gazi Üniversite- si'nde bu alanda ıki konuda çokönem- li mesafe katettik. Binncısı, Ankara Sanayi Odası ve KOSGEB ile birlik- te bir protokol imzaladık ve TEK- MER olarak biluıen Teknoloji Mer- kezi'ni kurduk. Teknoloji Merkezı, küçükve orta öl- çekli sanayi işletmeleriyle bu alanda çalışma yapan, başta bizim Teknüc Eğitun Fakültesi ohnak üzere ortak araştırmaların yürütülmesı ve proto- tiplerin, öncütıplerin, modellerin oluş- turulmasıyla ügili çalışmalar yürüte- cek.Cok önemsediğimiz bır konu da Gazi Ürüversitesı'nin geç kaldığı bir alan olan TEKNOPARK'tır. Şu anda Gazi Ünrversitesı TEKNOPARKpro- jesi tamamlanmış durumdadır. TEK- NOPARK'ı Gölbaşı'ndakurduk. Hdm gibi TEKNOPARK'rn açıhşı da ger- çekleşecek diye düşünüyorum. - tniversitelerimizin yeni öğretim yıtanmbaşlayacağışugûnlerdeiletme- mizi Ktediğiniz bir mesajuuz var mı? - tletmek istediğim tek mesaj şu olacaktır: Türk ulusu kendisini için- de hissettiği Aydınlanma karşıtı tüm girişımler karşısında hiçbir zaman umutsuzluğa düşmesin. Siz, biz, he- pimizburadayız. Türkiye Cumhuriye- ti'nin temel ükelerinden, Mustafa Ke- mal Atatürk'ün devrimlerindenve Ay- dınlanmayönünden hiçbir zaman dö- nülmeyecektir; dönülmesı söz konu- su değüdir. Bunun için siz oradası- 'Bilimselyayın üretime dönüşmelV - Nasü bir bilim poütikası. çe\Te>e. topluma ve insanh- ğa karşı sonımluluklannı yerine getirebUir? - Pek çok ortamda Türkiye'nin biürn poütikası olma- dığı söyleniyor; aslrnda Türkiye'nin bir büim politi- kası vardır. Bunu beürleyen kurumlar da vardır. Bun- lar açıklanmaktadır. yayımlanmaktadır. Kritik nokta, bilim pohtikalarının ulusal çücarlarla ne kadar örtüş- tüğü, neyi büim politikası olarak gözettiğinizdir. Son 20 yıl içerisinde üniversitelerden beklenen çok ege- men bir arüayış v^dır: Yayın üret. Çok güzel, yayın üretirsın. Pekı yayının teknolojiye dönmesi, üretime dönmesi ve ulusa çücar sağlaması ne olacak? Bilgi sa- dece bilgi üretilsin ve makale yazüsın diye üretilmi- yor ki... Bundan topluma, insanlığa bir katb olsun di- ye düşünülüyor. Ulkemizde bakıyorsunuz yükseköğ- retime dayatüan -atanma yükseltme ölçütlerinde de böyle kullanüıyor- makale üretmek. Bazı büim daüan vardrr, matematik ve felsefe gibi, bunlann doğrudan üretime dönmesi beklenmez. Ama öyle alanlar vardır ki, büim politikası ülkeye bir şeyler getirmek zorundadır. İnsanlığa bır şeyler getir- mek zorundadır. Ülkemizin büim politikasında yakla- şüc son 20 yüa ait gördüğüm en büyük hata budur. Ülke kaynaklan sadece 5-10 yıl önce yapıbnış araştır- malann tekranna ve bunlann yükseltme ve atanma amacıyla kullanılmasına yönlendirümektedir. Burada ülke kaynaklanna yazık olmaktadrr. Başta Ameri- kada ohnak üzere "güdümlü araştırma" ka\Tamı vardır. Yani rastgele değil. Plarüanmış, o ülkerun ge- leceği için gerekli olduğu düşünülen alanlara paralar, kaynaklar aktanlır. Bizim bu alandaki önemli sorunu- muzun bu olduğunu düşünüyorum. Türkiye yayın sı- ralamasmda kırk beşincüücten on dokuzunculuğa gel- miştir. Ancak yayın sıralamasrnda daha önde yer aldı- ğrmız bizden geride öyle ülkeler vardır ki, ihracat ürünleri arasrnda sana>i ürünleri, üeri teknoloji ürün- len daha ön planda yeT almaktadır. Burada bizun ka- çrrdığmıız çok önemli şeyler vardır. 'Batı'nın amacı dili kullanarak bağımsızlığımızı elegeçirmek' - Bir sempozyTim konuşmanızda (Sağ- bk Bilimkri'nde SüreB Yayıncüık 3. Ulu- sal Sempozyaımu)şunlansoylüyorsunuz: 'Bu satırlannyazarı yabancı dizınlere gi- ren makaleyayımlanmasına değer vermek- tedir. Ancak bu dunım dÜ devrimimizle başlayan Türkçe'nin yükseüşine ve Türk- çe'nin büim dili olarak taşıdığı ve geliş- tirihnesi gereken değere hançer Mirma- ya dönüşmemelidir.' Oysst, ulkemizdeson yirmi-vinnibeş\AJa yaşananohımsuztuk- lardan.düimizehançervurulduğunu söy- lemekolanakhdır. Bunun tersine dönece- ği konusunda umuüu musunuz? - Şu anda ülkemizin bulunduğu duru- mu dü bağlamında değerlendirdiğimde gerçekten çok üzülüyorum. Dü bağımsız- lığın, ulusal egemenliğin esas ifadesidir. Ulkemizde uzunca zamandır yabancı dü konusunda bir hayranlık, bir aşağılık kompleksı egemendir. Bu konu kendisi- ni yayıncılık alanında, yükseköğretimde yabancı dilde öğretimyapümasuıda gös- termektedir. Bir üniversite yabancı düde eğitim yapıyorsa üstün üniversite olarak görülmektedir. Yabancı düde yükseköğ- retim Türkiye'ye kaüte gibi dayatümış- tır. Aslında bu dayatmanm gerisinde çok açüc şeküde bir kültürel egemenlik sava- şıvardır. Türkçe konusundabenim duyar- lı oluşumun çüaş noktası ulusal bağım- sızhktır. Düde egemenliğini kaybeden bir ülkeninbagımsız olduğunu söylemek zor- dur. Atatürk, bağunsızhğı kabul ettirdik- ten sonra birkaç konuyu ön plana çeker: Dü devrimini ve tarih konusunu. Çünkü çok iyi bümektedir ki, kendi düini kul- lanmayan, kullanamayan, kendi tarihine sahip çüonayan bir ülke bagımsız ola- maz. Üniversitelerimizde bugün maale- sefküreseUeşmenin bütün araçlannın bü- yük rolü vardır. Burada basının, televiz- yonların hatası vardır; suçu vardır. Tarih önünde de suçu vardır. Kendi dilimizi bir başka düle değiştirmeye doğru insanla- nmız zorlanmıştu"; itilmiştir. Bir başka dü sizde bu kadar egemen ve ağırlıklı ha- le gelmişse, o ülkenin kültürü, ideolojisi size daha çekici gehneye başlar. Bu do- ğal bir süreçtir. Bugün Türkiye'ye bir tn- güizce dayatması yapümaktadır; burada- ki hedef son derece açıktır. Bu, küresel- leşmebağlamında Bah'nınTürkiye Cum- huriyeti'ninbağırnsızhğını ele geçirmek için kullanabüeceği en iyi yöntemlerden birisidir. Benim Türk dili konusundaki duyarulığuıun özü burada yatmaktadır CUMARTESt YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Bir Ülkenin Fıyatı "Bir Ülkenin Fiyatı" 1967'de 27 yaşında öldürü- len Nikaragualı şairve gerilla Femando Gordillo Ser- vantes'in bir şiirinin başlığıdır? Yıllar önce şairin başka şiirleriyle birlikte çevirdi- ğim bu küçük şiiri ne kadar aradıysam bulamadım. Gordillo Servantes özetle, bir ülkeye fiyat biçite- meyeceğini soylüyordu? 68 kuşağının bu şehit şairinin şiiri nereden mi ak- lıma geldi? Türkiye haraç mezat satılmakta olduğundan. Geleneksel değerlere bağlı olduğunu iddia eden bir siyasal iktidar, bu alanda gelmiş geçmiş bütün yönetimlere rahmet okuturcasına, hiçbir engel, hiç- bir ölçü tanımaksızın ülkeyi satışa sunmuş durum- da. Türkiye'nin sahip olduğu bütün değerler satışıa. Parayı verenin yerii yada yabancı olmasının da öne- mi yok. Küreselleşen dünyada bu fark ortadan kalkmış görünüyor. Satılabilecek her şey satışta. Ülke yağmalanmakta. Görünürde satışa sunulan şeyler, maddi değerler. Fakat böylesıne dizginsiz, ölçüsüz, dengesiz, er- demsiz bir satış ahlakının, giderek ahlakın kendisi- ni de bir satış metaı durumuna gettrmesi kaçınılmaz olmayacak mı? Nitekim Türkiye, yakın ve uzak tarihinin belki en ciddiyetsiz, en çok değer yitimine uğramış bir dö- neminden geçiyor. Serbest piyasa ekonomisi diye adlandınlan düzen, Hoca'nın ünlü fıkralanndan bırindeki gibi, taşlann bağlandığı, köpeklerin salıverildiği bir yağma ve utanmazlık düzenı. Paranın egemenliği serbest? Emek ise tutuklu? Faşizmin ta kendisi değilse nedir bu? Ve bildiğimız faşizmden daha da korkunç olan, di- renmenin, başkaldınnın da bir türtü maya tutamayı- şı. Birleşik, büyük, ciddi bir güce dönüşemeyişi. Oysa dünyada da ulkemizde de bu uğurda nice özveri yaşandı, nice kurban verildi. Bugün gelinmiş olan nokta ise, denebilirse eğer, Türkiye toplumunun bir tür cıvıklık tiryakisi yapılmış olduğudur!.. Akıl, özveri, cesaret, ciddiyet, insanı insan yapan ne kadar erdem varsa yerierde sürünmekte. Sadece bır ortaçağ ideolojisi, akıl ve çağ dışı bir dayatma, toplumsal parçalanmayatutkal olmak id- diası ile, yurt satıcılarının elinde iki yüzlü bir uyutma, göz boyama ve göz korkutma aracı olarak toplum- sal dokuyu daha da parçalayıp zehiriemekte. Gençliğini 1960'lann umutlu, erdemli Türkiye'sin- de yaşamış biri olarak, ülkenin güle oynaya, davul zuma, düğün demek satıldığı, bu satışçı, bu tesli- miyetçi dönemde yaşıyor olmaktan acı duyuyorum. Ve böyie bir ortamda, toplumsal cıvıklığın bir par- çasınadönüşmekten, öfkemi, inancımı, 6O'lı yıllann armağanı o aydınlık aklı, umudu yitirmekten ödüm kopuyor. Bir ülkenin fıyatı var mıdır? Bugün Türkiye'yi haraç mezat satışa sunanlann ve yurtseverlik duygusunu hafıfe alan çok bilmiş yardakçılarının bu sonjya da olumlu yanıt verecek- lerinden kuşkum yok? Çünkü insanca değerler bir kez yitirildi mi yerleri- ne konulması güçtür. Ve bazı değerler rakama, fiyata indirgenemez. Ait olunan ülke böyle bir şeydir. Yukanda adını andığım Nikaragualı şair ve devrim- cinin "Bir Ülkenin Fiyatı" başlığını taşıyan şiirini bu- lamadım. Fakat bu yazıyı yine ondan çevirdiğim "Ş/mdı Biliyorsun Onun öldüğünü" adlı bir başka şiirte bitirecegim. Nikaragualı şehit şairi ve bizim 68 kuşağımızdan şehit arkadaşlarımı sevgiyle, saygıyla, özlemle ana- rak? "Şimdi biliyorsun onun öldüğünü/Biliyorsun ner- dedir mezan kardeşinin/Ve biliyorsun ona bir gö- •müt töreni yapılmadığını/Çünkü/Kalbindir onu ör- ren tek toprak/.../Bütün günlerimiz bundan böy- le/Onun mezannda filizlenen çiçeklehn içinden fış- kıracak." ataol b@cumhuriyet.com.tr. Faks:(0212)513 85 95 İLAN Batman ili, Merkez ilçesi, Tilmiz köyü, Bay- mata mevkiinde kurulu bulunan Fernas- Pasiner Ortak Girişimi'ne ait, yakrt olarak 6 No'lufueloil kullanan, 100 MVV mobil Ener- ji Santralına "emisyon izni" verilmesi için başvuru yapılmıştır. Söz konusu tesisin ya- yacağı emisyonlann hava kirienmesini olum- suz yönde etkileyip etkilemeyeceği bakımından 2872 sayılı Çevre Kanunu ve bu kanuna göre çıkarılmış olan, Endüstriyel Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetme- liği gereği; - Konu ile ilgili itiraz süresi 15 gündür. - Izin başvurusu ve ekleri 27.09.2005 ta- rihinden itibaren, Batman Valiliği, ll Çevreve Orman Müdürlüğü'nde incelenebilir. - Itirazlar inceleme süresi içerisinde, Bat- man Valiliği il Çevre ve Orman Müdürlü- ğü'ne yapılmalıdır. - İtiraz sahibi hazır bulunmasa bile gerek- çeli itirazlar, 15 günlük itiraz süresi dolduk- tan 1 ay sonra değerlendirilecektir. -100 kişiden fazla itiraz sahibi varsa, ka- rar ilan yoluyla tebliğ edilebilecektir. Duyurulur. Tesis sahibi: Femas-Pasiner Ortak Girişimi Adres: Elçi Sokak No: 21Y. Ayrancı/Ankara Tel: 0312 426 62 62 Batman Valiliği ll Çevre ve Orman Mü- düriüğü Tel: 0488 213 30 83
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle