25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 AĞUSTOS 2005 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ BASEV Çekilme planının uygulanması ilk bakışta Filistin'in zaferi olarak görülse de uzun vadede İsrail daha kârlı çıkabilir Ariel Şaron'ungizliplanı...• İsrail 'in bazı yerleşim birimlerinden çekilmeye başlamasıyla "Bölgedeki ikili mücadeleyi kim kazandı" sorusunun yanıtı aranmaya başlandı. Bu soruya ilk bakışta "Filistin" yanıtı verilebilir. Ancak îsrail Başbakanı Şaron'un Gazze'den fedakârlık ederek Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da ülkesinin gücünü arttırmayı amaçlayan gizli planı bu yanıtı geçersiz kılıyor. ALUF BENN G azze Şeridi'ndeki yerleşim birimlerinin îsrail tarafından boşaltıldığı şu günler- de bir konuda durum değerlendirmesi yapmak gerekiyor. Camp David'deki banş gö- rüşmelerinin olumsuz şeldlde sonuçlanmasının ardmdan başlayan Israil-Filistin çatışmasında, geçen beş yılda kim kazandı? Kim kimin bilın- cini yok etti? Verilecek en basit yanıt Filistinlılerin puan farkjyla mücadeleyi kazandığıdır Gazze'deki birçok dikımevi Filistin Kurtuluş Örgütü ve Ha- mas bayrakJan dikmekten başını kaldıramıyor. Her gün binlerce bayrak siparişi veriliyor. Çün- kü iki grup, nefret ettikleri Israillileri Gazze'den atmanın kazandıracağı krediyi kendi haneleri- ne yazdırmak için birbınyle yanşıyor. Filistin- liler zafer yürüyüşleri planlıyorlar. Israilliler ise kendi içlerinde bir çatlağın meydana gelmesi- nin, bir rüyanın sona ermesinin yasını tutuyor- lar. Ve.. ertesi günün getireceği tehlikelerden korkuyorlar. Öd tarafin çekişmenin başladığı dönemdeld du- rumlanyla bugünkü durumlan arasında yapıla- cak karşılaştırmada da Filisrin tarafi avantajh gi- bi görünüyor. Filistinliler Israil'in tüm yerleşim birimlerinden çekilmesini, Kudüs'ün başkent olacağı bir devlet kurmayı ve mültecilere geri dönüş hakkının \ erilmesini istiyorlardı. İsrail ise starükoyu sürdürmekte israr ediyordu. Ve Filis- tinliler adım atıp terörden vazgeçene kadar da birkaç santimetre bile çekilmedi. İsrail, Filistin'in bu adımına sonunda göz kırptı. Ve karşılığında Filistinlilerden bir şey beklemeden yerleşim bi- rimlerinin bir bölümünden çekilme karan aldı. Filistin'in durumunda diplomatik anlamda, "şok" nitelığinde bir değişikJik olmadı. Terör örgütlerine baskı yapıyor gibi görünül- se de bu gruplann saldın düzenleme açısından olanaklannda bir eksüdik olmadı. Filistin Dev- let Başkanı degişti. Bu koltuğa Mahmut Abbas oturdu. Ama bu da israil istediği için degil Ya- ser Arafat öldüğü için oldu. İsrailde temel değişiklik Israil'in konuya ilişkin duruşundaki temel de- ğişiklik ise Başbakan Ariel Şaron'un sonuçta ka- lıcı bir banş antlaşması imzalanana kadar yer- leşim birimlerinin hepsini elinde turma ve hat- ta yenilerini kurma isteğinden vazgeçilmesi, ge- ri adım atılması oldu. Bu istek Israil'in, izakRa- bin'in Şimon Peres'in Netzarim yerleşim bin- mini boşaltmaya dair önerisini reddettiği 1994'ten beri güttüğü politikanın özünü oluşturuyordu. israil yıllardır yerleşim birimlerinin kendi iç meselesi olduğunu ve bu konuda istediği gibi dav- ranabileceği görüşünü benimsemiş durumday- dı. Şaron bu konudaki duruşundan ikı kez taviz verdi. Ilki ABD'nin baskısıyla oldu. Yerleşim birimlerindekı ınşa çalışmalan durduruldu. Di- ğeri ise bu hafta başlayan çekilme planı. Tabii en izole edilmiş ve aşın uçtakı Israıllı- lerin yaşadığı birimleri de içeren tüm yerleşim birimlerinden "çeküinmesi" ve "çekUmmeıne- si" üzerinde inatla durmak, bu konularda diret- mek aptallıktı. Guş Katif, Netzarim ve Kfar Da- rom'da çıkan çatışmalarda yüzlerce Filistinli ve Israilli bir hiç uğruna öldü. Sorulması gereken soru... Bugün "Gazzezaten banş antlaşması imzalan- dığızamandaelimizdekalmayacaktr diye açık- lamalar yapan hderler o zaman neden geleceği olmayan bir bölgede varlıklannı sürdürmek için bu kadar ısrar ettiklerinı kendi kendilerine sor- malılar. Bu ısrann nedenı sadece yerleşimcıler ve onlann siyasi anlamdaki destekçileri arasın- da çıkacak çatışmadan çekinilmesi miydi? Filistinliler Israillilerin bilincini darmadağın etmeyi başardı. Birçok Israillinin bildiği gibi Başbakan Şaron da Gazze'den çekilmenin bir baş- langıç olduğunu ve gelecekte Batı Şeria'daki geniş bir alanı kaplayan başka yerleşim birim- lerinden de çekileceklenni biliyorlar. israil açısından durum böyle. Ancak Filistin- liler de bugüne gelene kadar öyle ağır bir bedel ödediler ki bu, intifadanın doğrudan neden ol- duğu zararlardan ağır bir bedel. israil yenilgiye uğratılamadı. Ve Savunma Bakanı Şaul Mofaz terör saldınlannın çekilme planı uygulanmadan çok önce kontrol altına alındığı, sayılarırun azaldığına ilişkin saptama- sında haklı. Ve tabii Filistin Devlet Başkanı Ab- bas'ın, selefi Arafat 'ın terörpolitikasını çoktan bıraktığına ilişkin saptamasında da... Filistinlilerin eski liderleri Arafat'ın Camp David'deki *ya hep ya hiç" yaklaşımı nedeniy- le ödedikleri bedel Israil'in dünyaca destekle- nen, çekilme adına attığı tek taraflı adım karşı- sında diplomatik kazanç sağlamaktan vazgeç- mesi oldu. israil çekilmenin takvimini, nerelerden ola- cağını tek başına belirlerken Filistinliler, Şaron'un, karşılığında Gazze'yi vererek Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da Israil'in gücünü, etkin- liğini arttırmayı amaçlayan gizli planı nedeniy- le sızlanıyordu. israil ve Araplar arasında yapılan tüm dip- lomatik önenler çatışmalann sonucunda ortaya çıktı. Ve sonuçta da güç dengelerini gözler önüne serdi: Bağımsızlık savaşı sonunda imzalanan banş antlaşması. Yom Kippur Savaşı sonunda Mısır'la yapılan banş ve ilk intifada sonrasın- daki Oslo Banş Antlaşması. Ikinci intifadaya son veren çekilme planı da yukandakilerle aynı denklemi ortaya koyuyor gibi görünüyor. Israil'in Batı Şeria'da kontrolünün sürüyor ve çekilme planının sınırlı bir alanı kap- sıyor olması aslında Filistinlilerin kazanım- lannın "lasmi" olduğunu, tabloya geniş açıdan bakıldığında çok da büyük olmadığını gözler önüne seriyor. Ancak burada asıl önemli olan nokta kesinlikle bu degil. Önemli olan taraf- lann, atılan bu adımın ardından bir başka savaş daha yaşamadan kalıcı bir banş antlaşmasına doğ- ru yol alıp alamayacaklan... (Haaretz, İsrail, 16 Ağustos) Bu kez demokrasi kazanmak zorunda • Filipin Devlet Başkanı Arroyo'nun 2004 Mayısı'ndaki seçime hile kanştırdığı iddia ediliyor. Bir soruşturma açılıp gereği yapılmalı. Ancak halk ayaklanmasıyla koltuğu terk eden Marcos ve Estrada döneminde yaşananlar yinelenmemeli. H alkın gücünün Fılıpınlı dikta- tör Ferdinand Marcos'u koltu- ğundan indirmesinin üzerin- den yaklaşık 20 yıl geçti. Marcos'un düşürülmesi o dönem kutlanacak bir şeydi. Ancak ikinci bir halkın gücü ayaklanması 2001 yılında ülkenın de- mokratik yolla başına geçmiş olan Devlet Başkanı Joseph Estrada'yı kol- tuğundan ettığinde kutlama yöntem- lerinin tadı, espnsi kaçmıştı. Kongre, anayasal hakkını kullana- rak Bay Estrada'nın yolsuzlukla yar- gılanmasını sağlayabilirdi. Bunu yap- mak yerine senatoda dava açılmasın- dan kaçınılan bir karar alındı. Hükü- metin devlet başkanının yaptıklanndan sonımlu tutmak gibi bir niyeti olma- dığını gören halk da işi kendi eline alıp halletmeye karar verdi. Bugün de buna benzer zorlu bir siyasi ortamla karşı karşıya Filipin. Estrada'nın boşalttığı koltuğa otu- ran Gloria Macapagal Arroyo, geçen yıl mayıs ayındaki devlet başkanhğı se- çinüerinde seçim görevlilerini etkisi al- tına alarak seçime hile kanştırmakla suçlanıyor. Gerçi durum böyle olsa da olmasa da Arroyo'nun ikinci bir dö- nem için seçimi kazanacağına inanan- lar çoğunlukta ama geçmişte devlet başkanlığı ofisinde çalışan bir memu- run konuya ilişkin soruşturmayı yürü- ten komisyona verdiğj ifade ortahğı iyi- ce kanştırdı. Bu memur seçim görev- lilerine Bayan Arroyo'yla yedikleri akşam yemeğinin ardından içi para dolu zarflar gönderildiğini söyledi. Bu iddia bazı bakanlann istifasına neden oldu. Cst düzey bir seçim görevlisi de ülkeden kaçtı. Ancak, Arroyo böyle bir yemeğin yendiğini inkâr ediyor. Arroyo hakkındaki iddia çok ikna edici gibi görünmeyebihr ancak kirlen- miş görünen siyasi ortamın temizlen- mesi içn konuya ilişkin şeffaf ve adil bir soruşturma yapılmalı. Burada se- vindirici nokta ortada geçmişte oldu- ğu gibi bir ayaklanma rüzgânnın es- mediği. Yapılan anketler Filipinlilerin bu sorunun demokratik yoldan çözül- • mesini istediği yönünde. Geçmişteki ayaklanmalarda büyük rolleri olan Ka- tolik Kilisesi ve ordu da şimdiye ka- dar tarafsızhklannı korudular. Slstemi değiştirmek istiyor Biz de bu kez sistemin işleyeceğini umuyoruz. Ama Arroyo maalesef id- dialara çok radikal bir değişiklik iste- ' ğıyle karşılık verdi. Devlet başkanlı- ğı sisteminden parlamenter sisteme geçılmesini istiyor. Çünkü, güvenoyu alamamasının -parlamenter sistemde ; seçim yapılmadığı yıl güven oylama- sıyapıhyor, güvenoyu alamayan lider koltuğunu kaybediyor- kendi çıkarla- nna yargüanmasmdan daha az zarar ve- receğini düşünüyor. (Devlet başkanlı- ğı sisteminde liderler yargıya sevk j edildiklerinde koltuğundan oluyor.) j Sistemi değiştirmek sorunu çöze- ceğe benzemiyor. Filipinlilerin büyük j çoğunluğu Arroyo'nun istifa etmesi- j ni veya yargılanmasını istiyor. Siste- mi değiştirmek günümüzde ona karşı artan antipati ve güvensizliği yok et- mez. Yabancı yatınmcının ona ve ül- keye olan güvenini de arttırmaz. Arroyo siyasi anlamda reform yap- mak isriyorsa seçim sistemine odak- lanmalı. Oylann elle sayümasından otomatik sisteme geçilmesi, kampan- yalara yapılan desteğin kimden geldi- ğinin incelenmesi. seçmenin eğitilme- si öncelikli konular olmalı. Ayaklanmalar yolsuzluğun nadiren önüne geçer. Çoğunlukla da demok- ratik kurumların gücünü azaltır. Kol- tuktan olmama adına verilen devlet başkanı çabalan da bir yarar sağla- maz. Filipinler'de halkın gerçek gü- • cünü mü görmek istiyorsunuz? O za- j man yapılması gerekeni yapın. De- , mokratik sistemi çahştınn! (Hashington Post, 19Ağustos) Savaşı durdurmak değü, engellemekgerekl Muson\ağmurlanHindistan'dahayaQfelçedi- y o r tikenin birçok bölgesinden Kalkütah çift- çininkine benzer görüntüler yansryor. Binlerce Hintli evlerini. dükkânlannı mümkün olduğu kadar az hasaıia kurtarabilmek için elkrine geçen ne varsa -şişe, ko- va, plastik bidon- biriken sel suyunu boşaltmak için topluyor. (AP) STAN MOORE S iyasi partiler sürmekte olan savaş- lan durdurmak için yeterli siyasi güç veya dürüst anlamda isteğe sahıp değiller. Zaten başlayan savaşlarda durum öy- le kontrolden çıkıyor ki durdurmak ne- redeyse olanaksız hale geliyor. Bu, sa- vaşı durduramamanın en önemli neden- lerinden biri, savaş savunuculuğu yap- manın siyasetçilere getırdiği maddi çı- karlar. (Siyasetçiler genellikle askeri har- camalardan çıkar sağlıyor.) Banşı sağlayanlar ve sürdürmekle gö- re\li olanlar bu nedenle baş- layan bir savaşı durdurmayı değü, savaşınbaşlamasını en- gellemeyi öğrenmeliler. Bu iki grup savaşlara neden olan unsurlar üzerinde çalışmalı. Zamanında hükümetlerle ile- tişim sağlamanın yolunu aramalı. Sava- şa karşı çıkmayı bir dış politika unsuru olarak görüp savaşlann mal, mülke za- rar verdiği ve masum yurttaşlann haya- tma kastettiği gerekçelerinden yola çı- karak savaş karşıtlığını savunmalılar. Banş yanlılan "her" savaşa karşı çık- malı. Genellikle saldınlann çok yıkıcı ol- duğu, tehdide karşı önlem niteliğindeki savaşlara da Pearl Harbor'a salduı ve 11 EylüTden sonra kamuoyunun savaşıhna- sı gerekliliğine olan inancının arttığı dö- nemlerde de. Toplumlar bu tür psikolojilere girip li- derlere savaş için destek vermeye kalk- • JohnLennon haklıydı. Banşa bir şans vermeliyiz. tığı zamanlarda insanlan etkileyebilmek için büyük iş düşüyor savaş karşıtlanna. John Lennon haklıydı. Banşa bir şans vermeliyiz. Bizim yeni kuşaklann banş yanlısı harekete kaülmalannı sağlaya- cak daha fazla şarkıcıya, yazara, şov dünyası elemanına ihtiyacımız var. Her keslmden destek lazım Sadece ölen ya da yaralanan askerle- rin annelen yeterli değü. Bu harekete destek için onlann yanı sıra geçmişte savaşın acı yüzünü görmüş kişilere, emekli askerîere ihtiyacımız var. Iran'a karşı açılması plan- lanan savaşı engellemeliyiz. Kuzey Kore'ye karşı gırişi- lecek bir savaşı da engelle- meliyiz. Suriye ve Küba'ya karşı olası savaşlan da. Dini liderlere, sporculara, emekli askerîere, siyasilere, gençlere, olgun yetişkinlere, çevrecüere kısaca sa- vaşa karşı çıkmak için herkese, her ke- simden insana üıtiyacımız var. Savaşa girişseler \e savaşacak gönül- lü asker bulamasalar ne olur? Politika- cılann savaşlan finanse ettikleri kaynak- lar kurusa ne olur? Ya da varsıllar ken- di çocuklanndan kunılu bir orduyu sa- vaşa göndermek zorunda kalsalar? Biz bir sonraki savaşı başlamadan en- gellerken sürmekte olanı da durdurmak zorundayız. (Middle East Tımes, Mısır, 15 Ağustos) Ahmedinecad ibreyi tersine çevirmemeli D evlet Başkanı Mahmut Ahmedinecadın açıkla- dığı kabine tablosu, mu- hafazakâr hukukçulann -ki bun- lar meclisin çoğunluğunu oluş- turuyor- ve siyasi aktivıstlerin farklı tepkilerine neden oldu. Kı- mileri kabineye girmeye aday olan bazılannı överken kimile- ri de bazı adaylann bu işi yap- maya yeterli deneyim ve dona- nımlan olup olmadığı konusun- da endişeli olduklannı dile ge- tirdi. Devlet Başkanı, seçimdekı za- ferini, kendisine oy verenler ara- sında büyük bir kitleyi oluşturan yoksul kesimnı gücünü arttırma sözü vererek kazandı. Ahmedi- necad'ın verdiği sözlere yolsuz- • İran'm 20 yıllık kalbnma planında sıralanan hedeflere ulaşmak için yeni hükümet ve bakanlar geçmişteki bazı yönetim yanlışlıklan ve eksiklikler nedeniyle ibreyi tersine döndürmemek konusuna özen göstermeliler. lukla mücadele, adil düzenin sağ- bu yana ülkedeki üst düzey bü- dırma, Iran'ı geçmişe oranla da- lanması da dahildı. Halka ven- len sözler arasında yer alan bu he- deflere ulaşmak için kabineye dahil olanlann iki özelliğe sahip olması gerekiyor: Dürüstlük ve konusunun uzmanı olmak. Kabinede isimleri geçen ba- kanlar yeni isimler, ancak bu, on- lann önerildiklen bakanlıklar için yeterli kalitede olmadıklan anlamına gelmiyor. Bunu söyle- mekle beraber çok önemli ba- kanlıklann deneme ve yanılma mekânı olmadığını da anımsat- mak gerek. Islam Devrimi'nden rokrat ve diğer resmi makamlar- daki yetkililer çok iyi deneyim ka- zandı. Bu deneyim bugünkü hü- kümet tarafından olduğu kadar gelecekteki yönetimler tarafin- dan da "danışılacak bir merci" olarak değerlendirilmeli. Cabalar unutulmasın Yeni hükümet, 1980- 1988 yü- lan arasındaki Iran-Irak savaşın- dan sonra ülkeyi yöneten Raf- sancani ve Hatemi hükümetle- rinin ulusal ekonomiyi canlan- ha fazla kendi ayaklan üzerinde duran bir ülke haline getirme he- define ulaşmak için gerekli olan, zorlu adımlan attığını unutma- mah. Son iki hükümetin bazı ek- siklikleri ve hatalan olmuş ola- bilir, ancak ekonomik, siyasi ve kültürel anlamdaki yaklaşımlar bir bütün olarak değerlendirildi- ğinde bunlann doğruluğu ve ge- rekliliği tartışma konusu bile ol- mamalı. 20 yıllık kalkınma planında sı- ralanan hedeflere ulaşmak için hükümet ve bakanlar geçmişte- ki bazı yönetim yanlışlıklan ve ek- siklikler nedeniyle ibreyi tersine döndürmemek konusuna özen göstermeliler. Bu unsurlar göz önüne alındığında bakanlann ger- çekçi olmalan, şeffaflık içinde çalışmalan ve yapnklan iş için tak- dir kazanmalan gerektiği sonu- cu ortaya çıkıyor. Aralannda bazı küçük farklı- lıklar olsa da tüm hükümetler sos- yal adalet, işsizlik, yolsuzluk gi- bi konularda duyarlıdırlar. Bun- lan ülkelerinin temel sorunlan olarak görürler. Bu nedenle Ah- medinecad Hükümeti eski hükü- metlerin bu konulardaki dene- yimlerinden yararlanmalı. (Tehran Times, Iran, 17Ağustos)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle