23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
AĞUSTOS 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET JljJvt-rlıvJIVJJ. ekonomi@cumhuriyet.com.tr L200. YENİ MITSUBISHI LJluslararası tekellerin yerli şirketleri yuttuğuna dikkat çeken Tıp Kurumu, ilaç ithalatını mercek altına aldı 'Ilaç pazan yabancılann elinde'ZEYNEPŞAHES .ANKARA - Tıp Kurumu Başka- nı Dr. MehmetAlönok, 2005'in ilk 6 aylık döneminde eczacılık ürünle- ri ithalatının bir önceki yılın aynı dö*ıenune göre yüzde 10 arttığıııı belirterek "2005 yüında eczacılık ârfinleri ithalabmızın 3 milyardolar snunm aşması muhtemer dedi. Tıp Kurumu Başkaru Altınok ile Genel Sekreter Ali Rıza Üçer, Tür- kiye'nin ilaç politikasını değerlen- dirdi. Tıp Kurumu Başkanı Altınok, 1.5 milyar dolarayaklaşanocak-ha- ziran dönemi eczacılık ithalatıyla • Tıp Kurumu Başkanı Altınok, Türkiye'nin 2004 yılında ithal ettiği ilk 10 ürün grubunun 9. sırasında 2.7 milyar dolar ile eczacılık ürünlerinin geldiğini belirterek "Aynı yılda eczacılık ürünleri ithalatımız, petrol ithalatımızm yanya yakınını oluşturuyor" dedi. aynı dönemi kapsayan ihracatın it- nan hızlı tekelleşmenin pazann re- şirkeöerin pazaıiadığı ilaçlar 'fikri halatı karşılama orarunın yüzde 10 ile sınırlı kaldığına dikkat çekti. Türkiye ilaç pazannın yüzde 65'inin "yabancı tekeDer"in hâki- miyeti altında olduğunu vurgulayan Altınok, 2005 yılında Türkiye'nin ilaç ticaret açığının 2.5 milyar dola- n aşacagını ifade etti. "AB ülkekri ise ilaç ticaretinde her yıl 40 milyar AvTo'nun üzerinde fazla veriyor" dı- yen Altınok, ilaç sektöründe yaşa- kabetçi yapısını bozduğunu kaydet- ti. Altınok, yerli ilaç sanayisinin pa- zar payının her yıl gerilediğini ve yerli ilaç şirketlerinin uluslararası şirketler tarafından "yurulduğunıT vurguladı. Uluslararası şirketlerin "patent, veri koruması, veri imtiyazı gibi da- yatmalan" nedeniyle, Türkiye nin ilaç sektöründe büyük zarara uğra- dığına dikkat çeken AJtınok, "Bu mülkiyet haklanyla korunan' ithal ürün olmalannın etkisiyle çok pa- hanya saühyor" dedi. Dışa bağımlıyız Söz konusu durumu "dışa bağun- lılık ortanu" olarak niteleyen Tıp Kurumu Başkanı Altınok, SSK'le- nn Sağlık Bakanlığı'na devrinin et- kilerini ise şöyle değerlendirdi: "SSK sağhk kuruluşlannm Sağlık Bakanlığı'na devri ve SSK ilaç ahm modeünin tasfiye edilmesi nedeniy- le2004 >ılında 63 milyarolanilaç rü- ketimimiz, 2005 yıhnda 9 milyar do- lar sınınnı aşacak. Böylece sosyal gü- venlik ve sağlık alamnda var olan kriz daha da derinleşecek. Küresel güç odaklannın dayatmasıyla ger- çekleştirilecek reformlarla(!) yurt- taşlar aşama aşanıa sağhk ve sosyal güvenlik haklannı yitirecekler. Ulu- sal ilaç pohtika ve stratejilerini geüş- tirerek uygulamaması nedeniyle kü- resel dalgalarda savrulan Türkiye, bu alanda da kaybedecek, uhısötesi şirkeder kazanacak." Deniz Bank AG'ye 80 milyon dolar kredi Ekonomi Servisi- Viyana'da kuru- lan ilk Türk bankası olan Denız Bank AG, uluslararası piyasalardan Raif- feisen Zentral Bank (RZB), Erste Bank ve Bank of New York'un ön- cülüğünde 23 bankadan, 1 yıl vade- li toplam 80 milyon dolar tutarında sendikasyon kredisi aldı. Deniz Bank AG Genel Müdürü Dr. İsnıail H. Ergener, yurtdışındaki bir Türk kuruluşunun, yatınmcı banka- lardan bu ılgiyi görmesının kendile- rini, Türkiye'nin gelışımı konusun- da da umutlandırdığını belırttı. Deniz Bank Genel Müdürü Ha- kan Ateş de, "Grubumuz, başanh büyümesi ve fuıansal yapısının sağ- lambbğryla uluslararası sermaye pi- yasalannda itibar sahibidir. Deniz Bank AG'nin sağladığı sendikasyon kredisi de bu anlayışın devamhhğuu göstermektedir" açıklamasını yaptı. VERGtYE TEPKİ Otomobili olana tavuk muamelesi GAZtANTEP (AA) - Belediye gelirlerini arttırmak gerekçesiyle ge- tirümesi tasarlanan "otopark vergi- si" sektörün sabnnı taşırdı. Otomotiv YeîkiH Satıcılan Dernegi (OYDER) Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Do- *aner, otomotiv sektöründen alınan /ergilerin zaten yüksek olduğunu vurgulayarak şunlan söyledi: "Şimdi de Maliye Bakanüğı'nın so- kaklarda araç başuıa 7 milyon TL so- kak park vergisi konuşulmaya baş- landL Zaten vatandaş 35-40 milyara aktağı araca 20-25 milyar vergi veriyor. Bir de üretihrken yüzde 18 KDV ve- rffiyor. Herkesin otomobih yok. Gün- de 7 milyon, ayda 210 miryon, ydda 2- 3 milyar para yapacak. Yani hükü- met, otomotivi devamh kümeste bir tavıdcgibi görüyor. Vergi ahnacak çok şeyler var. Otomoth zaten kayit için- de oian bir sektör." Bilgi ve iletişim teknolojileri fuan 6-11 Eylül 2005 tarihleri arasında îstanbul'da Biüsiıııiıı Formulası: CeBIT Geçen yıl dünyanın en büyük ilk 10 fuan arasında 8. sıraya yerleşen CeBIT BiUşün Eurasia Fuan, ürüne değU uygulamaya göre bölümlendirilecek. Fuann bu yıl ki temasu 'Yannın Ruhunu Yakalayın. 1 (Arşiv) Anadolu'dan özel otobüs seferleri Îstanbul'da eylülde açılacak olan CeBIT Bilişim Eurasia Fuan için özel otobüsler tahsis edilerek Tür- kiye'nin dört bir yanından 50 he- yet davet edilecek. Farklı bölgelerdeki girişimcile- ri organize turlarla fuara getirmek üzere bu yıl pilot olarak başlatılan uygulama, "Türkiye'nin Dört Ya- nından 50 Otobüs" adını taşıyor. Ticaret, sanayi odalan ve orga- nize sanayi bölgeleriyle yapılan iş- birliği sonucu, bilişim teknolojile- rini organize ziyaretlerle tanıtıp bu konudaki bilincin arttırılmasının hedeflendiği proje, Çorlu'dan Ma- nisa'ya, Gaziantep'ten Kayseri'ye, Konya'dan Denizli'ye 20 ili, top- lamda 22 noktayı kapsıyor. Microsoft 2 bin metrekare alanda CeBIT Bilişim Eurasia'ya 80 çözüm ortağıyla birlikte katılacak olan Microsoft'un, Dijital Yaşam Bölümü dahilindeki 8. salonun tü- münü kapsayacağı bildirildi. Mic- rosoft'tan yapılan açıklamada, ku- ruluşun her sektörden, değişik öl- çeklerdeki şirketlere yönelik çö- zümler sunan 80 çözüm ortağıyla katılacağı belirtildi. Açıklamada, Microsoft'un, fu- arda hem iş hayatına, hem de sos- yal yaşama yönelik ürün ve hiz- metlerin bir araya getirildiği Diji- tal Yaşam Bölümü'nde konumla- nacağı ve 2 bin metrekarelik 8. sa- lonu tümüyle kapsayacağı aktanl- dı. Bu arada Netsis de 2006 "da kul- lanıma sunacağı internet tabanlı teknolojilerini ilk kez CeBIT Bili- şim Eurasia ziyaretçileriyle tanış- tıracak. Fuara çözüm ortaklanyla birlik- te katılan Netsis. bu yıl piyasaya sürdüğü NetlK. NetCRM gibi çö- zümlerin yanı sıra 2006'da kulla- nıma sunacağı teknolojileri de paylaşacak. • Türkiye'de büyük bir heyecan yaratan Formula 1 'den sonra eylül ayı başında bilişim rüzgân esecek. Iş dünyasının büyük ilgi göstermesi beklenen CeBIT 2005'e 60 ülkeden 840 şirketin katılması ve fuan 160 bin kişinin ziyaret etmesi bekleniyor. Ekonomi Senisi - Bilgi ve ileti- şim teknolojileri fuan CeBIT Bili- şim Eurasia, 6-11 Eylül 2005 tarih- leri arasında Îstanbul'da yapılacak. TÜYAP Beylikdüzü Fuar ve Kong- re Merkezi'nde, " Yannın Ruhunu Yakalayın" temasıyla düzenlene- cek fuar, 25 bin metrekare net alan- da gerçekleştirilecek. CeBIT Bilişim Eurasia'yı düzen- leyen kuruluşlar arasında yer alan HİFAŞ Hannover Feirs-Interpro Uluslararası Fuarcılık Genel Mü- dürü Şafak Alpay'ın verdiği bilgi- ye göre, fuara 60 ülkeden, 840 şir- ketin katılması ve 160 bin kişinin ziyaret etmesi bekleniyor. Geçen yıl dünyanın en büyük ilk 10 fuan arasında 8'inci sıraya yerleşen Ce- BIT Bilişim Eurasia, ürüne değil uygulamaya göre bölümlendirile- cek. Fuarda, "İşDünvasT, "Dijital Ya- şam" ve "Telekomünikasyon" ana bölümlerinin yanı sıra "Türki- ye'den Küreye", "Gelecek ParkT ve "Kamu Sektörii" tematik bö- lümleri de bu ana bölümler içinde yer alacak. Gelecek Parkı'nda bu yıl TÜBİTAK şemsiyesi altmda 50'ye yakın üniversitenin yer alma- sı bekleniyor. Geçen yıl başlatılan Cep'te Ran- devu Sistemi'ne ek olarak, bu yıl www.cebitbuisim.com sitesi aracılı- ğıyla da web üzerinden ziyaretçiler rande\TJ alabilecekler. Fuar ziyaret- çilen böylelikle ilgi alanlan doğrul- tusunda şirketlerden önceden al- dıklan randevu ile fuar programla- nnı önceden yapabilecekler. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Dışa Açık...' Temmuz ayı dışsatım artış oranı yüzde 1.1 ile son yıllann en düşük düzeyinde kalıyor. Tek ba- şına bu olgu, ekonomide kimi çok önemli so- runlan gündeme getiriyor. Ekonomi, yıllardır, esas olarak, dışsatıma da- yalı büyüme politikasıyla yönetiliyor. Dışanya mal ve hizmet satıldığı oranda ya da dışsatıma bağımlı olarak üretim yapılacak, bu sürece bağ- lı olarak, yatırımlar ve iş bulma artacaktır. Eko- nomik büyümenin ana ekseni ve kurgusu bu- dur. Hükümet, önceki hükümetlerden devir al- dığı bu politikaya tamamıyla bağlı kalıyor. Buna karşın dışsatımın artışının geçen yılın temmuz ayına göre yalnızca yüzde 1.1 dolayın- da kalması, kendi içinde, çok önemli ve de olumsuz soru işaretleri taşıyor. Sorulardan ilki, bu dışsatım durağanlığının nedenlerinin saptanmasının zorluğudur. Gerçekten de, dışsatıma sağlanabilecek ko- laylıkların sınırına ulaşıldığı, dışalım girdilerin satın alınmasına getirilen kolaylıkları; vergi ia- de ve kolaylıklan; kredi olanakları vb. teşvikler ve işgücünün ucuz sağlanması alanlarında ye- ni birşeyleryapılamayacağı; bunlaryapılmaya çalışılsa bile ne kadar ve nasıl sorularının var- lığı, işleri güçleştinyor. Çok istendiği anlaşılan liranın değerinin dü- şürülmesi, yani yabancı paralar karşısında ucuzlamasının da, başta enflasyon ve faiz oranları olmak üzere yaratacağı olası olum- suzlukların gözardı edilmemesi gerekiyor. Kal- dı ki döviz kuru ile oynayarak dışsatımın arttı- rılmasının da, tıpkı diğer kolaylıklarda olduğu gibi, güncel ya da yüzeysel olduğu vurgulan- malıdır. Dışa açılmacı da denilen bu ekonomi politi- kasının başanlı olabilmesi, kimi kurumsal ön- koşulların yerine getirilmesine bağlıdır. Dışa açılmanın ana aracı, büyük firmalardır. Türkiye, dışa açılmacılığının ilk yıllarında, 1980'lerin or- talannda,dışsatımda büyüklenözendirici"'bir politika izledi. Ancak bunun devamı gelmedi; çünkü tersten başlanılmış; önce "üretimde" firmaların büyümesi sağlanmamıştı. O yıllarda büyük firma özelliği taşıyan kimi KİT de, hükü- metlerin tutulduğu "özelleştirme" hastalığının bir sonucu olarak, zavallılaştırılmış; bunların özel sektörü de yanlanna alarak dış pazarlar- da etkinlik kazanmalan engellenmişti. ömeğin, Sümerbank bir sürüngeni ezercesine yok edi- leceğine, dışsatımda öncülüğü de üstlensey- di, gelinen nokta çok farklı olurdu. Birilerinin ürününü toplayarak dışsatım yapmanın kalıcı- lık kazanması da zordu; uygulama bu zoru aşa- madı. Bir başka yapısal yetersizlik, dışsatımın, "re- kabet gücünün" esas olarak ucuz işçiliğe da- yalı olmasıdır. Oysa bu yaklaşımın sonu da ka- çınılmaz olarak başarısızlıktır. Çünkü, Çin ve Hindistan örneklerinin kanıtladığı gibi, "daha ucuz" işçilik, kürenin bir yerlerinde hep vardır ya da bulunabilir. Yapılması gereken, dışsatım ürünlerinin nite- liğini, yani "kaliteyi" teknik "yeniliklerle" iyileş- tirmek; özellikle dışsatımcı firmalann teknolo- jikyeniliğeyönelmelerini, bunu, kendilerinin ve de "sürekli" yapmasını sağlamanın politikala- rını oluşturmaktır. Ancak, hükümetin, böyle bir politikayı oluşturması ve uygulaması olasılığı da çok, ama çok zayıftır. Hükümetin dayandı- ğı ticari" esaslı sermaye birikimi anlayışı, ileri teknolojiye dayalı üretime dayalı bir açılıma izin vermiyor. yakupkepenek06@hotmail. com DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA ergin.yildizoglu@gmail.com Israff'in Gazze'den çekilmesi, Filistin- litefaçısından çok önemli değil ama, Is- rail töplumunun bir yol ayrımına geldi- ğiri! gösteriyor. 'Ötanç verici bir durum' Hafta boyunca ekranlardan, Israil'in yödaşık 8000 yerleşimciyi Gazze'deki evl^inden tahliye etmesini, yerleşimci- lenVı "acılannı", gözyaşlarını izledik. Bir Y^ıudinin diğerine "Nazi", "gestapo" demesine şahit olduk. Ne büyük "trav- tna', ne büyük bir "trajedi!" Gerçektey- se. karşımızda, Oxford Üniversitesi Sı- ğnriacılar Çalışmaları'ndan Jennifer Loewenstein'a göre, "utanç verici" bir gosteri vardı. Birincisi, yerleşimcilerin Gazze'deki varlığı zaten yasadışıydı. Ikhcisi, her yerleşimciye 140.000 - 403.000 arası bir tazminat verilerek Is- ralln bir başka bölgesine yerleşmesine olaiaksağlanıyordu. Loevvenstein, Co- urterpunch'taki yorumunda bize, Gaz- zede 2000 yılından bu yana 23.000 Fi- Sstnlinin, Israil buldozerleri, bombaları afcida evlerinden tahliye edildiğini, so- k^a atıldığını anımsattıktan sonra, Haaretzgazetesinin "Tahliyeyiizlemek içr 900 uluslararası gazeteci gelmişti" saotamasına karşılık, "2002'de Israil Cenin 'e girdiğinde, geçen sonbaharda Gszze'de 100 Filist/nliyi öldürdüğünde bi 900 gazeteci neredeydi?" diye so- nAordu (17/08). Dahast, Financial Times'ta Sharmila Devi de Israil'in Gazze'den çekilmekle brkte, hava sahasını, limanları, Gaz- ze/le Batı Şeria arasındakı geçişleri Fı- tenlilere kapalı tutmaya devam ettiğine dı<xat çekerek işgalin temel koşulları- nnkalkmadığını vurguladı. Nıtekım Ha- TBS sözcüsü Sami Abu Zuhuri de "Gaz- ze'yi kurtanlmış saymıyoruz" diyor- du.(17/08). Ingiltere Kanal 4 televizyonu- nun dış haberier editörü Lindsey Hilsum da Nevvstatesman'daki "Gazze'den dı- şan Kudüs'ten içeri" başlıklı yorumunda Israil'in, stratejik bölgelerde, halen inşa etmekte olduğu yeni yerleşimlere, Ku- düs'ün belediye sınırlarını, Filistinlilerin topraklanna el koyacak biçimde genişlet- meye devam ettiğine dikkat çektı. Tel Avıv Üniversitesi Yafa Stratejik Araştırmalar Merkezi'nin hazırladığı, Israil'in Gazze'den çekilmesinin Filistin- liler üzerindeki siyasi, toplumsal etkile- rini irdeleyen rapora göre, "Gazze'den çekilme Filistin toplumundaki güçler dengesi üzerinde kısa ve orta dönem- de hiçbir etki yaratmayacak. En iyi ko- şullarda ekonomik ve toplumsal statü- koyu koruyacak ya da koşullann daha da bozulmasına yol açacak". 'Mavi' ve 'portakal rengi' Gazze'den çekilme Filistin davasına pratikte bir katkı yapmayacak ama Is- rail'de "maviler" olarak bilinen ulusalcı sryonizm ile "portakal rengiyle" temsil edilen dinci siyonizm arasındaki çatış- mayı daha da derinleştirdi; Israil toplu- munu, Tel Aviv ve Kaliforniya üniversi- teleri profesörlerinden Zeev Maoz'un Ha'aretz'de yayımlanan "Ya Yahudi devleti ya da demokratik devlet" baş- lıklı yorumunda vurguladığı gibi (18/08), (Türkiye ile bir paralellik kuracak olursak) "Laiklik mi din devleti mi?" ikilemiyle karşı karşıya getirdi. Dünya Bankası'nın ağustos ayında yayımladığı bir rapor, Israil'in toplumsal açıdan da çok kritik bir noktada olduğu- nu gösteriyordu. Ha'aretz'den Yossi Sarid'e göre (18/08) rapor "Israil rüya- Gazze'de Yol Ayrımı sının artık paramparça olduğunun" ka- nıtıydı. Rapora göre Israil, Batı'nın en sorunlu, yaşaması en tehlikeli ülkesiydi; üstelik de dış düşmanlannın yüzünden değil, kendi iç koşullarından dolayı. Ör- neğin genel göstergeleraçısından Isra- il'in durumu şöyle (ilk sayı ülkeler genel ortalaması, ikinci sayı Israil'in notu) Hü- kümetler verimlilik indeksi (yüzde 89.7/ yüzde 80.8); Yasalann uygulanabilir- lik indeksi (90.3 / 74.4); Siyasi istikrar indeksi (83.5/15); Hükümetleryolsuzluk indeksi (91.4 / 74.9). Yossı Sarid Dünya Bankası'nın bu bulgularına iki gerçeği daha ekliyor: israil, Batı'da zengin ve yoksul uçurumu en derin, yoksulluk için- de yaşayan çocuklarının oranı en yük- sek ülke. Israil giderek bir Batı ülkesin- den daha çok III. Dünya'nın yoksul ül- kelerine, başansız devletlerine benze- meye başlamış. Daha önceki yazılarımda, Israil toplu- mu içinde, son yıllarda köktendinci ke- simin, sayısal, kurumsal ve siyasi etki- sinin giderek artmakta olduğunu aktar- mış, bu kesimin toplumsal temelinin ül- kenin en yoksul kesimlerine dayandığı- nı vurgulamıştım. Yerleşimciler hareke- ti, Israil'in topraklarının genişlemesine yardım etmenin yanı sıra bu en yoksul nüfusa yeni yaşam alanı sağlayarak, toplumsal bir çözüm oluşturuyordu. Bu hareketin bugünkü ivmeyi Şaron tarım bakanı olduğu sırada kazartdı. Kısaca- sı, Israil'in hem topraklarını genişletmek hem de toplumsal çelişkileri yumuşat- mak için yerleşimciler hareketine gerek- sinimi olduğu görülüyor. 'Big Bang' Gazze'den çekilmeyi bu zemin üze- rinde değerlendirmeye başlayınca Isra- il'in karşı karşıya olduğu krizin derinliği- ni görmeye başlıyoruz. Orta döneme ilişkin olarak, gelir dağılımı bozuldukça, yerleşimciler üzerinde uluslararası ba- sınç (barış süreci) arttıkça gücünü yok- sullardan, yerleşimci hareketinden alan köktendinciliğin daha da güçleneceği- ni, "maviyle" "portakal" arasında uçu- rumun derinleşeceğini, giderek Israil'in bütünlüğünü tehdit edecek bir noktaya ulaşabileceğini söyleyebiliriz. Kısa dönemde de önemli siyasi geliş- meler olası. Yerleşimciler hareketinin ta- rihiyle, Şaron'un yükselmesinin tarihi çakışıyor. Şaron, dinci kesimden değil ama milrtarist ve katı tutumu, yerteşim- cilere verdiği destek sayesinde, "mavi- lerie" "portakal rengini" birleştirmeyi başaran en önemli siyasi liderlerden bi- ri. Iktidara da bu ittifak sayesinde geldi. Şimdi, Şaron döneminde, Gazze'den çekilme Israil'in "mavilerie", "portakal rengini" yeniden karşı karşıya getirdi. "Portakal rengi" israil'in sınırlarını dini varsayımlardan hareketle tanımlıyor. Bunlar için işgal edilmiş topraklarda ya- şam kurmakTann'nın iradesinin gerçek- leşmesi anlamına geliyor. Bu toprakları terk etmek ise günah ve ihanet! İkinci yaklaşım ise Israil'in varlığını ulusal, coğ- rafi bir güvenlik sorunu olarak görüyor, demografik ve jeopolitik varsayımlarla hareket ediyor çalışıyor. Israil'in güven- lik içinde yaşayabileceği optimum bü- yüklüğü, gerekirse işgal edilmiş toprak- lann bir kısmından çekilerek oluşturma- ya çalışıyor. Esas olarak, "mavilere" ait olan Şaron'un şimdi, Gazze operasyo- nunun "daha büyük topraklan elde tut- mak ve Israil"i korumak, başdanışmanı Weisglass ın deyimiyle "banş sürecini dondurmak ve Filistin devletini sonsu- za kadar gündemden çıkarmak" için ge- rekli olduğuna yerleşimcileri ikna ede- mezse -ki bu çok zor görünüyor- Likud içinde liderliğini koruması olanaksız. Hızla yerleşimcilere yakınlaşmaya baş- layan Netanyahu yeniden yükseliyor. Birçok yorumcu bu dinamiğin Israil siyasetinde "Big-Bang" yaratmasını bekliyor (Associated Press, 11/08). Bu inanca göre Şaron, Likud içindeki lider- lik mücadelesini kaybederse (ki büyük olasılık) taraftarlarıyla birlikte partiden ayrılacak. Işçi Partisi'nden Peres (81), siyasi merkezden Lapid (73) ve Şaron (77) arasında oluşacak bir ittifak siyasi manzarayı değiştirecek, Netanyahu ve Likud'u seçimlerde ezecek, ülkeyi mer- kezde, "realistbirçizgide" birleştirecek. VVashington Institute'dan David Ma- kowskiy'ye göre bu noktada Hamas ve islami Cihad'ın tutumları önem kazanı- yor. Eğerintihareyiemleri, bombalar, ro- ketler artarsa, 1996, 2001, 2003'tekine benzer bir ortam oluşacak, siyaset, Şa- ron'un siyasi yaşamına da son vererek, daha da sağa kayacak (Peace Watch No:55,17/08). Bu koşullarda Israil'in si- yasi ve toplumsal krizinin de derinleş- meye devam edeceğini sanırım var- sayabiliriz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle