Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AĞUSTOS 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET
JljJvt-rlıvJIVJJ. ekonomi@cumhuriyet.com.tr
L200. YENİ MITSUBISHI
LJluslararası tekellerin yerli şirketleri yuttuğuna dikkat çeken Tıp Kurumu, ilaç ithalatını mercek altına aldı
'Ilaç pazan yabancılann elinde'ZEYNEPŞAHES
.ANKARA - Tıp Kurumu Başka-
nı Dr. MehmetAlönok, 2005'in ilk
6 aylık döneminde eczacılık ürünle-
ri ithalatının bir önceki yılın aynı
dö*ıenune göre yüzde 10 arttığıııı
belirterek "2005 yüında eczacılık
ârfinleri ithalabmızın 3 milyardolar
snunm aşması muhtemer dedi.
Tıp Kurumu Başkaru Altınok ile
Genel Sekreter Ali Rıza Üçer, Tür-
kiye'nin ilaç politikasını değerlen-
dirdi. Tıp Kurumu Başkanı Altınok,
1.5 milyar dolarayaklaşanocak-ha-
ziran dönemi eczacılık ithalatıyla
• Tıp Kurumu Başkanı Altınok, Türkiye'nin 2004 yılında ithal ettiği ilk 10 ürün grubunun 9.
sırasında 2.7 milyar dolar ile eczacılık ürünlerinin geldiğini belirterek "Aynı yılda eczacılık
ürünleri ithalatımız, petrol ithalatımızm yanya yakınını oluşturuyor" dedi.
aynı dönemi kapsayan ihracatın it- nan hızlı tekelleşmenin pazann re- şirkeöerin pazaıiadığı ilaçlar 'fikri
halatı karşılama orarunın yüzde 10
ile sınırlı kaldığına dikkat çekti.
Türkiye ilaç pazannın yüzde
65'inin "yabancı tekeDer"in hâki-
miyeti altında olduğunu vurgulayan
Altınok, 2005 yılında Türkiye'nin
ilaç ticaret açığının 2.5 milyar dola-
n aşacagını ifade etti. "AB ülkekri
ise ilaç ticaretinde her yıl 40 milyar
AvTo'nun üzerinde fazla veriyor" dı-
yen Altınok, ilaç sektöründe yaşa-
kabetçi yapısını bozduğunu kaydet-
ti. Altınok, yerli ilaç sanayisinin pa-
zar payının her yıl gerilediğini ve
yerli ilaç şirketlerinin uluslararası
şirketler tarafından "yurulduğunıT
vurguladı.
Uluslararası şirketlerin "patent,
veri koruması, veri imtiyazı gibi da-
yatmalan" nedeniyle, Türkiye nin
ilaç sektöründe büyük zarara uğra-
dığına dikkat çeken AJtınok, "Bu
mülkiyet haklanyla korunan' ithal
ürün olmalannın etkisiyle çok pa-
hanya saühyor" dedi.
Dışa bağımlıyız
Söz konusu durumu "dışa bağun-
lılık ortanu" olarak niteleyen Tıp
Kurumu Başkanı Altınok, SSK'le-
nn Sağlık Bakanlığı'na devrinin et-
kilerini ise şöyle değerlendirdi:
"SSK sağhk kuruluşlannm Sağlık
Bakanlığı'na devri ve SSK ilaç ahm
modeünin tasfiye edilmesi nedeniy-
le2004 >ılında 63 milyarolanilaç rü-
ketimimiz, 2005 yıhnda 9 milyar do-
lar sınınnı aşacak. Böylece sosyal gü-
venlik ve sağlık alamnda var olan
kriz daha da derinleşecek. Küresel
güç odaklannın dayatmasıyla ger-
çekleştirilecek reformlarla(!) yurt-
taşlar aşama aşanıa sağhk ve sosyal
güvenlik haklannı yitirecekler. Ulu-
sal ilaç pohtika ve stratejilerini geüş-
tirerek uygulamaması nedeniyle kü-
resel dalgalarda savrulan Türkiye,
bu alanda da kaybedecek, uhısötesi
şirkeder kazanacak."
Deniz Bank
AG'ye
80 milyon
dolar kredi
Ekonomi Servisi- Viyana'da kuru-
lan ilk Türk bankası olan Denız Bank
AG, uluslararası piyasalardan Raif-
feisen Zentral Bank (RZB), Erste
Bank ve Bank of New York'un ön-
cülüğünde 23 bankadan, 1 yıl vade-
li toplam 80 milyon dolar tutarında
sendikasyon kredisi aldı.
Deniz Bank AG Genel Müdürü Dr.
İsnıail H. Ergener, yurtdışındaki bir
Türk kuruluşunun, yatınmcı banka-
lardan bu ılgiyi görmesının kendile-
rini, Türkiye'nin gelışımı konusun-
da da umutlandırdığını belırttı.
Deniz Bank Genel Müdürü Ha-
kan Ateş de, "Grubumuz, başanh
büyümesi ve fuıansal yapısının sağ-
lambbğryla uluslararası sermaye pi-
yasalannda itibar sahibidir. Deniz
Bank AG'nin sağladığı sendikasyon
kredisi de bu anlayışın devamhhğuu
göstermektedir" açıklamasını yaptı.
VERGtYE TEPKİ
Otomobili olana
tavuk muamelesi
GAZtANTEP (AA) - Belediye
gelirlerini arttırmak gerekçesiyle ge-
tirümesi tasarlanan "otopark vergi-
si" sektörün sabnnı taşırdı. Otomotiv
YeîkiH Satıcılan Dernegi (OYDER)
Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Do-
*aner, otomotiv sektöründen alınan
/ergilerin zaten yüksek olduğunu
vurgulayarak şunlan söyledi:
"Şimdi de Maliye Bakanüğı'nın so-
kaklarda araç başuıa 7 milyon TL so-
kak park vergisi konuşulmaya baş-
landL Zaten vatandaş 35-40 milyara
aktağı araca 20-25 milyar vergi veriyor.
Bir de üretihrken yüzde 18 KDV ve-
rffiyor. Herkesin otomobih yok. Gün-
de 7 milyon, ayda 210 miryon, ydda 2-
3 milyar para yapacak. Yani hükü-
met, otomotivi devamh kümeste bir
tavıdcgibi görüyor. Vergi ahnacak çok
şeyler var. Otomoth zaten kayit için-
de oian bir sektör."
Bilgi ve iletişim teknolojileri fuan 6-11 Eylül 2005 tarihleri arasında îstanbul'da
Biüsiıııiıı Formulası: CeBIT
Geçen yıl dünyanın en büyük ilk 10 fuan arasında 8. sıraya yerleşen CeBIT BiUşün Eurasia Fuan, ürüne değU
uygulamaya göre bölümlendirilecek. Fuann bu yıl ki temasu 'Yannın Ruhunu Yakalayın.
1
(Arşiv)
Anadolu'dan özel otobüs seferleri
Îstanbul'da eylülde açılacak olan
CeBIT Bilişim Eurasia Fuan için
özel otobüsler tahsis edilerek Tür-
kiye'nin dört bir yanından 50 he-
yet davet edilecek.
Farklı bölgelerdeki girişimcile-
ri organize turlarla fuara getirmek
üzere bu yıl pilot olarak başlatılan
uygulama, "Türkiye'nin Dört Ya-
nından 50 Otobüs" adını taşıyor.
Ticaret, sanayi odalan ve orga-
nize sanayi bölgeleriyle yapılan iş-
birliği sonucu, bilişim teknolojile-
rini organize ziyaretlerle tanıtıp bu
konudaki bilincin arttırılmasının
hedeflendiği proje, Çorlu'dan Ma-
nisa'ya, Gaziantep'ten Kayseri'ye,
Konya'dan Denizli'ye 20 ili, top-
lamda 22 noktayı kapsıyor.
Microsoft 2 bin metrekare
alanda
CeBIT Bilişim Eurasia'ya 80
çözüm ortağıyla birlikte katılacak
olan Microsoft'un, Dijital Yaşam
Bölümü dahilindeki 8. salonun tü-
münü kapsayacağı bildirildi. Mic-
rosoft'tan yapılan açıklamada, ku-
ruluşun her sektörden, değişik öl-
çeklerdeki şirketlere yönelik çö-
zümler sunan 80 çözüm ortağıyla
katılacağı belirtildi.
Açıklamada, Microsoft'un, fu-
arda hem iş hayatına, hem de sos-
yal yaşama yönelik ürün ve hiz-
metlerin bir araya getirildiği Diji-
tal Yaşam Bölümü'nde konumla-
nacağı ve 2 bin metrekarelik 8. sa-
lonu tümüyle kapsayacağı aktanl-
dı.
Bu arada Netsis de 2006 "da kul-
lanıma sunacağı internet tabanlı
teknolojilerini ilk kez CeBIT Bili-
şim Eurasia ziyaretçileriyle tanış-
tıracak.
Fuara çözüm ortaklanyla birlik-
te katılan Netsis. bu yıl piyasaya
sürdüğü NetlK. NetCRM gibi çö-
zümlerin yanı sıra 2006'da kulla-
nıma sunacağı teknolojileri de
paylaşacak.
• Türkiye'de büyük bir
heyecan yaratan Formula
1 'den sonra eylül ayı
başında bilişim rüzgân
esecek. Iş dünyasının
büyük ilgi göstermesi
beklenen CeBIT 2005'e 60
ülkeden 840 şirketin
katılması ve fuan 160 bin
kişinin ziyaret etmesi
bekleniyor.
Ekonomi Senisi - Bilgi ve ileti-
şim teknolojileri fuan CeBIT Bili-
şim Eurasia, 6-11 Eylül 2005 tarih-
leri arasında Îstanbul'da yapılacak.
TÜYAP Beylikdüzü Fuar ve Kong-
re Merkezi'nde, " Yannın Ruhunu
Yakalayın" temasıyla düzenlene-
cek fuar, 25 bin metrekare net alan-
da gerçekleştirilecek.
CeBIT Bilişim Eurasia'yı düzen-
leyen kuruluşlar arasında yer alan
HİFAŞ Hannover Feirs-Interpro
Uluslararası Fuarcılık Genel Mü-
dürü Şafak Alpay'ın verdiği bilgi-
ye göre, fuara 60 ülkeden, 840 şir-
ketin katılması ve 160 bin kişinin
ziyaret etmesi bekleniyor. Geçen
yıl dünyanın en büyük ilk 10 fuan
arasında 8'inci sıraya yerleşen Ce-
BIT Bilişim Eurasia, ürüne değil
uygulamaya göre bölümlendirile-
cek.
Fuarda, "İşDünvasT, "Dijital Ya-
şam" ve "Telekomünikasyon" ana
bölümlerinin yanı sıra "Türki-
ye'den Küreye", "Gelecek ParkT
ve "Kamu Sektörii" tematik bö-
lümleri de bu ana bölümler içinde
yer alacak. Gelecek Parkı'nda bu
yıl TÜBİTAK şemsiyesi altmda
50'ye yakın üniversitenin yer alma-
sı bekleniyor.
Geçen yıl başlatılan Cep'te Ran-
devu Sistemi'ne ek olarak, bu yıl
www.cebitbuisim.com sitesi aracılı-
ğıyla da web üzerinden ziyaretçiler
rande\TJ alabilecekler. Fuar ziyaret-
çilen böylelikle ilgi alanlan doğrul-
tusunda şirketlerden önceden al-
dıklan randevu ile fuar programla-
nnı önceden yapabilecekler.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Dışa Açık...'
Temmuz ayı dışsatım artış oranı yüzde 1.1 ile
son yıllann en düşük düzeyinde kalıyor. Tek ba-
şına bu olgu, ekonomide kimi çok önemli so-
runlan gündeme getiriyor.
Ekonomi, yıllardır, esas olarak, dışsatıma da-
yalı büyüme politikasıyla yönetiliyor. Dışanya
mal ve hizmet satıldığı oranda ya da dışsatıma
bağımlı olarak üretim yapılacak, bu sürece bağ-
lı olarak, yatırımlar ve iş bulma artacaktır. Eko-
nomik büyümenin ana ekseni ve kurgusu bu-
dur. Hükümet, önceki hükümetlerden devir al-
dığı bu politikaya tamamıyla bağlı kalıyor.
Buna karşın dışsatımın artışının geçen yılın
temmuz ayına göre yalnızca yüzde 1.1 dolayın-
da kalması, kendi içinde, çok önemli ve de
olumsuz soru işaretleri taşıyor.
Sorulardan ilki, bu dışsatım durağanlığının
nedenlerinin saptanmasının zorluğudur.
Gerçekten de, dışsatıma sağlanabilecek ko-
laylıkların sınırına ulaşıldığı, dışalım girdilerin
satın alınmasına getirilen kolaylıkları; vergi ia-
de ve kolaylıklan; kredi olanakları vb. teşvikler
ve işgücünün ucuz sağlanması alanlarında ye-
ni birşeyleryapılamayacağı; bunlaryapılmaya
çalışılsa bile ne kadar ve nasıl sorularının var-
lığı, işleri güçleştinyor.
Çok istendiği anlaşılan liranın değerinin dü-
şürülmesi, yani yabancı paralar karşısında
ucuzlamasının da, başta enflasyon ve faiz
oranları olmak üzere yaratacağı olası olum-
suzlukların gözardı edilmemesi gerekiyor. Kal-
dı ki döviz kuru ile oynayarak dışsatımın arttı-
rılmasının da, tıpkı diğer kolaylıklarda olduğu
gibi, güncel ya da yüzeysel olduğu vurgulan-
malıdır.
Dışa açılmacı da denilen bu ekonomi politi-
kasının başanlı olabilmesi, kimi kurumsal ön-
koşulların yerine getirilmesine bağlıdır. Dışa
açılmanın ana aracı, büyük firmalardır. Türkiye,
dışa açılmacılığının ilk yıllarında, 1980'lerin or-
talannda,dışsatımda büyüklenözendirici"'bir
politika izledi. Ancak bunun devamı gelmedi;
çünkü tersten başlanılmış; önce "üretimde"
firmaların büyümesi sağlanmamıştı. O yıllarda
büyük firma özelliği taşıyan kimi KİT de, hükü-
metlerin tutulduğu "özelleştirme" hastalığının
bir sonucu olarak, zavallılaştırılmış; bunların
özel sektörü de yanlanna alarak dış pazarlar-
da etkinlik kazanmalan engellenmişti. ömeğin,
Sümerbank bir sürüngeni ezercesine yok edi-
leceğine, dışsatımda öncülüğü de üstlensey-
di, gelinen nokta çok farklı olurdu. Birilerinin
ürününü toplayarak dışsatım yapmanın kalıcı-
lık kazanması da zordu; uygulama bu zoru aşa-
madı.
Bir başka yapısal yetersizlik, dışsatımın, "re-
kabet gücünün" esas olarak ucuz işçiliğe da-
yalı olmasıdır. Oysa bu yaklaşımın sonu da ka-
çınılmaz olarak başarısızlıktır. Çünkü, Çin ve
Hindistan örneklerinin kanıtladığı gibi, "daha
ucuz" işçilik, kürenin bir yerlerinde hep vardır
ya da bulunabilir.
Yapılması gereken, dışsatım ürünlerinin nite-
liğini, yani "kaliteyi" teknik "yeniliklerle" iyileş-
tirmek; özellikle dışsatımcı firmalann teknolo-
jikyeniliğeyönelmelerini, bunu, kendilerinin ve
de "sürekli" yapmasını sağlamanın politikala-
rını oluşturmaktır. Ancak, hükümetin, böyle bir
politikayı oluşturması ve uygulaması olasılığı
da çok, ama çok zayıftır. Hükümetin dayandı-
ğı ticari" esaslı sermaye birikimi anlayışı, ileri
teknolojiye dayalı üretime dayalı bir açılıma izin
vermiyor.
yakupkepenek06@hotmail. com
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA ergin.yildizoglu@gmail.com
Israff'in Gazze'den çekilmesi, Filistin-
litefaçısından çok önemli değil ama, Is-
rail töplumunun bir yol ayrımına geldi-
ğiri! gösteriyor.
'Ötanç verici bir durum'
Hafta boyunca ekranlardan, Israil'in
yödaşık 8000 yerleşimciyi Gazze'deki
evl^inden tahliye etmesini, yerleşimci-
lenVı "acılannı", gözyaşlarını izledik. Bir
Y^ıudinin diğerine "Nazi", "gestapo"
demesine şahit olduk. Ne büyük "trav-
tna', ne büyük bir "trajedi!" Gerçektey-
se. karşımızda, Oxford Üniversitesi Sı-
ğnriacılar Çalışmaları'ndan Jennifer
Loewenstein'a göre, "utanç verici" bir
gosteri vardı. Birincisi, yerleşimcilerin
Gazze'deki varlığı zaten yasadışıydı.
Ikhcisi, her yerleşimciye 140.000 -
403.000 arası bir tazminat verilerek Is-
ralln bir başka bölgesine yerleşmesine
olaiaksağlanıyordu. Loevvenstein, Co-
urterpunch'taki yorumunda bize, Gaz-
zede 2000 yılından bu yana 23.000 Fi-
Sstnlinin, Israil buldozerleri, bombaları
afcida evlerinden tahliye edildiğini, so-
k^a atıldığını anımsattıktan sonra,
Haaretzgazetesinin "Tahliyeyiizlemek
içr 900 uluslararası gazeteci gelmişti"
saotamasına karşılık, "2002'de Israil
Cenin 'e girdiğinde, geçen sonbaharda
Gszze'de 100 Filist/nliyi öldürdüğünde
bi 900 gazeteci neredeydi?" diye so-
nAordu (17/08).
Dahast, Financial Times'ta Sharmila
Devi de Israil'in Gazze'den çekilmekle
brkte, hava sahasını, limanları, Gaz-
ze/le Batı Şeria arasındakı geçişleri Fı-
tenlilere kapalı tutmaya devam ettiğine
dı<xat çekerek işgalin temel koşulları-
nnkalkmadığını vurguladı. Nıtekım Ha-
TBS sözcüsü Sami Abu Zuhuri de "Gaz-
ze'yi kurtanlmış saymıyoruz" diyor-
du.(17/08). Ingiltere Kanal 4 televizyonu-
nun dış haberier editörü Lindsey Hilsum
da Nevvstatesman'daki "Gazze'den dı-
şan Kudüs'ten içeri" başlıklı yorumunda
Israil'in, stratejik bölgelerde, halen inşa
etmekte olduğu yeni yerleşimlere, Ku-
düs'ün belediye sınırlarını, Filistinlilerin
topraklanna el koyacak biçimde genişlet-
meye devam ettiğine dikkat çektı.
Tel Avıv Üniversitesi Yafa Stratejik
Araştırmalar Merkezi'nin hazırladığı,
Israil'in Gazze'den çekilmesinin Filistin-
liler üzerindeki siyasi, toplumsal etkile-
rini irdeleyen rapora göre, "Gazze'den
çekilme Filistin toplumundaki güçler
dengesi üzerinde kısa ve orta dönem-
de hiçbir etki yaratmayacak. En iyi ko-
şullarda ekonomik ve toplumsal statü-
koyu koruyacak ya da koşullann daha
da bozulmasına yol açacak".
'Mavi' ve 'portakal rengi'
Gazze'den çekilme Filistin davasına
pratikte bir katkı yapmayacak ama Is-
rail'de "maviler" olarak bilinen ulusalcı
sryonizm ile "portakal rengiyle" temsil
edilen dinci siyonizm arasındaki çatış-
mayı daha da derinleştirdi; Israil toplu-
munu, Tel Aviv ve Kaliforniya üniversi-
teleri profesörlerinden Zeev Maoz'un
Ha'aretz'de yayımlanan "Ya Yahudi
devleti ya da demokratik devlet" baş-
lıklı yorumunda vurguladığı gibi (18/08),
(Türkiye ile bir paralellik kuracak olursak)
"Laiklik mi din devleti mi?" ikilemiyle
karşı karşıya getirdi.
Dünya Bankası'nın ağustos ayında
yayımladığı bir rapor, Israil'in toplumsal
açıdan da çok kritik bir noktada olduğu-
nu gösteriyordu. Ha'aretz'den Yossi
Sarid'e göre (18/08) rapor "Israil rüya-
Gazze'de Yol Ayrımı
sının artık paramparça olduğunun" ka-
nıtıydı. Rapora göre Israil, Batı'nın en
sorunlu, yaşaması en tehlikeli ülkesiydi;
üstelik de dış düşmanlannın yüzünden
değil, kendi iç koşullarından dolayı. Ör-
neğin genel göstergeleraçısından Isra-
il'in durumu şöyle (ilk sayı ülkeler genel
ortalaması, ikinci sayı Israil'in notu) Hü-
kümetler verimlilik indeksi (yüzde 89.7/
yüzde 80.8); Yasalann uygulanabilir-
lik indeksi (90.3 / 74.4); Siyasi istikrar
indeksi (83.5/15); Hükümetleryolsuzluk
indeksi (91.4 / 74.9). Yossı Sarid Dünya
Bankası'nın bu bulgularına iki gerçeği
daha ekliyor: israil, Batı'da zengin ve
yoksul uçurumu en derin, yoksulluk için-
de yaşayan çocuklarının oranı en yük-
sek ülke. Israil giderek bir Batı ülkesin-
den daha çok III. Dünya'nın yoksul ül-
kelerine, başansız devletlerine benze-
meye başlamış.
Daha önceki yazılarımda, Israil toplu-
mu içinde, son yıllarda köktendinci ke-
simin, sayısal, kurumsal ve siyasi etki-
sinin giderek artmakta olduğunu aktar-
mış, bu kesimin toplumsal temelinin ül-
kenin en yoksul kesimlerine dayandığı-
nı vurgulamıştım. Yerleşimciler hareke-
ti, Israil'in topraklarının genişlemesine
yardım etmenin yanı sıra bu en yoksul
nüfusa yeni yaşam alanı sağlayarak,
toplumsal bir çözüm oluşturuyordu. Bu
hareketin bugünkü ivmeyi Şaron tarım
bakanı olduğu sırada kazartdı. Kısaca-
sı, Israil'in hem topraklarını genişletmek
hem de toplumsal çelişkileri yumuşat-
mak için yerleşimciler hareketine gerek-
sinimi olduğu görülüyor.
'Big Bang'
Gazze'den çekilmeyi bu zemin üze-
rinde değerlendirmeye başlayınca Isra-
il'in karşı karşıya olduğu krizin derinliği-
ni görmeye başlıyoruz. Orta döneme
ilişkin olarak, gelir dağılımı bozuldukça,
yerleşimciler üzerinde uluslararası ba-
sınç (barış süreci) arttıkça gücünü yok-
sullardan, yerleşimci hareketinden alan
köktendinciliğin daha da güçleneceği-
ni, "maviyle" "portakal" arasında uçu-
rumun derinleşeceğini, giderek Israil'in
bütünlüğünü tehdit edecek bir noktaya
ulaşabileceğini söyleyebiliriz.
Kısa dönemde de önemli siyasi geliş-
meler olası. Yerleşimciler hareketinin ta-
rihiyle, Şaron'un yükselmesinin tarihi
çakışıyor. Şaron, dinci kesimden değil
ama milrtarist ve katı tutumu, yerteşim-
cilere verdiği destek sayesinde, "mavi-
lerie" "portakal rengini" birleştirmeyi
başaran en önemli siyasi liderlerden bi-
ri. Iktidara da bu ittifak sayesinde geldi.
Şimdi, Şaron döneminde, Gazze'den
çekilme Israil'in "mavilerie", "portakal
rengini" yeniden karşı karşıya getirdi.
"Portakal rengi" israil'in sınırlarını dini
varsayımlardan hareketle tanımlıyor.
Bunlar için işgal edilmiş topraklarda ya-
şam kurmakTann'nın iradesinin gerçek-
leşmesi anlamına geliyor. Bu toprakları
terk etmek ise günah ve ihanet! İkinci
yaklaşım ise Israil'in varlığını ulusal, coğ-
rafi bir güvenlik sorunu olarak görüyor,
demografik ve jeopolitik varsayımlarla
hareket ediyor çalışıyor. Israil'in güven-
lik içinde yaşayabileceği optimum bü-
yüklüğü, gerekirse işgal edilmiş toprak-
lann bir kısmından çekilerek oluşturma-
ya çalışıyor. Esas olarak, "mavilere" ait
olan Şaron'un şimdi, Gazze operasyo-
nunun "daha büyük topraklan elde tut-
mak ve Israil"i korumak, başdanışmanı
Weisglass ın deyimiyle "banş sürecini
dondurmak ve Filistin devletini sonsu-
za kadar gündemden çıkarmak" için ge-
rekli olduğuna yerleşimcileri ikna ede-
mezse -ki bu çok zor görünüyor- Likud
içinde liderliğini koruması olanaksız.
Hızla yerleşimcilere yakınlaşmaya baş-
layan Netanyahu yeniden yükseliyor.
Birçok yorumcu bu dinamiğin Israil
siyasetinde "Big-Bang" yaratmasını
bekliyor (Associated Press, 11/08). Bu
inanca göre Şaron, Likud içindeki lider-
lik mücadelesini kaybederse (ki büyük
olasılık) taraftarlarıyla birlikte partiden
ayrılacak. Işçi Partisi'nden Peres (81),
siyasi merkezden Lapid (73) ve Şaron
(77) arasında oluşacak bir ittifak siyasi
manzarayı değiştirecek, Netanyahu ve
Likud'u seçimlerde ezecek, ülkeyi mer-
kezde, "realistbirçizgide" birleştirecek.
VVashington Institute'dan David Ma-
kowskiy'ye göre bu noktada Hamas ve
islami Cihad'ın tutumları önem kazanı-
yor. Eğerintihareyiemleri, bombalar, ro-
ketler artarsa, 1996, 2001, 2003'tekine
benzer bir ortam oluşacak, siyaset, Şa-
ron'un siyasi yaşamına da son vererek,
daha da sağa kayacak (Peace Watch
No:55,17/08). Bu koşullarda Israil'in si-
yasi ve toplumsal krizinin de derinleş-
meye devam edeceğini sanırım var-
sayabiliriz.