Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 AĞUSTOS 2005 PAZAR
HABERLER
DUJNYADABUGUN
ALt SİRMEN
Yaza ve Sıcağa Dair
Sevgili,
Bu yaz oldukça sıcak geçiyor. Yoksa "geçti" mi
demeliydim? öyle ya, "ağustosun on beşiyaz, on
beşi kış" olduğuna ve biz ikinci on beşe gindiğimi-
zegöre...
Herkes gibi, doğaısu ben de arada yakınıyoaım
sıcaklardan.
Ve ne zaman sıcaklardan yakınsam, beni sev-
meyen diyemesem de, sürekli hırpalayan, eleşti-
ren, zaman zaman ti'ye alan, başkalannın aptallı-
ğıyla alay eden benim aptallıklanmı sürekli yüzü-
me vuran, adlandıramadığım o öteki hemen çıkı-
veriyor ortaya ve,
- Hani yazı seviyordun? Yaz sıcak demek değil
mi, yaz sinek demek değil mi?.. diye soruveriyor.
Üstelik son zamanlarda, bu tür çıkışlaria sesle-
nirken bana, cümlenin sonuna bir de "ihtiyar"
sözcüğünü ekler oldu.
Ihtiyariığın belirii bir başlangıç sının var mı?
Birkaç yıl önce, altmışını aşmış bir dostum, tatil
gezileri yapan o lüks gemilere imrenerek bakıp,
- Yaşlanınca, ben de bunlardan biriyle bir geziye
çıkacağım, demişti.
- Yaşlanınca öyle mi?.. demiştim, sence yaşlılı-
ğın sının nedir?
Bu sorumun yanıtını, haziran ayında Parisie TV
izlerken aldım. Çok sıcak bir gündü, haberlerde
spiker "canicule" dedikleri sıcaklardan söz ettik-
ten sonra şu açıklamayı yaptı:
- Tıp otoriteleri, şu şu hastalıklan olanlar ile yaş-
lılann gün ortasında sokağa çıkmamaJannı öneri-
yor.
Aldırmadım.
Ama spiker hanım devam ediyordu:
- Şu anda Fransa'da 65 yaşını geçmiş ... milyon
insan var.
Demek sının resmen geçmiştim.
• • •
Oysa ben, o ana kadar ihtiyartamaya karşı çok
kurnazca bir kalkan bulmuştum.
İhtiyar, benden yaşlı herkese denirdi. Benim ya-
şımdakiler ise, göbekli de olsalar, emekli de, ihti-
yar değillerdi.
Ama işte, elin spiker hatunu, umursamaz bir
acımasızlıkla, yaşlılığın resmi bir sının olduğunu
söyleyivenmişti...
Neyse, bırakalım şimdi şu tatsız ihtiyarlık konu-
sunu bir yana.
Gerçekten de, hem yazı sevmek, hem sıcaktan
ve sinekten yakınmak pek tutariı, pek akıllıca bir
davranış değil.
Ama akılsızlığımda yalnız da değilim. Çoğunluk
yapıyor bunu. Hem de yalnızca yaz konusunda
değil, hemen her konuda.
Bir şeyi ya da bir kimseyi seviyor, sonra birçok
özelliğinden yakınıyoruz. Oysa o özelliklerin tümü-
dür onu yapan; ya da o, o olduğu için o özelliklen
çıkıyor ortaya.
Belki de elimizde tuttuğumuzun kıymetini bil-
meyip sonradan anlamamızdan kaynaklanıyor tu-
tarsızlığımız.
Eşini yitirdiği için ağlayıp sızlanan dullara bak-
tıkça aklıma hep bu olgu gelir.
Hiç unutmam, çok sevilen, çok sayılan, müs-
tesna nitelikleri olan kocasının ardından yakınan
bir yaşlı kadına günün birinde kendimi tutamayıp,
- 0nun kıymetini sağlığında bilip bunca çektir-
meseydiniz, bugün bu kadar yakınmazdınız, de-
miştim.
Ne zıpııiık ama!..
• • •
Insanoğlunun zayıf yönlerini acımasızca ortaya
seren, ama sonunda onu, Allah'ın lütfu olan bilinci
(buradaki bilinç kaçınılmaz olarak Allah'a inançtır
aynı zamanda) yüzünden yücelten Blaise Pascal,
hiç içinde yaşadığımız zamanın değerini bilmedi-
ğimizi, ya geçmişi düşünüp özlediğimizi ya da ge-
leceği beklediğimizi söyler.
Haklıdır, elimizde tuttuğumuz bugün, şu yaşadı-
ğımız andır, oysa onun çok geçici ve kısa olduğu-
nu bir türlü anlamayız.
Yaz da öyle. Hem severiz hem de yaşarken ya-
kınır dururuz.
Gerçekte belki de sevdiğimiz yaz, aslında yaşa-
dığımız değil de idealize ettiğimiz yazdır. Yani ısı-
tan ama yakmayan, üşütmeyen, ürpertmeyen,
ama aynı zamanda da terletip bunaltmayan, yal-
nız kelebekleri, uğurböcekleri olup da kara sinek-
leri, sivrisinekleri olmayan bir yaz.
Bunun tersine, yaşadığı anı bütünüyle yakalayıp
ondan iyisiyle kötüsüyle keyif almaya çalışan,
sevdiklerini bir bütün olarak kabul edip onunla
mutlu olan insanlar da yok değil.
Ben bunlardan biriyle tanıştım ve uzun yıllar ya-
kınında yaşadım. Aziz dostum, Erim Gözen'di o
gösterişsiz, sevecen, bilge kişi.
Onu da yitirdik, on bir yıl önce...
Evet Sevgili, yaz geçiyor, yakındığımız sıcaklar
da geride kalacak ve gittikçe artacak yalnızlı-
ğımız...
asirmen@cumhuriyet.com.tr
DYPTl CELAL ADAN
'AKPmemura hasım
gibi davranıyor
9
ANKARA(ANKA)-
DYP Genel Başkan Yar-
duncısı CdalAdan, me-
mur sendikalanyla yap-
tığı toplusözleşme gö-
rüşmesindeki tutumu
nedeniyle AKP iktida-
rmı eleştirdi.
Adan yaptığı açıkla-
mada, iktidann toplu-
sözleşme görüşmeleri-
ni ciddiye almadığını,
kendisini yegâne karar
mercii gibi gördüğünü
söyledi. Hükümetin,
memurlann her soru-
nunu üstlenmiş sendi-
kalan sadece ücret pa-
zarlığı yapan, çıkarcı
kuruluşlar gibi takdim
etme peşinde olduğu-
nu ifade eden Adan,
"Bu iktidar, lafa geün-
ce demokrat, katdnncı,
şeffaf_ işe getince otori-
ter,baskıcıvedayatma-
adn-" dedi.
Hükümetin sendika-
larla görüşme tavnnı
"fonnalite'' düzeyine
çekmek istediğini savu-
nan Celal Adan,
AKP'nin teklifini ise
"memura ölümû göste-
rerek hastahğa razı et-
me" oyunu şeklinde de-
ğerlendirdi. Adan, ikti-
dann, AB ve IMF görüş-
melerinde müzakere ira-
desi gösteremediğini
öne sürerekbeceriksiz-
liğinin hıncını "bûrok-
ratik oHgarşi" laflany-
la hasım ilan ettiği me-
murdan çıkaranıayaca-
ğuıı da kaydetti.
Kamu Personeli Tasansı yasalaşırsa kamu çalışanlannın iş güvencesi ortadan kalkacak
Memurluk tariholuyorFIRATKOZOK
ANKARA - Kamu Personeli Yasası
Tasan Taslağı yasalaşırsa memur sta-
tüsünde öğretmen ve doktor çalışurmak
tarihe kanşacak. Taslaga göre bu per-
sonel sözleşmeli ya da geçici statüde
çalıştınlacak. Böylece kamu çalışan-
lannın iş güvencesi de yöneticinin ini-
siyatifine bırakılacak. Taslak, halen
çalışan memurlardan "isteyenlerin"
kadrosunun korunmasını, ancak bo-
şalan kadrolara yeni eleman ahnmama-
sını öngörüyor.
Memurlann geleceğinin amirin ve-
receği notlara bırakılmasını öngören
Kamu Personeli Yasası Tasan Taslağı,
kamudakı "memur sisteminT de te-
melden sarsıyor.
Taslak, 657 Sayılı Devlet Memurla-
n Yasası'nda geçen "memıır tanımı-
m" değiştiriyor. 657 sayılı yasada me-
mur, "Mevcutkuruluşbiçiminebakü-
maksmn, devletve diğer kamu tüzei ki-
şitilderince genel idare esaslanna göre
yürütülen asli ve sürekli kamu hizmet-
İerini ifa ile görevlendirilenler, bu ka-
nununuygulanmasında memursayıhr.
Kurumlarua genel politika tespiti, araş-
ürma, planlama, programlama, yöne-
tim vedenetim gibiişierdegörevli veyet-
kflioianlarda memursayıhr" olarak ta-
nımlamyor. Oysa, AKP hükümetinin
yasalaştırmak istediği taslakta, me-
murluk için "kamu gücünü kuflanan-
lar" sınırlaması getinliyor. Tasandaki
memur tanımlaması şöyle:
"Kuruluş biçimine balalmaksızuı,
bu kanun kapsamındaki kurumlarm ge-
ndidare esaslanna göreyürütmekle yü-
kümlüokluklankamu hizmetlerininge-
SÖZİeşmelİ dOktOr-Öğretmen gellyor Taslak, 657 Sayıh Devlet Memurlan Yasası'nda
geçen 'memur' tanımını değiştiriyor. Değişiklikle, doktorluk ve öğretmenlik başta olmak üzere
sözleşmeli statüde eleman çalıştınlması öngörülüyor. Taslağa göre bugünkü memurlann
durumlan korunacak, ama yeni memur alınmayacak.
rekdrdiği asli ve sürekli görevieri kamu
gücünü kullanarak yerine getirenler
veya bu kurunüarda genel politika ve
strateji tespitiDeplanlamaişlerinde gö-
revK ve yetktti oianlar."
Taslakta, yasa kapsamındaki kurum-
larda, memurlarca yerine getiriJmesi ge-
rekmeyen hizmetlerin yerine getiril-
mesi amacıyla da "sözfcşmefletam za-
manhveya günün befirtisaaü'erindeve-
ya haftanın ya da ayın betiru gün veya
saatierinde İasmi zamanlı olarak söz-
leşmeli personel çahşanlacağVna işa-
ret ediliyor.
Yapılan bu düzenlemelerle, başta
öğretmen ve doktorlar olmak üzere
birçok memurun, önümüzdeki dönem-
de "memurluk statüsünden çıkanlaca-
ğı" belirtiliyor. Eğıtim-Sen Genel Baş-
kanı Alaaddin Dinçer, 657 Sayılı Dev-
let Memurlan Yasasf na göre kamuda
çalışanlann tümünün memur olduğu-
nu söyledi. Yeni getirilen düzenleme-
de geçen "kamu gücünü kuHanma"
ifadesine işaret eden Dinçer, "Öğret-
men, doktor kamu gücü kullanmaz.
kamu hizmetiyapar. Ama bir başhekim,
o kuruluşta devletin yetkili erkini etin-
de bulundurur, kamu gücünü elinde
bulundunır" dedi.
Yasadaki görev tanımlan içerisinde
"memur, sözleşmeiipersonel, geçiciper-
sonel vediğerkamu görevüleri" başlık-
lannın geçtığini anlatan Dinçer, "Öğ-
rermenler ve doktorlar, hem memur
tanımının içindeyer almıyorhem de di-
ğer kamu görevİUerinin içinde yer al-
mıyor. Dolayısıyla yasa çıkoğı andan
itibaren bu kamu görevieri için başvu-
ranlarsözleşmelistatüdeçahşacak" di-
ye konuştu.
Taslaktaki tüm bu düzenlemelerle,
başta öğretmenler ve doktorlar olmak
üzere şu andaki birçok memurun iş
güvencesi "yok edilecek".
"www.abdullahgul.gen.tr" ADLI SÎTE AKP'YE TEPKÎ FORUMU HALÎNE GELDÎ
GüPe internetten eleştiri yağmııru
Dışişleri Bakanı
AbduDahGüL
MAHMUTGURER
ANKARA - Dışişleri Bakanı Abdul-
lahGûl'ün resmi intemet sitesine mesaj
gönderen yurttaşlar hükümeti eleştiri
yağmuruna tuttu. Yurttaşlar özellikle
ekonomi, işsizlik ve kadrolaşmadan ya-
kındı.
Dışişleri Bakanı Gül'ün *wivw.abdul-
lahguLgen.tr" adlı internet sitesinde açı-
lan forumda yurttaşlar hükümete birçok
konuda tepkı göstenyor. Foruma bırakı-
lan mesajlardan bazılan şöyle:
Yakup Ertuga(Muhasebed): AK Par-
ti bu ülkeye yolsuzlukla, adam kayırma-
cıhğıyla, torpille mücadele için geldi.
Peki o zaman niçın PTT için 4500 adet
memuru açıktan atayacak? Bildiğiniz gi-
bi açıktan atamanın açık açık adam ka-
Kuruluş aşamasında parti programında yer verilmiş
AKR, 4 yıl önce 'Kürt sorunu' dedi
ANKARA (ANKA) - Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'ın,
tartışmaya yol açan "Kürt
sonınu" tanımmı 4 yıl önce
kuruluş aşamasında partisinin
programma koyarak bizzat
kayıtlara geçirdiği belirlendi.
Erdoğan'ın "Kürt sonınu"
tanımı, ilk kez 2001 yılında
partinin programmda yer aldı.
Programda temel hak ve
özgürlükler ile
demokratikleşme çerçevesinde
Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgesi'nin sorunlarıyla ilgili
partinin görüşleri ve çözüm
yollan anlatılırken "Kimimizin
Günev dogu, kimimizin Kürt,
kimimiTin terör sorunu
dediğimiz otey, maalesef
Türkiye'nin bir gerçeğidir"
denilerek açıkça Kürt sorunu
tanunı yapılıyor.
Programda, AKP'nin "teröre
tepki olarak maksadını aşan ve
bölge halkını rahatsız eden
uygulamalarm terk edilmesini"
hedeflediği belirtihrken "Suçlu
insanlar karşısında cav dmcı ve
masumlan koruvncu bir tavır
sergüemesi gereken
devietimizin, suçsuz insanlara
şefkatle muamele ermesi
gerektiğine inamyoruz"
deniliyor.
Bölgeye yönelik güvenlik ve
asayiş yöntemli çözümlerin
başanlı olamayacağı belirtilen
ve Başbakan Erdoğan'ın Kürt
sorunu tanımı ile birlikte
verdiği mesaj lann satır başlan
sayılabilecek ifadelere de yer
verilen programda AKP'nin
görüş ve çözüm yollan şöyle
dile getinliyor:
• Bu bölgemizdeki kültürel
farklıhklar, partimiz tarafindan
zenginlik kabul edilmektedir.
• Hizmetlerin yetersiz oknası,
işsizlik, fakirlik ve baskı,
terörün beslenmesine en
elverişli ortamlardır. Terör ve
baskı, karşılıklı olarak birbirini
besler.
• Bürokratik otoriter devlet
anlayışma yaslanan çözümler,
sadece asayiş mantığma
dayandığı için uzun vadede
sorunlan daha da
derinleştirmektedir.
Değişimin Habercisi
3. Dünya Savaşı mı başladı?
AB'yehazırlık
FÖRUM
yırma olduğunu biliyoruz.
Fevzi Değinnenci Ben sızi Allah'a ha-
vale ettim. Bir gün çocuğumun döktüğü
gözyaşlannı, efendim ekonomik program
ve Hıristiyanlarla birlik olma çabası böy-
le gerektiriyordu diye ona izah edersınız
artık... Aynca kul hakkı diye bir şeye
inancınız varsa baştan söyleyeyim baş-
ta ben olmak üzere Seydişehir'de hiç
kimse size, hükümetinize, partınize hak-
kını helal etmıyor.
Ramazan Recber (Öğrenci): Zihinle-
rimizdeki zincirleri kırmalıyız; bu ülke
için, Atatürk Türkiyesi için, yeraltında ya-
tan binlerce şehidimizin hatın için, Do-
ğu'da askerleri arttırarak geniş bir açıda
terörü ve düşmanlanmızı yok etmeliyiz.
Biz bu görevler için sizlen seçtik.
NuruDah (_) (Alüminyum doğramaa):
Büyük bir yamlgı içindesiniz. Kapasite-
si zaten yeterli olan yollan bölünmüş
yola dönüştünnek, üzülerek söylüyorum
ama hiçbır şeyi halletmıyor. Ancak ver-
gilerimizın nasıl yanlış yatınmlarda en-
diğini içimiz acıyarak izliyoruz.
AbdülkadirÖzer(tşsiz): Sayın Abdul-
lah Gül siz şu an 70 milyon Türk insa-
nından sorumlusunuz. Eğer ben şu an Tür-
kıye Cumhuriyeh'nde devlet pasıf kal-
dığı için haksızhğa uğruyorsam yann
kıyamet günü bunun hesabı sizden de so-
rulacaktır. Çünkü zulme nza göstermek
zulümdür. Bütün bankalar yasal hırsız-
lık ve soygun yapıyorlar ve siz de çıkar-
tamadığınız yasalarla bunlara yarduncı
oluyorsunuz... Gelın bu işi en kısa za-
manda çözün, yoksa ahrette bunlann he-
sabmı veremezsiniz.
Donanma'da
devir teslim
i komutanhğı"na atanan Donanma Komutanı
Oramiral Yener Karahanoğlu, görevini Koramiral Metin
Ataç'atestimetti. Karahanoğhı,26.AğustosCumagünüDeniz
Kuvvederi Komutanhğıgöreviniteslimalacak.(Fotoğraf: AA)
F
/IA'öfWJ//0RALÇAlI5LAR
Şimdi Durum Daha mı Kötü?
için yeni
zihniyet şart!
Batı ile Doğu
arasında
sıkışan Türkiye
AB, çevreyi mi
tercihetti
parayı mı?
AB, Türkiye'de
kanserin
=
izini süriiyor
Aylık gazeteniz bayiıüzde
AboneHk(0212)2M3939Faks:2M3933
PKK'nin bir aylık eylemsizlik karan ne
anlama geliyor? Bundan sonra ne gibi
gelişmelerie karşılaşabiliriz? Silahlann
susması, cinayetlere son verilmesi iyi
bir durum. Tabii ki böyle bir açıklama
sorunun çözüldüğü anlamına gelmiyor.
Silahları bir süre susturmak, daha
sonra yeniden silahlı eyleme başvura-
cağı tehdidini de içinde barındırıyor.
Yani PKK demek istiyor ki, "Her zaman
yeniden eylemlere başlayabiliriz".
• • •
Şurası bir gerçek ki, PKK'nin uzun
bir aradan sonra başlattığı yollan ma-
yınlama, şehirlerde oraya buraya bom-
ba koyma, adam kaçırma şeklinde ifa-
desini bulan yeni eylem türü bölgenin
yeniden bir kan gölüne dönüşmesi teh-
likesini de beraberinde getirdi.
PKK'nin bölgede belli bir desteğe
sahip olduğu biliniyor. Ancak bu kez,
ilk defa açıktan eleştiriler öne çıktı.
PKK'nin etkisi altında olan çevrelerden
bile, "Silahı bırak" çağnları gelmeye
başladı.
151 imzalı bildiri de önemliydi. Çün-
kü dikkatle bakıldığında görülür ki, bu
151 imzacı ve daha sonra eklenen
yüzlerce imzacı, Kürt sorunu konu-
sunda çoğunlukla duyarlı isimlerden
oluşuyordu. En zor zamanlarda faili
meçhul cinayetlere, yargısız infazlara
karşı çıkan bu isimleri bölgede acı çe-
ken insanlar yakından tanıyorlar. İşte
bu isimler de PKK'nin silah bırakması
gerektiğini yüksek sesle dile getirdiler.
Onlan Kürt aydınlann destek bildirisi
izledi.
• • •
PKK'nin bu ortamda yeniden silahlı
eylemlere başlaması imkânsız değil
ama eskisine göre daha zordur. Çünkü
bölge insanı yeni eylemler zincirinin en
çok kendilerini vuracağını biliyor, bunu
hissediyor.
PKK peki eylemsiz durabilir mi? Şid-
dete ve silahlı eylemlere göre örgütlen-
miş bu organizasyon eylemsiz olarak
ne yapabilir? Aslında bu soru PKK'nin
önünde uzunca bir zamandır duruyor.
Türkiye'nin Avrupa Birtiği üyeliği için at-
tığı demokratikleşme adımları en çok
PKK'yi zor durumda bırakıyor.
Çünkü, AB süreci Kürtlere demokra-
tik haklarını kazanmaları, yasakçı ve
engelleyici önlemleri aşmaları için fır-
satlar yaratıyor. Kürtler için bu fırsatlar-
dan yararlanıp demokratik bir Türki-
ye'nin gönüllü parçası haline gelme
olanaklan doğuyor.
• • •
PKK'nin eylemleri ise, Türkiye'nin AB
yolculuğunun önüne dinamit koyduğu
gibi Kürtlerin yeni umutlannı da söndü-
rücü bir etki yaratıyor. PKK siyasette
şiddet seçeneğini tercih ettikçe Türki-
ye'de de şiddeti tercih edenlerin öne
çıkmasına, etkili olmalanna yardım edi-
yor. Şiddet karşı şiddetin de gelişmesi-
ni hazırlıyor.
Eğer PKK geçmişte olduğu gibi şid-
deti tırmandırmayı tercih ederse, bu-
nun yaratacağı sonuçları şimdiden
kestirmek zor. Ancak şunu biliyoruz ki,
bu eylemler aşırı Türk milliyetçiliğini
tahrik ediyor, şiddet yanlısı kuvvetlerin
güçlenmesine yardım ediyor.
• • •
Kürtler bunun farkında. Bu nedenle
geçmişten daha yüksek sesle "PKK
eylemlerine" karşı çıkıyorlar. Siyasette
ise her zaman olduğu gibi bir aynşma
yaşanıyor: Çözümsüzlüğü çözüm ola-
rak görenler bir tarafta ve çözüm ara-
yanlar diğer tarafta.
PKK'nin kamuoyunun baskısıyla bir
aylığına eylemsizlik karan alması bir
imkândır. Bu imkânı öncelikle onlar iyi
değerlendirmek zorundalar. Çünkü bir
kez daha silahlı eyleme başlamalannın
yaratacağı sonuçlan düşünsünler.
• • •
Kürtlerin siyasi ve demokratik talep-
lerini banşçı yöntemlerle dile getirmele-
ri imkânı geçmişe göre daha fazla var.
Bu imkânı kullanmalan Türkiye'nin de-
mokratikleşmesine de katkıda buluna-
caktır. Bu yolun tercih edilmesi Türki-
ye'nin Avrupa Birliği üyeliğini kolaylaş-
tıracak, demokratikleşmenin hızlanma-
sını beraberinde getirecektir.
Böyle bir gelişmeden en çok da Gü-
neydoğu'da zor koşullarda yaşayan in-
sanlanmtz yararlanacaktır.
Durum şu anda 15 gün öncesinden
daha iyi. Umuyoruz, aklıselim egemen
olur ve "Kürt sorunu"na demokratik ve
banşçı bir ortamda çözüm aranır.