23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 AĞUSTOS 2005 PAZAR HABERLER DUJNYADABUGUN ALt SİRMEN Yaza ve Sıcağa Dair Sevgili, Bu yaz oldukça sıcak geçiyor. Yoksa "geçti" mi demeliydim? öyle ya, "ağustosun on beşiyaz, on beşi kış" olduğuna ve biz ikinci on beşe gindiğimi- zegöre... Herkes gibi, doğaısu ben de arada yakınıyoaım sıcaklardan. Ve ne zaman sıcaklardan yakınsam, beni sev- meyen diyemesem de, sürekli hırpalayan, eleşti- ren, zaman zaman ti'ye alan, başkalannın aptallı- ğıyla alay eden benim aptallıklanmı sürekli yüzü- me vuran, adlandıramadığım o öteki hemen çıkı- veriyor ortaya ve, - Hani yazı seviyordun? Yaz sıcak demek değil mi, yaz sinek demek değil mi?.. diye soruveriyor. Üstelik son zamanlarda, bu tür çıkışlaria sesle- nirken bana, cümlenin sonuna bir de "ihtiyar" sözcüğünü ekler oldu. Ihtiyariığın belirii bir başlangıç sının var mı? Birkaç yıl önce, altmışını aşmış bir dostum, tatil gezileri yapan o lüks gemilere imrenerek bakıp, - Yaşlanınca, ben de bunlardan biriyle bir geziye çıkacağım, demişti. - Yaşlanınca öyle mi?.. demiştim, sence yaşlılı- ğın sının nedir? Bu sorumun yanıtını, haziran ayında Parisie TV izlerken aldım. Çok sıcak bir gündü, haberlerde spiker "canicule" dedikleri sıcaklardan söz ettik- ten sonra şu açıklamayı yaptı: - Tıp otoriteleri, şu şu hastalıklan olanlar ile yaş- lılann gün ortasında sokağa çıkmamaJannı öneri- yor. Aldırmadım. Ama spiker hanım devam ediyordu: - Şu anda Fransa'da 65 yaşını geçmiş ... milyon insan var. Demek sının resmen geçmiştim. • • • Oysa ben, o ana kadar ihtiyartamaya karşı çok kurnazca bir kalkan bulmuştum. İhtiyar, benden yaşlı herkese denirdi. Benim ya- şımdakiler ise, göbekli de olsalar, emekli de, ihti- yar değillerdi. Ama işte, elin spiker hatunu, umursamaz bir acımasızlıkla, yaşlılığın resmi bir sının olduğunu söyleyivenmişti... Neyse, bırakalım şimdi şu tatsız ihtiyarlık konu- sunu bir yana. Gerçekten de, hem yazı sevmek, hem sıcaktan ve sinekten yakınmak pek tutariı, pek akıllıca bir davranış değil. Ama akılsızlığımda yalnız da değilim. Çoğunluk yapıyor bunu. Hem de yalnızca yaz konusunda değil, hemen her konuda. Bir şeyi ya da bir kimseyi seviyor, sonra birçok özelliğinden yakınıyoruz. Oysa o özelliklerin tümü- dür onu yapan; ya da o, o olduğu için o özelliklen çıkıyor ortaya. Belki de elimizde tuttuğumuzun kıymetini bil- meyip sonradan anlamamızdan kaynaklanıyor tu- tarsızlığımız. Eşini yitirdiği için ağlayıp sızlanan dullara bak- tıkça aklıma hep bu olgu gelir. Hiç unutmam, çok sevilen, çok sayılan, müs- tesna nitelikleri olan kocasının ardından yakınan bir yaşlı kadına günün birinde kendimi tutamayıp, - 0nun kıymetini sağlığında bilip bunca çektir- meseydiniz, bugün bu kadar yakınmazdınız, de- miştim. Ne zıpııiık ama!.. • • • Insanoğlunun zayıf yönlerini acımasızca ortaya seren, ama sonunda onu, Allah'ın lütfu olan bilinci (buradaki bilinç kaçınılmaz olarak Allah'a inançtır aynı zamanda) yüzünden yücelten Blaise Pascal, hiç içinde yaşadığımız zamanın değerini bilmedi- ğimizi, ya geçmişi düşünüp özlediğimizi ya da ge- leceği beklediğimizi söyler. Haklıdır, elimizde tuttuğumuz bugün, şu yaşadı- ğımız andır, oysa onun çok geçici ve kısa olduğu- nu bir türlü anlamayız. Yaz da öyle. Hem severiz hem de yaşarken ya- kınır dururuz. Gerçekte belki de sevdiğimiz yaz, aslında yaşa- dığımız değil de idealize ettiğimiz yazdır. Yani ısı- tan ama yakmayan, üşütmeyen, ürpertmeyen, ama aynı zamanda da terletip bunaltmayan, yal- nız kelebekleri, uğurböcekleri olup da kara sinek- leri, sivrisinekleri olmayan bir yaz. Bunun tersine, yaşadığı anı bütünüyle yakalayıp ondan iyisiyle kötüsüyle keyif almaya çalışan, sevdiklerini bir bütün olarak kabul edip onunla mutlu olan insanlar da yok değil. Ben bunlardan biriyle tanıştım ve uzun yıllar ya- kınında yaşadım. Aziz dostum, Erim Gözen'di o gösterişsiz, sevecen, bilge kişi. Onu da yitirdik, on bir yıl önce... Evet Sevgili, yaz geçiyor, yakındığımız sıcaklar da geride kalacak ve gittikçe artacak yalnızlı- ğımız... asirmen@cumhuriyet.com.tr DYPTl CELAL ADAN 'AKPmemura hasım gibi davranıyor 9 ANKARA(ANKA)- DYP Genel Başkan Yar- duncısı CdalAdan, me- mur sendikalanyla yap- tığı toplusözleşme gö- rüşmesindeki tutumu nedeniyle AKP iktida- rmı eleştirdi. Adan yaptığı açıkla- mada, iktidann toplu- sözleşme görüşmeleri- ni ciddiye almadığını, kendisini yegâne karar mercii gibi gördüğünü söyledi. Hükümetin, memurlann her soru- nunu üstlenmiş sendi- kalan sadece ücret pa- zarlığı yapan, çıkarcı kuruluşlar gibi takdim etme peşinde olduğu- nu ifade eden Adan, "Bu iktidar, lafa geün- ce demokrat, katdnncı, şeffaf_ işe getince otori- ter,baskıcıvedayatma- adn-" dedi. Hükümetin sendika- larla görüşme tavnnı "fonnalite'' düzeyine çekmek istediğini savu- nan Celal Adan, AKP'nin teklifini ise "memura ölümû göste- rerek hastahğa razı et- me" oyunu şeklinde de- ğerlendirdi. Adan, ikti- dann, AB ve IMF görüş- melerinde müzakere ira- desi gösteremediğini öne sürerekbeceriksiz- liğinin hıncını "bûrok- ratik oHgarşi" laflany- la hasım ilan ettiği me- murdan çıkaranıayaca- ğuıı da kaydetti. Kamu Personeli Tasansı yasalaşırsa kamu çalışanlannın iş güvencesi ortadan kalkacak Memurluk tariholuyorFIRATKOZOK ANKARA - Kamu Personeli Yasası Tasan Taslağı yasalaşırsa memur sta- tüsünde öğretmen ve doktor çalışurmak tarihe kanşacak. Taslaga göre bu per- sonel sözleşmeli ya da geçici statüde çalıştınlacak. Böylece kamu çalışan- lannın iş güvencesi de yöneticinin ini- siyatifine bırakılacak. Taslak, halen çalışan memurlardan "isteyenlerin" kadrosunun korunmasını, ancak bo- şalan kadrolara yeni eleman ahnmama- sını öngörüyor. Memurlann geleceğinin amirin ve- receği notlara bırakılmasını öngören Kamu Personeli Yasası Tasan Taslağı, kamudakı "memur sisteminT de te- melden sarsıyor. Taslak, 657 Sayılı Devlet Memurla- n Yasası'nda geçen "memıır tanımı- m" değiştiriyor. 657 sayılı yasada me- mur, "Mevcutkuruluşbiçiminebakü- maksmn, devletve diğer kamu tüzei ki- şitilderince genel idare esaslanna göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmet- İerini ifa ile görevlendirilenler, bu ka- nununuygulanmasında memursayıhr. Kurumlarua genel politika tespiti, araş- ürma, planlama, programlama, yöne- tim vedenetim gibiişierdegörevli veyet- kflioianlarda memursayıhr" olarak ta- nımlamyor. Oysa, AKP hükümetinin yasalaştırmak istediği taslakta, me- murluk için "kamu gücünü kuflanan- lar" sınırlaması getinliyor. Tasandaki memur tanımlaması şöyle: "Kuruluş biçimine balalmaksızuı, bu kanun kapsamındaki kurumlarm ge- ndidare esaslanna göreyürütmekle yü- kümlüokluklankamu hizmetlerininge- SÖZİeşmelİ dOktOr-Öğretmen gellyor Taslak, 657 Sayıh Devlet Memurlan Yasası'nda geçen 'memur' tanımını değiştiriyor. Değişiklikle, doktorluk ve öğretmenlik başta olmak üzere sözleşmeli statüde eleman çalıştınlması öngörülüyor. Taslağa göre bugünkü memurlann durumlan korunacak, ama yeni memur alınmayacak. rekdrdiği asli ve sürekli görevieri kamu gücünü kullanarak yerine getirenler veya bu kurunüarda genel politika ve strateji tespitiDeplanlamaişlerinde gö- revK ve yetktti oianlar." Taslakta, yasa kapsamındaki kurum- larda, memurlarca yerine getiriJmesi ge- rekmeyen hizmetlerin yerine getiril- mesi amacıyla da "sözfcşmefletam za- manhveya günün befirtisaaü'erindeve- ya haftanın ya da ayın betiru gün veya saatierinde İasmi zamanlı olarak söz- leşmeli personel çahşanlacağVna işa- ret ediliyor. Yapılan bu düzenlemelerle, başta öğretmen ve doktorlar olmak üzere birçok memurun, önümüzdeki dönem- de "memurluk statüsünden çıkanlaca- ğı" belirtiliyor. Eğıtim-Sen Genel Baş- kanı Alaaddin Dinçer, 657 Sayılı Dev- let Memurlan Yasasf na göre kamuda çalışanlann tümünün memur olduğu- nu söyledi. Yeni getirilen düzenleme- de geçen "kamu gücünü kuHanma" ifadesine işaret eden Dinçer, "Öğret- men, doktor kamu gücü kullanmaz. kamu hizmetiyapar. Ama bir başhekim, o kuruluşta devletin yetkili erkini etin- de bulundurur, kamu gücünü elinde bulundunır" dedi. Yasadaki görev tanımlan içerisinde "memur, sözleşmeiipersonel, geçiciper- sonel vediğerkamu görevüleri" başlık- lannın geçtığini anlatan Dinçer, "Öğ- rermenler ve doktorlar, hem memur tanımının içindeyer almıyorhem de di- ğer kamu görevİUerinin içinde yer al- mıyor. Dolayısıyla yasa çıkoğı andan itibaren bu kamu görevieri için başvu- ranlarsözleşmelistatüdeçahşacak" di- ye konuştu. Taslaktaki tüm bu düzenlemelerle, başta öğretmenler ve doktorlar olmak üzere şu andaki birçok memurun iş güvencesi "yok edilecek". "www.abdullahgul.gen.tr" ADLI SÎTE AKP'YE TEPKÎ FORUMU HALÎNE GELDÎ GüPe internetten eleştiri yağmııru Dışişleri Bakanı AbduDahGüL MAHMUTGURER ANKARA - Dışişleri Bakanı Abdul- lahGûl'ün resmi intemet sitesine mesaj gönderen yurttaşlar hükümeti eleştiri yağmuruna tuttu. Yurttaşlar özellikle ekonomi, işsizlik ve kadrolaşmadan ya- kındı. Dışişleri Bakanı Gül'ün *wivw.abdul- lahguLgen.tr" adlı internet sitesinde açı- lan forumda yurttaşlar hükümete birçok konuda tepkı göstenyor. Foruma bırakı- lan mesajlardan bazılan şöyle: Yakup Ertuga(Muhasebed): AK Par- ti bu ülkeye yolsuzlukla, adam kayırma- cıhğıyla, torpille mücadele için geldi. Peki o zaman niçın PTT için 4500 adet memuru açıktan atayacak? Bildiğiniz gi- bi açıktan atamanın açık açık adam ka- Kuruluş aşamasında parti programında yer verilmiş AKR, 4 yıl önce 'Kürt sorunu' dedi ANKARA (ANKA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, tartışmaya yol açan "Kürt sonınu" tanımmı 4 yıl önce kuruluş aşamasında partisinin programma koyarak bizzat kayıtlara geçirdiği belirlendi. Erdoğan'ın "Kürt sonınu" tanımı, ilk kez 2001 yılında partinin programmda yer aldı. Programda temel hak ve özgürlükler ile demokratikleşme çerçevesinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin sorunlarıyla ilgili partinin görüşleri ve çözüm yollan anlatılırken "Kimimizin Günev dogu, kimimizin Kürt, kimimiTin terör sorunu dediğimiz otey, maalesef Türkiye'nin bir gerçeğidir" denilerek açıkça Kürt sorunu tanunı yapılıyor. Programda, AKP'nin "teröre tepki olarak maksadını aşan ve bölge halkını rahatsız eden uygulamalarm terk edilmesini" hedeflediği belirtihrken "Suçlu insanlar karşısında cav dmcı ve masumlan koruvncu bir tavır sergüemesi gereken devietimizin, suçsuz insanlara şefkatle muamele ermesi gerektiğine inamyoruz" deniliyor. Bölgeye yönelik güvenlik ve asayiş yöntemli çözümlerin başanlı olamayacağı belirtilen ve Başbakan Erdoğan'ın Kürt sorunu tanımı ile birlikte verdiği mesaj lann satır başlan sayılabilecek ifadelere de yer verilen programda AKP'nin görüş ve çözüm yollan şöyle dile getinliyor: • Bu bölgemizdeki kültürel farklıhklar, partimiz tarafindan zenginlik kabul edilmektedir. • Hizmetlerin yetersiz oknası, işsizlik, fakirlik ve baskı, terörün beslenmesine en elverişli ortamlardır. Terör ve baskı, karşılıklı olarak birbirini besler. • Bürokratik otoriter devlet anlayışma yaslanan çözümler, sadece asayiş mantığma dayandığı için uzun vadede sorunlan daha da derinleştirmektedir. Değişimin Habercisi 3. Dünya Savaşı mı başladı? AB'yehazırlık FÖRUM yırma olduğunu biliyoruz. Fevzi Değinnenci Ben sızi Allah'a ha- vale ettim. Bir gün çocuğumun döktüğü gözyaşlannı, efendim ekonomik program ve Hıristiyanlarla birlik olma çabası böy- le gerektiriyordu diye ona izah edersınız artık... Aynca kul hakkı diye bir şeye inancınız varsa baştan söyleyeyim baş- ta ben olmak üzere Seydişehir'de hiç kimse size, hükümetinize, partınize hak- kını helal etmıyor. Ramazan Recber (Öğrenci): Zihinle- rimizdeki zincirleri kırmalıyız; bu ülke için, Atatürk Türkiyesi için, yeraltında ya- tan binlerce şehidimizin hatın için, Do- ğu'da askerleri arttırarak geniş bir açıda terörü ve düşmanlanmızı yok etmeliyiz. Biz bu görevler için sizlen seçtik. NuruDah (_) (Alüminyum doğramaa): Büyük bir yamlgı içindesiniz. Kapasite- si zaten yeterli olan yollan bölünmüş yola dönüştünnek, üzülerek söylüyorum ama hiçbır şeyi halletmıyor. Ancak ver- gilerimizın nasıl yanlış yatınmlarda en- diğini içimiz acıyarak izliyoruz. AbdülkadirÖzer(tşsiz): Sayın Abdul- lah Gül siz şu an 70 milyon Türk insa- nından sorumlusunuz. Eğer ben şu an Tür- kıye Cumhuriyeh'nde devlet pasıf kal- dığı için haksızhğa uğruyorsam yann kıyamet günü bunun hesabı sizden de so- rulacaktır. Çünkü zulme nza göstermek zulümdür. Bütün bankalar yasal hırsız- lık ve soygun yapıyorlar ve siz de çıkar- tamadığınız yasalarla bunlara yarduncı oluyorsunuz... Gelın bu işi en kısa za- manda çözün, yoksa ahrette bunlann he- sabmı veremezsiniz. Donanma'da devir teslim i komutanhğı"na atanan Donanma Komutanı Oramiral Yener Karahanoğlu, görevini Koramiral Metin Ataç'atestimetti. Karahanoğhı,26.AğustosCumagünüDeniz Kuvvederi Komutanhğıgöreviniteslimalacak.(Fotoğraf: AA) F /IA'öfWJ//0RALÇAlI5LAR Şimdi Durum Daha mı Kötü? için yeni zihniyet şart! Batı ile Doğu arasında sıkışan Türkiye AB, çevreyi mi tercihetti parayı mı? AB, Türkiye'de kanserin = izini süriiyor Aylık gazeteniz bayiıüzde AboneHk(0212)2M3939Faks:2M3933 PKK'nin bir aylık eylemsizlik karan ne anlama geliyor? Bundan sonra ne gibi gelişmelerie karşılaşabiliriz? Silahlann susması, cinayetlere son verilmesi iyi bir durum. Tabii ki böyle bir açıklama sorunun çözüldüğü anlamına gelmiyor. Silahları bir süre susturmak, daha sonra yeniden silahlı eyleme başvura- cağı tehdidini de içinde barındırıyor. Yani PKK demek istiyor ki, "Her zaman yeniden eylemlere başlayabiliriz". • • • Şurası bir gerçek ki, PKK'nin uzun bir aradan sonra başlattığı yollan ma- yınlama, şehirlerde oraya buraya bom- ba koyma, adam kaçırma şeklinde ifa- desini bulan yeni eylem türü bölgenin yeniden bir kan gölüne dönüşmesi teh- likesini de beraberinde getirdi. PKK'nin bölgede belli bir desteğe sahip olduğu biliniyor. Ancak bu kez, ilk defa açıktan eleştiriler öne çıktı. PKK'nin etkisi altında olan çevrelerden bile, "Silahı bırak" çağnları gelmeye başladı. 151 imzalı bildiri de önemliydi. Çün- kü dikkatle bakıldığında görülür ki, bu 151 imzacı ve daha sonra eklenen yüzlerce imzacı, Kürt sorunu konu- sunda çoğunlukla duyarlı isimlerden oluşuyordu. En zor zamanlarda faili meçhul cinayetlere, yargısız infazlara karşı çıkan bu isimleri bölgede acı çe- ken insanlar yakından tanıyorlar. İşte bu isimler de PKK'nin silah bırakması gerektiğini yüksek sesle dile getirdiler. Onlan Kürt aydınlann destek bildirisi izledi. • • • PKK'nin bu ortamda yeniden silahlı eylemlere başlaması imkânsız değil ama eskisine göre daha zordur. Çünkü bölge insanı yeni eylemler zincirinin en çok kendilerini vuracağını biliyor, bunu hissediyor. PKK peki eylemsiz durabilir mi? Şid- dete ve silahlı eylemlere göre örgütlen- miş bu organizasyon eylemsiz olarak ne yapabilir? Aslında bu soru PKK'nin önünde uzunca bir zamandır duruyor. Türkiye'nin Avrupa Birtiği üyeliği için at- tığı demokratikleşme adımları en çok PKK'yi zor durumda bırakıyor. Çünkü, AB süreci Kürtlere demokra- tik haklarını kazanmaları, yasakçı ve engelleyici önlemleri aşmaları için fır- satlar yaratıyor. Kürtler için bu fırsatlar- dan yararlanıp demokratik bir Türki- ye'nin gönüllü parçası haline gelme olanaklan doğuyor. • • • PKK'nin eylemleri ise, Türkiye'nin AB yolculuğunun önüne dinamit koyduğu gibi Kürtlerin yeni umutlannı da söndü- rücü bir etki yaratıyor. PKK siyasette şiddet seçeneğini tercih ettikçe Türki- ye'de de şiddeti tercih edenlerin öne çıkmasına, etkili olmalanna yardım edi- yor. Şiddet karşı şiddetin de gelişmesi- ni hazırlıyor. Eğer PKK geçmişte olduğu gibi şid- deti tırmandırmayı tercih ederse, bu- nun yaratacağı sonuçları şimdiden kestirmek zor. Ancak şunu biliyoruz ki, bu eylemler aşırı Türk milliyetçiliğini tahrik ediyor, şiddet yanlısı kuvvetlerin güçlenmesine yardım ediyor. • • • Kürtler bunun farkında. Bu nedenle geçmişten daha yüksek sesle "PKK eylemlerine" karşı çıkıyorlar. Siyasette ise her zaman olduğu gibi bir aynşma yaşanıyor: Çözümsüzlüğü çözüm ola- rak görenler bir tarafta ve çözüm ara- yanlar diğer tarafta. PKK'nin kamuoyunun baskısıyla bir aylığına eylemsizlik karan alması bir imkândır. Bu imkânı öncelikle onlar iyi değerlendirmek zorundalar. Çünkü bir kez daha silahlı eyleme başlamalannın yaratacağı sonuçlan düşünsünler. • • • Kürtlerin siyasi ve demokratik talep- lerini banşçı yöntemlerle dile getirmele- ri imkânı geçmişe göre daha fazla var. Bu imkânı kullanmalan Türkiye'nin de- mokratikleşmesine de katkıda buluna- caktır. Bu yolun tercih edilmesi Türki- ye'nin Avrupa Birliği üyeliğini kolaylaş- tıracak, demokratikleşmenin hızlanma- sını beraberinde getirecektir. Böyle bir gelişmeden en çok da Gü- neydoğu'da zor koşullarda yaşayan in- sanlanmtz yararlanacaktır. Durum şu anda 15 gün öncesinden daha iyi. Umuyoruz, aklıselim egemen olur ve "Kürt sorunu"na demokratik ve banşçı bir ortamda çözüm aranır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle